İsrail polisi, Pegasus ile belediye başkanlarını dinlemiş

İsrail polisi, belediye başkanlarının telefonlarını dinlemek için casus yazılım programı Pegasus'u kullandı

Eski İsrail Başbakanı Netanyahu'nun yolsuzluk davalarına karşı olan göstericilerin bazılarının telefonları polis tarafından hacklendi (EPA)
Eski İsrail Başbakanı Netanyahu'nun yolsuzluk davalarına karşı olan göstericilerin bazılarının telefonları polis tarafından hacklendi (EPA)
TT

İsrail polisi, Pegasus ile belediye başkanlarını dinlemiş

Eski İsrail Başbakanı Netanyahu'nun yolsuzluk davalarına karşı olan göstericilerin bazılarının telefonları polis tarafından hacklendi (EPA)
Eski İsrail Başbakanı Netanyahu'nun yolsuzluk davalarına karşı olan göstericilerin bazılarının telefonları polis tarafından hacklendi (EPA)

İsrailli kaynakların aktardığına göre İsrail polisi, İsrail siber saldırı şirketi NSO Group'un şüpheli telefonların izlenmesini sağlayan casus yazılım programı Pegasus'u aralarında devlet görevlileri, iş insanları, muhalif protesto gruplarını dinlemek için mahkeme izni olmaksızın kullandı.
Polis kaynakları, çok sayıda belediye başkanı ve yerel meclisin yanı sıra birçok üst düzey yetkili ve onlara yakın kişilerin takip edildiğini ortaya çıkardı. Kaynaklar, polisin bu dinlemeleri belediye başkanlarına karşı dahi hiçbir gerekçe göstermeden, suç şüphesi olmadan veya haklarında yolsuzluk dosyası açmadan yaptığını söyledi.
Her ikisi de Yediot Ahronot gazetesine bağlı olan Ynet internet sitesi ve ekonomi gazetesi Catalist, İsrail polisinin gizli siber biriminin üyelerinin ülkedeki 3 belediye başkanının telefonuna Pegasus casus programını yerleştirdiğini bildirdi.  Bu, bir mahkeme emri olmadan ve suç işleme olasılığına dair belgelenmiş kanıtlar veya yolsuzluk dosyaları olmadan yapıldı.
Web sitesi, başkanların telefonlarının izlenmesinin ardından birim üyelerinin herhangi bir suç şüphesine rastlamadıklarını söyledi. Ardından üç belediye başkanına yakın kişilerin telefonları dinlendi.
Polis rüşvet aldığına dair kanıt bulmak amacıyla bir belediye başkanının telefonunu hacklemek için casus yazılım programı Pegasus'u kullandı. Delil bulunduktan sonra kamu soruşturması açıldı ve telefonda bulunan veri belediye başkanı aleyhine delil olarak kullanıldı.
Polis, yasada izin verildiği iddia edilen bir boşlukla bunu yaptığını ileri sürdü.
Başka bir olayda, başka bir belediye başkanının telefonunu hacklemek için yine Pegasus kullanıldı. Dinleme sonucunda belediye başkanının bir müteahhitten rüşvet aldığından şüphelenildi. Ancak soruşturma sonucunda iddianame hazırlamak için yeterli delil toplanamadı.
İsrail polisinin, devlet görevlilerini mahkeme izni olmaksızın dinlemek için casus yazılım programı Pegasus’u kullanmaları dün (Pazar) İsrail'de büyük ses getirdi. İsrail İçişleri Bakanı Ayelet Shaked, bunu "demokrasinin temellerini istikrarsızlaştıran tehlikeli bir eylem" olarak değerlendirdi.
Shaked, “Bu araçlar, haklarında ciddi bir suç işlediklerine dair gerçek bir kanıt bulunmayan kişilere karşı kullanılmamalı. Kamu Başdenetçisi (Ombudsman) polisin casus yazılım programını kullanması ile ilgili mümkün olan en kısa sürede bir rapor yayınlamalı” diye konuştu.
İsrail Emniyet Genel Müdürü Kobi Shabtai, kampanyaya, polisinin yalnızca yasalara göre hareket ettiğini ve telefon dinleme bağlamındaki tüm çalışmalarının yalnızca yasal bir otoritenin emriyle yapıldığını söyleyerek yanıt verdi. Polisin yolsuzluk soruşturmalarını kısıtlamak için siyasi baskılara boyun eğmeyeceğini ve bu soruşturmalarda yasal araçlarına bağlı kalacağını açıkladı.
Görev süresi sırasında bu casusluk operasyonunu başlatan eski Polis Başmüfettişi Ronnie Elsheikh, “Belediye başkanlarının birçoğu kasıtsız ihlal yaptılar, yolsuzluk niyetiyle değil” dedi.
Şarku’l Avsat’ın Calcalist gazetesinden aktardığı habere göre “geçtiğimiz hafta başlatılan soruşturmada İsrail polisinin Pegasus programını ilk kez Aralık 2013'te Yohanan Danino'nun polis genel müfettişi olduğu dönemde ele geçirdiği ortaya çıktı.”
Pegasus'u satın almanın ve bakımını yapmanın maliyeti on milyonlarca dolara ulaştı. Program 2015 yılında Polis Başmüfettişi Ronnie Elsheikh döneminde aktif hale getirildi. Bu program kapsamında birçok seçilmiş kişi ve siyasi aktivist, telefonlarında aşırı takip ve casusluğa maruz kaldı.
Olay bir protesto dalgasına yol açtığı ölçüde, İsrail'de polisi savunmak için bir karşı kampanya da düzenleniyor.



Merakla beklenen görüşme... Trump, yarın Beyaz Saray'da Zohran Mamdani'yi kabul edecek

ABD Başkanı Donald Trump ve New York Belediye Başkanı seçilen Zohran Mamdani (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump ve New York Belediye Başkanı seçilen Zohran Mamdani (AFP)
TT

Merakla beklenen görüşme... Trump, yarın Beyaz Saray'da Zohran Mamdani'yi kabul edecek

ABD Başkanı Donald Trump ve New York Belediye Başkanı seçilen Zohran Mamdani (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump ve New York Belediye Başkanı seçilen Zohran Mamdani (AFP)

ABD Başkanı Donald Trump dün akşam yaptığı açıklamada, New York Belediye Başkanı seçilen Zohran Mamdani ile uzun süredir beklenen görüşmenin, aylarca süren gergin ilişkilerin ardından yarın Washington’da gerçekleşeceğini duyurdu.

Trump, “Komünist New York Belediye Başkanı Zohran Mamdani bir görüşme talep etti. Görüşmenin Beyaz Saray’da, 21 Kasım Cuma günü yapılması konusunda anlaştık. Daha fazla detayı ilerleyen günlerde paylaşacağız” dedi.

Mamdani ise ABD kanalı MS NOW’a verdiği röportajda, ekibinin Beyaz Saray ile iletişime geçtiğini belirterek, “New York sakinlerine verdiğim söz gereği, bu şehirde yaşayan 8,5 milyon kişi için faydalı olduğu sürece herkesle görüşmeye hazırım. İnsanlar burada yaşam maliyetlerini karşılamak için mücadele ediyor… Başkan ile sadece dürüstçe konuşmak istiyorum; New York sakinlerini gerçekten savunmanın ne anlama geldiğini anlatmak istiyorum” ifadelerini kullandı.

New York Belediye Başkanı seçilen Zohran Mamdani’nin Sözcüsü, yeni belediye başkanının başkanla görüşmesinin ‘olağan’ olduğunu belirterek, Mamdani’nin görüşmede ‘kamu güvenliği, ekonomik güvenlik ve yaşam maliyetleri konularını’ ele almayı planladığını söyledi.

Trump aylardır Mamdani'yi eleştirerek onu ‘komünist’ olarak nitelendirdi ve seçilmesi halinde memleketinin mahvolacağını öngördü. Ayrıca, Uganda'da doğan ve 2018'de ABD vatandaşlığı alan Mamdani'yi sınır dışı etmekle ve şehirden federal fonları çekmekle tehdit etti.

Kasım seçimlerinde Cumhuriyetçilerin Georgia, New Jersey, Pensilvanya ve Virginia’da ağır yenilgi almasının ardından, Trump yaşam maliyetleri konusuna daha fazla vurgu yapmaya başladı. Bu konu, Demokratların kampanyalarının merkezi bir unsuru olmuş, Mamdani’nin kampanyasında da öne çıkmıştı. Trump, cuma günü sosyal medyada yayımladığı bir paylaşımda, Cumhuriyetçi Parti’yi ‘yaşam maliyetleri partisi’ olarak nitelendirdi.

Bu gelişmeler, Başkan Trump ve Cumhuriyetçi Partili müttefiklerinin ekonominin şu anda ‘hiç olmadığı kadar güçlü’ olduğunu savunduğu bir dönemde yaşanıyor.

Öte yandan New York’un seçilmiş belediye başkanı Zohran Mamdani, bu ayın başında yaptığı zafer konuşmasında, kısa bir süre önce Queens’i temsil eden nispeten az tanınan bir eyalet milletvekiliyken, ülkenin en büyük şehrinin seçilmiş belediye başkanı konumuna gelen 34 yaşındaki bir siyasetçi olarak, New York’un ‘ülkeye başkanı nasıl yenebileceğini göstermek istediğini’ söyledi.


Dünya Sağlık Örgütü'nün bütçesini karşılayabilmesi için 1 milyar dolara ihtiyacı var

Dünya Sağlık Örgütü Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus (Reuters)
Dünya Sağlık Örgütü Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus (Reuters)
TT

Dünya Sağlık Örgütü'nün bütçesini karşılayabilmesi için 1 milyar dolara ihtiyacı var

Dünya Sağlık Örgütü Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus (Reuters)
Dünya Sağlık Örgütü Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus (Reuters)

Dünya Sağlık Örgütü (WHO), ABD'nin bu yılki çekilme kararını telafi etmekte zorlanıyor. Örgüt, 2026-2027 bütçesini karşılamak için 1 milyar dolara ihtiyaç duyduğunu duyurdu.

BM'ye en büyük bağışçı olan ABD Başkanı Donald Trump, Ocak 2025'te Beyaz Saray'a döndükten sonra fonlamayı durdurma kararı aldı. Sonuç olarak, WHO daha önce onaylanan bütçesini 5,3 milyar dolardan 4,2 milyar dolara düşürmek zorunda kaldı.

WHO Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus dün üye ülkelere yaptığı açıklamada, "Bu, Dünya Sağlık Örgütü tarihindeki en zorlu yıllardan biriydi. Kaynakları önceliklendirme ve yeniden yönlendirme gibi zorlu ama gerekli bir süreçten geçtik. Bu da iş gücümüzde önemli bir azalmaya yol açtı" dedi.

Ghebreyesus ayrıca, "Bu sürecin sonuna yaklaşıyoruz" diye ekledi.

Kuruluşun 2026-2027 bütçesinin yüzde 75'ini sağladığını, ancak hâlâ 1 milyar dolarlık bir açıkla karşı karşıya olduğunu ve "kaynak seferberliği açısından eskisinden çok daha kötü bir durumda" olduğunu belirtti.

Üye devletler, mayıs ayında zorunlu katkıları yüzde 20 artırma konusunda anlaştılar. Ancak kuruluş, hâlâ üye devletlerin ve diğer bağışçıların gönüllü katkılarına büyük ölçüde bağımlı.

Uluslararası yardımların azalmasıyla karşı karşıya kalan binlerce sağlık tesisi, insani desteğe en çok ihtiyaç duyan bölgelerde hizmetlerini azaltmak veya faaliyetlerini zorunlu olarak askıya aldı. Sonuç olarak, kuruluş en çok ihtiyaç duyanlara öncelik vermek zorunda kaldı.

Tedros, maliyet azaltma önlemlerinin benimsenmesinin, kuruluşun ortadan kaldırmak zorunda kaldığı iş sayısını beklenen 2 bin 900'den bin 282'ye düşürmesine neden olduğunu belirtti. Bin 89 çalışanın emeklilik, erken emeklilik veya geçici sözleşmelerinin sona ermesi nedeniyle kendi isteğiyle ayrıldığını da ifade etti.


İsrail, Lübnan’ın güneyine en ağır saldırılarından birini gerçekleştirdi

İsrail'in Lübnan'ın güneyindeki Sayda kentinde bulunan Ayn el-Hilva Filistin Mülteci Kampı'na düzenlediği saldırıdan sonra olay yerine intikal eden sağlık görevlileri (Reuters)
İsrail'in Lübnan'ın güneyindeki Sayda kentinde bulunan Ayn el-Hilva Filistin Mülteci Kampı'na düzenlediği saldırıdan sonra olay yerine intikal eden sağlık görevlileri (Reuters)
TT

İsrail, Lübnan’ın güneyine en ağır saldırılarından birini gerçekleştirdi

İsrail'in Lübnan'ın güneyindeki Sayda kentinde bulunan Ayn el-Hilva Filistin Mülteci Kampı'na düzenlediği saldırıdan sonra olay yerine intikal eden sağlık görevlileri (Reuters)
İsrail'in Lübnan'ın güneyindeki Sayda kentinde bulunan Ayn el-Hilva Filistin Mülteci Kampı'na düzenlediği saldırıdan sonra olay yerine intikal eden sağlık görevlileri (Reuters)

İsrail ordusu salı gecesi ve çarşamba sabahı Lübnan'ın güneyindeki Sayda kentinde bulunan Ayn el-Hilva Filistin Mülteci Kampı'na hava saldırıları düzenledi. Saldırılarda en az 13 kişi öldü, onlarca kişi yaralandı.

İsrail ordusunun bu saldırısı, İsrail ile Lübnan arasında geçtiğimiz yıl kasım ayında ateşkes anlaşmasının yürürlüğe girmesinden bu yana gerçekleştirilen en şiddetli ve ölümcül saldırılardan biri oldu.

Ayn el-Hilva Filistin Mülteci Kampı'na düzenlenen hava saldırısından birkaç saat sonra, yine Lübnan’ın güneyde bulunan el-Tiri beldesinde öğrencileri taşıyan bir otobüse düzenlenen başka bir saldırıda bir kişi öldü, 13 kişi yaralandı. Bu olay, geleneksel savaş alanlarının ve Hizbullah üyelerinin peşine düşülmesinin ötesinde yeni bir gerilime işaret etti.

Son saldırılar, aylardır görülen en ağır saldırılar olurken Lübnan’ın güneyindeki iki vilayetteki dört ilçeyi etkiledi. Dün öğleden sonra dört köyde yeniden tahliye bildirimleri dağıtıldı. Bildirimler, bir göç dalgasına yol açtı.