Suriye ve Irak'ta gözaltındaki aşırılık yanlılarının aileleri tahliye talebi ile Rabat’ta gösteri yaptı

Suriye ve Irak'ta gözaltında bulunan Faslı aşırılık yanlılarının aileleri, kadınlar ve çocuklar ile ilgilenen koordinasyonun üyelerinin dün Rabat'taki Fas Parlamentosu binasının önünde yaptıkları protestodan bir kare (EPA)
Suriye ve Irak'ta gözaltında bulunan Faslı aşırılık yanlılarının aileleri, kadınlar ve çocuklar ile ilgilenen koordinasyonun üyelerinin dün Rabat'taki Fas Parlamentosu binasının önünde yaptıkları protestodan bir kare (EPA)
TT

Suriye ve Irak'ta gözaltındaki aşırılık yanlılarının aileleri tahliye talebi ile Rabat’ta gösteri yaptı

Suriye ve Irak'ta gözaltında bulunan Faslı aşırılık yanlılarının aileleri, kadınlar ve çocuklar ile ilgilenen koordinasyonun üyelerinin dün Rabat'taki Fas Parlamentosu binasının önünde yaptıkları protestodan bir kare (EPA)
Suriye ve Irak'ta gözaltında bulunan Faslı aşırılık yanlılarının aileleri, kadınlar ve çocuklar ile ilgilenen koordinasyonun üyelerinin dün Rabat'taki Fas Parlamentosu binasının önünde yaptıkları protestodan bir kare (EPA)

Suriye ve Irak'ta gözaltında bulunan Faslı aşırılık yanlılarının aileleri ile kadınlar ve çocuklarla ilgilenen koordinasyonun üyeleri dün Rabat'ta, özellikle Haseke’deki ‘Guveyran Mahallesi'ndeki Sanayi Hapishanesi’nde ölenler olduğuna’ ilişkin bilgilerden sonra tahliye talebiyle gösteri yaptı.
Suriye ve Irak'ta Gözaltına Alınan ve Mahsur Kalan Faslıların Koordinasyonu Genel Sekreteri Meryem Zebrun Fransız haber ajansına (AFP) verdiği röportajda “Oğullarımızın ve kızlarımızın çektikleri acıya dikkat çekmek ve Faslı yetkililerin iade edilmeleri için yardım etmelerini istiyoruz. Burada yargılanmaları ile ilgili bir sıkıntımız yok. Önemli olan iade edilmeleri” ifadelerini kullandı. Katılımcıların çoğunun kadınlardan oluştuğu gösterinin “özellikle Guveyran Mahallesi’ndeki Sanayi Hapishanesi’nde meydana gelen ve Faslılar da dahil olmak üzere birçok tutuklunun kurban gittiği olaylardan sonra" yapıldığını belirtti.
DEAŞ’ın Suriye'nin kuzeyinde kalan Sanayi Hapishanesine düzenlediği saldırı ve ardından çıkan çatışmalar örgüt mensubu, Kürt güvenlik güçleri ve Suriye Demokratik Güçleri’nden (SDG) 260 kişinin ölümüyle sonuçlandı.
2011'den bu yana birçok Faslı'nın Irak, Suriye ve Libya'daki aşırılık yanlısı örgütlere katıldığı söyleniyor. Sayılarının resmi olarak 290'ı kadın ve 630'u çocuk olmak üzere bin 600 kişi olduğu tahmin ediliyor. Faslı yetkililerden tahliye talep eden Suriye ve Irak'ta Gözaltına Alınan ve Mahsur Kalan Faslıların Koordinasyonu’na göre, bunların arasında “çoğu Roj ve Hol kamplarında tutuklu bulunan ve Irak'taki cezaevlerinde azınlıkta kalan ciddi sıkıntılardan muzdarip olan 97 kadın, 261 çocuk ve 31 yetim” var.
Koordinasyon’un gösteri sırasında yayınladığı bir ses kaydında Leyli el-Kasımi, “Dört yıldan beri İbtisam el-Huzi adında başka bir Faslı kadınla birlikte Bağdat’ta tutuklu haldeyiz. Büyükelçilikten bizi ne arayan ne de soran var. En önemlisi bizi ailelerimize geri vermeniz. Olanlardan biz sorumlu değiliz. Bizi bu duruma bulaştıran eşlerimiz” ifadelerini kullandı.
Koordinasyon başka bir Faslı kadının daha ses kaydını yayınladı. Kürt kamplarından birinde olduğunu söyleyen kadın ses kaydında, “Kral 6. Muhammed ve yetkililere bizi mümkün olan en kısa sürede tahliye etmeleri için çağrıda bulunuyorum çünkü burada çektiğimiz acılar anlatılamaz" ifadelerini kullanıyor.
Zebrun, Suriye ve Irak'ta tutuklu bulunan “cihatçılardan Faslı 131 erkeğin” olduğuna da işaret etti. Resmi verilere göre bunlardan 270'i Fas'a döndü ve 137'si yargıya sevk edilirken, 745'i ise hayatını kaybetti.
Diğer taraftan Fas istihbaratı, yetkililerle koordinasyon sağlayarak İtalya ve Yunanistan'da geçen yaz düzenlenen iki ayrı operasyonda Suriye'deki Faslı DEAŞ ‘liderinin’ tutuklandığını duyurdu. Bunlardan biri Fas'ta “büyük terör olaylarının planlanmasına yönelik hazırlıklara karıştığı şüphesiyle” aranıyordu.



Hizbullah'a "çağrı cihazı" operasyonunun detayları ortaya çıktı

Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)
Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)
TT

Hizbullah'a "çağrı cihazı" operasyonunun detayları ortaya çıktı

Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)
Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)

Lübnan'da Hizbullah'ın çağrı cihazlarının ardından telsiz, radyo ve güneş enerjisi panellerinin patlatılmasıyla bölge topyekun savaşa doğru sürükleniyor. 

17 Eylül'de Hizbullah'ın kullandığı çağrı cihazlarında eş zamanlı patlamalar yaşanmış, ikisi çocuk 12 kişi hayatını kaybetmiş, 2 bin 800 kişi de yaralanmıştı. 

Dün de ülkedeki telsiz, radyo ve güneş enerji sistemlerinde patlama gerçekleşti. En az 20 kişinin öldüğü, 450'den fazla kişinin de yaralandığı bildiriliyor. Lübnanlı yetkililer, olaydan İsrail'i sorumlu tutarken Tel Aviv'den henüz açıklama gelmedi.

Diğer yandan saldırıyla ilgili bilgiye sahip olan fakat adlarının gizli tutulmasını isteyen kaynaklar, Amerikan gazetesi New York Times'a (NYT) operasyonun ardında İsrail'in olduğunu doğruluyor. 

Mossad'ın BAC Consulting adlı bir paravan şirket kurduğu ve çağrı cihazlarını bubi tuzağına dönüştürerek Lübnan'a soktuğu iddia ediliyor. Macaristan merkezli bu paravan şirket, kağıt üstünde Tayvanlı Gold Apollo firması adına çağrı cihazı üretiyor. Kimliklerinin açıklanmasını istemeyen İsrailli istihbaratçılar, buna ek olarak operasyonda en az iki paravan şirket daha oluşturulduğunu belirtiyor. 

Kaynaklar, AR-924 model numaralı cihazların bataryalarına patlayıcı bir madde olan pentaeritritol tetranitrat (PENT) yerleştirildiğini ve bunların 2022 yazında Lübnan'a gönderildiğini ifade ediyor.

Hizbullah, İsrail istihbaratı tarafından takip edilmemek için cep telefonlarını bırakıp çağrı cihazı kullanmaya başlamıştı. Kaynaklar, bu kararın ardından milyonlarca dolarlık yatırımla üretimin artırıldığını ve Lübnan'a bubi tuzağı haline getirilmiş binlerce cihaz sokulduğunu söylüyor.

Öte yandan ikinci dalga saldırıda telsiz ve güneş enerji panellerinin nasıl patlatıldığı henüz bilinmiyor.

NYT'nin patlayan telsizlerin görüntülerinden yola çıkarak yaptığı analizde, bunların çağrı cihazlarından daha ağır ve büyük olduğuna, bu yüzden daha fazla hasar yarattığına işaret ediliyor. 

Ayrıca telsizlerin patlamasıyla daha büyük yangınlar çıktığına, bunun da çağrı cihazlarına kıyasla telsizlere daha fazla patlayıcı yerleştirilmiş olabileceğini gösterdiğine dikkat çekiliyor.

Lübnan'ın açıkladığı rakamlara göre telsizlerin patlatılmasıyla en az 71 ev ve dükkanla 18 sivil araç ve motosiklet yandı. 

Telsizlerden bazılarında Japon firması Icom'un amblemi görülüyor. Ancak şirket, IC-V82 model numaralı telsizlerin ve bunlarda kullanılan bataryaların üretiminin neredeyse 10 yıl önce durdurulduğunu belirtiyor. Patlayıcıların bu cihazlara nasıl yerleştirildiğiyse henüz netleştirilemedi. Icom, bu telsizlerin sahte olabileceğini öne sürüyor.

Lübnan medyasındaki haberlerde, saldırıda en az iki güneş enerjisi panelinin de alev aldığı bildiriliyor. Saldırılarda çıkan küçük çaplı yangınların söndürüldüğü bildirilirken, patlamada bir kız çocuğunun yaralandığı aktarılıyor. Ancak bu panellerin infilak ettirilen diğer cihazların etkisiyle mi alev aldığı yoksa uzaktan kumandayla mı patlatıldığı belli değil. 

Amerikan düşünce kuruluşu Soufan Center'dan Clara Broekaert, CNN'e açıklamasında saldırı dalgasının Lübnan halkının psikolojisini olumsuz etkilediğini ve Hizbullah üzerinde misilleme baskısı oluşturduğuna dikkat çekerek şunları söylüyor:

Saldırılarda günlük hayatın böylesine korkunç, beklenmedik ve geniş ölçekte kesintiye uğratılması, misilleme yapılmasına yönelik ekstra bir baskı yaratacaktır diye düşünüyorum. İnsanlar yaşananların hesabının sorulduğunu görmek istiyor.

Üst üste gelen saldırıların ardından dün Hizbullah, İsrail sınırındaki el-Merc bölgesine füze fırlattı. İkisi ağır 8 İsraillinin yaralandığı bildirilirken, bu kişilerin sivil veya asker olduğuna ilişkin bilgi paylaşılmadı.

Independent Türkçe, Times of Israel, New York Time, Japan Times, CNN, France 24