Rusya, ABD'nin bilgisi dahilinde İran ile ‘geçici’ bir nükleer anlaşma önerdi

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, İranlı mevkidaşı İbrahim Reisi ile Moskova'da görüşürken (EPA)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, İranlı mevkidaşı İbrahim Reisi ile Moskova'da görüşürken (EPA)
TT

Rusya, ABD'nin bilgisi dahilinde İran ile ‘geçici’ bir nükleer anlaşma önerdi

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, İranlı mevkidaşı İbrahim Reisi ile Moskova'da görüşürken (EPA)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, İranlı mevkidaşı İbrahim Reisi ile Moskova'da görüşürken (EPA)

ABD’li yetkililere göre Rusya, İran ile nükleer anlaşmayı canlandırmak için son haftalarda Tahran'ın nükleer programına bazı kısıtlamaların yeniden uygulanması karşılığında ‘sınırlı ölçüde’ yaptırımların hafifletilmesini içeren geçici bir anlaşmayı ele aldı.
NBC News’e göre kaynaklar, ABD’nin, Rusya’nın İran’a önerisinden haberdar olduğunu söyledi. Bu, ABD Başkanı Joe Biden yönetimi içinde, İran ile dünya güçleri arasındaki Kapsamlı Ortak Eylem Planı olarak da bilinen 2015 nükleer anlaşmasının tam olarak geri dönüşüne ilişkin müzakerelerde zamanın tükenmekte olduğuna dair endişelerin ardından ortaya çıkıyor. ABD eski Başkanı Donald Trump yönetimi, 2018'de ABD'yi anlaşmadan çekerken, İran'ın nükleer silah kapasitesine ulaşmaya her zamankinden daha yakın olduğu söyleniyor.
Yetkililer ve konu hakkında bilgi sahibi kaynaklar, Rusya'nın İran ile geçici bir anlaşmaya ilişkin görüşmelerinin ABD'nin bilgisi dahilinde yapıldığını söylerken, üst düzey Biden yönetimi yetkilileri Washington'u Rusya'nın çabalarından uzaklaştırdı. İran, Rusya'nın teklifini şimdiye kadar reddetmişti. İran'ın Birleşmiş Milletler (BM) Daimi Misyonu dün Tahran'ın geçici bir anlaşma istemediğini ve Rusya'nın önerisinin ayrıntılarını tartışmayı reddettiğini söyledi.
Kapsamlı Ortak Eylem Planı’ndan (KOEP) ayrı herhangi bir yeni anlaşma, Kongre tarafından bir incelemeye yol açabilir. Bu nedenle kaynaklara göre, Rusya'nın geçici önerisi üzerinde bir anlaşmaya varılırsa, ABD ve diğer hükümetler, bunu yeni veya ayrı bir anlaşma yerine 2015 anlaşmasına tam dönüşe yönelik ilk adım olarak tasavvur edecekler. Üst düzey bir ABD yetkilisi, geçici ‘düzenlemenin’ ciddi bir şekilde ele alınmadığını söyledi.
Yetkili, "Rusya ile İran arasında yaşanmış olabilecek herhangi bir görüşme hakkında konuşamasak da şu aşamada böyle bir düzenlemenin ciddi bir şekilde tartışılmadığından eminiz. Geçici anlaşmayı basında müzakere etmeyeceğiz veya müzakerelerle ilgili belirli iddialar hakkında yorum yapmayacağız" dedi.
Rus hükümeti, yorum talebine henüz yanıt vermedi.
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Rusya'yı İran'daki nüfuzunu kullanmaya çağırdı. Blinken, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile Cenevre'de yaptığı görüşmenin ardından şunları söyledi: “Rusya, bizim aciliyet duygumuzu ve önümüzdeki haftalarda karşılıklı uyuma geri dönüp dönemeyeceğimizi görme ihtiyacımızı paylaşıyor. Rusya'nın nüfuzunu ve İran ile olan ilişkisini aciliyet amacıyla kullanacağını umuyoruz.”
Kaynakların Rusya'nın İran'a sunduğu geçici bir anlaşma taslağına göre Tahran'ın uranyumu yüzde 60'a kadar zenginleştirmeyi durdurması ve diğer kısıtlamaların yanı sıra muhtemelen Rusya'ya ihraç ederek mevcut stoklarından kurtulması gerekecek. Kaynaklar, buna karşılık İran hükümetinin Güney Kore de dahil olmak üzere yabancı banka hesaplarındaki donmuş petrol gelirlerinden milyarlarca dolar alacağını söyledi.
Biri Kongre'de bulunan ABD'li yetkililere göre, Rusya ile İran arasındaki görüşmeler, İran ile dünya güçleri arasında 2015 nükleer anlaşmasına tüm tarafları geri döndürmeyi amaçlayan Viyana'daki resmi görüşmelerin oturum aralarında gerçekleşti.
Washington ve Tahran'da İran ile geçici bir nükleer anlaşmayı teşvik etmek zor olabilir. 2015 nükleer anlaşmasına karşı çıkan veya bu konuda çekinceleri olan bazı ABD'li milletvekilleri, geçici bir anlaşma olasılığı konusunda giderek daha fazla endişe duyuyorlar. Kongre’deki yetkililere göre İran'ın nükleer programına şu anda yürürlükte olandan daha fazla kısıtlama getirecek olsa da varılabilecek herhangi bir anlaşmanın 2015 yılında imzalanan anlaşmanın daha katı sınırlarından yoksun olacak.
Uzmanlar ve eski yetkililer, İran için nükleer faaliyetlerine bazı kısıtlamalar getiren bir geçici anlaşmanın Tahran'ın daha geniş müzakerelerdeki etkisini azaltabileceğini söyledi. Geçici bir anlaşma, İran'ın yeni sert hükümetine de siyasi olarak zarar verebilir. Yeni hükümet, eski İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani'yi Batı ile taviz vermeye çok istekli ve İran'a ekonomik fayda sağlayamayan bir lider olarak gösteriyor.
Başkan Joe Biden göreve başladıktan sonra geçici bir anlaşma fikri hep tartışıldı. Ancak yetkililer, bunun yerine 2015 anlaşmasına tam bir dönüşü müzakere etmeye odaklanmaya karar verdi.



Trump, "yaptırım uygulanan Venezuela petrol tankerlerine" abluka uyguluyor

Karayipler'de hazırlık seviyesini yükseltme çabaları kapsamında, ABD Deniz Piyadelerine ait iki Osprey uçağı Porto Riko'dan havalandı (AFP)
Karayipler'de hazırlık seviyesini yükseltme çabaları kapsamında, ABD Deniz Piyadelerine ait iki Osprey uçağı Porto Riko'dan havalandı (AFP)
TT

Trump, "yaptırım uygulanan Venezuela petrol tankerlerine" abluka uyguluyor

Karayipler'de hazırlık seviyesini yükseltme çabaları kapsamında, ABD Deniz Piyadelerine ait iki Osprey uçağı Porto Riko'dan havalandı (AFP)
Karayipler'de hazırlık seviyesini yükseltme çabaları kapsamında, ABD Deniz Piyadelerine ait iki Osprey uçağı Porto Riko'dan havalandı (AFP)

ABD Başkanı Donald Trump, dün Karakas'a yönelik baskı kampanyasında yeni bir tırmanışla, Venezuela'ya giden ve Venezuela'dan ayrılan "yaptırım uygulanan petrol tankerlerine" deniz ablukası uygulanacağını duyurdu.

Trump, ABD güçlerinin Venezuela kıyılarında bir petrol tankerine el koymasından günler sonra, Truth Social platformunda şunları yazdı: "Bugün, Venezuela'ya giren ve çıkan tüm yaptırım uygulanan petrol tankerlerine tam ve eksiksiz bir abluka uygulanması emrini veriyorum."

ABD Başkanı, Karayipler'de konuşlandırılmış devasa ABD donanma filosunun, Venezuela "daha önce bizden çaldığı tüm petrolü, toprakları ve diğer varlıkları ABD'ye iade edene kadar" "daha da büyüyeceğini" ifade etti. ABD Başkanı hangi tür petrol veya topraktan bahsettiğini belirtmedi, ancak Venezuela 1970'lerde petrol sektörünü millileştirmişti. Daha sonra, eski Başkan Hugo Chávez döneminde, şirketler çoğunluk hissesini Venezuela devletine ait petrol şirketi PDVSA'ya devretmeye zorlanmıştı.

Trump sözlerine şöyle devam etti: “Gayrimeşru Maduro rejimi, bu çalınmış petrol sahalarından elde edilen petrolü kendi faaliyetlerini, uyuşturucu terörizmini, insan kaçakçılığını, cinayetleri ve adam kaçırmayı finanse etmek için kullanıyor.”

Haftalarca süren askeri uçakların Venezuela açıklarında uçması, Washington'un uyuşturucu kaçakçılığıyla suçladığı teknelere düzenlenen ve 90'dan fazla kişinin ölümüne yol açan ölümcül saldırıların ardından, Trump yönetimi geçen hafta ülkeyi terk eden bir petrol tankerine el koyarak kampanyasını daha da ileriye taşıdı.

Venezuela Devlet Başkanı Nicolás Maduro, ülkesinin yakınlarında ABD askeri yığılmasının, kendisini devirmek ve uyuşturucuyla mücadele operasyonu bahanesiyle Venezuela'nın bol petrolünü "çalmak" için bir planın parçası olduğuna inanıyor. Amerika Birleşik Devletleri, Venezuela'nın petrol sektörüne yaptırımlar uygulasa da ihracatına el konulması, zaten zor durumda olan ekonomiyi felç edebilir ve Maduro rejimini olumsuz etkileyebilir.

Şarku'l Avsat'ın AFP'den aktardığına göre Venezuelalı bir danışmanlık şirketi olan Orinoco Research'ten Elias Ferrer, yaptığı açıklamada, "Petrol ihracatı olmazsa, döviz piyasası ve ülkenin ithalatı etkilenecek... ve ekonomik bir kriz yaşanabilir" diyerek, "Bu sadece ekonomik bir durgunluk değil, aynı zamanda gıda ve ilaç kıtlığı da olacak, çünkü bunları ithal edemeyeceğiz" değerlendirmesinde bulundu.

Dünyanın en büyük petrol rezervlerine sahip olan Venezuela, günde yaklaşık bir milyon varil petrol üretiyor. Ancak 2019'dan beri, petrolünü başta Çin olmak üzere karaborsada indirimli fiyatlarla satmak zorunda kaldığı bir ambargoyla karşı karşıya.

Aylar boyunca ABD, görünüşte Latin Amerika'daki uyuşturucu kaçakçılığıyla mücadele etmek amacıyla Karayipler'de önemli bir askeri varlık oluşturdu ve Venezuela özellikle hedef alındı. Karakas bu operasyonu, Washington ve birçok ülkenin gayrimeşru lider olarak gördüğü solcu Cumhurbaşkanı Nicolas Maduro'yu devirmeyi amaçlayan bir baskı kampanyası olarak görüyor.


Tayvan’ın Çin stratejisi: Merkeziyetsiz komuta sistemi

Çin ordusu son dönemde Tayvan etrafındaki askeri tatbikatlarını yoğunlaştırdı (AFP)
Çin ordusu son dönemde Tayvan etrafındaki askeri tatbikatlarını yoğunlaştırdı (AFP)
TT

Tayvan’ın Çin stratejisi: Merkeziyetsiz komuta sistemi

Çin ordusu son dönemde Tayvan etrafındaki askeri tatbikatlarını yoğunlaştırdı (AFP)
Çin ordusu son dönemde Tayvan etrafındaki askeri tatbikatlarını yoğunlaştırdı (AFP)

Tayvan ordusu, Çin'in olası saldırılarına "merkeziyetsiz komuta sistemiyle" hızlı yanıt vermeyi planlıyor.

Reuters'ın aktardığına göre Tayvan Savunma Bakanlığı, Meclis'e bu hafta sunduğu raporda, ordunun "üst kademeden emir beklemeden merkezi olmayan bir komuta yapısıyla" hareket etmesi için çalışmalar yürütüldüğünü bildirdi.

Raporda, Çin'in adayı hazırlıksız yakalamak için askeri tatbikatları aniden Tayvan'a yönelik bir işgal operasyonuna dönüştürebileceği uyarısında bulunuluyor.

Savunma yetkilileri, Çin ordusunun neredeyse her gün ada çevresinde çeşitli tatbikatlar düzenlediğini, Tayvan Silahlı Kuvvetleri'ni "sürekli tetikte tutarak yıpratmayı amaçladığını" savunuyor.

Raporda, Tayvan ordusunun Çin'den gelebilecek ani bir saldırıya karşı hazırladığı acil durum planı hakkında şu bilgiler paylaşılıyor:

Düşman aniden bir saldırı başlatırsa, tüm birimler emir beklemeden 'dağıtılmış kontrol' uygulayacak ve 'merkezi olmayan' bir komuta sistemi altında savaş görevlerini yerine getirecek.

Diğer yandan bu prosedürün nasıl koordine edileceğine dair detay verilmiyor.

Savunma Bakanlığı'nın çalışmasında, Çin'in tatbikatlar aracılığıyla muhtemel işgal senaryolarına hazırlık yaptığı iddia ediliyor. Çin'e ait savaş gemilerinin Pasifik'teki alışıldık pozisyonlarının değiştirildiği, bunların Avustralya ve Yeni Zelanda'ya doğru konuşlandırıldığı aktarılıyor.

Çin Savunma Bakanlığı'ndan pazartesi günü yapılan açıklamadaysa Tayvan'ın "savaş çığırtkanlığı" yaptığı savunuldu. Tayvan Devlet Başkanı Lai Ching-te'nin "bağımsızlık için savaş" vurgusuyla halkı paniğe sürüklediği görüşü paylaşıldı.

Pekin, "tek Çin" politikası kapsamında Tayvan'ı kendi toprağı olarak görüyor. Son yıllarda askeri baskıyı artıran Çin, adanın anakarayla yeniden birleşmesi için gerekirse güç kullanabileceğini vurguluyor.

Taipei yönetimiyse Çin tehdidine karşı ABD'nin askeri ve siyasi desteğine güveniyor. ABD'de 1979'da yürürlüğe konan Tayvan İlişkileri Yasası kapsamında Washington, olası bir Çin saldırısına karşı Tayvan'a kendini koruyacak askeri teçhizatı sağlamak zorunda.

Ancak ABD Başkanı Donald Trump, Tayvan'ın kendilerine ödeme yapması gerektiğini savunarak Taipei yönetiminde soru işaretleri yaratmıştı.

Independent Türkçe, Reuters, Taipei Times


Ukraynalıların çoğu Rusya’ya verilecek büyük tavizlere karşı

Rusya, Ukrayna'nın Donbas bölgesinden çekilmesi şartıyla ateşkese yanaşacağını söylüyor (Reuters)
Rusya, Ukrayna'nın Donbas bölgesinden çekilmesi şartıyla ateşkese yanaşacağını söylüyor (Reuters)
TT

Ukraynalıların çoğu Rusya’ya verilecek büyük tavizlere karşı

Rusya, Ukrayna'nın Donbas bölgesinden çekilmesi şartıyla ateşkese yanaşacağını söylüyor (Reuters)
Rusya, Ukrayna'nın Donbas bölgesinden çekilmesi şartıyla ateşkese yanaşacağını söylüyor (Reuters)

Ukraynalıların çoğu barış anlaşması kapsamında Rusya'ya büyük tavizler verilmesine karşı.

Kiev Uluslararası Sosyoloji Enstitüsü'nün (KIIS) 547 kişinin katılımıyla yaptığı ankette, Ukraynalıların yüzde 75'inin Kiev yönetiminin büyük toprak tavizleri vermesine karşı çıktığı belirlendi.

Katılımcılar, ABD ve Avrupa Birliği'nden (AB) net güvenlik garantileri alınmadan anlaşma yapılmaması gerektiğini savunuyor. Ayrıca Rusya'nın Ukrayna ordusunun büyüklüğünün sınırlandırılması talebine de karşı çıkıyorlar.

Diğer yandan yüzde 72'lik kesim, cephedeki mevcut durumun korunduğu bazı tavizler içeren bir anlaşmaya sıcak bakıyor.

Kasım sonuyla aralık ortası arasında gerçekleştirilen ankette, Ukraynalıların yüzde 63'ünün savaşı sürdürmeye hazır olduğu aktarılıyor. Katılımcıların sadece yüzde 9'u savaşın 2026'nın başlarında sona ereceğine inanıyor.

ABD arabuluculuğunda gerçekleştirilen görüşmelerde ateşkese dair somut bir adım henüz atılmadı. Ankete göre Ukraynalıların sadece yüzde 21'i ABD'ye güveniyor. Bu oran geçen yıl aralıkta yüzde 41'di.

NATO'ya duyulan güven de aynı dönemde yüzde 43'ten yüzde 34'e düştü.

KIIS direktörü Anton Hruşetski, sonuçlar hakkında şunları söylüyor:

Güvenlik garantileri net ve bağlayıcı olmazsa Ukraynalılar bunlara güven duymaz. Bu da barış planının onaylanmasına yönelik genel istekliliği etkiler.

Hafta sonu Berlin'de düzenlenen toplantıda ABD'li ve Avrupalı yetkililer, Ukraynalı heyetle bir araya gelmişti.

Almanya, Fransa, Birleşik Krallık, İtalya, Polonya, İskandinav ülkeleriyle AB yönetimi tarafından dün yapılan ortak açıklamada, Avrupa liderliğindeki Gönüllü Ülkeler Koalisyonu çerçevesinde oluşturulacak ve ABD tarafından desteklenen "çok uluslu bir Ukrayna gücü" kurulacağı duyurulmuştu.

Bu güç, Ukrayna savunma kuvvetlerinin yeniden yapılandırılmasına, hava sahasının güvenliğinin sağlanmasına ve denizlerin daha güvenli hale getirilmesine destek verecek.

Ayrıca Ukrayna için NATO'nun 5. maddesine benzer güçlü güvenlik garantileri içeren bir "barış paketi" üzerinde önemli ilerleme sağlandığı bildirilmişi.

ABD Başkanı Donald Trump da dünkü açıklamasında Ukrayna'nın talep ettiği güvenlik garantilerinin Avrupa'yla işbirliği içinde şekillendirildiğini vurgulayarak, "Savaşın yeniden başlamaması için güvenlik garantileri üzerinde çalışıyoruz" demişti.

Cumhuriyetçi lider, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski'ye seçim çağrısı da yapmıştı. ABD Başkanı, Kiev'in "seçim düzenlememek için savaşı bahane ettiğini" öne sürmüştü.

Görev süresi geçen yıl sona eren Zelenski ise Batılı müttefiklerin güvenliği sağlaması halinde 90 gün içinde seçime gitmeye hazır olduğunu söylemişti.

Ancak KIIS anketine göre, Ukraynalıların sadece yüzde 9'u çatışmalar sona ermeden seçim yapılmasını istiyor.

Independent Türkçe, Reuters, NBC