2021'de hayvanlarla ilgili yapılan en ilginç 6 bilimsel çalışma

Latince adı Grimpoteuthis olan dumbo ahtapotu bir kafadanbacaklı. Bu hayvan 3 bin ila 4 bin metre derinlikte yaşıyor (NOAA)
Latince adı Grimpoteuthis olan dumbo ahtapotu bir kafadanbacaklı. Bu hayvan 3 bin ila 4 bin metre derinlikte yaşıyor (NOAA)
TT

2021'de hayvanlarla ilgili yapılan en ilginç 6 bilimsel çalışma

Latince adı Grimpoteuthis olan dumbo ahtapotu bir kafadanbacaklı. Bu hayvan 3 bin ila 4 bin metre derinlikte yaşıyor (NOAA)
Latince adı Grimpoteuthis olan dumbo ahtapotu bir kafadanbacaklı. Bu hayvan 3 bin ila 4 bin metre derinlikte yaşıyor (NOAA)

Farklı lehçelere sahip çıplak kör fareleri, rekor sayıda bacağa sahip kırkayak… Bilim, 2021'de hayvanlar aleminin bazı sıradışı ve çarpıcı özelliklerini gün ışığına çıkardı.
İsrail gazetesi Haaretz'e göre 2021'de hayvanlar alemini konu alan en ilginç bilimsel çalışmalar şöyle:

Çıplak kör farelerin lehçeleri
Araştırmacılar, çıplak kör farelerde her bir koloninin farklı lehçeyle konuştuğunu ve aynı kolonideki hayvanların lehçelerinin sahip olduğu özelliklere göre birbirini tanıyabildiğini keşfetti. Bu hayvanlar, kırışık derileri ve dışa çıkık ön dişleriyle hayvanlar alemindeki en tuhaf görünümlü canlılardan biri. Ayrıca koloniler halinde yaşayan çıplak kör fareleri konuşkanlıklarıyla biliniyor.

Bu seslerin hayvanlar arasında sosyal işleve sahip olup olmadığını öğrenmek isteyen araştırmacılar, 7 koloniyi inceledi. Bulgular her koloninin farklı lehçeye sahip olduğunu gösterdi.
Lehçelerin koloni içindeki birliktelik duygusunu ve uyumu artırdığı görüldü.
"Her bir çıplak kör farenin kendine has sesi olduğunu öğrendik."

Kurt ve köpeklerin farkı
14 bin yılı aşkın bir süre önce evcilleştirilen köpekler, Homo sapienslerin (modern insan) bazı durumlarda ne düşündüğünü ve hissettiğini anlama becerisine sahip. Örneğin bir kişi "Topu bul" dediğinde köpeği hemen topun peşinden koşuyor.
Bu beceri Homo sapiens'in en yakın akrabası şempanzelerde bile yok. Peki ya köpeklerin en yakın akrabası kurtlar?
Uzmanlar bu sorunun cevabını bulmak için 44 köpek ve 37 kurt yavrusuyla bir çalışma yaptı. Kurtlar sık sık insanlarla etkileşime geçtiği bir ortamda büyütüldü. Köpeklerse zamanını tam tersi şekilde geçirdi.
Daha sonra yapılan testlerin bulguları çarpıcıydı. Köpekler eğitim almamasına rağmen insanların dediğini anladı. Köpeklerin doğru olanı bulma ihtimalleri, insanlarla daha fazla zaman geçirmiş kurtlara göre iki kat daha fazlaydı.

En çok bacağa sahip kırkayak
Avustralya'da bin 306 bacaklı kırkayak keşfedildi. Dişi kırkayak, bir maden bölgesinde yerin yaklaşık 60 metre altında bulundu. İncelenen bir başka dişinin 998 bacağı olduğu görüldü.

(Paul E. Marek)
Öte yandan Eumillipes persephone türünün erkeklerinde bacak sayısı daha azdı. Analiz edilen yetişkin erkeklerden birinin 818, diğerinin 778 bacağı vardı.

200 yıl yaşayan balıklar
200 yıl kadar yaşayan Sebastes cinsi balıkların uzun yaşam sırrını ortaya çıkardı. Pasifik Okyanusu'nun kuzeyinde yaşayan balıklar o bölgede kırmızı balık, kayabalığı veya okyanus levreği diye anılıyor.
Araştırmada 88 kayabalığı türünün genomunu incelendi. Kayabalıklarının hem büyüklükleri sayesinde hem de soğuk suları kullanarak uzun yaşayabildiği tespit edildi. Bulgular, 137 spesifik genin yaşam süresini artırdığını gösterdi.
Ayrıca uzun ömürlü türlerin, insülin düzenlemeyle ilişkili birden fazla gene sahip olduğu ortaya kondu.

50 milyon yıllık cinsel organ
Bilim insanları, 2006'da fakat bir talihsizlik sonucu ikiye ayrılan Eosen dönemine ait böceğin fosillerini bir araya getirip analiz etti.

Cinsel organı barındıran oval şeklinde pygophore adlı kapsül, böceğin karnının altındaki bulunuyor (Palaeontological Association)
Bu sayede yaklaşık 50 milyon yıl öncesine ait erkek böceğin son derece iyi korunmuş pygophore denen 3,1 milimetreden daha uzun olmayan cinsel organ kapsülü incelendi.
Araştırma sonucunda yeni bir suikastçı böcek türü tanımladı. Yeni türe Aphelicophontes danjuddi adı verildi.

Kafadanbacaklılar sanılandan daha eskiye mi dayanıyor?
En eski kafadanbacaklının yaklaşık 490 milyon yıl önce yaşayan Plectronoceras cambria olduğu düşünülüyordu. Bu yaratık kabuklu ve küçük bir yumuşakça.
Ancak bilim insanları, Kanada'daki Avalon Yarımadası'nda kafadanbacaklılara benzeyen 522 milyon yıllık fosiller keşfetti.
Araştırma ekibinden Dr. Anne Hildenbrand "Eğer bunlar gerçekten kafadanbacaklıysa bu hayvanların kökenini erken Kambriyen dönemine çekmemiz gerekecek" dedi:
"Bu durum kafadanbacaklıların, Kambriyen patlaması sırasında gerçekleşen çok hücreli canlı evriminin en başında ortaya çıktıkları anlamına gelebilir."
Independent Türkçe, Haaretz, Reuters, CNET, EurekAlert



Sadece 300 ışık yılı uzakta devasa gaz bulutu keşfedildi

Bilim insanları Orion gibi bulutsularda yıldız oluşumunu incelese de sürecin öncesi hakkında daha az gözlem yapılabiliyor (NASA)
Bilim insanları Orion gibi bulutsularda yıldız oluşumunu incelese de sürecin öncesi hakkında daha az gözlem yapılabiliyor (NASA)
TT

Sadece 300 ışık yılı uzakta devasa gaz bulutu keşfedildi

Bilim insanları Orion gibi bulutsularda yıldız oluşumunu incelese de sürecin öncesi hakkında daha az gözlem yapılabiliyor (NASA)
Bilim insanları Orion gibi bulutsularda yıldız oluşumunu incelese de sürecin öncesi hakkında daha az gözlem yapılabiliyor (NASA)

Dünya'ya beklenmedik kadar yakın bir mesafede devasa bir gaz bulutu keşfedildi. Moleküler gaz bulutu, bilim insanlarına yıldız oluşum sürecini incelemeleri için eşsiz bir fırsat sunuyor.

Moleküler bulutlar içindeki toz ve gaz kümeleri çökerek yıldızları meydana getiriyor. Hidrojen ve karbonmonoksit molekülleri içeren bu bulutları, yıldız oluşturmalarından önce görmek zorlu bir iş.

Bilim insanları moleküler hidrojen gazı neredeyse görünmez olduğu için bu bulutları ararken karbonmonoksite odaklanıyor. Ancak karbonmonoksit miktarı azsa bulut kolayca gözden kaçabiliyor.

Araştırmacılar yeni keşfedilen moleküler gaz bulutunun bugüne kadar saptanmamasını da buna bağlıyor.

Bulguları hakemli dergi Nature Astronomy'de dün (28 Nisan) yayımlanan çalışmayı yürüten ekip, bulutu daha önce hiç kullanılmamış bir yöntemle tespit etti. Araştırmacılar, buluttaki hidrojenin yaydığı ultraviyole ışık sayesinde keşfi yaptı.

Güney Kore'nin STSAT-1 uydusunun verilerini inceleyen araştırmacılar, hidrojenin doğal olarak yaydığı uzak ultraviyole ışığı fark etti. Normalde bu spektrumdaki ışığı yakalamak epey zor ancak uydunun spektrografı, bunu analiz edilebilecek dalga boylarına ayırmayı başardı. 

Rutgers Üniversitesi'nden çalışmaya liderlik eden Blakesley Burkhart, "Bu, moleküler hidrojenin uzak ultraviyole emisyonunu doğrudan bularak keşfedilen ilk moleküler bulut. Bu bulut, kelimenin tam anlamıyla karanlıkta parıldıyor" diyor.

Yunan mitolojisindeki şafak tanrıçası Eos'un adı verilen gaz bulutu Dünya'dan sadece 300 ışık yılı uzakta. Yaklaşık 3 katrilyon kilometrelik bu mesafe insan ölçeğinde muazzam bir büyüklüğe denk düşse de galaktik ölçekte çok yakın kabul ediliyor. Dünya'ya en yakın yıldız oluşum bölgesi olan Orion Bulutsusu yaklaşık 1300 ışık yılı uzakta. 

Hilale benzeyen bulutun kütlesi Güneş'in kütlesinin yaklaşık 3 bin 400 katı ve yaklaşık 40 Ay çapına (140 bin kilometre) sahip. 

Makalenin yazarlarından Thomas Haworth "Bu şey adeta kozmik arka bahçemizde ve biz onu kaçırdık" diyor.

Güneş Sistemi'nin yakın çevresini ifade eden Yerel Kabarcık'ta yer alan Eos, bugüne kadar bulunan en yakın moleküler bulut. 

Bilim insanları bu sayede yıldız ve yıldız sistemlerinin nasıl oluştuğunu çok daha iyi anlayabilecekleri bir imkana sahip. 

Burkhart, "Teleskoplarımızla baktığımızda, oluşum aşamasındaki tüm yıldız sistemlerini görebiliyoruz ancak bunun nasıl gerçekleştiğini ayrıntılı olarak bilmiyoruz" diyerek ekliyor: 

Eos'u keşfetmemiz heyecan verici çünkü artık moleküler bulutların nasıl oluştuğunu ve ayrıştığını, bir galaksinin yıldızlararası gaz ve tozu yıldızlara ve gezegenlere nasıl dönüştürdüğünü doğrudan ölçebiliyoruz.

Araştırmacılar ayrıca yeni yöntemi kullanarak yakınlarda gizlenen başka moleküler bulutları da keşfetmeyi umuyor.

Çalışmanın bir diğer yazarı Thavisha Dharmawardena "Bu teknik yıldızlararası ortam hakkında bildiklerimizi baştan yazabilir, galaksideki gizli bulutları ortaya çıkarabilir ve hatta kozmik şafağın algılanabilen en uzak sınırlarına kadar ulaşabilir" ifadelerini kullanıyor.

Independent Türkçe, Space.com, CNN, Nature Astronomy