Riyad’da Lübnan gecesinde barış ve eğlence için şarkılar söylendi

Assi El-Hallani Riyad’daki konser sırasında (Fotoğraf: Beşir Salih)
Assi El-Hallani Riyad’daki konser sırasında (Fotoğraf: Beşir Salih)
TT

Riyad’da Lübnan gecesinde barış ve eğlence için şarkılar söylendi

Assi El-Hallani Riyad’daki konser sırasında (Fotoğraf: Beşir Salih)
Assi El-Hallani Riyad’daki konser sırasında (Fotoğraf: Beşir Salih)

Riyad Şehir Bulvarı’ndaki Ebu Bekir Salim Tiyatrosu’nda Perşembe günü düzenlenen konserde, Lübnanlı şarkıcılar Assi El-Hallani, Mervan Huri ve Melhem Zein performans sergiledi. Sanatçılar, Riyad Sezonu etkinliklerinin bir parçası olarak, Riyad halkına şarkılar söyleyerek sevgi ve barışa vurgu yaparken, neşe, sevgi ve cömertlik ülkesi Suudi Arabistan’a Lübnan'ın ovalarından, tepelerinden, insanlarından ve sedir ağaçlarından en içten selamlarını getirdiler.
Etkinliğin sunucusu, ilk olarak sanatçı Mervan Huri’yi çağırdı. Seyirci, Riyad’daki unutulmaz Lübnan gecesinin başlangıcı için ünlü şarkılarından biri olan “Kalbim kırıldı” (قلبي انكوى) eserini dinledi.
Huri, Riyad’a olan sevgisi hakkında seyircilerle sohbet etmek için konsere ara verdi. Beyrut ve Lübnan halkının Suudi Arabistan’a selamlarını iletti. “Lübnan ve Suudi Arabistan’ın arasını kimse açamayacak, müzik, kalpler ve halklar arasında bir köprüdür” dedi.
Ardından tekrar müzik başladı. Huri seyircilerden “Hala güzelsin ve daha da güzelleşiyorsun” (بعدك حلوة وصرتي أحلى) şarkısında kendisine eşlik etmesini istedi. Seyirci ve şarkıcı şarkıyı birlikte söylerken unutulmaz anlar yaşandı.
Huri daha sonra hislerin derinliğini, sesinin yumuşaklığı ve kelimelerin samimiyetine daha da güzellik eklemek için piyano başına geçerek “Kalbimi çaldı” (قلبي دق) şarkısını söylemeye başladı.
Bu eserin ardından “Tüm şiirler” (كل القصايد) şarkısına geçti. Şarkı başladığında seyirciler alkışlamaya başlarken, Huri piyona çalmaya devam etti ve sesinin güzelliği alana yayıldı. Diğer şarkıcıların bilindik şarkılarını söylemek için seyircilerden izin alan Huri, kendi dokunuşları ile “Sana değer” (بتمون) ve “Akıl alır mı?” (معقول) şarkılarını seslendirdi.
Huri, 15 farklı şarkı söylediği sahnesini, Lübnan mirasının otantik bir parçası olan “Ey Şımarık” (يا دلعونة) şarkısı ile tamamladı. Şarkı, orkestranın yaratıcılığını, becerisini ve maharetini de gösterdi.
Lübnan gecesi ile ilgili olarak, sanatçı Mervan Huri, sanatçılar için hazırlanan atmosferin konserin başarısına katkıda bulunduğunu belirtti. Sahneye çıkmanın bir sevgili ile buluşmaya benzediğini söyleyen Huri, müziğin en iyi sevgi dili olduğunu vurgulayarak, Suudi seyircisiyle yeniden bir araya gelmek istediğini de belirtti. Sanatçı, duygusal ve romantik şarkıların, dinleyicilerin etkileşimde bulunduğu sanatlardan biri olduğunu da sözlerine ekledi.
Ardından sahneye “Gece üzerimize çöktü, yarın güneş doğacak. Ben yanındayım korkma, yolculuk bitinceye kadar” dizelerinin yer aldığı “Uyu” (نامي) şarkısı ile Melhem Zein çıktı.
Zein halkı selamladı ve tüm Lübnanlılar adına Suudi Arabistan halkına selamlarını iletti. Şarkıları sayesinde sahne, adeta büyük Lübnan mirasının görüldüğü bir pencereye dönüştü. Darbukanın ritmi, Melhem’in sesi, seyircilerin etkileşimi ve bu güzel gecenin parçası olan tüm detaylar bir araya geldi.
Melhem Zein sahnede, “Uyu hayatım” (نامي يا حياتي), Dön sevgilim (ردوا حبيبي), “Ey güneş, bat (يا شمس غيبي), “Gülmeye devam et” (ضلي اضحكي), “Aşkını istiyorum (بدي حبك), “Arkadaşımdı” (كان صديقي), “Bir hobin var” (عندك هوايا) ve “Sevgilim neden bilmiyorum” (حبيبي ما بعرف ليش) şarkıları da dahil olmak üzere 13 eseri seslendirdi.
“Dön sevgilim” şarkısında sözleri ve ezgisi ile dinleyicilerin beğenisini topladığı performansında sanatçı Mervan Huri’nin kendisine eşlik etmesini istedi.
Melhem daha sonra ünlü bir şarkı olan “Seni hatırladım gökyüzü bulutluyken” (ذكرتك والسما مغيمة) söylerken nostalji yaşattı. Ardından ritim yükseldi Melhem neşenin başkenti Riyad’a şarkı söylemeye devam etti.
Son olarak Assi El-Hallani sahneye çıktı. Seyirci “Seni seviyorum ve kıskanıyorum” (بحبك وبغار) şarkısı ile giriş yapan sanatçıyı alkışlarla karşıladı. El-Hallani, müzik ve ritimle yarışa girdi, lirik tonları ile şarkıyı renklendirerek halkın beğenisini kazandı.
El-Hallani şarkının ardından dinleyicileri selamlamak için ara verdi. Suudi Arabistan’daki hayranları karşısındayken göğsünü dolduran mutluluğu dile getirdi. 
El-Hallani sahnede 10’dan fazla şarkı seslendirdi. Bunlar arasında “Soruyorlar” (سألوني), “Ey Kuş” (يا طير), “Sevgilim” (حبيبي), “Sabırlı olun” (مالي صبر), “Kapı ağlıyor” (باب عم يبكي), “Gittiğini söyle” (قولي جايي) ve “Aşık” (مغروم) şarkıları yer alıyordu. Dinleyiciler tüm şarkılara eşlik ediyorlardı ve şarkı aralarında El-Hallani’ye güzel sözler söylüyorlardı.
“Şamiyeli misin?” şarkısını tüm Arap ülkelerine adarken, Riyad’ın, onları bir araya getiren, tek bir toprakta buluşturan iyilik ve barış diyarı olduğunu söyledi.
Riyad Şehir Bulvarı’ndaki Ebu Bekir Salim Tiyatrosu’nda 4 bin kişinin katıldığı, Lübnan gecesi sona yaklaşırken, Assi Lübnan şarkılarının ruhunu, Suudi topraklarının kokusu ile karıştırarak hayranlarına, “Bir kahve koyun, üzerine biraz kakule ekleyin, onları at üzerindeki adamlara verin, Suudi Arabistan’ı selamlıyor ve kutluyoruz, ondan nefret edenin haline, vay, vay” dizeleri ile veda etti.



New York’taki konferans “iki devletli çözümü” yeniden canlandırmak için siyasi bir hareket başlattı

Suudi Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan ve Fransız Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian, iki devletli çözüm konferansının açılış oturumunda (AFP)
Suudi Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan ve Fransız Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian, iki devletli çözüm konferansının açılış oturumunda (AFP)
TT

New York’taki konferans “iki devletli çözümü” yeniden canlandırmak için siyasi bir hareket başlattı

Suudi Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan ve Fransız Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian, iki devletli çözüm konferansının açılış oturumunda (AFP)
Suudi Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan ve Fransız Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian, iki devletli çözüm konferansının açılış oturumunda (AFP)

Suudi Arabistan'ın himayesinde ve Fransa'nın katılımıyla Birleşmiş Milletler’in (BM) New York’taki genel merkezinde düzenlenen konferans, ‘iki devletli çözüm’ yönünde bir siyasi hareket başlattı. Paris'in Filistin’i tanıma kararını açıklamasının ardından, başka ülkeler de art arda Filistin devletini tanıyacaklarını açıkladılar.

İngiltere Başbakanı Keir Starmer'ın Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un izinden giderek yaz tatilinde olan kabinesini Gazze'deki durumu ele almak üzere bu hafta acil toplantıya çağıracağı açıklandı. Starmer, İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki durumu iyileştirmek ve barışı sağlamak için adımlar atmaması halinde, İngiltere’nin Eylül ayında Filistin Devleti'ni tanıyacağını açıkladı. İngiltere Dışişleri Bakanı David Lammy de New York'taki konferansta aynı açıklamayı tekrarladı.

Başbakan Starmer, çç baskıların artmasıyla İsrail'in Gazze'ye yönelik savaşını durdurmaması, insani yardımların engelsiz bir şekilde ulaşması için sınır kapılarını açmaması ve Filistin-İsrail çatışmasına son vermek için ciddi barış görüşmelerine başlamaması halinde bu adımı atacağını açıkladı.

ddefrv
İngiltere Başbakanı Keir Starmer, salı günü Londra'da yaptığı açıklamada, Gazze'deki durumu görüşmek üzere acil kabine toplantısı çağrısında bulundu (Reuters)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve hükümetindeki bakanların tutumları göz önüne alındığında İsrail'in bu şartlara uyum sağlaması imkansız görünüyor. Bu da 1917 yılında ilan edilen Balfour Deklarasyonu’ndan bu yana İsrail'in kurulmasında tarihi bir sorumluluk taşıyan Londra'nın bu adımı atacağı anlamına geliyor.

Bu adımın özel bir önemi var, çünkü İngiltere, Fransa'dan sonra G7 üyeleri içinde Filistin devletini tanıyan ikinci ülke ve BM Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) beş daimi üyesi arasında dördüncü ülke olacak. Ayrıca, Batı'nın bu hamlesini ‘toplu bir hareket’ haline getirmesi açısından da özel bir öneme sahip. Ki Paris de bunu bekliyor.

Aralarında Avustralya, Kanada, Finlandiya, Fransa, Norveç, İspanya, Portekiz, İrlanda, Slovenya, Lüksemburg, Malta, Yeni Zelanda, İzlanda, San Marino ve Andorra’nın bulunduğu 15 batılı ülke tarafından yayınlanan ve Filistin devletinin tanınmasını talep eden ‘New York Konferansı Çağrısı’, Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noël Barrot'un ifadesiyle ‘deprem’ etkisi yarattı. Zira Batılı ülkeler ilk kez ‘toplu olarak’ böyle bir adım attılar.

Söz konusu ülkelerden biri olan Malta, Filistin’i tanıyacağını resmi olarak açıklarken Kanada ve Finlandiya, bu yönde hazırlıklarını sürdürüyor. Fransız kaynaklar, Portekiz'in de Filitin’i tanıma kararını açıklamaya hazır olduğunu belirttiler.

‘Çağrı’nın bir paragrafında şöyle deniyor:

“Bizler Filistin Devleti'ni tanımaya hazır olduğumuzu veya olumlu baktığımızı kabul ettik, ifade ettik veya ifade ediyoruz. Bu, iki devletli çözüme doğru atılmış temel bir adımdır. Henüz bunu yapmamış olan tüm ülkeleri bu çağrıya katılmaya davet ediyoruz.”

Ayrıca şu ifadeler de yer alıyor:

“Gazze’de yeniden yapılanma, Hamas'ın silahsızlandırılması ve Filistin yönetiminden çıkarılmasını sağlayacak bir yapı oluşturmak için çalışmaya kararlıyız.”

Diplomatik bulaşma

Söz konusu paragrafın ifadeleri, harekete geçme ve başkalarını da harekete geçmeye teşvik etme yönündeki toplu bir arzuyu yansıtmaktadır. Bugüne kadar 149 ülke Filistin’i tanıdı.

Fransız kaynaklar, Cumhurbaşkanı Macron'un birkaç gün önce Filistin’i tanıma kararını açıklamasının, birincisi tereddüt eden Avrupa ülkelerine baskı yapmak, ikincisi 21 Eylül'e kadar onlara yeterli zaman tanımak olmak üzere iki amacı olduğunu söylediler. 21 Eylül, New York'ta BM Genel Kurulu toplantılarının başlayacağı tarih ve zirvede kararın kesinleşmesi bekleniyor.

dfgthyuı
BM Genel Sekreteri, New York'ta düzenlenen İki Devletli Çözüm Konferansı sırasında Fransa Dışişleri Bakanı ile tokalaşırken (AFP)

Yol haritasının son paragrafı, konferansın en önemli hedefini özetliyor:

“Bu tarihi bir fırsat. Savaşı sona erdirmek, Filistin devletini kurmak ve her iki halk için barış ve onuru sağlamak için kararlı ve toplu bir şekilde harekete geçme zamanı geldi.”

Baskılara ve uyarılara rağmen

Konferansa 125 ülke, Avrupa Birliği (AB) ve Arap Birliği (AL) gibi birçok uluslararası ve bölgesel kuruluş ve en az 40 dışişleri bakanı katıldı. İsrail ve ABD'nin baskılarına rağmen konferansa geniş bir katılım vardı.

Tüm bu baskıların yanında Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un BM Genel Kurulu’nda düzenlenen ‘Başkanlar ve Liderler Haftası’nda Eylül ayında Filistin devletini resmen tanımayacağını açıklamasının ardından, Macron'u hedef alan bir iç kampanya başlarken bu girişimin Ortadoğu'daki olayların gidişatına ‘hiçbir etkisi olmayacağı’ empoze ediliyor. Ayrıca, hiçbir Avrupa veya Batı ülkesinin ona katılmayacağı için ‘diplomatik olarak dışlanacağı’ uyarısı yapılıyor.

dert
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron (AFP)

‘Şüpheciler’, iki devletli çözümü destekleyen ‘diplomatik-siyasi dinamizmin’ yeniden canlanmasını imkansız gördüler. Onlara göre bu çözüm, sadece siyasi ve sahadaki değişiklikler nedeniyle değil, aynı zamanda İsrail'in Filistin devletinin kurulmasını kökten reddetmesi nedeniyle de ‘geçmişte kalmış’ bir seçenek haline gelmişti.

İsrail parlamentosu Knesset geçtiğimiz yıl Filistin devletinin kurulmasını reddeden bir kararı oyladı. Geçtiğimiz hafta da 71 oyla hükümeti Batı Şeria'yı ilhak etmeye çağıran bir kararı kabul etti. Kısacası, şüpheciler iki devletli çözümü ‘bir hayal’ olarak gördüler.

İsrail, Filistin devletinin tanınmasını kınamaya devam etti. Bunu ‘Hamas ve terörizme ödül’ olarak değerlendiren İsrail, bunun Gazze'deki ‘barışçıl çözüm çabalarını’ ve ‘savaşı sona erdirme çabalarını’ baltalayacağını iddia etti.

Ancak bunların hiçbiri gerçekleşmediği gibi bir de tam tersi oldu.

Riyad ve Paris, uzun süredir ortada olmayan ‘iki devletli çözümü’ yeniden canlandırma çabalarında başarılı oldular.

Sadece iki gün içinde, dünya ülkelerinin üçte ikisi, sekiz adet Arap ve uluslararası çift başkanlı çalışma grubunun haftalarca süren çabalarıyla hazırlanan ‘yol haritasına’ odaklandı. Bu gruplar, çatışmaya son verilmesi ve güvenlik, ekonomi ve insani açıdan entegre bir Ortadoğu'ya doğru ilerlenmesi konusunda genel, kapsamlı ve pratik öneriler hazırlamak için yoğun bir şekilde çalıştı.

Bu durum, konferansın sona ermesiyle birlikte salı günü yayınlanan 7 sayfalık sonuç bildirgesinde de öne çıktı.

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, belgenin siyasi, güvenlik, ekonomik, insani, hukuki ve stratejik anlatı eksenlerini kapsayan kapsamlı öneriler içerdiğini ve iki devletli çözümü uygulamak ve herkes için barış ve güvenliği sağlamak için entegre ve uygulanabilir bir çerçeve oluşturduğunu söyledi.

Bakan Prens Ferhan, BM 79. Genel Kurulu oturumu sona ermeden önce sonuç bildirgesinin desteklenmesi ve bunun New York'taki Suudi Arabistan ve Fransa misyonlarına bildirilmesi çağrısında bulundu.