Libya’daki hükümet krizi derinleşiyor

Libya Devlet Yüksek Konseyi Mişri, başbakanlık için Baş Ağa’ya verdiği destekten geri adım attı

Devlet Yüksek Konseyi ile Libya parlamentosu arasındaki ilişkilerin gerilmesi bekleniyor (AFP)
Devlet Yüksek Konseyi ile Libya parlamentosu arasındaki ilişkilerin gerilmesi bekleniyor (AFP)
TT

Libya’daki hükümet krizi derinleşiyor

Devlet Yüksek Konseyi ile Libya parlamentosu arasındaki ilişkilerin gerilmesi bekleniyor (AFP)
Devlet Yüksek Konseyi ile Libya parlamentosu arasındaki ilişkilerin gerilmesi bekleniyor (AFP)

Zayed Hediyye
Libya siyaset sahnesi, haftalardır hızlı dalgalanmalarını ve ani değişimlerini sürdürüyor. Temsilciler Meclisi’nin Abdulhamid Dibeybe’nin yerine hükümete başkanlık etmek üzere Fethi Başağa’yı atamasının ardından Yüksek Devlet Konseyi Başkanı Halid el-Mişri Başağa’ya desteğinden geri adım attı.
Mişri’nin pozisyonundaki ani değişikliğin, Devlet Yüksek Konseyi ve parlamento arasındaki ilişkide etkili yansımalara yol açması bekleniyor. İki konsey arasında, aralarında yıllarca süren düşmanlık ve sert rekabetin ardından kısa süreli bir uyum yaşanmıştı. Ayrıca iki konsey, Libya krizini derinleştirmede önemli roller oynadı. Bu sürpriz tavır, üyelerin çoğunluğu buna karşı çıktığı için, Devlet Yüksek Konseyi içerisinde açık bir sürtüşmeye neden oldu.
Mişri’nin yeni tavrı, Türkiye’nin Temsilciler Meclisi’nin yürütme yetkisinde yaptığı değişiklikler ve geçiş dönemi konularına dair beklenen görüşünü açıklamasıyla eş zamanlı olarak belirdi. Öyle ki Ankara, parlamentonun uygulamalarını kabul etmezken, başbakanlığa aday olan iki rakip Başağa ve Dibeybe arasında tarafsız kalmayı seçti.

Mişri, kartları karıştırıyor
Mişri, 16 Şubat Çarşamba günü yaptığı açıklamada, “Resmi olarak toplanmadan önce Temsilciler Meclisi’nin yeni bir başbakan atama kararında ısrar etmesi, iki konsey arasında güven köprüleri kurulmasına yardımcı olmayan yanlış bir eylemdir” dedi.
Açıklamada, Mişri’nin ‘Temsilciler Meclisi ile Başağa’yı yeni bir hükümet kurmakla görevlendirme konusundaki anlaşmasından’ geri adım attığı belirtildi.
Mişri’nin açıklaması öncesinde parlamentonun oylama yaptığı hükümet değişikliğine dair Devlet Yüksek Konseyi içerisinde bölünme belirtileri baş gösterdi. Öyle ki bir taraftan Dibeybe’nin başbakan olarak kalan sürelerini destekleyen 54 üye tarafından imzalanmış, diğer taraftan da Başağa’ya destek vere 75 üye tarafından imzalanmış iki karşıt bildiri yayınlandı.
Devlet Yüksek Konseyi üyesi Belkasım Kazit, söz konusu bildiriler hakkında yorum yaparken, “Konseyin bir sonraki toplantısında, çok sayıda üye tarafından onaylanmayan Yüksek Konsey yönetim şeklinin yanı sıra, bu kararları reddedenler çemberinin genişlemesinin ardından parlamento kararları da reddedilebilir” dedi.
Mişri’nin yeni ifadeleri, Başağa’yı başbakan olarak atama konusundaki tavrından bir geri adım olarak görülse de belirtileri hafta başından beri mevcuttu. Yüksek Konsey’den yapılan açıklamada, “Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Abdulhamid Dibeybe’nin değiştirilmesine ve anayasa değişikliğine ilişkin kararlar nihai değildir” ifadelerine yer verildi. Bu durum, parlamento ve konsey arasındaki fikir birliğinin her an baltalanabileceğine dair yaygın spekülasyonlara neden oldu.
Devlet Yüksek Konseyi, medya ofisi tarafından yayınlanan bir bildiride, “Temsilciler Meclisi’nin yayınladığı on ikinci anayasa değişikliği ve başbakanın değiştirilmesi, çok sayıda gözleme sahip ve dolayısıyla bu kararlar, nihai değil” açıklamasında bulundu.

Ortakların öfkesi
Mişri ve bazı konsey üyelerinin tavrındaki ani değişiklik, Temsilciler Meclisi ve Siyasi Diyalog Komitesi’ndeki siyasi süreç ortaklarını kızdırdı.
Bu çerçevede Temsilciler Meclisi üyesi Cibril Ohide, “Devlet Yüksek Konseyi’nin 54 üyesinin parlamento ve konsey arasındaki uzlaşmayı ve Başağa’nın başbakan olarak atanmasını reddetmesinin bir değeri yok” dedi.
Ohide, “Yüksek Konsey’in 80’den fazla üyesi başbakanlık adaylarını önerdi. Mişri tarafından atanan komite, on ikinci anayasa değişikliğini hazırlamak üzere Temsilciler Meclisi tarafından oluşturulan yol haritası komitesine katıldı, çoğunluk tarafından oylandı ve konu sonlandı” şeklinde konuştu.
Milletvekili Abdulmunim el-Arfi de “Devlet Danışma Konseyi üyeleri arasındaki anlaşmazlık ve bölünme, ne ilerledi ne de geriledi. Başbakan seçildi ve parlamento ile devlet komiteleri arasında anayasa değişikliği yapıldı” dedi.
Arfi, “Yüksek Konsey’in tüm üyeleri, konsey başkanlığının kararını destekleyecek. Devlet Konseyi üyelerinin çoğu, Başağa’nın 46 tavsiye aldığı gerçeğinin kanıtladığı gibi, hükümeti değiştirmeyi kabul etti. Artık ret, manevra ve uzatmaya yer yok. İki meclis arasında anlaşma sağlandı. Konu müzakere edilemez. Özellikle de tüm yerel ve uluslararası taraflar, şu anda eski başbakan ile halefi arasında barışçıl bir iktidar devri için baskı yapıyor” değerlendirmesinde bulundu.
Temsilciler Meclisi Yol Haritası Komitesi üyesi el-Mebruk el-Hattabi, “Devlet Yüksek Konseyi üyelerinin açıklamaları, anayasa değişikliklerini veya yeni başbakanın belirlenmesini etkilemeyecektir. Parlamento ile büyük bir uzlaşı ifade eden Yüksek Konsey’in resmi tavrıyla ilgileniyoruz” dedi.
Hattabi, “Yüksek Konsey’in bazı üyelerinden gelen çelişkili açıklamalar normaldir ve Temsilciler Meclisi’nde bile mevcuttur” şeklinde konuştu.

Tehditler
Devlet Yüksek Konseyi’nin tanık olduğu bu bölünme ortasında konsey üyesi Abdusselam es-Safrani, üyeler arasındaki anlaşmazlıkların tehlikeli bir aşamaya geldiğini söyledi. Safrani, “Birkaç konsey üyesi ve konsey başkanlığı ofis üyelerinden biri, Başağa’nın başbakanlığa atanmasından vazgeçmeleri için tehditler aldı” dedi.
Safrani ayrıca, “Başsavcılık, bu tehditleri alan üyelerden ihbar alır almaz soruşturma başlattı” ifadelerini kullandı.
Daha da ileriye giden Safrani, “Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı’nın bazı akrabaları, bazı konsey üyeleriyle temasa geçti. Tavırlarını değiştirmeleri için onlara para teklif ettiler. Meclis üyelerine hükümet konusunda yapılan baskı, tehdit ve zorlama yoluyla yapılıyor” dedi.
Dibeybe başkanlığındaki Ulusal Birlik Hükümeti, bu açıklama karşısında sessiz kalırken, Independent Arabia muhabirleri de bu suçlamalar karşısında kendisiyle iletişime geçmeye çalıştı. Ancak henüz bir yanıt alamadı.

Türkiye’nin belirsiz tavrı
Libya’da yaşanan hızlı siyasi gelişmelere ilişkin uluslararası ve bölgesel tavırlar bağlamında Ankara, etkisi ve Libya sahnesindeki birçok aktörle olan güçlü ilişkisi göz önüne alındığında, birçok kişi tarafından beklenen bir tavır takındı. Öyle ki Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, geçici bir Libya hükümetinin atanmasını kabul etmediğini, çünkü bu durumun Libya’ya hizmet etmediğini söyledi.
Erdoğan, yaptığı basın açıklamasında ‘Libya halkının güvenli bir geleceğe kavuşması için seçimlerin yapılması gerektiğini’ ve ‘önemli olanın, Libya halkının kendilerini kimin yöneteceğini seçmesi olduğunu’ vurguladı.
Türkiye Cumhurbaşkanı, Libya hükümetinin liderliği için iki rakip arasında tarafsız kalmayı seçti. Zira söz konusu rakipler, Ankara ile güçlü ilişkileriyle tanınan Misrata şehrine mensup. Erdoğan, başbakanlık adayı Başağa ve Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Dibeybe ile ilişkilerinin iyi olduğunu söylerken, Libya’daki tüm taraflarla iyi ilişkilere sahip olduklarını vurguladı.
Türkiye Cumhurbaşkanı ayrıca, Dibeybe’nin suikast girişimine maruz kalması hakkında da ‘üzücü bir durum’ değerlendirmesinde bulundu.



Filistin Başbakanı Refah Sınır Kapısı’nda konuştu: İsrail, Filistin halkını aç bırakarak onları yerinden etmek ve devlet kurmalarını engellemek istiyor

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati ve Filistin Başbakanı Muhammed Mustafa'nın Refah Sınır Kapısı'nın Mısır tarafında düzenledikleri basın toplantısından (AFP)
Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati ve Filistin Başbakanı Muhammed Mustafa'nın Refah Sınır Kapısı'nın Mısır tarafında düzenledikleri basın toplantısından (AFP)
TT

Filistin Başbakanı Refah Sınır Kapısı’nda konuştu: İsrail, Filistin halkını aç bırakarak onları yerinden etmek ve devlet kurmalarını engellemek istiyor

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati ve Filistin Başbakanı Muhammed Mustafa'nın Refah Sınır Kapısı'nın Mısır tarafında düzenledikleri basın toplantısından (AFP)
Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati ve Filistin Başbakanı Muhammed Mustafa'nın Refah Sınır Kapısı'nın Mısır tarafında düzenledikleri basın toplantısından (AFP)

Filistin Başbakanı Muhammed Mustafa bugün, Refah Sınır Kapısı’nın Mısır tarafına gelerek, Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati ve bir dizi Mısırlı yetkiliyle birlikte, Mısır'ın Gazze Şeridi'ne insani yardım malzemeleri ulaştırma çabalarını inceledi.

Mustafa, İsrail'in saldırılarının devam etmesinin hiçbir yerel veya uluslararası tarafa Gazze Şeridi'ne üstünlük kurma hakkı vermeyeceğini söyledi. Gazze Şeridi'nin Filistin devletinin ayrılmaz bir parçası olduğunu, Filistin Kurtuluş Örgütü'nün (FKÖ) Filistin halkının tek ve meşru temsilcisi olduğunu ve hükümetin Gazze Şeridi'ndeki işleri yönetmeye yetkili tek yürütme organı olduğunu yineledi.

Mustafa, Filistin hükümetinin, tüm zorluklara rağmen, tüm kardeşler ve dostlarla iş birliği içinde, özel sektör, sivil toplum ve istekli uluslararası kuruluşlarla ortaklık içinde, Gazze Şeridi'ndeki Filistin halkına karşı sorumluluklarını üstlenmeye hazır ve muktedir olduğunu vurguladı.

frgty6
Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati ve Filistin Başbakanı Muhammed Mustafa, el-Ariş Havaalanı’nda (AFP)

Filistin Başbakanı Mustafa, “Yakında Gazze Şeridi'nin işlerini yönetmek üzere bir komite kurulacağını duyuracağız. Bu komite geçici bir komite olup, Filistin hükümetine bağlı çalışacak. Söz konusu komitenin amacı, Filistin devleti ve hükümetinin Gazze Şeridi'ndeki kurumlarının anayasaya ve uluslararası kuruluşların kararlarına uygun olarak yeniden faaliyete geçirilmesidir” ifadelerini kullandı.

Mustafa sözlerini şöyle sürdürdü: “Batı Şeria ve Gazze Şeridi'ndeki Filistin ulusal kurumlarının birliği ve tüm Filistin topraklarında bağımsız bir Filistin devletinin kurulması konusundaki ulusal iradeyi ve Arap ve uluslararası uzlaşıyı engellemeye yönelik her türlü girişimi boşa çıkaracağız.”

sdfr
Mısır tarafındaki Refah Sınır Kapısı’nda Gazze Şeridi'ne yardım malzemesi taşıyan bir kamyonun yanında bekleyen şoförler (AFP)

Mustafa, Filistin Devlet Başkan Mahmud Abbas'ın kardeş ve dost ülkelerin ve uluslararası kuruluşların desteğiyle saldırıları durdurmak, yerinden edilmeyi önlemek, devlet kurumları ve FKÖ çatısı altında vatanın iki parçasını birleştirmek için siyasi ve diplomatik girişimlerde bulunduğunu vurguladı.

Mustafa, “Filistin Yönetimi'nin kurulmasından bu yana Gazze Şeridi'ndeki halkımıza eğitim, sağlık, su, elektrik ve diğer hizmetleri sunma konusundaki taahhüdümüzü ve sorumluluklarımızı, bu bölgedeki on binlerce çalışanımızın katılımıyla sürdüreceğiz. Mısır'daki kardeşlerimizle birlikte, mümkün olan en kısa sürede Kahire'de yeniden inşa konferansı düzenlemek için çalışmaya devam edeceğiz. Arap ve uluslararası düzeyde kabul edilen Gazze'nin iyileştirilmesi ve yeniden inşası planına dayanarak, kardeşlerimiz ve dostlarımızla iş birliği içinde Gazze Şeridi'ni yeniden inşa edeceğiz” dedi.

rgty67
Filistin Başbakanı Muhammed Mustafa, Refah Sınır Kapısı’nın Mısır tarafında düzenlenen basın toplantısında konuşuyor. (AFP)

Mustafa, “Refah Sınır Kapısı, İsrail'in halkımızı abluka altına alması için bir araç değil, yaşamın kapısı olmalıdır. İsrail'in geçidi kapatmaya devam etmesi ve binlerce yardım kamyonunun Gazze Şeridi'ne girmesini engellemesi, İsrail'in Filistin halkını aç bırakarak onları göç ettirmek ve bağımsız bir devlet kurmalarını engellemek istediğinin en büyük kanıtıdır” şeklinde konuştu. Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati ise Refah Sınır Kapısı önünde yaptığı açıklamada, “İsrail'in yardımların girişine engel olan kısıtlamaları kaldırması koşuluyla Gazze Şeridi'ne yardım yağdırmaya hazırız” dedi.

Abdulati, İsrail makamlarının Refah Sınır Kapısı’nın Mısır tarafında bulunan 5 binden fazla kamyonun girişini engellediğini söyledi.

Abdulati, Mısır'ın ‘Filistin halkının direnişini ve kararlılığını desteklediğini ve Gazze Şeridi'nde ateşkes müzakereleri için çabalarını sürdürdüğünü’ söyledi. Abdulati, “Filistinlilerin topraklarından sürülmesine yönelik her türlü girişimi kesin bir şekilde reddediyoruz” ifadesini kullandı.

sdefrt5
Mısır'ın Kuzey Sina Valisi Halid Mucavir (solda), Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati ve Filistin Başbakanı Muhammad Mustafa'yı, Mısır ile Gazze Şeridi arasındaki Rafah Sınır Kapısı’nı ziyaret etmeden önce el-Ariş Havaalanı’na vardıklarında karşıladı. Karşılama törenine Sosyal Dayanışma Bakanı Maya Morsy de katıldı. (Reuters)

Filistin meselesinin kritik bir aşamadan geçtiğini belirten Abdulati, Mısır'ın İsrail'in ‘Büyük İsrail’ ile ilgili açıklamalarını reddettiğini, ayrıca ‘herhangi bir isim altında Gazze Şeridi'nde kalma veya Batı Şeria'yı ilhak etme niyetine’ de karşı çıktığını bildirdi.

sdfrgty
Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, Rafah Sınır Kapısı önünde düzenlenen basın toplantısında Filistin Başbakanı Muhammed Mustafa'nın yanında konuşuyor. (AFP)

Mısır'ın ilkeli ve kararlı tutumunu takdir eden Mustafa, sözlerine şöyle devam etti: “Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi'nin temsil ettiği Mısır'ın, kendisine yönelik muazzam baskılara rağmen, sürgün planlarına karşı sağlam bir set oluşturduğu kararlı tutumunu takdir ediyorum. Ayrıca, Filistinlilerin haklarının yanında tarihi bir şekilde yer almasını, adil davamıza yönelik sağlam siyasi ve milliyetçi vizyonunu, savaşı sona erdirmek, ablukayı kaldırmak, sürgünü önlemek, yeniden inşa etmek ve Filistin'in ve ulusal kurumlarının FKÖ'nün liderliğinde meşruiyet altında birleşmesini sağlamak için sürdürdüğü çabaları takdir ediyorum.”

Mustafa, İsrail'in yardımları derhal yeniden başlatması ve açlığı sivillere karşı bir silah olarak kullanmayı bırakması için daha etkili uluslararası eylem çağrısında bulundu.