Fas ile İsrail arasında ticaret anlaşması imzalandı

Fas ile İsrail arasında ‘yatırımları kolaylaştırma’ amaçlı ticaret anlaşması imzalandı

İsrail Ekonomi ve Sanayi Bakanı Orna Barbivai ve Faslı mevkidaşı Riyad Mezzur Rabat'ta bir araya geldi (Reuters)
İsrail Ekonomi ve Sanayi Bakanı Orna Barbivai ve Faslı mevkidaşı Riyad Mezzur Rabat'ta bir araya geldi (Reuters)
TT

Fas ile İsrail arasında ticaret anlaşması imzalandı

İsrail Ekonomi ve Sanayi Bakanı Orna Barbivai ve Faslı mevkidaşı Riyad Mezzur Rabat'ta bir araya geldi (Reuters)
İsrail Ekonomi ve Sanayi Bakanı Orna Barbivai ve Faslı mevkidaşı Riyad Mezzur Rabat'ta bir araya geldi (Reuters)

Fas ve İsrail yönetimleri, Fas’ın başkenti Rabat’ta ticari işbirliği anlaşması imzaladı. Tarafların yaptığı ortak açıklamada anlaşmanın “Aralık 2020’de iki ülke arasındaki diplomatik ilişkilerin yeniden başlamasından bu yana ticaret ve yatırım alanında iki ülke arasındaki iş birliğini genişletme çabası kapsamında imzalandığı vurgulandı.
Anlaşma, İsrail Ekonomi ve Sanayi Bakanı Orna Barbivai ve Faslı mevkidaşı Riyad Mezzur tarafından imzalandı. Barbivai, gazetecilere yaptığı açıklamada, “Ticaret hacmi şu anda 131 milyon dolar seviyesinde ilerlerken İsrail, Fas ile yıllık ticaret hacminin 500 milyon dolara ulaşmasını hedefliyor” dedi.
Barbivai’nin açıklamaları, Bakan Mezzur ile Rabat’ta gerçekleştirdiği görüşmenin ardından geldi. Faslı Bakan ise gazetecilere yaptığı açıklamada, bu anlaşma kapsamında iki ülkenin, özellikle havacılık, otomobil, tarım- gıda, tekstil ve ilaç endüstrileri alanlarında ticaret ve yatırımları kolaylaştırmayı amaçladığını belirtti. Riyad Mezzur, Fas’ın endüstriyel araştırma ve geliştirme ve sanayi bölgelerinin kurulması ile ilgili alanlarda İsrail ile iş birliği yapmayı arzuladığını dile getirdi.
Barbivai’nin Fas ziyareti, iki ülkenin savunma alanında anlaşma imzalamasından 3 ay sonra gerçekleşti. Geçen pazar günü İsrail Ekonomi Bakanı, Fas Ekonomi ve Maliye Bakanı Nadiye Fettah el-Alevi tarafından karşılandı. Fas Ekonomi ve Maliye Bakanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre iki taraf, ‘yatırımı teşvik etme, gümrük iş birliği ve çifte vergilendirmeyi önleme’ ile ilgili gelecekteki anlaşmalara dair görüşmede bulundu.
Fas Ekonomi ve Maliye Bakanı, Fas ile İsrail arasındaki yatırım ilişkilerini geliştirmek ve ‘seçkin coğrafi konumu ve kalkınma kaynaklarının çeşitliliği’ nedeniyle Fas’ın içerisinde bulunduğu gelecek vaat eden yatırım fırsatlarını keşfetmek için mevcut olan büyük potansiyele dikkati çekti.
Öte yandan İsrailli Bakan, Fas ile İsrail arasındaki ikili ilişkilerde görülen sürekli gelişmeyi memnuniyetle karşıladı. Barbivai ayrıca, İsrail hükümetinin ‘Fas Krallığı ile ikili ekonomik ilişkiler için yapıcı ve sağlam bir dinamik yaratacak stratejik bir ortaklığın temellerini’ oluşturma iradesini de yineledi.
Aynı şekilde Fas Kraliyet Havayolları Royal Air Maroc şirketi, 21 Şubat’ta 13 Mart’tan itibaren Kasablanka’yı Tel Aviv’e bağlayan yeni bir direkt uçuş rotasını başlatacağını duyurdu. Şirket tarafından yapılan açıklamada, bu hattın haftada 4 hatta çalışacağı ve kısa sürede haftada 5 hatta geçeceği belirtildi. Açıklamada, bu yeni hava yolunun, ‘asıl ülkeleriyle güçlü ve sağlam ilişkilere sahip olan’ İsrail’deki Fas toplumunun arzularına yanıt olarak geldiğine dikkat çekildi. Açıklamaya göre söz konusu hat, aynı zamanda tüm Faslı gezginler ve iş insanları için iki ülke arası hareketliliği kolaylaştırmayı amaçlıyor.
Fas ile İsrail arasındaki düşük düzeyli diplomatik ilişkiler, 1993'te Filistin ile İsrail arasında imzalanan Oslo Anlaşması'nın ardından tekrar başlamış ancak 2002'de İkinci İntifada sırasında Fas ilişkileri askıya almıştı.
Eski ABD Başkanı Donald Trump, 10 Aralık 2020'de Fas ve İsrail'in tam diplomatik ilişki kurulmasına yönelik anlaşmaya vardığını ve Batı Sahra'da Fas'ın hakimiyetini tanıdıklarına dair bir bildirge imzaladığını açıklamıştı. Fas Kralı 6’ncı Muhammed de İsrail ile ilişkilerin "en yakın zamanda" kurulacağını açıklamıştı.
Fas ile İsrail, 22 Aralık 2020'de diplomatik ilişkilerin normalleştirilmesi kapsamında 4 anlaşma imzalamıştı.
İsrail Savunma Bakanı Benny Gantz'ın 24-25 Kasım 2021'de Fas'a gerçekleştirdiği ziyarette ise iki ülke arasında istihbarat, savunma sanayi, güvenlik ve eğitim gibi alanlarda iş birliği mutabakat zaptı imzalanmıştı.



Netanyahu, yeni Suriye’yi diplomasiyle değil bombalarla karşılıyor: İsrail, yeni Şam yönetimini barış ortağı değil kontrol edilmesi gereken hedef olarak kodluyor

Başbakan Binyamin Netanyahu, 19 Kasım'da Suriye ile olan tampon bölgeyi, savunma, dışişleri ve güvenlik yetkilileri eşliğinde ziyaret etti (İsrail Başbakanlık Ofisi)
Başbakan Binyamin Netanyahu, 19 Kasım'da Suriye ile olan tampon bölgeyi, savunma, dışişleri ve güvenlik yetkilileri eşliğinde ziyaret etti (İsrail Başbakanlık Ofisi)
TT

Netanyahu, yeni Suriye’yi diplomasiyle değil bombalarla karşılıyor: İsrail, yeni Şam yönetimini barış ortağı değil kontrol edilmesi gereken hedef olarak kodluyor

Başbakan Binyamin Netanyahu, 19 Kasım'da Suriye ile olan tampon bölgeyi, savunma, dışişleri ve güvenlik yetkilileri eşliğinde ziyaret etti (İsrail Başbakanlık Ofisi)
Başbakan Binyamin Netanyahu, 19 Kasım'da Suriye ile olan tampon bölgeyi, savunma, dışişleri ve güvenlik yetkilileri eşliğinde ziyaret etti (İsrail Başbakanlık Ofisi)

Kasım 2025’in yağmurlu bir gecesinde, İsrail ordusunun Ramallah’ın kalbine yönelik baskını sürerken, başkanlık binasına birkaç metre mesafedeki bir noktada oturan üst düzey bir Filistinli yetkili acı bir tebessümle şunu söyledi:
“Şu an Filistin hakkında konuşmak istemiyorum. İsrail’i sömürgeci bir devlet olarak tanımlayan ezber cümleleri de tekrar etmeye niyetim yok. Şu anda konuşmak istediğim şey Suriye.”

Yetkiliye göre Suriye, Başbakan Binyamin Netanyahu’nun yalnızca gerçek bir barışı istemediğinin değil, komşu devletleri de görmek istemediğinin en açık kanıtı haline geldi. Zira Şam’daki yeni siyasi liderlik, İsrail’e karşı savaş ya da düşmanlık istemediğini açıkça ilan etmiş olmasına rağmen, İsrail Suriye topraklarını son derece sert askerî operasyonlarla ihlal etmeyi sürdürüyor.
Filistinli yetkili şöyle devam ediyor:
“Hamas 7 Ekim 2023’te savaşı başlattı, Hizbullah İsrail’i vurdu, Husiler İran’ın teşvikiyle ‘destek savaşına’ katıldı… Fakat Suriye tam tersine çatışmanın dışında kalmayı seçti; hatta çok daha fazlasını yaptı.”

“İsrail için bir tehdit yok”

Saldırganlığı caydırma operasyonlarının sonrası Şam’da kontrolü devralan yeni yönetim, İsrail dahil komşu hiçbir ülkeye tehdit oluşturmadığını açıkladı.
Bununla birlikte Beşşar Esed rejiminin çökmesi ve İran ekseninin bölgedeki en stratejik üssünü kaybetmesi, Suriye ile İsrail arasında çıkarların kesiştiği yeni bir dönemi mümkün kılabilirdi.

Filistinli yetkili, “İsrailliler sanki bu gerçekleri unuttu. Suriye artık İran milislerinin oyun alanı değil” diyor.

Bu süreçte ABD, Türkiye ve Azerbaycan, iki taraf arasında arabuluculuk yapmaya hazır olduklarını bildirerek, sınırların tamamen güvenli hâle gelmesini sağlayacak güvenlik düzenlemeleri için müzakerelere davet etti. İsrail’in çekincelerine rağmen Suriye, doğrudan görüşmelere dahi razı oldu. Nitekim Dışişleri Bakanı Esad el-Şeybani ile İsrail Stratejik İşler Bakanı Ron Dermer arasında altı toplantı gerçekleştirildi.

İsrail kaynaklarına göre Şam, kapsamlı bir anlaşmaya ulaşmak adına büyük esneklik gösteriyor. 1967 ve 2024’te işgal edilen tüm toprakların iadesi karşılığında tam barış anlaşmasına hazır; fakat ara formüller de değerlendiriliyor. Bunlar arasında Golan’ın 15 yıla kadar İsrail’e kiralanması veya 1974 sınırlarına dönüşü öngören bir güvenlik mutabakatı da var.

Aynı kaynaklar,  yeni yönetiminin “İbrahim Anlaşmaları”na katılmaya da sıcak baktığını, bunun İsrail’in 1948’den bu yana hayalini kurduğu tarihi bir açılım olacağını belirtiyor.

İsrail’in karşılığı: İşgal ve hava saldırıları

Tehdit politikasını seçen İsrail, Aralık 2024’ten bu yana yeni yönetimin nefes almasına fırsat vermeden askerî havaalanları ve üsleri hedef alan yaklaşık 500 hava saldırısı düzenledi. Suriye’nin savunma kapasitesinin yüzde 85’ini yok eden İsrail, 450 km²’lik Suriye toprağını işgal ederek genişliği 7 km’yi aşan hat boyunca, Şeyh Cebel'den Dera’ya kadar ilerledi. Bazı bölgelerde 20 km derinliğe kadar kara harekâtı yürüten İsrail 9 askerî üs kurdu.

frgt
Netanyahu, Salı günü Suriye'deki tampon bölgedeki İsrail güçlerini denetledi (AP)

İsrail ayrıca, “Dürzi müttefikleri koruma” gerekçesiyle iç çatışmaları körükledi. Oysa İsrail’deki Dürzi vatandaşlar bizzat İsrail hükümetleri tarafından ayrımcılığa maruz kalıyor.
Tel Aviv yönetimi, Şam’ın yeni liderliğini Nusra Cephesi bağlantıları üzerinden karalamaya çalışsa da, geçen yıllarda bizzat İsrail ordusuna bağlı sahra hastaneleri ve Safed, Hayfa, Tel Aviv’deki çeşitli merkezlerin çok sayıda Nusra üyesini tedavi ettiği biliniyor.

Netanyahu’yu kim durdurabilir?

Son günlerde İsrail’de ortaya çıkan bilgiler, ABD Başkanı Donald Trump’ın İsrail’e ve Netanyahu’ya “Suriye politikasındaki yanlışları” nedeniyle sert bir uyarıda bulunduğunu gösteriyor.
Trump’ın, Suudi Arabistan ve Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın talebi üzerine, Şam’daki yeni yönetimle daha olumlu bir yaklaşım benimsemeye yöneldiği ifade ediliyor.

frgt
Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, Trump ve Eş-Şara'nın Suriye'ye uygulanan yaptırımların kaldırılmasını görüşmek üzere Riyad'da geçen mayıs ayında gerçekleştirdiği toplantıdan bir kare (SPA)

Trump, İsrail’in attığı adımların “yanlış ve mantıksız” olduğunu düşünürken, birçok analist Netanyahu’yu dizginleyebilecek tek gücün Trump yönetimi olduğuna inanıyor.
Ancak bunun sahadaki sonuçlarının görülmesi zaman alabilir. Bu arada şu soru giderek daha sık soruluyor: “İsrail, Suriye ile böyle bir şekilde davranarak bölgesine nasıl bir mesaj veriyor?”


İsrail Savunma Bakanı Katz: Suriye’deki silahlı gruplar Golan Tepeleri’ni ele geçirmeyi düşünüyor

Golan Tepeleri (Reuters)
Golan Tepeleri (Reuters)
TT

İsrail Savunma Bakanı Katz: Suriye’deki silahlı gruplar Golan Tepeleri’ni ele geçirmeyi düşünüyor

Golan Tepeleri (Reuters)
Golan Tepeleri (Reuters)

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, Knesset Dışişleri ve Savunma Komitesi toplantısında yaptığı açıklamada, Suriye’deki bazı silahlı grupların Golan Tepeleri’ni ele geçirmeyi düşündüğünü söyledi. Şarku’l Avsat’ın Times of Israel’den aktardığına göre Katz, İsrail’in Şam ile güvenlik anlaşması ya da normalleşme yolunda olmadığını belirterek, Suriye ordusu ya da ülkedeki farklı milislerin İsrail yerleşimlerine saldırma veya Suriye’deki Dürzi toplumunu yeniden tehdit etme ihtimaline karşı hazırlık yapıldığını ifade etti.

Katz, Husilerin de Golan Tepeleri’ne yönelik olası bir kara harekâtını değerlendirdiğini söyledi.

Öte yandan, İsrail güçleri Aralık 2024’te Beşşar Esad rejiminin çöküşünün ardından Suriye’nin güneyinde dokuz noktada konuşlandı. Bu noktaların büyük bölümü, iki ülke arasındaki sınırda Birleşmiş Milletler tarafından izlenen tampon bölgede yer alırken, konuşlanma alanları arasında Cebel Hermon’un (Şeyh Dağı) Suriye tarafındaki iki nokta da bulunuyor.

İsrail, bu birliklerin İsrail yerleşimlerini korumak ve düşman unsurların eline geçtiğinde tehdit oluşturabilecek silahları güvence altına almak amacıyla Suriye topraklarında yaklaşık 15 kilometre derinliğe kadar faaliyet yürüttüğünü açıkladı. Bu potansiyel tehdit unsurları arasında Lübnan Hizbullahı ile İran destekli diğer milis gruplar da yer alıyor.

Suriye’nin güneybatısında bulunan Golan Tepeleri, başkent Şam’ın yaklaşık 60 kilometre batısında yer alıyor ve toplamda 1.860 kilometrekarelik bir alanı kaplıyor. İsrail, Haziran 1967 Savaşı sırasında bölgenin yaklaşık 1.250 kilometrekarelik kısmını işgal etmiş, 1981’de ise fiilen ilhak etmişti. Ancak bu ilhak, bölgeyi hâlen işgal altındaki Suriye toprağı olarak kabul eden Birleşmiş Milletler tarafından tanınmıyor.


BM: İsrail–Hizbullah ateşkesi kırılgan, belirsizlik devam ediyor

İsrail askerleri, Güney Lübnan'daki Mays el-Cebel köyünde yıkılmış evler arasında hareket ediyor (EPA)
İsrail askerleri, Güney Lübnan'daki Mays el-Cebel köyünde yıkılmış evler arasında hareket ediyor (EPA)
TT

BM: İsrail–Hizbullah ateşkesi kırılgan, belirsizlik devam ediyor

İsrail askerleri, Güney Lübnan'daki Mays el-Cebel köyünde yıkılmış evler arasında hareket ediyor (EPA)
İsrail askerleri, Güney Lübnan'daki Mays el-Cebel köyünde yıkılmış evler arasında hareket ediyor (EPA)

Birleşmiş Milletler’in Lübnan Özel Koordinatörü Jeanine Hennis-Plasschaert, Perşembe günü yaptığı açıklamada, hükümetin aldığı önemli kararlar ve Lübnan Silahlı Kuvvetleri’nin güçlendirilmiş varlığına rağmen ülkenin güneyindeki belirsizlik ortamının devam ettiğini belirtti. Hennis-Plasschaert, bu iki unsurun “normalleşme yolunda temel bir zemin oluşturduğunu” söyledi.

Hennis-Plasschaert, “Birçok Lübnanlı için çatışma düşük yoğunlukla da olsa sürüyor. Mevcut durum devam ettiği sürece, düşmanlıkların yeniden tırmanma ihtimali ortadan kalkmış değil” ifadelerini kullandı.

BM yetkilisi, mevcut fırsatın değerlendirilmesi gerektiğini vurgulayarak, “Diyalog ve müzakereler tüm sorunları çözemeyebilir; ancak taraflar arasında karşılıklı anlayışın oluşmasına katkı sağlar ve en önemlisi, istenen güvenlik ve istikrara giden yolu açar” dedi.

İsrail ile Hizbullah arasında geçen yıl Kasım ayında, Gazze’deki savaşın yol açtığı bir yılı aşkın karşılıklı bombardımanın ardından ABD arabuluculuğunda ateşkes sağlanmıştı. Ancak İsrail, anlaşmaya rağmen Güney Lübnan’daki bazı noktalarda varlığını sürdürürken, ülkenin güneyi ve doğusuna yönelik saldırılarına devam ediyor.