Lübnanlı siyasiler Suudi Arabistan’ın Kuruluş Günü’nü kutladı

Saad Hariri (Reuters)
Saad Hariri (Reuters)
TT

Lübnanlı siyasiler Suudi Arabistan’ın Kuruluş Günü’nü kutladı

Saad Hariri (Reuters)
Saad Hariri (Reuters)

Lübnanlı siyasiler Suudi Arabistan Krallığı’nın Kuruluş Günü’nü kutladı.
Eski Lübnan Başbakanı Saad el-Hariri Twitter’dan yaptığı açıklamada “17’nci yüzyılın başlarında ilk Suudi devletinin kurulmasından 20’nci yüzyılda krallığın birleşmesine ve kuruluş gününün kutlandığı günümüze kadar, Suudi Arabistan Krallığı’nın, yönetimi ve halkı için başarılarla dolu medeni bir yol izlediğini” belirtti. Aynı zamanda Veliaht Prens Muhammed bin Selman’a en içten tebriklerini ileterek, “Allah’tan, Prens’i her zaman Krallık ve halkı için iyiliğin, gelişimin, ilerlemenin ve istikrarın aydınlık bir işareti kılmasını diliyoruz” dedi.
Lübnan Temsilciler Meclisi Üyesi ve eski Bakan Nehme Tohme ise kuruluş yıldönümü dolayısıyla yaptığı açıklamada, “Krallığın, akıllıca yönetimi ve tüm alanlarda izlediği ferasetli politika sayesinde modern ülkeler arasına giren bir Arap ülkesinin Kuruluş Günü’nü kutlamak tarihi bir an. Suudi Arabistan, itidal, hoşgörü, terörizmi reddederek kökünden kazıma ve sosyal adalet -ki Suudi vatandaşı tüm Suudi yetkililer açısından önceliğe sahiptir- yaklaşımına doğru kaydettiği ilerleme ve gelişmeyle tüm dünyanın ilgi odağı haline geldi” ifadelerini kullandı.
Tohme, sözlerine şöyle devam etti: “Kuruluş Günü sadece Suudiler için değil, tüm Araplar için bir gurur. Krallık her zaman tüm Araplar ve diğer dünya halkları tarafından duruşuyla ve Filistin davasına verdiği destekle hatırlanmaktadır. Ayrıca Suudi Arabistan’ın Lübnan’a her düzeyde sunduğu, defalarca yeniden yapılandırdığı ve ayrım gözetmeksizin tüm Lübnanlı’lara sağladıklarından bahsetmiyorum bile. Kuruluş Günü’nde, Lübnan’daki bazı kişilerin Riyad’ın Lübnan’a yönelik desteğinin farkına varacağını ve Suudi Arabistan’a karşı haksız kampanyalar başlatanların da en zor zamanlarda Suudi Arabistan’ın Lübnanlıların yardımına nasıl koştuğunu göreceklerini umuyorum. Aynı zamanda bu tarihi günde Beyrut-Riyad ilişkilerinin parlak geçmişine geri dönmesini umuyorum. Suudi Arabistan her zaman ülkemizi desteklemiş ve iç savaşın bitmesinde rol oynamıştır.”
(Sünni) Müstakbel Hareketi Milletvekili Velid el-Barânî Twitter’da yaptığı açıklamada Suudi Arabistan liderini ve halkını tebrik ederek şunları söyledi: “Yüzyıllarca süren refah ve gelişme, Suudi Arabistan Krallığı tarafından her düzeyde ilerlemeyi bünyesinde barındıran bir yol takip ediyor. Krallık’ın her zaman Ortadoğu’da barışın pusulası olmasını diliyorum.”
Müstakbel Genel Sekreteri Ahmed el-Hariri, Twitter hesabında şunları yazdı: “Suudi Arabistan Krallığı, her zaman Lübnan’ın yanında durmuştur. Arapların kendilerini koruyan bir krallığı vardır ve krallığın onu koruyan bir Rabbi vardır”.
Suudi Arabistan yönetimi, İmam Muhammed bin Suud’un başkenti Diriye olan 22 Şubat 1727’de kurduğu ilk Suudi devletinin kuruluş gününü kutlama kararı almıştı. 1824’de İmam Türki bin Abdullah bin Muhammed Suud ikinci Suudi devletini kurdu. 1932’de ise Kral Abdulaziz bin Abdurrahman Al Faysal Al Suud üçüncü Suudi devletini kurarak bölgeyi Suudi Arabistan Krallığı adı altında birleştirmeyi başardı.



Hizbullah'a "çağrı cihazı" operasyonunun detayları ortaya çıktı

Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)
Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)
TT

Hizbullah'a "çağrı cihazı" operasyonunun detayları ortaya çıktı

Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)
Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)

Lübnan'da Hizbullah'ın çağrı cihazlarının ardından telsiz, radyo ve güneş enerjisi panellerinin patlatılmasıyla bölge topyekun savaşa doğru sürükleniyor. 

17 Eylül'de Hizbullah'ın kullandığı çağrı cihazlarında eş zamanlı patlamalar yaşanmış, ikisi çocuk 12 kişi hayatını kaybetmiş, 2 bin 800 kişi de yaralanmıştı. 

Dün de ülkedeki telsiz, radyo ve güneş enerji sistemlerinde patlama gerçekleşti. En az 20 kişinin öldüğü, 450'den fazla kişinin de yaralandığı bildiriliyor. Lübnanlı yetkililer, olaydan İsrail'i sorumlu tutarken Tel Aviv'den henüz açıklama gelmedi.

Diğer yandan saldırıyla ilgili bilgiye sahip olan fakat adlarının gizli tutulmasını isteyen kaynaklar, Amerikan gazetesi New York Times'a (NYT) operasyonun ardında İsrail'in olduğunu doğruluyor. 

Mossad'ın BAC Consulting adlı bir paravan şirket kurduğu ve çağrı cihazlarını bubi tuzağına dönüştürerek Lübnan'a soktuğu iddia ediliyor. Macaristan merkezli bu paravan şirket, kağıt üstünde Tayvanlı Gold Apollo firması adına çağrı cihazı üretiyor. Kimliklerinin açıklanmasını istemeyen İsrailli istihbaratçılar, buna ek olarak operasyonda en az iki paravan şirket daha oluşturulduğunu belirtiyor. 

Kaynaklar, AR-924 model numaralı cihazların bataryalarına patlayıcı bir madde olan pentaeritritol tetranitrat (PENT) yerleştirildiğini ve bunların 2022 yazında Lübnan'a gönderildiğini ifade ediyor.

Hizbullah, İsrail istihbaratı tarafından takip edilmemek için cep telefonlarını bırakıp çağrı cihazı kullanmaya başlamıştı. Kaynaklar, bu kararın ardından milyonlarca dolarlık yatırımla üretimin artırıldığını ve Lübnan'a bubi tuzağı haline getirilmiş binlerce cihaz sokulduğunu söylüyor.

Öte yandan ikinci dalga saldırıda telsiz ve güneş enerji panellerinin nasıl patlatıldığı henüz bilinmiyor.

NYT'nin patlayan telsizlerin görüntülerinden yola çıkarak yaptığı analizde, bunların çağrı cihazlarından daha ağır ve büyük olduğuna, bu yüzden daha fazla hasar yarattığına işaret ediliyor. 

Ayrıca telsizlerin patlamasıyla daha büyük yangınlar çıktığına, bunun da çağrı cihazlarına kıyasla telsizlere daha fazla patlayıcı yerleştirilmiş olabileceğini gösterdiğine dikkat çekiliyor.

Lübnan'ın açıkladığı rakamlara göre telsizlerin patlatılmasıyla en az 71 ev ve dükkanla 18 sivil araç ve motosiklet yandı. 

Telsizlerden bazılarında Japon firması Icom'un amblemi görülüyor. Ancak şirket, IC-V82 model numaralı telsizlerin ve bunlarda kullanılan bataryaların üretiminin neredeyse 10 yıl önce durdurulduğunu belirtiyor. Patlayıcıların bu cihazlara nasıl yerleştirildiğiyse henüz netleştirilemedi. Icom, bu telsizlerin sahte olabileceğini öne sürüyor.

Lübnan medyasındaki haberlerde, saldırıda en az iki güneş enerjisi panelinin de alev aldığı bildiriliyor. Saldırılarda çıkan küçük çaplı yangınların söndürüldüğü bildirilirken, patlamada bir kız çocuğunun yaralandığı aktarılıyor. Ancak bu panellerin infilak ettirilen diğer cihazların etkisiyle mi alev aldığı yoksa uzaktan kumandayla mı patlatıldığı belli değil. 

Amerikan düşünce kuruluşu Soufan Center'dan Clara Broekaert, CNN'e açıklamasında saldırı dalgasının Lübnan halkının psikolojisini olumsuz etkilediğini ve Hizbullah üzerinde misilleme baskısı oluşturduğuna dikkat çekerek şunları söylüyor:

Saldırılarda günlük hayatın böylesine korkunç, beklenmedik ve geniş ölçekte kesintiye uğratılması, misilleme yapılmasına yönelik ekstra bir baskı yaratacaktır diye düşünüyorum. İnsanlar yaşananların hesabının sorulduğunu görmek istiyor.

Üst üste gelen saldırıların ardından dün Hizbullah, İsrail sınırındaki el-Merc bölgesine füze fırlattı. İkisi ağır 8 İsraillinin yaralandığı bildirilirken, bu kişilerin sivil veya asker olduğuna ilişkin bilgi paylaşılmadı.

Independent Türkçe, Times of Israel, New York Time, Japan Times, CNN, France 24