Tunus Cumhurbaşkanı Said’den yargıya tanınan ayrıcalıklara tepki

Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said. (Reuters)
Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said. (Reuters)
TT

Tunus Cumhurbaşkanı Said’den yargıya tanınan ayrıcalıklara tepki

Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said. (Reuters)
Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said. (Reuters)

Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said, Tunus Yüksek Yargı Konseyi (YYK) üyelerine sağlanan maddi desteğin ve ayrıcalıkların kaldırılmasını öngören cumhurbaşkanlığı kararnamesine yönelik tepkilere cevap verdi. Said, söz konusu kararnamenin doğru olduğunu savundu. Siyasi partiler ve insan hakları örgütleri ise siyasi otoritenin yargı yapılarını kontrol etmesi ve bunların cumhurbaşkanlığı projesinin hizmetine uyarlanması girişiminden endişeli.
Said, Başbakan Necla Buden ile gerçekleştirdiği görüşmede şunları söyledi:
“Bir kişi kendine nasıl maaş veya maddi yardım sağlar? 2 bin 364 bin Tunus dinarı ve 400 litre akaryakıt hibesinin anlamı nedir? Dokunulmazlıkları kaldırılan çok sayıda hakimin takip edilmemesi ne demek? Her biri kendi sorumluluğunu taşımalı.”
Güvenlik güçleri tarafından tutuklanarak savcılığa sevk edilen bir teröristin serbest bırakıldığını ifşa eden yargı otoritesini de eleştiren Said sözleirni şöyle sürdürdü:
“Yargının soruşturmada özgür olduğu söyleniyor. Evet öyle, biz de yargının özgür olması için çalışıyoruz. Fakat yargı devlet ya da hükümet değildir. Yasayı uygulamakla yükümlüdür.”
Said’in 45 üyesinin yararlandığı ayrıcalıklara ve maddi yardımlara dikkat çekerek YYK’nın varlığına son vermeye çalıştığını öne süren Tunuslu siyasi analist Hasan el-Ayadi, Cumhurbaşkanı’nın yargıyı bir araç olarak gördüğünü, devletin politikalarının ve çıkarlarının önünde duran herkesi takip etmesi için bir enstrüman olarak algıladığını üstü kapalı şekilde olsa da söylediğini kaydetti.
Ayadi’ye göre Konsey tarafından talep edilen bağımsızlık, tam bir otoritenin yerini alabileceği veya devlet içinde bir devlet oluşturabileceği anlamına gelmiyor. Konsey’e tanınan düzenleyici yetkiler ise onu devlet kurumlarının üzerine koymuyor, kanun ve yönetmeliklerine göre işleyen bir parçası haline getiriyor.
Said’in yargıyı bu alanda ayrıcalıklara sahip bir konuma  yerleştiren algıları anlamaya çalıştığını söyleyen Ayadi, Said’in doğrudan yargıya el uzatarak YYK’ya verilen yetkilerin bir kısmını geri almak ve bu yapıyı devlete dahil etmek istediğini öne sürdü.
Öte yandan Tunus'ta üç siyasi parti lideri, güvenlik görevlilerinin devrim bayramını kutlayan göstericileri dağıtmak için aşırı şiddet kullanması dolayısıyla İçişleri Bakanı Tevfik Şerafeddin ile aynı bakanlığın Genel Güvenlik Müdürü ve araştırmayla ortaya çıkacak tüm şahıslar hakkında suç duyurusunda bulundu. Protestoculardan bazıları, Tunus anayasasının açıkça ihlali ile suçlanmış ve İçişleri Bakanlığı tarafından verilen talimat üzerine tutuklanmıştı.
Demokratik Akım ve Cumhuriyetçi Parti, sivil toplum kuruluşları ve insan hakları örgütleri ve Emek ve Özgürlük için Demokratik Blok Partisi (Tekattul), güvenlik birimlerinin 14 Ocak'ta başkentte gerçekleşen gösteriye verdiği tepkiyi ve onlarca katılımcının tutuklanmasına tepki gösterdi. İçişleri Bakanlığı ise hükümetin salgın döneminde kapalı veya açık alanlardaki tüm gösterilerin yasaklanması kararının ihlal edildiğini vurgulayarak göstericilere yönelik uygulamayı savundu.
Göstericilerin güvenlik bariyerlerini aşmaya ve düzeni ve güvenliği sağlamak için görev yapan güvenlik personeline saldırmaya çalıştığını öne süren hükümet, güvenlik birimlerinin göstericilere karşı son derece dikkatli davrandığını, protestoları dağıtmak için su ve biber gazı püskürttüğünü bildirmişti.   
Diğer yandan tüm iş insanlarını ve hayırseverleri Tunus'u içinde bulunduğu krizden kurtarmaya çağıran Tunus Baş Müftüsü Şeyh Osman Battih de bu koşullarda yardım eli uzatmanın ahlaki ve dini bir görev olduğunu söyledi. Daha önceki krizlerde destek olanlara teşekkürlerini sundu.



Sudani hükümeti "geçici" statüde

Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani'nin destekçileri, 12 Kasım 2025'te Bağdat'taki Tahrir Meydanı'nda seçim zaferini kutluyor (AP)
Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani'nin destekçileri, 12 Kasım 2025'te Bağdat'taki Tahrir Meydanı'nda seçim zaferini kutluyor (AP)
TT

Sudani hükümeti "geçici" statüde

Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani'nin destekçileri, 12 Kasım 2025'te Bağdat'taki Tahrir Meydanı'nda seçim zaferini kutluyor (AP)
Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani'nin destekçileri, 12 Kasım 2025'te Bağdat'taki Tahrir Meydanı'nda seçim zaferini kutluyor (AP)

Irak seçim komisyonunun dün açıkladığı nihai sonuçlara göre görevden ayrılan Başbakan Muhammed es-Sudani liderliğindeki "Yeniden Yapılanma ve Kalkınma" koalisyonu 46 sandalyeyle kazanan ittifaklar arasında birinci sırada geldi.

Bu arada Irak Federal Mahkemesi, Sudani hükümetinin işlevinin "geçici" hükümete dönüştürüldüğünü ve yeni bir hükümet ve parlamento kurulmasına hazırlık olarak parlamentonun feshedildiğini duyurdu.

Diğer yandaan Şii "Koordinasyon Çerçevesi" güçleri dün akşam yeni hükümetin kuruluşunu görüşmek üzere bir toplantı düzenledi. Şarku'l Avsat'a konuşan Koordinasyon Çerçevesi'ne yakın bir kaynak, hükümetin "iki temel zorlukla karşı karşıya kalacağını" söyledi: "İlk zorluk, iç anlaşmazlıkların üstesinden gelip başbakan adayı üzerinde anlaşmak; ikincisi ise özellikle Meclis Başkanı ve Cumhurbaşkanı'nın seçimi konusunda, Sünni ve Kürt güçlerini hükümetteki temsilcilerini seçmeye ikna etmek."


Trump, BM Güvenlik Konseyi'nin Gazze hakkındaki kararını memnuniyetle karşıladı... Hamas reddetti

Gazze Şeridi'nin merkezinde ateşin başında oturan Filistinli çocuklar (Reuters)
Gazze Şeridi'nin merkezinde ateşin başında oturan Filistinli çocuklar (Reuters)
TT

Trump, BM Güvenlik Konseyi'nin Gazze hakkındaki kararını memnuniyetle karşıladı... Hamas reddetti

Gazze Şeridi'nin merkezinde ateşin başında oturan Filistinli çocuklar (Reuters)
Gazze Şeridi'nin merkezinde ateşin başında oturan Filistinli çocuklar (Reuters)

ABD Başkanı Donald Trump, BM Güvenlik Konseyi'nin dün Gazze barış planını onaylamasını övdü ve bunun "dünya çapında daha fazla barışa" yol açacağını söyledi.

Trump, Truth Social platformunda yaptığı açıklamada, oylamanın "başkanlığını yapacağım Barış Konseyi'nin tanınması ve onaylanması" anlamına geldiğini belirterek, "Bu, Birleşmiş Milletler tarihinde alınan en büyük kararlardan biri olacak ve dünya çapında daha fazla barışa yol açacak" dedi.

Filistin hareketi Hamas, BM Güvenlik Konseyi'nin ABD tarafından hazırlanan karar tasarısını kabul etmesini reddetti. Şarku'l Avsat'ın Reuters'ten aktardığına göre Hamas, kararın "Filistin halkımızın talep ve haklarını karşılamadığını ve Gazze Şeridi'ne, halkımızın, güçlerimizin ve gruplarımızın reddettiği uluslararası bir vesayet mekanizması dayattığını" belirtti.

Hamas kararın, özellikle Gazze Şeridi'ndeki Filistinlilerin siyasi ve insan haklarını ele almadığını da ifade etti. Gazze Şeridi'nin, savaşın ilan edilen sona ermesine rağmen etkileri devam eden "bir imha savaşı ve benzeri görülmemiş suçlar" yaşadığını belirtti.

"Uluslararası güce Gazze Şeridi'nde direnişi silahsızlandırmak da dahil olmak üzere görev ve roller atamak, direnişi tarafsızlığından mahrum bırakıyor ve işgalci güçler adına çatışmanın bir tarafı haline getiriyor."

Hareket, kararın "Gazze'yi diğer Filistin topraklarından ayırdığına ve Filistinlilerin kendi kaderini tayin hakkını ve başkenti Kudüs olan bağımsız bir devlet kurma hakkını ihlal eden yeni gerçeklikler yarattığına" inanıyor.

Hamas, "uluslararası hukuk uyarınca her türlü direnişin meşru bir hak olduğunu" vurgulayarak, grupların silahları konusunun yalnızca işgali sona erdirmeyi amaçlayan siyasi çerçevede ele alınabilecek bir iç ulusal mesele olduğunu vurguladı.

Ayrıca, insani yardım ve geçiş noktalarının açılmasının Gazze halkı için temel haklar olduğunu vurgulayan Hamas, yardım çalışmalarının karmaşık siyasi mekanizmalara bağlı olmaması ve Birleşmiş Milletler ve UNRWA aracılığıyla yardımların hızla ulaştırılması çağrısında bulundu.

Güvenlik Konseyi kararı, üye devletlerin, Gazze'nin yeniden inşası ve ekonomik toparlanmasını denetleyecek bir geçiş otoritesi olacağı belirtilen sözde Barış Konseyi'ne katılabileceklerini öngörüyor.

Karar ayrıca, Gazze'nin silahsızlandırılmasından, silahların kaldırılmasından ve askeri altyapının imhasından sorumlu olacak uluslararası bir istikrar gücünün kurulmasına da yetki veriyor.


Gazze'ye yönelik savaşta İsrail gözaltı merkezlerinde 98 Filistinli öldürüldü

Gazze Şeridi'nin Refah kentindeki İsrail askerleri (Arşiv- Reuters)
Gazze Şeridi'nin Refah kentindeki İsrail askerleri (Arşiv- Reuters)
TT

Gazze'ye yönelik savaşta İsrail gözaltı merkezlerinde 98 Filistinli öldürüldü

Gazze Şeridi'nin Refah kentindeki İsrail askerleri (Arşiv- Reuters)
Gazze Şeridi'nin Refah kentindeki İsrail askerleri (Arşiv- Reuters)

İsrail İnsan Hakları Doktorları, dün yaptığı açıklamada, Ekim 2023'te Gazze Şeridi'nde savaşın başlamasından bu yana en az 98 Filistinlinin İsrail gözaltı merkezlerinde öldüğünü, işkence ve tıbbi ihmallere maruz kaldıklarını belirterek uluslararası bir soruşturma çağrısında bulundu.

Kuruluşun "Gözaltı Merkezlerindeki Filistinlilere Verilen Ölüm Cezaları" başlıklı raporunda, en az 46 Filistinlinin İsrail Cezaevi Hizmetleri tarafından işletilen tesislerde, 52 Filistinlinin ise askeri gözaltı merkezlerinde hayatını kaybettiği, bunların tamamının Gazze Şeridi'nde gerçekleştiği belirtildi.

Raporda, Gazze'de geçen ay ilan edilen ateşkese rağmen bu muamelenin devam ettiği ifade edildi. İsrailli doktorlar tarafından kurulan kuruluş, bu sayıyı eşi benzeri görülmemiş olarak nitelendirdi ve gerçek rakamın muhtemelen daha da yüksek olduğunu belirtti.

 İsrail askerleri, Gazze Şeridi sınırına yakın güney İsrail'de konuşlu bir tank taretinin tepesinde duruyor (AFP)İsrail askerleri, Gazze Şeridi sınırına yakın güney İsrail'de konuşlu bir tank taretinin tepesinde duruyor (AFP)

Kuruluş, ilk bulguların ve ölüm sonrası delillerin, baş yaralanmaları, iç kanama ve kaburga kırıkları, akut yetersiz beslenme ve hayat kurtarıcı bakımın reddedilmesi gibi ciddi istismar örüntüsünü gösterdiğini ifade etti.

Rapor, ölüm nedenlerinin belirlenmesi ve sorumluların hesap vermesini sağlamak için bağımsız bir uluslararası soruşturma çağrısında bulunarak sona erdi.

İsrail askeri sözcüsü, tutuklamaların İsrail ve uluslararası hukuka uygun olduğunu ve tutukluların ölümlerinin kabul edildiğini söyledi. Bazılarının hastalık veya önceki yaralanmalardan kaynaklandığını belirten sözcü, askeri polisin her vakayı soruşturduğunu ifade etti.

İsrail Cezaevi Hizmetleri sözcüsü, kurumun yasal denetim altında faaliyet gösterdiğini, tutukluların haklarını güvence altına aldığını ve gözaltında gerçekleşen tüm ölümleri soruşturduğunu belirtti. Kurum, sunulan gerekçelerden haberdar olmadığını belirterek, kötü muamele iddialarını reddetti. Ayrıca, BM İşkenceye Karşı Komite ile yakın zamanda gerçekleştirdiği iş birliğini vurguladı.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre Birleşmiş Milletler ve insan hakları örgütleri, Filistin İslami Direniş Hareketi'nin (Hamas) 7 Ekim 2023'te İsrail'e düzenlediği saldırının ardından Gazze'de savaşın başlaması ve geçen ay ateşkes sağlanmasıyla Filistinlilerin gözaltı koşulları konusunda endişelerini defalarca dile getirdi.