Avrupa’nın egemenliği ve stratejik pusulası

Ukrayna meselesi, AB ülkelerinin savunma ve dışişleri bakanlarının gündeminin üst sırasında yer almaya devam ediyor.

Fransa Dışişleri Bakanı Le Drian (solda) ve Fransa Savunma Bakanı Parly, 13 Ocak’ta Brest’te düzenlenen toplantıda AB’nin savunma ve dışişleri bakanlarını ağırladı.(Reuters)
Fransa Dışişleri Bakanı Le Drian (solda) ve Fransa Savunma Bakanı Parly, 13 Ocak’ta Brest’te düzenlenen toplantıda AB’nin savunma ve dışişleri bakanlarını ağırladı.(Reuters)
TT

Avrupa’nın egemenliği ve stratejik pusulası

Fransa Dışişleri Bakanı Le Drian (solda) ve Fransa Savunma Bakanı Parly, 13 Ocak’ta Brest’te düzenlenen toplantıda AB’nin savunma ve dışişleri bakanlarını ağırladı.(Reuters)
Fransa Dışişleri Bakanı Le Drian (solda) ve Fransa Savunma Bakanı Parly, 13 Ocak’ta Brest’te düzenlenen toplantıda AB’nin savunma ve dışişleri bakanlarını ağırladı.(Reuters)

Fransa’nın Atlantik Okyanusu kıyısındaki Brest kenti, Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin savunma bakanlarının katılımıyla düzenlenen iki gün süren toplantılara ev sahipliği yaptı. Toplantıların başlıca gündem maddesi savunma oldu. Avrupa’nın dış politika ve savunma alanlarındaki yetkilisi Josep Borrell, NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ve Avrupa Komisyonu ve Afrika Birliği’nden (AfB) diğer yetkililerin de katıldığı ortak toplantılar düzenlendi. Paris, Avrupa egemenliği ve stratejik bağımsızlık kavramını ilerletmek için AB dönem başkanlığından yararlanmak isterken ortak mesele Borrell’in hazırladığı ‘stratejik pusula’ taslağını gözden geçirmek ve bu taslağın, gelecek mart ayında yapılacak zirvede Avrupa devlet ve hükümet başkanlarının onayına sunulmasıydı. Fransa Savunma Bakanı Florence Parly, toplantının başlangıcında yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
“Avrupa’nın sorumluluklarını üstlenmesinin zamanı geldi. Zira kendinden habersiz bir güç konumunda bulunuyor. Durum şu ki tek sesle konuşabilen, değerlerine arka çıkabilen, dünyanın her yerinde çıkarlarını ve vatandaşlarını savunabilen bir Avrupa istiyoruz.”
Fransa Savunma Bakanı Florence Parly, ‘stratejik pusulayı’ 2030’a kadar Avrupa’nın savunma politikasının ana hatlarını çizen bir ‘beyaz kâğıt’ olarak nitelendirdi. Söz konusu altı eksen, ortak Avrupa savunmasının nasıl kuvvetlendirileceğini ve güçlü savunma sanayilerinin nasıl oluşturulacağını kapsıyor. Böylece her iki grup içerisinde ayrı ayrı ve iki bakanlık grubu tarafından birlikte ele alınan ana madde oluşuyor. Parly’e göre altı eksen, söz konusu pusulanın yanı sıra ortak savunma operasyonları yürütmeye çalışmak, NATO ile ortaklığı güçlendirmek, saha üstünlüğünün anahtarı olan teknolojik gelişmeyi zorlamak ve stratejik hava taşımacılığı gibi ortak savunma yetenekleri sağlamak ile ilgili.
Diğer yandan Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian, ülkesinin AB başkanlığından sonraki siyasi önceliğinin, ‘Avrupa’nın özgürce karar vermesi ve ciddi tehditleri bilinen bir dünyada egemenliğini güçlendirmesi için gerekli yetenekleri ve araçları sağlama zorluğunun üstesinden gelinmesi’ olduğunu belirtti.
Dışişleri Bakanları başta ‘AB’nin Rusya, Ukrayna ve Belarus’u kapsayan Doğu Avrupa’ya yönelik politikası, AfB ile ortaklığı güçlendirme ve Çin’e karşı dengeli bir politika çizmeye çalışma’ konuları olmak üzere birçok bağlantılı meseleyi ele alacak. Ayrıca İran nükleer programı, terörizm, Libya, Sudan ve Mali gibi uluslararası diplomasiye kendini empoze eden konular da masaya yatırılacak.
Fransa Savunma Bakanı ve Avrupalı ​​yetkilinin düzenlediği ortak basın toplantısının başlıca gündem maddesi Ukrayna meselesiydi. Öyle ki Brest görüşmeleri, geçen çarşamba günü Brüksel’de yapılan NATO- Rusya toplantısının hemen ardından ve Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı çerçevesinde 13 Ocak’ta Viyana’da gerçekleştirilen toplantıyla bağlantılı olarak gerçekleştirildi.
Parly ve Borrell’in Ukrayna meselesi ve Rusya’nın NATO’dan talepleri çerçevesinde vurgulamak istedikleri noktanın iki ana ekseni bulunuyor. İlk olarak, Rusya’nın mutlak reddi olarak adlandırılan önerilerinde Avrupa-Atlantik pozisyonunun birliğini vurgulamak, ikinci olarak da Moskova ile nasıl başa çıkılacağı konusunda Avrupalılar arasındaki uyumu ortaya çıkarmak. Borrell, birinci noktayla ilgili olarak Avrupa’nın Cenevre’de gerçekleştirilen ve eski Kıta’nın güvenliğini ele alan ABD- Rusya görüşmelerindeki ‘yokluğuna’ ilişkin bazı başkentlerin dile getirdiği endişelerin arka planında ABD ve AB arasındaki herhangi bir yanlış anlaşılmayı kategorik olarak ortadan kaldırdı. Borrell, ABD’nin tavrı hakkında önceden bilgilendirildiğini ve Dışişleri Bakanı Antony Blinken ile temas halinde olduğunu belirtti. Aynı şekilde ABD Dışişleri Bakanı Yardımcısı Wendy Sherman’ın da Avrupalılara Rus mevkidaşı ile yaptığı görüşmenin ayrıntıları hakkında doğrudan brifing vermek üzere Brüksel’e gittiğini kaydetti.
Borrell, yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“ABD ile sürekli bir temas ve koordinasyon mevcut. Avrupalıların koordinasyonu ve aktif katılımı olmadan Avrupa güvenliği konusunda herhangi bir konu üzerinde anlaşmaya varılmayacağına dair bir görüş hakim.”
Borrell, Ukrayna meselesiyle ilgili olarak da geçen hafta Kiev’i ziyaret eden Avrupalıların, askeri tehdit ortasında Rus tarafıyla müzakere etmeyi kabul etmediğini söyledi. Söz konusu tehdit, on binlerce Rus askerinin ve teçhizatının Ukrayna sınırına yakın şekilde konuşlandırılmasıyla başladı. Rusya’nın ‘Ukrayna, Finlandiya, İsveç ve Gürcistan’ın NATO’ya katılmasını engelleme’ ve ‘NATO güçlerini Varşova Paktı’na bağlı ülkelerden geri çekme’ taleplerine dikkat çeken Josep Borrell sözlerini şöyle sürdürdü:
“Egemen bir ülkenin, ‘NATO’ya katılmak gibi’ bir karar almaya yetkin olmadığını söylemek istemiyorum. Bu tür talepleri, Avrupalılar olarak kabul edemeyiz.”
Paris ise “Rusya ile diyalog, gerginliği azaltmanın tek yoludur” açıklamasında bulundu. Rus yetkililer, iki taraf arasında Rusya’nın talepleri karşısında derin görüş ayrılıkları olduğu için Batılılarla yeni görüşmeler yapmanın bir anlamı olmadığı görüşünde. Avrupalıların, ABD ve NATO’nun tavırlarına uygun olarak ‘sert’ yaptırımlarla karşı karşıya kalacak olan Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik herhangi bir saldırganlığı konusunda uyarı yaptığını belirtmek gerekiyor. Tüm tarafların, Rusya’yı Ukrayna’da askeri bir maceraya girişmekten caydırmak için yaptırımlar üzerine bahis oynaması ise dikkat çekiç bir durum. Eğer askeri teçhizat ve eğitim sağlayarak Kiev’e yardım etmekten bahsediliyorsa o halde bu, ilk günden beri doğrudan askeri müdahale reddediliyor demektir. Diğer yandan Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, Brest’te ‘Moskova ile nasıl başa çıkılacağına ilişkin önceki anlaşmazlıklarına rağmen’ Avrupalıların son haftalarda tavırlarını birleştirdiklerini ve aynı yönde ilerlediklerini vurguladı. Süresi dolan ancak henüz faaliyete geçmemiş olan ‘Nord Stream 2 (Kuzey Akım 2) projesini’ durdurması için AB içerisinden baskı altında bulunan Berlin, Moskova ile nasıl başa çıkılacağı konusunda zorluk yaşıyor.
Batı Afrika Ülkeleri Ekonomik İşbirliği Örgütü (ECOWAS) tarafından onaylanan ve Malili yetkililere tam bir izolasyon uygulayan ek yaptırımlardan kaynaklı son gelişmelerin arka planında Mali meselesi de Avrupalıların tartışmalarında önemli bir gündem maddesiydi. Avrupa ve özellikle de Fransa’nın endişesinin kaynağının iki yönü var. Öyle ki Bamako, ‘genel seçimler yapma, yetkileri sivil bir hükümete devretme ve Avrupalıların Afrika’daki çıkarlarına tehdit olarak gördüğü Rusya’ya bağlı Wagner Grubu milislerine başvurma’ sözünü ihlal etti. Paris, Mali’nin başkentinin militanlar ve ayrılıkçılar tarafından ele geçirilmesini önlemek için 2013’te Mali’ye askeri müdahalede bulunduğu için kendini ‘utangaç’ hissediyor. Wagner milislerinin getirilmesi halinde kuvvetlerini tekrar geri çekmekle tehdit eden Paris son haftalarda ise tavrını değiştirdi.
Borrell, Avrupalıların ‘Mali’de kalmak istediklerini, ancak bunu ne pahasına olursa olsun yapmayacaklarını’ belirtti. Brüksel’in Bamako’ya sağladığı mali yardımı dondurduğunu söyleyen Borrell ancak Mali silahlı ve güvenlik güçlerine ‘eğitim ve rehberlik’ olarak askeri destek sağlamaya devam ettiğini kaydetti.
Avustralya’nın denizaltı anlaşmasından vazgeçip AUKUS (ABD, İngiltere ve Avustralya) ittifakını kurması ve ittifaktan AB’yi dışlanmasıyla Paris’in çıkarlarını vuran gerilemenin ardından Parly, Avrupa çıkarlarını savunma konusunda ‘Avrupa deniz güçleri arasında koordinasyon ihtiyacını’ vurguladı. Yetkili, bu yıldan başlayarak Hint Okyanusu’nun kuzeybatısında ortak bir Avrupa deniz varlığı çağrısında bulundu.

Kremlin: Putin’e yaptırım uygulamak sınırı aşmaktır
Kremlin, perşembe günü Rusya’nın Ukrayna’ya saldırması halinde Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e ABD yaptırımlarının uygulanması meselesini ele aldı. Kremlin, ABD Senatosu’nun Demokrat üyelerinin konuyla ilgili bir yasa tasarısı sunmasının ertesi günü yasayı ‘sınırları aşmak’ olarak nitelendirdi. Rusya Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Dmitry Peskov, ‘bir devlet başkanına yaptırım uygulanmasının, iki ülke arasındaki bağları koparmakla eşdeğer, sınır ötesi bir eylem olacağını’ dile getirdi. Peskov, ABD Senatosu’ndaki Demokrat üyelerin sunduğu yasanın, Rusya ve Batılı güçler arasındaki müzakereler için ‘yapıcı bir atmosferin kurulmasını kolaylaştırmadığını’ vurguladı.



Erdoğan, Karadeniz'in "çatışma bölgesine" dönüştürülmesine karşı uyarıda bulundu

Rusya'nın Ukrayna'nın Çornomorsk limanına düzenlediği saldırının ardından çıkan yangını söndürme çalışmaları (Reuters)
Rusya'nın Ukrayna'nın Çornomorsk limanına düzenlediği saldırının ardından çıkan yangını söndürme çalışmaları (Reuters)
TT

Erdoğan, Karadeniz'in "çatışma bölgesine" dönüştürülmesine karşı uyarıda bulundu

Rusya'nın Ukrayna'nın Çornomorsk limanına düzenlediği saldırının ardından çıkan yangını söndürme çalışmaları (Reuters)
Rusya'nın Ukrayna'nın Çornomorsk limanına düzenlediği saldırının ardından çıkan yangını söndürme çalışmaları (Reuters)

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, son haftalarda yaşanan bir dizi saldırının ardından, Karadeniz'in Rusya ve Ukrayna arasında bir "çatışma bölgesi" haline gelmemesi konusunda bugün uyarılarda bulundu.

Anadolu Ajansı’nın (AA) haberine göre Cumhurbaşkanı Erdoğan uçakta gazetecilere yaptığı açıklamada, "Karadeniz bir çatışma bölgesi olarak görülmemeli. Bu ne Rusya'ya ne de Ukrayna'ya fayda sağlayacaktır. Karadeniz'de herkesin güvenli denizcilik yollarına ihtiyacı var" ifadelerini kullandı.

Dışişleri Bakanlığı bugün yaptığı açıklamada, Ukrayna'nın Çornomorsk limanında ticari gemilere yapılan saldırının, Ankara'nın mevcut savaşın Karadeniz'e sıçramasıyla ilgili endişelerini doğruladığını ifade etti.

Açıklamada, dün Ukrayna'nın Çornomorsk limanında Türk şirketine ait yabancı bandralı bir gemiye zarar veren saldırının, "bölgedeki devam eden savaşın Karadeniz'e sıçraması ve bunun deniz güvenliği ve seyrüsefer özgürlüğü üzerindeki etkisine ilişkin daha önce dile getirdiğimiz endişelerimizin geçerliliğini teyit ettiği" belirtildi.

Açıklama şöyle devam etti: "Bu vesileyle, Rusya ve Ukrayna arasındaki savaşa acilen son verilmesinin önemini bir kez daha teyit ediyor ve Karadeniz'deki gerginliğin durdurulması amacıyla, her iki taraftaki denizcilik güvenliğini, enerji tesislerini ve liman altyapısını hedef alan saldırıların askıya alınması gerektiğinin altını çiziyoruz."


Hamaney'in halefliği mücadelesinde “gölge filo” petrol milyarderlerinin oynadığı rol

ABD Hazine Bakanlığı, Muhammed Hüseyin Şemhani'nin gölge filosunun büyüklüğünü 50'den fazla gemi olarak tahmin ediyor (AFP)
ABD Hazine Bakanlığı, Muhammed Hüseyin Şemhani'nin gölge filosunun büyüklüğünü 50'den fazla gemi olarak tahmin ediyor (AFP)
TT

Hamaney'in halefliği mücadelesinde “gölge filo” petrol milyarderlerinin oynadığı rol

ABD Hazine Bakanlığı, Muhammed Hüseyin Şemhani'nin gölge filosunun büyüklüğünü 50'den fazla gemi olarak tahmin ediyor (AFP)
ABD Hazine Bakanlığı, Muhammed Hüseyin Şemhani'nin gölge filosunun büyüklüğünü 50'den fazla gemi olarak tahmin ediyor (AFP)

The Maritime Executive dergisi, İran’ın Dini Lideri Ali Hamaney'in sağlığının kötüye gittiğini belirten bir makale yayınladı. Makalede Hamaney’in halefi meselesinin artık açıkça tartışıldığı, bu durumun rejim içinde bir iktidar mücadelesinin yaşanma olasılığını artırdığı vurgulandı.

Bu gelişmeler, Batı'nın yaptırımlarını aşmak için ağlar kuran petrol milyarderleri için özellikle büyük önem taşıyor.

Makaleye göre İran rejiminin üst düzey yetkilileri, rejimin hayatta kalmasını ve iktidar çevresine yakın olanlara büyük karlar sağlayan yolsuzluk ağlarına ve suç gruplarına güveniyor.

Dini Lider Hamaney'in halefi konusunda yapılan tartışmalarda iki isim öne çıkıyor. Her ikisi de İran petrolünün ihracatından sorumlu ‘gölge filosunun’ faaliyetlerinden büyük servetler elde ederken, bu faaliyetleri nedeniyle uluslararası yaptırımlar listesine alındı.

Dergi, bu kişilerin faaliyetlerinin kesin kayıtlarının, yarı yasal ticari cephelerin arkasında aracı rollerini gizleme yetenekleri nedeniyle kamuya tam olarak açık olmadığını vurguluyor. Ancak, mevcut bilgiler, kâr güdüsünün Batı'nın kısıtlamalarına uymaktan daha ağır bastığı için belirli faaliyetlere devam etmelerine rağmen, yaptırım listelerine dahil edilmelerini haklı göstermek için yeterliydi.

Hamaney’e yakınlığıyla bilinen eski Ulusal Güvenlik Danışmanı Ali Şemhani’nin oğlu Muhammed Hüseyin Şemhani, bu isimler arasında en öne çıkanlardan biri. Şarku’l Avsat’ın aktardığı Independent Persian kaynaklı analize göre 2011'den bu yana, şirketleri Admiral ve Milavous aracılığıyla ‘İran petrolünü Rusya petrolüyle karıştırmak ve sevkiyatların nereden yapıldığının anlaşılmasını engellemekle’ suçlanan Hüseyin Şemhani, yıllarca bu petrolü prestijli Batılı petrol şirketlerine satmayı başardı.

Aynı yıl Avrupa yaptırımlarına tabi tutuldu ve en son Avrupa yaptırım güncellemesinde Rusya’nın ‘gölge filosu’ operasyonlarının kilit ismi olarak tanımlandı. Buna rağmen Şemhani, Milavous'un faaliyetlerine veya İran'ın Rusya'ya insansız hava aracı (İHA) sevkiyatına herhangi bir şekilde dahil olduğunu reddediyor.

ABD Hazine Bakanlığı, 30 Temmuz 2025 tarihinde, bağlantılı oldukları gerekçesiyle aralarında Marvis, Armada Global, Koban Shipping, Kryos Shipping ve Fractal Marine şirketlerinin de olduğu Birleşik Arap Emirlikleri’ndeki (BAE) onlarca şirkete de yaptırım uyguladı. Bakanlık, İran’ın gölge filosunda 50'den fazla geminin olduğunu tahmin ediyor.

Geniş bir bağlantı ağına sahip olan İranlı iş adamı Babek Zencani, 2013 yılında yolsuzlukla suçlandı ve tutuklandı. Uzun süre hapis yatan Zencani, 2021 yılında, organize yolsuzluk ve ticaret ağı aracılığıyla Petrol Bakanlığı'nın gelirlerinden 2,7 milyar dolar çalma suçlamasıyla ölüm cezasına çarptırıldı. Ancak 2024 yılında, Hamaney’in emriyle cezası 20 yıl hapis cezasına çevrildi ve daha sonra serbest bırakılarak faaliyetlerine geri döndü.

Zencani'nin sahibi olduğu BAE merkezli Sorinet Grup Holding, kozmetik, finans ve bankacılık hizmetleri, oteller, ticari havacılık, altyapı, inşaat malzemeleri, bilgi teknolojisi ve uluslararası gayrimenkul geliştirme alanlarında, Türkiye, Tacikistan, Malezya ve Çin'de faaliyet gösteriyor. Zencani, 2013 yılında net servetini yaklaşık 13,5 milyar dolar olarak açıklamıştı.

O yıla kadar sürdürdüğü ticari faaliyetleri, özellikle yaptırımları atlatmak amacıyla petrol ve ilgili fonların nakliyesinde oynadığı rol ve İran Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) ile bağlantılı kuruluşlarla iş birliği yapması nedeniyle, Avrupa ülkeleri ve ABD’nin yaptırım listelerine alınmasına neden oldu. Malezya'nın doğu kıyılarında gemiden gemiye petrol transferi yapmakla suçlandı.

Zencani, hapis cezasına çarptırıldıktan sonra, hükümet kurumları ve DMO ile bağlantılı kuruluşlarla olan bağlantıları sayesinde ‘Awan Group’ adı altında faaliyetlerine devam etti.

İranlı iş adamı 2 Aralık'ta sosyal medya platformu X hesabından Hamaney’in olası halefi olarak gösterilen eski İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani'ye sert eleştirilerde bulundu.

The Maritime Executive dergisine göre Şemhani ve Zencani halen serbestçe seyahat edebiliyor gibi görünüyor, ancak son zamanlarda güvenliklerinden endişe duydukları için İran’da daha uzun süreler geçirmeyi tercih ediyorlar.

* Bu analiz Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan çevrilmiştir.


İran, Umman Körfezi'nde ele geçirilen yabancı tankerin mürettebatından 18 kişiyi gözaltına aldı

 İran tarafından daha önce ele geçirilen bir petrol tankeri (Arşiv – Reuters)
İran tarafından daha önce ele geçirilen bir petrol tankeri (Arşiv – Reuters)
TT

İran, Umman Körfezi'nde ele geçirilen yabancı tankerin mürettebatından 18 kişiyi gözaltına aldı

 İran tarafından daha önce ele geçirilen bir petrol tankeri (Arşiv – Reuters)
İran tarafından daha önce ele geçirilen bir petrol tankeri (Arşiv – Reuters)

İran medyası bugün, yetkililerin dün Umman Körfezi’nde alıkonulan yabancı bir petrol tankerinin mürettebatından 18 kişiyi gözaltına aldığını bildirdi. Yetkililer, tankerin 6 milyon litre kaçak yakıt taşıdığını öne sürerken, yürütülen soruşturma kapsamında gemi kaptanının da gözaltına alınanlar arasında bulunduğunu açıkladı.

İran Devrim Muhafızları Ordusu’na (DMO) bağlı Fars Haber Ajansı, mürettebatın Hindistan, Sri Lanka ve Bangladeş uyruklu olduğunu aktardı.

Yetkililer, tankerin ‘dur ihtarına uymamak, kaçmaya teşebbüs etmek ve seyrüsefer ile yük belgelerinin bulunmaması’ gibi birçok ihlal gerçekleştirdiğini belirtti.

Şarku’l Avsat’ın Reuters’tan aktardığına göre, yakıt fiyatlarının yoğun sübvansiyonlar ve ulusal para biriminin değer kaybı nedeniyle dünyadaki en düşük seviyeler arasında yer aldığı İran, hem komşu ülkelere kara yoluyla hem de deniz yoluyla yapılan yaygın yakıt kaçakçılığıyla mücadele ediyor.

Öte yandan İran, devlet destekli benzinde yeni bir fiyat seviyesini uygulamaya koydu. Bu adım, ülkede 2019’dan bu yana yapılan ilk fiyat düzenlemesi olurken, para biriminin değer kaybettiği ve ekonomik yaptırmaların sürdüğü bir dönemde atıldı.

Ülkede yaklaşık altı yıl önce yapılan son büyük fiyat artışı, ülke genelinde protestolara yol açmış ve güvenlik güçlerinin müdahalesi sonucu 300’den fazla kişinin hayatını kaybettiği bir süreci tetiklemişti.