Batı Afrika darbe dalgası Gine-Bissau’yu vurdu

ECOWAS, Batı Afrika’daki askeri darbe dalgasını görüşmek için Nijerya’da olağanüstü bir zirve düzenliyor

Gine-Bissau Cumhurbaşkanı Umaro Sissoco Embalo, başarısız darbe girişiminin ardından saldırıya karışanların ‘uyuşturucu kaçakçılığıyla bağlantılı kişiler’ olduğunu belirtti (AFP)
Gine-Bissau Cumhurbaşkanı Umaro Sissoco Embalo, başarısız darbe girişiminin ardından saldırıya karışanların ‘uyuşturucu kaçakçılığıyla bağlantılı kişiler’ olduğunu belirtti (AFP)
TT

Batı Afrika darbe dalgası Gine-Bissau’yu vurdu

Gine-Bissau Cumhurbaşkanı Umaro Sissoco Embalo, başarısız darbe girişiminin ardından saldırıya karışanların ‘uyuşturucu kaçakçılığıyla bağlantılı kişiler’ olduğunu belirtti (AFP)
Gine-Bissau Cumhurbaşkanı Umaro Sissoco Embalo, başarısız darbe girişiminin ardından saldırıya karışanların ‘uyuşturucu kaçakçılığıyla bağlantılı kişiler’ olduğunu belirtti (AFP)

Gine-Bissau’da geçen salı günü ordunun Cumhurbaşkanı Umaro Sissoco Embalo’nun yer aldığı hükümet toplantısını kuşatması sonucu meydana gelen başarısız darbe girişimi sonucu en az 8 kişi hayatını kaybetti. Darbeciler ve Cumhurbaşkanına bağlı askerler arasında 5 saat boyunca çatışmalar yaşanırken, çok sayıda saldırgan teslim oldu ve bazı saldırganlar ise kaçtı. Bu darbe girişimi, başarısız olmasına rağmen, Mali ve Gine’deki iki darbenin ardından Burkina Faso’daki başarılı darbeden bir hafta sonra Batı Afrika’daki durumu karmaşık hale getirdi. 1974 yılında Portekiz’den bağımsızlığını ilan eden Gine-Bissau’nun uzun bir siyasi şiddet geçmişi var. Öyle ki bağımsızlığından bu yana 4 askeri darbeye tanık oldu. 2020’deki ilk barışçıl iktidar dönüşümünü kutluyordu ve bu durum, Atlantik Okyanusu kıyısındaki fakir Afrika ülkesinde benzeri görülmemiş cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra mevcut cumhurbaşkanının iktidara gelmesini sağladı.
Orduda eski bir general olan Embalo, iktidara geldikten sonra ülkede reformlar yapacağını açıklamıştı. Ancak birçok siyasi karmaşa ve askeri kuruluş içinde kanat çatışması ile karşı karşıya kaldı. Uyuşturucu kaçakçılığı çetelerinin on yıllardır köklü bir etkiye sahip olduğu bir ülkede, ‘kaçakçılara karşı savaş’ ilan etmesi de bu zorlukları artırdı. Burası, Güney Amerika’dan Avrupa ve ABD’ye uyuşturucu taşımak için önemli bir istasyon olarak sayılıyor. 2013 yılında ABD Deniz Kuvvetleri, Gine-Bissau’daki Deniz Kuvvetleri Komutanı José Tchuto’yu gözaltına aldı. Tchuto, Atlantik Okyanusu’nda büyük miktarlarda uyuşturucu kaçakçılığı yapıyordu. Yargılanarak 4 yıl hapis cezasına çarptırıldığı ABD’ye götürüldü. 2016’da serbest bırakılıp ülkesine geri döndü.
Cumhurbaşkanı Embalo, başarısız darbe girişiminin ardından düzenlediği basın toplantısında açıktı. Yaşananların ‘iyi organize edilmiş ve iyi planlanmış bir saldırı’ olduğunu söyledi ve açıkça darbe girişimine karışanların, ‘uyuşturucu kaçakçılığıyla bağlantılı kişiler’ olduğunu belirtti. Cumhurbaşkanı ayrıca, bu kişilerin ülkede uyuşturucu kaçakçılığıyla mücadele için alınan tedbirlerden rahatsız olduklarını vurguladı.
Gine Bissau, ağırlıklı olarak kokain ticaretiyle iştigal eden organize suç örgütlerinin, silahlı kuvvetler aracılığıyla siyaseti ve ülke yönetimini büyük oranda kontrol edebildikleri bir ülke haline gelmiş durumda.
Afrika'nın "narko devleti" olarak addedilen Gine Bissau, 2000'li yılların ortasında Güney Amerika'dan Avrupa'ya giden uyuşturucu ticaretinin ana transit arterlerinden biri haline geldi.
Yaklaşık 2 milyonluk nüfusa sahip olan ülkede 1974'te Portekiz'den bağımsızlığını kazanmasından bu yana 10 darbe veya darbe girişimi yaşandı.
Embalo, bazı yetkililer ve ordu liderleriyle çevrili cumhurbaşkanlığı sarayından konuşuyordu ve saldırının faillerinin, kendisini ortadan kaldırmak istediğini söyledi. Cumhurbaşkanı, “Sadece darbe yapmak istemediler, cumhurbaşkanını, başbakanı ve bakanları öldürmek istediler” dedi. Darbe girişimi, muhalifleri öfkelendiren bir kabine değişikliğinden birkaç gün sonra hükümetin düzenlediği toplantı sırasında gerçekleşti.  Kabine değişikliği, fırtınalı bir siyasi krize neden olmuştu. Ağır topların kullanıldığı ve şiddetli çatışmaların yaşandığı darbe girişimi, salı günü 5 saat sürdü. Sonuç olarak güvenlik ve askeri kaynakların açıklamalarına göre en az 6 kişi öldü ve birçok kişi yaralandı. Tüm ölü ve yaralılar, güvenlik güçlerinden oluşuyordu. Ancak başarısız darbe girişiminden 24 saat sonra resmi bilanço açıklanmadı. Öte yandan Portekiz Haber Ajansı’na göre Gine-Bissau’daki Genelkurmay Başkanlığı kaynakları, hükümete yönelik saldırıya karışan herkesi tutuklamak için tarama ve arama operasyonları düzenlendiğini duyurdu. Kaynaklar, darbe girişiminin arkasındaki tarafı ise belirtmedi. Bu çerçevede aralarında Gine-Bissau’nun da bulunduğu 15 ülkenin yer aldığı Batı Afrika Ülkeleri Ekonomik Topluluğu (ECOWAS), geçen hafta yaşanan Burkina Faso darbesi başta olmak üzere Batı Afrika bölgesindeki darbe dalgasını görüşmek üzere bugün Nijerya’da olağanüstü bir zirve düzenliyor. Tabi ki Gine-Bissau’daki darbe girişimi de zirve katılımcılarının gündeminde geniş bir yer kaplayacak. Gine-Bissau Cumhurbaşkanının zirveye katılıp katılmayacağı bilinmiyor. Askeri darbeler meselesi, Afrika Devlet Başkanları tarafından bu hafta sonu düzenlenecek Afrika Birliği Zirvesi’nin gündemine hazırlamak amacıyla, Afrika Birliği Yürütme Kurulu’nun 2 Şubat’ta Etiyopya’nın başkenti Addis Ababa’da düzenlediği olağan toplantıya da hakimdi.
Afrika Birliği Komisyonu Başkanı Musa Faki Muhammed, “Kıtanın birçok bölgesinde ve Afrika Birliği üyesi birçok ülkede güvenlik ve barış, ciddi şekilde tehdit ediliyor” dedi. Faki Muhammed, Afrika Birliği dışişleri bakanlarına hitaben yaptığı konuşmada, “Afrika’da barış ve güvenliğe yönelik tehditler birçok yüze sahip; kıtanın istikrarını büyük ölçüde tehdit etmek için açık bir irade ile, ülkeler arası çatışmalar, Sahel, Afrika Boynuzu ve Ekvatoral Afrika’daki Büyük Göller bölgesinde terörizmin ve organize suçun yaygınlaşması… Siyasi, ekonomik ve sosyal yönetimde gözlenen acizlik nedeniyle de kırılgan devletler var” ifadelerini kullandı.
Yetkili, askeri darbe tehlikesi konusunda da uyarı yaparken, “Hükümetin anayasaya aykırı değişiklikleri son aylarda tehlikeli bir şekilde arttı. Dün akşam Gine-Bissau’daki durumu takip ettiniz, uzun bir geceydi ve çok şükür oradaki darbe girişimi başarısız oldu” dedi.
Askeri darbeler dalgasının, siyasi iradedeki gerilemenin tehlikeli göstergelerini yansıttığını söyleyen Faki Muhammed ayrıca, ‘kıtayı tehdit eden koşulları caydırıcı Afrika araçlarının ve yasalarının canlandırılması gerektiği’ çağrısında bulundu.



Yetkililer: ABD'den sınır dışı edilenleri taşıyan uçak Güney Sudan'a ulaştı

Amerikan Havayolları'na ait bir uçak (Reuters)
Amerikan Havayolları'na ait bir uçak (Reuters)
TT

Yetkililer: ABD'den sınır dışı edilenleri taşıyan uçak Güney Sudan'a ulaştı

Amerikan Havayolları'na ait bir uçak (Reuters)
Amerikan Havayolları'na ait bir uçak (Reuters)

Juba havaalanında görevli iki yetkili, Amerika'dan iki göçmeni taşıyan uçağın dün Güney Sudan'a indiğini söyledi. Bu gelişme, sekiz göçmenin ABD Başkanı Donald Trump yönetimi tarafından sınır dışı edilmeyi engellemek için yaptıkları son girişimlerinin başarısızlıkla sonuçlanmasının ardından gerçekleşti.

Havaalanında çalışan ve isminin açıklanmasını istemeyen bir görevli, Reuters haber ajansına, uçağın “bu sabah saat 06:00'da (04:00 GMT) geldiğini” gösteren bir belge gördüğünü söyledi.

Göçmenlik yetkilisi de sınır dışı edilenlerin Güney Sudan'a ulaştığını ancak daha fazla ayrıntı veremediğini söyledi ve tüm soruları ABD Ulusal Güvenlik Ajansı'na yönlendirdi.

Güney Sudan'daki bir hükümet kaynağı daha önce, ABD'li yetkililerin göçmenlerin gelişini beklemek üzere havaalanında bulunduğunu söylemişti.

ABD Yüksek Mahkemesi, göçmenlerin kendi ülkelerine değil başka ülkelere gönderilmesiyle ilgili hukuki mücadelede, Başkan Donald Trump yönetimini bir kez daha destekledi. Perşembe günü, hükümetin siyasi açıdan istikrarsız Güney Sudan'a göndermeye çalıştığı sekiz kişiyi korumak için bir yargıcın getirdiği kısıtlamaları kaldırdı.

Mahkeme, 23 Haziran'da Boston'daki ABD Bölge Mahkemesi yargıcı Brian Murphy'nin verdiği karara göre, sınır dışı edilecek göçmenlere, kendileriyle hiçbir bağı olmayan “üçüncü ülkelere” gönderilmeden önce, yasal itirazları değerlendirilirken, bu ülkelerde işkenceye maruz kalma riski olduğunu yetkililere bildirme fırsatı verilmesi yönündeki kararını askıya almıştı.