Lübnan Yüksek İslam Şeriat Konseyi, Lübnan ve kardeş Arap ülkeleri arasındaki kardeşlik bağının korunması çağrısında bulunduhttps://turkish.aawsat.com/home/article/3514451/l%C3%BCbnan-y%C3%BCksek-i%CC%87slam-%C5%9Feriat-konseyi-l%C3%BCbnan-ve-karde%C5%9F-arap-%C3%BClkeleri-aras%C4%B1ndaki
Lübnan Yüksek İslam Şeriat Konseyi, Lübnan ve kardeş Arap ülkeleri arasındaki kardeşlik bağının korunması çağrısında bulundu
Konsey, seçimlerin ulusal bir görev ve değişim için bir başlangıç olduğunu söyledi
Dün Yüksek İslam Şeriat Konseyi’nin toplantısına başkanlık eden Baş Müftü Deryan (Lübnan Ulusal Haber Ajansı/NNA)
Beyrut/Şarku’l Avsat
TT
TT
Lübnan Yüksek İslam Şeriat Konseyi, Lübnan ve kardeş Arap ülkeleri arasındaki kardeşlik bağının korunması çağrısında bulundu
Dün Yüksek İslam Şeriat Konseyi’nin toplantısına başkanlık eden Baş Müftü Deryan (Lübnan Ulusal Haber Ajansı/NNA)
Lübnan Yüksek İslam Şeriat Konseyi, parlamento seçimlerinin ulusal bir görev ve daha iyiye doğru değişimin bir başlangıcı olduğunu söyleyerek, Lübnan'ın kardeş Arap ülkeleri ile kardeşlik bağını koruyacak şekilde dış politikasının kapsamlı ve derin bir şekilde gözden geçirilmesi çağrısında bulundu. Söz konusu çağrı dün Cumhuriyet Baş Müftüsü Şeyh Abdullatif Deryan başkanlığında Daru’l Fetva’da düzenlenen bir toplantıda geldi. Yüksek İslam Şeriat Konseyi toplantının akabinde yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
“Parlamento seçimleri ulusal bir görev, ahlaki bir gereksinim ve daha iyiye doğru değişimin bir başlangıcıdır. Seçimlerin çeşitli bahanelerle ertelenmesi veya geciktirilmesinin Lübnan ve Lübnanlılar üzerinde ciddi olumsuz etkileri olacaktır. Bu başarının tamamen şeffaf bir şekilde ve İslami ve milli safların birlik olmasını talep eden mantıklı ve ılımlı bir ulusal söylem benimsenerek elde edilmesi çağrısında bulunuyoruz.”
Konsey açıklamasının devamında “Parlamento seçimleri, bu istihkakın özgürce ve demokratik bir şekilde elde edilmesi için güvenilir bir dayanak noktasıdır. Hiçbir vatandaş bu konuyu ağırdan almamalı veya ulusal rolünü oynamada tereddüt etmemeli, oylamaya katılmalı ve egemen, özgür ve bağımsız devletin kalkınması ve Lübnan halkını bağrına basan kurumların inşa edilmesi için en iyi ve en yeterli olanı seçmelidir” ifadelerini kullandı.
Konsey açıklamasına şöyle devam etti:
“Lübnan ile başta Suudi Arabistan Krallığı olmak üzere Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) ülkeleri ve kardeş Arap ülkeleri arasındaki ilişkileri onarma girişimleri başarısız oldu. Lübnan, tüm Arap kardeşlerin sıkıntı ve zor zamanlarında ve daha kötüsünde cömert yardımlarının değerine saygı duyuyor. Lübnan devletini, kurucularından biri olduğu Arap Birliği Şartı’na bağlılığı temel alarak özellikle kardeş Arap ülkeleri ve dost ülkeler ile bu kardeşliği ve dünyanın dört bir yanına dağılmış olan Lübnanlıların çıkarlarını koruyacak şekilde dış politikasını kapsamlı ve derin bir şekilde gözden geçirmesi çağrısında bulunuyoruz. Yüksek İslam Şeriat Konseyi, Lübnan Cumhuriyeti Baş Müftüsü’nün İsra ve Miraç olaylarının yıldönümü vesilesiyle yaptığı konuşmada gösterdiği tutumu, İslami ve milli tutumları içerdiği için desteklemektedir. Bu İslami ve milli tutumlar, Anayasa ve Ulusal Pakta bağlılık ve birlik ilkelerini vurgulamaktadır. Aynı zamanda Lübnan'ı çökme noktasına sürükleyen mali ve siyasi yolsuzluk ve kötü kamu yönetimi girdabından kurtarma umuduyla aday gösterme ve seçim yoluyla oy kullanma hakkının ve görevinin yerine getirilmesi gerekliliğini vurgulamaktadır.”
Lübnan ve İsrail arasındaki deniz müzakereleri konusunda ise konsey "Lübnan'ın sınırlarını çizme konusunda tüm haklarının korunduğu belirleyici bir aşamaya ulaşacaklarını" umduğunu dile getirdi.
Kültürel kentsel soykırım: Gazze Savaşı tarihi kararlılıkla tahrip ediyorhttps://turkish.aawsat.com/arap-d%C3%BCnyasi/5135025-k%C3%BClt%C3%BCrel-kentsel-soyk%C4%B1r%C4%B1m-gazze-sava%C5%9F%C4%B1-tarihi-kararl%C4%B1l%C4%B1kla-tahrip-ediyor
En dikkat çekici kayıplar arasında yıkılan Aziz Porphyrius Rum Ortodoks Kilisesi, El-Ehli Baptist Hastanesi ve Ömer Camii vardı (Independent Arabia - Meryem Ebu Dakka)
Kültürel kentsel soykırım: Gazze Savaşı tarihi kararlılıkla tahrip ediyor
En dikkat çekici kayıplar arasında yıkılan Aziz Porphyrius Rum Ortodoks Kilisesi, El-Ehli Baptist Hastanesi ve Ömer Camii vardı (Independent Arabia - Meryem Ebu Dakka)
İzzeddin Ebu Ayşe
Gazze'nin Eski Şehir bölgesinde bulunan Büyük Ömer Camii'nin kütüphane kalıntıları üzerinde Enes, bir kısmı yanmış yırtık bir romanın sayfalarını çeviriyor. “Bu, Gazze Şeridi’ndeki en büyük kütüphaneden geriye kalan tek şey. Kütüphanenin içerisinde binlerce kitap, belge, eser ve burada yaşamış kadim halkların medeniyetleri yer alıyordu” diyor.
Enes’in gözleri, molozların ve üst üste yığılmış taşların arasından, Gazze'nin en eski ve en büyük camisi üzerinde geziyor. Eski mimarisi, tarihi taşları ve yabancı ziyaretçilerin sık sık ilgisini çeken, sanatsal ve mimari anlamlarını anlamak için incelemeye geldikleri benzersiz süslemeleri için üzülüyor.
Kültürel kayıplar can kayıplarıyla paralellik gösteriyor
Enes, Filistin kültürünü ve mirasını seviyor ve Gazze'de yaşamış medeniyetlerin kadim tarihini takip etmeye meraklı. “Kültürel alanlar sadece tarihi alanlar değil, aynı zamanda antik ve eski dünyaya açılan bir pencereydi” diye ekliyor.
Enes, Gazze'nin en büyük kütüphanesinin yıkıntıları arasında bulduğu romanın yırtık sayfalarını katlıyor ve “Gazze'nin kültür penceresi bombardımanlar altında kapandı” diyor. Buradan ayrılıp Gazze'nin eski mimarinin hakim olduğu Eski Şehri’ndeki diğer tarihi alanlara doğru yola koyulup ayakta kalanları inceliyor.
Gazze savaşı sadece insanları öldürmedi, aynı zamanda bu yıkımın, kanın, patlamaların ortasında altta bir yerde, çok büyük kültürel ve sanatsal kayıplara da yol açtı. Kültür Bakanı Atıf Ebu Seyf, “İsrail'in Gazze'de gerçekleştirdiği soykırıma paralel olarak, trajik yönleri olan kültürel bir soykırım da yaşanıyor” dedi.
Gazze'nin özel konumu
Gazze, coğrafi konumu itibarıyla şanslı. Kendisi Afrika kıtasının Asya'ya açılan kapısı ve iklimi güzel, denize kıyısı var, arazisi engebesiz ve toprağı verimli. Bu nedenle Mısır, Yunan, Roma, Bizans, Kenan ve Fenike uygarlıklarına ev sahipliği yaptı. Aynı şekilde Memlük, Abbasi ve Osmanlı İslam devletlerinin de önemli merkezlerinden biri oldu.
Gazze Şeridi'ndeki kültürel kentsel soykırım (Independent Arabia - Meryem Ebu Dakka)
Topraklarında tarih boyunca birbirini izleyen medeniyetler, mimari ve tarihi eserler ile nadir eserlerden ve harikulade taşlardan oluşan bir arkeolojik miras bıraktılar. Bu da Gazze'ye kültürel ve tarihi bir değer kattı, onu kadimliği her geçen gün daha da derinleşen bir yapıya kavuşturdu. Ama kitap, mimari ve tarihi eserlerden oluşan tüm bu zengin kültür harabeye dönüştü.
En önemli kayıplar
7 Ekim 2023'te başlayan savaşın ilk gününden itibaren Filistin kültürü ve tarihi mirası, İsrail bombardımanlarından doğrudan etkileniyor. Gazze'nin Eski Şehir bölgesi, bu dönemde en çok tahrip edilen yerlerden biri olabilir.
UNESCO verilerine göre İsrail ordusu 146 tarihi eser, 114 tarihi cami ve kütüphanelerin aralarında bulunduğu 200 kültür alanını tahrip etti.
Savaşın en önemli sonuçlarından biri, MS 5. yüzyıldan kalma Aziz Porphyrius Rum Ortodoks Kilisesi'nin yıkılmasıydı. Gazze tarihinin en eski hastanesi olan el-Ehli Baptist Hastanesi’nin, Gazze Şeridi'ndeki en eski cami olup MS 7. yüzyılda inşa edilen Büyük Ömer Camii’nin hedef alınmasıydı. İçinde bir tarihi eser koleksiyonu olan Paşa Sarayı Müzesi'nin yanı sıra Kenan ve Yunan dönemlerine ait binlerce eserin yer aldığı “Mataf el-Funduk” adlı müze de bombalandı. Bölgenin en eski Hristiyan manastırlarından biri olan ve 2024 yılında Dünya Miras Listesi'ne alınan St. Hilarion Manastırı yıkıldı. Bir asırdan fazla bir geçmişe ait binlerce tarihi ve ulusal belgenin bulunduğu Gazze Belediyesi merkez arşiv binasının yanı sıra yüzlerce tarihi, arkeolojik ve kültürel miras tahrip edildi.
Kültürel soykırım
Araştırmacılar, kültürel bağları ortadan kaldırmak, toplumun hafızasını silmek ve kültürel yapının temellerini sarsmak amacıyla, Gazze kültürüne yönelik tahribatın boyutunun, sivil altyapının kasıtlı ve sistematik bir şekilde tahrip edilmesini ifade eden bir terim olan “kültürel kentsel soykırım” noktasına vardığını belirtiyor.
Güney Afrika'nın Uluslararası Adalet Divanı'nda İsrail'e karşı açtığı dava kapsamında, “kültürel soykırım" suçlamasında da bulunuldu. Mirasın tahribattan veya askeri kullanımlardan korunmasını sağlamayı amaçlayan “Silahlı Çatışma Durumunda Kültürel Mirasın Korunmasına Dair Lahey Sözleşmesi’ne atıf yapıldı.
“Soykırım” teriminin formüle edilmesine yardımcı olan Polonyalı avukat Raphael Lemkin'in tanımına göre, kültür tahribi soykırımın bir parçası olup savaş suçu teşkil etmektedir ve bu tür ihlaller cezalandırılmalıdır.
Filistin tarihinin sonu
Filistin tarihi ve mirası profesörü İbrahim el-Mısri, “Kültürel ve tarihi yapıların tahribi, ulusal kimliğin doğrudan hedef alınması anlamına geliyor. Kültür, Filistin halkının kolektif ruhunu koruyan son duvardır. Bu duvar hedef alındığında toplum çöküşe daha fazla açık hale gelir” dedi.
“İsrail'in Gazze'de tarihi eserleri ve kültürel mirası hedef alması ve yıkması, belirli bir bölgede belirli bir insan grubunun varlığına dair tüm kanıtların silinmesini içermektedir. Bu kültürel soykırım anlamına gelmektedir ve kütüphanelerin, kültür merkezlerinin yıkılması Filistin kimliğini yok etme girişimidir” diye ekliyor.
İsrail ordusu 146 tarihi eseri tahrip etti (Independent Arabia - Meryem Ebu Dakka)
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre Kültür Bakanı Atıf Ebu Seyf, Filistin kültürel yaşamının ve kültürel miras kurumlarının yanı sıra kültür, bilim ve eğitim alanlarındaki varlıklarının hedef alınmasının ve kasıtlı olarak tahrip edilmesinin, İsrail stratejisinin bilinçli bir parçası olduğunu ifade ediyor.
Şunu da ekliyor “Sürekli devam eden bombardıman Gazze'deki sanat ve edebiyat camiasında yaralar bıraktı. Yaşanan şey, anıtların fiziksel olarak yok edilmesinin veya bireylerin öldürülmesinin çok ötesine geçen çok katmanlı bir eylem. Bu uygulamalar, yerel toplumun mirasını, kimliğini ve varlığını zayıflatan daha geniş kapsamlı yıkıcı süreçlerin çerçevesinde yer alıyor. Bunun Filistinliler üzerinde sembolik ve psikolojik yansımaları da bulunuyor.”
Şöyle devam ediyor: “Gazze'deki kültürel alanların fiziki olarak tahrip edilmesi, Filistin tarihi anlatıları araştırmaları açısından tehlikeli sonuçlara yol açıyor. Gazzeliler, Gazze'nin kültürel gelişimini ve tarihini anlamamıza yardımcı olan asırlık el yazmalarını ve değerli kaynakları kaybettiler.”
UNESCO, Gazze'deki arkeolojik, tarihi ve kültürel alanları korumaya çalıştı ancak savaş nedeniyle başarısız oldu. Kuruluşun medya sorumlusu Julian Mercouri, “Bazı kütüphanelerin yeniden inşası için acil yardım sağladık. Ancak ihtiyaç duyulan destek bizim sağlayabileceğimizden çok daha fazla ve Gazze'deki zor koşullar kültürel mirasın korunmasını engelliyor” dedi.
İsrail'e gelince Ordu Sözcüsü Avichay Adraee, ordunun kasıtlı olarak Filistin kültürel mirasını hedef aldığı iddialarını yalanladı. “Bu bölgelere yakın yerlere saldırılar yapılmışsa, Hamas ve diğer örgütler bu yerleri kendi faaliyetleri için kullanmış oldukları için yapılmıştır. Biz asla Gazzeli sivillerle savaşmıyoruz” dedi.