Sony, PlayStation 5 için yeni gerçeklik gözlüğünü tanıttı

PlayStation VR2 gözlüğü (Sony)
PlayStation VR2 gözlüğü (Sony)
TT

Sony, PlayStation 5 için yeni gerçeklik gözlüğünü tanıttı

PlayStation VR2 gözlüğü (Sony)
PlayStation VR2 gözlüğü (Sony)

Teknoloji devi Sony, gelişen pazardaki hedeflerini daha da ileriye taşımak için  ‘PlayStation 5' oyun konsolu için geliştirilen PlayStation VR2 sanal gerçeklik gözlüğünün nihai tasarımını dün  tanıttı.
Japonya merkezli grup, ilk etapta oyun konsolu için ilk versiyonunu 2016 yılında piyasa sürdü.
PlayStation VR2 sanal gerçeklik gözlüğü, opak siyah ve beyazın bir arada olduğu bir tasarıma sahip. Taşıması oldukça kolay olan gözlüğün fiyatına dair herhangi bir açıklama ise yapılmadı.
Kask tasarımcısı Eugene Morisawa AFP’ye yaptığı açıklamada, “İlk modelde başlangıçta yarı bitmiş bir kaskımız vardı, bu nedenle kullanıcı deneyimini büyük ölçüde değiştirmek istemedik. Değiştirmek istediğim şey, cihazı daha küçük ve daha hafif yapmaktı” ifadelerini kullandı.
Teknik özellikleri arasında, yüksek çözünürlüklü bir OLED ekran, uzaydaki hareketleri izlemek için dört yerleşik kamera ve oyunlara dalmayı artırmak için bir sarsıntı sistemi bulunuyor.
Cihaz ayrıca gözlük takan kullanıcılara uyacak şekilde değiştirilebiliyor. Havalandırma delikleri ayrıca buharın oluşmasını önlemek için havanın girmesine sağlıyor.
PwC tarafından yapılan bir araştırmaya göre, sanal gerçeklik sektörünün 2020'de yaklaşık 1,8 milyar dolar gelir elde ettiği ve 2025 yılına kadar yaklaşık yüzde 30 oranında büyüyerek 7 milyar dolarlık bir pazara dönüşmesinin beklendiği belirtildi.
Sony, video oyun konsolu pazarında tek etkin firma. Ancak son zamanlarda dev şirketlerin ilgisini çeken sanal veya artırılmış gerçeklik gözlükleri ile etkisi artan ‘Metaverse’ dünyasının gelişmesi nedeniyle sektörün yakın zamanda büyük ilgi görmesi bekleniyor.



Bilim doğruladı: Kalbin kırılması insanları gerçekten öldürebilir

Yakınını kaybedip yasını sürekli yüksek seviyelerde yaşayanların ölme olasılığı, düşük düzeylerde yas tutanlara göre yüzde 88 daha fazla (Unsplash)
Yakınını kaybedip yasını sürekli yüksek seviyelerde yaşayanların ölme olasılığı, düşük düzeylerde yas tutanlara göre yüzde 88 daha fazla (Unsplash)
TT

Bilim doğruladı: Kalbin kırılması insanları gerçekten öldürebilir

Yakınını kaybedip yasını sürekli yüksek seviyelerde yaşayanların ölme olasılığı, düşük düzeylerde yas tutanlara göre yüzde 88 daha fazla (Unsplash)
Yakınını kaybedip yasını sürekli yüksek seviyelerde yaşayanların ölme olasılığı, düşük düzeylerde yas tutanlara göre yüzde 88 daha fazla (Unsplash)

Harriette Boucher 

Yeni bir araştırma, yakınını kaybedip yoğun ve uzun süreli yas semptomlarından muzdarip olan kişilerin, sevdiklerinin ölümünden sonraki 10 yıl içinde ölme ihtimalinin, neredeyse iki kata ulaştığını ortaya koydu.

Danimarka'daki araştırmacılar, yakınını kaybedip sürekli yüksek düzeylerde yas tutanların, yasını daha düşük seviyelerde yaşayanlarla kıyasla, sağlık hizmetlerini daha fazla kullandığını ve ölme olasılığının yüzde 88 daha fazla olduğunu buldu.

Araştırmacılar, sevdiklerini kaybedenlerin yaşadığı 5 yas güzergahını tanımladı ve en ciddi şekilde etkilenenlerin daha erken ölme olasılığının daha yüksek olduğunu tespit etti.

Araştırma makalesinin yazarlarından Dr. Mette Kjærgaard Nielsen şu ifadeleri kullandı:

Yüksek yas semptomu seviyeleriyle; kalp damar hastalıkları, akıl sağlığı sorunları ve hatta intiharda görülen daha yüksek oranlar arasında bir bağlantı olduğunu daha önce bulmuştuk. Ancak ölümle ilişkisi daha fazla araştırılmalı.

Bilim insanı, "yüksek" bir yas güzergahına dair risk altında olan kişilerin erken fark edilebileceğini de söyledi:

Bir pratisyen hekim akıl sağlığına dair diğer ciddi rahatsızlıklar ve depresyonun eski belirtilerini arayabilir. Daha sonra bu hastalara kendileri özel takip sunabilir veya onları psikologların özel muayenehanelerine ya da ikinci basamak sağlık kuruluşlarına yönlendirebilirler.

Dr. Nielsen, "Pratisyen hekimler ayrıca yakınını kaybedenlerin ruh sağlığına odaklanılacak bir takip randevusu da önerebilir" dedi.

Bilim insanları, 2012'den bu yana yakınlarını kaybetmiş, yaş ortalaması 62 olan 1735 adet kadın ve erkeği 10 yıl boyunca Danimarka'da izledi. Bu süre zarfında bu kişilere, semptomlarını ve deneyimlerini değerlendiren bir dizi anket gönderildi ve araştırmacılar bunlarla katılımcıların sürekli olarak hangi düzeyde keder yaşadığını belirledi.

Grubun yüzde 66'sı yakın zamanda partnerini, yüzde 27'si bir ebeveynini ve yüzde 7'si de çok sevdiği bir başka kişiyi kaybetmişti.

Sürekli olarak yüksek düzeylerde yas belirtileri yaşayan yüzde 6'lık kesimin 10 yıl içinde ölme olasılığı, sürekli olarak düşük yas belirtileri gösterdiğini bildiren yüzde 38'e kıyasla yüzde 88 daha yüksekti.

Yüksek güzergahta olanların, yakınlarını kaybetmesinin üzerinden üç yıl geçtikten sonra sağlık hizmeti alma olasılıkları da daha yüksek çıktı.

Bu grubun konuşma terapisi veya diğer akıl sağlığı hizmetlerini alma ihtimalleri yüzde 186, antidepresan reçetesi yazılma olasılıkları yüzde 463, yatıştırıcı ya da kaygı giderici ilaç reçetesi alma ihtimalleri de yüzde 160 daha fazla.

 Independent Türkçe,independent.co.uk/news