BioNTech Kovid-19 aşısı çocukları can kaybı riskinden koruyor

BioNTech / Pfizer aşısı ve çocuklar: Resmi bir araştırma, ABD’deki bu tartışmaya son verdi

CDC’nin sapladığı kapsamlı veriler aşının etkinliğini kanıtladı
CDC’nin sapladığı kapsamlı veriler aşının etkinliğini kanıtladı
TT

BioNTech Kovid-19 aşısı çocukları can kaybı riskinden koruyor

CDC’nin sapladığı kapsamlı veriler aşının etkinliğini kanıtladı
CDC’nin sapladığı kapsamlı veriler aşının etkinliğini kanıtladı

ABD’li sağlık yetkilileri dün (Salı) Pfizer şirketi tarafından yeni tip koronavirüse (Kovid-19) karşı geliştirilen BioNTech aşısının, çocuklar ve gençler dahil olmak üzere tüm yaş gruplarını enfekte eden Omikron varyantının ortaya çıktığı zamanda bile, 5 yaş ve” üzeri çocuklara uygulanmasının, yoğun bakım gerektirecek veya can kaybına neden olacak şiddetli enfeksiyonlara karşı koruma sağladığını açıkladı.
ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri’nin (CDC) dün yayınladığı yeni veriler, New York Eyaleti Sağlık Bakanlığı’nın eyaletteki çocuklar üzerinde yürüttüğü ve henüz resmi onay almamış araştırmalarının yer aldığı MedRxiv’de yayınlanan bir araştırmada, söz konusu aşının çocuklar üzerindeki etkinliğine yönelik endişeleri dile getirilmesinden bir gün sonra geldi. Söz konusu araştırmada, daha büyük çocuklarda tam doz aşılamadan sonraki bir ay içinde bile Kovid-19 enfeksiyonuna karşı neredeyse hiç koruma sağlamadığını, aynı şekilde 5-11 yaş arası çocuklarda da etkili olmayabileceği belirtilmişti. Araştırmacılar çalışmalarında, bunun bir nedeninin, küçük çocuklara uygulanan aşıların, daha büyük çocuklara ve yetişkinlere verilen dozun üçte birini almaları olduğu sonucuna varmışlardı.
Ancak CDC, birçok eyaletten sağlanan verilerin, sorunun çocukların yaşları veya doz miktarı değil, Omikron varyantı olduğunu gösterdiğini söyledi. Zira, aşılama genel olarak, SARS-CoV-2 virüsünün önceki varyantlara kıyasla, son derece bulaşıcı Omikron varyantına karşı daha az etkili oluyor. Aynı zamanda 5-11 yaş grubundaki çocukların aşılanması, Omikron varyantının yayılmaya başlamasından sadece haftalar önce başlamıştı. Dolayısıyla Omikron, aşılanan çocukları enfekte edebiliyor ancak yine de çocukları ciddi enfeksiyonlara ve can kaybına karşı koruyor.
CDC epidemiyoloğu Ruth Link-Gelles Associated Press tarafından yayınlanan bir raporda şunları söyledi:
“Çok küçük bir çocuğun annesi olarak, sanırım, onu gecenin bir yarısında acil servis olmaktan korumak için her şeyi yapardım. Elimizdeki verilerde, aşının daha tehlikeli sonuçlara karşı iyi bir koruma sağlamaya devam ettiği görülüyor.”
Çocuk doktorları, ebeveynlerin aşıların hala tehlikeli enfeksiyonları engelleme açısından koruma sağladığını anlamaları gerektiğini vurguladı. Philadelphia Çocuk Hastanesi’nden Dr. Paul Offit, “Aşı olduysanız, hafif bir enfeksiyon geçirebilirsiniz. Yalnızca bununla nasıl yaşayacağımızı öğrenmemiz gerekiyor.” ifadelerini kullandı. Offit, New York’ta yürütülen araştırmanın çok küçük kapsamlı olduğunu bu nedenle ulaştığı sonuçlara itimat edilemeyeceğini sözlerine ekledi.
CDC dün yaptığı açıklamada, geçen yıl Nisan ayı ve bu yıl Ocak ayının başları arasında, aşı olmuş 5-17 yaşlarındaki çocuklar arasında Kovid-19’a bağlı olarak 9 can kaybı kaydedildiğini, aynı yaş aralığındaki aşısız çocuklarda ise 121 can kaybına neden olduğunu bildirdi.
CDC, geçen yıl Nisan ayından bu yıl Ocak ayını sonuna kadar 10 eyalette çocuklar arasındaki hastaneye yatış oranlarını da inceledi. Aşının, 5-11 yaşları arasında hastaneye yatışa karşı korumada yüzde 74 oranında etkili olduğu kanıtlandı. Bu sürede, hastaneye kaldırılan aşısız 59 çocuğa kıyasla, aşılı olan sadece 2 çocuk hastaneye kaldırıldı.
Aşı 12-15 yaş grubunda ve 16-17 yaş grubunda hastaneye yatmaya karşı yüzde 92 ila yüzde 94 arasında etkili oldu. Ergenlerde gözlemlenen şiddetli enfeksiyonların çoğu, Delta varyantının baskın olduğu zaman meydana geldi. 12 yaş altı şiddetli enfeksiyonların çoğu Aralık ayı başlarında yayılmaya başlayan Omikron dalgası sırasında gözlemlendi.
Salı günü yayınlanan araştırma aynı zamanda, Omikron’un baskın olduğu zamanlarda, aşının 5-11 yaş grubunda acil servise başvurma oranlarını önlemede yüzde 51 oranında etkili olduğu sonucuna ulaştı. Bu oran, ikinci dozunu aylar önce alan 12-15 yaş grubunda görülen yüzde 45 etkinlik oranına yakındı.



Elektrikli araç menzilini iki katına çıkaracak batarya geliştirildi

Soğuk havaların batarya kapasitesini azaltması, elektrikli araç menzilleriyle ilgili sorunlardan biri (Reuters)
Soğuk havaların batarya kapasitesini azaltması, elektrikli araç menzilleriyle ilgili sorunlardan biri (Reuters)
TT

Elektrikli araç menzilini iki katına çıkaracak batarya geliştirildi

Soğuk havaların batarya kapasitesini azaltması, elektrikli araç menzilleriyle ilgili sorunlardan biri (Reuters)
Soğuk havaların batarya kapasitesini azaltması, elektrikli araç menzilleriyle ilgili sorunlardan biri (Reuters)

Bilim insanları elektrikli araç menzilini iki katına çıkarabilecek bir anotsuz batarya geliştirdi.

Anot ve katot, bataryalardaki elektrik akışını sağlayan iki elektrotu ifade ediyor. Anotsuz bir bataryada, katotta depolanan lityum iyonları şarj sırasında hareket ederek doğrudan bakır bir toplayıcı üzerinde birikiyor. Bu sayede enerji depolama için daha fazla alan açılabiliyor. 

Bu tür lityum iyon bataryalar uzun zamandır umut vaat etse de verimli sonuç alınamıyordu. 

Bu bataryaların önündeki engellerden biri, lityum iyonlarının düzensiz yerleşimi sonucu yüzeyde iğne benzeri yapılar oluşmasıydı. Bu yapılar, bataryanın kısa devre yapmasına ve güvenlik risklerine yol açabiliyor.

Ayrıca tekrarlanan şarj ve deşarj döngüleri, lityum yüzeyine zarar vererek batarya ömrünü hızla kısaltabiliyor.

Güney Kore'deki Pohang Bilim ve Teknoloji Üniversitesi'nden araştırmacılar bu sorunun üstesinden gelmek adına, içinde eşit dağıtılmış gümüş nanoparçacıklar olan bir polimer çerçeve tasarladı. 

Bu sayede lityum iyonları, batarya içinde rasgele değil, belirli noktalarda düzenli şekilde birikiyor. 

Ayrıca tasarladıkları bir elektrolit de lityum yüzeyinde koruyucu bir tabaka yaratarak iğne benzeri yapıların oluşmasını engelliyor. 

Bulguları hakemli dergi Advanced Materials'ta yayımlanan çalışmaya göre bu tasarım, 1270 Wh/L hacimsel enerji yoğunluğuna ulaştı. Bir sistemin hacmine kıyasla ne kadar enerji içerdiğini gösteren bu değer, elektrikli araçlarda kullanılan geleneksel lityum iyon  bataryalarda ise yaklaşık 650 Wh/L seviyesinde.

Batarya ayrıca 100 şarj döngüsünden sonra başlangıçtaki ​​kapasitesinin yüzde 81,9'unu korudu.

Bu sonuçlar, laboratuvardaki küçük pillerin ötesinde, gerçek dünyadaki elektrikli araçlarda kullanılanlara benzer bataryalarda da elde edildi. 

Bilim insanları yeni teknolojinin elektrikli araç menzilini iki katına çıkarma ve soğuk havalarda daha rahat yolculuk yapma potansiyeli sunduğunu söylüyor.

Çalışmaya liderlik eden Soojin Park gelişmeyi şöyle değerlendiriyor:

Bu çalışma, anot içermeyen lityum metal bataryalarda verimlilik ve ömür sorunlarını aynı anda ele alarak anlamlı bir atılımı temsil ediyor.

Independent Türkçe, Interesting Engineering, TechXplore, Advanced Materials


Bir hafta yetti: Doğa, laboratuvar farelerini sakinleştirdi

Doğada vakit geçiren farelerin anksiyete seviyeleri normal düzeye döndü (Matthew Zipple/Cornell Üniversitesi)
Doğada vakit geçiren farelerin anksiyete seviyeleri normal düzeye döndü (Matthew Zipple/Cornell Üniversitesi)
TT

Bir hafta yetti: Doğa, laboratuvar farelerini sakinleştirdi

Doğada vakit geçiren farelerin anksiyete seviyeleri normal düzeye döndü (Matthew Zipple/Cornell Üniversitesi)
Doğada vakit geçiren farelerin anksiyete seviyeleri normal düzeye döndü (Matthew Zipple/Cornell Üniversitesi)

Laboratuvarda kullanılan fareleri doğaya salan bilim insanları, hayvanların kaygı seviyelerinin kısa sürede normale döndüğünü tespit etti. Bulgular, doğada vakit geçirmenin laboratuvar ortamında oluşan korku tepkilerini önleyebileceğini gösteriyor.

Araştırmacılar farelerin kaygı düzeyini ölçmek için genellikle yükseltilmiş artı labirent adlı bir mekanizma kullanıyor. 

Artı şeklindeki bu platformun iki kolunun etrafı açıkken, diğerlerininki kapalı oluyor. Fareler genellikle açık kollara baktıktan sonra kapalı olanlara yönelip burada kalmayı tercih ediyor. 

Bilim insanları bu kapalı alanda kalma isteğini, yüksek kaygı seviyeleriyle ilişkilendiriyor. Hayvanların korku tepkisi bu noktadan sonra anksiyete ilaçlarıyla bile düşürülemiyor. 

Cornell Üniversitesi'nden araştırmacılar daha geniş alanlarda farelerin tepkilerinin nasıl değiştiğini anlamak üzere bir çalışma yürüttü.

Sıkı bir kontrol altındaki kapalı ortamlarda yetiştirilen 44 fareyi geniş ama etrafı çevrili bir bahçeye saldılar. 

Hayvanlar gerçek hava koşulları ve bilmedikleri kokularla çevrili halde, gerçek toprağı kazdı, bir yerlere tırmandı, yuva yaptı ve koştu.

Bulguları hakemli dergi Current Biology'de yayımlanan çalışmaya göre sadece bir hafta doğada vakit geçiren farelerin kaygı seviyesi normale döndü.

dcrgt
Araştırmacılar, Cornell kampüsünün hemen dışındaki kapalı alanların, bugüne kadar sadece bir ayakkabı kutusundan biraz daha büyük bir kafeste yaşayan farelerin deneyimlerini büyük ölçüde genişlettiğini söylüyor (Cornell Üniversitesi)

Laboratuvara döndükten sonra artı şeklindeki platformdaki kapalı ve açık alanlarda eşit derecede vakit geçirdiler.

Makalenin yazarlarından Matthew Zipple, "Onları bir haftalığına dışarı bıraktık ve kaygı davranışları başlangıç seviyelerine geri döndü" diye açıklıyor.

Bulgular, laboratuvarda kaygının nasıl incelendiğiyle ilgili soru işaretleri yaratıyor. Ayrıca net bir sonuca varmak içinhenüz erken olsa da araştırmacılar, bu etkilerin insanlar için de geçerli olabileceğini düşünüyor.

Bazı korku tepkileri, sınırlı deneyim yaşamakla bağlantılı olabilir.

Çalışmanın bir diğer yazarı Michael Sheehan "Her gün birçok farklı şey deneyimleyince, bir şeyin korkutucu veya tehdit edici olup olmadığını daha iyi anlayabiliyoruz" diyerek ekliyor:

Ama eğer sadece 5 deneyim yaşadıktan sonra karşılaştığımız 6. deneyim daha önce yaptığımız her şeyden farklıysa, bu durum kaygıya yol açabilir.

Çalışmadaki farelerin yaşadığı rahatlama da kısıtlamadan ziyade daha geniş bir alanda hareket etmekle bağlantılı. Bu sayede sinir sistemleri, üzerinde çalışacak daha fazla bilgiye sahip oldu.

Sheehan, "Bu, deneyim kütüphanemizin yeni deneyimlere verdiğimiz tepkiyi nasıl şekillendirdiği hakkında ilginç sorular doğuruyor" ifadelerini kullanıyor: 

Çünkü bence kaygı özünde böyle bir şey; aslında korkutucu olmayan bir duruma uygunsuz bir tepki vermek.

Independent Türkçe, Science Alert, VICE, Current Biology


Horizon 2'yi geciktiren Kevin Costner'a 400 bin dolarlık dava

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters
TT

Horizon 2'yi geciktiren Kevin Costner'a 400 bin dolarlık dava

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

Kevin Costner, Horizon: An American Saga - Chapter 2'nin ertelenmesinin ardından yeni bir davayla karşı karşıya.

The Bodyguard'ın 70 yaşındaki yıldızı, filme kostüm sağlamayı kabul eden Western Costume Leasing Company tarafından sözleşme ihlali nedeniyle dava ediliyor. Şirket, 400 bin doların üzerinde tazminat ve avukatlık ücreti talep ediyor.

Us Magazine'in haberine göre dava Los Angeles County Yüksek Mahkemesi'nde açıldı. Başvuruda Costner'la diğer davalıların Western Costume'le anlaştıkları ve "kostümlerin bedelini ödemeyi ve hasarsız şekilde geri vermeyi kabul ettikleri" öne sürüldü.

Davalılar, yapım şirketinin 134 bin 256,82 dolarlık ödenmemiş faturası olduğunu iddia ediyor. Bu faturanın ödenmesini istiyor ve diğer "ilgili ücretler ve masraflarla" birlikte toplamda "200 bin doları aşan" bir tutar oluşacağını öngörüyorlar. Ayrıca 200 bin dolar daha avukatlık ücreti talep ediyorlar.

Independent, cevap hakkı için Costner'ın temsilcileriyle iletişime geçti.

Seri olması planlanan Horizon'ın ilk filmi Haziran 2024'te gösterime girmiş ve gişede 50 milyon dolarlık bütçesini çıkaramamıştı. Eleştirmenler tarafından da yerden yere vurulmuş, The Independent'tan Clarisse Loughrey filme 5 üzerinden iki yıldız vermişti.

Loughrey, "Kevin Costner'ın 4 hatta belki de 5 bölümden oluşacak kovboy destanının ilk bölümü, vahşi batı tema parkında üç saatlik gezintiye eşdeğer" diye yazmıştı.

Eğer Stetson şapka, üzengi ve altıpatlar hayranıysanız ve bolca sabrınız varsa deneyimden keyif alabilirsiniz. Ama düzgün bir şekilde ata binmeden önce çok fazla beklemeniz gerekiyor.

Serinin ikinci filminin başlangıçta Ağustos 2024'te gösterime girmesi planlanmıştı. Ancak ilk filmin gişe performansının ardından sinema gösterimi iptal edilmiş ve süresiz olarak ertelenmişti.

Mayısta Costner, ikinci filmin çekimleri sırasında kendisini "senaryoda olmayan" bir tecavüz sahnesinde oynattığı iddiasıyla kadın bir dublör tarafından dava edilmişti.

Oyuncu Ella Hunt'ın baş dublörü Devyn LaBella, davada "Kevin Costner tarafından yönetilen, şiddet içeren, senaryoda yazmayan, planlanmamış bir tecavüz sahnesinin kurbanı olduğunu" iddia etmişti.

34 yaşındaki LaBella ayrıca, tüm çıplaklık veya yakınlaşma sahnelerinde bir samimiyet koordinatörünün bulunması şartıyla işe alındığını da iddia etmişti. Davaya göre bu şart, 2 Mayıs 2023'te LaBella'nın Hunt'ın yerine geçmesi için sete çağrılmasıyla ihlal edildi; Hunt'ın sahneye katılmayı reddettiği öne sürülmüştü.

Costner, bu davayla ilgili tüm iddiaları reddediyor. Avukatı Marty Singer, The Independent'a yaptığı açıklamada, yönetmenin "her zaman filmlerinde çalışan herkesin rahat olmasını sağlamak istediğini ve setteki güvenliği çok ciddiye aldığını" söylemişti.

Independent Türkçe