Tunuslu hakimlerden meslektaşlarına yargının bağımsızlığı için mücadele etme çağrısı

AA
AA
TT

Tunuslu hakimlerden meslektaşlarına yargının bağımsızlığı için mücadele etme çağrısı

AA
AA

Tunus Hakimler Derneği, yargının bağımsız olması ve yürütmenin vesayeti altına girmemesi için ülkedeki tüm hakimleri harekete geçmeye ve mücadele etmeye çağırdı.
Dernek tarafından yapılan yazılı açıklamada, Cumhurbaşkanı Kays Said’in Yüksek Yargı Konseyini feshetme kararı değerlendirildi. Açıklamada, mevcut aşamanın iyi yönetimi hakkında istişarede bulunmak ve atılacak adımların koordine etmek için bir kriz masası oluşturulduğu belirtildi.
Yargının bağımsız olması ve yürütmenin vesayeti altına girmemesi için ülkedeki hakimlerden harekete geçmelerinin istendiği açıklamada, Cumhurbaşkanı Said'e de söz konusu karardan geri dönme çağrısı yapıldı. Açıklamada, bağımsız anayasal bir kurum olan Yargı Konseyinin feshedilmesinin, yargıya doğrudan müdahale anlamına geldiği ifade edildi.
Yüksek Yargı Konseyinin, yargı erkini temsil eden tek meşru anayasal kurum olduğu vurgulanan açıklamada, konseye alternatif başka bir oluşumun ve hakimlerin hiçbir delil olmadan yolsuzlukla suçlanarak karalama kampanyalarına maruz kalmalarının kabul edilmeyeceği dile getirildi.

Konseyin fesih kararı ve gelinen süreç
İçişleri Bakanlığına 5 Şubat'ta yaptığı ziyaret sırasında geçici bir kararname çıkararak Yüksek Yargı Konseyini feshetme kararı alacağını söyleyen Said, "Şu andan itibaren bu Konsey tarihe karıştığını bilsin. Konsey mevkilerin satıldığı yer haline geldi. Yargı sisteminin temeli kayırmacılık üzerine kurulmuş. Onların yeri yargı makamı değil sanık sandalyesidir" ifadelerini kullanmıştı.
Yüksek Yargı Konseyi yaptığı açıklamada, Anayasal ve bağımsız bir kurum olan Konsey'in feshi için yasal bir dayanağın bulunmadığını, kanun ve Tunus Anayasası'nın Yüksek Yargı Konseyini feshetme mekanizmasından yoksun olduğunu duyurmuştu.
Konsey Başkanı Yusuf Buzahir de 7 Şubat'ta, emniyet güçlerinin, idari personel ve Konsey üyeleri dahil binaya girişleri engellediğini belirtmişti.
Konsey merkezinin kapatılmasının ardından, akşam saatlerinde Cumhurbaşkanı Said ile Başbakan Necla Buden Ramazan Kartaca Sarayı'nda bir araya gelmişti. Görüşmede konuşan Said, "Yüksek Yargı Konseyi feshedildi ama ben yargıya asla dokunmayacağım. Çözüm için bu kararı almak zorunluluk haline gelmişti" ifadelerini kullanmıştı.



Hizbullah'a "çağrı cihazı" operasyonunun detayları ortaya çıktı

Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)
Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)
TT

Hizbullah'a "çağrı cihazı" operasyonunun detayları ortaya çıktı

Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)
Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)

Lübnan'da Hizbullah'ın çağrı cihazlarının ardından telsiz, radyo ve güneş enerjisi panellerinin patlatılmasıyla bölge topyekun savaşa doğru sürükleniyor. 

17 Eylül'de Hizbullah'ın kullandığı çağrı cihazlarında eş zamanlı patlamalar yaşanmış, ikisi çocuk 12 kişi hayatını kaybetmiş, 2 bin 800 kişi de yaralanmıştı. 

Dün de ülkedeki telsiz, radyo ve güneş enerji sistemlerinde patlama gerçekleşti. En az 20 kişinin öldüğü, 450'den fazla kişinin de yaralandığı bildiriliyor. Lübnanlı yetkililer, olaydan İsrail'i sorumlu tutarken Tel Aviv'den henüz açıklama gelmedi.

Diğer yandan saldırıyla ilgili bilgiye sahip olan fakat adlarının gizli tutulmasını isteyen kaynaklar, Amerikan gazetesi New York Times'a (NYT) operasyonun ardında İsrail'in olduğunu doğruluyor. 

Mossad'ın BAC Consulting adlı bir paravan şirket kurduğu ve çağrı cihazlarını bubi tuzağına dönüştürerek Lübnan'a soktuğu iddia ediliyor. Macaristan merkezli bu paravan şirket, kağıt üstünde Tayvanlı Gold Apollo firması adına çağrı cihazı üretiyor. Kimliklerinin açıklanmasını istemeyen İsrailli istihbaratçılar, buna ek olarak operasyonda en az iki paravan şirket daha oluşturulduğunu belirtiyor. 

Kaynaklar, AR-924 model numaralı cihazların bataryalarına patlayıcı bir madde olan pentaeritritol tetranitrat (PENT) yerleştirildiğini ve bunların 2022 yazında Lübnan'a gönderildiğini ifade ediyor.

Hizbullah, İsrail istihbaratı tarafından takip edilmemek için cep telefonlarını bırakıp çağrı cihazı kullanmaya başlamıştı. Kaynaklar, bu kararın ardından milyonlarca dolarlık yatırımla üretimin artırıldığını ve Lübnan'a bubi tuzağı haline getirilmiş binlerce cihaz sokulduğunu söylüyor.

Öte yandan ikinci dalga saldırıda telsiz ve güneş enerji panellerinin nasıl patlatıldığı henüz bilinmiyor.

NYT'nin patlayan telsizlerin görüntülerinden yola çıkarak yaptığı analizde, bunların çağrı cihazlarından daha ağır ve büyük olduğuna, bu yüzden daha fazla hasar yarattığına işaret ediliyor. 

Ayrıca telsizlerin patlamasıyla daha büyük yangınlar çıktığına, bunun da çağrı cihazlarına kıyasla telsizlere daha fazla patlayıcı yerleştirilmiş olabileceğini gösterdiğine dikkat çekiliyor.

Lübnan'ın açıkladığı rakamlara göre telsizlerin patlatılmasıyla en az 71 ev ve dükkanla 18 sivil araç ve motosiklet yandı. 

Telsizlerden bazılarında Japon firması Icom'un amblemi görülüyor. Ancak şirket, IC-V82 model numaralı telsizlerin ve bunlarda kullanılan bataryaların üretiminin neredeyse 10 yıl önce durdurulduğunu belirtiyor. Patlayıcıların bu cihazlara nasıl yerleştirildiğiyse henüz netleştirilemedi. Icom, bu telsizlerin sahte olabileceğini öne sürüyor.

Lübnan medyasındaki haberlerde, saldırıda en az iki güneş enerjisi panelinin de alev aldığı bildiriliyor. Saldırılarda çıkan küçük çaplı yangınların söndürüldüğü bildirilirken, patlamada bir kız çocuğunun yaralandığı aktarılıyor. Ancak bu panellerin infilak ettirilen diğer cihazların etkisiyle mi alev aldığı yoksa uzaktan kumandayla mı patlatıldığı belli değil. 

Amerikan düşünce kuruluşu Soufan Center'dan Clara Broekaert, CNN'e açıklamasında saldırı dalgasının Lübnan halkının psikolojisini olumsuz etkilediğini ve Hizbullah üzerinde misilleme baskısı oluşturduğuna dikkat çekerek şunları söylüyor:

Saldırılarda günlük hayatın böylesine korkunç, beklenmedik ve geniş ölçekte kesintiye uğratılması, misilleme yapılmasına yönelik ekstra bir baskı yaratacaktır diye düşünüyorum. İnsanlar yaşananların hesabının sorulduğunu görmek istiyor.

Üst üste gelen saldırıların ardından dün Hizbullah, İsrail sınırındaki el-Merc bölgesine füze fırlattı. İkisi ağır 8 İsraillinin yaralandığı bildirilirken, bu kişilerin sivil veya asker olduğuna ilişkin bilgi paylaşılmadı.

Independent Türkçe, Times of Israel, New York Time, Japan Times, CNN, France 24