İsrail heyetinin Sudan ziyaretinin yansımaları

“Uluslararası arenada, askeri darbenin sonlandırılması ve askerlerin ve sivillerin ortak yönetiminde bir geçiş hükümeti kurulması için anlaşmaya varmaya çalışılıyor”

Sudan’da askeri yönetim karşıtı gösteriler sürüyor. (AFP)
Sudan’da askeri yönetim karşıtı gösteriler sürüyor. (AFP)
TT

İsrail heyetinin Sudan ziyaretinin yansımaları

Sudan’da askeri yönetim karşıtı gösteriler sürüyor. (AFP)
Sudan’da askeri yönetim karşıtı gösteriler sürüyor. (AFP)

İsmail Muhammed Ali
İsrail’den üst düzey bir heyet, Sudan ordusu ve güvenlik liderleriyle görüşmeler gerçekleştirmek üzere 19 Ocak’ta Sudan’ın başkenti Hartum’u ziyaret etti. Elde edilen bilgilere göre İsrailli heyet, Sudan Ordu Komutanı Abdulfettah el-Burhan, yardımcısı Muhammed Hamdan ve İstihbarat Teşkilatı Başkanı Ahmed İbrahim ile bir araya gelerek ülkedeki son gelişmeleri ve güvenlik meselelerini görüştü.  
Ancak resmi makamlar ziyaretin amacı ve içeriğine dair herhangi bir açıklama yapmadı. Daha önce İsrail’den gerçekleştirilen ziyaretler ya da Sudanlı yetkililerin Tel Aviv ile temasları resmi olarak duyuruluyordu.
İsrail Yayın Kurumu 'Makan', üst düzey İsrail heyetini taşıyan uçağın, Mısır Şarm El-Şeyh aktarmasının ardından başkent Hartum’a iniş yaptığını duyurdu. Ziyaretin ABD Amerika Birleşik Devletleri heyetinin temasları ile eşzamanlı gerçekleşmesi ise dikkat çekti. ABD'nin Afrika İşlerinden Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı Molly Phee ve ABD'nin Afrika Boynuzu Özel Temsilcisi David Satterfield’ın da yer aldığı bir heyet Sudan’ı ziyaret ediyordu. ABD heyeti, ‘ordunun yönetimden ayrılmasını ve iktidarın sivillere devredilmesini’ talep eden göstericilerin güvenliğinin sağlanmasının öncelikleri arasında olduğunu bildirdi.   
ABD heyeti ziyarette resmi yetkililer, halk temsilcileri ve kanaat önderleriyle bir araya geldi. Görüşmelerde mevcut siyasi krizin çözüm yolları, Sudan’daki sivil ve asker ‘geçiş ortakları’ arasındaki güvenin tesis edilmesi, askerlerin ve sivillerin etkin katılımının olduğu yeni bir siyasi sürecin başlatılması konuları müzakere edildi.  

Dayanak oluşturma  
Eski Sudan Silahlı Kuvvetleri Sözcüsü Muhammed Beşir Süleyman, heyetin ziyaretinin, İsrail’in ‘güvenlik kaygıları’ çerçevesinde gerçekleştiği yorumunda bulundu.
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı haberde değerlendirmelerde bulunan Süleyman şu ifadeleri kullandı:
‘İsrail’in ulusal güvenliğine takıntı derecesinde önem verdiği bilinir. İsrail’in kurduğu dış ilişkilerde öncelikli meselesi güvenliğidir. İran’ın Kızıldeniz ile Yemen’deki faaliyetleri ve nükleer çalışmaları İsrail’i kaygılandırıyor. Bu bağlamda Sudan’ın jeopolitik konumu göz ardı edilemez. İsrail, Ömer el-Beşir rejiminin devrilmesinin ardından ‘geçiş sürecinde’, Sudan’daki askeri sivil bileşenlerle önemli ilişkiler geliştirebildi. Tel Aviv uzun zamandır bu fırsatı bekliyordu. Nihayetinde Sudan’daki yeni yönetimle yakın temas kurabildi. Ardından da askeri iş birliği ve güvenlik anlaşmalarını pekiştirmek için karşılıklı ziyaretler hız kazandı. Meselenin ekonomik boyutu da göz ardı edilemez. Kızıldeniz kıyıları, başta petrol olmak üzere uluslararası ticaretin yaklaşık yüzde ellisinin geçiş güzergahında bulunuyor.”   
İsrail ile Sudan arasında ikili güvenlik anlaşması imzalandığını hatırlatan Süleyman sözlerini şöylşe sürdürdü:
“İsrail bu güvenlik anlaşmasıyla İran silahlarının Hamas’a ulaştırılmasının önüne geçmeyi garanti altına aldı. Son ziyaretinin birkaç yönü ve amacı olmalı. Ülkede yönetimin sivillere devredilmesi için uzun süredir protesto gösterileri düzenleniyor, İsrail bahsi geçen anlaşmaları mevcut yönetimdeki askerlerle yaptı. Dolayısıyla bu kişilere, mevcut krizden çıkış yolu bulunabilmesi için  kendi deneyimlerini aktaracaktır. Hartum’la ilişkilerini sürdürmek isteyen İsrail, askerlerin yönetimden tamamen uzaklaştırılmadığı bir çözüm bulunması için çaba sarf ediyor olmalı.”  

Ortadoğu'da yeni proje 
İsrail, İbrahim Anlaşmaları olarak bilinen Ortadoğu’daki yeni projesi kapsamında Sudan’a özel bir ilgi duyuyor. Uluslararası ilişkiler alanında çalışmalar yürüten Profesör Reşid Muhammed İbrahim, Independent Arabia'ya şu değerlendirmelerde bulundu:
“İsrail ulusal güvenlik dairesini, kara, hava ve denizlerde mümkün olabildiğince genişletmek istiyor. Dolayısıyla bölgedeki tüm krizleri, siyasi gündeminin yararına kullanmak için hareket ediyor. Sudan’daki mevcut sahne, ikili ilişkilerin geliştirilmesi için olanaklar sağlıyor. İsrail, asker kökenliler, özellikle Ordu Komutanı Abdulfettah el-Burhan aracılığı ile ilişkilerini pekiştirmek istiyor. Nitekim Burhan, 2020’de dönemin İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile görüşerek bu pozisyon için uygun olduğunu göstermişti. Sudan’da genel seçimlerin yapılması ya da demokratik geçiş sürecinin başarıya ulaşması İsrail’in öncelikleri arasında değil. Görünürde halkla ilişkiler çerçevesinde bu yönde söylemleri olsa da kendi ulusal ve ekonomik çıkarlarını öncelediklerini düşünüyorum.”  
Bunun İsrail heyetinin ilk ziyareti olmadığını hatırlatan İbrahim değerlendirmesine şöyle devam etti:
“Daha önce de İsrail askeri heyetleri birçok defa Sudan’ı ziyaret etti. Bu ziyaretlerin ana gündemi bölgesel güvenlikle ilgiliydi. Terörün bölgede yayılmasının ve Sudan üzerinden İsrail karşıtı örgütlere silah sağlanmasının önlenmesi başlıca konular arasındaydı. Bununla birlikte, Kızıldeniz’in güvenliği de ana gündem maddesiydi. İsrail’in her ne kadar Kızıldeniz’e doğrudan sınırı olmasa da kendisini kıyıdaş ülke olarak görüyor. Dolayısıyla, Kızıldeniz’e sınırı olan Mısır, Suudi Arabistan, Eritre, Ürdün ve Sudan tarafından gerçekleştirilecek herhangi bir askeri oluşumun parçası olmak istiyor. Özellikle de Washington ve Moskova, Kızıldeniz’de üs kurma yarışındayken meselenin dışında tutulmak istemiyor.”   
Profesör İnrahim açıklamalarında İsrail heyetinin ziyaretinin zamanlamasına dikkat çekti:
“Ülkenin birçok şehrinde, özellikle başkent Hartum'da protestolar artmışken İsrail heyetinin ‘askeri bileşenleri’ ziyaret etmesi, mevcut yönetime destek anlamına gelir. Askeri yönetim, anlaşmaya mesafeli yaklaşan sivillerin aksine İbrahim Anlaşması projesi içinde yer alıyor. İsrail, ikincil bir mesele olarak gördüğü yönetimin sivillere devredilmesini önemsemiyor. Bununla birlikte resmi olarak ABD’nin vizyonunu ve 18 Ocak Salı günü Riyad'da düzenlenen Sudan’ın Dostları Konferansı'nın sonuçlarını da destekliyor.”

Ziyaret talebi ABD’den geldi
Sudanlı yazar Cemil el-Fadıl, Washington ve Tel Aviv’in, Sudan'da çıkarlarını koruyabilecekleri bir çözüm yolu arayışında olduğunu belirttiği açıklamasında şunları söyledi:
“ABD yönetimi, Sudan’da istikrarı sarsan bireylere yaptırım uygulanması yönünde iç baskılara maruz kalıyor. Yönetim, Abdulfettah el-Burhan'ın 25 Ekim’de gerçekleştirdiği darbeden geri adım atmasını umarak, Kongre’deki soruşturma önerilerini erteliyor. ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken daha önce İsrail'den güçlü ilişkileri olduğu askerleri darbeden vazgeçirerek Sudan krizinin çözümünde olumlu bir rol oynamasını talep etmişti. ABD'nin BM Büyükelçisi Linda Thomas-Greenfield de kasım ayında Tel Aviv’e yaptığı ziyarette İsrailli yetkililerden, Sudan’daki askeri yetkililerle ilişkilerini kullanarak krizin çözümüne katkı sunmalarını talep etmişti.” 
Fadıl açıklamasının devamında yürütülen çözüm çabalarına dikkat çekti:
“İsrail heyetinin Hartum'a yaptığı son ziyaretin ABD’nin özel isteğiyle gerçekleştiğini düşünüyorum. ABD'nin Afrika Boynuzu Özel Temsilcisi David Satterfield’ın ‘çözüm’ misyonunun başarılı olması isteniyor. Halefi olan Jeffrey Feltman'ın başarısızlığının tekrarından endişe ediliyor. Heyeti taşıyan uçağın önce Şarm el-Şeyh’e gitmesi, meselenin Mısır’la koordine dahilinde ele alındığını gösteriyor. Sudan’ın Dostları Konferansı da ziyaretle ilişkili gibi görünüyor. Anladığım kadarıyla uluslararası taraflar, askeri darbenin sonlandırılması, asker ve sivillerin ortak yönetiminde bir geçiş hükümeti kurulması için anlaşmaya varmaya ve sorunu çözmeye çalışıyor. Böylelikle askerlerle iyi ilişkileri olan Mısır da dahil tüm tarafların çıkarları korunmuş olacaktır. Ancak cevap bekleyen soru şudur: Askerlerin yönetimden tamamen ayrılmasını talep eden Sudan halkı razı edilebilecek mi? ” 

Olağanüstü hal  
İsrail ile Sudan geçen yıl ‘ilişkilerin normalleştirilmesi’ anlaşması imzalamıştı. İsrailli yetkililer Hartum’u en son Kasım 2021’de ziyaret etmişti.  
Askeri Geçiş Konseyi (AGK) ile sivil muhalif koalisyon Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri (ÖDBG) tarafından 2019’da imzalanan Anayasal Bildiri’nin askıya alınması ve olağanüstü hal ilan edilmesi, söz konusu ilişkileri sekteye uğrattı.   
Sudan’da göstericiler 25 Ekim’den bu yana, darbeci olarak nitelendirdikleri Abdulfettah el-Burhan başkanlığındaki yönetimi protesto ediyor. Konsey Başkanı Burhan ve Başbakan Abdullah Hamduk arasında, 21 Kasım’da  Hamduk’un göreve dönmesi yönünde uzlaşıya varıldı. Yeniden göreve gelen başbakanın seçimlere kadar bir teknokratlar hükümetini yönetmesi bekleniyordu. Ancak askerlerle uzlaşıyı protesto eden halka kulak veren Hamduk, uzlaşma çabalarının sonuçsuz kaldığını belirterek 2 Ocak’ta istifa etti.  
Sudan Merkezi Doktorlar Komitesi'ne göre darbe sonrası düzenlenen gösterilerde 72 kişi yaşamını yitirdi.   



Gazze Şeridi'nde fırtına nedeniyle 11 kişi hayatını kaybetti, birçok ev yıkıldı

Filistinli çocuklar, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden geçiyor (EPA)
Filistinli çocuklar, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden geçiyor (EPA)
TT

Gazze Şeridi'nde fırtına nedeniyle 11 kişi hayatını kaybetti, birçok ev yıkıldı

Filistinli çocuklar, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden geçiyor (EPA)
Filistinli çocuklar, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden geçiyor (EPA)

Gazze Şeridi'ni 24 saatten kısa bir süre içinde vuran fırtına ve derin alçak basınç sistemi, birçok evin çökmesi ve bölge genelinde çadırların sular altında kalması sonucu 11 Filistinlinin ölümüne birçok kişinin de yaralanmasına yol açtı.

Filistin Haber Ajansı'na (WAFA) göre yerel kaynaklar, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Beyt Lahiya'nın Bir el-Naja bölgesinde, yerinden edilmiş kişilerin barındığı bir evin çökmesi sonucu 5 Filistinlinin öldüğünü ve birçok kişinin de yaralandığını bildirdi.

 Gazze Şeridi'nin güneyinde Han Yunus'taki bir kampta yağmurlu bir günde yerinden edilmiş Filistinli kadın (Reuters)Gazze Şeridi'nin güneyinde Han Yunus'taki bir kampta yağmurlu bir günde yerinden edilmiş Filistinli kadın (Reuters)

Şarku'l Avsat'ın ulaştığı kaynaklar, bugün şafak vakti Gazze şehrinin batısındaki el-Rimal mahallesinde yerinden edilmiş kişilerin çadırlarının üzerine büyük bir duvarın çökmesi sonucu 2 vatandaşın öldüğünü, Gazze şehrinde aşırı soğuktan bir çocuğun, el-Şati kampında ise bir bebeğin hayatını kaybettiğini belirtti. Dün de el-Şati kampında bir duvarın çökmesi sonucu bir kişi hayatını kaybetti.

Dün el-Amadi bölgesindeki Ebu Cebel kampında bir çadırın çökmesi sonucu iki çocuk yaralandı; Han Yunus'un el-Mevasi bölgesindeki mülteci çadırında ise bir bebek aşırı soğuktan hayatını kaybetti.

Sivil savunma ekipleri, son birkaç saat içinde en az 10 evin çöktüğünü, son olarak da el-Kerame ve Şeyh Rıdvan mahallelerinde 2 evin yıkıldığını bildirdi.

Bu olumsuz hava koşulları ayrıca Han Yunus'un el-Mevasi bölgesindeki kampların tamamının sular altında kalmasına, Deyr el-Belah'taki el-Bassa ve el-Baraka'nın geniş alanlarının, Nuseyrat'taki Merkez Pazarı'nın ve Gazze Şehri'ndeki Yermuk ve liman bölgelerinin hasar görmesine yol açtı.

 Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden hayvanlarla çekilen arabalar geçiyor (EPA)Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden hayvanlarla çekilen arabalar geçiyor (EPA)

Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım ve Çalışma Ajansı (UNRWA), dün yaptığı açıklamada, şiddetli yağmur ve ıslak çadırların, aşırı kalabalık Gazze Şeridi'ndeki kötüleşen sağlık ve yaşam koşullarını daha da kötüleştirdiğini belirterek, soğuk hava, yetersiz sanitasyon ve hijyen eksikliğinin salgın hastalık riskini artırdığını vurguladı. UNRWA, insani yardıma erişimin acilen kolaylaştırılması çağrısında bulundu.


Berri: Barack'ın Lübnan'ı Suriye'ye ilhak etme söylemi "kabul edilemez bir hata"

Lübnan Parlamento Başkanı Nebih Berri, ABD Büyükelçisi Michel Issa'yı kabul etti (Parlamento Başkanlığı)
Lübnan Parlamento Başkanı Nebih Berri, ABD Büyükelçisi Michel Issa'yı kabul etti (Parlamento Başkanlığı)
TT

Berri: Barack'ın Lübnan'ı Suriye'ye ilhak etme söylemi "kabul edilemez bir hata"

Lübnan Parlamento Başkanı Nebih Berri, ABD Büyükelçisi Michel Issa'yı kabul etti (Parlamento Başkanlığı)
Lübnan Parlamento Başkanı Nebih Berri, ABD Büyükelçisi Michel Issa'yı kabul etti (Parlamento Başkanlığı)

Lübnan Parlamentosu Başkanı Nebih Berri, ABD Büyükelçisi Tom Barrack'ın Lübnan'ın Suriye'ye ilhak edilmesi çağrısıyla ilgili zaman zaman yaptığı tehditleri kabul edilemez bir hata olarak nitelendirerek reddetti. Berri, "Hiç kimse Lübnanlıları tehdit edemez. Özellikle diplomatlar ve hele ki Büyükelçi Tom Barrack gibi bir isim tarafından Lübnanlılara bu şekilde hitap etmek, akıl almaz bir durumdur. Lübnan'ın Suriye'ye ilhak edilmesiyle ilgili söyledikleri ciddi ve kesinlikle kabul edilemez bir hatadır." dedi.

Öte yandan Berri, Basın Sendikası'ndan bir heyete, ilgili yasa konusunda yaşanan görüş ayrılıklarına rağmen, gelecek mayıs ayında yapılması planlanan parlamento seçimlerinin iptal edilmeyeceğini ya da ertelenmeyeceğini vurguladı.

Parlamento başkanlığından yapılan açıklamaya göre Berri'nin ABD'nin Beyrut Büyükelçisi Michel Issa'yı 24 saat içinde ikinci kez kabul etmesi dikkat çekiciydi; zira görüşmede "iki ülke arasındaki ikili ilişkilerin yanı sıra genel durumdaki gelişmeler ve güncel olaylar" ele alındı.


İsrailli bakanlar eski Gazze yerleşiminde bayrak töreni düzenlenmesini talep etti

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir (EPA)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir (EPA)
TT

İsrailli bakanlar eski Gazze yerleşiminde bayrak töreni düzenlenmesini talep etti

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir (EPA)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir (EPA)

Aralarında Başbakan Binyamin Netanyahu liderliğindeki Likud Partisi’nden sekiz ismin de bulunduğu 11 İsrailli bakan, dün Savunma Bakanı Yisrael Katz’dan Hanuka Bayramı sırasında Gazze Şeridi’nde bayrak töreni düzenlenmesine izin verilmesini talep etti.

Aşırı sağcı ve yerleşim yanlısı Nahala Hareketi tarafından başlatılan girişim kapsamında yayımlanan mesajda, “Gazze’nin İsrail topraklarının bir parçası olduğunu gururla teyit etmenin zamanı geldi. Bu bölge yalnızca Yahudi halkına aittir ve derhal İsrail devletinin bir parçası hâline gelmelidir” ifadeleri yer aldı.

Mesajda ayrıca, etkinliğin temel amacının ‘İsrail’in 2005’te bölgeden çekilirken boşalttığı, Gazze Şeridi’nin kuzeyindeki eski Nisanit yerleşiminin kalıntıları üzerinde İsrail bayrağını göndere çekmek’ olduğu belirtildi.

dfrtg
İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir (Reuters)

Mesajın imzacıları arasında, aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir ile aralarında Ulaştırma Bakanı Miri Regev’in de bulunduğu sekiz Likud’lu bakan yer aldı.

Ayrıca, toplam 120 sandalyeli Knesset’ten 21 milletvekili de metne imza attı. İmzacı vekiller Ben-Gvir liderliğindeki Otzma Yehudit (Yahudi Gücü) Partisi ile Likud’a mensup.

Nahala Hareketi, ‘Nisanit’te bayrak töreni’ olarak duyurduğu etkinliğin, Gazze Şeridi’nde hâlen İsrail ordusunun kontrolündeki bölgede yapılacağını açıkladı.

Etkinliğin 18 Aralık’ta, sekiz gün süren Hanuka’nın beşinci gecesinde düzenlenmesi planlanıyor. Bayram bu yıl pazar günü başlayacak.

İsrail Savunma Bakanlığı, konuya ilişkin AFP’nin yorum talebine henüz yanıt vermedi.

jbhj
İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz (DPA)

İsrail ordusu çarşamba akşamı yaptığı açıklamada, ‘İsrail topraklarından Gazze Şeridi’ne geçen birkaç İsrailli sivilin gözaltına alındığını’ duyurdu.

Yerleşimciler ve Filistinlilere yönelik saldırılarla suçlanan aşırılık yanlılarına hukuki destek veren Honenu örgütü ise yaptığı açıklamada, ‘Çarşamba günü onlarca sağcı aktivistin, Nisanit’in kalıntıları üzerinde bir yerleşim kurulmasını talep etmek üzere Gazze sınır çitini aştığını’ belirtti.

10 Ekim’de İsrail ile Hamas arasında yürürlüğe giren kırılgan ateşkes kapsamında, İsrail ordusu Gazze Şeridi’nin yarısından fazlasında kontrol sağlamasına imkân veren bir hatta çekilmişti. Savaşın büyük yıkıma uğrattığı bölgede bu hat fiili kontrol sınırı olarak işliyor.

Geçtiğimiz kasım ayında Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi tarafından da desteklenen ABD’nin Gazze barış planı ise İsrail güçlerinin bölgeden kademeli olarak çekilmesini öngörüyor.