Putin, Doğu Ukrayna’nın geleceğini belirliyor

Güvenlik Konseyi, Donetsk ve Luhansk’ın bağımsızlığını tanımak için olağanüstü toplandı  

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Olağanüstü Güvenlik Konseyi Toplantısı’na başkanlık etti. (EPA)  
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Olağanüstü Güvenlik Konseyi Toplantısı’na başkanlık etti. (EPA)  
TT

Putin, Doğu Ukrayna’nın geleceğini belirliyor

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Olağanüstü Güvenlik Konseyi Toplantısı’na başkanlık etti. (EPA)  
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Olağanüstü Güvenlik Konseyi Toplantısı’na başkanlık etti. (EPA)  

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Ukrayna krizine siyasi bir çözüm arama çabaları karşısında masayı devirdi. İlk kez canlı yayınlanan Olağanüstü Güvenlik Konseyi Toplantısı’nın ardından, Ukrayna’nın birleşik bir ülke olarak siyasi geleceği artık Rusya başkanlık kararına bağlı.  
Güvenlik Konseyi toplantısında Ukrayna’daki ayrılıkçı Luhansk ve Donetsk bölgelerinin bağımsızlığının tanınması önerildi. Toplantı esnasında Putin, Rusya Parlamentosu’nun alt kanadı Devlet Duması'nın Donbas'taki ayrılıkçıların sözde yönetimlerinin tanınmasıyla ilgili çağrısı konusunda güvenlik konseyi üyelerinin görüşünü aldı. Konsey üyelerinin tamamı Donetsk Halk Cumhuriyeti ve Luhansk Halk Cumhuriyeti'nin tanınmasından yana görüş beyan etti. 
Güvenlik Konseyi toplantısının canlı yayınlanması Ruslar ve dünya için büyük bir sürpriz oldu. Ruslar, Güvenlik Konseyi Toplantılarını genellikle mutlak bir gizlilik içinde düzenlemekteydi. Rus televizyonları ve uluslararası televizyonlar, yayınlarını keserek konsey toplantısını canlı yayınladı. Toplantıya, konseyin daimi üyeleri olarak, başbakan, meclis başkanları, dışişleri, savunma ve içişleri bakanları, cumhurbaşkanlığı yetkilileri ve istihbarat servislerinin başkanları katıldı.  
Putin, Rusya’nın Donbas’taki çatışmaların barışçıl bir şekilde çözülmesi için en baştan beri çaba gösterdiğini vurgulayarak, ‘’Ukrayna’da 2014’te anayasaya aykırı bir şekilde kanlı bir darbe gerçekleştiğinde, Kırım Yarımadası ve Donbas’taki vatandaşlar dahil olmak üzere birçok vatandaş bunu kabul etmedi. Böylelikle Donetsk ve Luhansk halk cumhuriyetleri ayrıldıklarını duyurdu. Ukrayna yönetimi geçtiğimiz yıllarda iki defa bu toprakları askeri olarak cezalandırmak istedi, şimdilerde üçüncüsüne şahit oluyoruz’’ dedi.  
Ukrayna’nın Minsk Anlaşması’na uyma niyeti olmadığını öne süren Putin, ‘’Bunu defalarca en üst düzeyde, dışişleri bakanı ve ulusal güvenlik sekreteri seviyesinde aleni bir şekilde dillendirdiler. Donbas’taki çatışma uluslararası güvenlik meseleleriyle doğrudan ilişkilidir. Batı Kiev yönetimini Moskova’yla mücadelede bir araç olarak kullandı. Bu durum Rusya için tehlike arz etmektedir’’ ifadelerini kullandı.  
NATO’nun 2008’deki Bükreş Zirvesi’nde Gürcistan ve Ukrayna’ya kapıyı açtığını ifade eden Putin, NATO’nun 5’inci maddesi uyarınca, üyelerden birine ya da daha fazlasına yöneltilecek silahlı bir saldırının, hepsine yönelmiş bir saldırı olarak değerlendirileceğini hatırlattı. 
Bu durumda Ukrayna’nın birliğe üye olmasının Rusya’yı tehlikeye sürükleyeceğini, zira Kırım Yarımadası ve Sivastopol’un bağımsızlıklarının tanınmadığını, Ukrayna’nın kendisine ait olduğunu iddia ettiği bu bölgeleri silah zoruyla geri alma niyetinde olduğunu söyledi. Bu yaşanırsa NATO’nun Ukrayna’yı desteklemek zorunda kalacağını belirtti.  
Putin, konuşmasının ardından konsey üyelerine Donetsk Halk Cumhuriyeti ve Luhansk Halk Cumhuriyeti'nin tanınmasıyla ilgili görüşlerini sordu. Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, bağımsızlıklarının desteklenmesi yönünde görüş beyan ederek, "NATO ve ABD'ye taleplerimizi ilettik. NATO ölümüne bağlı olduğu açık kapı politikası nedeniyle taleplerimizi reddetti. Bize doğuya doğru genişlemeyeceklerinin güvencesini vermeye hazır değiller’’ dedi.  
Savunma Bakanı Sergey Şoygu, Kiev yönetiminin Donbas’ta askeri anlamda kışkırtıcı bir pozisyon sergilediğini belirtti ancak tehditlerin bununla da sınırlı olmadığını söyledi. Sovyetler Birliği döneminde teknolojik üs olmasından ötürü Ukrayna'nın nükleer silah geliştirme kapasitesine sahip olduğunu dile getiren Şoygu, "Ukrayna, İran ve Kuzey Kore'yi aşan bir nükleer kapasite yaratabilecek ekipman, teknoloji ve uzmanlara sahip" ifadelerini kullandı. 
Rusya Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Medvedev, Ukrayna'nın mevcut yönetiminin, Donbas halkını umursamadığını ve bölgeyi statü pazarlık kozu olarak kullandığını söyledi. 2014’ten beri bölge halkının kaderine terk edildiğini ve merkezi yönetim tarafından ihmal edildiğini vurgulayan Medvedev, Ukrayna'nın Kiev üzerindeki Batı baskısına rağmen Minsk Anlaşması’nı uygulamayacağı sonucuna varılabileceğini ifade etti.  
Medvedev, Rusya'nın Donetsk Halk Cumhuriyeti ve Luhansk Halk Cumhuriyeti'nin tanınmasıyla ilgili zor bir ikilemle karşı karşıya olduğunu ancak bölge halklarının yanında durmak gerektiğini kaydetti.

Diplomatik çabaların başarısızlığı konusunda fikir birliği
Minsk Anlaşması’nın uygulanmasını takip eden Başkanlık İdaresi Başkan Yardımcısı Dimitry Kozak, “Bugün ne Ukrayna’nın ne de Batılı müttefiklerinin kesinlikle ve hiçbir koşulda Donbas’a ihtiyaç duymadıkları tamamen açık hale geldi. Kiev, Donbas için özel statü verilmesini kabul etmiyor, yaşanan olaylar Kiev’in Minsk Anlaşmasına asla uymayacağını gösteriyor’’ dedi.  
Putin görüşleri dinlediğini söyleyerek, Donetsk Halk Cumhuriyeti ve Luhansk Halk Cumhuriyeti'nin tanınmasıyla ilgili kararı geceleyin vereceğini belirtti. Toplantı esnasında Putin’in bu bölgelerin bağımsızlığı kararını daha önceden aldığı anlaşılmaktaydı. Konseyin bazı üyeleri bağımsızlık kararının tanınmasından önce Batıya Minsk Anlaşması’nın uygulanabilmesi için bir mekanizma oluşturulması için fırsat tanınması yönünde görüş beyan ettiler. Dış İstihbarat Servisi (SVR) Başkanı Sergey Narişkin bu mekanizmanın üç gün içinde oluşturulması için süre verilebileceğini, böylelikle ABD-Rusya zirvesi düzenlenmesi için Fransız girişiminin başarısının beklenebileceğini ifade etti. Ancak Putin sert bir üslupla Narişkin’den görüşünü belirtmesini istedi: Katılıyor musun yoksa katılmıyor musun? Bunun üzerine istihbarat şefi bağımsızlığın tanınması yönündeki görüşünü söyledi. Aralarında Lavrov’un da bulunduğu yetkililer, Batı’nın pozisyonun değişmeyeceği için ek süre vermenin bir faydası olmayacağı yönünde fikirlerini ifade ettiler.
Rus televizyonları tarafından benzersiz olarak nitelendirilen toplantı sırasında en dikkat çekici husus; üyelerin bazı bilgileri aktarırken ya da pozisyonlarını ifade ederken yaşanan karışıklıklar oldu. Putin toplu bir tartışmaya mahal vermemek adına üyelere görüşlerini tek tek soruyordu. Başbakan Mihail Mişustin, “aylardır bu toplantıya hazırlanıyoruz, tüm olası sonuçları inceledik ve kendimizi, yaptırımlar dahil en kötü olasılıklara hazırladık’’ ifadelerini kullandı. Başbakanın bu açıklamaları toplantının bazı kısımlarının önceden koordine edildiğini akla getirdi. Dış İstihbarat Servisi Başkanı Sergey Narişkin ise bir pot kırdı. Putin kendisine ‘bağımsızlıkların tanınmasıyla ilgili’ kararını sorduğunda, ‘Donetsk ve Luhansk’ın Rusya Federasyonun gücüne katılmasını destekliyorum’ dedi, bunun üzerine Putin, ‘şu an bağımsızlıklarının tanınmasını konuşuyoruz’ dedi. Bu diyalog bağımsızlık adımının ilerideki başka atılacak adımların öncüsü olduğu yorumlarına neden oldu.  
Toplantıya katılanlar söz konusu bölgelerin bağımsızlığının tanınmasının, halkın isteği ile olduğunu vurguladılar. Ayrıca Minsk Anlaşması’nın artık uygulanamaz olduğunu ve geçmişte kaldığını özellikle belirttiler.

Donetsk ve Luhansk bölgelerinin sınırları 
Güvenlik Konseyi Toplantısı’ndaki en dikkat çekici hususlardan biri de cumhurbaşkanlığı ofisindeki bir yetkili hariç, katılımcıların, Rusya'nın iki bölge için tanıyacağı sınırlar konusuna atıfta bulunmaktan kaçınmasıydı. Ayrılıkçılar tarafından kontrol altında olan bölgeler, Donetsk ve Luhansk idari sınırlarından daha dar bir alanı kapsıyor. Bu idari bölgelerin önemli bir kısmı Kiev yönetiminin kontrolü altında. Kremlin'in karşı karşıya olduğu temel ikilem, “Donetsk Bağımsızlık Bildirgesi’nin”, kurulacak cumhuriyetin Donetsk eyaletinin tüm idari sınırları içinde olduğunu öngörmesidir. Rusya’nın bu şekliyle bağımsızlığı kabul etmesi demek, ‘Donetsk Cumhuriyetine’ bağımsızlığını iddia ettiği bölgelerde hakimiyet sağlayabilmesi için askeri destek vermesi gerektiği anlamına geliyor. Bu durumda Rusya güneyde Mariupol şehrine kadar uzanan Cumhuriyetin tüm sınırlarını kontrol edecektir. Bunun yaşanması durumunda Azak Denizi bir Rus gölüne dönüşecek ve Ukrayna ile Batı donanmalarının hareketine kapanabilecektir.
Güvenlik Konseyi Toplantısı’nın, Donetsk ve Luhansk liderlerinin Rus televizyonlarında, bağımsızlıklarının tanınması için Rus liderine seslenmesinden yarım saat sonra gerçekleşmesi de dikkati çekti. ‘Donetsk Halk Cumhuriyeti’ lideri Denis Puşilin, ‘’Donetsk Halk Cumhuriyetinin vatandaşları adına sizden demokratik toplumsal bir hukuk devleti olarak bağımsızlığımızı tanımanızı istiyoruz’’ ifadelerini kullandı. Luhansk lideri de aynı sözleri sarf etti. İki lider ayrıca Rusya’dan kendileriyle, savunma dahil olmak üzere, dostluk ve işbirliği anlaşması imzalamasını talep etti.  
Puşilin Donbas’ta gerilimin tırmandığını ve ağır çatışmaların yaşandığını bildirmişti. Öte yandan Rusya, Ukrayna’dan sınırlarını geçmeye çalışan 5 kişilik ‘Ukraynalı sabotaj ve keşif grubunun’ etkisiz hale getirildiğini duyurdu. Grubun sabotaj ve keşif için iki zırhlı araçla Rostov bölgesine geçmeye çalıştığı belirtilen Güney Askeri Bölgesi açıklamasında, "Araçların yanı sıra Ukraynalı sabotaj ve keşif grubundan Rusya sınırını ihlal eden 5 kişi etkisiz hale getirildi” denildi. Ukrayna makamları ise iddiaları reddetti.



Putin Avrupa'ya: Savaş istemiyoruz ama hazırız

Putin, dış politika danışmanı Yuri Ushakov (solda) ve Rusya Doğrudan Yatırım Fonu CEO'su Kirill Dmitriev (sağda), ABD Özel Temsilcisi Steve Wittkoff ve Jared Kushner ile görüşmeler sırasında (AP)
Putin, dış politika danışmanı Yuri Ushakov (solda) ve Rusya Doğrudan Yatırım Fonu CEO'su Kirill Dmitriev (sağda), ABD Özel Temsilcisi Steve Wittkoff ve Jared Kushner ile görüşmeler sırasında (AP)
TT

Putin Avrupa'ya: Savaş istemiyoruz ama hazırız

Putin, dış politika danışmanı Yuri Ushakov (solda) ve Rusya Doğrudan Yatırım Fonu CEO'su Kirill Dmitriev (sağda), ABD Özel Temsilcisi Steve Wittkoff ve Jared Kushner ile görüşmeler sırasında (AP)
Putin, dış politika danışmanı Yuri Ushakov (solda) ve Rusya Doğrudan Yatırım Fonu CEO'su Kirill Dmitriev (sağda), ABD Özel Temsilcisi Steve Wittkoff ve Jared Kushner ile görüşmeler sırasında (AP)

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, dün ABD'nin Ukrayna'daki savaşı sona erdirme planı konusunda ABD başkanlık temsilcisi Steve Wittkoff ile yapacağı görüşme öncesinde, ülkesinin "savaşa hazır" olduğunu belirterek, Avrupa'ya sert bir uyarıda bulundu.

Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, Putin ile Wittkoff arasındaki görüşmeyi "çatışmanın barışçıl çözümüne doğru atılmış önemli bir adım" olarak nitelendirdi.

Putin, toplantı öncesinde Rus güçlerinin sahada önemli bir atılımın eşiğinde olduğunu belirterek, güçlü mesajlar verdi. Avrupalılara seslenerek, barışı engellemeye çalıştıklarını ve ülkesiyle gerilimi artırmaya devam ettiklerini söyledi. "Avrupa ile savaşa girme niyetinde değiliz, ancak Avrupa savaş istiyorsa, biz de hazırız" uyarısında bulundu.


Netanyahu af konusunda Trump'tan daha fazla yardım istedi

ABD Başkanı Donald Trump, 13 Ekim 2025'te Kudüs'teki İsrail Knesset'inde İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile görüşüyor (Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump, 13 Ekim 2025'te Kudüs'teki İsrail Knesset'inde İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile görüşüyor (Reuters)
TT

Netanyahu af konusunda Trump'tan daha fazla yardım istedi

ABD Başkanı Donald Trump, 13 Ekim 2025'te Kudüs'teki İsrail Knesset'inde İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile görüşüyor (Reuters)
ABD Başkanı Donald Trump, 13 Ekim 2025'te Kudüs'teki İsrail Knesset'inde İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile görüşüyor (Reuters)

Axios dün, iki Amerikalı ve bir İsrailli yetkiliye dayandırdığı haberinde, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun pazartesi günü yaptığı telefon görüşmesinde, İsrail cumhurbaşkanından af dilerken ABD Başkanı Donald Trump'tan daha fazla destek istediğini bildirdi.

İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog, Başbakan Binyamin Netanyahu'nun af talebine ilişkin pazartesi günü yaptığı açıklamada, "Biz sadece devletin çıkarlarını göz önünde bulunduracağız" dedi.

Netanyahu, pazar günü yıllardır süren yolsuzluk davasında Herzog'dan resmen af ​​talebinde bulundu ve ceza yargılamasının İsrail'i yönetme yeteneğini engellediğini, affın ulusal çıkarlara hizmet edeceğini savundu.

İsrail'in kuruluşundan bu yana en uzun süre görev yapan başbakanı olan Netanyahu, rüşvet, dolandırıcılık ve güveni kötüye kullanma suçlamalarını uzun süredir reddediyor.

Şarku'l Avsat'ın Reuters'ten aktardığına göre avukatları, İsrail Cumhurbaşkanlığı Ofisi'ne yazdıkları mektupta, Netanyahu'nun hala hukuki sürecin kendisinin tamamen beraatiyle sonuçlanacağına inandığını belirtti.

Netanyahu, partisi Likud'dan yayımladığı kısa video açıklamasında, "Avukatlar bugün af talebini cumhurbaşkanına ilettiler ve ülkenin çıkarlarını önemseyen herkesin bu adımı desteklemesini bekliyorum" ifadelerini kullandı.


Peru'da bir başkan adayı aracına düzenlenen silahlı saldırıdan sağ kurtuldu

Peru'da cumhurbaşkanlığı seçimlerinde sağcı aday Rafael Belaunde (AP)
Peru'da cumhurbaşkanlığı seçimlerinde sağcı aday Rafael Belaunde (AP)
TT

Peru'da bir başkan adayı aracına düzenlenen silahlı saldırıdan sağ kurtuldu

Peru'da cumhurbaşkanlığı seçimlerinde sağcı aday Rafael Belaunde (AP)
Peru'da cumhurbaşkanlığı seçimlerinde sağcı aday Rafael Belaunde (AP)

Peru’da sağcı cumhurbaşkanı adayı Rafael Belaunde, dün Lima'nın güneyindeki Cerro Azul bölgesinde aracına ateş açılmasından yara almadan kurtuldu.

Şarku'l Avsat'ın AFP'den aktardığı habere göre Polis Şefi General Oscar Arriola, gazetecilere yaptığı açıklamada, Halkın Özgürlüğü Partisi liderinin aracını hedef alarak, "Bir motosikletten ateş açıldığını" belirtti.

Polis, X platformunda yayınlanan açıklamasında, saldırıda yaralanan olmadığını vurguladı.

Yetkililer ayrıca, Belaunde’nin şoförünün de saldırıdan yara almadan kurtulduğunu doğruladı.

Arriola, sağcı liderin polise "tehdit almadığını" söylediğini belirtti.

Belaunde, 12 Nisan'da yapılması planlanan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday. 50 yaşındaki Belaunde 1963-1968 ve 1980-1985 yılları arasında ülkeyi yöneten eski devlet başkanı Fernando Belaunde'nin torunu.