İngiltere: Viyana müzakereleri ‘tehlikeli bir çıkmaza’ girebilir

Diplomatik kaynaklar: ‘Müzakereler ağır ilerliyor... İran’ın istediği güvenceler karmaşık’’

İngiltere Dışişleri Bakanı Liz Truss dün Londra'da Avam Kamarası önünde konuşuyor (Şarku'l Avsat)
İngiltere Dışişleri Bakanı Liz Truss dün Londra'da Avam Kamarası önünde konuşuyor (Şarku'l Avsat)
TT

İngiltere: Viyana müzakereleri ‘tehlikeli bir çıkmaza’ girebilir

İngiltere Dışişleri Bakanı Liz Truss dün Londra'da Avam Kamarası önünde konuşuyor (Şarku'l Avsat)
İngiltere Dışişleri Bakanı Liz Truss dün Londra'da Avam Kamarası önünde konuşuyor (Şarku'l Avsat)

ABD ile İran arasında, ‘nükleer anlaşmanın’ tekrar canlandırılması için yapılan ‘dolaylı müzakerelerde’ belirlenen sürenin (şubat başı) sonuna yaklaşılıyor. Avrupalı yetkililerden Avusturya başkenti Viyana'da devam eden müzakerelerin yavaş ilerlediğine dair uyarılar artmaya başladı. İngiltere görüşmelerin ‘tehlikeli bir çıkmaza girmekte’ olduğu uyarısında bulunurken, Fransa, İran tarafını ‘nükleer anlaşmayı’ kurtarmak için ‘harekete geçmeye’ çağırdı. Tahran ise ‘iyi bir anlaşma’ taslağı elde edilebilirse, Washington ile yapılan müzakerelerin şeklini değiştirme sözü verdi.
Avam Kamarası'nda konuşan İngiltere Dışişleri Bakanı Liz Truss, ‘’İran’la yapılan müzakerelerde yeterince hızlı ilerleme olmuyor, müzakereler tehlikeli bir çıkmaza giriyor. İran, şimdi bir anlaşma yapma veya bunun çöküşünden sorumlu olma arasında seçim yapmalı’’ dedi. Truss ayrıca, ‘’nükleer anlaşmanın çökmesi durumunda tüm seçeneklerin masada olacağı’’ uyarısında bulundu.
Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian, müzakerelerin kritik bir evrede olduğunu ve İran’ın daha özverili hareket etmesi gerektiğini söyledi. Le Drian, müzakerelerin başarısız olması durumunda İran’a yönelik yaptırımların ve ‘nükleer silahların yayılması’ riskinin devam edeceğini hatırlattı.  
Ancak Viyana'daki üst düzey Batılı diplomatik kaynaklar, Şarku'l Avsat'a yaptıkları açıklamalarda, müzakerelerin ‘yavaş ilerlediğini’ doğrulamakla birlikte, müzakerelerin henüz ‘bir çıkmaza girmediğini’ ifade ettiler. Diplomatik kaynaklar, Batılı tarafların müzakerelerin sonlandırılması için daha önce öngörülen (Şubat ayının başı) zaman çizelgesinden emin olmadıklarını ve tarihlerin yeniden düzenlenmesinin mümkün göründüğünü aktardı.
Kaynaklar, müzakerelerin yavaş ilerlemesinin başlıca sebeplerinden biri olarak, İran'ın talep ettiği ‘güvencelerin’ çok karmaşık olmasını gösterdi. Tünelin sonunda ışık görünüyor mu? Sorusuna ise, ‘henüz değil’ diye yanıt verdiler.   
Rusya’nın BM nezdindeki Büyükelçisi Mihail Ulyanov, önceki gün yaptığı açıklamada, Moskova’nın, müzakerelerin sona erdirilmesi için ‘hayali tarihler’ belirlenmesine karşı olduğunu vurguladı. Ulyanov, Batılı tarafların ‘anlaşmanın bir an önce sağlanması’ arzularına katıldığını, müzakerelerin aylarca süremeyeceğini, şubat ayında bir sonuca varılması gerektiğini’’ ifade etti.  
Şarku'l Avsat'a konuşan diplomatik kaynaklar, müzakerelerde, İran’ın 2015 anlaşmasında verdiği taahhütlere dönüşünün tartışıldığı ve yeni gündem maddeleri içermediği bilgisini paylaştı.  
Müzakere tarafları dün Viyana'da uzmanlar düzeyinde yoğun toplantılarını sürdürürken, İran Başmüzakerecisi Ali Bakıri ile Avrupa Birliği Siyasi Direktörü Enrique Mora, müzakerelerin seyrini gözden geçirmek üzere rutin bir toplantı gerçekleştirdi. 
Rusya Büyükelçisi Mihail Ulyanov, Kuveytli mevkidaşı Sadık Marafi'ye Viyana'daki görüşmelerin gidişatı hakkında bilgi verdi ve Körfez'deki güvenlik meseleleri hakkında görüş alışverişinde bulundu.  
Ulyanov twitter'da yaptığı paylaşımda, ABD ile ‘nükleer anlaşmanın’ tarafları arasında İran’ın katılmadığı bir değerlendirme toplantısı yapıldığını aktararak, ‘’Her zamanki gibi Ruslar daha iyimser, Batılı meslektaşlarımız ise daha karamsar. Bardağın yarısı dolu mu yoksa boş mu?’’ ifadelerini kullandı.
İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi Tahran'da basına yaptığı açıklamada, "Amerikalılarla doğrudan görüşmedik. Ancak daha önce duyurduğumuz ve tekrar ilan ettiğimiz gibi, taraflar İran halkına yönelik haksız yaptırımları kaldırmaya hazırsalar, her türlü anlaşma zemini var’’ diye konuştu.
İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Genel Sekreteri Ali Şemhani, ABD ile doğrudan müzakerelere girilebilmesi için ‘iyi bir anlaşma’ taslağı oluşmasını şart koştu. Şemhani Twitter hesabından yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı: ‘’ Viyana'daki görüşmelerde, İran ile Amerikan delegasyonu arasındaki temas, resmi olmayan yazılı iletişimle sağlandı, şu ana kadar daha fazla temasa gerek yoktu. Bu iletişim yöntemi yalnızca iyi bir anlaşmaya ulaşılabilir hale gelindiğinde diğer iletişim yöntemleriyle değiştirilecektir."
İran Devrim Muhafızları'yla bağlantılı Civan gazetesinde, İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan'ın, ABD ile doğrudan müzaker için ‘iyi bir anlaşma taslağı’ oluşturulması yönünde öne sürdüğü şartı destekler mahiyette haberlere yer verildi. 
Aktivist Muhammed Muhaciri, reformist İtimad gazetesinde kaleme aldığı makalesinde şu ifadeleri kullandı: ‘’Müzakerelerin Abbas Arakçi (eski dışişleri bakanı yardımcısı) zamanında bitmesi daha iyi olurdu. Böyle olsaydı, şimdilerde bunun olumlu sonuçlarını yaşıyor olurduk. Ancak siyaset oyunları bizi Viyana görüşmelerine sürükledi, yol daha engebeli hale geldi, diğer taraflar zayıf yönlerimizden ve iç siyasi anlaşmazlıklarımızdan yararlanacaktır. Normal şartlarda geçici anlaşma iyi bir seçenek değil ama şu anda en gerçekçi seçenek. ABD seçim sürecine girerken ekonomimizi toparlayacak bir geçici anlaşmaya kökten karşı çıkmamalıyız. Nitekim muhtemelen Biden yeniden seçilmeyecektir.’’
İran, 2015 nükleer anlaşmasını canlandırmak amacıyla Avusturya'nın başkenti Viyana'da Fransa, İngiltere, Almanya, Rusya ve Çin ile doğrudan, ABD ile dolaylı yollardan müzakere yürütüyor. 



Putin: İran ile ilişkilerimiz olumlu yönde gelişiyor

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Moskova'daki görüşme sırasında İranlı mevkidaşı Mesud Pezeşkiyan ile tokalaşırken (Reuters)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Moskova'daki görüşme sırasında İranlı mevkidaşı Mesud Pezeşkiyan ile tokalaşırken (Reuters)
TT

Putin: İran ile ilişkilerimiz olumlu yönde gelişiyor

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Moskova'daki görüşme sırasında İranlı mevkidaşı Mesud Pezeşkiyan ile tokalaşırken (Reuters)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Moskova'daki görüşme sırasında İranlı mevkidaşı Mesud Pezeşkiyan ile tokalaşırken (Reuters)

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin bugün Türkmenistan’da düzenlenen uluslararası bir forum kapsamında İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan ile yaptığı görüşmede, Moskova ile Tahran arasındaki ilişkilerin ‘son derece olumlu bir şekilde geliştiğini’ söyledi.

Şarku’l Avsat’ın Rus haber ajansı Sputnik’ten aktardığına göre Putin, görüşmede, Rusya’nın Birleşmiş Milletler’de (BM) İran’ın nükleer programı konusunda Tahran ile yakın koordinasyon içinde çalıştığını ifade etti.

dfrgt
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin (AFP)

Putin, iki ülkenin Buşehr Nükleer Santrali başta olmak üzere çeşitli alanlarda iş birliği yürüttüğünü, ayrıca Uluslararası Kuzey-Güney Ulaştırma Koridoru gibi altyapı projelerinde birlikte çalıştıklarını belirtti. Rus lider, gaz ve elektrik sektörlerinde ortaklık imkanlarının da değerlendirildiğini dile getirdi.

Pezeşkiyan ise görüşmede, Tahran’ın Moskova ile imzalanan kapsamlı stratejik ortaklık anlaşmasının tüm maddelerine bağlı olduğunu vurguladı.


Fildişi Sahili, El Kaide ile bağlantılı militanlara karşı koymak için ABD casus uçaklarını görevlendirmeyi planlıyor

Casus uçak
Casus uçak
TT

Fildişi Sahili, El Kaide ile bağlantılı militanlara karşı koymak için ABD casus uçaklarını görevlendirmeyi planlıyor

Casus uçak
Casus uçak

Fildişi Sahili’nden iki güvenlik yetkilisi, ülkenin ABD Başkanı Donald Trump yönetiminden, El Kaide bağlantılı militanlara karşı sınır ötesi operasyonlarda kullanılmak üzere ülkenin kuzeyine Amerikan keşif uçakları konuşlandırmasını talep ettiğini söyledi. Yetkililer, Washington’dan gelecek kararın gelecek yıl netleşmesini beklediklerini belirtti.

Terörle mücadelede görevli üst düzey bir yetkili, Abidjan ile Washington’ın bölgesel güvenlik ihtiyaçları konusunda mutabakata vardığını, ancak zamanlamanın hâlâ kesinleşmediğini ifade etti.

Beyaz Saray yorum talebine yanıt vermezken, Pentagon şu anda Fildişi Sahili’nde operasyon planı olmadığını açıkladı. ABD Dışişleri Bakanlığı ise değerlendirme yapmaktan kaçındı, ancak “Amerikan çıkarlarıyla bağlantılı olduğunda terörle mücadele hedeflerimizi sürdürmeye devam edeceğiz” açıklamasını yaptı.

Fildişi Sahili Savunma Bakanlığı da yorum talebine yanıt vermedi.

Washington, geçen yıl Batı Afrika’daki ana üssünü kaybetmişti. Nijer’in güvenlik desteği için Rusya’ya yönelmesi üzerine ABD, 100 milyon dolar değerindeki insansız hava aracı (İHA) üssünden çıkarılmıştı.

Bu üs, Sahel bölgesinde El Kaide ve DEAŞ bağlantılı gruplara ilişkin kritik istihbarat sağlıyordu. Küresel Terörizm Endeksi’ne göre, geçen yıl bölgede bu gruplarla bağlantılı faaliyetler nedeniyle 3 bin 885 kişi hayatını kaybetti. Bu sayı, dünya genelindeki terör kaynaklı ölümlerin yarısına denk geliyor.


Taliban’dan Pakistan’a fetvalı güvence

Afganistan'da Perşembe günü Celalabad'da düzenlenen mezuniyet töreninde polis memurları (EPA)
Afganistan'da Perşembe günü Celalabad'da düzenlenen mezuniyet töreninde polis memurları (EPA)
TT

Taliban’dan Pakistan’a fetvalı güvence

Afganistan'da Perşembe günü Celalabad'da düzenlenen mezuniyet töreninde polis memurları (EPA)
Afganistan'da Perşembe günü Celalabad'da düzenlenen mezuniyet töreninde polis memurları (EPA)

Afganistan’daki Taliban yönetimi, iki ülke arasında günler önce yeniden alevlenen sınır çatışmalarının ardından, Pakistan’a yönelik dolaylı güvence mesajlarını yoğunlaştırdı. Kabil, kırılgan ateşkesi koruma çabalarının sürdüğü bir dönemde hem dinî hem de siyasi bir dizi taahhüdü arka arkaya açıkladı.

Başbakan Ahund ve üst düzey isimlerin katıldığı, binden fazla din adamını bir araya getiren toplantıda yayımlanan fetva, Afgan topraklarının hiçbir ülkeye karşı kullanılmayacağını ilan etti. Siyasi–fiqhî bildiri, sınır ötesi çatışmalara müdahil olanlara karşı yaptırım uygulanacağını vurguladı.

Bildirinin ardından Dışişleri Bakanı Emirhan Muttaki, hükümetin fetvadaki taahhütlere “tam bağlılık” göstereceğini açıkladı. Açıklama, Pakistan içini hedef alan ve sorumluluğu başta Pakistan Talibanı (TTP) olmak üzere çeşitli gruplara atfedilen saldırıların ardından yükselen gerilimi yatıştırma girişimi olarak değerlendirildi.

Sınırdaki son saldırıda, salı günü Afganistan sınırına yakın Kurram bölgesindeki bir güvenlik noktasının hedef alınması sonucu 6 Pakistan askeri hayatını kaybetmişti. İslamabad, saldırıların Afgan topraklarını kullanan silahlı gruplarca planlandığını savunurken, Kabil bu iddiaları reddediyor ve TTP ile operasyonel bağları olmadığını öne sürüyor.

dfgt
3 Aralık 2025'te Afganistan sınırında düzenlenen saldırıda hayatını kaybeden Pakistanlı güvenlik görevlileri için düzenlenen cenaze töreninden bir kare (AFP)

Din adamları kurultayının sonunda yayımlanan bildiride, Afgan hükümetinin ülke topraklarının hiçbir devlete karşı kullanılmaması taahhüdünü “şer’î bir sorumluluk” olarak üstlendiği belirtildi. Açıklamada, bu taahhüdü ihlal edenlerin asi sayılacağı ve gerekli işlemlerin uygulanacağı ifade edildi.

Bildiride, ülke egemenliğini savunmanın dinî bir görev olduğu vurgulanırken, aynı zamanda “Afgan topraklarının başka herhangi bir devlete zarar vermek için kullanılmasının caiz olmadığı” yeniden teyit edildi. Ayrıca Afgan vatandaşlarının sınır ötesindeki askerî faaliyetlere katılmak üzere ülke dışına gitmesinin yasak olduğu, bunu yapanların “muhalif ve asi” kabul edileceği kaydedildi.

Toplantıda Başbakan Ahund’un yanı sıra Yüksek Mahkeme Başkanı, İyiliği Emretme ve Kötülükten Sakındırma Bakanı, Yükseköğrenim Bakanı ve diğer üst düzey isimlerin bulunması, Taliban yönetiminin Pakistan’a hem dinî hem de siyasi nitelikte çift katmanlı güvence sunma çabasının işareti olarak değerlendirildi. Kabil yönetimi, özellikle sınır aşan silahlı gruplar konusunda artan uluslararası baskıyla karşı karşıya.

hyju
Afganlar, 6 Aralık 2025'te Pakistan güçleriyle sınır çatışmalarında öldürülen bir adam için yas tutuyor (AFP)

Dışişleri Bakanı Muttaki, devlet medyasına yaptığı açıklamada, ülke genelindeki din alimlerinin “İslami düzenin korunmasına yönelik birleşik fetvalarını” yenilediklerini belirterek, Afganistan’ın hiçbir ülkeye zarar verecek bir faaliyete izin vermeyeceğini yineledi. Muttaki, “Bu, alimlerin tavsiyesidir ve tüm Müslümanlar için yerine getirilmesi gereken bir görevdir” dedi.

Muttaki, fetvayı ihlal ederek sınır ötesi faaliyetlerde bulunanlara karşı Afgan yönetiminin gerekli adımları atma hakkına sahip olduğunu vurguladı. Bu ifade, TTP’ye katılan Afgan unsurlara yönelik üstü kapalı bir mesaj olarak değerlendirildi.

Açıklamasının sonunda “birlik ve fitneden uzak durma” çağrısı yapan Muttaki, Afgan halkının tarih boyunca din alimlerinin fetvalarına uyduğunu ve bugün de bu çizginin sürdürüleceğini belirtti.

Gözlemcilere göre fetva, siyasi bildiri ve resmî açıklamaların tamamı, son haftalarda tırmanan saldırılar nedeniyle artan Pakistan tepkisini yatıştırmaya ve Kabil’in güvenlik taahhütlerine bağlılık gösterdiğini ispatlamaya yönelik koordineli bir çabanın parçası niteliğinde. Geçen cuma yaşanan ve 4 kişinin ölümüne yol açan sınır çatışması, iki ülke arasındaki gerilimi yeniden tırmandırmıştı.