Tunus Cumhurbaşkanı Said, İşçi Sendikası Genel Sekreteri Tabubi ile görüştü

Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said. (Reuters)
Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said. (Reuters)
TT

Tunus Cumhurbaşkanı Said, İşçi Sendikası Genel Sekreteri Tabubi ile görüştü

Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said. (Reuters)
Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said. (Reuters)

Tunus’ta siyasi geril sürüyor. Son olarak Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in İşçi Sendikası Genel Sekreteri Nureddin Tabubi ile görüşmesi tepkiye neden oldu. Görüşme, Tunus sokaklarında protestocular ve güvenlik güçleri arasındaki şiddetli çatışmalar ve hükümetin sendikayla gerilimi sonlandırmaya yönelik  yaptığı ilk anlaşmadan bir gün sonra gerçekleşti.
Gözlemcilere göre cumartesi günü gerçekleşen görüşme Cumhurbaşkanlığı’nın başını çektiği ve gerilimlere neden olan siyasi iklim ve şubat ayında düzenlenecek seçim konferansı göz önüne alındığında bir zorunluluktu.
Toplantıda öncelikle taraflar arasında son dönemde yaşanan gerilim  başta olmak üzere Said’in yaklaşan seçim takvimine ilişkin attığı adımlar ele alındı. İşçi Sendikası tarafından yapılan ulusal diyalog çağrılarına değinildi.
Tunus Cumhurbaşkanı Said daha önce yaptığı bir açıklamada iki taraf arasında görüşmelerin devam ettiğini hatırlatarak Cumhurbaşkanlığı ile Tunus İşçi Sendikası arasında gerilim olduğunu yalanlamıştı.  Said açıklamasında şu ifadeleri kullanmıştı:
“Daha önce zor koşullarda ve seçim sürecinin tartışmalara sahne olduğu bir dönemde görüştük. Pek çok kişinin haberi olmayan telefon görüşmeleri gerçekleştirdik. Seçenekler hakkında fikir alışverişinde bulunduk."
Said, medyaya yansımayan söz konusu istişareler hakkında Tabubi'ye hitaben “Tunus'taki ulusal hareketin tarihi hakkında sizinle birçok kez konuştum”dedi.
Cumhurbaşkanı Said Tunus yaptığı son açıklamada Ulusal Devrim Günü'nün 14 Ocak değil 17 Aralık olduğunu bir kez daha vurguladı. Kutlamaların 17 Aralık’ta yapılmasını öngören bir kararname yayınlanmasına rağmen bazılarının 14 Ocak’ta kutlama yapmakta ısrar etmelerini ise eleştirdi.
14 Ocak'ı rejimi kurtarmak için yapılan bir hamle olarak gördüğünü ve buna dahil olan herkesin bugün de var olan sistemin bir parçası olduğunu belirten Said ekonomik, sosyal ve eğitim alanlarında çalışmalarına devam ettiğini vurguladı. .
İşçi Sendikası Genel Sekreteri Nureddin Tabubi ise Said'in bu yıl 17 Aralık'ta bir yol haritası ve erken seçim tarihi açıklamasına rağmen önerilerin düzeltilmesini ve incelenmesi gerektiğini bildirdi.
Tabubi, Cumhurbaşkanı Said ile görüşmesinin ardından yaptığı açıklamada mevcut durumdan geçişin ancak gerçek milli dayanışma çerçevesinde gerçekleşebileceğini ve gösteri ve ifade özgürlüğünün ihlal edilmemesi gerektiğini vurguladı.
Sorunların Tunus’taki tüm tarafları ilgilendirdiğini ve ancak katılımcı bir çerçevede çözümler bulunabileceğini ifade eden Tabubi mücadelenin siyasi olduğu kadar sosyal, ekonomik ve siyasi olduğunu ve toplumu şekillendirenlerin politikacılar bulundupunu kaydetti. Sağlam temeller üzerinde, gerçek ulusal birliği inşa etme çağrısında bulundu.



Suriye: Gürültünün ortasında hukuk devleti talepleri

Fotoğraf: SANA
Fotoğraf: SANA
TT

Suriye: Gürültünün ortasında hukuk devleti talepleri

Fotoğraf: SANA
Fotoğraf: SANA

Aliya Mansur

Yeni Suriye ulusal logosunun (görsel kimlik) lansman töreni, Suriye'deki her etkinlik gibi Suriyeliler arasında geniş çaplı bir tartışmanın eşlik ettiği, etkileyici ve güzel bir etkinlikti. Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara'nın katıldığı Halk Sarayı'ndaki görkemli törene, “Suriye Demokratik Güçleri”nin kontrolü altındaki Rakka ve Haseke hariç olmak üzere Suriye'nin çeşitli bölgelerinde aynı anda düzenlenen kutlamalar eşlik etti. Gösteriler ve sloganlar Suriye devriminden sahneleri çağrıştırdı.

Şara'nın tören sırasında yaptığı etkileyici konuşma Suriye'nin birliğinin ve çeşitliliğinin altını çizdi ama daha tören bitmeden önce Suriyeliler arasında şu tartışma başlamıştı; bu ulusal logo gerçekten Suriyeli mi yoksa başka ülkelerden “ilham mı” alındı? Bazıları bunun bir alkollü içecek şirketnin ticari logosu olduğunu söyleyecek kadar şüphelerinde ileri gittiler.

Suriye şahininin “çalıntı” olduğu suçlamaları - ki bu kesinlikle doğru değil - ve bunlara verilen karşılıklar arasında meselenin özü neredeyse kayboldu. Oysa meselenin özü şu: Nasıl bir Suriye istiyoruz? Hukuk devleti olan bir Suriye mi yoksa halkın ruh hallerinin dalgalanmalarına tabi bir Suriye mi?

Konuya ilişkin yorumunda Anayasa Bildirgesi Taslağı Komitesi üyesi Dr. Ahmed el-Karbi, resmi logoların kabulü tartışılırken yasal temellere dayanmanın gerekliliğini vurguladı. Anayasa Bildirgesi'nin 5. maddesinde açıkça “devletin logosu kanunla belirlenir” ifadesinin yer aldığına ve hukuka dayalı bir devletin anayasal çerçevelere uygun olarak onaylanmamış bir logoya indirgenemeyeceğine işaret etti.

Suriye'deki tartışma ve çekişmenin özü bu olmak yerine, bazı Suriyeliler binlerce yıllık Suriye anıtlarına kazınmış olan Suriye şahininin kökeni ve sembolizmiyle ilgili suçlamalarda bulunmakla meşgul oldular.

Esed rejiminin devrilmesinden ve Şara'nın yönetime gelmesinden bu yana, Suriye halkı hükümetin, özellikle de Başkan Şara'nın her eylemini mutlak biçimde destekleyenler ile hükümetin yaptığı her eylemi veya açıklamayı mutlak biçimde reddedenler arasında bölündü. İki grup arasında, bir şeyleri düzeltmek amacıyla eleştirenlerin ve teşvik etmek amacıyla destekleyenlerin sesleri kayboldu.

Esed rejiminin devrilmesinden bu yana 7 ay geçti ve yeni otoritenin en belirgin özelliği Suriyelilerle ilişkilerinde şeffaf olmamak

Şarku'l Avsat'ın Al Majalla'dan aktardığı analize göre Esed rejiminin devrilmesinden bu yana yedi ay geçti ve yeni otoritenin en belirgin özelliği Suriyelilerle ilişkilerinde şeffaf olmamak. Bu da yorumlara kapıyı açıyor ve Suriye halkının doğasını ve doğruluğunu bilinmediği söylentilerin yayılmasına katkıda bulunuyor.

17 Mayıs'ta Suriye Cumhurbaşkanlığı, eski rejim tarafından işlenen ihlallerle ilgili gerçekleri ortaya çıkarmak, sorumlularından hesap sormak, mağdurlara tazminat ödemek ile görevli bir geçiş adaleti komisyonu kurulacağına dair bir kararname yayınladı. Kararname, Abdulbasıt Abdullatif'in komisyon başkanı olarak atanmasını ve duyuru tarihinden itibaren 30 günü geçmeyecek bir süre içinde bir çalışma grubu oluşturma ve iç yönetmelikler hazırlama görevini üstlenmesini öngörüyordu.

Bu kararnamenin yayınlanmasının üzerinden yaklaşık bir buçuk ay geçti, yani komisyonun kurulması için öngörülen 30 günlük süre geçti. Peki bu komisyon hangi aşamada? Cevap yok. Bu sadece şeffaflığın eksik olduğunu değil, aynı zamanda hükümetin kendi yayınladığı kararnamelere ve mevzuata, örneğin Anayasa Bildirgesi'nin 5. maddesine bağlı olmadığının da bir örneği.

İşte meselenin özü de budur: Nasıl bir Suriye istiyoruz?

Hukuk ve kurumlar devleti Suriye'nin sesi, iki grubun kopardığı gürültü arasında neredeyse duyulmuyor. Bir tarafta destekçiler var ve bunların çoğu Suriyelilerin “Aralık 2024 devrimcileri” olarak adlandırdığı, devrimin 14 yılı boyunca önemli bir rol veya sese sahip olmayan, şimdiyse hükümetin sağ tarafında yer alan kişiler. Diğer taraftaki hükümetin muhalifleri arasındaysa, hükümetin her türlü eylemini çarpıtmakla meşgul olan, çoğunluğu eski rejim kalıntısı ve solcu olan sesler bulunuyor. İkisi arasında aklın sesi kayboluyor.

Suriye'nin istikrarı sadece Suriye için değil, bölge için de bir öncelik. İstikrarlı bir Suriye, komşu ülkelerin istikrarının başlangıcıdır ve bir vatandaşlık devleti ve hukukun üstünlüğünün inşası, Suriyelilerin onlarca yıllık geleceğinin temel taşıdır. Sağlam olmayan temeller üzerine inşa edilen her yapı, özellikle Suriye'nin düşmanları hâlâ pusuda beklediğinden, çökme riski altındadır. Hukukun üstünlüğü, adalet, özgürlük, vatandaşlık ve şeffaflık, istediğimiz devleti inşa etmek için önceliklerdir.