Mısır: İsrail'in Filistinli aileleri yerinden etmesi uluslararası meşruiyetin ihlali anlamına geliyor

AA
AA
TT

Mısır: İsrail'in Filistinli aileleri yerinden etmesi uluslararası meşruiyetin ihlali anlamına geliyor

AA
AA

Mısır Dışişleri Bakanlığı, İsrail güçlerinin dün, Doğu Kudüs’ün Şeyh Cerrah Mahallesi’ndeki Salihiye ailesinin evini yıkması ve ev sakinlerinin gözaltına alınmasına tepki gösterdi.
Mısır Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan yazılı açıklamada, “İsrail'in Filistinli aileleri yerinden etmesi uluslararası meşruiyetin ihlali anlamına geliyor” ifadelerine yer verildi.
Mısır’ın, İsrail güçleri tarafından Şeyh Cerrah Mahallesi’ndeki Filistinli ailelerin yerlerinden edilmesi ve evlerinin yıkılmasını reddettiği belirtilen açıklamada, “Filistinli aileleri evlerinden çıkarmaya yönelik mevcut girişimler, uluslararası meşruiyet ve uluslararası insan hakları kanunlarının ihlalidir” ifadeleri kullanıldı.
Açıklamada, Mısır’ın, İsrail’in yeni yerleşim yerleri inşa etmesi ve Filistinleri göçe zorlaması politikası karşısındaki net tutumunu devam ettirdiği kaydedildi.
İsrail’in tek taraflı faaliyetlerinin devam etmesinin, iki devletli bir çözüme ulaşma ihtimalini zayıflattığına dikkat çekilen açıklamada, bunun, bölgede kapsamlı ve adil bir barışın tesisi için arzu edilen her türlü ortamın bozulmasına neden olduğu belirtildi.

Ne olmuştu?
İsrail’e bağlı Kudüs Belediyesi ekipleri dün, uluslararası tüm tepkilere rağmen işgal altındaki Doğu Kudüs’ün Şeyh Cerrah Mahallesi’ndeki Salihiye ailesinin evini yıkmış ve İsrail polisi ev sakinlerini gözaltına almıştı.
Mahalle sakinleri Salihiye ailesinin evinde, çocuk, yetişkin ve yaşlı 17 kişinin yaşadığını ifade etmişti.
Salihiye ailesi, mülkün, İsrail’in Doğu Kudüs’ü işgal ettiği 1967’den önce kendilerine ait olduğunu belirtirken, Kudüs Belediyesi, Ürdün yönetimi döneminde bu arazinin bir vakfa ait olduğunu bu nedenle "Gaiplik Yasası" doğrultusunda 5 yıl önce araziyi istimlak ettiğini duyurmuştu.
Aile, bu kararın ardından 5 yıl boyunca tahliyenin önlenmesi için yargı mücadelesi vermiş ancak geçen yıl mahkeme tahliye kararını onaylamıştı.



Dürzi lideri Yusuf Carbu Şarku'l Avsat’a konuştu: Dış güçler ateşkesin bozulmasını istiyor

TT

Dürzi lideri Yusuf Carbu Şarku'l Avsat’a konuştu: Dış güçler ateşkesin bozulmasını istiyor

Dürzi lideri Yusuf Carbu Şarku'l Avsat’a konuştu: Dış güçler ateşkesin bozulmasını istiyor

Dürzilerin önde gelen liderlerinden Şeyh Yusuf Carbu, Şarku'l Avsat’a yaptığı açıklamada, Suveyda'da varılan ateşkes anlaşmasının, kendisi ve Şeyh Hamud el-Hanavi tarafından temsil edilen Dürziler ile Suveyda Vilayeti İç Güvenlik Komutanı Tuğgeneral Ahmed ed-Dalati ve diğer yetkililer tarafından temsil edilen Suriye hükümeti arasında imzalandığını duyurdu.

Suriye hükümeti, son günlerde şehirde devam eden ve çok sayıda ölü ve yaralıya neden olan çatışmalara son vermek için dün Suveyda halkıyla ateşkes anlaşması imzaladı.

Şarku'l Avsat'ın incelediği anlaşma, tüm askeri operasyonların derhal durdurulmasını ve tüm tarafların güvenlik güçlerine ve kontrol noktalarına yönelik her türlü saldırıyı durdurma taahhüdünde bulunmasını öngörüyor.

Anlaşmaya göre, ateşkesin uygulanmasını denetlemek ve uyulmasını sağlamak için Suriye devleti ve Dürzi şeyhlerinden oluşan bir gözetim komitesi kurulması planlanıyor.

hyujı8o9
Dürzi cemaatinin ruhani liderlerinde Şeyh Hikmet el-Hicri, Suveyda'da kendisini destekleyen ‘Askeri Konsey’ üyeleri ile birlikte (Arşiv)

Şeyh Yusuf Carbu, Şarku'l Avsat’a yaptığı açıklamada, “Suriye'deki Dürzi Cemaati Meclisi’nin üç şeyhi, yani Şeyh Yusuf Carbu, Şeyh Hamud el-Hanavi ve Şeyh Hikmet el-Hicri'yi bünyesinde barındırdığını belirterek, Hikmet el-Hicri'nin ‘farklı bir yönelime sahip olduğu’ için ‘anlaşmanın tarafı olmadığını’ söyledi.

Anlaşmanın tüm taraflarca imzalanmadığını, çünkü Suveyda'daki güvenlik durumunun seyahat ve toplantılara izin vermediğini belirten Şeyh Yusuf Carbu, anlaşmanın ‘yazışmalar yoluyla’ kabul edildiğini belirtti. Anlaşmanın ardından iyimser olsa da, Şeyh Yusuf Carbu “Dış güçler ateşkesin bozulmasını istiyor” ifadesini kullandı.

Şeyh Hikmet el-Hicri, çok geçmeden, ‘kendilerini sahte bir şekilde hükümet olarak adlandıran silahlı çetelerle herhangi bir anlaşma, müzakere veya yetki devri olmadığını’ teyit eden bir açıklama yayınladı. Bu ortak tutumdan sapan, tek taraflı iletişim veya anlaşma yapan herhangi bir kişi veya kuruluşun ‘istisnasız ve müsamahasız bir şekilde yasal ve toplumsal hesap verebilirliğe tabi tutulacağı’ uyarısında bulundu.