KKTC Cumhurbaşkanı Tatar, Meclis'te temsil edilecek partilerin başkanlarını kabul etti

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

KKTC Cumhurbaşkanı Tatar, Meclis'te temsil edilecek partilerin başkanlarını kabul etti

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

KKTC'de 23 Ocak'ta yapılan erken genel seçimin ardından Cumhuriyet Meclisi'nde temsil edilmeye hak kazanan 5 siyasi partinin başkanı, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ile seçim sonuçlarını değerlendirdi.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, sırasıyla Yeniden Doğuş Partisi (YDP), Halkın Partisi (HP), Demokrat Parti (DP), Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) ve Ulusal Birlik Partisi (UBP) liderleri ve temsilcilerini makamında kabul etti.
YDP Genel Başkanı Erhan Arıklı, görüşme sonrası yaptığı açıklamada, Meclis'teki yemin töreninin ardından Cumhurbaşkanı Tatar'ın yeni hükümet için görevlendirme yapacağına işaret ederek ülkeyi zorlu bir sürecin beklediğini söyledi. Şu an için muhalefette kalmayı arzu etmelerine rağmen şayet bir teklif gelirse ülke için ellerini taşın altına sokmaya hazır olduklarını belirten Arıklı, şöyle devam etti:
"Karar vermesi gereken UBP ve Genel Başkanı Faiz Bey’dir. Türkiye ile imzalanan protokolün maddelerini uygulamada, radikal önlemler için adım atmada kararlı olursa biz kendisine yardımcı olmaktan şeref duyarız ama işi oyalayıp öteleyerek sorunların altında kalacak bir hükümetin de içinde olmayız, o yüzden göreceğiz, zamanı bekleyeceğiz."
HP Genel Başkanı Kudret Özersay da bugünkü görüşmenin somut bir yönde değil sadece görüş alışverişi şeklinde geçtiğini anlattı. Görüşmede kendilerinin herhangi bir pozisyon ortaya koymadıklarını söyleyen anlatan, yasal sürecin milletvekillerinin yemini sonrası başlayacağına işaret etti ve bugün yapılan görüşmelerin gayriresmi olduğunu ifade etti.

"Biz zaten DP olarak sorumluluktan hiçbir zaman kaçmadık"
DP Genel Başkanı Fikri Ataoğlu ise ülke insanının beklentilerine hızlı şekilde cevap verilmesinin yanı sıra sıkıntıların giderilmesi için nelerin nasıl yapılabileceğini ele aldıklarını dile getirdi. Ataoğlu, "Bizlere düşen sorumluluk çok hızlı bir şekilde bekleyen sıkıntıların giderilmesine yöneliş çalışma yapmaktır. Biz zaten DP olarak sorumluluktan hiçbir zaman kaçmadık. Önümüzdeki süreçte de bize herhangi bir görev düşerse sorumluluğumuzun bilinci içerisinde hareket edeceğiz" dedi.
CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman, Cumhurbaşkanı ile hükümeti kurma konusunda genel bir görüşme yaptıklarını aktararak bir an önce görevin seçimden birinci parti çıkan UBP Genel Başkanı Faiz Sucuoğlu'na verilmesini ilettiklerini söyledi. Erhürman, ülkede ciddi bir sıkıntı olduğuna dikkati çekerek hükümet kurma görevinin bir an önce verilmesi ve aritmetiği belli olan hükümetin hızlı şekilde kurulması gerektiğini vurguladı.

"6-7 Şubat'ta Sayın Cumhurbaşkanı yetkiyi verecek"
Cumhurbaşkanı Tatar'ın son olarak kabul ettiği UBP Genel Başkanı ve Başbakan Faiz Sucuoğlu, Tatar’la seçim sonuçları ve hükümetin kurulmasına ilişkin görüş alışverişinde bulunduklarını belirterek "Görüşlerimizi, seçimin değerlendirmesi ve ülkenin genel ekonomik durumunu geniş çerçevede konuştuk. Gayet verimli bir toplantımız oldu" dedi.
Yüksek Seçim Kurulu seçimin resmi sonuçların Resmi Gazete'de yayımlandıktan 10 gün sonra Meclis'te bir yemin töreni olacağını ve daha sonra resmi temasların başlatılacağını hatırlatan Sucuoğlu, bu sürede boş durmayacaklarını, halihazırda ön temasları başlattıkları partilerle görüşmelere devam edeceklerini bildirdi.
Sucuoğlu, resmi görevlendirmeden sonra da hızlı şekilde hükümeti kurma çalışmalarına başlayacaklarını anlatarak "6-7 Şubat'ta yemin töreni sonrasında Sayın Cumhurbaşkanı yetkiyi verecek. İnşallah şubatın ilk yarısı Bakanlar Kurulu da Meclis'e sunulmuş olur ve hızlı şekilde çalışmalara devam ederiz" şeklinde konuştu.
Sucuoğlu, kurulacak hükümette istikrarın şart olduğunu ve 5 yıllık bir hükümet kurmayı hedeflediklerini, seçilme çabası olmadan, arzu edilen ekonomik adımları atacak bir hükümet kurmak istediklerini kaydetti.



İsrail, Hamas tarafından teslim edilen kalıntı örneklerini aldı

Geçtiğimiz ay Gazze Şeridi'nde tutulan İsrailli bir rehinenin cesedini almak için hasarlı binaların önünden geçen Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracı (Reuters)
Geçtiğimiz ay Gazze Şeridi'nde tutulan İsrailli bir rehinenin cesedini almak için hasarlı binaların önünden geçen Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracı (Reuters)
TT

İsrail, Hamas tarafından teslim edilen kalıntı örneklerini aldı

Geçtiğimiz ay Gazze Şeridi'nde tutulan İsrailli bir rehinenin cesedini almak için hasarlı binaların önünden geçen Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracı (Reuters)
Geçtiğimiz ay Gazze Şeridi'nde tutulan İsrailli bir rehinenin cesedini almak için hasarlı binaların önünden geçen Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracı (Reuters)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun ofisi bugün, İsrail’in Hamas tarafından Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracılığıyla teslim edilen kalıntı örneklerini teslim aldığını duyurdu. Örneklerin adli tıp laboratuvarına gönderilmesi planlanıyor.

Şarku’l Avsat’ın Reuters'tan aktardığına göre bir Hamas lideri, hareketin bugün Gazze Şeridi'nde kalan iki cesetten birini teslim edeceğini açıklamıştı.

İsrailli rehine Ran Gvili ve Taylandlı rehine Sudthisak Rinthalak'ın cesetleri halen Gazze'de bulunuyor.

Bu gelişme, İsrail güçlerinin bugün Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki el-Bureyc Mülteci Kampı’nda bir Filistinliyi öldürmesi ve Gazze Şeridi'nin çeşitli bölgelerinde evlerin yıkılması ve bombardımanların devam etmesi ile birlikte gerçekleşti.

Filistin resmi haber ajansı WAFA, ‘işgal güçlerinin kuzeydeki Cibaliye Mülteci Kampı’na yoğun hava saldırıları düzenlediğini ve kuzey Gazze’de bazı konut binalarını yıktığını’ bildirdi. Ayrıca İsrail’e ait insansız hava araçları (İHA) et-Tuffah mahallesindeki es-Senafur kavşağı yakınlarında Filistinlilerin evlerine bombalar attı ve eşzamanlı olarak yoğun ateş açıldı.


Güney Asya’da sel ve kasırga: Sıfırdan başlamak zorundayız

Sri Lanka'nın yanı sıra Endonezya da afetten en çok etkilenen ülkelerden biri oldu (AP)
Sri Lanka'nın yanı sıra Endonezya da afetten en çok etkilenen ülkelerden biri oldu (AP)
TT

Güney Asya’da sel ve kasırga: Sıfırdan başlamak zorundayız

Sri Lanka'nın yanı sıra Endonezya da afetten en çok etkilenen ülkelerden biri oldu (AP)
Sri Lanka'nın yanı sıra Endonezya da afetten en çok etkilenen ülkelerden biri oldu (AP)

Sri Lanka'da 400'e yakın kişiyi öldüren sel felaketinden kurtulanlar yaşanan kaosu anlattı.

Sri Lanka Afet Yönetim Merkezi (DMC), ülkede geçen haftadan bu yana devam eden şiddetli yağışların yol açtığı afetlerde can kayıplarının 390'a çıktığını, 370 kişidense hâlâ haber alınamadığını bildirdi. 

Ayrıca arama kurtarma ekiplerinin su baskını ve heyelan riski taşıyan birçok bölgeye ulaşmakta güçlük çektiği vurgulandı.

Sri Lanka Devlet Başkanı Anura Kumara Dissanayake, ülke genelinde olağanüstü hal (OHAL) ilan edildiğini duyurmuş, kurtarma çalışmaları için 20 binden fazla askeri personelin görevlendirileceğini belirtmişti.

Guardian'ın irtibata geçtiği Layani Rasika Niroşani, yoğun yağışlara alışık olduklarını fakat bu kadar büyük bir afetle karşılaşacaklarını tahmin etmediklerini söylüyor. 

Selde her şeyini kaybettiğini belirten iki çocuk annesi 36 yaşındaki kadın şöyle devam ediyor: 

Evimiz toprak altında kaldı. Ailem hâlâ şok içinde. Sıfırdan başlamak zorundayız. Bazen bu, yaşamaktan bile daha kötü olabilir.

Kantharuban Praşant da sel nedeniyle evlerini kaybeden 125'ten fazla aileye Badulla'daki bir okulda barınak sağladıklarını belirtiyor.

Yardım malzemelerine ulaşmakta güçlük çektiklerini belirten 32 yaşındaki öğretmen, birçok ailenin selde mahsur kaldığını söylüyor. 

Bazı Sri Lankalılar, yetkililerin afet uyarısı yapmadığına da dikkat çekiyor. 45 yaşındaki Ja Nilanthi, nehir suları tehlikeli seviyeye ulaştığında bile herhangi bir uyarı veya tahliye emri almadıklarını belirtiyor.

Ditwah Kasırgası ve muson yağışlarının yol açtığı sel ve toprak kaymaları nedeniyle can kaybı Endonezya'da 604'e, Tayland'da 176'ya ve Malezya'da üçe yükseldi. 

Güney Asya'da toplamda en az 1172 kişinin canını alan afetlerin yol açtığı yıkımın boyutu henüz tam olarak bilinmiyor. 

Bilim insanlarına göre Güney Asya, iklim değişikliğine karşı yüksek riskli bölgelerden biri. 

Independent Türkçe, Guardian, Reuters, CNN


Gazeteciler, Filistin topraklarında işlenen savaş suçları ve basın özgürlüğünün engellenmesi nedeniyle Paris'te suç duyurusunda bulundu

Gazze Şehri'nin doğusundaki evlerinin enkazı arasında yerlerinden edilen Filistinli aileler için geçici çadırlar (EPA)
Gazze Şehri'nin doğusundaki evlerinin enkazı arasında yerlerinden edilen Filistinli aileler için geçici çadırlar (EPA)
TT

Gazeteciler, Filistin topraklarında işlenen savaş suçları ve basın özgürlüğünün engellenmesi nedeniyle Paris'te suç duyurusunda bulundu

Gazze Şehri'nin doğusundaki evlerinin enkazı arasında yerlerinden edilen Filistinli aileler için geçici çadırlar (EPA)
Gazze Şehri'nin doğusundaki evlerinin enkazı arasında yerlerinden edilen Filistinli aileler için geçici çadırlar (EPA)

Uluslararası Gazeteciler Federasyonu (IFJ), Fransa şubesi Ulusal Gazeteciler Birliği (SNJ) ile iş birliği yaparak, 26 Kasım'da Paris'teki Ulusal Terörle Mücadele Savcılığı'na, Filistin topraklarında medya özgürlüğünü engelleme ve savaş suçları işleme suçlamalarıyla şikayette bulundu.

Kimliği belirsiz kişiye karşı açılan dava, Fransız gazetecilerin güvenliklerini ve çalışmalarına devam edebilmelerini sağlamak amacıyla gizlice toplanan çok sayıda tanık ifadesine dayanıyor.

İki kuruluştan yapılan açıklamada, "Temel ilkeler olan basın özgürlüğü ve bilgiye erişim hakkı Gazze ve Batı Şeria'da yeniden tesis edilmelidir"denildi.

"İşgal altındaki Filistin topraklarında gazetecilerin çalışmalarının yaygın olarak engellendiği göz önüne alındığında, sembolik açıklamalar önemini koruyor, ancak yeterli değil. Harekete geçilmeli ve Fransız yargısının bu konuda bir rolü olmalı. Geçen hafta Paris'te yaptığımız şikayetin anlamı da bu."

Şikayette, özellikle 7 Ekim 2023'ten bu yana hiçbir yabancı gazetecinin serbestçe girmesine izin verilmeyen Gazze'ye uygulanan medya karartması ve Hamas saldırıları hedef alınıyor.

İki kuruluş, bu durumu "silahlı çatışmada eşi benzeri görülmemiş bir karartma" olarak nitelendirirken, Filistinli gazetecilere ve medya çalışanlarına yönelik "sert baskı"nın da eşlik ettiğini belirterek, Uluslararası Gazeteciler Federasyonu'nun 225 cinayeti belgelediğini kaydetti.

Kuruluşlar, İsrail ve Batı Şeria'da gazetecilerin çalışmalarına getirilen kısıtlamaları da kınadı.

Sahada çalışan Fransız muhabirler, günlük hayatta olayları takip etmelerinin engellendiğini, tehdit edildiğini, ekipmana el konulduğunu, fiziksel saldırılara maruz kaldıklarını, silahların savrulduğunu, tutuklamalar, aramalar ve sorgulamalar, gözaltılar ve keyfi sınır dışı edilmeler yaşandığını ve hatta bazen "vurulduklarını" anlattılar.

Şikayette, belirli bir kişiyi hedef almadıklarını belirtilerek, belgelenen ihlallerin işgal altındaki topraklarda, siviller ve yerleşimcilerin yanı sıra askeri, polis, gümrük ve idari birimlere atfedildiği, "olayların doğru ve dengeli bir şekilde aktarılmasını engellemek ve tek taraflı bir anlatım dayatmak" amacı güdüldüğü belirtildi.

Bu bağlamda SNJ Genel Sekreterleri Vanessa Ribush ve Julien Fleury, "Gazeteciler gözlemci olarak görülmekte zorlanıyorlar, çünkü çoğu zaman aktivist, hatta terörist gibi muamele görüyorlar" dedi.

"Onlarca silahlı yerleşimci tarafından takip edildiklerinde, hayatlarına yönelik tehlike mevcut ve bazen somut hale geliyor. Gazetecilerin temel haklarının bu şekilde ihlal edilmesi cezasız kalamaz" diye eklediler.

İki örgüt, işgal altındaki topraklarda yaşanan ihlallerin, İsrail'in "devlet dokunulmazlığı"nı ileri sürmesini engellediğini ve özellikle ihlallerin Fransız vatandaşlarını etkilemesi ve temel özgürlüklerini ihlal etmesi nedeniyle, Fransız yargısının harekete geçmesinin önünü açtığını savundu.

Uluslararası Gazeteciler Federasyonu Genel Sekreteri Anthony Bellanger ise "Fransız gazetecilerin uluslararası insancıl hukukun tamamen geçerli olduğu alanlarda çalışmalarını engellemelerine, tehdit ve sindirilmelerine veya hedef alınmalarına artık izin vermeyeceğiz" dedi. Bellanger, "Basın özgürlüğü çiğnendiğinde ve savaş suçları işlendiğinde, Fransa vatandaşlarını korumak için harekete geçmelidir. Şikayetimiz, uluslararası hukukun üstünde kimsenin olmadığını ve gerçeğin susturulamayacağını herkese hatırlatmak için gerekli bir adımdır" ifadesini kullandı.

Uluslararası Gazeteciler Federasyonu ve Ulusal Gazeteciler Birliği'ni temsil eden avukatlar Inès Dafoe ve Louise L. Yafe, bu şikayetin Fransa'da "eşi benzeri görülmemiş" olduğunu doğrulayarak, "Gazetecilerin çalışmalarının sistematik olarak engellenmesi ve onları hedef alan savaş suçları temelinde, çatışma bölgesindeki Fransız muhabirlerini korumak için ulusal bir mahkemeye ilk kez böyle bir dava açıldı" dediler.

"Basın özgürlüğünün korunması, hukukun üstünlüğüyle yönetilen her devlette temel bir ilkedir ve Fransız gazetecilerin görevlerini yerine getirme yetenekleri ihlal edildiğinde, mahkemelere başvurmalarını tamamen haklı çıkarır" vurgusu yapıldı.