Delta, koronavirüsün en tehlikeli varyantı olmaya devam ediyor

Hindistan’ın Bangalore şehrinde aşı kampanyasının bir parçası (EPA)
Hindistan’ın Bangalore şehrinde aşı kampanyasının bir parçası (EPA)
TT

Delta, koronavirüsün en tehlikeli varyantı olmaya devam ediyor

Hindistan’ın Bangalore şehrinde aşı kampanyasının bir parçası (EPA)
Hindistan’ın Bangalore şehrinde aşı kampanyasının bir parçası (EPA)

Virüs matematikçisi lakabı ile tanınan ünlü fizikçi Roberto Battiston, Delta varyantının, yeni tip koronavirüsün (Kovid-19) mutasyona uğramış diğer türlerine göre, ölümlere neden olmada muhtemelen hala ilk sırada yer aldığını belirtiyor. Battiston bu yönde kanıt olmadığını dikkati çekerek “Bu varyantın, şu anda hastanelerdeki vakaların, yoğun bakımda tedavi görenlerin ve can kayıplarının asıl sorumlusu olması muhtemel” açıklamasında bulundu.
Yıllarca Dünya Sağlık Örgütü (WHO) danışmanı olarak görev yapan ve şu anda da İtalya Epidemiyoloji Gözlemevi’nin koordinatörü olan Roberto Battiston, “Şu anda iki farklı salgın gibi bir duruma karşı mücadele ediyoruz.  Bunlardan biri Delta varyantı ve diğeri daha az ciddi enfeksiyonlara neden olan ancak daha önce görülmemiş yayılma hızı sebebiyle kapsamlı kapanma önlemlerine yol açabilecek Omikron’dur” dedi. Battiston, şu aşamadaki karmaşık sağlık krizine etkili bir şekilde müdahale edilmesi için söz konusu iki varyantın enfeksiyonları arasında net bir ayrım yapılması gerektiğini vurguladı.
Omikron’un baskınlığının Delta varyantının ortadan kaybolduğu veya bu yolda olduğu anlamına gelmediğini açıklayan Battiston, Delta’nın hala yeni enfeksiyonların yüzde 20’sini kapsadığını ve tüm Avrupa ülkelerinde yayılmaya devam ettiğini gösteren güncel verilere göre, ciddi semptomların görülüğü enfeksiyonların ve can kayıplarının nedeni olan varyant olmaya devam ediyor.
Battiston, hastanelerdeki acil servislerin kapasitesini güçlendirmek üzere hemen harekete geçilmediği takdirde, Avrupa’da henüz aşı olmayan çok sayıda kişinin bulunduğu da göz önüne alındığında, en geç bir ay sonra sağlık sistemlerinin çökeceği uyarısında bulundu.
Omikron varyantının ciddi enfeksiyonlara neden olmadığı bahanesiyle önlemlerin ve kısıtlamaların hafifletilmesinin tehlikelerine dikkat çeken Battiston,  “Zira tek bir düşmana karşı mücadele etmiyoruz. Aksine birbirinden çok farklı iki varyantla yüzleşiyoruz. Omikron’a odaklanmak, koronavirüsün şimdiye kadar ortaya çıkan varyantlarının en tehlikelisi olan Delta’nın yeniden aktif hale gelmesine yol açar” ifadelerini kullandı
Virüsün genom dizilimi
Enfeksiyona yol açan varyant, virüsün genom diziliminin yapılması aracılığıyla belirleniyor. Bu teknoloji, Avrupa ülkeleri tarafından, salgının gelişimine kıyasla çok daha düşük bir oranda kullanılıyor.
Battiston salgınla mücadelede bilinmeze karşı çaba verildiği için aynı silahların çeşitli tehlikelere karşı kullanıldığını belirtiyor ve genom dizilimlerinin, aşı olmayanlar üzerindeki tehlikeli yansımaları göz önüne alındığında, Delta varyantının kontrol altına alınması gerektiğine dikkati çekiyor.
Battiston ayrıca okulların yeniden açılmasının gelişen varyantların yayılımını daha aktif hale getireceği konusunda uyarıyor ve virüsün çocuklar arasında yayılmasının, Omikron varyantının da hızlı ve geniş çapta yayılmasıyla birlikte, salgın krizini çok karmaşık bir aşamaya doğru iteceği uyarısında bulunuyor.
Öte yandan İngiliz hükümetine danışmanlık yapan Bilimsel Pandemik Grip Modelleme Grubu’nun (Spi-M) üyesi Mike Tildesley, Omikron’un ortaya çıkmasının, endemik bir hastalık olarak koronavirüs ile yaşamaya yönelik ilk umut ışığı olabileceğini söyledi.
The Guardian gazetesine göre, Warwick Üniversitesi’nde görev yapan  Profesör Mike Tildesley, “Omikron, koronavirüsün gelecekte soğuk algınlığına benzer şekilde daha az şiddetli bir virüse dönüşebileceğinin bir göstergesi olabilir” dedi.
Henüz bu noktaya gelinmediğine dikkat çeken Tildesley sözlerine şöyle devam etti;
“Omikron muhtemelen bunun uzun vadede olabileceğini düşündüren ilk umut ışığı. Tabii ki, Delta’dan çok daha bulaşıcı, bu endişe verici, ancak çok daha az tehlikeli. İlkbahara kadar endemik bir hastalık olarak koronavirüs ile birlikte yaşayabileceğimizi ve bağışıklığı zayıf olanların bundan korunacağını umuyoruz.”
Omikron varyantı ile bağlantılı olarak Birleşik Krallık hastanelerine yatışlar devam etse de, Tildesley bunun olumlu bir yanı olduğunu vurgulayarak, “Hastanede kalış süreleri ortalama olarak daha kısa. Bu iyi haber, semptomlar daha hafif gibi görünüyor” şeklinde konuştu.
Birleşik Krallık’ta son birkaç hafta içinde Omikron vakalarında bir sıçrama yaşanıyor, ancak ölüm oranı salgının önceki dalgalarına göre daha düşük seyrediyor.
İngiltere Başbakanı Boris Johnson, testlerin yoğunluğuna ve aşı kampanyasının genişletilmesine güvenerek, şimdiye kadar virüsün yayılmasını sınırlamak için daha fazla kısıtlama getirmeyi reddetti.
12 yaş üzerindeki İngilizlerin yüzde 82’si iki doz aşılanırken, 35 milyon kişiye denk gelen ülkenin yüzde altmışı üçüncü güçlendirici (rapel) doz aşılarını oldu.
Dünya genelinde şu ana kadar koronavirüs nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısı 5 milyon 483 bin 23 kişiye ulaştı.
ABD 837 bin 264 ölüm ile salgından en fazla etkilenen ülke konumunda. ABD’yi ise sırasıyla, 619 bin 937 ölüm ile Brezilya, 3 bin 790 ölüm ile Hindistan ve 316 bin 163 ölüm ile Rusya izliyor.
Dünya Sağlık Örgütü'nün (WHO), resmi istatistiklerde belirtilen vakaların iki veya üç kat daha fazla olabileceği görüşünde.



İsrail Güvenlik Kabinesi işgal altındaki Batı Şeria'da 19 yeni yerleşim birimini onayladı

İşgal altındaki Batı Şeria'da bulunan Hebron'da, haftalık yerleşimci turuna katılanları korumak için nöbet tutan bir İsrail askeri (Arşiv - Reuters)
İşgal altındaki Batı Şeria'da bulunan Hebron'da, haftalık yerleşimci turuna katılanları korumak için nöbet tutan bir İsrail askeri (Arşiv - Reuters)
TT

İsrail Güvenlik Kabinesi işgal altındaki Batı Şeria'da 19 yeni yerleşim birimini onayladı

İşgal altındaki Batı Şeria'da bulunan Hebron'da, haftalık yerleşimci turuna katılanları korumak için nöbet tutan bir İsrail askeri (Arşiv - Reuters)
İşgal altındaki Batı Şeria'da bulunan Hebron'da, haftalık yerleşimci turuna katılanları korumak için nöbet tutan bir İsrail askeri (Arşiv - Reuters)

İsrail Güvenlik Kabinesi dün  (Perşembe) geç saatlerde, Maliye Bakanı ve Savunma Bakanlığı'nda Yerleşimden Sorumlu Bakan Bezalel Smotriç tarafından sunulan, İşgal altındaki Batı Şeria’da 19 yeni yerleşim biriminin inşası ve mevcut bazı kaçak yerleşimlerin yasallaştırılmasına yönelik planı onayladı.

Aşırı sağ çizgideki Kanal 14, yeni planın onaylandığını ilk duyuran medya kuruluşu oldu. Haberde, yeni yerleşim birimlerinin kurulmasının ve daha önce kaçak statüsünde olan bazı noktaların yasallaştırılmasının yanı sıra, İsrail’in 2005’te Gazze ve Kuzey Batı Şeria’dan çekilme planı kapsamında boşalttığı yerleşimlere geri dönüşün de öngörüldüğü aktarıldı.

Söz konusu yerleşimlerin bir bölümü Batı Şeria’nın merkezinde, bir kısmı ise kuzey ve güney bölgelerinde, Kudüs çevresine kadar uzanıyor.

sddf
İsrail'in aşırı sağcı maliye bakanı Bezalel Smotrich, Batı Şeria'daki Ma'ale Adumim yerleşiminin genişletilmesine ilişkin bir haritayı gösteriyor (Arşiv - AFP)

İsrail Güvenlik Kabinesi onayıyla, daha önce boşaltılan Ganim ve Kadim yerleşimlerinin Cenin yakınlarında yeniden inşa edilmesinin yolu açıldı. Aynı bölgede aylardır devam eden süreçle birlikte Homeş ve Sanur’un da yeniden kurulması kararlaştırılmıştı. Kanal 14, bu gelişmeleri tam anlamıyla kuzeydeki eski yerleşimlere dönüşün tamamlanması şeklinde değerlendirdi ve Smotriç’in hamlesini yerleşim dünyasında gerçek bir devrim olarak nitelendirdi.

Birkaç ay önce de Güvenlik Kabinesi, Batı Şeria’da 22 yeni yerleşimin yasallaştırılması ve inşasına yönelik benzer bir planı kabul etmişti.

Yeni kararla birlikte, her bir yerleşim için hızlandırılmış teknik ve imar hazırlık sürecinin başlatılacağı bildirildi. Kanal 14’ün haberinde, adımın “2005’teki çekilme planıyla ağır darbe alan yerleşim projesinin tarihi bir şekilde düzeltilmesi” olarak görüldüğü ifade edildi.

ds
İsrailli yerleşimciler, işgal altındaki Batı Şeria'da yakınlardaki bir yerleşim karakolunun yakınlarında eşeklere binerek keçi ve koyun sürülerini otlatıyorlar (Arşiv - AFP)

Filistin tarafı karara sert tepki gösterdi.  Filistin'e bağlı Duvar ve Yerleşimlere Karşı Direniş Kurumu Başkanı Müeyyed Şaban, İsrail’in bu adımını “Filistin coğrafyasını ortadan kaldırmaya yönelik kolonyal bir proje kapsamında yürütülen yarış” olarak tanımladı. Şaban, bunun ilhak, ayrımcılık ve toprakların tamamen Yahudileştirilmesi hedeflerini açıkça ortaya koyan tehlikeli bir tırmanış olduğunu söyledi.

ssdc
Kudüs'ün doğusundaki İsrail yerleşimi Ma'ale Adumim'i gösteren bir fotoğraf  (AFP)

İsrail basını da Smotriç’in planlarının kapsamını gündeme taşıdı. Yediot Aharonot birkaç gün önce yayımladığı haberinde, bakanın Batı Şeria’daki yerleşim faaliyetlerini genişletmeyi amaçladığını, 2026 bütçesine bu doğrultuda milyarlarca şekelin ayrıldığını yazdı. Gazeteye göre bütçe, yeni yerleşimler kurulmasını, mevcutların statülerinin düzenlenmesini, altyapı projelerini, yol açmayı ve sağlık, eğitim ile kültür kurumlarının inşasını da kapsıyor.

Aynı haberde, Smotriç’in özellikle Kuzey Batı Şeria’ya yeniden yerleşimi merkez alan bir plan yürüttüğü, çekilme planı kapsamında “yeşil hattın içine” taşınan bazı askeri üslerin yeniden bölgeye taşınmasının değerlendirildiği aktarıldı. Yerleşimci liderlerin hedefinin, 2005’te boşaltılan kuzeydeki yerleşimlere tekrar nüfus yerleştirmek ve uzun vadede Batı Şeria’ya bir milyon yerleşimci taşımak olduğu ifade edildi.


Putin: İran ile ilişkilerimiz olumlu yönde gelişiyor

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Moskova'daki görüşme sırasında İranlı mevkidaşı Mesud Pezeşkiyan ile tokalaşırken (Reuters)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Moskova'daki görüşme sırasında İranlı mevkidaşı Mesud Pezeşkiyan ile tokalaşırken (Reuters)
TT

Putin: İran ile ilişkilerimiz olumlu yönde gelişiyor

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Moskova'daki görüşme sırasında İranlı mevkidaşı Mesud Pezeşkiyan ile tokalaşırken (Reuters)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Moskova'daki görüşme sırasında İranlı mevkidaşı Mesud Pezeşkiyan ile tokalaşırken (Reuters)

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin bugün Türkmenistan’da düzenlenen uluslararası bir forum kapsamında İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan ile yaptığı görüşmede, Moskova ile Tahran arasındaki ilişkilerin ‘son derece olumlu bir şekilde geliştiğini’ söyledi.

Şarku’l Avsat’ın Rus haber ajansı Sputnik’ten aktardığına göre Putin, görüşmede, Rusya’nın Birleşmiş Milletler’de (BM) İran’ın nükleer programı konusunda Tahran ile yakın koordinasyon içinde çalıştığını ifade etti.

dfrgt
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (AFP)

Putin, iki ülkenin Buşehr Nükleer Santrali başta olmak üzere çeşitli alanlarda iş birliği yürüttüğünü, ayrıca Uluslararası Kuzey-Güney Ulaştırma Koridoru gibi altyapı projelerinde birlikte çalıştıklarını belirtti. Rus lider, gaz ve elektrik sektörlerinde ortaklık imkanlarının da değerlendirildiğini dile getirdi.

Pezeşkiyan ise görüşmede, Tahran’ın Moskova ile imzalanan kapsamlı stratejik ortaklık anlaşmasının tüm maddelerine bağlı olduğunu vurguladı.


Fildişi Sahili, El Kaide ile bağlantılı militanlara karşı koymak için ABD casus uçaklarını görevlendirmeyi planlıyor

Casus uçak
Casus uçak
TT

Fildişi Sahili, El Kaide ile bağlantılı militanlara karşı koymak için ABD casus uçaklarını görevlendirmeyi planlıyor

Casus uçak
Casus uçak

Fildişi Sahili’nden iki güvenlik yetkilisi, ülkenin ABD Başkanı Donald Trump yönetiminden, El Kaide bağlantılı militanlara karşı sınır ötesi operasyonlarda kullanılmak üzere ülkenin kuzeyine Amerikan keşif uçakları konuşlandırmasını talep ettiğini söyledi. Yetkililer, Washington’dan gelecek kararın gelecek yıl netleşmesini beklediklerini belirtti.

Terörle mücadelede görevli üst düzey bir yetkili, Abidjan ile Washington’ın bölgesel güvenlik ihtiyaçları konusunda mutabakata vardığını, ancak zamanlamanın hâlâ kesinleşmediğini ifade etti.

Beyaz Saray yorum talebine yanıt vermezken, Pentagon şu anda Fildişi Sahili’nde operasyon planı olmadığını açıkladı. ABD Dışişleri Bakanlığı ise değerlendirme yapmaktan kaçındı, ancak “Amerikan çıkarlarıyla bağlantılı olduğunda terörle mücadele hedeflerimizi sürdürmeye devam edeceğiz” açıklamasını yaptı.

Fildişi Sahili Savunma Bakanlığı da yorum talebine yanıt vermedi.

Washington, geçen yıl Batı Afrika’daki ana üssünü kaybetmişti. Nijer’in güvenlik desteği için Rusya’ya yönelmesi üzerine ABD, 100 milyon dolar değerindeki insansız hava aracı (İHA) üssünden çıkarılmıştı.

Bu üs, Sahel bölgesinde El Kaide ve DEAŞ bağlantılı gruplara ilişkin kritik istihbarat sağlıyordu. Küresel Terörizm Endeksi’ne göre, geçen yıl bölgede bu gruplarla bağlantılı faaliyetler nedeniyle 3 bin 885 kişi hayatını kaybetti. Bu sayı, dünya genelindeki terör kaynaklı ölümlerin yarısına denk geliyor.