Arap kadınları teknoloji alanında atılımda

Arap kadınları teknoloji alanında atılımda
TT

Arap kadınları teknoloji alanında atılımda

Arap kadınları teknoloji alanında atılımda

Çeşitli gelişmeler ve devrimsel dönüşümlerle dolu teknoloji dünyasında kadınların büyük bir rolü var. AnitaB Enstitüsü'nün 2020 yılında gerçekleştirdiği bir araştırmaya göre ABD’de teknoloji alandaki işgücünün yüzde 28,8'ini kadınlar teşkil ediyor. Bu rakamın 2019’da yüzde 26,2, 2018’de ise yüzde 25,9 olduğu biliniyor. Dünya Kadınlar Günü'nde Suudi Arabistan Krallığı, Arap dünyası ve diğer ülkelerden teknoloji dünyasında iz bırakan öncü kadınları hatırlayalım. Arap kadınların geleceğin teknolojisine daha aktif katkılarda bulunmaları umuduyla…

Öne çıkan Suudi kadınlar
Suudi Arabistan kadını; yerel ve uluslararası platformlara, dijital çalışmalara ve araştırmalara katılımıyla teknoloji dünyasına çok şey sundu. Örneğin 27 Kasım 2020'den bu yana Digital Cooperation Organization (DCO) Genel Sekreterliğini yürüten Dima el-Yahya, 2017 yılından bu yana Suudi Arabistan Siber Güvenlik, Programlama ve Drone Federasyonu Yönetim Kurulu üyeliğinde bulunuyor. Yahya ayrıca 2019 bu yana Küresel Girişimcilik Ağı'nda İdari Denetleme Kurulu üyeliğine, 2018’den bu yana ise Dünya Ekonomik Forumu'nda Dijital Ekonomi ve Toplum Üzerine Küresel Gelecek Konseyi ve Massachusetts Teknoloji Enstitüsü üyeliğine sahip. Kendisi aynı zamanda Suudi Dışişleri Bakanlığında elektronik hizmetler müdürü olarak çalışan ilk Suudi kadın.

Dima el-Yahya

Dima el-Yahya, Misk İnovasyon Girişimi Danışmanlığı, Microsoft'ta Dijital İnovasyon İcra Müdürü Yardımcılığı, Suudi Menkul Kıymetler Borsası’nda (Tedavul) elektronik iş geliştirme analistliği ve e-hizmet yazılım mühendisliği, Samba Financial Group'ta elektronik hizmetler yazılım mühendisliği gibi pozisyonlarda yer aldı. Microsoft Arabia'da teknik platformlar ve geliştiriciler genel müdürlüğüne atanan ilk Suudi kadın sayılan Yahya, 2013 yılında “Woman Spark” girişimini başlattı. 2017 yılında INSEAD enstitüsünde iş geliştirme ve finansal zeka alanında yüksek lisans derecesi, aynı zamanda Kral Suud Üniversitesi'nden bilgisayar bilimleri alanında lisans derecesi aldı.
Prestijli bilimsel dergilerde dijital güvenlik, sızıntıları engelleme ve siber emniyet sağlama hususlarında en az 10 araştırma makalesi yazan Mudi el-Cami ise Avrupa Birliği'ni ziyaret eden, Suudi Krallığından bir grup sivil toplum liderinin de bulunduğu bir Suudi kadın heyetinde yer aldı. Siber güvenlik konusunda uzmanlığı ile birçok konferans ve atölye çalışması veren Mudi el-Cami, İngiltere'deki Suudi Öğrenciler için İnovasyon ve Girişimcilik Ödülü fikrini hayata geçirenlerden. ABD Savunma Bakanlığının onayıyla Londra'dan Certified Ethical Hacker sertifikası alan Mudi el-Cami, aynı zamanda veri güvenliği algoritmaları alanında İngiltere’den doktora derecesi elde etti.
Diğer yandan Blackboard Conference 2018’de ABD’de elektronik eğitime öncülük etme girişimi ile dünya çapında onur elde eden Tihani ed-Desimani, ABD’deki Wyoming Üniversitesi’nde eğitim teknolojileri alanında doktora yaptı. 2011 yılında yine aynı üniversiteden bilimsel araştırmada üstünlük ödülüne ve Kentucky’de İletişim ve Eğitim Teknolojileri Derneği Konferansı’ndan sanal öğrenme deneyimi tasarlama yönünde onur ödülüne layık görülen Desimani, Wyoming Üniversitesi'nde ITEC 2360 öğretiminde yardımcı hocalık yapıyor.
Bulut Güvenliği Bilgisi Sertifikası (CCSK) alan ilk Suudi kadın Nuf el-Yusuf, teknik araştırma ve veri güvenliği idaresinin de ilk kadın müdürü sayılıyor. Bankacılık ve telekomünikasyon sektöründe deneyimli, veri teknolojisi ve güvenlik alanında öncü Nuf el-Yusuf’un bilgisayar alanında ise profesyonel düzeyde çeşitli sertifikaları bulunuyor.
Veri bilimi ve kapsamlı veriler alanında doktora yapan ilk Suudi kadın olduğu bilinen Merve Halvani, Rebiğ şehrindeki İşletme Fakültesi'nde Yönetim Bilişim Sistemleri Bölümü'nde öğretim görevlisi, Veri Sistemleri Bölümü'nde ise direktör görevinde yer alıyor. Halvani, yüksek lisans derecesini ABD’nin Huntington şehrindeki Marshall Üniversitesi'nden aldı.

Süha el-Kayşavi

King's College London dijital çalışmalar bölümünden mezun olan ilk grupta en iyi araştırma projesi ödülüne layık görülen Dana Damanhori, üniversite tarafından dijital çalışmalar elçiliğine atandı. Aynı zamanda üniversitenin seçkin öğrencilerine verilen bir ödülüne aday gösterildi. Öte yandan Vefa Aşuli, kullanıcıları cihaz tamiri, çevre düzenlemesi, temizlik, özel ders ve çeviri gibi hizmetlerle buluşturduğu “Serviis” uygulamasını, Tasnim Salim ve Felva es-Suveylim ise kadın oyuncular ve oyun geliştiricilerin katıldığı, yıllık düzenlenen Suudi GCON konferansını başlattı. Oyun geliştiricilerinin uluslararası projelere erişimlerine imkan sağlayan bu konferans, genç kadınların bilgisayar ve programlama alanındaki kariyerlerini ise destekliyor.

Arap kadınların teknoloji alanda bıraktıkları izler
Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) İleri Teknolojiden Sorumlu Devlet Bakanı ve BAE Uzay Ajansı Yönetim Kurulu Başkanı Sara el-Amiri, BAE’nin Mars’a yönelik misyonuna başkanlık ediyor. Aynı zamanda DubaiSat-1 uydusu üzerine çalışan ve BAE Bilim İnsanları Konseyi'ne başkanlık eden Amiri, son zamanlarda, uzay teknolojilerinin gelecekte BAE ekonomisine nasıl uyum sağlayacağına odaklanmış durumda.
Sudanlı uzay bilimci Vedad el-Mahbub, NASA’da roketler ve uzay araçlarına yönelik denklemler üzerine çalışıyor. Kendisi aynı zamanda Virginia’daki Hampton Üniversitesi’nde fizik ve matematik profesörü. ABD uzay programında yer alan Filistinli kıdemli mühendis Süha el-Kayşavi ise yazılımların elektronik devrelerle entegrasyonundan, bilgisayarların NASA'nın yeni nesil ABD uzay aracında beklendiği gibi çalışmasını sağlamaktan sorumlu. Diğer yandan Suriye asıllı Amerikan Şadiye Rifai Habbal, İngiltere'deki Galler Üniversitesi'nde uzay fiziği profesörü olarak çalışıyor. Uzay fiziği alanında önde gelen uluslararası bir derginin baş editörlüğünü yapan Şadiye Habbal, bir uzay aracının güneş halelerine ilk uçuşuna, aynı zamanda uzay araştırmaları için robotik organizmaların tasarımına katkıda bulundu.
Filistinli-Lübnanlı Mona Ataya, Arap ülkelerinde meşhur online çocuk ürünleri mağazası Mumzworld'ün kurucusu. Ürdünlü Ala Dudin ise dijital para birimi ve gelişmekte olan pazar odaklı BitOasis'i kurdu. BAE'deki en büyük teknoloji girişimlerinden biri olan Smart Dubai şirketinin Genel Müdürü Aişe bin Beşer’in kariyeri veri teknolojisi ile başladı. Beşer’in bilim, teknoloji ve inovasyon alanında doktora derecesi bulunuyor.

Uluslararası önderlik
Teknoloji tutkunu sinema oyuncusu Avusturyalı-Amerikalı Hedy Lamarr, 1942’de Wi-Fi, Bluetooth ve GPS teknolojilerinin temelini teşkil eden gelişmiş kablosuz iletişim teknolojisini icat etmişti. 1955'te NASA roket teknolojilerini analiz eden Amerikan Annie Easley ise 34 yıl boyunca bilgisayar bilimi programı üzerine çalışmıştı. Uzay mekiği çalışmalarının çekirdeğini oluşturan Centaur roket projesinde yer alan Easley, ırksal engellerin yıkılması açısından birçok kişiye ilham oldu. NASA'nın ilk uzay uçuşu yörüngesini analiz eden Amerikan Katherine Johnson, bu yönde elle yaptığı hesaplamaları bilgisayar hesapları ile karşılaştırarak bilgisayar hesaplamalarını düzeltti.
1972 ila 1989 yılları arasında ABD’deki Ağ Bilgi Sistemleri Merkezi’ne başkanlık yapan Elizabeth Feinler, .com, .edu, .gov .net gibi alan adlandırma sistemini geliştirdi. “İnternetin anası” lakaplı Amerikan Radia Perlman’ın cihazların internet üzerinden iletişimi ve ağlar arası veri aktarımı için temel teşkil eden Spanning Tree Protocol STP algoritması üzerine çalışması sayesinde bugün interneti kullanabiliyoruz.
COBOL modern programlama dilini geliştiren Amerikan Grace Hopper, 1947’de bilgisayar dünyasının ilk açığını (bug) bulmayı başardı. Amerikan bilgisayar uzmanı Adele Goldberg, Grafiksel Kullanıcı Arayüzü’nün (Graphical User Interface; GUI) ardındaki ilham kaynağı idi. Ekibi ile birlikte grafik tabanlı kullanıcı arabiriminin geliştirilmesi temellerini atmak için çalışan Goldberg, aynı zamanda Apple’ın ilk bilgisayarlarına ilham veren Smalltalk-80 programlama dilini geliştirdi.

Annie Easley

Amerikan Susan Wojcicki, 2014’ten bu yana YouTube’un CEO’luğunu yapıyor. Bu süre zarfında YouTube kullanıcıları sayısının ayda 1,9 milyara ulaştığı, şirketin şuanda yaklaşık 90 milyar değerinde olduğu biliniyor. 2008’den beri Meta’nın (eski adıyla Facebook) uygulayıcı genel müdürlüğünde bulunan Amerikan Sheryl Sandberg, 2016'da Facebook'un küçük işletme reklamları için lider bir platform haline gelmesini sağlayarak reklam gelirlerini yüzde 57 artırdı. 2015’ten bu yana Alphabet’in CEO’lğunu yürüten Ruth Porat, şirketteki bölümleri yeniden düzenleyerek ve mali kontrol kuralları uygulayarak Google'ın hisselerine değer kazandırdı. Kendisi şuanda yapay zeka ve teknolojiye yapılan yatırımların artırması için çalışıyor.



New York’taki konferans “iki devletli çözümü” yeniden canlandırmak için siyasi bir hareket başlattı

Suudi Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan ve Fransız Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian, iki devletli çözüm konferansının açılış oturumunda (AFP)
Suudi Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan ve Fransız Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian, iki devletli çözüm konferansının açılış oturumunda (AFP)
TT

New York’taki konferans “iki devletli çözümü” yeniden canlandırmak için siyasi bir hareket başlattı

Suudi Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan ve Fransız Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian, iki devletli çözüm konferansının açılış oturumunda (AFP)
Suudi Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan ve Fransız Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian, iki devletli çözüm konferansının açılış oturumunda (AFP)

Suudi Arabistan'ın himayesinde ve Fransa'nın katılımıyla Birleşmiş Milletler’in (BM) New York’taki genel merkezinde düzenlenen konferans, ‘iki devletli çözüm’ yönünde bir siyasi hareket başlattı. Paris'in Filistin’i tanıma kararını açıklamasının ardından, başka ülkeler de art arda Filistin devletini tanıyacaklarını açıkladılar.

İngiltere Başbakanı Keir Starmer'ın Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un izinden giderek yaz tatilinde olan kabinesini Gazze'deki durumu ele almak üzere bu hafta acil toplantıya çağıracağı açıklandı. Starmer, İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki durumu iyileştirmek ve barışı sağlamak için adımlar atmaması halinde, İngiltere’nin Eylül ayında Filistin Devleti'ni tanıyacağını açıkladı. İngiltere Dışişleri Bakanı David Lammy de New York'taki konferansta aynı açıklamayı tekrarladı.

Başbakan Starmer, çç baskıların artmasıyla İsrail'in Gazze'ye yönelik savaşını durdurmaması, insani yardımların engelsiz bir şekilde ulaşması için sınır kapılarını açmaması ve Filistin-İsrail çatışmasına son vermek için ciddi barış görüşmelerine başlamaması halinde bu adımı atacağını açıkladı.

ddefrv
İngiltere Başbakanı Keir Starmer, salı günü Londra'da yaptığı açıklamada, Gazze'deki durumu görüşmek üzere acil kabine toplantısı çağrısında bulundu (Reuters)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve hükümetindeki bakanların tutumları göz önüne alındığında İsrail'in bu şartlara uyum sağlaması imkansız görünüyor. Bu da 1917 yılında ilan edilen Balfour Deklarasyonu’ndan bu yana İsrail'in kurulmasında tarihi bir sorumluluk taşıyan Londra'nın bu adımı atacağı anlamına geliyor.

Bu adımın özel bir önemi var, çünkü İngiltere, Fransa'dan sonra G7 üyeleri içinde Filistin devletini tanıyan ikinci ülke ve BM Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) beş daimi üyesi arasında dördüncü ülke olacak. Ayrıca, Batı'nın bu hamlesini ‘toplu bir hareket’ haline getirmesi açısından da özel bir öneme sahip. Ki Paris de bunu bekliyor.

Aralarında Avustralya, Kanada, Finlandiya, Fransa, Norveç, İspanya, Portekiz, İrlanda, Slovenya, Lüksemburg, Malta, Yeni Zelanda, İzlanda, San Marino ve Andorra’nın bulunduğu 15 batılı ülke tarafından yayınlanan ve Filistin devletinin tanınmasını talep eden ‘New York Konferansı Çağrısı’, Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noël Barrot'un ifadesiyle ‘deprem’ etkisi yarattı. Zira Batılı ülkeler ilk kez ‘toplu olarak’ böyle bir adım attılar.

Söz konusu ülkelerden biri olan Malta, Filistin’i tanıyacağını resmi olarak açıklarken Kanada ve Finlandiya, bu yönde hazırlıklarını sürdürüyor. Fransız kaynaklar, Portekiz'in de Filitin’i tanıma kararını açıklamaya hazır olduğunu belirttiler.

‘Çağrı’nın bir paragrafında şöyle deniyor:

“Bizler Filistin Devleti'ni tanımaya hazır olduğumuzu veya olumlu baktığımızı kabul ettik, ifade ettik veya ifade ediyoruz. Bu, iki devletli çözüme doğru atılmış temel bir adımdır. Henüz bunu yapmamış olan tüm ülkeleri bu çağrıya katılmaya davet ediyoruz.”

Ayrıca şu ifadeler de yer alıyor:

“Gazze’de yeniden yapılanma, Hamas'ın silahsızlandırılması ve Filistin yönetiminden çıkarılmasını sağlayacak bir yapı oluşturmak için çalışmaya kararlıyız.”

Diplomatik bulaşma

Söz konusu paragrafın ifadeleri, harekete geçme ve başkalarını da harekete geçmeye teşvik etme yönündeki toplu bir arzuyu yansıtmaktadır. Bugüne kadar 149 ülke Filistin’i tanıdı.

Fransız kaynaklar, Cumhurbaşkanı Macron'un birkaç gün önce Filistin’i tanıma kararını açıklamasının, birincisi tereddüt eden Avrupa ülkelerine baskı yapmak, ikincisi 21 Eylül'e kadar onlara yeterli zaman tanımak olmak üzere iki amacı olduğunu söylediler. 21 Eylül, New York'ta BM Genel Kurulu toplantılarının başlayacağı tarih ve zirvede kararın kesinleşmesi bekleniyor.

dfgthyuı
BM Genel Sekreteri, New York'ta düzenlenen İki Devletli Çözüm Konferansı sırasında Fransa Dışişleri Bakanı ile tokalaşırken (AFP)

Yol haritasının son paragrafı, konferansın en önemli hedefini özetliyor:

“Bu tarihi bir fırsat. Savaşı sona erdirmek, Filistin devletini kurmak ve her iki halk için barış ve onuru sağlamak için kararlı ve toplu bir şekilde harekete geçme zamanı geldi.”

Baskılara ve uyarılara rağmen

Konferansa 125 ülke, Avrupa Birliği (AB) ve Arap Birliği (AL) gibi birçok uluslararası ve bölgesel kuruluş ve en az 40 dışişleri bakanı katıldı. İsrail ve ABD'nin baskılarına rağmen konferansa geniş bir katılım vardı.

Tüm bu baskıların yanında Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un BM Genel Kurulu’nda düzenlenen ‘Başkanlar ve Liderler Haftası’nda Eylül ayında Filistin devletini resmen tanımayacağını açıklamasının ardından, Macron'u hedef alan bir iç kampanya başlarken bu girişimin Ortadoğu'daki olayların gidişatına ‘hiçbir etkisi olmayacağı’ empoze ediliyor. Ayrıca, hiçbir Avrupa veya Batı ülkesinin ona katılmayacağı için ‘diplomatik olarak dışlanacağı’ uyarısı yapılıyor.

dert
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron (AFP)

‘Şüpheciler’, iki devletli çözümü destekleyen ‘diplomatik-siyasi dinamizmin’ yeniden canlanmasını imkansız gördüler. Onlara göre bu çözüm, sadece siyasi ve sahadaki değişiklikler nedeniyle değil, aynı zamanda İsrail'in Filistin devletinin kurulmasını kökten reddetmesi nedeniyle de ‘geçmişte kalmış’ bir seçenek haline gelmişti.

İsrail parlamentosu Knesset geçtiğimiz yıl Filistin devletinin kurulmasını reddeden bir kararı oyladı. Geçtiğimiz hafta da 71 oyla hükümeti Batı Şeria'yı ilhak etmeye çağıran bir kararı kabul etti. Kısacası, şüpheciler iki devletli çözümü ‘bir hayal’ olarak gördüler.

İsrail, Filistin devletinin tanınmasını kınamaya devam etti. Bunu ‘Hamas ve terörizme ödül’ olarak değerlendiren İsrail, bunun Gazze'deki ‘barışçıl çözüm çabalarını’ ve ‘savaşı sona erdirme çabalarını’ baltalayacağını iddia etti.

Ancak bunların hiçbiri gerçekleşmediği gibi bir de tam tersi oldu.

Riyad ve Paris, uzun süredir ortada olmayan ‘iki devletli çözümü’ yeniden canlandırma çabalarında başarılı oldular.

Sadece iki gün içinde, dünya ülkelerinin üçte ikisi, sekiz adet Arap ve uluslararası çift başkanlı çalışma grubunun haftalarca süren çabalarıyla hazırlanan ‘yol haritasına’ odaklandı. Bu gruplar, çatışmaya son verilmesi ve güvenlik, ekonomi ve insani açıdan entegre bir Ortadoğu'ya doğru ilerlenmesi konusunda genel, kapsamlı ve pratik öneriler hazırlamak için yoğun bir şekilde çalıştı.

Bu durum, konferansın sona ermesiyle birlikte salı günü yayınlanan 7 sayfalık sonuç bildirgesinde de öne çıktı.

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, belgenin siyasi, güvenlik, ekonomik, insani, hukuki ve stratejik anlatı eksenlerini kapsayan kapsamlı öneriler içerdiğini ve iki devletli çözümü uygulamak ve herkes için barış ve güvenliği sağlamak için entegre ve uygulanabilir bir çerçeve oluşturduğunu söyledi.

Bakan Prens Ferhan, BM 79. Genel Kurulu oturumu sona ermeden önce sonuç bildirgesinin desteklenmesi ve bunun New York'taki Suudi Arabistan ve Fransa misyonlarına bildirilmesi çağrısında bulundu.