ABD’nin Afganistan’da Kadın Hakları Temsilcisi Amiri, Şarku’l Avsat’a konuştu: Taliban İslam’ın itibarını zedeledi

Amiri: Afgan çocuklar ve kadınlar için bir insanlık trajedisi

Washington’un Afgan kadınlarını savunma temsilcisi Rina Amiri, Şarku’l Avsat’a röportaj veriyor (Fotoğraf: Gazi Mehdi)
Washington’un Afgan kadınlarını savunma temsilcisi Rina Amiri, Şarku’l Avsat’a röportaj veriyor (Fotoğraf: Gazi Mehdi)
TT

ABD’nin Afganistan’da Kadın Hakları Temsilcisi Amiri, Şarku’l Avsat’a konuştu: Taliban İslam’ın itibarını zedeledi

Washington’un Afgan kadınlarını savunma temsilcisi Rina Amiri, Şarku’l Avsat’a röportaj veriyor (Fotoğraf: Gazi Mehdi)
Washington’un Afgan kadınlarını savunma temsilcisi Rina Amiri, Şarku’l Avsat’a röportaj veriyor (Fotoğraf: Gazi Mehdi)

Washington’un geçen yıl 29 Aralık’ta atanan Afgan kadınlarını savunma temsilcisi Rina Amiri, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada Taliban’ın Afgan kadınlara yönelik politikalarının İslam’ın itibarını zedelediğini söyledi. Yapılan araştırmalara göre Afganistan’daki insani durumun dünyadaki en kötü durum olduğunu belirten Amiri, insani krizin yükünü özellikle de kadın ve çocukların çektiğini vurguladı.
Ailesi Kaliforniya’ya göç ettiği için Afganistan’ı çocukken terk eden Rina Amiri, kadın ve kız çocukları için insan hakları ve temel özgürlükler konularında çalışacak. Özel Temsilci, ABD’nin Afganistan’a müdahalesine yol açan 11 Eylül saldırılarının ardından Taliban rejimine karşı protestosu ile ünlendiğinde Boston’daki Tufts Üniversitesi’nde öğrenciydi. Kadınların dünyadaki tüm ülkelerin geleceği olduğunu ve Afganistan’da kadınların ülkenin yüzde 50’sinden fazlasını oluşturduğunu söylerken, Taliban’ın nüfusun yarısının haklarını elinden almasının kabul edilemez bir eylem olduğunu vurguladı.
Amiri, Afgan Kadınları, Kız Çocukları ve İnsan Hakları Özel Temsilcisi olarak ilk kez Suudi Arabistan’a ziyarette bulundu. Norveç’ten sonraki ikinci uluslararası gezisi kapsamında ilk durağı Suudi Arabistan’da Şarku’l Avsat’a konuşan Amiri, Afgan kadınların endişelerinden, onları desteklemek ve haklarını geri kazanmak için dünyaya taahhüt ettiği en belirgin sorunlardan bahsetti.
İşte Afgan Kadınları, Kız Çocukları ve İnsan Hakları Özel Temsilcisi Rina Amiri’nin Şarku’l Avsat’a verdiği röportajın tamamı:

-Bu, Özel Temsilci olarak sizin izin ikinci uluslararası seyahatiniz. Neden ilk durağınız Suudi Arabistan? Bu ziyaretten ne elde etmeyi umuyorsunuz?
Daha önce de Suudi Arabistan’ı ziyaret ettim. Ama bu, benim Afgan kadınları ve kızları ve insan hakları için özel bir temsilci olarak ilk seyahatim. Aslında bunun ilk yurtdışı seyahatim olmasını istiyordum. Ancak Taliban ile Oslo’da yaptığım görüşme nedeniyle bu benim ikinci yurtdışı seyahatim oldu. Ziyaretimin sebebi, Afgan kadın ve kız çocuklarına ve insan haklarına destek vermektir, çünkü İslam dünyasının sesinin bu konuşmalara öncülük etmesi elzem ve önemlidir. Afgan halkının ve Afganistan’daki kadınların İslam dünyasının arkalarında olduğunu bilmeleri önemlidir. Suudi Arabistan, İslam’ın kaynağıdır ve bu yüzden, Krallığın Afgan halkını ve Afgan kadınlarını desteklemedeki konumunun önemini vurgulamak istedim.
Ayrıca İslam İşbirliği Teşkilatı’nın (İİT) İslam dünyasını Afganistan’ı desteklemek üzere seferber etmedeki liderliğine, özellikle de Özel Temsilci Tarig Ali Bakheet’i atamalarına ve Afganistan Güven Fonu’nun kurulmasına derin takdirlerimi sunuyorum. Afganistan’daki yıkıcı insani durumu ele almak için fona katkıda bulunmak amacıyla İslam dünyasını meşgul edeceğim.

-İslam dünyası, Afgan kadın ve kızlarının eğitimini neden önemsemeli?
İslam dünyanın ve Müslüman çoğunluklu ülkelerin, sadece Afgan kadınlarının eğitimine değil, genel eğitime de çok önem vermesi gerektiğini ve eğitim sonrası istihdamın pek çok düzeyde önemli olduğunu düşünüyorum. Ancak pratikte eğitim, kadınları ekonomik olarak işgücünün ve kamu hizmetinin bir parçası kılma ve ailelerine ekonomik olarak yardım edebilmeleri açısından elverişli. Dolayısıyla durumun, sadece eğitimle ilgili olmadığına, birçok seviyeye yayıldığına inanıyorum.
Fakat bu, İslam dünyası için neden önemlidir? Taliban’ın Afgan kadınlara yönelik politikalar, yalnızca Afgan kadınları ve aileleri açısından zararlı olmakla kalmıyor, her yerde İslam’ın itibarına da zarar veriyor. Ben bir Müslümanım ve Taliban’ın kadınların eğitime, işe veya kamu hizmetine erişimine izin vermemesinin İslam’ın temel ilkelerine aykırı olduğunu biliyorum. Taliban’a göre, bana söyledikleri gibi, eğitim hakkı İslam’ın ilkelerinden biridir. Bu cesaret verici. Ancak İslam dünyası, onlardan hesap sormalı ve kadınlara tüm haklarının verilmesini sağlamalıdır. Artık Suudi Arabistan’dasınız. Suudi Arabistan’daki kadınların, haklarına tam erişime sahip olduklarını görmek benim için bir cesaret ve gurur kaynağıdır. Hükümet toplantılarına gidiyorum ve masada Suudi kadınları görüyorum, mağazalara gidiyorum ve kadınları ekonomik sektörlerde lider olarak görüyorum. Bu her ülkede kadınların hakkıdır. İslam, bir dindir ve benim açımdan bir Müslüman olarak kadınların haklarını korur.
İslam dünyası, Taliban’ın şu anda yaptığının pratikte İslam'a aykırı olduğunu dünyaya göstermelidir. Yani bu mesaj, önce Batı’dan gelmemelidir. Aksine İslam'ın kadın haklarına ve onların rolüne saygı duyan bir din olduğunu kanıtlamak için önce İslam dünyasından gelmelidir.

-Sizce Taliban Afgan kadınlara sert davranıyor mu?
Afganistan’da kadın ve kız çocuklarının durumu çok zor. Dünya’daki en kötü durumlardan birinden mustarip. 15 Ağustos’ta koşullar, oldukça zordu. Ama Afgan kadınları her düzeyde bir dereceye kadar ‘eğitim hakkı, çalışma hakkı ve siyasi katılım hakkı’ gibi haklara sahipti. Hükümetin her kademesinde kadınlar başkan ve başkan yardımcısı olmak için yarışıyordu. Kadınların parlamentoya katılımı yüzde 27 civarındaydı. Kadınlar, her düzeyde işgücünün, resmi ve kayıt dışı ekonominin hassas bir bileşeni olmuştur. Ama bir gecede tüm hakları ellerinden alındı.
Bu durumu hayal edin. Yarın uyandığınızı, işe gittiğinizi ve size çalışmanıza izin verilmediğinin söylendiğini hayal edin. Kızınız okula gidiyor, kapıları kilitliyorlar ve okula gitmesine izin verilmediğini söylüyorlar. Birden ışıklar sönüyor. Geleceğiniz kararıyor. Afgan kadınlarının durumu bu. Üstelik giderek artan oranda tutuklu kadınları, Batı’nın haklarını talep etmeyen protestocuları görüyoruz. İslam’ın kendilerine verdiği hakları, Afganistan tarihi boyunca sahip oldukları hakları talep ediyorlar. Afganistan kültürüne ve İslami değerlere uygun haklar talep ediyorlar. Bu haklar ellerinden alındı ​​ve bunun değiştirilmesi gerekiyor.

-İlk seyahatiniz, Taliban ile görüşmek üzere ABD heyetinin bir parçası olarak Norveç’in Oslo kentineydi. Görüşmeler nasıl geçti? Taliban ile görüşmelerinizde herhangi bir ilerlemeye tanık oldunuz mu?
Benim açımdan önemli bir toplantıydı. Bu toplantı Norveç tarafından organize edilmiştir. Norveç, Taliban’ın kendisiyle görüşmek istiyorsa Afgan kadınları ve Afgan sivil toplumuyla görüşmesi gerektiğini söyledi.
Umarım Taliban’la görüşmek isteyen her ülke bu koşulları ortaya koyar. Umuyorum ki İslam Konferansı Örgütü’nün bir sonraki toplantısında veya İslam Konferansı Örgütü ülkeleri ve temsilcileri arasında yapılacak herhangi bir toplantıda aynı şeyler Taliban’a söylenecektir. Bu toplantıda heyetteki tek özel temsilciydim. ABD heyetinin bir parçasıydım ve Katar’dan bir heyetin yanı sıra Avrupalılar da vardı. Bu değişikliğe ihtiyacımız var.
Taliban’ın sivil toplum ve kadınlarla yeniden görüşmesinin önemli olduğunu düşünüyorum. Ayrıca Taliban ile uluslararası toplum arasındaki doğrudan alışverişin önemli olduğu kanaatindeyim. Her temsilci, önceliğinin kadın hakları ve insan hakları olduğunu söyledi. Bir sıra olmayacaktır. İnsani yardım sağlayacağız. Ardından geliştirme aşamasına geçeceğiz. Sonra kadın haklarına yöneleceğiz, zira onlar her şeyin ayrılmaz bir parçası. Çünkü kadınlar ülke ekonomisine katkıda bulunmaktadır, kadınlar ülkenin geleceğidir ve kadınlar, ülkenin yüzde 50’sinden fazlasını oluşturmaktadır. Taliban’ın nüfusun yarısının haklarını elinden alması ise kabul edilemez! Taliban, Afganistan’daki savaşı sona erdirdiğine inandıklarını söyledi. Ancak Afgan nüfusunun yarısı, Taliban’ın kadınlara savaş çağrısı yaptığını düşünüyorsa çatışma bitmemiş demektir. Bu, bence Taliban’ın daha iyi anlaması gereken bir şey.

-ABD, kadınların ve kızların eğitime erişimini desteklemek için ne yapıyor?
ABD, Taliban’a Birleşmiş Milletler’e (BM) ve tüm müttefiklerine, Afgan kadınlarının 21 Mart’tan hemen sonra okula dönebilmeleri gerektiğini söyledi. Bu, bundan üç ay sonra değil, Afganistan’daki yeni yıl ve tatillerden hemen sonra gerçekleşmeli. Aynı şekilde bilginin niteliğinin ve geliştirilmesinin gerekliliğine vurgu yaparak, bu konuda Taliban’a ‘kadın haklarının İslam’ın ilkelerinden biri olduğunu bildikleri, bunlara uymaları gerektiği ve kızların okullarına dönelerine izin vermeleri konusunda olumlu mesajlar verdi. Bunu, uygulamak zorundalar ve ABD, onlara bu durumun hesabını soracak. ABD ayrıca, öğretmenlerin hazırlıklı ve kızların okula dönebilmeleri için müfredatın hazır olduğundan emin olmak için BM ve özellikle UNICEF ile birlikte çalışıyor. Biz, öğretmenlerin okula geri dönmelerini sağlamak için gereken finansmana sahip olmak için uluslararası toplumla birlikte çalışıyoruz.

-Afgan kadınların karşılaştığı en acil sorunlar ve gelişimlerini engelleyen en büyük zorluklar nelerdir?
Kadın ve kız hakları eşitsizdi ve birçok eksiklik vardı. Ama bu haklar da 15 Ağustos’ta bir gecede ellerinden alındı. Şu an kadınlar ve kızlar, özellikle de savunmasız topluluklar, her düzeyde zorluklarla karşı karşıya. Afganistan’daki insani durum, şu anda dünyanın en kötü durumu. Afgan kadınlar ve özellikle çocuklar şimdi insani krizin yükünü taşıyor. Bu insani krizden en çok etkilenen nüfusun yüzde 60 ila 70’inin kadın ve çocuklar olduğunu belirten araştırmaları inceledim. Dolayısıyla bu çok büyük bir sorun. Eğitim hakkından mahrum bırakılmaları büyük bir sorundur. Hakimlik, avukatlık yapan, en üst düzeyde çalışan ya da birçok yönden aile ekonomisine katkıda bulunan kadınların ellerinden bir anda tüm bunların alınması… Bu işçiler ve liderler, bir anda ajanslarından ve yetkilerinden uzaklaştırıldı. Bu, son derece zor bir durum. Afgan kadınlarının cesaretine tanık oldum. Silahların ve tehditlerin karşısında ellerinde pankartlarla protesto düzenlemek için sokaklara döküldüler. Bu cesaretleri nedeniyle cezalandırılıyorlar. Ülkenin birçok yerinden ‘tacize uğrayan, tutuklanan veya hapsedilen’ kadınların ve hatta ailelerinin seslerini duyuyorum. Sadece kendileri için korku yaşamıyorlar. Çocukları ve aileleri için de korkuyorlar.

-Taliban, doksanların ortalarında ülkeyi yönettiğinde ve Afgan kadınları birçok haktan mahrum bıraktığında, bu tarihin Afganistan’da yeniden tekerrür edeceğini düşünmüş müydünüz?
Bunu sanmıyordum. Çünkü son yirmi yılda kaydedilen ilerleme sırasında birçok zorluk yaşandı. Temel düzeyde kadınlar için ilerlemeler kaydedildi. Halk örgütleri, ülke genelinde seferber oldu. Kadınlar birçok alana katılım gösterdi ve birçok konuda erkekler tarafından desteklendi. Umarım Taliban, bu ülkenin farklı bir ülke olduğunu anlar. Biliyorsunuz, Taliban daha önce olduğu gibi en son, kontrolü ele geçirmeyi başardığında korkunç bir iç savaş yaşanmıştı ve insanlar başka seçeneklerinin olmadığını hissetmişlerdi. Ülke kaos içerisindeydi. Bu kez Taliban, tarihlerindeki en iyi ilerleme dönemini yaşayan bir ülkenin kontrolünü ele geçirdi. Dolayısıyla da bu kez farklı kriterlere tabi olacak. Bu sefer insanlar kızlarının ve eşlerinin okula gitmesini ve ekonomik sektöre katılmasını talep etmeye devam edecek. Ülkeye daha iyi bir gelecek ve daha iyi bir yönetim sağlamak için ilkelere bağlı kalacaklar. Bunu yapmazlarsa Taliban’ın daha fazla çatışma ve kargaşayla karşı karşıya kalacağına, ülkeyi yönetemeyeceklerine ve umdukları gibi iktidarda kalamayacaklarına inanıyorum.

-Afgan kadınların karşılaştığı ve ilerlemelerini engelleyen temel zorluklar nelerdir? Kabil’de okula gitmelerine izin verilmeyen kızların durumu hakkında ne düşünüyorsunuz?
Bu sadece Afgan kızlar açısından değil, aileleri açısından da zor bir konu. Genç kızlar, artık okula gidemedikleri için mahvoluyor. Daha iyi bir geleceğe hazırlanıyorlar. Bu durum, Taliban’ın İslami olarak sunmak istediklerinin en baskıcı yönüdür. Siz bir profesyonel, bir gazeteci, bir lider olarak, Afgan kadınların, bir Batı ülkesindeki bir kadınla görmedikleri ilişkiye sizinle sahip olduğunu görüyorsunuz. Her Müslüman ülkedeki her kadın, kendileri adına konuşmak istiyor. Bu, sürekli düşündüğüm şeylerden biri ve belki de benim için çok özel bir konu. Çünkü Afganistanlıyım ve her gün o kadınlardan biri olabileceğimi düşünüyorum. Sanırım kızım da o durumda olabilirdi. Her kadının bunu düşünmesini ve her kadının kendi sesini kullanmasını istiyorum, çünkü bu kızların parlak bir geleceği olmasını istiyorum. Ama İslam dünyasının onların yanında durması gerekiyor.



Esed rejimi ile Rusya arasındaki 12 maddelik askeri anlaşmanın metni yayınlandı

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP
TT

Esed rejimi ile Rusya arasındaki 12 maddelik askeri anlaşmanın metni yayınlandı

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP

2015 yılında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Rusya ve Suriye arasında aynı yılın 26 Ağustos'unda imzalanan anlaşmanın Devlet Duması tarafından onaylanmasının ardından Rus Silahlı Kuvvetleri'nden bir “hava filosunun” Suriye topraklarında konuşlandırılmasını kabul etti. Mecelle, tartışmalı paragraflar da içeren maddeleri ile bu anlaşmanın bir kopyasını elde etti.

Bu anlaşmaya göre, devrik Suriye rejimi, “Rus Hava Filosu”nun konuşlanması için Suriye topraklarının bir bölümünden feragat ediyor. Rus tarafının, filonun kendisi için belirlenen görevleri yerine getirmesi için gerekli olan her türlü silah, mühimmat, teçhizat ve malzemeyi, çalışan personelin güvenliğini garanti edecek ve yaşamını destekleyecek şekilde, Suriye tarafına ücret ödemeden Suriye Arap Cumhuriyeti topraklarına nakletme “hakkı” bulunuyor.

vfgt
Esed rejimi ile Rusya arasındaki askeri anlaşmanın bir kopyası

Anlaşmada ayrıca “transfer edilen tüm fonların yanı sıra Rus tarafının Hmeymim Hava Üssü'ne yerleştirdiği altyapı tesislerinin de Rusya Federasyonu'nun malı olacağı” belirtiliyor. Anlaşma aynı zamanda “Suriye Arap Cumhuriyeti'nin sivil ve idari yargısının yetkisine” karşı da Rus tarafına tam bir dokunulmazlık sağlıyor.

Suriye Arap Cumhuriyeti temsilcilerinin, komutanının onayı olmadan Rus Hava Filosu’nun konuşlandığı bölgelere girmesine izin verilmiyor. Şarku’l Avsat’ın Majalla’dan aktardığı habere göre aşağıda anlaşmanın tam metni yer alıyor:

Rusya Federasyonu ve Suriye Arap Cumhuriyeti (bundan böyle iki taraf olarak anılacaktır).

Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği ile Suriye Arap Cumhuriyeti arasındaki eski 8 Ekim 1980 tarihli Dostluk ve İşbirliği Antlaşması ve Rusya Federasyonu Savunma Bakanlığı ile Suriye Arap Cumhuriyeti Savunma Bakanlığı arasında askeri iş birliğine ilişkin 7 Temmuz 1994 tarihli anlaşmanın hükümlerine dayanarak, Rusya Federasyonu ve Suriye Arap Cumhuriyeti'nin egemenliğini, toprak bütünlüğünü ve güvenliğini korumaya yönelik ortak arzudan yola çıkarak, Rus Hava Filosu’nun Suriye Arap Cumhuriyeti topraklarındaki varlığının, bölgede güvenlik ve istikrarı koruma hedeflerini gerçekleştirme amacının savunma amaçlı olduğunun, diğer ülkelere yönelik olmadığının farkında olarak, terörizm ve radikalizm ile mücadele görevlerinin kapsamlılığını vurgulayarak, terör tehditlerine karşı ortak çaba gösterilmesinin gerekliliğini kabul ederek, iki taraf aşağıdaki hususlarda mutabakata varmışlardır:

  • Madde 1

Terminoloji

Bu anlaşmanın amaçları doğrultusunda terimler şu anlama gelmektedir:

“Rus Hava Filosu”, Rus Silahlı Kuvvetlerinin silahlarla, askeri ve özel teçhizatla, gerekli maddi kaynaklar ve diğer taşınmazlar ile birlikte yaşam destek tesisleriyle donatılmış, Suriye Arap Cumhuriyeti topraklarında konuşlandırıldığı yerde bulunan askeri oluşumu anlamına gelmektedir.

Rus Hava Filosu’nun taşınmaz varlıkları: Suriye Arap Cumhuriyeti'nde kullanması için Rus tarafına devredilen arazi parselleri, Rus Hava Filosu sahasında bulunan gayrimenkuller, binalar ve tesisler, yere sabit, varlık amaçlarına ciddi zarar vermeden hareket ettirilemeyen, Rus tarafına tahsis edilen, Rus tarafına ait olan ve Rus Hava Filosu’nun çalışmasını sağlamak üzere tahsis edilen diğer nesneler anlamına gelmektedir.

Rus Hava Filosu Dağıtım Sahası: Bu anlaşma uyarınca Rus tarafına devredilen ve Rus Hava Filosu’nun konuşlandırılması için belirlenen arazinin (arsalar) bir bölümü anlamına gelmektedir.

  • Madde 2

Anlaşmanın konusu

- Rus taraf, Suriye Arap Cumhuriyeti'nin talebi üzerine Suriye Arap Cumhuriyeti topraklarında bir Rus Hava Filosu konuşlandıracaktır.

- Rus Hava Filosu’nun konuşlanacağı yer ve Rus tarafa devredilen taşınmazlar, işbu anlaşmaya eklenen özel bir protokolle belirlenecektir.

- Rus Hava Filosu’nun konuşlandırılması amacıyla Suriye tarafı, taraflar arasında mutabakata varılan gerekli bölgenin yanı sıra, altyapısı ile Hmeymim Hava Üssü'nü de (Lazkiye şehri) Rus tarafına sunacaktır.

- Hmeymim Hava Üssü, altyapısı, iki tarafın anlaşması kapsamında tahsis edilen gerekli araziler, Rusya Federasyonu'nun kullanımına ücretsiz olarak sunulacaktır.

- Rus Hava Filosu’nun çalışmaları, Rusya ve Suriye tarafları arasında mutabakata varılan planlar doğrultusunda Rus Hava Filosu Komutanının kararlarına göre yürütülecektir.

Transfer edilen tüm fonların yanı sıra Rusya tarafından Hmeymim Hava Üssü'ne kurulan altyapı tesisleri Rusya Federasyonu'nun mülkiyetinde olacaktır.

  • Madde 3

Yetkili taraflar

Her iki tarafın da yetkilendirdiği taraflar şunlardır:

Rusya Federasyonu adına- Rusya Federasyonu Savunma Bakanlığı.

Suriye Arap Cumhuriyeti adına - Suriye Arap Cumhuriyeti Savunma Bakanlığı.

- Taraflar, yetkilendirdikleri tarafı değiştirmeleri halinde bunu diplomatik kanallardan yazılı olarak birbirlerine bildirmekle yükümlüdür.

- Rus Hava Filosu komutanı, Rus Hava Filosu’nun çalışmaları ile ilgili meseleleri çözmekte, Rus tarafının yetkili organın temsilcisidir.

  • Madde 4

Rus Hava Filosu’nun oluşumu

- Rus tarafı, Suriye tarafıyla mutabakata vararak, Rus Hava Filosu’nun oluşumunu (uçak tipi ve sayısı, silahlar, askeri teçhizat ve personel sayısı) belirlemektedir.

- Rus Hava Filosu’nun organizasyonel ve işlevsel yapısı Rus tarafındaki yetkili tarafça geliştirilecek, onaylanacak, değiştirilecek ve Suriye tarafındaki yetkili taraf bu konuda bilgilendirilecektir.

cdfvgrth
İdlib'deki Ebu el-Zuhur geçiş noktasında Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed ve Rus mevkidaşı Vladimir Putin'in fotoğrafının yanında duran Rus ve Suriyeli güçler (Arşiv-AFP)

  • Madde 5

Mal ve taşınmaz ithalatı ve ihracatı ile çalışan personelin giriş ve çıkışı

- Rus tarafı, Suriyeli tarafa herhangi bir harç veya ücret ödemeksizin, Suriye Arap Cumhuriyeti topraklarına Rus Hava Filosu yararına ve kendisi için belirlenen görevleri yerine getirmek, çalışan personelin güvenliğini sağlamak ve yaşamını desteklemek için gerekli her türlü silah, mühimmat, teçhizat ve malzemeyi ithal etme ve ihraç etme hakkına sahiptir.

- Aktarılan tüm fonların yanı sıra Rusya tarafından Hmeymim Hava Üssü'ne yerleştirilen altyapı tesisleri de Rusya Federasyonu'nun mülkiyetinde olacaktır.

- Rus Hava Filosu unsurları, Rusya Federasyonu'na gitmek için geçerli belgeleri kullanarak ve Suriye Arap Cumhuriyeti sınır ve gümrük yetkililerinin denetimine tabi olmaksızın, Suriye Arap Cumhuriyeti sınırlarından serbestçe giriş ve çıkış yapabilecektir.

  • Madde 6

Dokunulmazlıklar ve ayrıcalıklar

- Rus Hava Filosu personeli, Suriye Arap Cumhuriyeti'nde kaldıkları süre boyunca, Suriye Arap Cumhuriyeti'ne vardıklarında hakkında bilgilendirildikleri, ev sahibi ülkenin kanunlarına, geleneklerine ve adetlerine uymak zorundadır.

- Rus Hava Filosu, Suriye Arap Cumhuriyeti'nin sivil ve idari yargısının yetkisine karşı tamamen dokunulmazdır.

- Rus Hava Filosu’nun taşınır ve taşınmaz mallarına dokunulamaz. Suriye Arap Cumhuriyeti yetkililerinin temsilcilerinin, komutanının onayı olmadan Rus Hava Filosu’nun konuşlandığı bölgelere girme hakkı yoktur.

Rus Hava Filosu arşivine ve içindeki tüm belgelere, konumları ne olursa olsun dokunulamaz.

- Komutanı da dahil olmak üzere Rus Hava Filosu personeline ve ailelerine, 18 Nisan 1961'de imzalanan Diplomatik İlişkiler Hakkında Viyana Sözleşmesi uyarınca diplomatik misyonlardaki diplomatlara ve aile üyelerine tanınanlara benzer dokunulmazlıklar ve ayrıcalıklar tanınmaktadır.

- Rus Hava Filosu çıkarları doğrultusunda kullanılan Rus Hava Filosu nakliye araçları ve uçakları dokunulmazdır ve denetim, arama, el koyma, müsadere ve diğer zorlayıcı icraatlara karşı bu dokunulmazlıktan yararlanmaktadır.

Rus Hava Filosu, Suriye Arap Cumhuriyeti'nin sivil ve idari yargısının yetkisine karşı tam bir dokunulmazlığa sahiptir

  • Madde 7

Taleplerin çözümü

- Suriye Arap Cumhuriyeti'nin Rusya Federasyonu, Hava Filosu ve personeli hakkında hiçbir talepte bulunma hakkı yoktur. Rus Hava Filosu ve bireylerinin faaliyetleriyle ilgili olarak kendisine karşı herhangi bir iddiada bulunma, dava açma hakkı yoktur.

- Suriye Arap Cumhuriyeti, Rus Hava Filosu ve personelinin çalışmaları ile ilgili olarak zarara uğraması halinde üçüncü şahıslar tarafından ileri sürülebilecek her türlü talebi çözümlemeyi taahhüt etmektedir.

  • Madde 8

Vergi imtiyazları

Suriye Arap Cumhuriyeti, Rus Hava Filosu’nu her türlü doğrudan ve dolaylı vergiden muaf tutmaktadır.

  • Madde 9

Revizyonlarda bulunmak

Tarafların karşılıklı mutabakatı ile işbu anlaşmada, ayrı protokoller halinde düzenlenecek revizyonlar yapılabilir.

  • Madde 10

Çekişmelerin çözümü

Bu anlaşma hükümlerinin uygulanmasına veya yorumlanmasına ilişkin tüm anlaşmazlıklar taraflarca istişare yoluyla çözülecektir.

  • Madde 11

Yürürlüğe girme

Bu anlaşma imzalandığı tarihten itibaren geçici olarak geçerlidir. Her iki tarafça gerekli iç prosedürlerin tamamlandığına ilişkin diplomatik kanallar aracılığıyla bildirim teatisi yapıldığı tarihte yürürlüğe girecektir.

  • Madde 12

Sözleşmenin süresi ve feshi

Bu anlaşma süresiz olarak akdedilmiştir.

Taraflardan biri bu sözleşmeyi feshetmek isterse bunu diğer tarafa yazılı olarak bildirmek zorundadır.

Bu durumda işbu anlaşma, ilgili bildirimin alındığı tarihten itibaren bir yıl sonra sona erecektir.

Anlaşma, 26 Ağustos 2015 tarihinde Şam'da Rusça ve Arapça dillerinde iki orijinal nüsha olarak hazırlanmıştır ve her iki metin de hukuki açıdan eşittir.

Rusya Federasyonu adına                                   Suriye Arap Cumhuriyeti adına

İmza                                                                                      İmza