İsrail heyetinin Sudan ziyaretinin yansımaları

“Uluslararası arenada, askeri darbenin sonlandırılması ve askerlerin ve sivillerin ortak yönetiminde bir geçiş hükümeti kurulması için anlaşmaya varmaya çalışılıyor”

Sudan’da askeri yönetim karşıtı gösteriler sürüyor. (AFP)
Sudan’da askeri yönetim karşıtı gösteriler sürüyor. (AFP)
TT

İsrail heyetinin Sudan ziyaretinin yansımaları

Sudan’da askeri yönetim karşıtı gösteriler sürüyor. (AFP)
Sudan’da askeri yönetim karşıtı gösteriler sürüyor. (AFP)

İsmail Muhammed Ali
İsrail’den üst düzey bir heyet, Sudan ordusu ve güvenlik liderleriyle görüşmeler gerçekleştirmek üzere 19 Ocak’ta Sudan’ın başkenti Hartum’u ziyaret etti. Elde edilen bilgilere göre İsrailli heyet, Sudan Ordu Komutanı Abdulfettah el-Burhan, yardımcısı Muhammed Hamdan ve İstihbarat Teşkilatı Başkanı Ahmed İbrahim ile bir araya gelerek ülkedeki son gelişmeleri ve güvenlik meselelerini görüştü.  
Ancak resmi makamlar ziyaretin amacı ve içeriğine dair herhangi bir açıklama yapmadı. Daha önce İsrail’den gerçekleştirilen ziyaretler ya da Sudanlı yetkililerin Tel Aviv ile temasları resmi olarak duyuruluyordu.
İsrail Yayın Kurumu 'Makan', üst düzey İsrail heyetini taşıyan uçağın, Mısır Şarm El-Şeyh aktarmasının ardından başkent Hartum’a iniş yaptığını duyurdu. Ziyaretin ABD Amerika Birleşik Devletleri heyetinin temasları ile eşzamanlı gerçekleşmesi ise dikkat çekti. ABD'nin Afrika İşlerinden Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı Molly Phee ve ABD'nin Afrika Boynuzu Özel Temsilcisi David Satterfield’ın da yer aldığı bir heyet Sudan’ı ziyaret ediyordu. ABD heyeti, ‘ordunun yönetimden ayrılmasını ve iktidarın sivillere devredilmesini’ talep eden göstericilerin güvenliğinin sağlanmasının öncelikleri arasında olduğunu bildirdi.   
ABD heyeti ziyarette resmi yetkililer, halk temsilcileri ve kanaat önderleriyle bir araya geldi. Görüşmelerde mevcut siyasi krizin çözüm yolları, Sudan’daki sivil ve asker ‘geçiş ortakları’ arasındaki güvenin tesis edilmesi, askerlerin ve sivillerin etkin katılımının olduğu yeni bir siyasi sürecin başlatılması konuları müzakere edildi.  

Dayanak oluşturma  
Eski Sudan Silahlı Kuvvetleri Sözcüsü Muhammed Beşir Süleyman, heyetin ziyaretinin, İsrail’in ‘güvenlik kaygıları’ çerçevesinde gerçekleştiği yorumunda bulundu.
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı haberde değerlendirmelerde bulunan Süleyman şu ifadeleri kullandı:
‘İsrail’in ulusal güvenliğine takıntı derecesinde önem verdiği bilinir. İsrail’in kurduğu dış ilişkilerde öncelikli meselesi güvenliğidir. İran’ın Kızıldeniz ile Yemen’deki faaliyetleri ve nükleer çalışmaları İsrail’i kaygılandırıyor. Bu bağlamda Sudan’ın jeopolitik konumu göz ardı edilemez. İsrail, Ömer el-Beşir rejiminin devrilmesinin ardından ‘geçiş sürecinde’, Sudan’daki askeri sivil bileşenlerle önemli ilişkiler geliştirebildi. Tel Aviv uzun zamandır bu fırsatı bekliyordu. Nihayetinde Sudan’daki yeni yönetimle yakın temas kurabildi. Ardından da askeri iş birliği ve güvenlik anlaşmalarını pekiştirmek için karşılıklı ziyaretler hız kazandı. Meselenin ekonomik boyutu da göz ardı edilemez. Kızıldeniz kıyıları, başta petrol olmak üzere uluslararası ticaretin yaklaşık yüzde ellisinin geçiş güzergahında bulunuyor.”   
İsrail ile Sudan arasında ikili güvenlik anlaşması imzalandığını hatırlatan Süleyman sözlerini şöylşe sürdürdü:
“İsrail bu güvenlik anlaşmasıyla İran silahlarının Hamas’a ulaştırılmasının önüne geçmeyi garanti altına aldı. Son ziyaretinin birkaç yönü ve amacı olmalı. Ülkede yönetimin sivillere devredilmesi için uzun süredir protesto gösterileri düzenleniyor, İsrail bahsi geçen anlaşmaları mevcut yönetimdeki askerlerle yaptı. Dolayısıyla bu kişilere, mevcut krizden çıkış yolu bulunabilmesi için  kendi deneyimlerini aktaracaktır. Hartum’la ilişkilerini sürdürmek isteyen İsrail, askerlerin yönetimden tamamen uzaklaştırılmadığı bir çözüm bulunması için çaba sarf ediyor olmalı.”  

Ortadoğu'da yeni proje 
İsrail, İbrahim Anlaşmaları olarak bilinen Ortadoğu’daki yeni projesi kapsamında Sudan’a özel bir ilgi duyuyor. Uluslararası ilişkiler alanında çalışmalar yürüten Profesör Reşid Muhammed İbrahim, Independent Arabia'ya şu değerlendirmelerde bulundu:
“İsrail ulusal güvenlik dairesini, kara, hava ve denizlerde mümkün olabildiğince genişletmek istiyor. Dolayısıyla bölgedeki tüm krizleri, siyasi gündeminin yararına kullanmak için hareket ediyor. Sudan’daki mevcut sahne, ikili ilişkilerin geliştirilmesi için olanaklar sağlıyor. İsrail, asker kökenliler, özellikle Ordu Komutanı Abdulfettah el-Burhan aracılığı ile ilişkilerini pekiştirmek istiyor. Nitekim Burhan, 2020’de dönemin İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile görüşerek bu pozisyon için uygun olduğunu göstermişti. Sudan’da genel seçimlerin yapılması ya da demokratik geçiş sürecinin başarıya ulaşması İsrail’in öncelikleri arasında değil. Görünürde halkla ilişkiler çerçevesinde bu yönde söylemleri olsa da kendi ulusal ve ekonomik çıkarlarını öncelediklerini düşünüyorum.”  
Bunun İsrail heyetinin ilk ziyareti olmadığını hatırlatan İbrahim değerlendirmesine şöyle devam etti:
“Daha önce de İsrail askeri heyetleri birçok defa Sudan’ı ziyaret etti. Bu ziyaretlerin ana gündemi bölgesel güvenlikle ilgiliydi. Terörün bölgede yayılmasının ve Sudan üzerinden İsrail karşıtı örgütlere silah sağlanmasının önlenmesi başlıca konular arasındaydı. Bununla birlikte, Kızıldeniz’in güvenliği de ana gündem maddesiydi. İsrail’in her ne kadar Kızıldeniz’e doğrudan sınırı olmasa da kendisini kıyıdaş ülke olarak görüyor. Dolayısıyla, Kızıldeniz’e sınırı olan Mısır, Suudi Arabistan, Eritre, Ürdün ve Sudan tarafından gerçekleştirilecek herhangi bir askeri oluşumun parçası olmak istiyor. Özellikle de Washington ve Moskova, Kızıldeniz’de üs kurma yarışındayken meselenin dışında tutulmak istemiyor.”   
Profesör İnrahim açıklamalarında İsrail heyetinin ziyaretinin zamanlamasına dikkat çekti:
“Ülkenin birçok şehrinde, özellikle başkent Hartum'da protestolar artmışken İsrail heyetinin ‘askeri bileşenleri’ ziyaret etmesi, mevcut yönetime destek anlamına gelir. Askeri yönetim, anlaşmaya mesafeli yaklaşan sivillerin aksine İbrahim Anlaşması projesi içinde yer alıyor. İsrail, ikincil bir mesele olarak gördüğü yönetimin sivillere devredilmesini önemsemiyor. Bununla birlikte resmi olarak ABD’nin vizyonunu ve 18 Ocak Salı günü Riyad'da düzenlenen Sudan’ın Dostları Konferansı'nın sonuçlarını da destekliyor.”

Ziyaret talebi ABD’den geldi
Sudanlı yazar Cemil el-Fadıl, Washington ve Tel Aviv’in, Sudan'da çıkarlarını koruyabilecekleri bir çözüm yolu arayışında olduğunu belirttiği açıklamasında şunları söyledi:
“ABD yönetimi, Sudan’da istikrarı sarsan bireylere yaptırım uygulanması yönünde iç baskılara maruz kalıyor. Yönetim, Abdulfettah el-Burhan'ın 25 Ekim’de gerçekleştirdiği darbeden geri adım atmasını umarak, Kongre’deki soruşturma önerilerini erteliyor. ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken daha önce İsrail'den güçlü ilişkileri olduğu askerleri darbeden vazgeçirerek Sudan krizinin çözümünde olumlu bir rol oynamasını talep etmişti. ABD'nin BM Büyükelçisi Linda Thomas-Greenfield de kasım ayında Tel Aviv’e yaptığı ziyarette İsrailli yetkililerden, Sudan’daki askeri yetkililerle ilişkilerini kullanarak krizin çözümüne katkı sunmalarını talep etmişti.” 
Fadıl açıklamasının devamında yürütülen çözüm çabalarına dikkat çekti:
“İsrail heyetinin Hartum'a yaptığı son ziyaretin ABD’nin özel isteğiyle gerçekleştiğini düşünüyorum. ABD'nin Afrika Boynuzu Özel Temsilcisi David Satterfield’ın ‘çözüm’ misyonunun başarılı olması isteniyor. Halefi olan Jeffrey Feltman'ın başarısızlığının tekrarından endişe ediliyor. Heyeti taşıyan uçağın önce Şarm el-Şeyh’e gitmesi, meselenin Mısır’la koordine dahilinde ele alındığını gösteriyor. Sudan’ın Dostları Konferansı da ziyaretle ilişkili gibi görünüyor. Anladığım kadarıyla uluslararası taraflar, askeri darbenin sonlandırılması, asker ve sivillerin ortak yönetiminde bir geçiş hükümeti kurulması için anlaşmaya varmaya ve sorunu çözmeye çalışıyor. Böylelikle askerlerle iyi ilişkileri olan Mısır da dahil tüm tarafların çıkarları korunmuş olacaktır. Ancak cevap bekleyen soru şudur: Askerlerin yönetimden tamamen ayrılmasını talep eden Sudan halkı razı edilebilecek mi? ” 

Olağanüstü hal  
İsrail ile Sudan geçen yıl ‘ilişkilerin normalleştirilmesi’ anlaşması imzalamıştı. İsrailli yetkililer Hartum’u en son Kasım 2021’de ziyaret etmişti.  
Askeri Geçiş Konseyi (AGK) ile sivil muhalif koalisyon Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri (ÖDBG) tarafından 2019’da imzalanan Anayasal Bildiri’nin askıya alınması ve olağanüstü hal ilan edilmesi, söz konusu ilişkileri sekteye uğrattı.   
Sudan’da göstericiler 25 Ekim’den bu yana, darbeci olarak nitelendirdikleri Abdulfettah el-Burhan başkanlığındaki yönetimi protesto ediyor. Konsey Başkanı Burhan ve Başbakan Abdullah Hamduk arasında, 21 Kasım’da  Hamduk’un göreve dönmesi yönünde uzlaşıya varıldı. Yeniden göreve gelen başbakanın seçimlere kadar bir teknokratlar hükümetini yönetmesi bekleniyordu. Ancak askerlerle uzlaşıyı protesto eden halka kulak veren Hamduk, uzlaşma çabalarının sonuçsuz kaldığını belirterek 2 Ocak’ta istifa etti.  
Sudan Merkezi Doktorlar Komitesi'ne göre darbe sonrası düzenlenen gösterilerde 72 kişi yaşamını yitirdi.   



Ben-Gvir, itfaiye aracı bağışı ve 17 gencin eğitimiyle Suveyda sakinlerinin gönlünü kazanmaya çalışıyor

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, çarşamba günü üst düzey savunma, dışişleri ve güvenlik yetkilileri eşliğinde Suriye sınırındaki tampon bölgeyi gezdi. (İsrail Hükümeti Basın Ofisi)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, çarşamba günü üst düzey savunma, dışişleri ve güvenlik yetkilileri eşliğinde Suriye sınırındaki tampon bölgeyi gezdi. (İsrail Hükümeti Basın Ofisi)
TT

Ben-Gvir, itfaiye aracı bağışı ve 17 gencin eğitimiyle Suveyda sakinlerinin gönlünü kazanmaya çalışıyor

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, çarşamba günü üst düzey savunma, dışişleri ve güvenlik yetkilileri eşliğinde Suriye sınırındaki tampon bölgeyi gezdi. (İsrail Hükümeti Basın Ofisi)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, çarşamba günü üst düzey savunma, dışişleri ve güvenlik yetkilileri eşliğinde Suriye sınırındaki tampon bölgeyi gezdi. (İsrail Hükümeti Basın Ofisi)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun yaklaşık bir yıldır İsrail’in işgali altında bulunan Suriye’nin güney bölgelerine yaptığı provokatif turdan ve aynı anda Suriye’den yürütülen silah kaçakçılığı ağının ortaya çıkarılmasından bir gün sonra, İsrail makamları dikkat çeken bir açıklama yaptı. Açıklamaya göre İsrail, Suveyda’dan 17 Dürzi gencine profesyonel yangın söndürme eğitimi vermeyi ve vilayete bir itfaiye aracı hediye etmeyi planlıyor.

Bu açıklama, sosyal medyada geniş yankı uyandırdı. Paylaşımların çoğunda, İsrail’in niyetlerine yönelik eleştiriler ve uyarılar öne çıktı. Sosyal medya kullanıcıları, Beşşar Esed rejiminin devrilmesinden bu yana İsrail’in 450 kilometrekareyi aşan Suriye toprağını işgal ettiğine (1967’den beri işgal altında tuttuğu Golan Tepeleri’ne ek olarak) ve Şam’dan ülkenin güney ve güneybatı sınırlarına uzanan bölgede güvenlik kontrolünü dayattığına dikkat çekti.

İsrail güçlerinin Suriye topraklarına ilk adım attığı günden bu yana bölgede gerilim yarattığı, toplumsal çatışmaları körüklemeye çalıştığı, hava saldırıları ve topçu bombardımanları düzenlediği, hatta Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nı hedef aldığı belirtildi. Bu adımların, Şam yönetimine baskı kurmak ve onu güvenlik anlaşmalarına zorlamak amacı taşıdığı ifade edildi.

Gelen son bilgilere göre, Arap karşıtı söylemleri, aşırı sağcı tutumu ve ırkçı görüşleriyle bilinen İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir bakanlığına bağlı İtfaiye Kurumu’na Suveyda’ya bir itfaiye aracı gönderilmesi yönünde talimat verdi. Ben-Gvir bu adımı ‘üst düzey insani bir girişim’ olarak tanımladı. Ancak bölge kamuoyu, özellikle Araplarla ilgili politikaları göz önüne alındığında, Ben-Gvir’in bu girişiminin insani amaçlar taşıdığına pek ihtimal vermiyor. Bu nedenle söz konusu adımın gerçekten Suveyda’da çıkabilecek yangınlara destek olmayı mı hedeflediği, yoksa bölgede yeni fitneler ve çatışma alanları yaratmayı mı amaçladığı yönünde soru işaretleri doğmuş durumda.

cdft
İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir, 28 Ocak 2024 tarihinde Gazze Şeridi ve Batı Şeria'nın kuzeyinde yerleşim yerlerinin yeniden inşası için çağrıda bulunan bir konferansta konuşuyor. (Reuters)

Gelen bilgiler, söz konusu girişimin İsrail’in güney Suriye’deki nüfuzunu ‘insani yardım’ görünümü altında genişletmeyi hedefleyen daha kapsamlı bir planın parçası olabileceği yönünde. Bu çerçevede İsrail’in, Suriye toplumunda ayrışma yaratmak amacıyla Dürzi topluluğu ile ‘özel bağlara’ sahip olduğu iddiasını öne çıkardığı değerlendiriliyor.

Şarku’l Avsat’ın Yediot Aharonot’tan aktardığına göre Dürzi topluluğundan 17 genç, üç hafta sürecek yoğun bir itfaiyeci eğitimine tabi tutulacak. Programın ardından her bir katılımcı, tam teçhizatlı şekilde Suriye’ye dönecek. Ayrıca Suveyda’da yeni bir itfaiye istasyonu kurulacağı ve bölgeye bir itfaiye aracı gönderileceği bildirildi.

Haberde, Ben-Gvir’in “Suriye’deki itfaiye istasyonu acil durumlarda kurtarma kapasitesi sağlayacak” dediği aktarıldı. Haberin devamında, İsrail’in, güney Suriye’deki Dürzilerle ilişkisini ‘derin bir stratejik bağ’ olarak nitelendirdiği ve sınırın ötesinde yaşayan Dürzi aileleri de bu çerçevede değerlendirdiği ifade edildi.

Ben-Gvir’in ayrıca şu sözlerine yer verildi: “İsrail’deki Dürzi topluluğuyla ilişkileri güçlendirmeyi sürdüreceğiz. Bunu hem ulusal güvenlik kurumlarında Dürzi subayların üst görevlere getirilmesiyle hem de ihtiyaç duyulan her alanda destek ve yardım sağlayarak yapacağız.”

xsd
İşgal altındaki Golan Tepeleri'nden İsrail ile Suriye sınırında kaçakçılık faaliyetlerinin artması, bu bölgeyi ‘Ekim 2023'ten bu yana silah ve uyuşturucu kaçakçılığının aktif bir merkezi’ haline getirdi. (İsrail Ordusu)

Söz konusu haber, çarşamba günü ortaya çıkarılan Suriye kaynaklı silah kaçakçılığı ağına ilişkin polis tarafından yayımlanan yeni detaylarla aynı dönemde gündeme geldi. Tel Aviv tarafından ‘Dürzi ağı’ olarak adlandırılan yapılanmanın tüm üyelerinin (18 kişi) Dürzi kökenli olduğu açıklandı.

Ağda yer aldığı belirtilen bazı isimler kamuoyuyla paylaşıldı. Buna göre Şefa Amr kentinde yaşayan 49 yaşındaki Rami Ebu Şah, yapılanmanın lideri olarak gösteriliyor. Diğer üyeler arasında Suriye’nin Hadr köyünden Yaser Burcas (29), Revad el-Bassar (25) ve Selman Ebu Kays (51) bulunuyor.

İsrail tarafında gözaltına alınanlar arasında ise Rami Ebu Şah’ın yanı sıra Yarka köyünden Emir Selman (25) ve Munir Ebu Davud (26) yer alıyor. Ayrıca İsrail ordusuna mensup askerler arasında İyad Halebi (45), Emel Selim (26), Suheyl Meadi (21) ve Şefa Amr’dan Salih Hanayfis’in (23) tutuklandığı bildirildi. Kimliklerinin açıklanmasına izin verilmeyen sekiz kişinin daha gözaltında olduğu ifade edildi.

xsdf
Suriye'den İsrail'e silah kaçakçılığı… Tel Aviv, düzenli ve yedek askerler dahil olmak üzere beş kişinin olayla ilgisi olduğunu açıkladı. (Polis Sözcüsü)

İsrail basınında yer alan sızıntılara göre, silah kaçakçılığında kullanılan araçların orduya ait kamyon ve askeri taşıtlar olduğu iddia edildi. Silahları ülkeye getirenlerin ise Bedevi aşiretlerin saldırısı sırasında Suveyda’yı savunmak için Suriye’ye geçtiklerini öne süren İsrailli Dürziler olduğu belirtildi. Bu kişilerin bölgede çok büyük miktarda silah buldukları ve bunları son derece düşük fiyatlara satın aldıkları ifade edildi. Aktarılan bilgilere göre bir tabanca bin şekel (yaklaşık 300 dolar), bir makineli tüfek 3 bin şekel, bir RPG roketatar ise 4 bin şekele alınmış; bu silahların İsrail’de beş ila on katı fiyatlarla satıldığı kaydedildi. Ayrıca, Suveyda’ya gönderileceği duyurulan itfaiye aracına ilişkin haberin, silah ticareti skandalının üzerini örtmeye yönelik bir girişim olabileceği ihtimali de gündeme geldi.


Menfi, Dibeybe ve Takala, çatışmada ‘yeni bir cephe’ açarak Başkanlar Konseyi’ni kurdu

Libya Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi, Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) İletişim ve Siyasal İşlerden Sorumlu Devlet Bakanı Velid el-Lafi, UBH Başbakanı Abdulhamid Dibeybe ve Devlet Yüksek Konseyi (DYK) Başkanı Muhammed Takala (Libya Başkanlık Konseyi)
Libya Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi, Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) İletişim ve Siyasal İşlerden Sorumlu Devlet Bakanı Velid el-Lafi, UBH Başbakanı Abdulhamid Dibeybe ve Devlet Yüksek Konseyi (DYK) Başkanı Muhammed Takala (Libya Başkanlık Konseyi)
TT

Menfi, Dibeybe ve Takala, çatışmada ‘yeni bir cephe’ açarak Başkanlar Konseyi’ni kurdu

Libya Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi, Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) İletişim ve Siyasal İşlerden Sorumlu Devlet Bakanı Velid el-Lafi, UBH Başbakanı Abdulhamid Dibeybe ve Devlet Yüksek Konseyi (DYK) Başkanı Muhammed Takala (Libya Başkanlık Konseyi)
Libya Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi, Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) İletişim ve Siyasal İşlerden Sorumlu Devlet Bakanı Velid el-Lafi, UBH Başbakanı Abdulhamid Dibeybe ve Devlet Yüksek Konseyi (DYK) Başkanı Muhammed Takala (Libya Başkanlık Konseyi)

Libya’nın başkenti Trablus’ta, ‘üst düzey liderlerin tutumlarını birleştirmeyi’ amaçlayan Başkanlar Konseyi’nin kurulduğu duyurulurken, Libya Ulusal Ordusu (LUO) Komutanı Mareşal Halife Hafter’in oğulları Saddam ve Belkasım’ın Türkiye ve Rusya’da ortak iş birliği ve ‘yeniden inşa’ dosyasıyla ilgili görüşmeler yürüttüğü bildirildi.

d
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, LUO Genel Komutan Yardımcısı Orgeneral Saddam Hafter'i karşıladı. (LUO Genel Komutanlığı)

Libya’daki üç üst makam, dün Trablus’ta düzenlenen üst düzey bir toplantıda Başkanlar Konseyi’nin kurulduğunu açıkladı. ‘Egemen en üst otorite’ olarak tanımlanan bu yapı; Libya Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi, Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) Başbakanı Abdulhamid Dibeybe ve Devlet Yüksek Konseyi (DYK) Başkanı Muhammed Takala’yı bir araya getiriyor.

Bu adımın, ‘ulusal karar birliğini sağlamak’ ve kurumlar arası uyumu güçlendirmek amacıyla oluşturulan ‘ortak ulusal yaklaşım’ çerçevesinde atıldığı belirtildi.

Libya Başkanlık Konseyi’ne göre yeni heyet, ulusal karar alma süreci için ortak bir yöntem geliştirmek, siyaset, ekonomi ve güvenlik başlıklarında resmi tutumları uyumlaştırmak, Libya’nın egemenliğini, toprak bütünlüğünü ve siyasi, toplumsal ve ekonomik istikrarını koruyacak ortak politikalar üretmekle görevlendirildi. Açıklamada, bunun için yeni bir kurum kurulmayacağı ve ek idari yük oluşturulmayacağı vurgulandı.

fgt
Libya Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi, Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) İletişim ve Siyasal İşlerden Sorumlu Devlet Bakanı Velid el-Lafi, UBH Başbakanı Abdulhamid Dibeybe ve Devlet Yüksek Konseyi (DYK) Başkanı Muhammed Takala (Libya Başkanlık Konseyi)

Üç üst Libyalı makam, yeni yapının mevcut dönemin gerekliliklerine yanıt niteliği taşıdığını vurgulayarak, bu adımın ‘bölünmelerin aşılması ve ulusal sorumluluk ruhuyla çalışma’ yönündeki taahhüdü yansıttığını bildirdi. Açıklamada, diğer egemen kurumlara da ‘bu koordinasyon sürecine katılarak istikrarın güçlendirilmesine ve Libya devletinin yüksek çıkarlarının korunmasına katkı sunma’ çağrısı yapıldı. Ayrıca güçlü, birleşik, egemenliğini ve halkının kaynaklarını koruyabilen bir devlet inşa etme hedefi vurgulandı.

UBH İletişim ve Siyasal İşlerden Sorumlu Devlet Bakanı Velid el-Lafi, Başkanlar Konseyi’nin kuruluş bildirisini kamuoyuna duyurdu.

Kuruluş bildirisinde el-Lafi, söz konusu konseyin yeni bir kurum oluşturmadığını ve devlete herhangi bir idari yük getirmediğini belirtti. Konseyin, düzenli ve acil toplantılar yoluyla makamlar arasındaki koordinasyonu artırmayı, siyaset, ekonomi ve güvenlik alanlarındaki zorlukları ele almayı ve Libya devletinin resmi mesaj ve tutumlarında birlik sağlamayı amaçladığını ifade etti.

El-Lafi, konseyin kurulmasının mevcut ulusal koşullara bir yanıt olduğunu, istikrar sürecini desteklediğini ve egemenliğin korunması ile devletin yüksek çıkarlarının savunulmasına yönelik çabaları birleştirdiğini söyledi. Ayrıca diğer egemen kurumların da bu konseye katılması çağrısında bulundu.

Yeni heyet, Bingazi’deki otoriteyle yeni bir gerilim hattı yaratacak bir adım olarak değerlendirilirken, bu hamlenin ‘LUO’nun artan nüfuzuna karşı bir denge arayışı’ olduğu yorumları yapıldı.

Konseyin ilanının ardından, LUO’ya yakın isimler yapı hakkında sert eleştiriler yöneltti. Bu kişiler, yeni oluşumu ‘Trablus yönetiminin daralan etkisine verilmiş bir tepki’ olarak nitelendirdi. Bu değerlendirmeyi dile getirenler arasında Libyalı diplomat Hasan es-Sağir de yer aldı.

xsdfrg
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, LUO Genel Komutan Yardımcısı Orgeneral Saddam Hafter'i kabul etti. (LUO Genel Komutanlığı)

Bu arada LUO Genel Komutanlığı, dış faaliyetleri genişletme kapsamında dün, LUO Genel Komutan Yardımcısı Orgeneral Saddam Hafter’in resmi bir ziyaret için Türkiye’ye gittiğini ve burada Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile görüştüğünü açıkladı.

LUO Genel Komutanlığı tarafından yapılan kısa açıklamada, iki tarafın ‘ortak ilgi alanlarına ilişkin çeşitli dosyaları ele aldığı, bölgesel gelişmeleri değerlendirdiği ve ikili iş birliği perspektiflerini tartıştığı’ bildirildi.

Saddam Hafter, başkent Ankara’daki Savunma Bakanlığı’nda Savunma Bakanı Yaşar Güler ile de bir araya geldi. LUO Genel Komutanlığı, görüşmede uluslararası gelişmelerin değerlendirildiğini ve ‘iki ülke arasında ortak askeri iş birliğinin güçlendirilmesine, güvenlik zorluklarıyla başa çıkılmasına ve bölgedeki güvenlik ve istikrar çabalarının desteklenmesine yönelik yolların tartışıldığını’ aktardı.

Saddam Hafter’in geçtiğimiz ağustos ayında babasının yardımcısı olarak yemin etmesinin ardından ilk görevlerinden biri, Bingazi Limanı’nda bir Türk askeri heyetiyle görüşmek olmuş, görüşmede taraflar deniz ve askeri iş birliğinin güçlendirilmesi konusunu ele almıştı.

Saddam Hafter, temmuz ayında İstanbul’daki IDEF 2025 Uluslararası Savunma Sanayii Fuarı’na resmi davet üzerine katılmış ve burada üst düzey Türk askeri liderlerle bir araya gelmişti. Görüşmelerde, ‘ortak askeri iş birliğinin güçlendirilmesi ve savunma alanındaki deneyimlerin paylaşılması’ üzerinde durulmuştu.

sdf
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov dün Moskova'da Libya Kalkınma ve Yeniden Yapılanma Fonu Genel Direktörü Belkasım Hafter ile görüştü. (Libya Kalkınma ve Yeniden Yapılanma Fonu)

Diğer yandan Libya Kalkınma ve Yeniden Yapılanma Fonu Genel Direktörü Belkasım Hafter, Rusya’nın başkenti Moskova’yı ziyaret etti. Libya Kalkınma ve Yeniden Yapılanma Fonu tarafından yapılan açıklamaya göre Belkasım Hafter, Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile ‘yeniden inşa ve kalkınma alanlarında ortak iş birliği yollarını’ görüştü. Açıklamada, Rusya’nın Libya’nın doğusundaki otoritelerle güvenlik, ekonomi ve teknoloji alanlarında dikkat çeken ilişkiler geliştirdiği vurgulandı.

Libya-ABD ilişkileri çerçevesinde ise UBH, Washington’daki Atlantik Konseyi’nin Ulusal Ekonomik ve Sosyal Kalkınma Konseyi ile ortaklaşa düzenlediği üst düzey yuvarlak masa toplantısına ev sahipliği yaptığını duyurdu.

UBH’nin dün yaptığı açıklamaya göre, ‘Libya-ABD İlişkilerinde Yeni Ufuklar’ başlığıyla düzenlenen toplantıya üst düzey Libyalı yetkililer ile Kongre, yönetim ve düşünce kuruluşlarından Amerikalı temsilciler katıldı. Toplantı, iki ülke arasındaki siyasi, ekonomik ve güvenlik iş birliğini güçlendirmeyi amaçlıyor.

Şarku’l Avsat’ın aldığı bilgiye göre yuvarlak masa toplantısında üç ana konu ele alındı: Demokratik sürecin ve ulusal seçimler için yol haritasının desteklenmesi, enerji ve altyapı sektörlerindeki yatırım fırsatlarının değerlendirilmesi, bölgesel güvenlik zorlukları ve dış müdahalelere karşı alınacak önlemler.

UBH, Libyalı heyetin ‘yönetişim ve şeffaflığı güçlendirme, ABD ile kapsamlı stratejik ortaklık geliştirme taahhüdünde bulunduğunu’ ve bunun istikrarı destekleyerek iki ülke ve bölge arasındaki iş birliğine yeni ufuklar açmayı hedeflediğini belirtti.


İsrail, Han Yunus'ta bir Hamas lideri ve tünel görevlisinin hedef alındığını duyurdu

İsrail, Han Yunus'ta bir Hamas lideri ve tünel görevlisinin hedef alındığını duyurdu
TT

İsrail, Han Yunus'ta bir Hamas lideri ve tünel görevlisinin hedef alındığını duyurdu

İsrail, Han Yunus'ta bir Hamas lideri ve tünel görevlisinin hedef alındığını duyurdu

İsrail ordusu, Gazze Şeridi'ndeki Hamas hedeflerine saldırı düzenlediğini duyurdu ve saldırının "Gazze Şeridi'ndeki Hamas Deniz Kuvvetleri Komutanı Abdullah Ebu Şemela'yı" hedef aldığını belirtti.

İsrail ordusunun Arap medyası sözcüsü Avichay Adraee, "X" platformu aracılığıyla yaptığı açıklamada, Ebu Şamala'nın "hareketin en önde gelen üyelerinden biri olduğunu, yıllar boyunca deniz kuvvetlerinde çeşitli görevlerde bulunduğunu, Zikim üssündeki deniz kuvvetlerine baskın girişiminde yer aldığını ve 7 Ekim'deki deniz saldırısı için sistemin eğitimini ve planlamasını denetlediğini" belirtti. Şamala ayrıca savaş sırasında deniz hedeflerine odaklanarak, orduya karşı birçok terör operasyonu düzenledi.

ser4
İsrail askerleri, Hamas'ın Gazze Şeridi'nin kuzeyinde tasarladığı demir tünelden geçiyor... 15 Aralık 2023 (Reuters) 

Adraee açıklamasında, "Hamas hareketine ait Han Yunus bölgesindeki taburlardan birinin tünel sorumlusu olan ve rehine alma olayına katılan Fadi Ebu Mustafa hedef alındı" ifadelerine yer verildi.