Koronavirüs ile mücadelenin geleceği için ‘evrensel aşı’ mı düşünülüyor?

Tayland'da bir hemşire bir kadına bir doz koronavirüs aşısı uyguluyor (DPA)
Tayland'da bir hemşire bir kadına bir doz koronavirüs aşısı uyguluyor (DPA)
TT

Koronavirüs ile mücadelenin geleceği için ‘evrensel aşı’ mı düşünülüyor?

Tayland'da bir hemşire bir kadına bir doz koronavirüs aşısı uyguluyor (DPA)
Tayland'da bir hemşire bir kadına bir doz koronavirüs aşısı uyguluyor (DPA)

Bilim insanları, yeni tip koronavirüsün (Kovid-19) tüm varyantlarına karşı koruma sağlayacak bir ‘pan-koronavirüs’ aşısı üzerinde çalışıyor.
Böyle bir aşının yalnızca Kovid-19 için değil aynı zamanda bazı soğuk algınlığı ve henüz tanımlanamamış tüm koronavirüslere etki edecek olması umut veriyor.
CNN’in haberine göre, ABD Ulusal Alerji ve Bulaşıcı Hastalıklar Enstitüsü Direktörü Dr. Anthony Fauci, önceki gün Beyaz Saray’da yaptığı açıklamada bu tür aşıların geliştirilmesinin yıllar alacağını söyledi.
İlk olarak 1960 yılında keşfedilen ve yedi türü olan koronavirüslerin dördü soğuk algınlığına neden oluyor.

Fauci, Eylül 2020’den bu yana Alfa, Beta, Gama, Delta ve Omikron olmak üzere endişe kaynağı olan beş farklı koronavirüsün olduğunu ifade etti.

Küresel aşı, yeni varyantlarla savaşmaya yardımcı oluyor
Koronavirüs pandemisi sırasında dünya çapında virüsün birçok mutasyonu olduğu ortaya çıktı. Bu durum mevcut aşıların hastalığa karşı koruma etkinliğini azalttı. Ancak halk sağlığı yetkilileri, aşı yaptırmanın önemli olduğunu vurguluyor.

Aşılar ilk uygulandıkları dönemde yüzde 90'ın üzerinde koruma sağlıyordu, ancak yeni varyantların ortaya çıkıp bu korumayı aşmaya başlamasıyla etkileri yüzde 90'ın altına indi. Bu oran Omikron ile yüzde 66’ya düştü. Ancak ek dozlar yeni varyantlara karşı korumayı iyileştirebiliyor.

Evrensel bir koronavirüs aşısı ise stratejiyi tamamen değiştirebilir
Ulusal Sağlık Enstitüleri'ne (NIH) bağlı Ulusal Alerji ve Enfeksiyon Hastalıkları Enstitüsü (NIAID), virüse karşı kapsamlı bir aşı geliştirmeye yönelik birden fazla proje de dahil olmak üzere koronavirüs aşı araştırmalarına en az 1,2 milyar dolarlık yatırım yaptı. Geçtiğimiz Eylül ayında NIAID, Wisconsin Üniversitesi, Brigham Kadın Hastanesi Boston ve Duke Üniversitesi olmak üzere üç akademik kuruma, birden fazla tipte koronavirüse ve türevlerine karşı koruma sağlayacak aşıları incelemek ve geliştirmek için yaklaşık 36.3 milyon dolar para verdiğini duyurdu.

Koronavirüse karşı kapsamlı bir aşının yakın zamanda mümkün olmayacağını belirten Fauci, bunun yıllar alacağını çünkü bazılarının klinik demelerin ilk aşamasında olduğunu söyledi.



Otizmde devrim niteliğinde gelişme

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash
TT

Otizmde devrim niteliğinde gelişme

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash

Araştırmacılar, otizmin 4 alt tipini keşfederek bu genetik durumun altında yatan biyolojiyi anlamaya yönelik "dönüştürücü bir adım" attı.

Princeton Üniversitesi ve Simons Vakfı'ndan bilim insanları, otizm kohort çalışması SPARK'taki 5 bin çocuğun verilerini analiz ederek bireyleri özellik kombinasyonlarına göre gruplandırdı.

Araştırmacılar belirli özelliklerle ilgili genetik bağlantılar aramak yerine, sosyal etkileşimlerden tekrarlayan davranışlara ve gelişimsel kilometre taşlarına kadar 230'dan fazla özelliği her bir kişide değerlendirdi.

Bu analiz sayesinde otizmin farklı genetik varyasyon modellerine sahip 4 alt tipini tanımlamayı başardılar.

Flatiron Enstitüsü'nde yardımcı araştırmacı bilim insanı ve çalışmanın ortak başyazarı Natalie Sauerwald, "Otizmin tek bir biyolojik hikayesi değil, birden fazla farklı anlatısı olduğunu görüyoruz" diyor.

Bu, geçmişteki genetik çalışmaların neden genellikle yetersiz kaldığını açıklamaya katkı sağlıyor; aslında birbirine karışmış birden fazla farklı bulmacaya baktığımızı fark etmeden bir yapbozu çözmeye çalışıyorduk. Bireyleri ilk başta alt tiplere ayırana kadar resmin tamamını, genetik örüntüleri göremedik.

Bu 4 alt tip Sosyal ve Davranışsal Zorluklar, Gelişimsel Gecikmeyle Birlikte Karma OSB (Otizm Spektrum Bozukluğu), Orta Derecede Zorluklar ve Geniş Çaplı Etkilenme olarak belirlendi.

İlk tip, otizmi olmayan çocuklarla benzer bir hızda gelişimsel kilometre taşlarına ulaşan fakat genellikle dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, anksiyete veya depresyon gibi eşlik eden sorunlar yaşayan çocukları kapsıyor.

İkinci tipte gelişimsel kilometre taşlarına ulaşmada gecikme görülürken eşlik eden rahatsızlıklara dair herhangi bir belirtiye rastlanmıyor.

Üçüncü tip olan Orta Derecede Zorluklar'da otizmle ilgili temel davranışlar olsa da diğer gruplar kadar güçlü değil. Otizmi olmayan çocuklarla benzer bir hızda kilometre taşlarına ulaşıyor ve eşlik eden rahatsızlıklar görülmüyor.

4. tipte en uç ve geniş kapsamlı zorluklar yaşanıyor.

Katılımcıların yüzde 37'sinin yer aldığı birinci ve yüzde 34'ünün bulunduğu üçüncü tip en yaygın gruplar. Yüzde 19'unu içeren ikinci ve yüzde 10'unun olduğu 4. tiplerse en nadir olanlar. 

Bulgular, genetik farklılıkların "yüzeyde benzeyen klinik görünümlerin ardındaki farklı mekanizmalara işaret ettiğini" vurguluyor.

Örneğin hem Geniş Çaplı Etkilenme hem de Karma OSB gruplarındaki çocuklar gelişimsel gecikme ve zihinsel engellilik gibi bazı önemli özellikleri paylaşıyor. Ancak ilk grupta, ebeveynlerden geçmeyen de novo mutasyonların en yüksek oranı görülürken, ikinci grubun nadir kalıtsal genetik varyantları taşıma olasılığı daha fazla.

Bulgular otizmin sadece 4 alt tipi olduğu anlamına gelmiyor; en az 4 tane bulunduğunu ve bunların hem klinik seviyede hem de genom düzeyinde araştırmalar için anlamlı olduğunu gösteren veri odaklı bir çerçevenin keşfedilmesini sağlıyor.

Otizmle mücadele eden ailelerin, çocuklarının hangi otizm alt tipine sahip olduğunu bilmesi yeni bir netlik, kişiye özel bakım, destek ve topluluk imkanı sunabilir.

Independent Türkçe