Japonya, koronavirüsün yayılmasında ABD askerlerinin rolünden endişeli

Japonya’da başta maske kullanımı olmak üzere koronavirüs tedbileri devam ediyor. (AP)
Japonya’da başta maske kullanımı olmak üzere koronavirüs tedbileri devam ediyor. (AP)
TT

Japonya, koronavirüsün yayılmasında ABD askerlerinin rolünden endişeli

Japonya’da başta maske kullanımı olmak üzere koronavirüs tedbileri devam ediyor. (AP)
Japonya’da başta maske kullanımı olmak üzere koronavirüs tedbileri devam ediyor. (AP)

Japonya Dışişleri Bakanı Yoshimasa Hayashi perşembe günü yaptığı açıklamada yeni tip koronavirüsün (Kovid-19) daha geniş bir alanda yayılımasını önlemek için ülkedeki ABD askeri personelinden üslerinde kalmasını istedi.
AP’nin haberine göre Hayashi konuyu ABD'li mevkidaşı Antony Blinken ile telefonda görüştüğünü ve kendisnin halkın sağlığını korumak için elinden geleni yapacağına söz verdiğini söyledi.
Hayashi’nin talebi, ABD ordusunun vakaların yayılmasını engellemek için daha sert önlemler almaya söz vermesinin ardından geldi.
Japonya’daki ABD kuvvetlerinin Sözcüsü Thomas R. Barger, söz konusu talep hakkında yorum yapmamayı tercih etse de koronavirüse bağlı vakaların ve enfeksiyon eğiliminin dikkatle kontrol edildiğini bildirdi.  
Barger, yeni ihtiyati tedbirlerin herkesin tamamen aşılanmış olsa bile, üçüncü negatif koronavirüs testine tabi tutulana kadar üste maske takmasını gerektirdiğini belirtti. Herkesin üsten çıkarken maske takma yükümlülüğü olduğunu vurguladı.
ABD Kuvvetleri, Japonya’nın güneyindeki Okinawa ve Iwakuni prefektörlükleri de dahil olmak üzere birçok bölgede koronavirüs vakalarındaki önemli artış yaşanmasının ardından sert eleştirilere maruz kaldı.
Okinawa Valisi Denny Tamaki, bu hafta Japonya ulusal hükümetine tüm dünyayı etkisi altına alan salgınla mücadele önlemlerini güçlendirmek için izin talebi gönderdi. Aralık ayı içinde birkaç gün boyunca sıfır vaka kaydedilmesine rağmen Okinawa bölgesinde perşembe günü 981 yeni koronavirüs vakası tespit edildi.
Tamaki gazetecilere verdiği demeçte “Hep birlikte çalışmamız durumunda vakalar da azalacak” dedi.
Tamaki, Japonya'nın geri kalanından daha fazla zarar görmüş olan Okinawa'da vakalardaki endişe verici artıştan ABD askerlerini sorumlu tutarak söz konusu kısıtlamalara uyan şirketlere mali yardım sağlama sözü verdi.
Diğer yandan Iwakuni Üssü’nün bulunduğu Yamaguchi eyaleti, rekor günlük vaka sayısına sahne oldu. 181 vaka tespit edildiği bildirildi. Yapılan açıklamada ulusal hükümete salgınla mücadele önlemlerini güçlendirme talebinde bulunuldu.
Yamaguchi valiliği yetkilileri hastalığın, Iwakuni’de görevli ABD  ve Japon askeri personelinden yayıldığından şüpheleniyor.
Perşembe günü 641 yeni vaka bildiren Tokyo eyaleti de dahil olmak üzere Japonya genelinde, bir önceki gün 390 olan vaka sayısı giderek artıyor. Tokyo Valisi Yuriko Koike şu ana kadar kısıtlayıcı önlemler almak konusunda isteksiz görünüyordu.
Japonya, salgının herhangi bir döneminde kapanma tedbirleri uygulamadı. Ancak mağaza ve restoranların kapılarını erken kapatmalarını veya daha az kişiye hizmet vermelerini zorunlu kılmak gibi faaliyetleri kısıtlamaya yönelik periyodik önlemler alındı.
Japonya geçen yılın sonlarında seyahat kontrollerini artırarak geri dönen sakin ve vatandaşların dışında ülke dışına seyahatleri engelledi. Ancak Amerikan askerleri temel olarak ikili güvenlik anlaşması kapsamında Japonya'ya girip hareket etmekte özgürler.
Japonya'daki ABD Kuvvetleri Komutanlığı’na göre Japonya’da üçte biri  Okinawa'da olmak üzere ABD güçleri arasında toplam bin 784 Kovid-19 vakası bildirildi.
Japonya'daki ABD Kuvvetleri komutanlığından yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:
"Üs genelinde uyguladığımız önlemler, ailelerimizin refahını ve Japon vatandaşların sağlığını korumayı amaçlıyor. Topluluklarımızı güvende tutmakta hepimizin bir rolü olduğunun farkındayız."



ABD, Gazze'ye ilişkin karar tasarısını Güvenlik Konseyi'nin seçilmiş üyeleriyle paylaşıyor

Gazze Şehri'ndeki yıkılan binalar, 5 Kasım 2025 (Reuters)
Gazze Şehri'ndeki yıkılan binalar, 5 Kasım 2025 (Reuters)
TT

ABD, Gazze'ye ilişkin karar tasarısını Güvenlik Konseyi'nin seçilmiş üyeleriyle paylaşıyor

Gazze Şehri'ndeki yıkılan binalar, 5 Kasım 2025 (Reuters)
Gazze Şehri'ndeki yıkılan binalar, 5 Kasım 2025 (Reuters)

ABD'li bir yetkili, Washington'un dün ilerleyen saatlerde BM Güvenlik Konseyi'nin 10 seçilmiş üyesiyle Başkan Donald Trump'ın Gazze barış planına ilişkin taslak kararı paylaşacağını söyledi.

Şarku'l Avsat'ın Reuters'ten aktardığına göre yetkili, Mısır, Katar, Suudi Arabistan, Türkiye ve Birleşik Arap Emirlikleri'nden temsilcilerin de ABD'ye katılarak plana "bölgesel desteğin" altını çizeceğini belirtti.


İran, "füzeleri" müzakerelerden çıkardı

Grossi, New York'ta bir basın röportajı sırasında (Arşiv-AP)
Grossi, New York'ta bir basın röportajı sırasında (Arşiv-AP)
TT

İran, "füzeleri" müzakerelerden çıkardı

Grossi, New York'ta bir basın röportajı sırasında (Arşiv-AP)
Grossi, New York'ta bir basın röportajı sırasında (Arşiv-AP)

İran, füze programını Batı ve ABD ile müzakereye açık konular listesinden çıkardı.

 İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, ülkesinin füze kabiliyetlerini veya "sıfır zenginleştirme" talebini ele almadan nükleer müzakerelere hazır olduğunu vurguladı. Arakçi, ülkesinin "karşılıklı çıkarlara dayalı adil nükleer müzakerelere hazır" olduğunu belirtti.

Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) Genel Müdürü Rafael Grossi ise İran'ın uluslararası denetçilerle iş birliğinin "Batı ile bir çatışmadan kaçınmak için önemli ölçüde iyileştirilmesi gerektiğini" vurguladı. Grossi, İran'ın iş birliğinin sınırlı kaldığını belirterek, bazı önemli nükleer tesislerin uluslararası denetime hâlâ kapalı olduğunu ifade etti.

Grossi, ajansın "Tahran ile akışkan ilişkisini itidalli bir şekilde yönetmeye çalıştığını, ancak savaşın İran'ı yükümlülüklerinden muaf tutmasını kabul edemeyeceğini" söyledi.


Bulgaristan'da siyasi kriz: Euro karşıtları, "bağımsızlık" talebiyle sokakta

"Vazrazhdane" taraftarları BNB önünde protesto düzenledi / Fotoğraf: BTA
"Vazrazhdane" taraftarları BNB önünde protesto düzenledi / Fotoğraf: BTA
TT

Bulgaristan'da siyasi kriz: Euro karşıtları, "bağımsızlık" talebiyle sokakta

"Vazrazhdane" taraftarları BNB önünde protesto düzenledi / Fotoğraf: BTA
"Vazrazhdane" taraftarları BNB önünde protesto düzenledi / Fotoğraf: BTA

Bu insanlara iki şeyi anlatacağız: Bulgaristan'a hoş gelmediklerini ve Bulgaristan'ın euro istemediğini. Bizi zorla euro bölgesine soksalar bile, bunun sonuçları onların bile tahmin edemeyeceği kadar ağır olur. Euro bölgesi çökecek, Bulgaristan finansal bağımsızlığını yeniden kazanacak.

Bu ifadeler, Bulgaristan'da NATO ve Avrupa Birliği (AB) karşıtı siyasi pozisyonuyla tanınan, "Rusya yanlısı" ve "aşırı sağcı" kabul edilen Diriliş Partisi (Vazrajdane) lideri Kostadin Kostadinov'a ait. 

Avrupa Merkez Bankası Başkanı Christine Lagarde'ı karşılamak üzere Bulgaristan Merkez Bankası (BNB) binasının önünde bir araya gelen Diriliş Partisi, "Leva Cephesi" gibi sivil toplum örgütleriyle birlikte ülkenin 1 Ocak 2026'dan itibaren euro'ya geçişine karşı çıkan kesimlerin merkezinde bulunuyor. 

Bulgaristan hükümetinin "Avrupa entegrasyonu" söylemiyle euro'ya geçiş kararı, halkın geniş kesimlerinde egemenlik ve ekonomik bağımsızlık kaygılarını tetikledi.

Kararın açıklandığı günden bu yana, ülke genelinde binlerce kişi sokaklara döküldü ve milliyetçi ve sol gruplar "Brüksel'in ekonomik vesayetine" karşı söylem birliği geliştirdi. 

Avrupa entegrasyonu ve beraberinde atılan adımlar, aynı Romanya ve Moldova gibi diğer "eski sosyalist" Doğu Avrupa ülkelerinde olduğu gibi, Bulgaristan'da da siyasetini ikiye böldü.
 

gthyu
Protesto, şehir merkezinin büyük bölümünde trafiği durma noktasına getirdi / Fotoğraf: Anastas Tarpanov,

Bulgaristan'da gençliği de kapsayan kent merkezleri, orta-üst gelir ve eğitim düzeyine sahip kesimler Avrupa yanlısı, ülkenin kırsal kesimlerinde yaşayan, alt gelir düzeyine sahip ve çoğunluğu işçi/köylü kümesine dahil emekçi kesimler ise NATO, AB ve Batı karşıtı bir pozisyona sahip. 

2025 baharında yapılan Eurobarometer ve benzeri anketlerde de, Bulgar kamuoyunun euroya karşı bölündüğü, yaklaşık yüzde 43 civarı destek, yüzde 50 karşı gibi rakamlarla rapor edildi.

sdfr
Fotoğraf: Anastas Tarpanov

Yine aynı şekilde, diğer Doğu Avrupa ülkelerinde olduğu gibi, Bulgaristan'da da "aşırı sağ" ve sol, bu kesim içerisinde örgütleniyor. 

Söz konusu "euro rahatsızlığı" ise yeni değil, tarihi, Bulgaristan'ın Avrupa'ya uyum tarihiyle paralel ilerliyor. 
 

ERM II sistemi nedir?

Bulgaristan, 2020'den bu yana Avrupa Döviz Kuru Mekanizması II (ERM II) sistemine dahil.

Bu mekanizma, euroya geçmeden önce aday ülkelerin para birimlerini euroya sabitlemelerini ve mali disiplin kriterlerine uymalarını şart koşuyor.

Yani bu sistem, euroyu kabul etmek isteyen ülkelerin para birimlerini euroya sabitlemek zorunda olduğu bir nevi "bekleme odası"... 

Bu mekanizmaya dahil olan bir ülke, ulusal parasının kurunu euroya bağlar, bütçe, borçlanma, enflasyon gibi ekonomik politikalarını Brüksel-Frankfurt ekseninin onayladığı çerçeveye göre belirler ve en az 2 yıl boyunca bu kur rejiminden çıkamaz.

AB'nin "adaptasyon süreci" olarak tanımladığı bu dönem, AB karşıtı çevreler açısından "ekonomik karantina" olarak görülüyor.

Bulgaristan da dahil olmak üzere, ERM II sürecindeki ülkelerde stagnasyon, kamu sektöründe küçülme, genç nüfusun göç etmesi, ucuz işgücü nedeniyle yabancı sermayenin avantajlı konuma sahip olması ve kamu sektörünün küçülmesi gibi "kaçınılmaz ortak sonuçlar" görülüyor. 

Dolayısıyla bu süreç, Bulgaristan için gönüllü bir tercih olmaktan çok Brüksel'in sistematik baskısının sonucu olarak görülüyor.

Avrupa Komisyonu ve Avrupa Merkez Bankası, Bulgaristan'ın enflasyon oranlarının hala yüksek olmasına rağmen, euroya geçiş takvimine "geri dönülmez biçimde" bağlanmasını istiyor.

Başbakan Dimitar Glavchev, süreci "Euroya geçiş, Bulgaristan'ın Avrupa'nın kalbine entegre olma kararlılığının göstergesidir" ifadeleriyle açıklasa da, bu vaatler ülkenin geniş kesimini oluşturan yoksullar için inandırıcı olmaktan çok uzak. 

frgthy
Fotoğraf: Dessislava Kulelieva/BNT

Böyle bir siyasi ve ekonomik ortamda, euro karşıtı cephenin merkezindeki Diriliş Partisi, ulusal paranın kaldırılmasını "yeni bir bağımlılık biçimi" olarak tanımlıyor.

Partinin lideri Kostadinov, süreci "Leva bizim bağımsızlığımızın sembolüdür. Euro, Brüksel'in boyunduruğudur" ifadeleriyle açıklıyor.  

​​​​​​"Referandum yapıls​ın" talebi

Diriliş Partisi ayrıca, kararın "halka sorulmamasını" da kampanyasında öne çıkararak, ülke çapında euroya geçiş için referandum kampanyası başlattı ve "Euroyu değil, levayı savun" çağrısıyla binlerce kişi sokaklara çıktı.

Bu arada euro referandumu, yalnızca Diriliş partisinin değil, doğrudan Cumhurbaşkanı Rumen Radev'in de önerisiydi, ancak bu öneri parlamento tarafından reddedildi.

Öte yandan, euro karşıtları yalnızca milliyetçilerden ibaret değil.

Komünistler, sol sendikalar, küçük çiftçi birlikleri ve bağımsız ekonomistler de euroya geçişin Bulgaristan'ı "Avrupa'nın ucuz işgücü deposu" haline getireceği söylemiyle euro karşıtı cephede yer alıyor. 

Euro karşıtları birkaç haftadır Sofya, Plovdiv, Varna ve Burgaz başta olmak üzere birçok kentte binlerce kişi sokaklara döküldü.

Gösterilerde "Leva bizimdir", "Euro'ya hayır", "Brüksel değil, Sofya karar verir" gibi sloganlar öne çıktı.

Göstericilerle güvenlik güçleri arasındaki çatışmaların sayısı da günden güne artıyor.

Son olarak Sofya'da parlamento önünde toplanan göstericilerle polis arasında kısa süreli gerginlik yaşandı. 

Bazı protestocular Avrupa Birliği bayraklarını yakarken, çiftçiler de traktörleriyle yolları kapattı.

Diriliş partisinin dışında, protestolara destek veren Sol Alternatif Hareketi ve bazı sendikalar da "Euroya geçiş Bulgaristan'ı kendi ekonomisini yönetemez hale getirecek" açıklamaları yaptı.

Hükümet ise, euro'ya geçiş kararının arkasında.

Maliye Bakanı Lyudmila Petkova, "Euroya geçiş fiyat istikrarı sağlayacak ve yatırımcı güvenini artıracaktır" savunmasıyla protestolara rağmen hükümetin geri adım atmayacağını belirtti.

Ancak Bulgaristan'da Batı karşıtı kesimlere göre bu tür söylemler, AB finansal kurumlarının dayattığı neoliberal reçeteleri meşrulaştırmaktan başka bir anlam taşımıyor.

Zira Bulgaristan ekonomisi, düşük ücret, yüksek enflasyon ve sermaye bağımlılığı arasında sıkışmış durumda.

Aynı şekilde Bulgaristan, 2007'de AB'ye üye olmasına rağmen hala Avrupa'nın en düşük gelirli ülkesi konumunda.

Euro tartışması, Bulgaristan için salt bir ekonomik konu değil; bağımsızlık ve egemenlik meselesi haline gelmiş durumda.

"Ekonomik entegrasyon" politikaları, hükümetleri ikna etse de, yaşanan ekonomik kriz, Avrupa'da AB karşıtı dip dalgayı büyütüyor. 

Independent Türkçe