Mahmud Abdi
Somaliland, 20 yılı aşkın bir süredir siyasi ve güvenlik açısından istikrara sahne oluyor. Ülke, Afrika Boynuzu'ndaki herhangi bir siyasi oluşumun tanık olmadığı bir oranda oy kullanılan seçimler vasıtasıyla yönetim devrine tanık oldu. Somaliland’da 20 yıl içerisinde dört cumhurbaşkanı yönetimi devralırken Etiyopya ve Kenya iki cumhurbaşkanı gördü. Eritre ve Cibuti ise önemli bir değişikliğe tanık olmadı. Güney Sudan'a gelince; iç savaş bataklığına saplanmış durumda. Ayrıca bu süre içerisinde Sudan Devlet Başkanı Ömer el-Beşir ülke çapındaki protestoların ardından askeri bir darbeyle devrildi.
Somaliland'ın kendisi gibi uluslararası alanda tanınmayan birçok siyasi oluşumla dostluk kurma çabalarına ve tanınan ülkelerle ilişkilerini artırma arzusuna rağmen bu yoldaki kararlılığı 'Liberland' ve 'The Kingdom of the Yellow Mountain' (Sarı Dağ Krallığı) gibi kağıt üzerinde var olan siyasi oluşumların temsilcilerini bile kabul etmesini sağladı. Ancak 2017 yılının sonlarında koltuğunu devralan Cumhurbaşkanı Musa Bihi Abdi döneminde Uzak Doğu'ya yönelinmesi diplomatik hareketlilik açısından bir dönüm noktası oldu. Çin Komünist Partisi'nin Somaliland Ulusal Hizmet mensupları için Çin'e gönderilen 'gayri resmi' bir eğitim misyonu konusunda uzlaşı sağlanamaması, Hargeisa yönetiminde gelecekte Çin'in dikkate alınmaması ve özellikle bu Asya devi karşısında Batı-ABD tarafına yönelinmesi kararının verilmesine neden oldu.
ABD teşviki ve bölgeye yönelik tutumların değişmesi
Elbette Somali, 1970’lerin sonundan ve Sovyet uzmanlarının sınır dışı edilmesinden bu yana ABD’nin nüfuz alanı içinde kaldı. Somaliland’daki siyasi tabaka bu gerçeklikle yaşadı. Somaliland sömürge döneminde himaye devleti olan İngiltere ile ilişkilerinin iyi olmasından ve ABD’nin iyi bir müttefiki olmasından yararlandı. Bu, Washington'da bir yönetim değişikliği olması durumunda Somaliland'ın ABD politikasındaki dalgalanmalardan etkilenmemesini sağladı. Özellikle Avrupa Birliği (AB) ülkeleri Hargeisa'daki duruma ilgi gösterdi. Avrupa somut kalkınma projelerinin finansmanına katkı sağlayıp gittikçe yerleşmeye başlayan demokratik geleneklere övgüde bulundu.
Ancak Batı'nın Abiy Ahmed’e yönelik tutumundaki değişiklik ve ABD’nin Addis Ababa ile savaş içerisinde olan Tigray Halk Kurtuluş Cephesi’ne (TPLF) dolaylı yoldan kucak açması Çin’in hem Etiyopya hem de Cibuti'deki nüfuzunun büyüklüğüne gecikmiş bir tepki olarak geldi. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığına göre Çin’in bu ülkelerdeki nüfuzu bir gecede değil, 30 yıl süren birikimler ve uzun merhaleler sonucunda oluştu. Bu bağlamda Abiy Ahmed'in Tigray bölgesinde sivillere karşı savaş suçuna varan ihlaller gerçekleştirdiği yönündeki suçlamalar arttı ve Batı dışındaki ülkelerden gelen silah tedariki kısıtlandı. Bu da Ahmed’i Cibuti’nin limanlarından geçiremediği ürünleri ülkeye getirmek için Somaliland’daki Berbera Limanı’na sığınmak zorunda bıraktı. Bu durum Hargeisa'daki hükümete bölgede ağırlığı olan komşusunun önünde manevralar yapmak için geniş alan verdi.
Etiyopya: Baskıların başarısızlığı ve müttefikin zayıflaması
Başbakan Abiy Ahmed'in ‘sıfır sorun’ ve ‘bölgesel birleşme’ politikaları ile Etiyopya'nın bölgesel siyaseti için daha iyi bir konum inşa etmeye başlaması kendisini Somali'deki siyasi gerçekliğin çıkmazına soktu. Böylece Somaliland'ı eşi görülmemiş baskılar altında bıraktı, Cibuti'nin konumunu ikinci plana itti ve Kenya'nın Somali'deki nüfuzunu olumsuz yönde etkiledi. Bu, bölgedeki daha deneyimli politikacıların genç Etiyopyalı liderin hareketlerini gözetlediği bir ortam oluşmasına yol açtı.
Yapılan değerlendirmeler bu durumun, bir taraftan Kenya’nın Hargeisa’ya yönelmesi, diğer taraftan da Cibuti'den geçen Etiyopya ticari ürünlerine uygulanan vergilerin ve gümrük tarifelerinin yükseltilmesinden başlayarak peş peşe gelecek ve yavaş yavaş Ahmed’in ilerlemesini kıracak karışıklıklar yaratacağı yönünde.
Abiy Ahmed'in hedefinin, bir yandan Eritre limanları dosyasının yavaş ilerlemesi ve diğer yandan da Etiyopya'nın Cibuti-Eritre sınır anlaşmazlığına kısmi çözümler bulmak için acele edilmesine ilişkin çekinceler ışığında Etiyopya için yeni limanlar bulmak olabilir. Hargeisa ve Mogadişu arasındaki müzakerelerin yeniden başlaması için Ahmed’in Musa Bihi Abdi’den kendisini Somali Devlet Başkanı Muhammed Abdullah Fermacu ile bir araya getirme planını saklayıp müttefiki Fermacu lehinde Abdi’ye baskı yapmak üzere Addis Ababa’ya gelmeye zorlaması dikkat çekici. Bu durum özellikle Hargeisa’nın gençlik hareketinin faaliyetlerine devam etmesiyle Fermacu’nun siyasi ve güvenlik ile ilgili sıkıntıları yönetmede başarısız olacağı üzerine bahse girmesi ve Mogadişu’da Fermacu ile girilen çatışmada önceden yaşanılan ciddi sıkıntılardan çok daha basit olduğunu düşünen kıdemli bir siyasi tabakanın olmasıyla ön plana çıktı. Somaliland’daki siyasetçileri Etiyopya devletinin temsil ettiği ağırlığa rağmen Etiyopya yönetimine güvensizlik ve küçümseyici bir şekilde bakmaya itti.
Büyük bir çatışmaya girmenin riskleri
Etiyopya Başbakanı’nın hamlelerindeki acelecilik, Çin’in Hargeisa’ya karşı tepeden bakma şeklinde tanımlanabilecek tavrı ve iki ülkenin uluslararası arenadaki değişimlerle birlikte Mogadişu'nun Somaliland'da saha nüfuzunun olmadığı gerçeğini görmezden gelmeleri öneml bir etkiye neden oldu. Ayrıca Batı’nın Çin’e karşı teyakkuza geçmesi Somaliland’ın Tayvan Çin Demokratik Cumhuriyeti ile müzakerelere kapı aralayarak Taipei’ye temsilcisini göndermesi ve ardından Tayvan’ın Hargeisa'da temsilcilik ofisi açmasına izin vererek Addis Ababa ve müttefiki Pekin ile pamuk ipliğine bağlı olan ilişkisini kesmesine yol açtı.
Bu Somaliland’ın Hargeisa’yı ziyaret eden Çin heyetini soğuk bir şekilde karşılayıp sundukları önerilerin ve uyarıların hepsini reddederek kısasa kısas bir şekilde cevap vermesine zemin hazırladı. Bu da Çin Dışişleri Bakanlığı’nın medya araçları aracılığıyla Somaliland’a karşı öfkeli ve tehditkar açıklamalar yayınlamasına ve ‘Somali’nin egemenliği ve toprak bütünlüğü ile güvenliğinin korunması’ şiarını tekrar etmesine sebep oldu. Somaliland’daki siyasi tabaka ise Çin’in olumsuz tavrının, ülkelerinin bölgesel siyasette oynadıkları önemli rolü öne çıkarmaya yaradığı görüşünde. Bununla birlikte Etiyopya rejiminde, Çin'in öfkesinin yanında yer alarak siyasi konumlarını sağlamlaştırma niyetinde olan güç sahibi tarafların hareketlendiğine dair işaretler var. Söz konusu taraflar bunu, Somaliland’daki siyasi durumu etkileyip Somali-Etiyopya sınırının her iki tarafındaki aşiret etkileşimlerinden yararlanarak hareket ettirilebilecek yerel siyasi çekişmeleri kullanarak yapma niyetinde. Tüm bunlar ve Etiyopya donanmasının inşa edilmesi dosyasının ortaya atılması, Etiyopya medyasında 2014 yılında Dubai Port World ile imzalanan anlaşmanın yüzde 19'luk payıyla Berbera Limanı’nın sahibi olduğu yönündeki iddiaların patlak vermesi ve akabinde Somaliland Maliye Bakanı Saad Ali Şire’nin böyle bir payın olmadığını açıklamasının ardından Batı tarafından Etiyopya’nın Zeyla Limanı’nı ele geçirmeyi planladığına ilişkin uyarılar arttı. Bu durum Somaliland'ın olası yansımalarına rağmen resmi olarak ABD-Çin cephe hattına girdiği anlamına geliyor.