İranlı yetkili, yaptırım altındaki petrol ticaretinin Batı'nın onayıyla kolaylaştırıldığını söyledi

AA
AA
TT

İranlı yetkili, yaptırım altındaki petrol ticaretinin Batı'nın onayıyla kolaylaştırıldığını söyledi

AA
AA

İran Meclisi Ulusal Güvenlik ve Dış Politika Komisyonu Sekreteri Ali Alizade, Batılı ülkelerin yeşil ışık yakmasıyla İran'ın petrol satışını rahatlıkla yapabildiğini ve petrol ticaretinden elde edilen dövizin Çin kanalıyla ülkeye aktarıldığını açıkladı.
İran'ın Shafaqna Haber Ajansına konuşan Alizade, Avusturya'nın başkenti Viyana'da İran ile dünya güçleri arasında devam eden nükleer görüşmelere ilişkin bilgi verdi.
Alizade, nükleer görüşmelerdeki teknik meselelerin henüz çözüme ulaşmadığını aktararak, "Teknik konular görüşmelerin sonuçlanmasının önündeki en büyük engel ve şu anda bu engellerin çözülmesine dair iyi bir haber yok" dedi.
Ülkesinin petrol satışı ve dondurulmuş mal varlıklarının akıbeti konusunda da bilgi veren Alizade, şöyle devam etti:
"Batılıların yeşil ışık yakmasıyla İran'ın petrol satışı ve elde edilen paranın Avrupa yerine Çin kanalıyla ülkeye dönüşü rahatlıkla yapılmaktadır. Diğer bir deyişle, İran petrolünün satışı ve para transferinin kolaylaştırılması, tarafları müzakereleri sonuçlandırmaya motive etmede olumlu bir adım olarak değerlendirilebilir."

İran'ın petrol ihracatı ABD'nin tek taraflı yaptırımlarıyla ciddi oranda azalmıştı
Eski Başkan Donald Trump döneminde Washington 2018'de nükleer anlaşmadan ayrılarak Tahran'a tek taraflı yaptırımlar uygulamaya başlamış ve İran'ın petrol ihracatını sıfırlamayı hedeflemişti.
Yaptırımların ardından ekonomisi petrole dayalı İran'ın petrol ihracatı ciddi oranda azalmıştı.
İran Petrol Bakanlığının istatistiklerine göre, ABD nükleer anlaşmadan ayrılmadan önce Nisan 2018'de günlük 3,8 milyon varil ham petrol ve kondensat üretimi yapan İran, bu miktarın 2,8 milyon varilini ihraç ediyordu.
Bu süreçte satmakta zorlandığı için petrol üretimini günlük 2 milyon varilin altına indiren İran'ın ihraç ettiği petrol miktarı da üçüncü ülkelerin ve tanker izleme şirketlerinin verilerine göre, ortalama günlük 500 bin varilin altına düşmüştü.
ABD'de Joe Biden yönetiminin göreve gelmesiyle Washington ve Tahran, Avrupa Birliğinin (AB) aracılığında nükleer anlaşmaya tekrar dönüş için dolaylı görüşmelere başlamıştı.
Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, 13 Ocak'ta yaptığı bir konuşmada, "Hükümetimiz döneminde petrol ihracatı yüzde 40 arttı. Buradan elde edilen para da ülkeye dönüyor" demişti.



Sudan, İran’ın Kızıldeniz’de deniz üssü kurma talebini reddetti

İran, Yemen’deki Husilerin Kızıldeniz’deki ticari gemilere saldırı düzenlemesine yardım ediyor (AFP)
İran, Yemen’deki Husilerin Kızıldeniz’deki ticari gemilere saldırı düzenlemesine yardım ediyor (AFP)
TT

Sudan, İran’ın Kızıldeniz’de deniz üssü kurma talebini reddetti

İran, Yemen’deki Husilerin Kızıldeniz’deki ticari gemilere saldırı düzenlemesine yardım ediyor (AFP)
İran, Yemen’deki Husilerin Kızıldeniz’deki ticari gemilere saldırı düzenlemesine yardım ediyor (AFP)

Sudanlı üst düzey istihbarat yetkilisi Ahmed Hasan Muhammed, ülkesinin İran’ın Kızıldeniz kıyısında bir deniz üssü kurma talebini reddettiğini söyledi.

İran’ın bu talebi kabul edilseydi, söz konusu üs, Tahran’ın dünyanın en yoğun nakliye hatlarından birinde deniz trafiğini izlemesine olanak tanıyacaktı.

Şarku’l Avsat’ın Wall Street Journal gazetesinden aktardığına göre Muhammed konuya ilişkin açıklamasında şunları söyledi;

“İran, Sudan ordusuna isyancılara karşı mücadelede kullanılmak üzere silahlı insansız hava araçları (SİHA) sağladı. Tahran, üssü inşa etme izni karşılığında, Sudan’a helikopter taşıyan bir savaş gemisi de dahil olmak üzere gelişmiş silahlar teklif etti. İranlılar üssü istihbarat toplamak için kullanmak istediklerini söyledi. Oraya savaş gemileri de yerleştirmek istediler. Ancak Hartum, İran’ın bu teklifini reddetti.”

Muhammed gazeteye yaptığı açıklamada, “Sudan İran’dan SİHA satın aldı. Çünkü insan kaybını azaltmak ve uluslararası insancıl hukuka saygı göstermek için daha isabetli silahlara ihtiyacımız vardı” diye ekledi.

Kızıldeniz’deki bir deniz üssü, Yemen’deki Husilerin ticari gemilere saldırı başlatmasına yardımcı olurken, Tahran’ın dünyanın en yoğun nakliye hatlarından biri üzerindeki hakimiyetini artırmasına olanak tanıyabilir.

İran destekli Husiler, Kızıldeniz’deki saldırıları Gazze’de savaşan İsrail ve müttefiklerini cezalandırma amacıyla gerçekleştirdiklerini ifade ediyor.

sddeb
Yemen televizyonu tarafından yayınlanan bir görüntüde, Husi saldırısından sonra batan bir İngiliz kargo gemisi görülüyor (EPA)

Sudan’ın, devrilen eski Devlet Başkanı Ömer El Beşir döneminde, İran ve Filistin’deki müttefiki Hamas ile yakın ilişkileri vardı.

Beşir'in 2019 darbesiyle devrilmesinin ardından, ülkenin askeri cuntasının başı olan Orgeneral Abdulfettah el Burhan, uluslararası yaptırımları sona erdirmek amacıyla ABD ile yakınlaşma başlattı.

Ayrıca İsrail ile ilişkileri normalleştirmek için harekete geçti.

İran’ın deniz üssünü inşa etme talebi, bölge ülkelerinin Sudan’da 10 aydır devam eden iç savaştan faydalanarak, Ortadoğu ile Sahra Altı Afrika ülkeleri arasında stratejik bir kavşak noktası olan ülkede yer edinmeye çalıştıklarını gösteriyor.

Burhan liderliğindeki Sudan ordusu, Nisan ortasından bu yana Orgeneral Muhamed Hamdan Daklu (Hamideti) liderliğindeki paramiliter Hızlı Destek Kuvvetleri ile savaşıyor.

Çatışma on binlerce insanın ölümüne, milyonlarca Sudanlının yerinden edilmesine ve dünyanın en kötü insani krizlerinden birine neden oldu.

Çatışmaları takip eden bölge yetkilileri ve analistlere göre, Sudan’ın İran’dan aldığı SİHA’lar, Hızlı Destek Kuvvetleri nedeniyle ordunun uğradığı kayıpların ardından, Burhan’ın bir miktar başarı elde etmesine yardımcı oldu.

Son haftalarda hükümet, Hartum ve Omdurman’daki önemli bölgelerin kontrolünü yeniden ele geçirdi.

ABD Başkanı Joe Biden yönetimi, hem Sudan ordusunu, hem de Hızlı Destek Kuvvetleri’ni savaş suçu işlemekle suçladı.

Washington ayrıca Hızlı Destek Kuvvetleri’ni, Sudan’ın batısındaki Darfur bölgesinde cinayet, tecavüz ve etnik temizlik de dahil olmak üzere insanlığa karşı suçlar işlemekle itham etti.

Birleşmiş Milletler (BM) yetkilileri, Sudan ordusunu, sivillerin yerleşimleri havadan hedef almak ve Sudanlı sivilleri çaresizce ihtiyaç duydukları insani yardımdan mahrum bırakmakla eleştirdi.

BM kuruluşları ayrıca Hızlı Destek Kuvvetleri’ni, Darfur’da etnik amaçlı saldırılar da dahil olmak üzere zulüm yapmakla suçladı.

Çatışmanın tarafları olan Sudan ordusu ve Hızlı Destek Kuvvetleri, ABD ve BM’nin suçlamalarını reddetti.

ABD Şubat ayında yaptığı açıklamada, İran’ın Sudan ordusuna silah sevkiyatıyla ilgili endişelerini dile getirdi.

ABD’nin Hartum Büyükelçisi John Godfrey, İran’ın Hartum’a yardım ettiğine ilişkin haberlerin ‘son derece rahatsız edici’ olduğunu söyledi.