NATO hakkında bilinmesi gerekenler… Örgütün Ukrayna krizindeki rolü nedir?

NATO bayrağı tutan bir asker (Reuters)
NATO bayrağı tutan bir asker (Reuters)
TT

NATO hakkında bilinmesi gerekenler… Örgütün Ukrayna krizindeki rolü nedir?

NATO bayrağı tutan bir asker (Reuters)
NATO bayrağı tutan bir asker (Reuters)

Rusya ile Ukrayna arasındaki artan gerilim, Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü’nün (NATO) bölgedeki rolüne ışık tuttu.
Merkezi Belçika’nın başkenti Brüksel’de bulunan bir Avrupa ve ABD savunma ittifakı olan NATO, 1949 yılında Soğuk Savaş sırasında ‘barışı ve istikrarı teşvik etmek ve üyelerini korumak’ amacıyla kuruldu.
ABD liderliğindeki NATO’nun bir diğer kurulma amacı, Batı Avrupa ülkelerini Sovyetler Birliği’nin oluşturduğu tehditten korumak ve İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Komünizmin yayılmasına karşı koymaktı.
CNN, NATO hakkında bilinmesi gerekenleri şu şekilde derledi;

NATO üyesi ülkeler hangileri?
ABD, Kanada, İngiltere ve Fransa başta olmak üzere 12 kurucu ülke, 1949’da Kuzey Atlantik Antlaşması’nı imzalayarak, birbirlerini siyasi ve askeri yollarla koruma sözü verdi.
NATO, o zamandan bu yana toplam 30 üyeyi kapsayacak şekilde büyüdü.
Bu ülkeler şunlar; Arnavutluk, Belçika, Bulgaristan, Kanada, Hırvatistan, Çek, Danimarka, Estonya, Fransa, Almanya, Yunanistan, Macaristan, İzlanda, İtalya, Letonya, Litvanya, Lüksemburg, Karadağ, Hollanda, Kuzey Makedonya, Norveç, Polonya, Portekiz, Romanya, Slovakya, Slovenya, İspanya, Türkiye, İngiltere ve ABD.

NATO’nun özel ordusu var mı?
Hayır. NATO, üye ülkelerinin güçlerine katkıda bulunmasına güvenir, yani temelde her ulusun bireysel güçleri kadar güçlüdür. Her ülkenin savunmasına yeterli kaynak ayırdığından emin olmak tüm üyelerin çıkarınadır.
Bu, ABD ve İngiltere’nin diğer üye devletleri NATO’ya adil bir şekilde katkı yapmadıkları için sık sık eleştirmesiyle birlikte ittifaktaki ana tıkanıklık noktalarından biri oldu.
NATO’nun 1949’da kuruluşundan bu yana, ABD’nin askeri harcamaları her zaman diğer müttefiklerin bütçelerini gölgede bıraktı. 11 Eylül saldırılarından sonra ABD harcamalarını artırdığında bu fark daha da büyüdü.
NATO yönergelerine göre, her ülkenin gayri safi yurtiçi hasılasının (GSYİH) yüzde 2’sini savunmaya harcaması gerekiyor, ancak çoğu ülke bu hedefe ulaşamıyor.

ABD eski Başkanı Donald Trump bu konuda özellikle açık sözlü davranarak, Avrupa ülkelerini daha fazlasını yapmaya çağırdı ve ABD’nin fazlasıyla sübvanse ettiği NATO’daki adil paylaşım payını ödemelerini istedi.
NATO’nun en son tahminlerine göre, yedi üye ülke, Yunanistan, ABD, Hırvatistan, İngiltere, Estonya, Letonya, Polonya, Litvanya, Romanya ve Fransa 2021’de yüzde 2 hedefine ulaştı.
2014’te yalnızca ABD, İngiltere ve Yunanistan yüzde 2’den fazla harcama yapıyordu. O zaman, diğer tüm üye devletler, 10 yıl içinde askeri harcamaları artırmayı taahhüt etti ve çoğu ülke sözünü tuttu.

NATO’nun yetki alanı zaman içinde nasıl değişti?
Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra NATO gelişti ve genişledi.
NATO üyeleri o zamandan beri Bosna’da barış gücü olarak hizmet etti, insan kaçakçılığına karşı savaştı ve Akdeniz’deki mültecileri engellemek için görevlendirildi.

İttifak ayrıca, örneğin Estonya’da bir siber savunma merkezi kurmak ve 2019’da uzayı yeni bir alan olarak tanımak gibi çatışmaların ortaya çıkabileceği yeni yollara da yanıt veriyor.

Ukrayna krizi konusunda ne yapıyor?
Rusya son haftalarda Ukrayna sınırına on binlerce askeri yığarken, NATO doğu Avrupa’daki üye ülkelerde varlığını artırmaya çalıştı.
NATO’ya göre, Estonya, Letonya, Litvanya ve Polonya’da tabur büyüklüğünde dört çok uluslu savaş grubu var.
Bu savaş grupları İngiltere, Kanada, Almanya ve ABD tarafından yönetiliyor. NATO, 7 Ocak’ta bunların sağlam ve savaşa hazır güçler olduklarını açıkladı.
NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, ittifakın bölgeye ek kuvvetler ve yetenekler göndererek bu varlığı hızla daha da güçlendirmeye hazır olduğunu söyledi.
Biden yönetimi, doğu Avrupa’ya olası bir konuşlandırma için 8 bin 500 kadar ABD askerini teyakkuza geçirdi.
Bazı NATO ülkeleri de, Ukrayna’ya silah ve mühimmat göndermeye başladı.
ABD, Ukrayna’ya 300 Javelin tanksavar füzesi, 800 sığınak delici bomba ve yüz binlerce mühimmat da dahil olmak üzere iki silah sevkiyatı gönderdi.
İngiltere, Ukrayna’ya yeni hafif tanksavar silahları sağladı ve Çek hükümeti ise 4 binden fazla 152 milimetre kalibreli top mermisi göndermeyi kabul etti.
NATO’nun Ukrayna’da askeri bulunmuyor ve ittifaktan ülkeye asker gönderme planları da açıklanmadı.
Ancak Ukrayna bir NATO üyesi olmasa da, ittifak ülkeye stratejik düzeyde tavsiyeler de veriyor ve ilişkiyi ‘NATO'nun en önemli ortaklıklarından biri’ olarak tanımlıyor.
NATO, Rusya’nın 2014 yılında Ukrayna’nın Kırım Yarımadasını ilhak etmesinden bu yana, Ukrayna’nın siber savunma, lojistik ve ülkenin komuta ve kontrolünün modernizasyonu dahil olmak üzere kilit alanlarda kapasite geliştirmesini desteklemek için bir dizi proje başlattı. Rusya’ya en yakın üye ülkelerdeki varlığını da artırdı.

Almanya neden eleştiriliyor?
Berlin, son zamanlarda kriz bölgelerine silah ihraç etmeme politikası nedeniyle eleştirilerin hedefi oldu.
Almanya şimdiye kadar Ukrayna’ya silah göndermeyi reddetti ve bunun yerine Kiev’e bir sahra hastanesi, tıbbi eğitim ve 5 bin askeri kask göndermeyi vaat etti.
Almanya’nın karmaşık tarihi nedeniyle, hükümetler askeri harcamalar konusunda her zaman temkinli oluyor ve bir çatışmaya doğrudan dahil olma fikri pek kabul görmüyor.
Almanya da diğer ülkelerle birlikte GSYİH’sinin yüzde 2’sini harcama hedefine ulaşamadığı için eleştiriliyor.
Avrupa’nın en büyük ekonomisi olan Almanya, halihazırda NATO’ya en çok harcama yapan üçüncü ülke.

2021’de savunmaya tahmini 64 milyar dolar ayıran Almanya, savunmasına 72 milyar dolar harcayan İngiltere ve 811 milyar dolar harcayan ABD’nin ardından geliyor.
ABD’nin savunma harcaması, tüm NATO ülkeleri tarafından harcanan toplam miktarın iki katından fazla.
Yeni Alman hükümeti, NATO’nun yüzde 2 hedefine ulaşmak için harcamaları daha da artırmayı taahhüt etti, ancak silah ihracatı konusunda kararlılığını korudu.
Almanya Savunma Bakanı Christine Lambrecht dün yaptığı açıklamada, “Alman hükümeti, kriz bölgelerine ölümcül silahlar göndermeme kararı aldı çünkü durumu daha da körüklemek istemiyoruz. Başka yollardan destek sunmak istiyoruz” dedi.
Almanya, 30 binden fazla ABD askeri gücüne ve ailelerine ev sahipliği yapıyor. Aynı zamanda ABD’nin nükleer silahlarına ev sahipliği yapan birkaç NATO ülkesinden biri.
İngiltere Savunma Bakanı Ben Wallace, ülkesinin kararından dolayı Almanya’yı yargılamadığını söyleyerek, “NATO’da olmanın avantajı 30 müttefikin olması, bu yüzden hepimiz Ukrayna’ya kendi yolumuzda yardım edebiliriz. Açıkçası İngiltere, taktiksel savunma niteliğindeki ölümcül silah yardımına Ukraynalıların ihtiyacı olduğu görüşünde, ancak diğer ülkeleri kararından dolayı yargılamıyoruz” ifadelerini kullandı.



Trump'la bozuşan Musk 20, yatırımcılarıysa 100 milyar dolar kaybetti

Musk ve Trump son haftalarda yönetimin harcama paketi konusunda tartışıyor (AP)
Musk ve Trump son haftalarda yönetimin harcama paketi konusunda tartışıyor (AP)
TT

Trump'la bozuşan Musk 20, yatırımcılarıysa 100 milyar dolar kaybetti

Musk ve Trump son haftalarda yönetimin harcama paketi konusunda tartışıyor (AP)
Musk ve Trump son haftalarda yönetimin harcama paketi konusunda tartışıyor (AP)

Axios'un analizine göre Elon Musk, geçen ay eski müttefiki ABD Başkanı Donald Trump'la kamuoyu önünde yaşadığı sert ayrılıktan bu yana 20 milyar dolar kaybetti ve Tesla milyarderinin yatırımcılarının 100 milyar dolardan fazla parası buhar oldu.

Kısa süre önce Tesla hisselerini satan yatırımcı Ivana Delevska, Musk'ın yönetimle olan karmaşık ilişkisi hakkında "Fırsat çok büyük olsa da riskler de öyle" dedi.

Düşüş, Tesla'nın pazartesi günü yaklaşık yüzde 7 hisse senedi fiyat düşüşü de dahil son günlerde hayal kırıklığı yaratan mali raporlar bildirmesi ve geçen hafta otomobil üreticisinin elektrikli araç satışlarında Çinli rakibi BYD'nin gerisinde kaldığı ikinci çeyrek teslimatlarının yüzde 14 düştüğünün açıklanmasıyla geldi. Axios analizine göre Tesla hisseleri haziran başından bu yana yaklaşık yüzde 14 düştü.

frgty
Teksas'ın Austin kentindeki bir Tesla yetkili servisi ve galerisinin önünde Tesla ve CEO'su Elon Musk'ı protesto eden bir gösterici (Reuters)

Musk'ın yönetimin "Büyük, Güzel Yasa Tasarısı" diye adlandırılan harcama paketine karşı çıkmasından kaynaklanan bu ayrılık, Musk-Trump ilişkisinin finansal hikayesinde kayda değer bir değişim.

Teknoloji girişimcisi, Trump'ın seçilmesi için 250 milyon dolardan fazla para harcamıştı ve desteği başlangıçta finansal bir usta işi gibi görünüyordu. Kendisi ve şirketlerinin yeni yönetim altındaki geleceğine dair yatırımcı coşkusu, 2024 Aralık'ta onu 400 milyar dolar değerinde olan ilk kişi haline getirmişti.

Teknoloji milyarderi ayrıca, kendi şirketleri üzerinde etkisi olanlar da dahil çok sayıda ABD devlet kurumunun mali durumunu, verilerini ve personelini inceleyen Hükümet Verimliliği Bakanlığı girişiminin fiili başkanı olarak da nüfuzlu bir konuma gelmişti.

Bu kazanımlara rağmen ocak ayında Vegas'taki bir Trump otelinin önünde bir adamın Tesla'yı havaya uçurması ve Tesla bayii ve şarj istasyonlarının bir dizi vandalizm ve kundaklama şüphesi bulunan saldırılarla karşı karşıya kalmasıyla Musk'ın Trump ilişkisine dair uyarı işaretleri erkenden ortaya çıkmıştı.

Milyarderin yeni bir siyasi parti kurup eski Cumhuriyetçi müttefiklerini bu partiye meydan okumakla tehdit etmesi, Musk'la Trump'ın kavgasını daha da büyütüyor. Bu da SpaceX patronunun şirketlerini daha fazla riskle karşı karşıya bırakabilir.

Geçen ay Tesla, Musk'ın önemli bir öncelik diye tanımladığı ve yeni federal düzenlemelerden derinden etkilenebilecek yeni iş kolunu, uzun zamandır beklenen robot taksi filosunu kamuoyuna tanıttı.

Öte yandan SpaceX, büyük ölçüde federal hükümetten gelen sözleşmelere bel bağlıyor ve gelecekteki bir Mars görevi için uzay aracı tedarik etmek üzere önemli ölçüde yatırım yaptı.

Yakın zamanda Truth Social'da yayımlanan bir gönderide Trump, Musk'ın arkadaşlarından birini NASA'nın başına getirme talebini "daha önce hiçbir Cumhuriyetçiye katkıda bulunmamış elit bir Demokrat" olduğu için reddettiğini söyledi ve Musk hakkında da benzer çekinceleri olduğunu öne sürdü.

Independent Türkçe