Çin'in uzay aracı Ay'da su buldu: "Yerinde yapılan ilk keşif"

Çin'in uzay aracı Ay'da su buldu: "Yerinde yapılan ilk keşif"
TT

Çin'in uzay aracı Ay'da su buldu: "Yerinde yapılan ilk keşif"

Çin'in uzay aracı Ay'da su buldu: "Yerinde yapılan ilk keşif"

Çin'in 2020'de Ay'a inen uzay aracı Chang'e-5'in yüzeyin altında su tespit ettiği açıklandı.
Hakemli bilimsel dergi Science Advances'ta yayımlanan bulgular, regolit adı verilen Ay toprağının 1 milyonda 20 oranında su içerdiğini gösteriyor.
Panoramik bir kamera, mineralojik spektrometre ve yüzeye nüfuz eden bir radar sistemini kullanan uzay aracından gelen veriler, Pekin'deki Çin Bilimler Akademisi'nin liderlik ettiği uluslararası bir araştırma ekibi tarafından incelendi.
Akademinin Jeoloji ve Jeofizik Enstitüsü'nden Lin Yangting ve Lin Honglei liderliğindekie ekip, Chang'e-5 tarafından Ay yüzeyinde toplanan verilerdeki su sinyallerini ve bunların yansımalarını inceledi.
Araştırmacılar Ay'daki suyun "büyük ölçüde Güneş rüzgarlarına atfedildiğini" söyledi. Güneş'in üst atmosferinden yayılan plazma dalgasına Güneş rüzgarı adı veriliyor. Bu rüzgarlar, büyük ölçüde Güneş'in yaydığı hidrojen iyonlarından oluşuyor. Bu da rüzgarların çarptığı kayalık cisimlerdeki oksijenle birleşerek su oluşturabileceği anlamına geliyor.
Yeni keşfin ardındaki araştırma ekibi de Güneş rüzgarının hidrojen atomlarını yavaş yavaş Ay'a doğru sürüklediğini düşünüyor.

Keşif bir ilke işaret ediyor
Daha önce Amerikan Havacılık ve Uzay Ajansı (NASA) da Ay'da su olduğuna dair birçok kez kanıt elde etmişti. Ancak bu tür keşifler genellikle teleskoplar veya Ay yüzeyinde bizzat bulunmayan uzay araçlarının uzaktan gözlemleriyle mümkün olmuştu.
Yani daha önce Ay yüzeyinde ölçüm yapılmamıştı. Change'e-5 uzay aracının yerinde yaptığı ölçümlerse bu boşluğu doldurdu.
Araştırmacı Lin Honglei, "Ay'da bir 'saha gezisine' çıkmak gibiydi. Su belirteçlerini yakın mesafeden ve Ay yüzeyinde yüksek çözünürlükte tespit etmek için ilk fırsattı" diye konuştu.
Chang'e-5 uzay aracı 1 Aralık 2020'de Ay'a inmişti. Ay'da yaklaşık 2 kilogram numune toplayan uzay aracı, 17 Aralık'ta Dünya'ya dönmüş ve Çin'in İç Moğolistan Özerk Bölgesi'ne inmişti.
Bu, Sovyetler Birliği'nin 1976'daki Luna 24 görevinden beri Ay numunelerinin Dünya'ya ulaştırıldığı ilk görev olmuştu.

Ay'daki su ne işe yarayacak?
Bilim insanları gelecekte Ay'a gidecek insanların ve uzay araçlarının regolitteki suyu çıkaracağını ve bundan yararlanacağını düşünüyor.
Örneğin NASA, 2023'te Ay'ın güney kutbundaki Nobile Krateri adı verilen bir bölgeye buz aramakla görevli bir uzay aracı indirecek.
Bu görevde tespit edilebilecek buz katmanı, bir gün Mars'a ve uzayın derinliklerine yapılacak görevler için roket yakıtına dönüştürülebilecek.



Akıllı sınıflar eğitim seviyesini yükseltiyor

Akıllı sınıflar eğitim seviyesini yükseltiyor
TT

Akıllı sınıflar eğitim seviyesini yükseltiyor

Akıllı sınıflar eğitim seviyesini yükseltiyor

Telefonlar, saatler, hatta bastonlar gibi tüm eşyaların akıllı hale geldiği bir dünyada ‘akıllı sınıfların’ ortaya çıkması an meselesiydi.

Akıllı sınıflar

Geçtiğimiz günlerde, Brooklyn’de bulunan Üniversite Hazırlık ve Kariyer Keşfi Akademisi, 6. ila 12. sınıflardaki öğrenciler için bir ‘Okuma ve Yazma Odası’nın açılışını yaptı.

Salon, bu adı taşıyan bir alandan bekleyebileceğiniz her şeye sahip, içerisinde küçük bir kütüphane, okumak için rahat koltuklar, konsantrasyon gerektiren işler için küçük masaların yanı sıra sınıfın iki duvarında iki sensör ve bir duvarda büyük, düz bir tablet gibi beklemeyeceğiniz şeyler de bulunuyor.

Bu sensörler, öğrencilerin birbirleriyle ne sıklıkla konuştuklarını, ne tür konuşmalar yaptıklarını, hangi kelimeleri kullandıklarını ve derse kaç yeni öğrencinin katıldığını gözlemliyor.

Bununla birlikte, bu cihazlar belirli öğrencileri görsel olarak tanımlayamıyor, yalnızca duydukları seslerden öğrenci sayısını anlıyor ve bu da gizliliğin korunmasına yardımcı oluyor. Salonu tasarlayan Danish Kourani, bunun hakkında “Sınıf, bir fitness kontrolü gibi” dedi.

Akademi, çoğu ikinci dil olarak İngilizce konuşan öğrenciler arasında okuma ve yazma ile ilgili bir sorun tespit ettikten sonra beş yıl önce Kourani ile ortaklık kurdu. Bu, okulun her 6 haftada bir hedeflenen etkinlikler ve değerlendirmeler aracılığıyla öğrencilerin ilerlemesini izlemeye başlamasını sağladı.

Akademi Müdürü Joanne Moseley “Bu, işleri biraz iyileştirmeye yardımcı oldu, öğrencilerin ilerlemesini günlük olarak izleyebileceğimizi ve verileri öğretimi geliştirmek için bilinçli kararlar vermek üzere kullanabileceğimizi hayal edin” ifadelerini kullandı.

Eğitim teknikleri

İlk bakışta, öğrencilerin her sözünün kaydedildiği, izlenen bir sınıf fikri tartışmalı hatta ürkütücü bir şey olarak görünebilir ancak bu, bu türdeki ilk deneyim değil. 2019’da Carnegie Mellon Üniversitesi, öğrencilerin durumunu veya bir profesörün öğrencilerden birinin adını söylemeden önce beklediği süre gibi çeşitli ayrıntıları izleyebilen bir sistem geliştirdi. O zamandan bu yana EduSense adı verilen sistem üç üniversitede 45 derslikte test edildi.

Araştırmacı ve Paris’teki Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı’nda yetkili olan Andreas Schleicher, teknolojinin doğru kullanılması halinde öğretmenlerin öğrencilerin ihtiyaçlarıyla daha uyumlu olmalarına yardımcı olabileceğini belirtti. Schleicher “Benim için en önemli şey, öğretmenlerin bu algoritmaların kölesi olmaları değil, tasarımcıları olmalarıdır” ifadelerini kullandı.

Kourani, teknolojiyi okulla iş birliği içinde geliştirdi, yani öğretmenler aslında ‘okuma ve yazma odasının’ tasarımcıları olmuştu.

Kourani, sensörleri okula kurmadan önce, Wesleyan Üniversitesi’nden bir bilgisayar programcısı ile birlikte, teknolojinin çeşitli sesleri fotoğraflama, tanımlama ve kaydetme yeteneğini görmek amacıyla, üniversitenin bilgisayar bilimi laboratuvarında deneysel bir modeli bir aydan uzun süre boyunca test etti.

Şarku’l Avsat’ın Tribune Media’dan aktardığına göre Kourani, öğretmenin örneğin öğrencilerinden sadece iki veya üçünün belirli bir süre içinde kendini ifade edebildiğini fark etmesine yardımcı olabileceğinden, sensörleri başka bir eğitim aracı olarak değerlendirdi. Zira bunun, bazılarının herkesin önünde konuşmaktan çekindiklerini veya derse katılmadıklarını gösterdiğine dikkat çekti.

Son olarak, buradaki ana fikir, söz konusu teknolojinin öğretmenlere kendileri ve öğrencileri hakkında daha fazla bilgi verebileceği ve bunun da daha esnek bir öğrenme ortamı sağlamanın yolunu açabileceğine dayanıyor. Schleicher “Mevcut sınıf ortamları, öğrenciyi yalnızca bir tüketiciye, öğretmeni de bir tür hizmet sağlayıcıya indirgediği için verimsizdir. Geleceğin eğitimcisinin sadece harika bir öğretmen, koç ve akıl hocası değil, aynı zamanda iyi bir veri bilimcisi olması gerektiğine yürekten inanıyorum. Etkili olmak için bu bilgi akımlarını anlamalısınız” dedi.


Dünya'nın 4 katı büyüklüğündeki Güneş lekesi, teleskopsuz görülecek hale geldi

AR3310 Güneş lekesi, görüntüde sol alt taraftaki büyük karanlık nokta olarak görülüyor (NASA)
AR3310 Güneş lekesi, görüntüde sol alt taraftaki büyük karanlık nokta olarak görülüyor (NASA)
TT

Dünya'nın 4 katı büyüklüğündeki Güneş lekesi, teleskopsuz görülecek hale geldi

AR3310 Güneş lekesi, görüntüde sol alt taraftaki büyük karanlık nokta olarak görülüyor (NASA)
AR3310 Güneş lekesi, görüntüde sol alt taraftaki büyük karanlık nokta olarak görülüyor (NASA)

Dünya'nın 4 katı büyüklüğünde bir Güneş lekesi, telekoba ihtiyaç olmadan gözlemlenebilecek durumda.

AR3310 adlı lekenin sadece koruyucu ekipman kullanılarak rahatça görülebileceği ifade ediliyor.

Uzmanlar doğrudan Güneş'e bakmak için yalnızca sertifikalı güneş gözlüğü mercekleri veya güneş tutulmalarını izlemede kullanılan camların satın alınmasını öneriyor.

Leke her ne kadar büyük olsa da uygun koruma donanımı olmadan onu görmeye çalışmak ciddi göz hasarlarına yol açabilir.

Güneş yüzeyindeki sıcaklığın yaklaşık 5 bin 500 derece olduğu tahmin ediliyor. Bunun gibi Güneş lekelerinin sıcaklığıysa 3 bin 400 derece civarında olabilir.

Güneş lekesi nedir?

Güneş'te manyetik kuvvetin çok yoğun olduğu ve bir miktar ısının yıldızın yüzeyine ulaşmasının engellendiği bölgelere Güneş lekesi adı veriliyor. Bu lekeler, çevresine kıyasla daha soğuk olduğu için teleskoplarda daha koyu renkte görülüyor.

Ancak yoğun manyetik alanları nedeniyle Güneş lekeleri çok aktif bölgeler. Yani buralarda sıklıkla patlamalar meydana gelebiliyor. Bu patlamalar sonucunda koronal kütle atımı (CME) adı verilen plazma fışkırması ortaya çıkıyor.

Güneş lekelerini tam olarak neyin meydana getirdiği bilinmiyor. Ancak bu lekelerin yakından gözlemlenmesi çok önemli. Zira bahsi geçen koronal kütle atımı, radyoaktif plazma parçacıklarının uzayda yol alarak Dünya'ya ulaşmasına neden oluyor.

Bu durumda parçacıklar Güneş fırtınası adını alıyor. Dünya'yı radyoaktif uzay ortamına karşı koruyan manyetik alanla etkileşime giren Güneş fırtınaları, kuzey enlemlerinde kutup ışıklarının oluşmasını sağlarken, etkilediği bölgelerde GPS, navigasyon ve radyo iletişimini sekteye uğratabiliyor. Aynı zamanda yörüngedeki astronotların da hayatını tehlikeye atıyor.

Ulusal Hava Servisi, "Güneş lekeleri, manyetik alanın Dünya'nınkinden yaklaşık 2.500 kat daha güçlü olduğu, Güneş'teki herhangi bir yerden çok daha yüksek olduğu alanlardır" diye açıklıyor.

Güneş'teki hareketlilik artıyor

Bilim insanları, Güneş'teki patlamaların birkaç yıl içinde giderek artacağını ve zirve noktasına ulaşacağını belirtiyor. Çünkü Güneş, şu anda hareketli bir evrede.

Yıldız her 11 yılda bir, sakin veya fırtınalı geçen bir döngüsünü tamamlıyor ve yenisini başlatıyor. Güneş'in 2019'da 25. döngüsüne girdiği biliniyor. Bu döngülerden sakin olanına, yani yıldızdaki patlamaların ve lekelerin minimum seviyeye indiği dönemlere "solar minimum" adı veriliyor.

Güneş lekelerinin arttığı ve patlamaların da sıklaştığı evrelerse "solar maksimum" diye adlandırılıyor.

NASA'ya göre yıldız şu anda hareketli bir dönemden geçiyor. Bu yüzden Güneş'te AR3310 gibi dev lekelerin oluşması beklenen bir durum.

2025'teyse solar maksimum evresi zirve noktasına ulaşacak. Bu tarihte Güneş'teki lekelerin sayısı 115'le zirveye çıkabilir.

Bu yüzden Güneş lekelerini daha iyi gözlemlemek ve daha iyi anlamak, gelecekte Dünya'yı da etkileyebilecek patlamalara karşı tahminler yapılmasını ve önlemler alınmasını sağlayabilir.

 

Independent Türkçe, IFL Science, Fox Weather


Mükemmel havaalanı güvenliği için gelecek vaat eden kontrol sistemi

Yeni kontrol sistemi nesneleri ölçüyor, görüntüsünü parçalara ayırıyor ve sanal olarak yeniden oluşturuyor.
Yeni kontrol sistemi nesneleri ölçüyor, görüntüsünü parçalara ayırıyor ve sanal olarak yeniden oluşturuyor.
TT

Mükemmel havaalanı güvenliği için gelecek vaat eden kontrol sistemi

Yeni kontrol sistemi nesneleri ölçüyor, görüntüsünü parçalara ayırıyor ve sanal olarak yeniden oluşturuyor.
Yeni kontrol sistemi nesneleri ölçüyor, görüntüsünü parçalara ayırıyor ve sanal olarak yeniden oluşturuyor.

Mitsubishi Şirketi tarafından geliştirilen ve henüz test sürecinde olan yeni bir kontrol sistemi, havalimanlarında gizli nesnelerin tespitini hızlandırmayı ve kusursuz güvenlik sağlamayı amaçlıyor. Şirket, havalimanları ve diğer bu tür lokasyonlardaki güvenlik kapılarını izlemek için ‘300 GHz frekansında’ tomografi teknolojisi geliştirdi.

Bu yeni sistem, maliyet ve hız zorluklarını aşmayı başarırsa uçağa binmeden önce yapılan X-ray taraması sırasında son sıralara kadar taşınan nesnelerin ne olduğu tahmin edebilecek. Çünkü yeni teknoloji, gizliyken bile her şeyin anlaşılmasına olanak sağlayacak.

Görüntüleme sistemi test aşamasında

Mitsubishi araştırmacıları, sistemi test etmek için milimetre ölçeğinde radar sinyalleri göndermek amacıyla 25 GHz numuneler üreten bir dalga biçimi üreteci gibi bileşenler ve cihazların yanı sıra terahertz altı sinyaller (100 ile 300 GHz arasında) üretmek için frekans dönüştürücüler kullandı.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre hedef nesneden yansıyan ‘düşük terahertz’ sinyalleri, iletilen sinyalle karıştırılarak bir ara frekans sinyaline ve dalga biçimi üretecinin yerel osilatörü tarafından sayısallaştırılan 30 MHz bant genişliğine dönüştürülüyor. Bu veriler de bir bilgisayarda analogdan dijitale çevriliyor. Ardından bir dijital sinyal işlemcisi tarafından çevrimdışı işlenmek üzere bir depolama aygıtında, 11 terabaytlık bağımsız bir yedek diske yazılıyor ve sonra sanal bir 3D tomografi görüntüsü elde ediliyor.

Tokyo'nun 45 km güneyindeki Ofuna'daki Mitsubishi Electric'in İletişim Teknolojileri Departmanında baş araştırmacı olan Akinori Taira, Elektrik ve Elektronik Mühendisleri Enstitüsü (IEEE) internet sitesinde yer alan açıklamasında, 300 GHz frekansının test edilmesinden sonra sistemin etkili olduğunu kanıtladıklarını söyledi.

Taira, elde edilen görüntüde bir bıçak ya da tabanca gibi gizli bir nesneyi belirlenmesine dair ekibinin günümüzde optik güvenlik kamera sistemlerinde kullanılan yapay zeka ve makine öğrenimi teknolojisini araştırdığını belirterek, “Bu teknoloji, aradığımız şeye benziyor, ancak değiştirilmesi gerekecek” dedi. Sistemin operatöre otomatik olarak sesli veya görsel uyarı sistemi ile bildirimde bulunacağını da sözlerine ekledi.

Mitsubishi'nin hareketli nesneler için tek kanaldan tek sinyal göndererek sanal odak görüntüleme teknolojisi kullanması ise sistemi daha da ilginç kılıyor. Oysa geleneksel X-Ray cihazları nesnelere defalarca ve birçok açıdan sinyal gönderiyorlar.

Fotoğraf Altı: Yeni sistemle havaalanınaki güvenlik prosedürleri daha sıkı hale getiriliyor.
Yeni sistemle havaalanınaki güvenlik prosedürleri daha sıkı hale getiriliyor.

Tek kanaldan tek sinyal yöntemi, iki adımlı bir yaklaşımı benimsiyor. Önce nesneyi ölçüyor, görüntüsünü ayırıyor ve sanal olarak yeniden oluşturuyor. Öncelikle çok çıkışlı giriş radar sinyalleri birkaç antenden nesneye yeniden yönlendiriliyor. Böylece geri dönen sinyaller çok sayıda alıcıya ulaşabiliyor. Taira konuya ilişkin yaptığı açıklamada ‘bu yüzden çoklu giriş ve çıkış kanallarının durum bilgilerini almak amacıyla önce ara frekans sinyalini çektiklerini’ söyledi.

Görüntünü şekillenmesi

İkinci olarak taranan alanla ilgili güçlü tahminde bulunabilen bir yansıma ‘voksel’ adı verilen uzamsal konumlara bölen bir dijital iletim işlemcisi kullanılarak bilgisayarda şekilleniyor. 2B verilerden nesnenin milimetre hassasiyetinde 3B görüntüsünü oluşturmak için parça parça dikey ve yatay voksel tarama verilerinden oluşan sanal bir sinyal üretiliyor ve ardından bu sinyal işleniyor.

Bu işlemin çok sayıda aritmetik işlem gerektirdiğini belirten Taira açıklamasını şöyle sürdürdü:

“Ancak Fourier Dönüşümü teorisine dayalı hızlı ve değiştirilmiş bir hesaplama yöntemi geliştirdik ve sayıyı birkaç yüz kat azaltmayı başardık. İşlem şu anda yaklaşık 20 saniye sürüyor. Yine de gelecekte algoritmayı geliştirerek ve programlanabilir alan geçidi formatları ve grafik işlemci üniteleri (GPU) kullanarak bunu bir saniyeye düşürmeye çalışacağız.”

Sistemin onaylanması halinde, insan bedeninin farklı açılardan birkaç kez fotoğrafını çekmek için kalitatif (nitel) noktalara dört hava sensörü takılacak. Taira ile aynı departmandan olan Akihiro Okazaki, “Bu sistem, yolcu geçerken kör noktaları ortadan kaldıracak. Bu işlemin 1,5 saniye süreceğin tahmin ediyoruz” açıklamasında bulundu.

Brown Üniversitesi Mühendislik Bölümü Profesörü Daniel Mittleman da açıklamasında “Teknoloji halen gelişiminin ilk aşamalarında olabilir. Dünya genelinde birçok ekip benzer teknolojiler üzerinde çalışıyor” ifadelerini kullandı.

Bu tür radyasyona maruz kalmanın sağlık bakımından ne tür riskler doğurabileceği konusu ise halen tartışılıyor. Ancak düşük güç seviyelerinde güvenli olan cep telefonlarında, baz istasyonlarında ve Wi-Fi bağlantı noktalarında kullanılanlar gibi düşük frekanslı elektromanyetik dalgalara maruz kalmaktan daha güvenli olduğu ifade vurgulanıyor. Yapılan açıklamalar bunun yanı sıra canlı dokuya temas derinliğinin söz konusu frekanslardan çok daha düşük olduğu yönünde.


Güneş'ten 10 bin kat daha büyük yıldızlar keşfedildi

Uzayın derinlikleri (Shutterstock)
Uzayın derinlikleri (Shutterstock)
TT

Güneş'ten 10 bin kat daha büyük yıldızlar keşfedildi

Uzayın derinlikleri (Shutterstock)
Uzayın derinlikleri (Shutterstock)

Bilim insanları uzayın derinliklerine bakarak evrenin yaratılışının ilk günlerini incelediler ve ilginç bir şey buldular.

Şarku’l Avsat’ın Astronomy and Astrophysics dergisinden aktardığı habere göre James Webb Uzay Teleskobu’nu kullanan araştırmacılar, evrende oluşan ilk yıldızlardan bazılarının devasa boyutlarda, güneşin yaklaşık 10 bin katı büyüklüğünde olduğunu gösteren bir keşif yaptı. İsviçre Cenevre Üniversitesi'nden Astrofizikçi Prof. Dr. Corine Charbonnell, Journal of Astronomy and Astrophysics dergisinde yayımlanan makalesinde, "James Webb Uzay Teleskobu tarafından toplanan veriler sayesinde, bu olağandışı yıldızların varlığına dair ilk kanıtları bulduğumuza inanıyoruz" ifadelerini kullandı.

Bu keşiflerin, sayıları 100 bin ile bir milyon arasında değişen ve "küresel kümeler" olarak bilinen, hepsi benzer özelliklerle karakterize edilen devasa gruplar olduğunu belirtti. Bilim insanları bu yıldızların hepsinin aynı zamanda oluştuğuna ve araştırmacıların fosil olarak tanımladıkları eski evrenin kalıntıları olduğuna inanıyor. Bu yıldızların çekirdekleri bugün yıldızlarda gördüğümüzden çok daha sıcaktır ve bilim insanları bunun yüksek sıcaklıklarda artan hidrojen yanmasından kaynaklanabileceğini öne sürmekte.

Daha küçük yıldızların büyük yıldızlarla çarpıştığı ve onların enerjisini çektiği düşünülmekte. Ancak, bu küresel grupların çoğu artık ömürlerinin sonuna yaklaşıyor.


Çin, 2030'a dek Ay'a ayak basmayı hedefliyor

AA
AA
TT

Çin, 2030'a dek Ay'a ayak basmayı hedefliyor

AA
AA

Çin İnsanlı Uzay Programı Ajansı (CMSA) Direktör Yardımcısı Lin Şiçiang, düzenlediği basın toplantısında, insanlı uzay programının Ay safhası için çalışmalara başladıklarını belirtti.

Lin, programın ana hedefinin 2030'a dek Ay'a ayak basarak burada bilimsel araştırma ve teknoloji deneyleri yürütmek olduğunu ifade etti.

Bu amaç doğrultusunda anahtar teknolojilerin geliştirilmesi gerektiğine dikkati çeken Lin, bu sürede gidiş-geliş, iniş, kısa süreli kalış, keşif, numune toplama, araştırma ve dönüş gibi görevleri icra ederek Ay keşif programı için bağımsız kapasite oluşturmayı amaçladıklarını kaydetti.

Lin, Çin'in Ay'a inişinin insanlı uzay teknolojisinde yakın Dünya'dan derin uzaya sıçramayı teşvik ederek, insanlığın Ay'ın ve Güneş Sistemi'nin kökenleri ve evrimine ilişkin anlayışını derinleştireceği, "Ay biliminin gelişimine Çin bilgeliğinin katkısını sunacağı" değerlendirmesinde bulundu.

CMSA'nın bu süreçte aralarında yeni nesil taşıyıcı roket Long March-10, yeni nesil uzay mekiği, iniş aracı, uzay tulumları, yeni bir fırlatma merkezi ile tesis ve donanımların olduğu temel teknolojilerin geliştirilmesi ve demonstrasyonu için araştırma-geliştirme faaliyeti yürütüleceği, teklifler alınacağı bilgisini paylaştı.

Çin, daha önce nisanda Ay'da 2050'ye kadar tümüyle işlevsel bir araştırma üssü kurmaya yönelik planını açıklamıştı.

Uluslararası Ay Araştırma Üssü ILRS

"Uluslararası Ay Araştırma Üssü" (ILRS) adı verilen proje kapsamında istasyonun temel halinin oluşturulması için ilk aşamada, 2028'e kadar 3 keşif görevi kapsamında 7 fırlatış yapılacak.

İkinci aşamada, Ay'da araştırma üssünün inşası için 2030-2040 döneminde 5 sefer yapılacak.

2040-2050 dönemini kapsayan 3. aşamada ise ILRS'yi uygulama odaklı bir üsse dönüştürmek üzere daha ileri altyapı çalışmaları yürütülecek.

İstasyonun, 2050'de Mars, Venüs ve ötesindeki uzay görevlerini destekleyecek çok işlevli bir araştırma üssü haline gelmesi hedefleniyor.


Google Play'deki bir Android uygulaması, insanları bir yıl boyunca gizlice dinlemiş

Kötü niyetlerle geliştirilen uygulamalar, cihazınızdan hassas bilgileri toplamak ve geliştiriciye göndermek için başlangıçta verdiğiniz izinleri kullanıyor (Independent Türkçe / Midjourney)
Kötü niyetlerle geliştirilen uygulamalar, cihazınızdan hassas bilgileri toplamak ve geliştiriciye göndermek için başlangıçta verdiğiniz izinleri kullanıyor (Independent Türkçe / Midjourney)
TT

Google Play'deki bir Android uygulaması, insanları bir yıl boyunca gizlice dinlemiş

Kötü niyetlerle geliştirilen uygulamalar, cihazınızdan hassas bilgileri toplamak ve geliştiriciye göndermek için başlangıçta verdiğiniz izinleri kullanıyor (Independent Türkçe / Midjourney)
Kötü niyetlerle geliştirilen uygulamalar, cihazınızdan hassas bilgileri toplamak ve geliştiriciye göndermek için başlangıçta verdiğiniz izinleri kullanıyor (Independent Türkçe / Midjourney)

Google Play uygulama mağazasında yer alan ve çok sayıda kullanıcının indirdiği bir ekran kaydedicinin insanları bir yıl boyunca gözetlediği ortaya çıktı.

Akıllı telefon uygulamaları, indirildikten niteliklerini değiştirebilir ve önceden masum görülen bir uygulama zamanla kötü niyetli bir araca dönüşebilir.

Android telefonlar için ekran kaydedici görevi gören iRecorder Screen Recorder adlı uygulama da başta zararsız bir uygulamaydı. Ancak ArsTechnica'nın haberine göre bir yıl sonra kötü niyetli bir araca dönüştü.

Uygulama ilk olarak Eylül 2021'de yayımlanmıştı. Ancak sonraki ağustos ayında yapılan bir güncellemenin ardından, her 15 dakikada bir dakikalık ses kaydetmeye ve bu kayıtları şifreli bir bağlantı aracılığıyla geliştiricinin sunucusuna iletmeye başladı.

Uygulamanın geldiği durumu, Gelişen Tehditlere Karşı Temel Güvenlik (ESET) adlı kurumun araştırmacısı Lukas Stefanko tarafından belgelendi.

Stefanko'ya göre uygulama, mağazadan kaldırılana kadar 50 bin kez indirilmişti.

Araştırmacının kendi blogunda kaleme aldığı rapor, uygulama mağazalarını ilgilendiren önemli bir tehdide vurgu yapıyor: Bir süre kullanıldıktan sonra "karanlık tarafa geçen" uygulamalar.

Google bu sorunun üstesinden gelmek için bazı önlemler üzerinde çalışıyor. Örneğin, hangi uygulamaların veri paylaşım uygulamalarını değiştirdiğini aylık bildirim yoluyla kullanıcılara gönderme niyetinde.

 

Independent Türkçe, The Verge, Ars Technica


Ünlü fütürist Obachowski’ye göre yapay zeka insanların yerini almayacak

Reuters
Reuters
TT

Ünlü fütürist Obachowski’ye göre yapay zeka insanların yerini almayacak

Reuters
Reuters

Yapay zeka teknolojilerinin kullanımının yaygınlaşmasına ilişkin artan uyarılar hız kazanırken önde gelen fütürist Horst Obachowski, bu tür bir teknoloji riskler taşısa bile yapay zekanın insanlık için açık ve belirli bir tehdit oluşturduğunu görmediğini söyledi.

Obachowski, KNA'ya verdiği röportajda, yapay zekânın asla insanların yerini alamayacağını ancak en iyi ihtimalle onları çok küçük bir dereceye kadar taklit edebileceğini de sözlerine ekledi.

Bu açıklama, son dönemde yapay zeka teknolojisinin insanların elinden çok sayıda işi alabileceği tartışmalarının ortasında geldi. Hatta yapay zeka teknolojisinin manevi babası Geoffrey Hinton'a göre bu teknoloji insan zekasına üstünlük sağlayabilir. Hinton, yapay zekanın çok sayıda iş kaybına yol açabileceğini savunmuştu.

Son tartışmalara neden olan yapay zeka teknolojisi mayıs ayı başında Google tarafından geliştirildi.

Hinton'un endişeleri, ABD’deki teknoloji şirketlerinin başkanlarının, ‘insanların yerini almak ve daha iyi performans göstermek için daha akıllı hale gelebilecek yapay zihinlerin geliştirilmesi ve karşı karşıya olunan tehlike’ konusunda, yapay zeka teknolojisinin geliştirilmesinin altı aylık bir süre için durdurulması çağrısında bulunan bir mektubu imzalamasının ardından dile geldi. Şarku’l Avsat’ın DPA’dan aktardığı habere göre durum “insan uygarlığı üzerindeki kontrolün kaybedilmesi’ olarak belirtildi.

Dünya Sağlık Örgütü de sağlık prosedürlerinde yapay zeka teknolojisinin kullanılmasının yanlış bilgilendirme ve tedavi hataları riski taşıdığını bildirdi.

Ancak Hamburg'daki Obachowski Gelecek Araştırmaları Enstitüsü'nü yöneten Horst Obachowski genel olarak iyimserliğini koruyor. Obachowski yaptığı açıklamada “Değişimin bizi daha iyiye götüreceğine inanmayan her fütürist işini bırakmalıdır. Belki de ben hayata karşı olumlu bir tutumla doğmuşumdur” dedi.

Buna rağmen Obachowski, yapay zekanın toplumdaki birçok şeyi iyi ya da kötü yönde değiştireceği yönündeki yaygın öngörüye katıldı. “Dolayısıyla bu değişikliklerin ahlaki açıdan iyi, sosyal açıdan adil olup olmadığı ya da hayatı daha iyi ve yaşamaya değer hale getirip getirmeyeceği sorularına yanıt bulmamız gerekiyor” ifadesini kullandı.


Çin, yeni nesil kuantum hesaplama platformlarını tanıttı

Kuantum hesaplama platformu ile karmaşık işlemler çok hızlı bir şekilde yapılabiliyor.
Kuantum hesaplama platformu ile karmaşık işlemler çok hızlı bir şekilde yapılabiliyor.
TT

Çin, yeni nesil kuantum hesaplama platformlarını tanıttı

Kuantum hesaplama platformu ile karmaşık işlemler çok hızlı bir şekilde yapılabiliyor.
Kuantum hesaplama platformu ile karmaşık işlemler çok hızlı bir şekilde yapılabiliyor.

Çin, araştırmacıların karmaşık hesaplama görevlerini yerine getirmelerini sağlayan ve mikrosaniye hızında kuantum hesaplamanın deneyimlemesine olanak tanıyan yeni nesil kuantum hesaplama bulut platformlarını tanıttı.

Çin haber ajansı Şinhua'ya göre Pekin Kuantum Bilgi Bilimleri Akademisi, Çin Bilimler Akademisi Fizik Enstitüsü ve Tsinghua Üniversitesi tarafından ortaklaşa geliştirilen platform pazar günü Pekin'de, ‘2023 Zhongguancun Forumu’nda tanıtıldı.

Ajansa göre söz konusu platform, 50 kilometrelik bir fiziksel uzamsal mesafe boyunca sırasıyla 136, 18 ve 10 kübit içeren üç süper iletken kuantum çipinin kuantum hesaplama gücünü sentezleyebiliyor.

Geçtiğimiz kasım ayından bu yana teste açık olan platform, iki binden fazla yerli ve yabancı kullanıcının ilgisini çekerek kuantum hesaplama görevlerini 500 binden fazla kez çalıştırdı. Pekin Kuantum Bilgi Bilimleri Akademisi'ne göre platformun performansı istikrarlı ve verimli gerçekleşti. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre platform açık kuantum diliyle uyumlu ve ayrıca uygun programlama için grafik bir arayüz sağlıyor.

Bazı araştırma ekipleri, kuantum bilişim ekosistemi halen inşa edildiğinden kendi bilimsel araştırmalarına hizmet etmek ve uygulama yazılımı oluşturmak için kuantum çiplerini uzaktan kullanmak üzere platformu kullanıyor.

Çin Bilimler Akademisi Fizik Enstitüsü'nden araştırmacı Fan Heng konuya dair yaptığı açıklamada "Kuantum bilişim ortamı bir bulut platformu üzerine inşa edilmelidir. Bu nedenle mümkün olan en kısa sürede bir bulut platformu geliştirmeliyiz" ifadesini kullandı.


Suudi astronotlar öğrencilerle deney yaptı

Suudi astronotlar öğrencilerle deney yaptı
TT

Suudi astronotlar öğrencilerle deney yaptı

Suudi astronotlar öğrencilerle deney yaptı

Uluslararası Uzay İstasyonu’ndaki Suudi astronotlar Reyyane Bernavi ve Ali Karni, canlı yayına katılan Suudi gençlerin kendilerine sorduğu bir dizi soruyu yanıtladı.

Astronotlar ayrıca, Suudi öğrencilerle dünyaya kıyasla aerodinamiğin mikro yerçekimindeki değişimini denemek için ‘uzay uçurtması’ konulu bir eğitim deneyi gerçekleştirdi.

Eğitim deneyleri, Eğitim Bakanlığı, Kral Abdulaziz ve Sahabeleri Üstün Zeka ve Yaratıcılık Vakfı’yla (Mawhiba) işbirliğiyle, İletişim, Uzay ve Teknoloji Komisyonu ile ortaklaşa Suudi Arabistan Uzay Kurumu tarafından düzenlendi.

Deneyler, gerekli becerileri geliştirerek, öğrencilerin bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik alanlarına ve beşeri sermayenin gelişimine olan ilgisini artırmayı amaçlıyor.

Bu ilginin artması, ülkenin uzay sektörünü geliştirmedeki rolünü güçlendirmeye ve uzay bilimi araştırmalarında küresel topluluğun önemli bir parçası haline gelmesine katkıda bulunacak.


ChatGPT, JPMorgan'ı harekete geçirdi: Yatırım tavsiyesinde bulunan yapay zeka yazılımı geliyor

Merkezi ABD'nin New York kentinde olan JPMorgan Chase, iki şirketin birleşmesiyle 2000'de kuruldu (Reuters)
Merkezi ABD'nin New York kentinde olan JPMorgan Chase, iki şirketin birleşmesiyle 2000'de kuruldu (Reuters)
TT

ChatGPT, JPMorgan'ı harekete geçirdi: Yatırım tavsiyesinde bulunan yapay zeka yazılımı geliyor

Merkezi ABD'nin New York kentinde olan JPMorgan Chase, iki şirketin birleşmesiyle 2000'de kuruldu (Reuters)
Merkezi ABD'nin New York kentinde olan JPMorgan Chase, iki şirketin birleşmesiyle 2000'de kuruldu (Reuters)

Dünyanın en büyük bankalarından JPMorgan Chase, ChatGPT'ye benzeyen bir yazılım geliştiriyor. CNBC'nin incelediği belgelere göre şirket, yapay zeka teknolojili IndexGPT adlı yazılımın marka tescili için bu ay harekete geçerek ABD Patent ve Marka Ofisi'ne başvurdu.

Haberde yazılımın, müşterilere yatırım önerileri vermesinin hedeflendiği kaydedildi. Belgelere göre yapay zeka kullanan IndexGPT, menkul kıymetleri analiz ederek müşterilerin ihtiyaçlarına göre tavsiyeler oluşturacak.

CNBC, yapay zeka teknolojisinin finans sektöründe halihazırda bazı şirketler tarafından kullanıldığını yazdı. Örneğin Goldman Sachs'taki mühendisler kod yazmada, Morgan Stanley de mali danışmanların sorularına yanıt bulmada yapay zekadan yararlanıyor.

Ancak ticaret hukuku avukatı Josh Gerben, CNBC'ye JPMorgan'ın ChatGPT benzeri bir ürünü doğrudan müşterilerine sunmayı amaçlayan ilk banka olabileceğini söyledi:

JPMorgan gibi şirketler sadece eğlence için marka tescil başvurusu yapmaz. Dosya, şirketteki bir yetkilinin 'Evet, bu tescilli markayı kullanmayı planlıyoruz' dediği yeminli bir beyanı içeriyor.

Gerben, ABD Patent ve Marka Ofisi'nin onay almanın yaklaşık bir yıl sürdüğünü, onayın ardından üç yıl içinde IndexGPT'nin kullanıma sunulması gerektiğini açıkladı.

Haberde ayrıca mali danışmanların uzun süredir teknoloji sebebiyle piyasadaki rollerinin değişmesinden ve işsiz kalmaktan korktuğu yazıldı. 

Morgan Stanley ve Bank of America gibi varlık yönetim şirketleri basit robo danışmanlık hizmetleri sunuyor. Ancak bu şirketlerde milyarlarca dolarlık varlıklar üzerinde söz sahibi olanlar, hâlâ insanlar.

Independent Türkçe, CNBC, Financial Express