Kremlin: Putin Erdoğan'ın davetini kabul etti

Kremlin Sözcüsü Dmitry Peskov (Arşiv - Reuters)
Kremlin Sözcüsü Dmitry Peskov (Arşiv - Reuters)
TT

Kremlin: Putin Erdoğan'ın davetini kabul etti

Kremlin Sözcüsü Dmitry Peskov (Arşiv - Reuters)
Kremlin Sözcüsü Dmitry Peskov (Arşiv - Reuters)

Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkiye davetini memnuniyetle kabul ettiğini bildirdi.
Peskov, başkent Moskova’da gazetecilere yaptığı açıklamada, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Putin’i Türkiye’ye davet ettiğine yönelik açıklamasını ve ABD’nin Rusya’nın güvenlik garantilerine yönelik verdiği yazılı yanıtı değerlendirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Putin’e yönelik davetinin, iki lider arasındaki görüşmelerde gündeme geldiğini belirten Peskov, "Hem hükümetler arası komisyonda hem de iki liderin başkanlığındaki temaslarda bir miktar duraklama vardı." dedi.
Peskov, söz konusu temas ve etkinliklere Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Türkiye’de ev sahipliği yapabileceğini söylediğini aktararak "Putin, Erdoğan’ın bu davetini memnuiyetle kabul etti. Kovid-19 salgını ve takvimler izin verir vermez bu davetin yerine getirileceği konusunda anlaştılar." ifadesini kullandı.

ABD’nin yazılı yanıtı
ABD’nin Rusya’ya dün gece ilettiği güvenlik garantilerine dair yazılı yanıtına ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Peskov, Putin’in söz konusu yanıtı şahsen okuduğunu söyledi.
ABD ve NATO’nun, Rusya’nın temel endişelerini reddettiğine işaret eden Peskov, "Bu nedenle iyimserlik için fazla neden bulunmuyor. ABD ve NATO’nun yazılı yanıtlarını incelemek için zaman gerekiyor. Aceleyle sonuç çıkarmamalıyız." dedi.
Peskov, Moskova’nın, ABD ve NATO'nun yanıtlarına kamuoyuna açık bir şekilde vereceği cevaba ilişkin karar alınmadığını kaydetti.​​​​​​



Küba'dan ABD'ye yaptırım tepkisi: "Soykırım savunucusu"

Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)
Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)
TT

Küba'dan ABD'ye yaptırım tepkisi: "Soykırım savunucusu"

Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)
Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)

Temmuz 2021'de Havana yönetimine karşı düzenlenen büyük protesto eylemlerinin yankıları sürüyor.

ABD, Devlet Başkanı Miguel Diaz-Canel'in de aralarında bulunduğu Kübalı yetkilileri insan haklarını ihlal ettikleri gerekçesiyle yaptırım listesine aldı. 

Karayipler'deki ada ülkesinin üst düzey yöneticilerine vize kısıtlamaları uygulanacağı da duyuruldu.

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, X hesabından yaptığı açıklamada "Temmuz 2021'deki protestolara katılanların haksız bir şekilde gözaltına alınıp işkenceye tabi tutulmasından sorumlu olan ya da bu olaylarda suç ortaklığı yapan" yargı ve cezaevi çalışanlarının da vize kısıtlamalarıyla karşı karşıya kalacağını söyledi. 

54 yaşındaki siyasetçi şu ifadeleri kullandı:

ABD, Küba halkının insan hakları ve temel özgürlüklerini desteklemeyi ve gayri meşru, dikta rejimlerinin yarıküremizde hoş karşılanmadığını net bir şekilde ortaya koymayı sürdürecek.

Devlet Başkanı Miguel Diaz-Canel'le birlikte Küba Savunma Bakanı Álvaro López Miera ve İçişleri Bakanı Lázaro Álvarez Casas'ın da yaptırım listesine alınmasına Havana'dan tepki geldi. 

Dışişleri Bakanı Bruno Rodriguez de X'te açıklama yaparak ABD'nin Küba halkının ya da liderlerinin iradesini ipotek altına alamayacağını vurguladı. 

Küba Dışişleri Bakanlığı'nın ABD'den sorumlu yetkililerinden Johana Tablada ise Rubio'yu "soykırım ve toplu sınırdışı savunucusu" diye niteledi. 

Elektrik kesintileri yüzünden Havana'nın defalarca karanlığa gömülmesinin ardından 11-12 Temmuz 2021'de patlak veren protestolar, tüm dünyanın dikkatini çekmişti. 

Bir kişinin öldüğü eylemlerin bazılarında protestocular devlet binalarına ve kamu malına zarar vermiş, güvenlik görevlilerine ve mağazalara taş atarak saldırmıştı.

Batı medyası, eylemlerin herhangi bir muhalif örgüt tarafından organize edilmediğini bildirirken Küba yönetimi, onlarca yıldır süren ABD yaptırımları ve propagandasını sorumlu tutmuştu.

Yönetim destekçileri, yetkililerle birlikte tepki göstererek muhalif eylemleri bastırmaya çalışmıştı. 

Ekonomik kriz, gıda ve ilaç kıtlığına karşı başlayan gösterilerin ardından ABD merkezli İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün aktardığına göre en az 1400 kişi gözaltına alınırken, yaklaşık 700 kişi hapse atılmıştı. 

2022'de Kübalı savcılar, 790 civarında kişinin bu eylemlerle ilgili olarak soruşturulduğunu açıklamıştı.

Davaları takip eden 11J adlı hak örgütü, 554 kişinin protesto gösterileriyle ilgili olarak aldıkları cezayı çektiği bilgisini 2024 sonunda vermişti. Bunlardan bazıları Papa Francis'in talebiyle şartlı tahliyeden faydalandı. Halihazırda hapiste kalan eylemci sayısının 360'la 420 arasında olduğu tahmin ediliyor.  

Independent Türkçe, France 24, AFP, AP