Yavaşlığın kalbinde nefes alan şarkılar: Σtella

Σtella, Adagio'da gitar, yumuşak perküsyon ve sıcak elektronik dokuları bir araya getirerek dinleyiciyi sıcak bir battaniyeye sarar gibi hissettiren bir pop estetiği kuruyor (Dimitra Tzanou)
Σtella, Adagio'da gitar, yumuşak perküsyon ve sıcak elektronik dokuları bir araya getirerek dinleyiciyi sıcak bir battaniyeye sarar gibi hissettiren bir pop estetiği kuruyor (Dimitra Tzanou)
TT

Yavaşlığın kalbinde nefes alan şarkılar: Σtella

Σtella, Adagio'da gitar, yumuşak perküsyon ve sıcak elektronik dokuları bir araya getirerek dinleyiciyi sıcak bir battaniyeye sarar gibi hissettiren bir pop estetiği kuruyor (Dimitra Tzanou)
Σtella, Adagio'da gitar, yumuşak perküsyon ve sıcak elektronik dokuları bir araya getirerek dinleyiciyi sıcak bir battaniyeye sarar gibi hissettiren bir pop estetiği kuruyor (Dimitra Tzanou)

Gecenin serinliği henüz çekilmemiş, İstanbul'un sokakları usulca güne hazırlanıyor. Terminal Kadıköy'deki kapılarını kısa süre önce açan Paribu Art'ın girişinde bu sabah sessizlik hakim. Fakat bu sakinlik çok uzun sürmeyecek. Sesin, hareketin ve dansın aynı ritimde birleşeceği bir evren kurulmak üzere, yalnızca saatler kaldı. 

2022'den bu yana Kreşendo'nun düzenlediği Bu Festival Bizim, bu yıl 7-8-9 Kasım'da kapılarını açarken, şehrin temposunu bir anlığına değiştiriyor. Paribu Art ve Komünite'de gerçekleşecek üç günlük festival; müzik, dans, paneller ve atölyelerle dolu bir program sunuyor. 

Ve bu evrene, 1980'lerin synth-pop ruhunu günümüze taşıyan, rafine pop estetiğiyle uluslararası dinleyici kitlesi kazanan Σtella da adım atacak. Yunanistan'dan İstanbul'a uzanan bu yolculuk, "yavaşlığın" ve melodinin izinde... 

İçeride bir yerlerde davulun tok sesi yankılanıyor. İstanbul ise karanlık çöktüğünde, en güzel sahnelerinden birinde Σtella'yı ağırlamaya hazırlanıyor.

Gerçek adı Stella Chronopoulou olan Atinalı müzisyenle sohbet ederken, birkaç gün içinde bir kez daha İstanbul'da sahne alacak olmasının heyecanının sesine sindiğini fark ediyorum. "İyiyim" diyor, "Hatta çok iyiyim": 

Bu Festival Bizim'de sahne alacağım için çok heyecanlıyım.

Yeni parçalar 2026'da geliyor

Aynı anda, üzerinde çalıştığı yeni melodiler de aklının bir köşesinde. "Yeni şarkılar geliyor" diyor tatlı bir heyecanla: 

2026 gibi yayımlamayı planlıyorum.

Σtella, modern Yunan popunun dünyaya açılan yüzlerinden biri. Üç milyonun üzerinde aylık dinleyiciye ulaşan İngilizce sözlü şarkıları, tropik renkli disko melodileri, yumuşak gitarları, dramatik ama ölçülü vokalleriyle dikkat çekiyor. Fakat 5. albümü Adagio, onun için yeni bir dönemin de başlangıcı: Daha ağırbaşlı, daha çıplak ve daha "yavaş"… İki seferdir yavaşlığı vurguladığımı fark etmişsinizdir, ne demek istediğime birazdan geleceğiz...

Adagio'nun tohumları aslında epey önce, 2019'da bir feribot yolculuğu sırasında atılmış. "11 saatlik bir deniz yolculuğuydu" diye anlatıyor Stella: 

Biraz nefes almaya ihtiyacım olan bir dönemdi. Telefonumu elime alıp melodilerle oynamaya başladım. Sanki uzun zamandır taşıdığım bir yükü yavaşça bırakıyormuşum gibi...

Stella'nın anlattığına göre o sırada yalnızca bir melodi vardı kafasında. Sözleri yazmaya başladığında ise hiç beklemediği bir şey oldu:

Her seferinde Yunanca kelimeler dökülüyordu. Bunu beklemiyordum. Önce biraz inkar ettim ama sonra akışın peşine düşmeye karar verdim.

Böylece ortaya, albümün ilk Yunanca şarkısı Omorfo Mou çıktı. Bu içgüdüsel an, şarkıya kalbini verdi. Omorfo Mou, Yunancada "güzelim, güzel olanım" gibi bir anlam taşıyor. Kibar, duru, biraz da içe dönük bir sevgi sözü. "Yunan popunda çok kullanılan bir sevgi ifadesi" diyor Stella: 

Ama şarkının melankolisi başka bir yerden konuşuyor, bir şeyden kaçmaktan değil, bir şeye doğru gitmekten bahsediyor.

Şimdi gelelim şu "yavaşlık" meselesine... Albümün adı, klasik müzikte "yavaş çalınması gereken" bölümlere verilen terimden geliyor. Peki bu yavaşlık, Stella'nın müziğinde ve hayatında nasıl bir kapı açtı?

scdfrgt
Kendi ismini taşıyan ilk albümünü 2015'te yayımlayan Σtella, son kaydında ise kontrolü bırakıp arzuların akışına teslim olmayı anlatıyor (Dimitra Tzanou)

"Yavaşlık bir lüks gibi. Ama bazen o lüksü kendiniz yaratmak zorundasınız. Ben, zamanı olduğunda her şeyi ağır ağır yapmayı seven biriyim" diye başlıyor söze Stella. O da bu aceleden, bitmeyen koşturmacadan bunalmış. 

"Hızlı yaşadığımız bir çağdayız" diyerek ekliyor: 

Her şeyin hemen olmasını bekliyoruz. Ama ben etrafımdaki şeyleri hissederek, anlayarak ilerlemek istiyorum. Bir şeye yavaş yaklaştığınızda onu tam anlamıyla yaşıyorsunuz.

Albümdeki atmosfer, tam da bunu hissettiriyor: Naylon telli gitarlar, yumuşak perküsyonlar, sıcak reverb'ler... "Baby Brazil ve 80 Days, tam o üçgeni kuruyor" diyor Stella: 

Tropicália, disko ve yé-yé. Sanırım gitarlar, perküsyon ve sıcak vintage dokular birleştiğinde o his tamamlanıyor.

1969'dan günümüze

Aynı albümde bir başka sürpriz daha var: 1969 tarihli kült Yunan New Wave parçası Ta Vimata. Kendi geçmişine ait olmayan ama ülkesinin hafızasında duran bir şarkıyı bugüne taşıyor Stella. Ve "Bir tür eve dönüş" diyor: 

Hem geçmişle hem kendimle...

Bu dönüşler, aynı zamanda başka seslerle buluştuğu yaratıcı süreçlere uzanıyor. Pandemi sırasında !!!'ten (Chk Chk Chk) Rafael Cohen'le yalnızca e-posta ve Zoom üzerinden yazdığı şarkılar... Henüz yüz yüze bile gelmemiş olmalarına rağmen birlikte besteledikleri 5 parça... Bu şarkılardan üçü, Adagio'nun omurgasını oluşturuyor. "Kimyamız çok hızlı tuttu" diyor.

Albümün açılış parçası Adagio, yavaşlığa yazılmış bir aşk şarkısı gibi. "Garip gelebilir ama sanırım hepimiz bazen geri çekilip, sadece nefes almak istiyoruz" diyor Stella. Bu sözler karşısında sadece sessizliğe gömülüp başımı sallayabiliyorum.

xcdf
Yunanca şarkı söylemeyi uzun süre ağır ve yoğun hissettirdiği için ertelemiş olsa da Stella, Omorfo Mou'yu yazarken kelimelerin içgüdüsel olarak Yunanca döküldüğünü söylüyor (Dimitra Tzanou)

Stella'nın hayatında yavaşlık, yalnızca estetik bir tercih değil; büyüdüğü yerin ritminden de geliyor. "Şehrin hemen üstünde, kırsal sayılabilecek bir semtte büyüdüm" diyerek ekliyor: 

Babam arsayı aldığında arkadaşları onunla 'Kurtlar yer seni' diye dalga geçermiş. Ama benim için bir masal gibiydi. Sabahları keçilerin sesiyle uyanırdım. Sokaklar boştu, istediğimiz gibi oynardık. Kapılar kilitlenmezdi.

Stella'nın bu anlattıkları bugün hâlâ masal gibi. Kaçımız kapıların kilitlenmediği bir dünya hayali kurmadık ki?

"Bazen o eski ritmi arıyorum"

Gelelim bugüne... Konserler, turneler, şehir hayatı derken bugün Stella'nın hayatı çok daha hızlı. "Bazen o eski ritmi arıyorum" diyerek ekliyor: 

Adagio, galiba o özlemin albümü.

O anda fark ediyorum; Adagio, aslında pek çoğumuzun kurduğu hayallerin, göğsüne taş basarak dindirmeye yeltendiği özlemlerin albümü. Adagio, hepimizin albümü. 

Stella, sadece bu albüm özelinde değil, tüm yaratıcı süreçlerinin kalbinde bir sırrı saklıyor. O, kariyerinin en kalabalık döneminde bile üretmek için "boşluklara" ihtiyaç duyuyor: 

Bazen hiçbir şey yapmazsın... Ve yine de bir şey olur.

Kısa bir sessizlik olunca, "Uzaktan bakınca boş duruyor gibisindir ama aslında içeride bir şeyler çalışıyordur" diye açıklıyor: 

Fikirler sessizlik anlarında büyür. Bazen kariyer çok gürültülü olur ama yaratıcılık sessizlik ister. O yüzden ara vermeyi, geri çekilmeyi öğreniyorsun.

Bu düşünce aklıma kesinlikle yatıyor.

İstanbul'da Yunanca şarkılar

Biraz da İstanbul konserinden bahsedelim... Onu geçen yılki konserde canlı izleme fırsatı bulanlar, kendilerini aşağı yukarı neyin beklediğini biliyor. Bir de bu deneyimi ilk kez yaşayacak olanlar var... 

Biz sürprizi bozup şimdiden söyleyelim: Konserin repertuvarında Yunanca şarkılar da var. "Evet, ikisini de söyleyeceğim" diyor: 

22 günlük Avrupa turnesinden yeni döndüm. Her şehirde aynı şey oldu: Şarkıların dilini değiştirdiğim anda salondaki enerji de değişti. Çok sıcak, çok içten bir tepkiydi. İstanbul'da da öyle olmasını diliyorum.

"Yunanistan'da müziğe destek neredeyse yok"

Ülkesinin sınırlarını çoktan aşıp giden Stella, yıllardır uluslararası bir kitleye sahip. Peki Yunanistan'dan bir başka Stella'nın daha çıkması için nasıl bir altyapı gerekiyor?

Yanıtı derin bir iç çekiş gibi:

Yunanistan sanatın doğduğu yer olabilir ama müziğe destek neredeyse yok. Genç müzisyenleri destekleyecek programlar yok. Fonlar çok az. Fransa, Almanya, Hollanda gibi ülkelerle kıyaslayınca arada uçurum var. Benim başardığım her şey çok fazla kişisel emek, sabır ve ısrarla oldu.

St. Vincent ve Annie Lennox benzetmeleri yıllardır Stella'nın peşinde dolaşıyor. Ama o bu benzetmeleri birer sınır gibi görmüyor. "Özgürüm" diyor rahat bir tonda ve yeni sesler denemekten de korkmadığını söylüyor: 

Aynı şeyleri tekrar etmek istemiyorum. Her albümde paletimi değiştiriyorum. Merak beni ileri taşıyor.

Söz artık Stella'yla kavuşmayı bekleyen İstanbul'daki dinleyicilerine geliyor. Onlar için bir mesaj istiyorum Stella'dan. Kısa, net, politik ve çok insani bir kapanışla vedalaşıyoruz. "Ben de sizi görmeyi çok istiyorum" diyor: 

Ve şunu söylemek istiyorum: Özgür Filistin!

Stella'nın sözleri asılı kalıyor havada ve ben bir kez daha sessizce başımı sallıyorum. Çünkü bazen bir şarkıdan önce sessizlik söyler gerçeği.

Independent Türkçe



36 kişinin öldüğü uçak kazasının nedeni belli oldu

21 Temmuz 2025'te Dakka'da meydana gelen uçak kazasının yaşandığı yerde itfaiye ve güvenlik personeli çalışıyor (AFP)
21 Temmuz 2025'te Dakka'da meydana gelen uçak kazasının yaşandığı yerde itfaiye ve güvenlik personeli çalışıyor (AFP)
TT

36 kişinin öldüğü uçak kazasının nedeni belli oldu

21 Temmuz 2025'te Dakka'da meydana gelen uçak kazasının yaşandığı yerde itfaiye ve güvenlik personeli çalışıyor (AFP)
21 Temmuz 2025'te Dakka'da meydana gelen uçak kazasının yaşandığı yerde itfaiye ve güvenlik personeli çalışıyor (AFP)

Bangladeş'in geçici liderine sunulan bir soruşturma raporuna göre, temmuzda 36 kişinin ölümüne yol açan ve Güney Asya ülkesinin tarihinin en kötü havacılık felaketlerinden biri olan kazanın nedeni pilotaj hatasıydı.

Bangladeş Hava Kuvvetleri'ne ait Çin yapımı Chengdu FT-7BGI uçağı, 21 Temmuz günü yaklaşık saat 13.00'te, öğrenciler sınıflarından çıkarken başkent Dakka'daki Milestone Okulu ve Koleji'ne çarpmıştı.

Kazada, çoğu 12 yaşın altında 25 çocuk hayatını kaybetmiş ve iki düzineden fazlası ağır olmak üzere yaklaşık 170 kişi yaralanmıştı.

Olayı soruşturmak üzere oluşturulan komite, kazaya pilotun eğitim uçuşu sırasında kontrolü kaybetmesinin yol açtığı sonucuna vardı.

Geçici hükümet lideri Muhammed Yunus'un basın sekreteri Shafiqul Alam, "Kalkışta bir hata vardı" dedi. 

Durum pilotun kontrolünün dışına çıktı. Ulaşılan sonuç bu.

Soruşturmayı yürütenler; uzmanlar ve tanıklar da dahil yaklaşık 150 kişiyle görüştükten sonra sonuca ulaştıklarını söyledi.

Raporda 168 bulguya yer verdiler ve gelecekte bu tür kazaların önlenmesi için 33 öneride bulundular.

Önemli bir öneride kamu güvenliğini sağlamak amacıyla Bangladeş Hava Kuvvetleri'nin temel uçuş eğitim tesisinin Dakka dışına taşınması çağrısı yapılıyor.

Soruşturma ayrıca okulun Başkent Kalkınma Kurumu'ndan onay almadığını ve üç merdiven zorunlu kılınırken sadece bir merdivene sahip olduğunu ortaya koydu.

fg
21 Temmuz 2025'te Dakka'da hava kuvvetleri uçağının düşmesinin ardından halk kurtarma operasyonunu izleyerken, bir yolcu uçağı geçiyor (Reuters)

Kaza, kamuoyunda büyük bir tepkiye yol açtı ve hava kuvvetlerinin "modası geçmiş ve güvenli olmayan" eğitim uçaklarını artık kullanmaması yönünde çağrılar yapıldı.

Ordu ilk başta 27 yaşındaki pilotun rutin bir eğitim görevinde olduğunu ve uçağın mekanik bir arıza nedeniyle düştüğünü açıklamıştı.

Bu olay, 1984'ten beri Bangladeş'te yaşanan  en ölümcül havacılık trajedisiydi. O zaman ulusal havayolu şirketi Biman Bangladesh Airlines'a ait bir uçağın, Dakka Havalimanı yakınlarına inmeye çalışırken bir sazlığa çakılması sonucu 49 kişi hayatını kaybetmişti.

2008'deyse bir başka hava kuvvetleri eğitim uçağı başkent yakınlarında düşmüş ve pilot, teknik bir sorun olduğunu fark ettikten sonra fırlatma hareketini yapmasına rağmen hayatını kaybetmişti.

Independent Türkçe


Yıldız aktris niye samimiyet koordinatörü kullanmadığını açıkladı

35 yaşındaki Amerikalı yıldız, sık sık kendi kuşağının en başarılı oyuncusu olarak gösteriliyor (Excellent Cadaver/Black Label Media/Sikelia Productions)
35 yaşındaki Amerikalı yıldız, sık sık kendi kuşağının en başarılı oyuncusu olarak gösteriliyor (Excellent Cadaver/Black Label Media/Sikelia Productions)
TT

Yıldız aktris niye samimiyet koordinatörü kullanmadığını açıkladı

35 yaşındaki Amerikalı yıldız, sık sık kendi kuşağının en başarılı oyuncusu olarak gösteriliyor (Excellent Cadaver/Black Label Media/Sikelia Productions)
35 yaşındaki Amerikalı yıldız, sık sık kendi kuşağının en başarılı oyuncusu olarak gösteriliyor (Excellent Cadaver/Black Label Media/Sikelia Productions)

Yeni psikolojik gerilim filmi Geber Aşkım'ı (Die My Love) tanıtmak için Las Culturistas podcast'ine katılan Jennifer Lawrence, rol arkadaşı Robert Pattinson'la çektiği seks sahnelerinde samimiyet koordinatörü kullanmaya gerek duymadığını söyledi. 

4 kez Oscar adaylığı elde edip 2013'te Umut Işığım'la (Silver Linings Playbook) En İyi Kadın Oyuncu ödülünü kazanan Lawrence, 39 yaşındaki aktörün uzun süredir sevgilisi Suki Waterhouse'la birlikte olduğuna işaret ederek şu ifadeleri kullandı:

Rob'la kendimi gerçekten güvende hissettim. O bir sapık değil ve Suki Waterhouse'a çok aşık. Çoğunlukla çocuklarımızdan ve ilişkilerden konuşuyorduk. 'Ondan hoşlandığımı düşünüyor mu?' gibi garip şeyler olmadı. Biraz olsun böyle bir durum yaşansaydı muhtemelen bir samimiyet koordinatörüm olurdu. Pek çok erkek oyuncu onlarla yatmak istemezseniz kızıyor ve sonrasında cezalandırma başlıyor. O öyle değildi.

Samimiyet koordinatörlüğü, #MeToo hareketinin ardından kadın oyuncuları korumak için anaakım film setlerinde standart bir iş haline geldi.

Lawrence ikinci çocuğuna hamileyken filmde çıplak görünmesiyle ilgili olarak da "Ben bu konuda hassas değilim" dedi. 

Ünlü İskoç yönetmen Lynne Ramsay imzalı Geber Aşkım, mayısta Cannes Film Festivali'nde yapılan dünya prömiyerinde gösterimin ardından 9 dakika boyunca ayakta alkışlanmıştı. 

Lawrence, oğlunun doğumundan sonraki aylarda psikoza sürüklenen çiçeği burnunda bir anneyi konu alan filmde Robert Pattinson, Sissy Spacek ve LaKeith Stanfield'la başrolleri paylaşıyor. 

Bu, Samantha Morton'ın başrol oynadığı rahatsız edici psikolojik drama Morvern Callar ve Joaquin Phoenix'in beğeni toplayan gerilim filmi Hiçbir Zaman Burada Değildin'e (You Were Never Really Here) imza atan İskoç yönetmen Lynne Ramsay'in yönettiği 5. uzun metraj film.

Geber Aşkım, ABD sinemalarında 7 Kasım'da, Birleşik Krallık ve İrlanda sinemalarındaysa 14 Kasım'da vizyona giriyor. Film Türkiye'de Filmekimi festivalinde gösterildi.

Independent Türkçe, Variety, Deadline


Michael Jackson'ın hayatını anlatan filmden ilk fragman geldi

Michael'ın ilk fragmanı perşembe yayımlandı (Lionsgate)
Michael'ın ilk fragmanı perşembe yayımlandı (Lionsgate)
TT

Michael Jackson'ın hayatını anlatan filmden ilk fragman geldi

Michael'ın ilk fragmanı perşembe yayımlandı (Lionsgate)
Michael'ın ilk fragmanı perşembe yayımlandı (Lionsgate)

Michael Jackson hayranları,  Jaafar Jackson'ın Popun Kralı'nı nasıl canlandırdığını nihayet ilk kez duydu.

29 yaşındaki Jaafar, gelecek yıl vizyona girecek biyografik film Michael'da ikonik amcasını canlandırıyor. Filmin perşembe yayımlanan ilk fragmanında, pop yıldızının yeğeni amcasının ünlü dans hareketlerini gösteriyor, ölen şarkıcının tiz perdesinden konuşuyor ve hatta imza niteliğindeki "hi-hi" nidasında bulunuyor.

Zaten amcasına tuhaf bir şekilde benzeyen oyuncunun, aktör Kendrick Sampson'ın canlandırdığı Quincy Jones'la bir kayıt stüdyosunda konuştuğu kısa bir kesitte görülüyor. Fragman, Sampson'ın Jones'unun "Uzun zamandır bu anı beklediğini biliyorum. Kayıtlar tamamlandı, şarkılar hazır. En baştan alalım" demesiyle başlıyor.

xcdf
Jaafar Jackson yakında vizyona girecek biyografik filmde amcası Michael Jackson'ı canlandırıyor (Kevin Mazur/Lionsgate)

Gelecek haftadan itibaren sinemalarda tamamı gösterilecek fragmanda Jackson'ın çocukluğunun yanı sıra en ünlü performansları ve müzik videolarındaki bazı anları içeren görüntüler yer alıyor.

Jackson'ı canlandıran Jaafar fragmanın sonunda "Q, sana zahmet, ışıkları kısar mısın?" derken amcasının yumuşak tınısını nasıl taklit ettiği duyuluyor. "Tabii ama unutma: Burada o ayaklar kıpır kıpır oynamayacak" yanıtını veren Jones, Jackson'ın gülmesine neden oluyor.

Michael'ın yapımcıları yaptıkları açıklamada şöyle dedi: 

Film, Michael Jackson'ın müziğin ötesine geçen hayatını anlatıyor; Jackson 5'ın solisti olarak keşfedilen olağanüstü yeteneğinden, onu dünyanın en büyük eğlencesi haline getiren vizyoner sanatçılığa uzanan yolculuğunu takip ediyor. Hem sahne dışındaki yaşamına hem de erken solo kariyerinin en ikonik performanslarına ışık tutan film, izleyicilere Michael Jackson'ı daha önce hiç olmadığı kadar yakından tanıma fırsatı sunuyor. İşte onun hikayesinin başladığı yer.

Jaafar ilk kez bir uzun metrajlı filmde başrol üstlenecek olmasına dair 2023'te yaptığı paylaşımda şu ifadeleri kullanmıştı:

Michael amcamın hikayesini hayata geçireceğim için onur ve gurur duyuyorum. Dünyanın dört bir yanındaki hayranlar, yakında görüşürüz.

Ayrıca Colman Domingo, Jackson'ın babasını, Nia Long ise annesini canlandıracak. Oyuncu kadrosunda Jackson'ın avukatı rolünde Miles Teller, müzik yöneticisi Suzanne de Passe rolünde Laura Harrier ve Diana Ross rolünde Kat Graham de yer alıyor.

Antoine Fuqua'nın yönettiği biyografik filmin 2025'te seyircilerle buluşacağı açıklansa da vizyon tarihi kayda değer bir ertelemeyle 24 Nisan 2026'ya taşındı. Yapım Mayıs 2024'te tamamlandıktan sonra film, bazı aksiliklerle karşı karşıya kaldı. Bunlar arasında şarkıcının ailesinden gelen tepkiler ve haziran gibi yakın bir tarihte gerçekleştirilen maliyetli yeniden çekimler de var. Bununla birlikte, iki bölüme ayrılarak yayımlanacağına dair son haberlere rağmen filmin tek parça halinde kaldığı görülüyor.

Independent Türkçe