Washington’un geçen yıl 29 Aralık’ta atanan Afgan kadınlarını savunma temsilcisi Rina Amiri, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada Taliban’ın Afgan kadınlara yönelik politikalarının İslam’ın itibarını zedelediğini söyledi. Yapılan araştırmalara göre Afganistan’daki insani durumun dünyadaki en kötü durum olduğunu belirten Amiri, insani krizin yükünü özellikle de kadın ve çocukların çektiğini vurguladı.
Ailesi Kaliforniya’ya göç ettiği için Afganistan’ı çocukken terk eden Rina Amiri, kadın ve kız çocukları için insan hakları ve temel özgürlükler konularında çalışacak. Özel Temsilci, ABD’nin Afganistan’a müdahalesine yol açan 11 Eylül saldırılarının ardından Taliban rejimine karşı protestosu ile ünlendiğinde Boston’daki Tufts Üniversitesi’nde öğrenciydi. Kadınların dünyadaki tüm ülkelerin geleceği olduğunu ve Afganistan’da kadınların ülkenin yüzde 50’sinden fazlasını oluşturduğunu söylerken, Taliban’ın nüfusun yarısının haklarını elinden almasının kabul edilemez bir eylem olduğunu vurguladı.
Amiri, Afgan Kadınları, Kız Çocukları ve İnsan Hakları Özel Temsilcisi olarak ilk kez Suudi Arabistan’a ziyarette bulundu. Norveç’ten sonraki ikinci uluslararası gezisi kapsamında ilk durağı Suudi Arabistan’da Şarku’l Avsat’a konuşan Amiri, Afgan kadınların endişelerinden, onları desteklemek ve haklarını geri kazanmak için dünyaya taahhüt ettiği en belirgin sorunlardan bahsetti.
İşte Afgan Kadınları, Kız Çocukları ve İnsan Hakları Özel Temsilcisi Rina Amiri’nin Şarku’l Avsat’a verdiği röportajın tamamı:
-Bu, Özel Temsilci olarak sizin izin ikinci uluslararası seyahatiniz. Neden ilk durağınız Suudi Arabistan? Bu ziyaretten ne elde etmeyi umuyorsunuz?
Daha önce de Suudi Arabistan’ı ziyaret ettim. Ama bu, benim Afgan kadınları ve kızları ve insan hakları için özel bir temsilci olarak ilk seyahatim. Aslında bunun ilk yurtdışı seyahatim olmasını istiyordum. Ancak Taliban ile Oslo’da yaptığım görüşme nedeniyle bu benim ikinci yurtdışı seyahatim oldu. Ziyaretimin sebebi, Afgan kadın ve kız çocuklarına ve insan haklarına destek vermektir, çünkü İslam dünyasının sesinin bu konuşmalara öncülük etmesi elzem ve önemlidir. Afgan halkının ve Afganistan’daki kadınların İslam dünyasının arkalarında olduğunu bilmeleri önemlidir. Suudi Arabistan, İslam’ın kaynağıdır ve bu yüzden, Krallığın Afgan halkını ve Afgan kadınlarını desteklemedeki konumunun önemini vurgulamak istedim.
Ayrıca İslam İşbirliği Teşkilatı’nın (İİT) İslam dünyasını Afganistan’ı desteklemek üzere seferber etmedeki liderliğine, özellikle de Özel Temsilci Tarig Ali Bakheet’i atamalarına ve Afganistan Güven Fonu’nun kurulmasına derin takdirlerimi sunuyorum. Afganistan’daki yıkıcı insani durumu ele almak için fona katkıda bulunmak amacıyla İslam dünyasını meşgul edeceğim.
-İslam dünyası, Afgan kadın ve kızlarının eğitimini neden önemsemeli?
İslam dünyanın ve Müslüman çoğunluklu ülkelerin, sadece Afgan kadınlarının eğitimine değil, genel eğitime de çok önem vermesi gerektiğini ve eğitim sonrası istihdamın pek çok düzeyde önemli olduğunu düşünüyorum. Ancak pratikte eğitim, kadınları ekonomik olarak işgücünün ve kamu hizmetinin bir parçası kılma ve ailelerine ekonomik olarak yardım edebilmeleri açısından elverişli. Dolayısıyla durumun, sadece eğitimle ilgili olmadığına, birçok seviyeye yayıldığına inanıyorum.
Fakat bu, İslam dünyası için neden önemlidir? Taliban’ın Afgan kadınlara yönelik politikalar, yalnızca Afgan kadınları ve aileleri açısından zararlı olmakla kalmıyor, her yerde İslam’ın itibarına da zarar veriyor. Ben bir Müslümanım ve Taliban’ın kadınların eğitime, işe veya kamu hizmetine erişimine izin vermemesinin İslam’ın temel ilkelerine aykırı olduğunu biliyorum. Taliban’a göre, bana söyledikleri gibi, eğitim hakkı İslam’ın ilkelerinden biridir. Bu cesaret verici. Ancak İslam dünyası, onlardan hesap sormalı ve kadınlara tüm haklarının verilmesini sağlamalıdır. Artık Suudi Arabistan’dasınız. Suudi Arabistan’daki kadınların, haklarına tam erişime sahip olduklarını görmek benim için bir cesaret ve gurur kaynağıdır. Hükümet toplantılarına gidiyorum ve masada Suudi kadınları görüyorum, mağazalara gidiyorum ve kadınları ekonomik sektörlerde lider olarak görüyorum. Bu her ülkede kadınların hakkıdır. İslam, bir dindir ve benim açımdan bir Müslüman olarak kadınların haklarını korur.
İslam dünyası, Taliban’ın şu anda yaptığının pratikte İslam'a aykırı olduğunu dünyaya göstermelidir. Yani bu mesaj, önce Batı’dan gelmemelidir. Aksine İslam'ın kadın haklarına ve onların rolüne saygı duyan bir din olduğunu kanıtlamak için önce İslam dünyasından gelmelidir.
-Sizce Taliban Afgan kadınlara sert davranıyor mu?
Afganistan’da kadın ve kız çocuklarının durumu çok zor. Dünya’daki en kötü durumlardan birinden mustarip. 15 Ağustos’ta koşullar, oldukça zordu. Ama Afgan kadınları her düzeyde bir dereceye kadar ‘eğitim hakkı, çalışma hakkı ve siyasi katılım hakkı’ gibi haklara sahipti. Hükümetin her kademesinde kadınlar başkan ve başkan yardımcısı olmak için yarışıyordu. Kadınların parlamentoya katılımı yüzde 27 civarındaydı. Kadınlar, her düzeyde işgücünün, resmi ve kayıt dışı ekonominin hassas bir bileşeni olmuştur. Ama bir gecede tüm hakları ellerinden alındı.
Bu durumu hayal edin. Yarın uyandığınızı, işe gittiğinizi ve size çalışmanıza izin verilmediğinin söylendiğini hayal edin. Kızınız okula gidiyor, kapıları kilitliyorlar ve okula gitmesine izin verilmediğini söylüyorlar. Birden ışıklar sönüyor. Geleceğiniz kararıyor. Afgan kadınlarının durumu bu. Üstelik giderek artan oranda tutuklu kadınları, Batı’nın haklarını talep etmeyen protestocuları görüyoruz. İslam’ın kendilerine verdiği hakları, Afganistan tarihi boyunca sahip oldukları hakları talep ediyorlar. Afganistan kültürüne ve İslami değerlere uygun haklar talep ediyorlar. Bu haklar ellerinden alındı ve bunun değiştirilmesi gerekiyor.
-İlk seyahatiniz, Taliban ile görüşmek üzere ABD heyetinin bir parçası olarak Norveç’in Oslo kentineydi. Görüşmeler nasıl geçti? Taliban ile görüşmelerinizde herhangi bir ilerlemeye tanık oldunuz mu?
Benim açımdan önemli bir toplantıydı. Bu toplantı Norveç tarafından organize edilmiştir. Norveç, Taliban’ın kendisiyle görüşmek istiyorsa Afgan kadınları ve Afgan sivil toplumuyla görüşmesi gerektiğini söyledi.
Umarım Taliban’la görüşmek isteyen her ülke bu koşulları ortaya koyar. Umuyorum ki İslam Konferansı Örgütü’nün bir sonraki toplantısında veya İslam Konferansı Örgütü ülkeleri ve temsilcileri arasında yapılacak herhangi bir toplantıda aynı şeyler Taliban’a söylenecektir. Bu toplantıda heyetteki tek özel temsilciydim. ABD heyetinin bir parçasıydım ve Katar’dan bir heyetin yanı sıra Avrupalılar da vardı. Bu değişikliğe ihtiyacımız var.
Taliban’ın sivil toplum ve kadınlarla yeniden görüşmesinin önemli olduğunu düşünüyorum. Ayrıca Taliban ile uluslararası toplum arasındaki doğrudan alışverişin önemli olduğu kanaatindeyim. Her temsilci, önceliğinin kadın hakları ve insan hakları olduğunu söyledi. Bir sıra olmayacaktır. İnsani yardım sağlayacağız. Ardından geliştirme aşamasına geçeceğiz. Sonra kadın haklarına yöneleceğiz, zira onlar her şeyin ayrılmaz bir parçası. Çünkü kadınlar ülke ekonomisine katkıda bulunmaktadır, kadınlar ülkenin geleceğidir ve kadınlar, ülkenin yüzde 50’sinden fazlasını oluşturmaktadır. Taliban’ın nüfusun yarısının haklarını elinden alması ise kabul edilemez! Taliban, Afganistan’daki savaşı sona erdirdiğine inandıklarını söyledi. Ancak Afgan nüfusunun yarısı, Taliban’ın kadınlara savaş çağrısı yaptığını düşünüyorsa çatışma bitmemiş demektir. Bu, bence Taliban’ın daha iyi anlaması gereken bir şey.
-ABD, kadınların ve kızların eğitime erişimini desteklemek için ne yapıyor?
ABD, Taliban’a Birleşmiş Milletler’e (BM) ve tüm müttefiklerine, Afgan kadınlarının 21 Mart’tan hemen sonra okula dönebilmeleri gerektiğini söyledi. Bu, bundan üç ay sonra değil, Afganistan’daki yeni yıl ve tatillerden hemen sonra gerçekleşmeli. Aynı şekilde bilginin niteliğinin ve geliştirilmesinin gerekliliğine vurgu yaparak, bu konuda Taliban’a ‘kadın haklarının İslam’ın ilkelerinden biri olduğunu bildikleri, bunlara uymaları gerektiği ve kızların okullarına dönelerine izin vermeleri konusunda olumlu mesajlar verdi. Bunu, uygulamak zorundalar ve ABD, onlara bu durumun hesabını soracak. ABD ayrıca, öğretmenlerin hazırlıklı ve kızların okula dönebilmeleri için müfredatın hazır olduğundan emin olmak için BM ve özellikle UNICEF ile birlikte çalışıyor. Biz, öğretmenlerin okula geri dönmelerini sağlamak için gereken finansmana sahip olmak için uluslararası toplumla birlikte çalışıyoruz.
-Afgan kadınların karşılaştığı en acil sorunlar ve gelişimlerini engelleyen en büyük zorluklar nelerdir?
Kadın ve kız hakları eşitsizdi ve birçok eksiklik vardı. Ama bu haklar da 15 Ağustos’ta bir gecede ellerinden alındı. Şu an kadınlar ve kızlar, özellikle de savunmasız topluluklar, her düzeyde zorluklarla karşı karşıya. Afganistan’daki insani durum, şu anda dünyanın en kötü durumu. Afgan kadınlar ve özellikle çocuklar şimdi insani krizin yükünü taşıyor. Bu insani krizden en çok etkilenen nüfusun yüzde 60 ila 70’inin kadın ve çocuklar olduğunu belirten araştırmaları inceledim. Dolayısıyla bu çok büyük bir sorun. Eğitim hakkından mahrum bırakılmaları büyük bir sorundur. Hakimlik, avukatlık yapan, en üst düzeyde çalışan ya da birçok yönden aile ekonomisine katkıda bulunan kadınların ellerinden bir anda tüm bunların alınması… Bu işçiler ve liderler, bir anda ajanslarından ve yetkilerinden uzaklaştırıldı. Bu, son derece zor bir durum. Afgan kadınlarının cesaretine tanık oldum. Silahların ve tehditlerin karşısında ellerinde pankartlarla protesto düzenlemek için sokaklara döküldüler. Bu cesaretleri nedeniyle cezalandırılıyorlar. Ülkenin birçok yerinden ‘tacize uğrayan, tutuklanan veya hapsedilen’ kadınların ve hatta ailelerinin seslerini duyuyorum. Sadece kendileri için korku yaşamıyorlar. Çocukları ve aileleri için de korkuyorlar.
-Taliban, doksanların ortalarında ülkeyi yönettiğinde ve Afgan kadınları birçok haktan mahrum bıraktığında, bu tarihin Afganistan’da yeniden tekerrür edeceğini düşünmüş müydünüz?
Bunu sanmıyordum. Çünkü son yirmi yılda kaydedilen ilerleme sırasında birçok zorluk yaşandı. Temel düzeyde kadınlar için ilerlemeler kaydedildi. Halk örgütleri, ülke genelinde seferber oldu. Kadınlar birçok alana katılım gösterdi ve birçok konuda erkekler tarafından desteklendi. Umarım Taliban, bu ülkenin farklı bir ülke olduğunu anlar. Biliyorsunuz, Taliban daha önce olduğu gibi en son, kontrolü ele geçirmeyi başardığında korkunç bir iç savaş yaşanmıştı ve insanlar başka seçeneklerinin olmadığını hissetmişlerdi. Ülke kaos içerisindeydi. Bu kez Taliban, tarihlerindeki en iyi ilerleme dönemini yaşayan bir ülkenin kontrolünü ele geçirdi. Dolayısıyla da bu kez farklı kriterlere tabi olacak. Bu sefer insanlar kızlarının ve eşlerinin okula gitmesini ve ekonomik sektöre katılmasını talep etmeye devam edecek. Ülkeye daha iyi bir gelecek ve daha iyi bir yönetim sağlamak için ilkelere bağlı kalacaklar. Bunu yapmazlarsa Taliban’ın daha fazla çatışma ve kargaşayla karşı karşıya kalacağına, ülkeyi yönetemeyeceklerine ve umdukları gibi iktidarda kalamayacaklarına inanıyorum.
-Afgan kadınların karşılaştığı ve ilerlemelerini engelleyen temel zorluklar nelerdir? Kabil’de okula gitmelerine izin verilmeyen kızların durumu hakkında ne düşünüyorsunuz?
Bu sadece Afgan kızlar açısından değil, aileleri açısından da zor bir konu. Genç kızlar, artık okula gidemedikleri için mahvoluyor. Daha iyi bir geleceğe hazırlanıyorlar. Bu durum, Taliban’ın İslami olarak sunmak istediklerinin en baskıcı yönüdür. Siz bir profesyonel, bir gazeteci, bir lider olarak, Afgan kadınların, bir Batı ülkesindeki bir kadınla görmedikleri ilişkiye sizinle sahip olduğunu görüyorsunuz. Her Müslüman ülkedeki her kadın, kendileri adına konuşmak istiyor. Bu, sürekli düşündüğüm şeylerden biri ve belki de benim için çok özel bir konu. Çünkü Afganistanlıyım ve her gün o kadınlardan biri olabileceğimi düşünüyorum. Sanırım kızım da o durumda olabilirdi. Her kadının bunu düşünmesini ve her kadının kendi sesini kullanmasını istiyorum, çünkü bu kızların parlak bir geleceği olmasını istiyorum. Ama İslam dünyasının onların yanında durması gerekiyor.