Filistinli aileleri ayıran yasaya 50 bin itiraz

Filistinli ailelerin birleşmesini engelleyen İsrail vatandaşlık yasasına karşı Haziran 2021’de Knesset genel merkezinin önünde düzenlenen bir gösteri (AFP)
Filistinli ailelerin birleşmesini engelleyen İsrail vatandaşlık yasasına karşı Haziran 2021’de Knesset genel merkezinin önünde düzenlenen bir gösteri (AFP)
TT

Filistinli aileleri ayıran yasaya 50 bin itiraz

Filistinli ailelerin birleşmesini engelleyen İsrail vatandaşlık yasasına karşı Haziran 2021’de Knesset genel merkezinin önünde düzenlenen bir gösteri (AFP)
Filistinli ailelerin birleşmesini engelleyen İsrail vatandaşlık yasasına karşı Haziran 2021’de Knesset genel merkezinin önünde düzenlenen bir gösteri (AFP)

Hükümet koalisyonu ortaklarından sol görüşlü Meretz Partisi, muhalefet yöntemine başvurarak binlerce Filistinli ailenin birleşmesini engelleyen yasaya 50 bin itiraz sundu. İslami hareketin önderlik ettiği Birleşik Arap Listesi de yasayı ‘tahammül edilemez bir ırkçı yasa’ olarak nitelendirdi.
8 Mart’ta Knesset’teki Dışişleri ve Güvenlik Komitesi, yasa hükümlerinin ayrıntılarının görüşülmesi sırasında gergin bir oturuma tanık oldu. Meretz milletvekilleri, yasa için “Her dürüst insanı İsrail hukuk kitaplarındaki varlığından utandıran utanç verici bir ırkçı yasa” nitelendirmesinde bulundu.
Knesset’teki İslami Hareket Milletvekili Velid Taha, yasanın, onunla yaşanması mümkün olmayan ‘korkunç bir yasa’ olduğunu söylerken, konunun bir güvenlik sorunu olarak gündeme getirilmesini ise kabul etmedi. Taha, “Filistinli oldukları için çocukları da etkileyen bir yasayla karşı karşıyayız. Bugün İsrail, insan hakları bahanesiyle Ukrayna halkıyla ilgileniyor. Ama diğer yandan Filistinli çocuklara Filistinli oldukları için her türlü baskıyı uyguluyor” ifadelerini kullandı. Velid Taha, “Yasa, insanları dikkate almıyor. Kapsamındaki temel fikirler, insanların kimi sevip kiminle evleneceğine karar veren müdahaleci ve insanlık dışı bir ilkeye dayanıyor” diyerek, dünyanın hiçbir ülkesinde de bu yasaya benzer bir yasanın mevcut olmadığını vurguladı.
Bu tavır, Arap Muhalefet Partileri Birleşik Listesi’nin parlamento bloğu başkanı Milletvekili Ahmed et-Tibi tarafından övgüyle karşılandı. Meretz ve Birleşik Liste milletvekillerinin bu yasaya dair ‘tehlikeli’ nitelendirmesine katıldığını belirten Tibi, “Aramızdaki fark, biz diyoruz ve yapıyoruz. Bu barbar yasayı devirmek istiyoruz. Durum karşısında ciddiyseniz, bizim yanımızda bu yasaya karşı oy verin” dedi. Bir Likud temsilcisi ise Meretz ve Birleşik Liste’ye saldırırken, onları Yahudi vatandaşlarının hayatlarını hiçe saymakla suçladı. Temsilci, “Bu yasa, masum Yahudilerin öldürülmesini önlemek için geldi. İsrail’e yönelik eylemlerin çoğunun, yeniden birleşmeden nasibini almış ailelerden gelen Filistinlilerce gerçekleştirildiği kanıtlanmıştır” şeklinde konuştu.
Knesset’in geçen ay aile birleşimini yasaklayan ve aile birleşimi izinlerini engellemek için ciddi kısıtlamalar getiren bir yasayı onayladığı biliniyor. Hem hükümetten hem de hem de muhalefetten sağcı temsilciler tarafından kabul edilen yeni taslakta, İsrail’deki Arap vatandaşlarından (48 Filistinlileri) ya da diğer Filistinliler veya Araplardan (Ürdün’den, Mısır’dan, Fas’tan ve diğer ülkelerden olan) oluşan karma bir yapıya sahip binlerce Filistinli aile mağdur ediliyor. Öyle ki bugün İsrail siyaseti yüzünden aileler parçalanıyor ve bir baba yıllarca çocukları ve karısıyla görüşemiyor. Geçici izinler alan binlerce Filistinli, yerinden hareket edemiyor, çalışamıyor, sağlık ve diğer hizmetlerden yararlanamıyor.
İsrail İçişleri Bakanı Ayelet Şaked, Yamina (Yeni Sağ) Partisi'nin lideri Naftali Bennett ve Adalet Bakanı Gideon Saar başkanlığındaki Yeni Umut Partisi ile ‘yasayı ikinci ve üçüncü okumalarda yürürlüğe geçirmekte’ ısrar ediyor. Bu durumsa, yasayı ırkçı bir yasa olarak gören liberal ve sol partilerin ve İslami Hareket’in milletvekillerini rahatsız ediyor.
8 Mart Salı günü Knesset üyesi Velid Taha, partisinin (Birleşik Liste’nin dört üyesi) yasayı ‘ırkçı ve demokratik olmayan bir yasa’ olarak nitelendirdiğini ve yasanın yürürlüğe geçilmesine karşı oy kullanacaklarını açıkladı. Meretz Partisi’nin yasaya yönelik itirazlarına destek verdiğini söyleyen Taha, parti temsilcilerinin de yasaya karşı yapılan 50 bin itiraz hususunda yarım dakika konuşması çağrısı yaptı. Bu, 17 gün boyunca Knesset kürsüsünde kalacakları anlamına geliyor. Meretz ise blok temsilcilerinin her itiraz için toplam 104 gün olmak üzere 3 dakika konuşmasını talep etmişti. İki parti, hükümet koalisyonundaki sağ partilerin kendileriyle ortaklığa saygı duymamaları dolayısıyla, ‘muhalefet yöntemlerini’ takip etmek zorunda kaldıklarını vurguladı.
Söz konusu yasa, vatandaşlık yasası olarak isimlendiriyor. 2000 yılındaki ikinci intifada sırasında, İsrail ikameti taşıyan Batı Şeria ve Gazze Şeridi Filistinlilerinin cezalandırılması için güvenlik servislerinin tavsiyesi üzerine ele alındı. İsrail’deki Arap Azınlık Hakları Hukuk Merkezi bu yasayı ırkçı, demokratik olmayan ve insanlık dışı bir yasa olarak değerlendiriyor zira Filistin vatandaşı biri ile evlenen ve 1967’de İsrail tarafından işgal edilen bölgelerden (Batı Şeria ve Gazze Şeridi) olan bir kişiye vatandaşlık verilmesini yasaklıyor.
Ariel Şaron kendi yönetimi zamanında, İsrail vatandaşı Araplarla (48 Filistinlileri) evlenen Filistinlilere ve diğer Araplara (Mısır, Ürdün, Fas ve diğerleri) ikamet izni verilmesine son vermek amacıyla, söz konusu kişilerin vatandaşlık almasını, Filistinli mültecilerin bölgeye geri dönüşü için gizli bir çalışma olarak değerlendirdi. Bu sebeple vatandaşlık verilmesi sınırladı ve aile birleşimi taleplerinin reddetti. Yargıtay tarafından karşı çıkıldığı için kanunda geçici bazı değişiklik yapıldı. Yasa ilk kez ilk 2003’te kabul edildi ve sonrasında geçerliliği her yıl uzatıldı.
Arap ve sol muhalefetine rağmen İsrail hükümeti, on binlerce Filistinli ailenin birleşmesini engelleyen Vatandaşlık Kanunu’nu onayladı. Hükümet ortağı partiler kendi milletvekillerine ve bakanlarına yasa hakkında oy kullanma özgürlüğü verdi. Projenin kaderi, koalisyonu dağıtmak ve Naftali Bennett hükümetini devirmek için yasadan yararlanmayı planlayan muhalefetteki sağ partilerin elinde.
İsrail İçişleri Bakanı Ayelet Shaked, Bennett’in desteğiyle özellikle de sol çizgideki Meretz Partisi, İşçi Partisi’nin ve 1948 İslami Hareketi’ne bağlı Birleşik Arap Listesi’nin bazı milletvekilleri ve bakanları olmak üzere yasaya karşı çıkan müttefiklerini atlatmak üzere bir hileye başvurdu. Yasanın, Knesset’te (İsrail parlamentosu) tartışılmasından bu yana Shaked, bu yasanın en kötü versiyonu olarak kabul edilen, radikal sağcı Dinci Siyonizm Bloku’ndan Simcha Rotem tarafından bu konuda sunulan bir yasa tasarısını desteklemeye yöneldi.
Tasarı, yakın zamanda oylanmak üzere Knesset’e sunulacak. Shaked, koalisyondaki müttefiklerinin muhalefetini görmezden gelerek, sosyal medya organlarında “100’den fazla Knesset üyesi, devletin güvenliğini ve Yahudi kimliğini korumada önemli olan bu yasayı destekliyor” ifadelerine yer verdi.
Meretz lideri Nitzan Horowitz ise, “Ayelet Shaked ve koalisyon hükümetindeki bazı kaynaklar, ‘hükümetin kurulmasına neden olan temel kavramların kırılması ve muhalefetin sesiyle bu aptal kanunun çıkarılması’ olan yapılamayacak bir şeyi yapmak istiyorlar” dedi.
Horowitz, bu konuyu “son derece tehlikeli bir yol’ olarak nitelendirirken, hükümetteki ortaklarına da şu mesajı gönderdi: “Bu, çok kaygan bir eğimdir ve tepkimizin şiddetli ve acı verici olması normaldir”. Aynı şekilde yetkili, “Ben bu koalisyonu ve bu önemli hükümeti istiyorum. Ama anlaşmalara karşı çıkanlar bilsin ki bunun bir bedeli olacak” şeklinde konuştu.
Öte yandan 1948 İslami Hareketi Milletvekili Velid Taha, “Irkçı vatandaşlık yasasına iki nüsha halinde oy verme özgürlüğü, önerilen her yasaya tam olarak oy verme özgürlüğü anlamına gelir” diyerek, bu durumu koalisyonu dağıtma tehdidi olarak nitelendirdi.
2003 tarihli Vatandaşlık ve İsrail’e Giriş Yasası’nın, İsraillilerle evli Filistinlilerin daimî ikamet izni almasını esasen engellemesi dikkat çekici bir mesele. Yasa kapsamında daha sonra iki tür oturma izni hususunda istisnalar yapıldı. Yasa, ilk sunulduğu günden bu yana oldukça tartışmalı ve hak grupları, Gazze ve Batı Şeria’da yaşayan Filistinlilerle ve İsrail vatandaşı Filistinlilere karşı ayrımcılık yapıldığını söylüyor.
Yüksek Mahkeme, uzun süren bir hukuk mücadelesinin ardından 2012 yılında 5’e karşılık 6 çoğunlukla aldığı bir kararla yasayı onadı. Rotem’in önerisi, yasayı kötüden beter haline getirdi. Zira öneri, aile birleşimi yasağının, her yıl geçerliliğini uzatmaya gerek kalmaksızın kalıcı olarak tesis edilmesini şart koşuyor. Yasa karşıtları, hükümetin adımının iktidar sağ ile muhalefet sağı arasında Araplara ve sola karşı gizli bir anlaşma oluşturduğundan korkuyor.
Hükümet oturumu ve oylama süreci, 6 Şubat’ta İçişleri Bakanı’nın koalisyon taahhütlerine uymadığını söyleyen birçok bakanın sözlü tartışmalarına ve eleştirilerine sahne oldu. Söz konusu bakanlar, hükümet koalisyonuna katılan bazı araçların talepleriyle çelişecek şekilde aile birleşmesini önleyen bir yasanın çıkarılmasında ısrar ediyor.
Bakan Shaked’e hitap eden Sağlık Bakanı Nitzan Horowitz, “Bu ırkçı bir yasadır, uluslararası anlaşmaları ve sözleşmeleri ihlal etmektedir. Bunu kabul etmeyeceğiz. Bu yasanın sonuçları olacak. Hükümet koalisyonunu tehlikeye atıyorsunuz” dedi.
Ayelet Shaked, bu yasanın mevcut durumu yansıttığını ve 18 yıldır yürürlükte olan koşulların dışına çıkmadığını savunurken, yasanın son aylarda yürürlükte olmaması nedeniyle İçişleri Bakanlığı’ndaki tüm aile birleşimi taleplerinin dondurulduğunu söyledi.
Shaked, “Başsavcılıkla koordineli şekilde 50 yaş üstü bin 600 kişi olduğunu belirterek Yüksek Mahkeme’ye yanıt verdim. Aile birliği amacıyla Şin Bet güvenlik servisinin onayı ile onları ve dosyalarını kontrol etmeye başladık” dedi.
İsrail hükümeti, Filistin Yönetimi ile yaptığı anlaşma kapsamında (10 bini Batı Şeria’da ve 3 bin 500’ü Gazze Şeridi’nde) 13 bin 500 aile birleşimi izni verdi. Bu yasaya rağmen, 40 bine yakın insan, sorununa çözüm beklerken, hala çocukları ve aileleriyle görüşemiyor.

Kadınlarda yaş sınırı 25
İsrail Vatandaşlık Kanunu’nda aile birliğini yasaklayan madde 2003 yılında çıkarıldı. Yasanın geçerlilik süresi her yıl Knesset genel kurulu tarafından uzatıldı. Mevcut hükümet, beş ay önce yapılan oylamada uzatma lehine çoğunluk sağlamayı başaramadı. Buna rağmen Adalet Bakanı Ayelet Shaked, binlerce aile birleştirme talebine sanki kanun hâlâ yürürlükteymiş gibi yanıt vermeye devam etti. Bu da Shaked'in bu konudaki kararlarının hukuka aykırı olduğu anlamına geliyor. Shaked, yasayı pazar günü Knesset Bakanlar Yasama Komitesi'ne sundu. Ancak hükümet koalisyonu içinden Meretz partisi ve Birleşik Arap Listesi itirazının yanı sıra sağ muhalefet partileri ve Ortak Arap Listesi Bloku’nun muhalefetine rağmen yasa onaylanmış oldu.
Aile birleşimini önlemeye yönelik değişiklik, Batı Şeria veya Gazze Şeridi'nden İsrail vatandaşı Filistinlilerle evli olan Batı Şerialı Filistinlilere vatandaşlık veya oturma izni verilmesini önlemeyi amaçlıyor. Sözkonusu yasa ayrıca 35 yaşın altındaki Filistinli erkekler ve 25 yaşın altındaki Filistinli kadınların aile birleşimi için başvuruda bulunmasını engelliyor.

2 milyon İsrailli Arap var
Ülke nüfusunun 9 milyona ulaştığı İsrail’de nüfusun yaklaşık 2 milyonunun "İsrailli Araplar" olarak tanımlanan İsrail vatandaşı Filistinlilerden oluştuğu belirtiliyor.
İsrail vatandaşı Filistinliler ülke nüfusunun yüzde 20'sine tekabül ediyor. Tel Aviv rejiminin "İsrailli Araplar" olarak tanımladığı vatandaşlar, 1948'deki savaş ve sonrasında yaşanan işgale rağmen yurtlarında kalarak İsrail vatandaşı olan Filistinlilerden oluşuyor. Bu nüfusun dışında kalan ve İsrail vatandaşı olmayan Filistinliler ise Gazze ve Batı Şeria’da yaşıyor.



Unutulmuş Ukrayna savaşı daha tehlikeli ve zor olandır

23 Kasım'da İstanbul'un Beyoğlu ilçesinde Rusya-Ukrayna savaşına karşı düzenlenen bir gösteri (AFP)
23 Kasım'da İstanbul'un Beyoğlu ilçesinde Rusya-Ukrayna savaşına karşı düzenlenen bir gösteri (AFP)
TT

Unutulmuş Ukrayna savaşı daha tehlikeli ve zor olandır

23 Kasım'da İstanbul'un Beyoğlu ilçesinde Rusya-Ukrayna savaşına karşı düzenlenen bir gösteri (AFP)
23 Kasım'da İstanbul'un Beyoğlu ilçesinde Rusya-Ukrayna savaşına karşı düzenlenen bir gösteri (AFP)

Refik Huri

Ukrayna savaşı, bazen unutulmuş bir savaş gibi görünse de Gazze ve Lübnan’daki savaştan ve İran'ın başını çektiği tüm “direniş ekseninden” çok daha tehlikelidir. Burada Ortadoğu için yeni bir sahne ya da büyüklerin onayladığı bir bölgesel güvenlik sistemine götürecek beklentiler olmaksızın çok fazla gürültü, slogan ve yıkım var. Gazze, savaş bitmeden sona erdi ve kimse onu yönetmeye hazır değil. Önceki “statüko”nun geri gelmesi yönündeki bahisler arasında, herhangi bir siyasi sempati olmaksızın ya da herhangi bir ülke İsrail ile ilişkilerinin gidişatında herhangi bir değişikliğe gitmeden Lübnan neredeyse tamamen yerle bir oldu. Ama Ukrayna'da oyun daha büyük.

Bu, kıtalararası balistik füzelerle ve Rusya'nın nükleer tehdidinin eşiğinde yürütülen bir savaş. Avrupa'yı kontrol etme ve yeni bir çok taraflı dünya düzeni kurma konusunda belirleyici bir savaş. Hayati bir jeopolitik ve stratejik konum ile bağlantıyı sağlama veya koparma savaşı. Zira Başkan Carter döneminde Ulusal Güvenlik Danışmanı olan Profesör Zbigniew Brzezinski'nin tekrarladığı gibi, “Ukrayna olmadan Rusya'nın imparatorluk olmaktan çıktığı” tarihsel bir gerçektir. Tıpkı Batı'nın, Moskova'nın bir imparatorluk olmasını engellemek için Ukrayna'yı Rusya'dan uzaklaştırmakta ısrar etmesi gibi, Başkan Putin de imparatorluğu kurmak için Ukrayna'yı geri almakta ısrar etti. Eski Almanya Şansölyesi Angela Merkel, başından beri bunu fark etmişti ve bunun nedenle anılarında Putin'i kızdırmamak için Ukrayna'nın NATO'ya katılımını ertelemeye çalıştığını söylüyor. Sovyetler Birliği ile Batı arasındaki Soğuk Savaş'ın sona ermesinden yıllar sonra, Rusya ile Batı arasında sıcak bir vekâlet savaşının yaşanması da bu nedenle kaçınılmaz.

ABD ile Çin arasında, Çin'in Tayvan'ı zorla ilhak etmeye karar vermesi durumunda daha da kızışabilecek soğuk savaşın kaçınılmazlığı da buradan kaynaklanıyor. Sahne her şeyi anlatıyor; ABD dünyanın zirvesinde endişeli ve gergin iken, Çin zirveye ulaştıktan sonra kendinden emin ve sakin. Rusya, korkutan ve korkan rolünde seferberlik halinde. NATO'nun kapısına kadar genişlemesinden korkuyor ve NATO'nun Ukrayna'yı kabul etmeyi düşünmesini engellemek için aceleyle savaşa girerek korkutuyor.

ABD, tüm uyarılara rağmen güçlünün yükselen güçten korkmasını simgeleyen “Thucydides” tuzağına düştü. Tarihçilere göre bu, Atina ile Sparta arasında yaşananların bir örneğidir. Güçlü Atina Sparta'nın artan gücünden korktuğu için kendisine savaş açmıştı. Ancak Çin, her ne kadar daha büyük, daha geniş bir tuzağa hazırlanıyor olsa da bu tuzağa düşmemeye çalışıyor.

Biden yönetimi Çin ile ilişkileri üç şekilde özetliyor: rekabet, husumet ve iş birliği. Trump yönetimi ise daha büyük bir şeyden söz ediyor. Başkan Şi Cinping iş birliği arzusunu kullanıyor ancak pratikte “dünyayı yeniden oluşturmak, Batı değerlerini uluslararası kurumlardan kovmak ve doları tahtından indirmek” istiyor. Stanford Üniversitesi'nden ve “Çin'e Göre Dünya” kitabı yazarının Elizabeth Economy’nin söylediğine göre, Şi ayrıca, “Kuşak ve Yol, küresel büyüme, küresel güvenlik ve küresel medeniyet” programlarını gerçekleştirmek için uluslararası uzlaşma çağrısında bulunuyor. Bu ise kısaca, sadece çok kutuplu bir sistemden ibaret olmayan yeni bir dünya düzenidir.

Ancak ABD'de ve tabii ki Avrupa'da, Çin ile anlaşmayı savunanlar da az değil. G7 ve G20 arasında ABD ve Çin’den oluşan “G2” fikrini öne sürenler var. Nitekim tarihçi Adam Tur, “Çin'in tarihsel yükselişine uyum” çağrısında bulundu. Siyaset bilimci Graham Allison, “Asya'daki Çin etkisinin” kabul edilmesi çağrısında bulundu. Ancak olumsuz dalga da artıyor. Tufts Üniversitesi'nde siyaset bilimi profesörü Michael Buckley, “hayati çıkarların çatıştığına ve iki ülkenin sistemlerinde bunun güçlü köklere sahip olduğuna, güç dengesinde büyük bir değişiklik olmadan düşmanlığın azaltılamayacağına, düşmanlığın iki tarafın birbirini yanlış anlamasından değil, birbirini iyi tanımasından kaynaklandığına” inanıyor. Dahası eski ulusal güvenlik danışman yardımcısı Matt Pottinger ve eski kongre üyesi Mike Gallagher Çin ile rekabeti yönetmeyi reddedip, Pekin ile çatışmacı bir söylem ve böylece “rekabeti kazanmayı” talep ediyorlar.

Şi’ye gelince Çin'in yükselişte, ABD'nin ise düşüşte olduğuna inanıyor. Çin Komünist Partisi'nin 2021 yılında yayınlanan “100 Yıllık Resmi Tarihçe”sinde şu ifadelere yer verildi: “Çin, dünya sahnesinde merkeze eskisinden daha yakın. Kendi doğuşuna hiçbir zaman bugün olduğundan daha yakın olmamıştı.”  Şi'nin istediği, Çin ile savaşın üzerinde çok fazla duman görmek isteyen ABD ile “dumansız bir savaş” kazanmaktır. Gerçek şu ki her zaman soğuk savaş zihniyetinden uzaklaşma çağrısında bulunan Çin, ABD’ye karşı bir soğuk savaş başlattı. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia'dan aktardığı analize göre ABD'ye karşı koymak ve dünyadaki Amerikan hegemonyasını zayıflatmak için Rusya ile “sınırsız ortaklık” kurmayı tercih etti. Her ne kadar Çin, Kuşak ve Yol çerçevesinde yüzden fazla ülke ile anlaşmalar imzalamış olsa da Pew Vakfı'nın 2023 yılında tüm kıtalardan 24 ülkede yaptığı kamuoyu yoklaması, katılımcıların yüzde 22'sinin Çin'i tercih ettiğini, yüzde 60'ının ise ABD'ye olumlu baktığını ortaya koydu.

Oyun ikili bir oyun değil, üçlü bir oyun; Çin ve Rusya, ABD'ye karşı. Sıcak arena Ukrayna savaşı nedeniyle Avrupa, Gazze ve Lübnan savaşları nedeniyle de Ortadoğu ise ekonomik ve jeopolitik rekabetin soğuk arenası, Küresel Güney olarak adlandırılan bölgedir. Ama bu, Hindistan, Güney Afrika, Brezilya ve Endonezya gibi rolleri olan büyük ülkeleri içerdiğinden coğrafi olarak tamamen güneyli değil. Aynı zamanda İran, Türkiye ve İsrail gibi rolleri olan bölge ülkelerini de içeriyor.

Hiç kimse bir soğuk savaşı tamamen kazanamaz. İlk soğuk savaş bile bir ölü ve bir yaralı ile sona erdi. Zafer coşkusu ve “tarihin sonu” konuşmalarının ardından yaşanan olayların da doğruladığı gibi, ölen Sovyetler Birliği, yaralı ise ABD’deydi.

*Bu analiz Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia'dan çevrilmiştir.