Tunus’ta muhalefet mitingleri yasaklayan hükümete karşı meydanlarda

Tunus’ta siyasi partiler, Yasemin Devrimi’ni kutlamak için Cumhurbaşkanı’nın toplanma yasağına meydan okuyor

Tunus’ta kötüleşen yaşam koşullarını protesto eden önceki gösterilerden bir kare (EPA)
Tunus’ta kötüleşen yaşam koşullarını protesto eden önceki gösterilerden bir kare (EPA)
TT

Tunus’ta muhalefet mitingleri yasaklayan hükümete karşı meydanlarda

Tunus’ta kötüleşen yaşam koşullarını protesto eden önceki gösterilerden bir kare (EPA)
Tunus’ta kötüleşen yaşam koşullarını protesto eden önceki gösterilerden bir kare (EPA)

Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said’in 25 Temmuz 2020’de Meclis’i askıya alarak seçilmiş hükümeti lağvetmesinin ardından bu kararları “darbe” olarak tanımlayan siyasi partiler Yasemin Devrimi’nin yıldönümünde Said karşıtı gösteriler düzenlemeyi hedefliyor.
Said’e karşı farklı ittifaklar içerisinde muhalefet eden siyasi oluşumlar arasında; Darbeye Karşı Vatandaşlar Hareketi, İslamcı “Nahda Hareketi”, Demokratik Güçler İttifakı (Sosyal Demokrat "Demokratik Akım Partisi" Liberal "Afak Tunus Partisi", Sosyal Demokrat "Emek ve Özgürlük için Demokratik Blok Partisi" (Tekattul) Liberal "Cumhuriyetçi Parti") yer alıyor.
Muhalif siyasi oluşumlar ve partiler yaptıkları ortak basın açıklamasında “sağlık koşullarının, siyasi açılardan istismar edildiğini” belirterek, hükümetin gösterileri ve mitingleri iki haftalığına yasaklama kararını eleştirdiler.
Nahda Hareketi, yetkililerin kararlarını açık bir şekilde hiçe sayarak, kutlama tarihi Said rejimi tarafından 17 Aralık olarak değiştirilen, 14 Ocak Yasemin Devrimi kutlamaları için vatandaşları başkentteki es-Sevra caddesine çağırdı. Bu kutlamanın, başta gösteri ve ifade özgürlüğü olmak üzere, halkın temel hak ve özgürlükler açısından elde ettiği kazanımların kutlanması için olduğu belirtildi. Ayrıca, “Kovid-19 pandemisinin siyasal açıdan suistimal edilmesine, pandeminin yayılma tehlikelerinin geri kalan özgürlükleri sınırlandırmak için kullanılmasına ve Yasemin Devrimi’nin kutlama çağrılarının görmezden gelinmesine karşı olduğunu” vurguladı. 
Aynı bağlamda, et-Tekattul’e bağlı siyasi partiler dün, devrik lider Zeynel Abidin bin Ali rejimine karşı çıkan en önemli gazetelerden biri olan “el-Mevkif” gazetesi binasında ortak bir basın toplantısı düzenleyerek, sosyal mesafenin korunması ve maske kullanılması şartına riayet edilmesi şartı ile gösteri yapma hakları konusunda kararlı olduklarını ve “susturma politikasına” karşı olduklarını duyurdular.
Tekattul Partisi Genel Başkanı Halil ez-Zaviye Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamalarda, “Salgınla Mücadele Bilim Kurulu tavsiyesine göre, sağlık konusunda alınan kararların sonuç vermesi için 3 hafta kadar beklenmesi gerekiyor, ancak hükümet sadece iki haftalık bir süre için mitingleri yasakladı, bu da söz konusu kararın yalnızca Tunusluların Yasemin Devrimi kutlamasını engellemeye yönelik olduğu anlamına geliyor” ifadelerine yer verdi.
Zaviye, hükümetin sağlık önlemlerinin uzun bir süre uzatılmasına yönelik niyetlerinin bulunduğunu, önlemlerin Şubat ayında düzenlenmesi planlanan Tunus Genel İşçi Sendikaları Konfederasyonu, (UGTT) Kongresi’ne kadar uzayabileceğini, bunun UGTT liderlerinin toplantı yapmalarının engellemesi ve ertelenmesi anlamına geldiğini ve son derece tehlikeli bir adım olduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Said’in muhalifleri, hükümetin Eğitim kurumları, ibadethaneler, pazarlar ve benzeri alanları toplanma ve tüm gösteri biçimlerini sınırlamadan hariç tutmasında, hükümetin niyetinin muhalif hareketleri hedef almak olduğunu düşünüyor.
Demokratik Akım Partisi Genel Başkanı Gazi eş-Şuvaşi ise, destekçilerini “yetkililerin alacağı karar ne olursa olsun" bugün sokaklara çıkmaya çağrısında bulundu. Cumhurbaşkanı Said’in Tunuslulara hizmet etmesi ve beklentilerini karşılaması gerektiğini söyleyen Şuvaşi, Said’in sadece hükümet üyeleriyle görüşüp “demokratik yola hizmet etmeyen, tek taraflı yolu seçtiğini” vurgulayarak, ulusal örgütler, sivil toplum örgütleri ve siyasi partilerle görüşmemesi karşısındaki şaşkınlığını dile getirdi.
Sosyalist çizgideki Tunus İşçi Partisi Genel Başkanı Hamma Hammami, düzenlediği basın toplantısında, sokağa çıkma yasağı ilan edilmesinin ve halka açık gösterilerin engellenmesinin zamanlaması ile ilgili olarak “Siyasi zamanlama, sağlık koşulları tarafından belirlenmedi, Cumhurbaşkanı Said ve hükümetinin kararı daha ziyade, Said’in tek taraflı bir karar alarak anma tarihini 17 Aralık olarak değiştirmiş olduğu Yasemin Devrimi yıldönümü kutlamalarında, kendilerine karşı programlanan gösterileri engelleme niyetiyle geldi” açıklamasında bulundu.
Diğer yandan, Raşid Gannuşi liderliğindeki Nahda Hareketi, tutuklanan Nureddin el-Bahiri’nin sağlık durumunun kritik bir aşamaya girdiğini ve “ölümün kıyısında” olduğunu söyledi. Nahda, Cumhurbaşkanı Said’e atıfta bulunarak, mevcut yönetimi el-Bahiri’nin hayatından sorumlu tuttu. Ayrıca, “yetkili makamların uzlaşmaya yanaşmaması ve yasaların gerekliliklerine uymayı reddederek el-Bahiri’yi serbest bırakmaması” sebebiyle, el-Bahiri’nin sağlığının daha kritik bir duruma gelmesinin ardından, hayatının artık her zamankinden daha fazla risk altında olduğunu belirtti.



Türkiye: Libya Genelkurmay Başkanı'nın uçağı düşmeden önce elektrik arızası bildirdi

Dibeybe hükümetine bağlı kuvvetlerin Genelkurmay Başkanı Korgeneral Muhammed el-Haddad, Ankara'da Savunma Bakanı ile yaptığı görüşmede, (Türk Savunma Bakanlığı)
Dibeybe hükümetine bağlı kuvvetlerin Genelkurmay Başkanı Korgeneral Muhammed el-Haddad, Ankara'da Savunma Bakanı ile yaptığı görüşmede, (Türk Savunma Bakanlığı)
TT

Türkiye: Libya Genelkurmay Başkanı'nın uçağı düşmeden önce elektrik arızası bildirdi

Dibeybe hükümetine bağlı kuvvetlerin Genelkurmay Başkanı Korgeneral Muhammed el-Haddad, Ankara'da Savunma Bakanı ile yaptığı görüşmede, (Türk Savunma Bakanlığı)
Dibeybe hükümetine bağlı kuvvetlerin Genelkurmay Başkanı Korgeneral Muhammed el-Haddad, Ankara'da Savunma Bakanı ile yaptığı görüşmede, (Türk Savunma Bakanlığı)

Türkiye Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı Başkanı Burhanettin Duran, bugün yaptığı açıklamada, Libya Genelkurmay Başkanı'nı taşıyan özel uçağın Ankara yakınlarında düşmeden önce elektrik arızası bildirdiğini ve acil iniş talebinde bulunduğunu söyledi.

Açıklamada ayrıca, Dassault Falcon 50 tipi uçağın dün TSİ 17:17'de Ankara Esenboğa Havalimanı'ndan Trablus'a doğru havalandığı ve TSİ 17:33'te elektrik arızası nedeniyle hava trafik kontrolüne acil durum bildirdiği belirtildi.

Libya ve Türk yetkililer, kazada üç mürettebat da dahil olmak üzere 8 kişinin öldüğünü açıkladı.

Duran, hava trafik kontrolünün uçağı Esenboğa Havalimanı'na yönlendirdiğini ve acil durum prosedürlerinin uygulandığını, ancak uçağın iniş sırasında 17:36'da radar ekranlarından kaybolduğunu ve iletişimin kesildiğini söyledi.

gthyu
Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, dün Ankara'da Libya Genelkurmay Başkanı Muhammed Ali el-Haddad ile görüşmesi sırasında (Türkiye Savunma Bakanlığı- X)

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya daha önce yaptığı açıklamada, uçağın Ankara'nın Haymana ilçesi üzerinde uçarken acil iniş talebinde bulunduğunu ve enkazın daha sonra aynı ilçenin Kesik Kavak köyü yakınlarında bulunduğunu belirtmişti.

Duran, İçişleri Bakanlığı'nın operasyonu başlatmasının ardından arama kurtarma ekiplerinin kaza yerine ulaştığını ve kazanın nedenine ilişkin soruşturmanın tüm ilgili makamların katılımıyla devam ettiğini kaydetti.

Uluslararası alanda tanınan Libya hükümeti, ölenler arasında Ordu Genelkurmay Başkanı Muhammed Ali Ahmed el-Haddad, Kara Kuvvetleri Genelkurmay Başkanı, Askeri Üretim Otoritesi Direktörü, Libya Ordusu Genelkurmay Başkanının danışmanı ve Genelkurmay Başkanının medya ofisinden bir fotoğrafçının bulunduğunu açıkladı.

Libyalı yetkililer, uçağın Malta'dan kiralandığını ve orada kayıtlı olduğunu belirterek, olayla ilgili soruşturma kapsamında uçağın sahipliği, önceki sorun kayıtları ve teknik özellikleri gibi bilgilerin inceleneceğini ifade etti.


Sudan hükümeti ‘bin günlük savaşı’ sona erdirmek için girişimde bulundu

TT

Sudan hükümeti ‘bin günlük savaşı’ sona erdirmek için girişimde bulundu

Sudan hükümeti ‘bin günlük savaşı’ sona erdirmek için girişimde bulundu

Birleşmiş Milletler’in (BM) ‘tarif edilemez ölçüde büyük insani acı’ uyarıları yaptığı bir dönemde, Sudan’da geçiş hükümetinin başbakanı Kâmil İdris, ülkesinde bin gündür süren savaşı sona erdirmeyi amaçlayan kapsamlı bir barış girişimini BM Güvenlik Konseyi üyelerine sundu. Aynı zamanda ABD Başkanı Donald Trump yönetimi, Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan ile Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) Komutanı Korgeneral Muhammed Hamdan Daklu’yu (Hamideti) derhal insani ateşkesi kabul etmeye çağırdı.

Burhan ile Hamideti’nin bu önerileri kabul edip etmeyeceği henüz netlik kazanmazken, HDK’nin geçtiğimiz kasım ayı başında bir insani ateşkesi kabul ettiği hatırlatıldı.

İdris, pazartesi akşamı New York’ta düzenlenen BM Güvenlik Konseyi oturumunda yaptığı konuşmada, “Sudan, savaş nedeniyle varoluşsal bir krizle karşı karşıya” dedi. Söz konusu girişimin ‘bir yanılsamadan değil, bir zorunluluktan; bir zaferden değil, bir sorumluluktan’ doğduğunu ifade eden İdris, planın BM, Afrika Birliği (AfB) ve Arap Birliği gözetiminde ateşkes ilan edilmesini, HDK’nin kontrol ettiği tüm bölgelerden çekilmesini, kamplara taşınmasını ve silahsızlandırılmasını öngördüğünü belirtti.

Zorunlu değil

ABD, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Mısır’dan oluşan Uluslararası Dörtlü’nün desteklediği ateşkese dolaylı bir gönderme yapan Kâmil İdris, hükümetin önerisinin ‘yerel olarak hazırlandığını ve dışarıdan dayatılmadığını’ vurguladı. HDK’nin kamplarla sınırlandırılmaması halinde ateşkesin ‘başarı şansının olmadığını’ belirten İdris, BM Güvenlik Konseyi’nin 15 üyesine girişimine destek çağrısında bulundu. İdris, “Bu girişim, Sudan’ın uçurumun kenarından geri döndüğü ve uluslararası toplumun tarihin doğru tarafında yer aldığı bir an olabilir” dedi. İdris, BM Güvenlik Konseyi’nin ‘çöküşün tanığı olarak değil, toparlanmanın ortağı olarak anılması gerektiğini’ ifade etti.

frgt
New York'taki Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi oturumundan (BM)

Öte yandan, İdris’ten önce BM Güvenlik Konseyi üyelerine hitap eden ABD’nin BM Daimî Temsilci Yardımcısı Jeffrey Bartos, Trump yönetiminin ilerlemenin yolu olarak insani ateşkes önerdiğini söyledi. Bartos, “Savaşan iki tarafı bu planı ön koşulsuz ve derhal kabul etmeye çağırıyoruz” dedi. Bartos, Trump yönetiminin Darfur ve Kordofan bölgelerindeki dehşet verici şiddeti ve Sudan ordusu ile HDK tarafından işlenen, hesap sorulması gereken vahşetleri şiddetle kınadığını belirtti.

Bu açıklamalar, ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio’nun geçtiğimiz cuma günü yaptığı değerlendirmeleri de hatırlattı. Rubio, yeni yılın Sudan’da insani ateşkes için bir fırsat sunduğunu belirterek, “Odaklanmamızın yüzde 99’u bu insani ateşkese ve ona mümkün olan en kısa sürede ulaşmaya yönelik” dedi. Yeni yılın iki taraf için de anlaşmaya varmak adına büyük bir fırsat oluşturduğunu ifade eden Rubio, bu yönde azami çaba gösterdiklerini söyledi. Rubio, “Orada yaşananlar dehşet verici, gerçekten korkunç” diye konuştu.

sxdcfg
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Washington'da düzenlediği basın toplantısında (AFP)

Silah tedariki konusunda Rubio, “Bu konuda bazı ilerlemeler kaydedebileceğimizi umuyoruz, ancak ilerleme kaydetmek için dış aktörlerin nüfuzlarını kullanmaları gerektiğini biliyoruz” dedi.

Silah tedariki

BM Siyasi İşlerden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Halid Hıyari, gelişmiş silahların kesintisiz sevkiyatıyla körüklenen Sudan’daki savaşa ilişkin artan endişelerini dile getirdi. Hıyari, silah tedarikini durdurmayı reddeden ülkeleri eleştirirken, uzlaşmaya yanaşmayan ve gerilimi düşürme iradesi göstermeyen hükümet güçleri ile yarı askerî unsurları da hedef aldı.

Hıyari, “Bu ülkeler petrol gelirlerini korumak için çatışmaları durdurmayı başarabildi, ancak kendi halklarını korumak söz konusu olduğunda bunu yapmayı başaramadı” dedi. Her iki tarafın destekçilerine nüfuzlarını ‘katliamı durdurmaya yardımcı olmak için kullanmaları’ çağrısında bulundu.

Son gelişmelerin, ‘çatışmanın giderek daha karmaşık bir nitelik kazandığını ve bölgesel boyutlarının genişlediğini’ gösterdiği uyarısında bulunan Hıyari, bu eğilimlere müdahale edilmemesi halinde Sudan’ın komşularının ülke içinde ve çevresinde bölgesel bir çatışmaya sürüklenebileceğini söyledi. Çatışmanın özellikle kaygı verici yönlerinden birinin, her iki tarafın da insansız hava araçlarını (İHA) yoğun şekilde kullanarak rastgele saldırılar düzenlemesi olduğunu belirten Hıyari, bunun çok sayıda sivil can kaybına yol açtığını ifade etti. Silah akışının, daha gelişmiş ve daha ölümcül hâle gelerek sürmesinin çatışmanın temel itici gücü olmaya devam ettiğini vurgulayan Hıyari, “Bu akışın durdurulması yönündeki çağrılar görmezden gelindi ve kimse hesap vermedi” dedi.

Hıyari, durumun daha fazla kötüleşmesini önlemek, Sudan’ın birliğini ve toprak bütünlüğünü korumak için ‘hızlı ve eşgüdümlü bir hareketin’ gerekli olduğunu kaydetti.

BM Genel Sekreteri’nin Sudan Özel Temsilcisi Ramtane Lamamra’nın, şiddeti azaltmaya ve sivillerin korunmasını güçlendirmeye yönelik somut ve uygulanabilir tedbirler üzerinde görüşmeler yapılması için çatışmanın taraflarıyla temas hâlinde olduğunu bildiren Hıyari, odağın şu anda AfB öncülüğünde yürütülecek kapsamlı bir Sudan diyaloğuna destek vermek olduğunu söyledi. Bu sürecin, sivil liderliğinde güvenilir ve kapsayıcı bir siyasi geçişin önünü açmasının hedeflendiğini ifade etti.

Birleşmiş Milletler İnsani İşler Koordinasyon Ofisi (OCHA) Operasyonlar ve Savunuculuk Bölümü Direktörü Edem Wosornu ise “Bu çatışmanın vahşeti sınır tanımıyor” diyerek, Kordofan eyaletinin şiddet ve acının yeni merkezi hâline geldiğine dikkat çekti. Wosornu, BM’nin, HDK’nin el-Faşir’i ele geçirmesi sırasında ve sonrasında uluslararası insancıl hukukun ağır ihlallerine ilişkin yeni raporlar almaya devam ettiğini, bunlar arasında toplu katliamlar ve cinsel şiddet vakalarının da bulunduğunu söyledi.

BAE'nin pozisyonu

BAE'nin BM Daimî Temsilcisi Muhammed Ebu Şihab, insani ateşkesin derhal hayata geçirilmesi ve buna en acil şekilde ihtiyaç duyan Sudanlı sivillere yardımların ulaştırılması için acil bir fırsat bulunduğunu söyledi. Tarihten çıkarılan dersler ile mevcut gerçeklerin, savaşan taraflardan herhangi birinin tek başına yürüteceği çabaların sürdürülebilir olmadığını ve yalnızca savaşın uzamasına yol açacağını ortaya koyduğunu vurguladı. Ebu Şihab, insani ateşkesin ardından kalıcı bir ateşkes sağlanması ve ‘çatışan taraflardan bağımsız, sivil yönetime giden bir sürecin’ başlatılması gerektiğini ifade etti.


Ukrayna'da esir alınan iki Kuzey Koreli savaş esiri Güney Kore'de "yeni bir hayat" arıyor

İki askerin Seul'deki bir insan hakları örgütüne yazdığı mektup, (AFP)
İki askerin Seul'deki bir insan hakları örgütüne yazdığı mektup, (AFP)
TT

Ukrayna'da esir alınan iki Kuzey Koreli savaş esiri Güney Kore'de "yeni bir hayat" arıyor

İki askerin Seul'deki bir insan hakları örgütüne yazdığı mektup, (AFP)
İki askerin Seul'deki bir insan hakları örgütüne yazdığı mektup, (AFP)

AFP'nin bugün gördüğü bir mektuba göre, Ukrayna'da esir tutulan iki Kuzey Koreli savaş esiri, Güney Kore'de "yeni bir hayata" başlama arzusunu dile getirdi.

İki asker, ekim ayı sonlarında Seul merkezli bir insan hakları örgütüne yazdıkları mektupta, "Güney Kore halkının desteği sayesinde yeni hayaller ve özlemler yeşermeye başlıyor" ifadelerine yer verdi.

Güney Kore ve Batı istihbarat teşkilatları, Kuzey Kore'nin, Rusya'nın yaklaşık dört yıldır süren Ukrayna işgalini desteklemek için binlerce asker gönderdiğini bildiriyor. Daha önceki haberler, ocak ayında Kiev tarafından savaşta yaralandıktan sonra gözaltına alınan iki kişinin Güney Kore'den sığınma talebinde bulunduğunu belirtmişti.

Mektupta, iki adam kendileri adına çalışanlara "bizi cesaretlendirdikleri ve bu durumu bir trajedi olarak değil, yeni bir hayatın başlangıcı olarak gördükleri için" teşekkür ettiler. "Yalnız olmadığımıza inanıyoruz ve Güney Kore'dekileri babalarımız ve kardeşlerimiz olarak görüyoruz ve onlara yönelmeye karar verdik" ifadelerini kullandılar.

Mektup, güvenlikleri için isimleri açıklanmayan iki asker tarafından imzalanmıştı.