Hizbullah ile Tel Aviv arasında İHA gerilimi

Tel Aviv yönetimi, Hizbullah’ın İsrail semalarına İHA’lar göndermesine cevap olarak Beyrut’ta uçuşlar gerçekleştirdi.

İsrail askerleri 18 Şubat’ta Lübnan sınırına yaklaştı. (AFP)
İsrail askerleri 18 Şubat’ta Lübnan sınırına yaklaştı. (AFP)
TT

Hizbullah ile Tel Aviv arasında İHA gerilimi

İsrail askerleri 18 Şubat’ta Lübnan sınırına yaklaştı. (AFP)
İsrail askerleri 18 Şubat’ta Lübnan sınırına yaklaştı. (AFP)

Lübnan sınırındaki gerginlik, 18 Şubat’ta Hizbullah’ın İsrail’in kuzeyine İHA’lar (İnsansız Hava Aracı) göndermesiyle arttı. Söz konusu İHA’lar 70 kilometre mesafede kırk dakika boyunca uçuş gerçekleştirdi. Bu adımla ilgili Hizbullah’tan yapılan açıklamanın ardından gerilim Beyrut’a ve Hizbullah’ın kalesi olan banliyölerine sıçradı. İsrail, Hizbullah’ın bu hareketine ordusunu sınırlara seferber ederek ve Lübnan’ın başkenti üzerinde son derece alçak uçuş gerçekleştiren iki savaş uçağıyla karşılık verdi. Hizbullah, İsrail ordusunun İsrail’in kuzeyinde uçuş gerçekleştiren bir İHA’ya ateş açıldığını duyurmasından sadece birkaç saat sonra İHA fırlatıldığını kabul etmişti.
Hizbullah İHA’ları, İsrail ordusunun geçen perşembe günübir İHA’yı düşürmesinden bir gün sonra üst üste iki gün İsrail’in kuzeyinde uçuş gerçekleştirdi. İsrail ordusu, 18 Şubat’ta yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
“Ufak çapta bir düşman İHA, Lübnan’dan İsrail topraklarına sızdı. Ardından Celile bölgesinde alarmlar devreye girdi. Durum, İsrail’in kuzeyindeki vatandaşların sığınaklara yönelmesine neden oldu. Demir Kubbe tarafından savunma füzeleri fırlatıldı. Savaş uçaklarının ve helikopterlerin harekete geçirilmesinden birkaç dakika sonra İHA gözden kayboldu.”
Ordudan yapılan açıklamada ayrıca olayın araştırıldığı kaydedildi.
Hizbullah da İsrail topraklarına İHA gönderildiğini kabul ettiği açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“İşgal altındaki Filistin topraklarına bir İHA gönderdik. İHA, 70 kilometre kuzeye uzanan bir keşif görevi kapsamında bölgeyi kırk dakika boyunca turladı.”
Hizbullah, İHA’nın defalarca düşürülmek için yapılan tüm girişimlere rağmen görevi başarıyla yerine getirdiğini ve daha sonra da geri döndüğünü bildirdi.
İsrail, olaya iki savaş uçağını Beyrut’un güney banliyöleri ve başkent Beyrut semalarında (çıplak gözle görülebilir şekilde) oldukça yakın bir irtifadan uçurarak karşılık verdi. Lübnanlı yetkililerden ise henüz duruma ilişkin bir açıklama yapılmadı.
Ulusal Haber Ajansı (NNA), sabah saatlerinde düşman İsrail’e ait savaş uçaklarının, Güney Lübnan’daki bölgelere çok sayıda sahte hava saldırısı düzenlediğini bildirdi. Aynı şekilde İsrail güçlerine bağlı bir askeri birliğin Marjuyun kasabasına bağlı Mays el-Cebel bölgesindeki Karum eş-Şaraki mevkiindeki sınırı geçtiği ve bölgede inceleme yaptığı kaydedildi.
İsrail ordusu geçen perşembe günü, Lübnan’dan İsrail hava sahasına sızan Hizbullah örgütüne ait bir İHA’nın düşürüldüğünü duyurdu.
Lübnanlılar, yaz aylarından bu yana sakinliğin hakim olduğu Güney Lübnan sınırında son iki gündür tekrarlanan olayın askeri mesajlar içerdiği görüşünde değil. Güçlü Cumhuriyet bloğu üyelerinden milletvekili Vehbi Katişa, durumun ‘siyasi’ düzeyde olduğunu söyledi. Şarku’l Avsat’a konuşan Katişa, “Olay, İran- ABD müzakereleriyle ilgili” dedi. Aynı şekilde Lübnan’daki parlamento seçimleriyle de bağlantısı olduğunu dile getirdi.
Katişa, İran’ın Viyana’daki nükleer meseleyle ilgili sekteye uğrayan müzakereler nedeniyle ABD’lilere mesaj göndermek için Lübnan topraklarını kullandığını belirttiği açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Bu görüşmelerin genel eğilimi, başarısızlığa doğru gidildiğini gösteriyor. Bu nedenle Lübnan toprakları, Hizbullah aracılığıyla ABD’lilere Güney Lübnan’dan baskı yapmak için kullanılıyor.”
Katişa ayrıca Hizbullah’ın İsrail’e İHA’lar ve silahlar göndererek Viyana müzakerelerinde ABD’nin pozisyonunu yumuşatmak için İran tarafından kullanılan bir baskı aracı olduğunu vurguladı.
Lübnan ordusundan emekli general olan Katişa, olayın Lübnan’ın iç kesimlerinden ayrı yorumlanamayacağını söylerken güney cephesinde artan askeri gerilimin Hizbullah ve müttefiklerinin sonuçlarından korktuğu parlamento seçimlerine engel olmaya yönelik adımları kapsamında geldiğini vurguladı. Vehbi Katişa, “Güvenlikteki herhangi bir bozulma, seçimlerin ertelenmesine veya iptal edilmesine neden olabilir” diyerek olayın siyasi boyutlarının bu iç ve dış değerlendirmeye göre yorumlanması gerektiğini kaydetti.
İlk olay, Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah’ın ‘Hizbullah’ın binlerce füzeyi hassas güdümlü füzelere dönüştürme kapasitesine sahip olduğunu ve uzun bir süredir İHA ürettiklerini’ açıklamasından iki gün sonra gerçekleşti. “Uzun bir süredir İHA üretiyoruz” diyen Nasrallah, satın almak isteyenlere de ‘başvuruda bulunmaları’ çağrısı yaptı.
İsrail, daha önce İsrail hava sahasını geçen Hizbullah’a ait İHA’ları vurduğunu açıklamıştı. Hizbullah ise İHA’ların gelişmesinde gösterdikleri başarının İsrail’in İHA uçuşlarının sıklığında azalmaya yol açtığını savundu.
İsrail güvenlik kaynakları geçen ocak ayında AFP’ye yaptıkları açıklamada, İsrail’in yakın zamanda düşürdüğü İHA’ların ‘İran destekli Hizbullah’ın artan hava keşif yeteneklerini ortaya çıkardığını’ belirtti. Söz konusu İHA’lar Lübnan’dan geçerek sınırlar boyunca uçuş gerçekleştirmişti.
İsrail ordusu, Yahudi devletinin egemenliğinin ihlal edilmesini önlemek için çalışmaya devam edeceğini vurguluyor. İsrail ordusu, Lübnan sınırına yakın bir bölgede görevi ‘Hizbullah’a ait İHA’ları izlemek’ olan yaklaşık 20 subayın yer aldığı bir hava komuta merkezine sahip.

Lübnan Kuvvetleri’nden tepki
Lübnan Kuvvetleri Partisi, Hizbullah’tan hassas füzeler ve İHA’lar nedeniyle hesap sormadığı için Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Avn’a tepki gösterdi. Lübnan Kuvvetleri, Dış İlişkiler Dairesi Başkanı eski bakan Rişar Kuyumciyan aracılığıyla, “Her türlü füze veya İHA’nın imalatı, savaş teçhizatı kapsamına giriyor. Bu durum, Lübnan devletinin mutlak münhasırlığına uygun olmalıdır” açıklamasında bulundu.
Kuyumciyan, ‘üretici, Savunma Bakanlığı’nın onayını almadıkça’ herhangi bir sivil partinin stratejik amaçlarla askeri teçhizat üretmesinin kanunen yasak olduğunu vurguladı. Eski Bakan, bir radyo kanalına verdiği bir röportajda da şu ifadeleri kullandı:
“Hizbullah, kimseyi umursamıyor. Kendi stratejisi ve bölgesel bağlantıları var. Kendi ordusuna, güvenliğine, istihbarat servislerine ve İran’dan da mali finansmana sahip. Hizbullah, kendi pahasına hareket etti. Devlet içinde bir devlet kurdu ve askeri, güvenlik ve mali bileşenlerini güçlendirmeye çalışıyor. Lübnan, uluslararası meşruiyet kararlarına ve ‘güney sınırı bölgesinin yanı sıra Mavi Hat’taki durumu da yöneten’ 1701 sayılı karara uymuyor. Daha önce 4 Arap başkentinde bulunduğunu açıklayan İran, Hizbullah’ı ABD’ye mesaj göndermek ve Cenevre’deki müzakerelere baskı yapmak için kullanıyor. İsrail’e İHA gönderilmesi ve geçtiğimiz günlerde UNIFIL güçlerine yönelik düzenlenen tekrarlı saldırılar, bunun kanıtı olarak karşımıza çıkıyor. Hizbullah’ın uygulamaları ve propaganda amacı güden çatışmaları, sadece tek bir sonuca yol açacaktır. O da Lübnan devletinin ve uluslararası forumlardaki imajının zayıflamasıdır. Bu durum ise Lübnan’ın daha fazla izolasyonuna ve halkının yoksullaşmasına neden olacaktır.”



HDK, Güney Kordofan'daki BM karargahına saldırdı: Altı Bangladeşli asker öldürüldü

Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)
Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)
TT

HDK, Güney Kordofan'daki BM karargahına saldırdı: Altı Bangladeşli asker öldürüldü

Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)
Sudan'ın kuzeyindeki bir beldede devriye gezen HDK üyeleri (Arşiv - AP)

Sudan’da Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) dün, kuşatma altındaki Güney Kordofan eyaletinin yönetim şehri Kadugli şehrine insansız hava aracı (İHA) ile düzenlediği bir saldırıyla şehirdeki Birleşmiş Milletler (BM) karargahını hedef aldı. Saldırıda en az altı Bangladeşli asker öldürüldü. Öte yandan şehirdeki bazı insani yardım kuruluşları ve BM ajansları, kötüleşen güvenlik durumu nedeniyle personelini tahliye etmeye başladı.

BM Abyei Geçici Güvenlik Misyonu (UNISFA) tarafından yapılan açıklamada, Kadugli'deki BM merkezine düzenlenen İHA’lı saldırıda ‘altı askerin öldürüldüğü ve altı askerin yaralandığı’ duyuruldu. UNISFA tüm kurbanların Bangladeşli olduğunu ekledi.

Öte yandan Bangladeş Başbakanı Muhammed Yunus, yaptığı açıklamada olaydan dolayı ‘derin üzüntüsünü’ dile getirdi.

BM Genel Sekreteri António Guterres ise Sudan'daki UNISFA askerlerine yönelik saldırıların ‘haksız ve savaş suçu niteliğinde’ olduğunu vurguladı.

Guterres, sosyal medya platformu X hesabından yaptığı paylaşımda, UNISFA askerlerini hedef alanlardan hesap sorulması çağrısında bulundu.

Sudan Egemenlik Konseyi saldırıyı kınadı

Öte yandan Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi, saldırıyı ‘uluslararası insani hukukun ciddi bir ihlali ve açık bir ihlali’ olarak nitelendirdi.

Konsey tarafından yapılan açıklamada, ‘korunan bir BM tesisini hedef almanın, organize terörizme eşdeğer tehlikeli bir tırmanış ve suç teşkil eden bir davranış olduğu, uluslararası hukuku kasıtlı olarak hiçe saydığı’ vurgulandı.

sd
Sudan ordusu komutanı Korgeneral Abdulfettah el-Burhan (AFP)

Saldırıdan HDK’yı sorumlu tutan konsey, BM ile uluslararası topluma BM tesislerinin korunması için ‘kararlı tutumlar ve caydırıcı önlemler almaları’ çağrısında bulundu.

HDK dün, kuşatma altındaki Güney Kordofan eyaletinin yönetim şehri Kadugli şehrine İHA’lı saldırı düzenleyerek BM karargahını hedef aldı ve en az altı sivili öldürdü. Bunun üzerine şehirdeki bazı insani yardım kuruluşları ve BM ajansları, kötüleşen güvenlik durumu nedeniyle personelini tahliye etmeye başladı.

Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi, saldırıyı ‘uluslararası insani hukukun ciddi bir ihlali ve açık bir ihlali’ olarak nitelendirdi. Konsey tarafından yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı:

“Korunan bir BM tesisini hedef almak, organize terörizme eşdeğer tehlikeli bir tırmanma ve suç teşkil eden bir davranış olup, uluslararası hukuku kasıtlı olarak hiçe sayma ve insani yardım ve uluslararası misyonların çalışmalarını doğrudan tehdit etme anlamına gelir.”

dfrgt
BM Genel Sekreteri António Guterres (Reuters)

HDK, bu saldırıyı, BM Genel Sekreteri António Guterres’in HDK’yı ‘kötü güçler’ olarak nitelendirdiği, HDK’nın ise BM'yi ‘çifte standart’ uygulamakla suçladığı açıklamasından iki sonra gerçekleşti.

Birçok kaynak, HDK'nın Kadugli şehrine İHA’lı saldırı düzenlediğini bildirdi. Şehirde dumanlar yükseldiği görüldü. Fransız Haber Ajansı AFP’ye konuşan bir sağlık kaynağı, BM karargahına düzenlenen İHA’lı saldırıda en az altı sivilin öldüğünü söyledi.

Bölge sakinleri kaçıyor

Sudan merkezli bir haber sitesi, HDK'ya bağlı Sudan Kurucu İttifakı’nın (Te’sis) perşembe günü Kadugli sakinlerine askeri çatışma ve operasyon bölgelerini terk etmeleri çağrısında bulunduğunu aktardı. Haberde, bu çağrının bölge sakinleri tarafından geniş çapta dikkate alındığı, bu göç dalgasının savaşın patlak vermesinden bu yana en büyük dalga olduğu ve bölgeden kaçanların çoğunluğunun kadınlar, çocuklar ve yaşlılar olduğu belirtildi.

Al Sudania News sitesi, Sudan Kurucu İttifakı liderinin yaptığı açıklamada, ittifakın ‘sivilleri korumaya ve Kadugli'den gönüllü tahliyeleri kolaylaştırmaya tam olarak kararlı olduğunu’ söylediğini aktardı.

İttifak lideri, ‘tüm vatandaşlara hayatlarını korumak için çatışmalardan uzak durmaları çağrısını’ yineledi.

Bu gelişmeler yaşanırken Güney Kordofan eyaletinde askeri çatışmalar daha fazla bölgeye yayılıyor ve bunların sivillerin insani durumuna etkisi konusunda endişeler artıyor.

Sudan Ordusu, Güney Kordofan eyaletindeki Kadugli, Dilling ve Abu Jubayhah olmak üzere son üç şehri kontrol ediyor.

Sudan Kurucu İttifakı, geçtiğimiz temmuz ayında, Muhammed Hasan et-Taişi liderliğinde paralel bir hükümetin kurulduğunu açıklayan HDK'nın da dahil olduğu bir siyasi ittifak.

Hartum'da kitlesel gösteriler düzenlendi

Öte yandan dün binlerce Sudanlı, başkent Hartum ve ülkenin diğer şehirlerinde kitlesel gösteriler düzenleyerek, HDK'ya karşı savaşan orduyu destekledi. HDK ise, ülkedeki savaşı sona erdirmek için gösterdiği çabaları boşa çıkarmak amacıyla uluslararası toplumun önünde vatandaşları istismar etmemesi konusunda uyarıda bulundu.

Yürüyüşler, Sudan ordusu ile birlikte savaşan silahlı gruplar ve İslamcı hareketlerle koordineli olarak Seferberlik ve Halk Direnişi Yüksek Komitesi’nin çağrısı üzerine düzenlendi.

efrgt
Cumartesi günü Port Sudan'da ordu yanlısı yürüyüş (AFP)

Seferberlik ve Halk Direnişi Yüksek Komitesi lideri Korgenereal Beşir Mekki el-Bahi, geçtğimiz ay, Kordofan’ın tüm cephelerinde orduyu desteklemek için genel seferberlik ilan edildiğini ve bazı eyaletlerde eğitim kamplarının açıldığını duyurdu.

Bahi, komite tarafından yayınlanan açıklamasında şunları söyledi:

“Bu yaygın halk ayaklanması, Sudan halkının gerçek iradesini yansıtıyor ve ulusal devlet kurumlarının üzerinde hiçbir meşruiyet olmadığını teyit ediyor.”

Şarku’l Avsat, aralarında Hartum, Port Sudan, Medeni, Dongola, Sennar ve Halfa’nın bulunduğu, Sudan ordusunun kontrolündeki eyaletlerin başkentlerinde düzenlenen yürüyüşleri yerinde takip etti.

HDK'nın yaygın ihlallerine tanık olan El Cezire eyaletinin merkezindeki onlarca belde ve küçük köyde de dayanışma gösterileri düzenlendi.

Protestocular, Sudan ordusuna destek çağrısı yapan pankartlar açarken ‘Tek ordu, tek halk’ sloganları attı. Bazı protestocular ise HDK'nın terör örgütü olarak sınıflandırılması çağrısında bulunan sloganlar attı.

Öte yandan başta Sivil Demokratik Devrimci Güçler İttifakı (Sumud) olmak üzere savaş karşıtı güçler, ‘Barışa ve demokrasiye evet. Savaşa, askeri yönetime hayır’ sloganıyla sosyal medyada yaygın olarak paylaşımların yapıldığı bir kampanya başlattı.


Polis şiddeti iddiası Tunus sokaklarını karıştırdı

Başkent Tunus'ta Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarına karşı düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (EPA)
Başkent Tunus'ta Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarına karşı düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (EPA)
TT

Polis şiddeti iddiası Tunus sokaklarını karıştırdı

Başkent Tunus'ta Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarına karşı düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (EPA)
Başkent Tunus'ta Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarına karşı düzenlenen protesto gösterisinden bir kare (EPA)

Tunus’ta bir adamın polis kovalamacasının ardından ailesinin ifadesine göre kendisine uygulanan şiddet sonucu hayatını kaybetmişti. Reuters'a konuşan görgü tanıkları, Tunus polisi ile bir kişinin uğradığı şiddet sonucu hayatını kaybetmesini protesto eden öfkeli gençler arasında dün gece üst üste ikinci kez çatışmaların çıktığını söylediler.

Tunus’taki bu tür şiddetin karıştığı protesto gösterileri, ülkede 2011 yılındaki Arap Baharı ayaklanmalarını tetikleyen devrimin yıl dönümü yaklaşırken yetkililer arasında protestoların diğer bölgelere de sıçrayabileceği endişesini artırıyor.

Tunus, çeşitli alanlarda artan protestolar ve grevlerin yanı sıra Tunus Genel İşçi Sendikası'nın gelecek ay ülke çapında grev çağrısı yapmasıyla birlikte, siyasi ve sosyal gerilimin tırmandığı bir dönemden geçiyor.

Son haftalarda, binlerce protestocu, ülkenin güneydeki Gabes kentinde hava kirliliğinin başlıca kaynağı olduğunu söyledikleri bir kimya fabrikasının kapatılması talebiyle protesto gösterisi düzenledi.

Öte yandan polis şiddeti sonucu öldüğü iddia edilen adamın yakınları, şahsın ehliyetsiz motosiklet sürerken polis tarafından takibe alındığı, dövüldüğü ve hastaneye kaldırıldığını, ancak daha sonra hastaneden kaçtığını, ancak dün kafasındaki bir kanama nedeniyle hayatını kaybettiğini söyledi.

Olayla ilgili henüz resmi bir açıklama yapılmadı.

Yerel kaynaklar ve basın, Kayravan Valisi’nin durumu yatıştırmak amacıyla, dün hayatını kaybeden kişinin ailesini ziyaret ettiğini ve hangi şartlarda öldüğünü belirlemek ve sorumluları tespit etmek için soruşturma açma sözü verdiğini bildirdi.

İnsan hakları örgütleri, Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'i muhaliflerini bastırmak için yargı ve polisi kullandığını iddia ediyor. Ancak Cumhurbaşkanı Said, hakkındaki bu suçlamaları kategorik olarak reddediyor.


(Video haber) Avustralya'da Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında silahlı saldırı: En az 10 ölü

Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.
Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.
TT

(Video haber) Avustralya'da Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında silahlı saldırı: En az 10 ölü

Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.
Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.

Avustralya'nın Sidney kentinde bir plajda Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında meydana gelen silahlı saldırıda en az 10 kişi öldü, çok sayıda  kişi yaralandı. İsrail gazetesi Yedioth Ahronoth'a göre olay sırasında yaklaşık 2 bin kişi panik içinde tahliye edildi ve birçoğu sığınaklara sığındı.

Öte yandan Avustralya polisi tarafından bugün yapılan açıklamada, olay nedeniyle Bondi Plajı'ndan uzak durulması çağrısı yapıldı. Polis daha sonra, silahlı saldırının ardından iki kişinin gözaltına alındığını duyurdu.

Şarku’l Avsat’ın Fransız Haber Ajansı AFP’den aktardığı  habere göre bir görgü tanığı, ‘siyah giysili iki kişinin’ plajda ateş açtığını söyledi.

dfgthy
Avustralya medyasında yayınlanan, saldırganlardan birine ait bir fotoğraf.

Avustralya medyası tarafından yayınlanan saldırganlardan birinin fotoğrafı

Öte yandan İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog, saldırıyı ‘Yahudilere yönelik acımasız bir saldırı’ olarak nitelendirerek kınadı.

uı89o
Kurtarma ekipleri, Sidney sahilinde meydana gelen silahlı saldırının ardından yaralı bir kişiyi taşıyor (AP)

Herzog, açıklamasında şunları söyledi:

“Sidney'deki kardeşlerimiz, Bondi Plajı'nda Hanuka'nın ilk mumunu yakmaya giden Yahudilere yönelik acımasız bir saldırıda kötü niyetli teröristler tarafından saldırıya uğradı.”

Görgü tanıkları, kutlamaya katılanların saldırı mahallinden panik halinde kaçtıklarını söylerken yerel medya, silahlı saldırganların olay yerinden kaçtığını ve yetkililerin yoğun bir arama çalışması yürüttüğünü bildirdi.