İran, nükleer anlaşmanın canlandırılması için ABD’lilerin serbest bırakılması şartını reddetti

Barry Rosen Şarku’l Avsat’a konuştu: İran'ın çifte vatandaşları alıkoymasına son vermenin zamanı geldi

Barry Rosen (solda) ve Nizar Zakka’nın (sağda) dün Viyana'daki nükleer müzakerelerin yapıldığı binanın önünde çekilen bir fotoğrafı (Şarku’l Avsat)
Barry Rosen (solda) ve Nizar Zakka’nın (sağda) dün Viyana'daki nükleer müzakerelerin yapıldığı binanın önünde çekilen bir fotoğrafı (Şarku’l Avsat)
TT
20

İran, nükleer anlaşmanın canlandırılması için ABD’lilerin serbest bırakılması şartını reddetti

Barry Rosen (solda) ve Nizar Zakka’nın (sağda) dün Viyana'daki nükleer müzakerelerin yapıldığı binanın önünde çekilen bir fotoğrafı (Şarku’l Avsat)
Barry Rosen (solda) ve Nizar Zakka’nın (sağda) dün Viyana'daki nükleer müzakerelerin yapıldığı binanın önünde çekilen bir fotoğrafı (Şarku’l Avsat)

Tahran, ABD'nin nükleer anlaşmayı canlandırmak için başta İran’da tutuklu ABD vatandaşlarının serbest bırakılması olmak üzere hiçbir ön şartı kabul etmeyeceğini açıkladı.
İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Said Hatibzade, Avusturya'nın başkenti Viyana’da yapılan müzakerelerde ‘bir anlaşmaya ulaşılmasına her zamankinden daha fazla yaklaşıldığını’ söyledi. Hatibzade, nükleer anlaşmayı canlandırma müzakereleri ile Tahran'da tutuklu bulunan çifte vatandaş meselesinin bir birinden ayrılması gerektiğini vurguladı.
Hatibzade, dün düzenlediği haftalık basın toplantısında bunların ‘iki farklı mesele’ olduğunu söylese de esnek bir tavırla  “ABD önceki anlaşmalara bağlı kalırsa, bu insani mesele mümkün olan en kısa sürede çözülebilir” ifadelerini kullandı. Hatibzade, “Eğer karşıda bir yönetim varsa, mümkün olan en kısa sürede iki mesele üzerinde kalıcı bir anlaşmaya varılabilir” dedi.
Geçtiğimiz günlerde, İran'da tutuklu kalmış bir grup eski tutuklunun Viyana’ya gelmesi ve ‘çifte uyruklu rehineler’ meselesinin müzakere masasına getirilmesini talep etmesi müzakerecilerin üzerinde ek baskı yarattı. Grupta, 1979-1980 yılları arasında ABD’nin Tahran Büyükelçiliği'nde rehin olarak 444 gün geçiren eski ABD’li diplomat Barry Rosen da yer aldı. Rosen, geçtiğimiz Çarşamba günü İran’da tutuklu bulunan yabancıların ve çift uyruklu vatandaşların serbest bırakılması için Viyana'da açlık grevine başlamıştı. Rosen, beş gün süren açlık grevini, ABD’nin Viyana müzakereleri heyetinin başkanı Robert Malley ile görüşmesinin ardından Pazar günü sona erdirdi.
İran asıllı ABD vatandaşları işadamı Siamak Namazi (50), babası Bakır Namazi(85), iş adamı ve çevre uzmanı Morad Tahbaz ve iş adamı Emad Shargi (57) İran’da tutuklu haldeler. ABD de topraklarında dört İranlıyı alıkoyuyor.
Şarku'l Avsat'a yaptığı açıklamada, İran'daki tutuklular meselesine dikkati çekmek için ABD'den Avusturya'ya geldiğini söyleyen Rosen, “İran'ın buna bir son vermesinin ve ABD ve Batılı ülkelerin bu tutumu durdurmasını istemeleri, aksi takdirde nükleer anlaşmaya dönüş olmayacağını söylemelerinin vakti geldi” ifadelerini kullandı. ABD’nin Viyana müzakereleri heyetinin başkanı Malley ile yaptığı görüşmelerde ‘bir miktar ilerleme’ kaydettiğini belirten Rosen, “İran'la yapılan müzakerelerde insan hakları konusunun daha fazla yer kapladığını düşünüyorum. Ancak siyasi müzakereler söz konusu olduğunda hiçbir garanti alınamaz. Yine de İnsan hakları konusunun müzakerelerin merkezine konulacağına inanıyorum” şeklinde konuştu.
ABD’li yetkili Malley, geçtiğimiz Pazar günü Reuters'a Rosen yanında otururken yaptığı açıklamada, çifte uyruklu tutuklular sorunu çözülmeden İran ile bir anlaşmaya varılmasını reddettiğini söylemişti. Bu arada Rosen Viyana'da, nükleer anlaşma müzakerelerine ev sahipliği yapan Palais Coburg otelinde kalıyor. Otel Avusturya polisi tarafından sıkı bir şekilde korunuyor.
İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hatibzade, ABD'li yetkilinin İran'daki ABD vatandaşı olan tutukluların serbest bırakılmasına ilişkin açıklamalarıyla ilgili olarak İran’ın, ABD tarafından öne sürülen hiçbir ön koşulu kabul etmediğini söyledi. Hatibzade, İran basını tarafından aktarılan açıklamasında, “Müzakereler yeterince karmaşık. Bir de bu tür açıklamalarla durum daha da karmaşık hale getirilmemeli” dedi.
Hatibzade, sözlerini şöyle sürdürdü:
“ABD'de tutulan İranlıların koşullarıyla ilgili endişelerimizi müzakerelerin öncesinde ve sonrasında doğrudan veya dolaylı olarak ilk günden itibaren dile getirdik.”
İran'da tutuklu çifte uyrukluların ise ‘suç işlediklerini, adli suçlamalarla karşı karşıya olduklarını’ iddia eden Hatibzade, bu kişilerin ‘suçlarının’ yetkili mahkemelerce görülen davalarda ele alındığını kaydetti.
Rosen, Şarku'l Avsat'a yaptığı açıklamada, iki güvenlik görevlisinin odasının kapısında beklediğini ve dışarı çıktığında ‘güvenlik tehdidi altında olduğu için’ kendisine eşlik ettiklerini söyledi.
Rosen, Avrupalı, Rus ve Çinli heyetlerle görüşmek üzere otele gelen İran’ın müzakere heyetinin, kendisini Avusturya polisine şikayet etmiş olabileceklerinden şüpheleniyor.
Öte yandan Rosen'a,  daha önce yine Rosen tarafından başlatılan ‘Rehineleri Serbest Bırakın!’ kampanyasında da yer alan ‘Hostage Aid Worldwide’ (Dünya Genelinde Rehinelere Destek) organizasyonunun başındaki Lübnan asıllı Amerikalı işadamı Nizar Zakka da katıldı. Şarku'l Avsat'a konuşan Zakka, kendisinin ve Rosen'in tam da bu dönemde Viyana'ya gelmeye ve oturma eylemi düzenlemeye karar verdiklerini, çünkü müzakerelerde bir anlaşmaya varılmasına yaklaşıldığını ve tutuklular meselesinin unutulmasını ve yarım kalmasını istemediklerini söyledi.
Zakka, ABD Senatosu’na ve yönetimine rehineler konusunun İran'la yapılan nükleer müzakerelerin merkezine konulması çağrısında bulunan bir yazı sunduğunu açıkladı. İran'da, dördü ABD vatandaşlığına, diğerleri ise Avrupa’daki farklı ülkelerin vatandaşlıklarına sahip 14 çifte uyruklu tutuklu var. Zakka da Rosen’in kaldığı Palais Coburg otelinde kalmaya çalıştı. Fakat otel yetkilileri ona Rosen'in kendisinden önce gelmesi ve polis nezaretinde olması nedeniyle rezervasyonunu kabul edemeyeceklerini söylediler.
Viyana’daki Rosen ve Zakka’ya Londra’da ikamet eden İranlı gazeteci Jamshid Barzegar da katıldı. Şarku'l Avsat'a konuşan Bargezar, İran’daki cezaevlerinde bulunan İranlı siyasi tutuklular konusuna dikkat çekmek istediğini söyledi. 6 gün önce açlık grevine başlayan Bargezar, “Bugün açlık grevimin altıncı günü ve Barry Rosen'ı desteklemek için buradayım, çünkü yaptığı şey çok önemli. Bununla birlikte İran'daki siyasi tutuklulara da dikkati çekmek istiyorum” ifadelerini kullandı.



Uzmanlar, Trump'ın Filistinlileri Mısır ve Ürdün'e sürme önerisinin ardından barış anlaşmalarının çökeceği konusunda uyardı

ABD Başkanı Donald Trump cumartesi günü Air Force One uçağında gazetecilere, Filistinlileri Gazze Şeridi'nden Mısır ve Ürdün'e sürme önerisi hakkında konuşuyor. (AP)
ABD Başkanı Donald Trump cumartesi günü Air Force One uçağında gazetecilere, Filistinlileri Gazze Şeridi'nden Mısır ve Ürdün'e sürme önerisi hakkında konuşuyor. (AP)
TT
20

Uzmanlar, Trump'ın Filistinlileri Mısır ve Ürdün'e sürme önerisinin ardından barış anlaşmalarının çökeceği konusunda uyardı

ABD Başkanı Donald Trump cumartesi günü Air Force One uçağında gazetecilere, Filistinlileri Gazze Şeridi'nden Mısır ve Ürdün'e sürme önerisi hakkında konuşuyor. (AP)
ABD Başkanı Donald Trump cumartesi günü Air Force One uçağında gazetecilere, Filistinlileri Gazze Şeridi'nden Mısır ve Ürdün'e sürme önerisi hakkında konuşuyor. (AP)

ABD Başkanı Donald Trump'ın bir buçuk milyon Filistinliyi Gazze Şeridi'nden Mısır ve Ürdün'e sürme önerisi, İsrail aşırı sağının istekleri doğrultusunda olan ve ABD'nin yeniden imar, konut inşası ve Filistinlilere yeni bir yaşam sağlama kılıfı altında Filistinlileri Batı Şeria'dan Ürdün'e sürmeye yönelik bir başka planının başlangıcı haline gelen ABD planlarına ilişkin geniş bir tartışma ve korku dalgası yarattı.

Bu bağlamda uzmanlar, söz konusu projenin barış anlaşmalarının çökmesine ve bölgenin istikrarsızlaşmasına yol açabileceği uyarısında bulundu. Uzmanlar ayrıca, ABD'nin baskı kurma girişiminin Trump'ın iyi ilişkiler kurduğu bölgedeki kilit müttefiklerini yabancılaştırma riski taşıdığına dikkat çekti.

Washington'daki Savunma Öncelikleri Enstitüsü'nde araştırmacı olan Daniel DePetris, Trump'ın ilk dönemindeki en önemli diplomatik başarısı olan İbrahim Anlaşmaları’nı genişletme hayallerinin çökeceği uyarısında bulundu. DePetris’e göre sadece gelecekteki normalleşme anlaşmaları değil, İsrail ile hem Ürdün hem de Mısır arasındaki barış anlaşmaları da çöküşün eşiğinde olabilir. Zira Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi Ekim 2023'te yaptığı bir açıklamada, “Elde ettiğimiz barış, Filistin davasını ortadan kaldırma fikri uğruna ellerimizden kayıp gidecek” demişti.

Gazze'yi yok etmek

New York Times gazetesinden Thomas Friedman, Itamar Ben-Gvir ve Bezalel Smotrich adlı iki aşırılık yanlısı siyasetçinin, Başbakan Binyamin Netanyahu'yu, İsrail'i savaş suçu işlemekle itham etme pahasına da olsa Gazze Şeridi'ni yok etmeye zorladıklarını ve bu yıkımın Filistinlilerin tamamen yerlerinden edilmesine ve İsrail'in Gazze Şeridi'nin büyük bir bölümünü ilhak etmesine yol açacağını umduklarını söyledi.

xscdfrgthy
İsrail'in Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'a düzenlediği hava saldırılarının ardından yükselen dumanlar (Arşiv-AFP)

Friedman, Trump'ın bölgeyi İsrailliler, Filistinliler ve bölgedeki tüm halklar için barış ve refahı teşvik edecek ve ABD'nin güvenlik çıkarlarını yerine getirecek şekilde yeniden şekillendirme fırsatına sahip olduğunu, ancak bu görevde başarısız olmanın sonuçlarının felaket olacağını belirtti. Friedman, Ortadoğu'nun yeniden kaos, terörizm ve istikrarsızlıkla çevrili ulus devletlere bölünebileceği uyarısında bulunarak, ABD Başkanı’na Arap ortaklarla ABD öncülüğünde bir koalisyon kurmasını ve Filistin Yönetimi ile iki devletli bir çözüm için görüşmeler başlatmasını tavsiye etti.

Trump geçtiğimiz ekim ayında Gazze Şeridi'nin savaş nedeniyle harap olduğunu ve ‘doğru şekilde yeniden inşa edilirse Monako'dan daha iyi’ olabileceğini açıklamıştı. Ayrıca görevinin ilk gününde Gazze'nin ‘denize bakan harika bir yer olduğunu, havanın çok güzel olduğunu, burada harika şeyler yapılabileceğini’ ifade etti. Trump'ın açıklamaları, damadı Jared Kushner'in geçen yıl şubat ayında Gazze Şeridi'nin sivillerden arındırılması halinde büyük bir potansiyelin ortaya çıkabileceğini söylemesiyle örtüşüyor.

Acı hatıralar

Gazze Şeridi'ndeki emlak fırsatlarına yönelik bu Amerikan vizyonu acı hatıraları çağrıştırıyor. İsrail devletinin kurulmasıyla sonuçlanan Nekbe (1948) sırasında yaklaşık 700 bin Filistinli evlerinden kovularak yerlerinden edildi. İsrail'in Batı Şeria ve Gazze Şeridi'ni ele geçirdiği 1967 savaşında ise 300 bin Filistinli yerinden edildi; İsrail bu kişilerin geri dönmesine izin vermedi. Filistinli mültecilerin sayısı şu anda 6 milyon civarında.

asdfrgth
Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki evine dönmesine izin verilmesini bekleyen Filistinli bir kadın (Reuters)

Mevcut Gazze savaşının başlangıcından bu yana İsrail, Gazze Şeridi'nin 2,3 milyon sakininin çoğunu evlerini terk etmeye zorladı. Filistinliler kendilerini vatanlarını terk etmeye ve bir daha asla geri dönmemeye zorlayacak yeni bir felaketten korkuyor. Filistinli mülteci krizi, on yıllardır İsrail-Filistin çatışmasının ana nedenlerinden ve tüm barış görüşmelerinin en çetrefilli konularından biri oldu. Filistinliler geri dönüş hakkı talep ederken, İsrail bu mültecilerin çevredeki Arap ülkeleri tarafından kabul edilmesi gerektiğini söylüyor.