Irak’taki siyasi gruplar cumhurbaşkanı seçimi oturumunu boykot etti

Çoğunluğu bağımsızlardan oluşan sadece 58 vekil oturuma katıldı.

Irak Meclisi’nde dün düzenlenen cumhurbaşkanı seçimi oturumunda toplantı yeter sayısı oluşmadı (AFP)
Irak Meclisi’nde dün düzenlenen cumhurbaşkanı seçimi oturumunda toplantı yeter sayısı oluşmadı (AFP)
TT

Irak’taki siyasi gruplar cumhurbaşkanı seçimi oturumunu boykot etti

Irak Meclisi’nde dün düzenlenen cumhurbaşkanı seçimi oturumunda toplantı yeter sayısı oluşmadı (AFP)
Irak Meclisi’nde dün düzenlenen cumhurbaşkanı seçimi oturumunda toplantı yeter sayısı oluşmadı (AFP)

Irak Meclis Başkanlığı cumhurbaşkanı seçimiyle ilgili gündem maddesini dünkü (Pazartesi) oturumun çalışma programına eklemesine rağmen neredeyse tüm siyasi grupların boykotu nedeniyle toplantı yeter sayısına ulaşılamadı. Oturuma 58 vekil katıldı. Bunların birçoğu bağımsız vekillerden, bir kısmı da muhalefet safına geçme planı yapan ve henüz büyük siyasi gruplarla koalisyon kurmamış bazı partilere mensup vekillerden oluşuyordu.
Hukuk uzmanları, cumhurbaşkanı seçimiyle ilgili gündem maddesinin pazartesi günkü oturuma eklenmesinin Anayasa’nın bu konuda belirlediği süreyle uyumlu olduğunu ve bu sürenin dün itibariyle sona erdiğini belirtiyor. Bu yoruma göre, Meclis Başkanlığı söz konusu gündem maddesini dünkü oturuma eklemeseydi Anayasa’ya ve Meclis içtüzüğüne aykırı hareket ederdi. Uzlaşı sağlanamaması nedeniyle siyasi grupların oturumu boykot etmesinin yanı sıra, Yüksek Federal Mahkeme’nin hakkındaki yolsuzluk iddiaları sebebiyle cumhurbaşkanı adayı Hoşyar Zebari’nin adaylığını dondurması da cumhurbaşkanlığı seçimi oturumunun yapılamamasında etkili oldu. Nitekim Zebari’ye karşı açılan davaların karara bağlanması bekleniyor.
Federal Mahkeme’nin, cumhurbaşkanı seçiminin birinci turunda vekillerin üçte iki çoğunluğunun (yani 329 vekilin bulunduğu mecliste 220’nin oturuma katılması) sağlanmasını şart koşan kararı, siyasi ittifakların istenen sayıda vekili toplamasını imkânsız hale getiriyor. Ancak Federal Mahkeme’nin ‘üçte iki çoğunluğu sağlama’ şartı, bu sefer seçimin sadece birinci turunda değil aynı zamanda ikinci turunda da geçerli. Nitekim daha önceki yıllarda cumhurbaşkanı seçimlerinin ikinci turunda oturuma katılan parlamento üyelerinin salt çoğunluğu yeterli kabul ediliyordu. Yani artık seçim yoluyla cumhurbaşkanını göreve getirme yolu zorlaştı. Bunun yerine partilerin birbiriyle uzlaşması önem kazandı.
2018 yılındaki cumhurbaşkanı seçimi oturumu, Kürt ittifakının bölünmesi sonucu Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin (IKBY) iki ana partisi, Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) ve Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB) arasında cumhurbaşkanlığı koltuğuyla ilgili ilk ciddi anlaşmazlığa tanık oldu. KDP ve KYB’den oluşan Kürt ittifakı ve İslami çizgide politika yapan diğer Kürt partileri daha sonraki süreçte cumhurbaşkanı adayı meselesini kendi aralarında çözüme kavuşturdu. 2014 yılında ise mevcut Cumhurbaşkanı Berhem Salih ve Eski Cumhurbaşkanı Fuad Masum koltuk için rekabet etti. Mesud Barzani liderliğindeki KDP’nin o dönem Salih’e karşı desteklediği Masum cumhurbaşkanlığına seçildi.
2018’de Irak’taki üç bileşenin (Şii, Sünni ve Kürt) içinde yaşanan bölünmeler, cumhurbaşkanı ve başbakan seçimiyle ilgili süreçlere de yansıdı. Nitekim KDP ve KYB’nin ortak aday üzerinde uzlaşamaması nedeniyle KDP şu anki Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin’i, KYB ise şu anki Cumhurbaşkanı Berhem Salih’i aday gösterdi. Etkili Şii parti ve gruplar Barzani’ye KDP’nin adayı Hüseyin’i destekleme sözü verdi. Fakat 2018 cumhurbaşkanı seçimini açık ara farkla kazanan Salih oldu. Salih’in galibiyeti KDP ve KYB’nin Bağdat’taki krizini derinleştirirken, Şii cephede de başbakan adayıyla ilgili kriz giderek derinleşiyordu. Nitekim Şii cephenin parçalanması sonucu farklı görüşlere sahip bloklar ortaya çıktı. Bunun üzerine Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr’ın desteklediği Sairun Koalisyonu ile Hadi el-Amiri’nin liderliğindeki Fetih Koalisyonu, Anayasa’nın öngördüğü ‘en büyük meclis bloğu’ ilkesini atlatarak Adil Abdulmehdi hükümetinin kurulmasına öncülük ettiler.
Ülkede yaşanan siyasi tıkanıklığı bir an önce açması için erken yapılması istenilen 2021’deki genel seçimlerin sonuçları söz konusu tıkanıklığı ve anlaşmazlıkları daha da artırdı. 2021 seçimlerinin sonucunda Sadr Hareketi, KDP ve Sünni Egemenlik Koalisyonu’nun oluşturduğu üçlü ittifak ‘ulusal çoğunluk hükümeti kurma’ talebini dillendirirken, Şii parti ve grupların bir araya geldiği Koordinasyon Grubu ve KYB ise uzlaşı hükümetinin kurulmasını istiyor.
Bu bağlamda geçtiğimiz iki gün içinde uzlaşı sağlamak amacıyla siyasi gruplar arasında yeni bir müzakere maratonu başladı. Basında yer alan haberlere göre İran Devrim Muhafızları Kudüs Gücü Komutanı İsmail Kaani, Sadr’ın talep ettiği ‘çoğunluk’ hükümetinin mümkün olan en fazla siyasi partiyi ve özellikle de Şii Koordinasyon Grubu’nu kapsayabilmesi için Bağdat ve Erbil hattında mekik dokuyor. Ancak Sadr ise Koordinasyon Grubu çatısı altında bulunan Nuri el-Maliki liderliğindeki Kanun Devleti Koalisyonu dışındaki parti ve grupların hükümete katılmasını onaylıyor.



“En büyük güvenlik ihlali” Hizbullah’a Lübnan’da ve Suriye'de darbe indirdi

Yaralıları Beyrut Amerikan Üniversitesi Hastanesi'ne taşıyan bir ambulans (EPA)
Yaralıları Beyrut Amerikan Üniversitesi Hastanesi'ne taşıyan bir ambulans (EPA)
TT

“En büyük güvenlik ihlali” Hizbullah’a Lübnan’da ve Suriye'de darbe indirdi

Yaralıları Beyrut Amerikan Üniversitesi Hastanesi'ne taşıyan bir ambulans (EPA)
Yaralıları Beyrut Amerikan Üniversitesi Hastanesi'ne taşıyan bir ambulans (EPA)

Lübnan’daki Hizbullah Hareketi, üyelerinin kullandığı çağrı cihazlarını hedef alan ‘en büyük güvenlik ihlali’ ile karşı karşıya kaldı. Bu güvenlik ihlali, Hizbullah’ın Lübnan’daki ve Suriye'deki kaleleri olarak kabul edilen bazı bölgelerde yaklaşık 2 bin 800 kişinin yaralanmasına ve 9 kişinin ölümüne neden olurken yaralıların sayısı hastanelerin kapasitesini aştı.

Suriye basını Suriye'de bulunan çok sayıda Hizbullah üyesinin taşıdıkları çağrı cihazlarının patlaması sonucu yaralandığını ve hastaneye kaldırıldığını bildirdi. Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), Şam’ın kentsel ve kırsal kesimlerinde Hizbullah üyelerinin bazılarının taşıdıkları çağrı cihazlarının patlaması sonucu yaralanarak hastaneye kaldırıldığını aktardı.

Suriye’nin başkenti Şam'daki Kefer Susa Mahallesi yakınlarında seyir halindeki bir araçta bir çağrı cihazı patladı. İsrail’in Lübnan ve Suriye'deki Hizbullah üyeleri tarafından yaygın olarak kullanılan çağrı cihazlarını hedef alan eş zamanlı siber saldırısı sonucunda Lübnan'da birkaç cihaz daha patladı.

Güvenlik ihlali saat 15.30 sularında Beyrut'un güney banliyölerinde bir kişinin elindeki cep telefonunun patlamasıyla başladı. Ardından Lübnan'ın çeşitli bölgelerinde eş zamanlı olarak meydana gelen ‘patlamalar’ birbirini takip etti.

Lübnan’ın güney banliyölerinde, Nebatiye’de ve Bekaa'da yollarda kanlar içinde yatan onlarca insanın görüldüğü görüntüler düşmeye başladı. Ardından Hizbullah, çağrı cihazı taşıyan herkesten bu cihazları atmalarını isteyen bir açıklama yapıldı. İç Güvenlik Güçleri de vatandaşlardan yaralılara yardım edilmesini ve hastanelere kaldırılmalarını kolaylaştırmak için yolları açmalarını istedi. Genelkurmay Başkanlığı, vatandaşlardan, sağlık ekiplerinin olay yerlerine ulaşmalarını kolaylaştırmak amacıyla patlamaların yaşandığı bölgelerde toplanmamalarını istedi.

xy6muu7
Beyrut'un güney banliyösünde yaralıların tedavisine yardımcı olmak için kurulan çadırda kan vermek için bekleyen bağışçılar (AFP)

Reuters, Hizbullah yetkililerinin birinin çağrı cihazlarının patlatılması olayının şimdiye kadarki en büyük güvenlik ihlali olduğunu söylediğini aktardı. Reuters’ın emniyet kaynaklarından aktardığına göre Hizbullah, patlayan çağrı cihazları üyelerine daha yeni dağıtmıştı. Fransız Haber Ajansı (AFP) da Hizbullah'a yakın kaynakların ‘yeni çağrı cihazlarının lityum pillere sahip olduklarını ve aşırı ısınma sonucu patlamış gibi göründüklerini’ söylediklerini aktardı.

ABD merkezli gazete New York Times’ın (NYT) konuyla ilgili bilgi sahibi yetkililere dayandırdığı haberine göre cihazlar patlamadan önce birkaç saniye boyunca bip sesi çıkardı. Saldırıda Hizbullah üyelerine ait yüzlerce çağrı cihazı hedef alındı. Sosyal medyada dolaşan videolarda cihazların yollarda, dükkanlarda ve evlerde insanların ellerinde patladığı ve maddi hasara yol açtığı anlar görülüyor.

Hizbullah: Geniş kapsamlı inceleme başlatıldı

‘Güvenlik ihlalinden’ yaklaşık üç saat sonra Hizbullah tarafından yapılan ilk açıklamada dün öğleden sonra saat 15.30 sularında Hizbullah'ın çeşitli birimlerinde ve kurumlarında çalışanların iletişim için kullandığı çağrı cihazlarının patladığı duyuruldu. Açıklamada “Sebebi açıklanamayan patlamalar şimdiye kadar bir çocuğun ve iki kardeşin ölümüne ve birkaç kişinin de yaralanmasına neden oldu” denildi.

Açıklamada Hizbullah'ın uzman kurumlarının şu an eş zamanlı patlamaların nedenlerini belirlemek için geniş kapsamlı bir güvenlik soruşturması başlattığı belirtildi. Hizbullah tarafından yapılan ikinci açıklamada ise “Mevcut tüm gerçekleri ve verileri inceledikten sonra, bu canice saldırıdan tamamen düşmanımız İsrail'i sorumlu tutuyoruz” ifadeleri kullanıldı.

xc
Başbakan Mikati'nin Milletvekili Ali Ammar'ın oğlu için taziye ziyareti sırasında çekilen bir fotoğrafı (Başbakanlık Basın Ofisi)

Öte yandan Bakanlar Kurulu, Lübnan'ın egemenliğinin ağır bir ihlali olan ve suç teşkil eden İsrail'in bu saldırganlığını kınadı. Hükümetin ilgili ülkeler ve Birleşmiş Milletler (BM) nezdinde gerekli tüm temasları derhal başlatarak bu suçla ilgili sorumluluklarını ortaya koyduğunu vurgulayan Bakanlar Kurulu, gelişmelerin takip edilebilmesi için toplantılarını kamuoyuna açık olarak yapma kararı aldı.

Bu arada Başbakan Necip Mikati, Milletvekili Ali Ammar'ı ziyaret ederek oğlu için başsağlığı diledi.