Savaş filmleri... Gerçeğin acısı, hayal gücünün ufkunu yener

Masumların trajik hikayeleri eserlerin hammaddesini oluşturuyor ve Ukrayna'daki çatışmaları konu alan ilk filmin sahibi Sean Penn

Jojo isimli bir çocuk maruz kaldığı kafa karıştırıcı bir durumun ardından Hitler hakkındaki düşüncelerini yeniden gözden geçirdi (Filmin resmi Instagram hesabı)
Jojo isimli bir çocuk maruz kaldığı kafa karıştırıcı bir durumun ardından Hitler hakkındaki düşüncelerini yeniden gözden geçirdi (Filmin resmi Instagram hesabı)
TT

Savaş filmleri... Gerçeğin acısı, hayal gücünün ufkunu yener

Jojo isimli bir çocuk maruz kaldığı kafa karıştırıcı bir durumun ardından Hitler hakkındaki düşüncelerini yeniden gözden geçirdi (Filmin resmi Instagram hesabı)
Jojo isimli bir çocuk maruz kaldığı kafa karıştırıcı bir durumun ardından Hitler hakkındaki düşüncelerini yeniden gözden geçirdi (Filmin resmi Instagram hesabı)

Hamide Ebu Humeyle
Avrupalılar, geleneksel anlamda savaşın bittiğini ve birçok tarihi savaşı belgeleyen uzun bir sanat eseri listesi üzerinden ekranda dramatik bir çerçeve içinde kullanılan bu görüntülerin takibinin kötü bir hafıza meselesi olarak kalacağını düşündüler. Esas olarak birinci ve ikinci dünya savaşlarına odaklanıldı. Böylece bütün bir nesil, esas olarak görüntü yönetmenleri tarafından yüksek profesyonellik ve dürüstlükle yapılan ‘savaşlara dönüş yok’ mesajı veren çekimlerle birçok duygu ve gözyaşıyla bağlantılı olaylar hakkında fikir sahibi olabildi.
Ancak politikacılar her zaman herkesi şaşırtırlar. Güvenli ve emin bir kıtanın korkunç sahnelerini tekrarlarlar. Fakat bir film şeridinde değil, sonuçları mülteciler, göçe zorlanmış insanlar ve Ukrayna'yı yakan Rus silahlarının ateşinden kaçanlar olan somut bir gerçeklik aracılığıyla...

Sean Penn, savaşın kalbinde
Tüm bunların ortasında, Amerikalı yıldız Sean Penn, üzerinde çalışmakta olduğu yeni belgesel filmi aracılığıyla, bu kez doğrudan ve mekânda çekim yapabilmek için Ukrayna'daki çatışma cephesine gitti.
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia kaynaklı haberine göre, Sean Penn gerçeğe olabildiğince yaklaşmaya, hayal etmeye gerek duymadan mücadelenin kendisini yaşamaya ve tüm acımasızlığıyla kaydetmeye çalıştı. Savaş bugün psikolojik değil gerçek ekipman ve silahlarla gerçekleşiyor. Bridge of Spies, Thirteen Days, Miracle gibi önemli filmlerde belgelenen Soğuk Savaş gibi kapalı odaların duvarları arasında geçmiyor.
Rus ordusunun Ukrayna topraklarındaki savaşı canlı yayınlanıyor. Yakın gelecekte beklenen filmler daha trajik görünen insan hikayelerini anlatacak. Yeterli zaman ve mekan genişliği söz konusu değil. Çünkü görüntüleri haber ekranlarına aktaran kameraların lensleri tarafından nefes nefese bir takip söz konusu.
Sinematik savaş sahneleri, sosyal medyada var gücüyle yayılıp çok hızlı bir şekilde gerçek görüntüler yükleniyor. Öte yandan dünya sineması ikinci ve üçüncü dünya savaşları hakkında çoğu ödül alan eserler üretmeyi bırakmadı.

Savaş filmleri ödül kazandı
Bunlardan en öne çıkanı yakın dönemde Sam Mendes'in 2019 yılında gösterime giren ‘1917’ filmi olabilir. Olaylar İngiliz askerlerinin neredeyse imkansız görevi etrafında dönmektedir. Bu askerler, ülkelerinin kuzey Fransa'daki güçlerine, şiddetli bir savaş sırasında yakın bir Alman saldırısı konusunda uyarıda bulunmakla görevlendirildiler.
Alışılmadık bir çekim tarzına ve yüksek bir sanatsal seviyeye sahip olan bu film, üç dalda Oscar, yedi dalda BAFTA ve daha birçok ödül kazandı. Film ekibi, Birinci Dünya Savaşı'ndaki gibi zorlu savaşlarla ilgili olsa bile, şiirsel bir sanat eseri yapmak için zamana ve hayal gücüne sahipti.
2019 yılında gösterime giren Taika Waititi'nin yönettiği, Scarlett Johansson imzalı ‘Jojo Rabbit’ filmi de olumlu eleştiriler ve ödüller aldı. Filmin hikayesi, Nazi fikirlerini benimseyen bir çocuk olan Jojo'ya eşlik eden kurgusal ‘Hitler’ etrafında dönüyor. İkinci Dünya Savaşı savaşları sırasında annesinin evde bir Yahudi kızı saklamasına şaşıran Jojo, Hitler'in onu vatansever olmamakla suçladığını hayal ettiğinde kafası karışmış görünür ve masum çocuk düşüncelerini gözden geçirir.
Savaş sayfası kapanalı onlarca yıl geçmiş olmasına rağmen savaş filmlerinde bile her zaman hayal gücüne yer vardır. Fakat Ukrayna-Rusya davasındaki anlık durum takipleri, tüm hayal ufkunu kapattı.
Asker akrabalarıyla vedalaşan Ukraynalı kadınlar, Steven Spielberg tarafından yönetilen Oscar, Altın Küre ve BAFTA ödüllü ‘Er Ryan'ı Kurtarmak’ (Saving Private Ryan) filmindeki genç James Francis Ryan'ın annesine daha çok benziyor. Filmde Yüzbaşı John H. Miller’e (Tom Hanks) çok önemli bir görev verilir. Söz konusu görev, savaşta üç kardeşini kaybeden annesine geri dönebilmesi için Er Ryan’ı (Matt Damon) kurtarmaktır.
İzleyici, İkinci Dünya Savaşı'nın bitiminden önce, kuzey Fransa'da Almanlara karşı yürütülen Normandiya savaşını, kanlı savaşların şiddetinin hakim olduğu kliplerle, duygularla dolu insani bir bakış açısıyla izliyor. Kendilerini zorunlu bir çatışmanın içinde bulan askerlerin fedakarlıkları, hayatta kalma umutları her an tükenirken, sıralarını bekleyerek arkadaşlarının cesetlerinin yanlarına düştüğünü izlemelerine neden olur.

Zor anlar ve insan onuru
Tom Hanks, iki yıl önce ‘Greyhound’ filminde Komutan Ernest Krause rolünü oynamıştı. 1942 yılında U-boat isimli bir denizaltıda konuşlanmış Alman askerlerine karşı Müttefik gemileriyle deniz çatışmalarına girer. Filmin senarist ve yapımcılığını Tom Hanks üstleniyor. Denizaltının hikayesine gelince, 1981'de gösterilen ‘Das Boot - The Boat’ da dahil olmak üzere sinema eserlerinde defalarca sunuldu.
Steven Spielberg, trajedilerin insani yönlerine dikkat çekmeyi tercih ettiğini birçok çalışmasıyla kanıtlamıştır. Başrolünü Liam Neeson'ın oynadığı 1993 yapımı ‘Schindler’s List’ filminde görüldüğü gibi, savaşın çirkin yüzüne rağmen insan onuruna ışık tutmaya çalışır. Alman iş adamı Oskar Schindler’in tüm gücüyle Polonya Yahudilerini Hitler'in baskısından ve işkence kamplarından kurtarmaya çalıştığı filmde, tüm servetini buna adar. Gerçek olaylara dayanan film yedi dalda Oscar ödülü kazandı.
Savaş filmleri, Müttefiklerin Alman ordusundan kaçmak için Fransız kıyılarından 30 bin askerin tahliyesinin öyküsünü anlatan ‘Dunkirk’te diyalogdan çok görüntü ve jestleri ön plana çıkaran Christopher Nolan da dahil olmak üzere dünyanın önde gelen yönetmenlerinin favori türlerinden biridir. Kahramanlar, kendilerini ve arkadaşlarını kurtarmak için defalarca denemeler yaptıktan sonra zor zamanlar geçirirler. Sadece gözleriyle mücadele ederler ve etraflarında ceset birikmesinden dolayı umutsuzluk ruhlarını ele geçirir.
Gerçek şu ki, birinci ve ikinci dünya savaşlarında insanlığın yaşadığı o zor dönemi anlatan, dünyanın dört bir yanında gösterilen filmlerden her birinin farklı bir bakış açısı vardı. Bazıları Müttefik kampına övgüde bulunurken, diğerleri Alman bakış açısını haklı çıkarıyor. Tıpkı ülkelerin haber platformlarının içinde bulundukları her kampı anlatmak için yarıştığı gibi.



Trump, Suriye'de öldürülen 3 Amerikalının naaşlarının ülkelerine getirilmesi törenine katıldı

ABD Başkanı Donald Trump, Suriye'deki bir saldırıda öldürülen iki Ulusal Muhafız’ın naaşlarının ülkeye getirilmesi töreninde selam veriyor (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump, Suriye'deki bir saldırıda öldürülen iki Ulusal Muhafız’ın naaşlarının ülkeye getirilmesi töreninde selam veriyor (AFP)
TT

Trump, Suriye'de öldürülen 3 Amerikalının naaşlarının ülkelerine getirilmesi törenine katıldı

ABD Başkanı Donald Trump, Suriye'deki bir saldırıda öldürülen iki Ulusal Muhafız’ın naaşlarının ülkeye getirilmesi töreninde selam veriyor (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump, Suriye'deki bir saldırıda öldürülen iki Ulusal Muhafız’ın naaşlarının ülkeye getirilmesi töreninde selam veriyor (AFP)

ABD Başkanı Donald Trump, dün Suriye'de hafta sonu DEAŞ mensubu olduğundan şüphelenilen bir saldırgan tarafından öldürülen iki ABD askeri ve bir sivil tercümanı anma törenine katıldı.

Trump, cenazelerin aileleriyle birlikte, Hava Kuvvetlerinin "yurtdışından Amerika Birleşik Devletleri'ne onurlu bir şekilde geri getirilmesi" olarak adlandırdığı tören için Delaware'deki Dover Hava Kuvvetleri Üssü'ne geldi. ABD ordusu, ABD ve Suriye birliklerinden oluşan bir konvoyu hedef alan saldırganın iki askerini ve bir sivil tercümanı öldürdüğünü açıkladı. Trump saldırıyı korkunç olarak nitelendirdi ve intikam yemini ederek, öldürülen üç kişiyi "büyük vatanseverler" olarak tanımladı. Saldırıda üç ABD askeri de yaralandı.


Pasifik Okyanusu'nda "uyuşturucu kaçakçılığı" yapan bir gemiye düzenlenen ABD saldırısında dört kişi öldü

ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth'in sunduğu videodan alınan arşiv görüntüleri, Doğu Pasifik Okyanusu'nda uyuşturucu kaçakçılığı yapan bir teknenin hedef alınmasını gösteriyor (AFP)
ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth'in sunduğu videodan alınan arşiv görüntüleri, Doğu Pasifik Okyanusu'nda uyuşturucu kaçakçılığı yapan bir teknenin hedef alınmasını gösteriyor (AFP)
TT

Pasifik Okyanusu'nda "uyuşturucu kaçakçılığı" yapan bir gemiye düzenlenen ABD saldırısında dört kişi öldü

ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth'in sunduğu videodan alınan arşiv görüntüleri, Doğu Pasifik Okyanusu'nda uyuşturucu kaçakçılığı yapan bir teknenin hedef alınmasını gösteriyor (AFP)
ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth'in sunduğu videodan alınan arşiv görüntüleri, Doğu Pasifik Okyanusu'nda uyuşturucu kaçakçılığı yapan bir teknenin hedef alınmasını gösteriyor (AFP)

ABD ordusunun açıklamasına göre Amerika Birleşik Devletleri, Doğu Pasifik Okyanusu'nda uyuşturucu kaçakçılığıyla bağlantılı bir gemiyi hedef alan yeni bir saldırı düzenleyerek "dört terörist uyuşturucu kaçakçısını" öldürdü.

Güney Komutanlığı gemiyle ilgili olarak şunları belirtti: “İstihbarat, geminin Doğu Pasifik'te bilinen bir uyuşturucu kaçakçılığı rotası üzerinde seyrettiğini ve uyuşturucu kaçakçılığı operasyonlarına karıştığını doğruladı.”

Açıklamada ayrıca, “Dört terörist uyuşturucu kaçakçısı öldürüldü ve hiçbir ABD askeri personeli yaralanmadı” denildi.

Başkan Donald Trump'ın yönetimi, aylardır Venezuela'ya deniz kuvvetleri takviyesi yaparak ve ABD'nin uyuşturucu kaçakçılığı için kullanıldığını iddia ettiği teknelere yönelik ölümcül saldırılar düzenleyerek artan bir baskı uyguluyor. Şarku’l Avsat’ın aldığı bilgiye göre bu saldırılarda (son saldırı dahil) en az 99 kişi hayatını kaybetti.


Rapor: Çin, ABD tarafından finanse edilen nükleer teknoloji araştırmalarından faydalanıyor

Amerikan bayrağı (AFP)
Amerikan bayrağı (AFP)
TT

Rapor: Çin, ABD tarafından finanse edilen nükleer teknoloji araştırmalarından faydalanıyor

Amerikan bayrağı (AFP)
Amerikan bayrağı (AFP)

ABD Kongresi'nin dün yayınladığı bir raporda, Çin'in ABD Enerji Bakanlığı'ndan fon alan Amerikalı araştırmacılarla olan ortaklıklarını kullanarak Çin ordusuna hassas nükleer teknolojiye, ekonomik ve askeri uygulamaları olan diğer yeniliklere erişim sağladığı ortaya çıktı.

Şarku'l Avsat'ın DPA'dan aktardığına göre raporun yazarları, Amerika Birleşik Devletleri'nin ileri teknoloji araştırmalarını korumak ve Pekin'in Amerikan vergi mükellefleri tarafından finanse edilen araştırmalardan faydalanmasını engellemek için daha fazla çaba göstermesi gerektiğinin altını çiziyor.

Ayrıca, Amerika Birleşik Devletleri'nde bilimsel araştırmaların korunmasını iyileştirmek için çeşitli değişiklikler önerdiler; bunlar arasında Enerji Bakanlığı tarafından Çin ile ortaklık içeren araştırmalar için fonlama kararlarına rehberlik edecek yeni politikalar geliştirilmesi de yer alıyor.

Bu soruşturma, Kongre'nin, iki ülke arasındaki teknolojik ve askeri rekabet ortamında, Amerikan araştırmalarının Çin'in askeri genişlemesini desteklemek için kullanılmamasını sağlama yeteneğini güçlendirme çabaları çerçevesinde geliyor.

Temsilciler Meclisi Çin Komünist Partisi Faaliyetleri Seçim Komitesi ve Temsilciler Meclisi Eğitim ve İşgücü Komitesi'nden araştırmacılar, Haziran 2023 ile bu yılın Haziran ayı arasında yayınlanan ve ABD Enerji Bakanlığı tarafından finanse edilen bilim insanları ile Çinli araştırmacılar arasındaki iş birliğini içeren 4 bin 300'den fazla araştırma makalesini ortaya çıkardı.

Bu makalelerin yaklaşık yarısı, Çin ordusu veya sanayi üssüyle bağlantılı Çinli araştırmacılar tarafından yazılmıştır.

Özellikle endişe verici olan, araştırmacıların federal fonların, Pentagon'un Amerika Birleşik Devletleri'nde faaliyet gösteren Çin askeri şirketleri veri tabanında listelenen bazı şirketler de dahil olmak üzere, doğrudan Çin ordusu için çalışan Çin devletine ait laboratuvarlar ve üniversitelerle yapılan araştırma iş birliklerine aktarıldığını tespit etmeleridir.

Raporda ayrıca Amerikalı araştırmacılar ile Çin'de siber saldırılar düzenlemek ve insan hakları ihlallerinde bulunmakla suçlanan gruplar arasındaki iş birliğine de dikkat çekildi.