Avrupa’da yeşil pasaportun geçerlilik süresine yönelik tartışmalar hız kazandı

Kovid-19 aşılarının patentlerinin önümüzdeki haftalarda kaldırılması bekleniyor.

Paris’te aşı karşıtı gösteriler sürüyor. (Reuters)
Paris’te aşı karşıtı gösteriler sürüyor. (Reuters)
TT

Avrupa’da yeşil pasaportun geçerlilik süresine yönelik tartışmalar hız kazandı

Paris’te aşı karşıtı gösteriler sürüyor. (Reuters)
Paris’te aşı karşıtı gösteriler sürüyor. (Reuters)

Avrupa ülkelerinin sağlık yetkilileri tarafından ‘Yeşil Pasaport’, ‘Kovid Pasaportu’ ve ‘Bağışıklık pasaportu’ gibi adlarla çıkartılan aşı sertifikalarına yönelik tartışmalar artıyor. Yeşil pasaport, Avrupa Birliği üye ülkeleri içinde ve aralarında seyahati kolaylaştırmak için veriliyor ancak yolcuların ve toplumun karşılaştığı zorluklar her geçen gün artıyor. Pandeminin bu aşamasında, aşı sertifikasının sağlıksal ve işlevsel düzeylerdeki etkinliği konusunda şüpheler bulunuyor.
Söz konusu sertifika, geçen yılın ortasından bu yana Kovid-19 pandemisine karşı savaşta önemli bir silah olarak görülüyor ve AB iç sınırlarını geçebilmek için önemli bir araç haline geldi. Ancak epidemiyolojik sahnedeki son gelişmeler, sertifikanın kullanımda değişikliklere yol açtı. Bilim camiasının önemli bir kısmı uygulamanın, salgını kontrol altına alma ve virüsün yayılmasını engelleme konusundaki etkinliğine yönelik sorgulamalarda bulunuyor.
Sertifikanın, aşının ikinci dozunun alındığı tarihten itibaren, ek doz alma şartıyla geçerlilik süresinin 9 ay olması planlanmıştı. Ancak AB, epidemiyolojik durumun gidişatına veya yeni varyantların ortaya çıkmasına ilişkin daha fazla bilgiye sahip olmak için beklerken sertifikanın geçerlilik süresini henüz belirlemedi. Sağlık camiasının bir süredir acil olarak gündeme getirdiği soruların başlıcaları arasında ise şunlar yer alıyor:
-Kullanılmakta olan aşılara dirençli olan yeni bir varyant ortaya çıkarsa ne olur?
-İlaç şirketleri daha etkili aşı veya ilaçlar geliştirirse üreç nasıl ilerler?
- Ek dozunu almayı ertelemek zorunda kalan enfekte olmuş kişilerin akıbeti nedir?
Uzmanlar, aşı sertifikasının aşılama oranının artırılmasına yardımcı olduğu görüşündeler. Ancak aşı olmuş sağlıklı kişilere bulaşma ve enfekte olanların başkalarına bulaştırmasını sağlama özelliği ile Omikron’un neden olduğu devam etmekte olan dalganın da gösterdiği üzere virüsün yayılmaya devam etmesine engel olmadığını savunuyorlar.
Avrupa Komisyonu bu hafta, aşı sertifikası ile ilgili olarak önümüzdeki hafta salı gününden itibaren yürürlüğe girecek bir dizi yeni tedbiri onayladı. Söz konusu tedbirler, AB içinde seyahat şartlarını birleştirmeyi ve üç doz aşı olma talebini yeniden uygulamayı amaçlayan tavsiyelerden oluşuyor. Ancak nihai karar hükümetlere bırakılıyor.
Avrupa Bulaşıcı Hastalık Önleme ve Kontrol Merkezi’nin (ECDC) ek dozunun, tam aşılama döngüsünün bitiminden itibaren 6 ayı geçmeyen bir süre içinde verilmesi önerisinde bulunmuştu. ECDC’nin bu kararı Avrupa Komisyonu’nun sertifikanın geçerliliğini ikinci dozu aldıktan sonra 6 ay ile sınırlamasını ve ulusal aşı kampanyalarının vatandaşların ek dozu almasını sağlamak üzere programlarını ayarlamaları için, 3 aylık bir ek süre vermesini sağladı.
Yeni tedbirler, salgınla mücadelede coğrafi değil, bireysel bir yönetime doğru geçişi sağlamayı, yolcuların hareketlerini yani geldiği bölgedeki epidemiyolojik durumdan bağımsız olarak yolcunun sağlık durumuna odaklanmayı amaçlıyor. Ancak tedbirlerin uygulanması aşamasında, sınır geçişlerini kontrol etmek üzere uygulanacak şartları ve standartları belirlemek ulusal hükümetlere kalıyor. Aşı sertifikası verme konusunda hiçbir zaman istekli olmayan ve defalarca kez böyle bir uygulamanın sertifikası olmayanlara haksızlık olacağını belirten Dünya Sağlık Örgütü (WHO) epidemiyolojik danışmanı Tony Trea’ya göre kurum artık Omikron varyantının ortaya çıkmasından ve görülmemiş bir hızla yayılmasından sonra yeni yönelimlerde bulunuyor. Örgüt, Kovid pasaportu, enfeksiyonu taşıyan birinin virüsü başkalarına bulaştırmayacağını garanti etmese de, daha fazla koruma sağladığını dolayısı ile bulaş ve yayılma riskini azalttığını kabul ediyor.
Yine de karar hükümetlere kalıyor. Avrupa ülkelerinin çoğu yolcunun aşılama durumundan bağımsız olarak zorunlu negatif testler ve karantina gibi önlemler uyguluyor. AB internet sitesinde belirtilenlere göre son veriler, ek dozun sağladığı bağışıklığın, aşının ilk tam doz uygulaması ile ulaşılan bağışıklıktan daha uzun olabileceğini düşündürüyor. Ancak üçüncü dozun uygulanmasının Kovid-19’un bulaşmasını önleme konusunda etkinliğine dair henüz bir çalışma olmaması sebebiyle sertifikanın ek dozu aldıktan sonraki geçerlilik süresi ise henüz belirlenmedi.
WHO'nun eski Acil Durumlar Direktörü Epidemiyolog Daniel Lopez Acuna, Kovid-19 pasaportunun epidemiyolojik bir kontrol aracı olmaktan çok karantina prosedürleri gibi kısıtlamaları azaltmak ve pandeminin ilk aşamalarında felce uğrayan seyahat prosedürlerini basitleştirmek amacıyla nüfusun hareketini izlemenin ekonomik bir yolu olduğunu söyledi. Aşıların etkinlik ve güvenliklerinden şüphe duyan veya aşı olması reddedenler kişiler arasında aşının teşvik edilmesine katkıda bulunsa da bunun koruma sağladığı anlamına gelmediğini vurguladı. İtalya, Almanya ve Fransa’da yakın zamanda yapılan bir araştırma, geçen yıl yaz aylarından yılın sonuna kadar seyahatte aşı sertifikası gerekliliğinin uygulanmasının, aşılama oranları açısından Fransa’da yüzde 13’lük, Almanya’da yüzde 6,2'lik ve İtalya’da yüzde 9,7’lik bir oranla katkıda bulunduğunu gösterdi.
Lopez, pandemi ile ilgili gelişmelerin, virüsü kontrol altına almaya yönelik önlemleri ve epidemiyolojik durumun gerekliliklerinin koordine edilmesindeki zorlukları artırmasını bekliyor. Lopez bununla ilgili olarak, örneğin sağlık koşulları nedeniyle aşı olmayan, tehlikeli bir alerjik reaksiyon geliştirme korkusuyla aşı yaptırmayan veya ilk dozdan sonra şiddetli reaksiyon gösteren kişilerin aşı sertifikası alamamasına dikkat çekiyor. Nasıl bir süreç uygulanacağı henüz bilinmeyen gruplar arasında, yakın zamanda virüsü atlatan ve 5 aydan önce ek doz alamayanlar da bulunuyor. Avrupa’da ikinci dozu alma tarihinden üzerinden 9 ayı geçen ve Kovid-19 pasaportlarının süresi biten ancak yenilemek için ek doz alamayan on milyonlarca kişi bulunuyor.
Dünya Ticaret Örgütü’nün (WTO) Genel Direktörü Ngozi Okonjo-Iweala, Kovid-19’a karşı aşıların patentleriyle ilgili sorunların bir ay içinde bir çözüme ulaştırılmasını umduğunu söyledi. Ngozi Okonjo-Iweala, patent kaldırılmasını destekleyen ve karşı çıkan ülkeler için ikan edici bir başlangıç ​​noktasını teşkil eden ilk anlaşmanın imzalanması konusunda iyimser olmaya yönelik işaretler olduğunu vurguladı.
Ngozi Okonjo-Iweala, Fransa Dış Ticaret ve Yatırım Bakanı Franck Riester ile Paris’te gerçekleştirdiği görüşmenin ardından “Aşı konusu son derece karmaşık. İlerleme kaydetmek için çalışıyoruz” açıklamasında bulundu. WTO Genel Direktörü 100’den fazla ülkenin aşı üretimini ve dağıtımı kolaylaştırmak için patentlerin kaldırılmasını desteklediğini ve bunu pandemiyle mücadelede yeterli bağışıklığın sağlanması için bir ön koşul olarak gördüğünü belirtti.
Papa Francis de dün aşılarla ilgili yanlış haberlere karşı mücadele çağrısında bulundu. Ayrıca ortaya çıkan hastalıklara karşı ilaç ve aşı geliştirilmesinin yanı sıra yoksul ve gelişmekte olan ülkelerin salgınla mücadele imkanlarını ve sağlık sistemlerini güçlendirmelerine yardımcı olmak üzere uluslararası bir bilimsel araştırma koalisyonu kurulmasını önerdi.



Dalay Lama: 130 yaşımı görmek istiyorum

14. Dalay Lama, Tibet'in bağımsızlığı için şiddet karşıtı mücadelesiyle 10 Aralık 1989'da Nobel Barış Ödülü’nü almıştı (AFP)
14. Dalay Lama, Tibet'in bağımsızlığı için şiddet karşıtı mücadelesiyle 10 Aralık 1989'da Nobel Barış Ödülü’nü almıştı (AFP)
TT

Dalay Lama: 130 yaşımı görmek istiyorum

14. Dalay Lama, Tibet'in bağımsızlığı için şiddet karşıtı mücadelesiyle 10 Aralık 1989'da Nobel Barış Ödülü’nü almıştı (AFP)
14. Dalay Lama, Tibet'in bağımsızlığı için şiddet karşıtı mücadelesiyle 10 Aralık 1989'da Nobel Barış Ödülü’nü almıştı (AFP)

Tibet Budizmi'nin ruhani lideri 14. Dalay Lama Tenzin Gyatso cumartesi günü sürgündeki binlerce Tibetli'yle buluştu. 

Dünyanın dört bir köşesinden gelen takipçileri, 14. Dalay Lama'nın onlarca senedir yaşadığı Dharamshala yakınlarındaki büyük tapınakta bir tören düzenledi.  

6 Temmuz'da 90 yaşına girecek 14. Dalay Lama'nın çok uzun bir yaşam sürmesi için duacı oldular. 

Tenzin Gyatso törende yaptığı ve eş zamanlı olarak farklı dillere çevrilen konuşmasında Budistlerin ruhani koruyucularından birine işaret ederek şu ifadeleri kullandı:

Şu ana kadar elimden gelenin en iyisini yaptım. Avalokiteśvara'nın da desteğiyle 30-40 yıl daha yaşayıp duyarlı varlıklara ve Budizm öğretilerine hizmetimi sürdürmeyi umut ediyorum.

14. Dalay Lama, aralıkta Reuters'a yaptığı açıklamada 110 yaşına kadar yaşayacağını öngörmüştü. 

Tenzin Gyatso, ölümünden sonra Tibet'teki Budizm geleneğinin süreceğini belirterek, bu unvanı taşıyan son kişi olmayacağını önceki günlerde söylemişti.

Ruhani lider, 1587'de oluşturulan Dalay Lama unvanının yeni bir reenkarnasyonla süreceğini ifade etmişti.

Halefinin belirlenmesinde tek yetkinin kendi kurduğu Gaden Phodrang Vakfı'na ait olacağını söyleyen Tenzin Gyatso, 15. Dalay Lama'nın Çin sınırları dışında "özgür dünyada" doğacağını da yinelemişti. 

Gyatso'nun "Çin dahil herhangi bir ülke tarafından siyasi amaçlarla seçilen bir adayın tanınmaması gerektiğini" vurgulamasına Pekin'den tepki gelmişti. 

Çin Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Mao Ning, yeni Dalay Lama'nın Pekin yönetimi tarafından onaylanması gerekeceğini savunmuştu.

Tibet Budizmi'ne göre Dalay Lama, reenkarne olacağı bedeni kendisi seçebiliyor. 

Tenzin Gyatso, 1940'ta Dalay Lama’nın 14. reenkarnasyonu olarak Tibet Budizmi'nin ruhani liderliğini yapmaya başlamıştı.

Gyatso, Çin birliklerinin Tibet'in başkenti Lhasa'da 1959'da patlak veren bağımsızlık yanlısı ayaklanmayı bastırmasının ardından bölgeyi terk etmiş ve Hindistan'ın kuzeyindeki Dharamshala kentine yerleşmişti. Burada sürgündeki Tibet meclisi ve hükümetini kurmuştu.

Himalaya Dağları'nın kuzeyinde yer alan 2,5 milyon kilometre genişliğindeki Tibet Platosu, deniz seviyesinden ortalama 4 bin 380 metre yüksekliğiyle "dünyanın çatısı" diye biliniyor.

Tarih boyunca yarı göçebe Tibet halkının yurdu olan bölge, 1951'de imzalanan 17 Nokta Anlaşması'yla Çin'in egemenliğine girmişti. Pekin yönetimi, bunu "Tibet'in barışçıl özgürleşmesi" diye adlandırmıştı.

Independent Türkçe, AFP, Reuters