İran ve Esed rejimi ‘İsrail’e saldırı’ tehdidinde bulundu

İran, İsrail’i Suriye’deki hava saldırısında iki Devrim Muhafızı’nı öldürmenin ‘bedelini ödemekle’ tehdit etti

Geçtiğimiz Pazartesi günü Şam yakınlarındaki İsrail’in düzenlediği hava operasyonu (Reuters)
Geçtiğimiz Pazartesi günü Şam yakınlarındaki İsrail’in düzenlediği hava operasyonu (Reuters)
TT

İran ve Esed rejimi ‘İsrail’e saldırı’ tehdidinde bulundu

Geçtiğimiz Pazartesi günü Şam yakınlarındaki İsrail’in düzenlediği hava operasyonu (Reuters)
Geçtiğimiz Pazartesi günü Şam yakınlarındaki İsrail’in düzenlediği hava operasyonu (Reuters)

İran, İsrail’in Suriye’ye düzenlediği ve aralarında iki Devrim Muhafızı’nın da bulunduğu dört kişinin hayatını kaybettiği hava operasyonunun ardından misilleme yapacağını açıklamasından sonra Tel Aviv yönetimi ‘beklemede’ olduğunu duyurdu.
Esed rejimine bağlı medya, geçtiğimiz Pazartesi İsrail'in Şam yakınlarına düzenlediği saldırıda hayatını kaybeden iki kişiyi sivil olarak tanımlarken, Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR) ise ölenler arasında İran’a bağlı milisler olduğunu açıkladı.
SOHR, saldırıda ölenlerin Kudüs Tugayları'na bağlı olduğunu, altı milisin de yaralandığını aktarmıştı.
İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Said Hatipzade de bölgedeki güçlerin direncinin ana amaçları olduğunu kaydederek bu tür saldırılardan İsrail'in sorumlu tutulacağını belirtti.
İran Devrim Muhafızları’na ait internet sitesi Sepah News, hayatını kaybedenlerin İran Devrim Muhafızları komutanlarından Albay Murtaza Saidnejad ve Albay İhsan Kerbelayipur olduğunu bildirerek, İsrail’in “bu suçun bedelini ödeyeceğini” kaydetti.
SOHR, Pazartesi günkü saldırının İsrail'in yıl başından bu yana düzenlediği yedinci operasyon olduğunu ve Şam havaalanı yakınlarındaki silah ve cephane deposu hedefte olduğunu açıkladı. İsrail, Suriye'deki hava saldırıları hakkında çok fazla açıklama yapmazken, 2011'deki iç savaşın başlamasından bu yana yüzlerce saldırı gerçekleştirdi.
İran, çatışma sırasında Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ın en destekleyici oldu. Suriye ordusu ve İran destekli binlerce militan, Rus hava kuvvetleri tarafından desteklenen Suriye muhalefetiyle savaşıyor.
İsrail merkezli Walla internet sitesinden aktardığı habere göre, İsrail tarafı "İran'ın iki Devrim Muhafızının öldürülmesine karşılık verme kararlılığını" seziyor.
İsrail ordusu, Suriye sınırındaki Demir Kubbe hava savunma sistemlerini işleten birimlerin teyakkuz halinde olduğunu ve İsrail ordusunun Suriye'den İsrail bölgelerine olası bir füze saldırısına hazırlandığını bildirdi.
İran, en son  Nisan 2018’de İsrail'in Suriye' Humus'un doğusundaki T4 havaalanına düzenlenen bir saldırıda yedi korumanın öldürüldüğü kabul etmişti.
Olaydan bir ay sonra İran, Suriye'de kendisine sadık silahlı milisler tarafından İsrail mevzilerine ateşlenen bir füze saldırısıyla karşılık verdi.
Kudüs Gücü Telegram kanalında, İran'ın "2018'de 7 İran kuvvetini öldüren bir İsrail saldırısının ardından misillemede bulunduğunu" bildirdi.
İran Devrim Muhafızları’na resmi bağlı olmayan bu kanal, Tahran’ın o dönemki tepkisinin işgal altındaki Golan Tepeleri’nde İsrail’e ait bir üssün elli füzeyle bombaladığını kaydetti. Ayrıca, İsraillilerin "(Kudüs Gücü) füze saldırısının ardından tüm üssü kuşattığını ve uğradıkları zararı örtmek için sessiz kaldıkları” bildirildi. Bu bağlamda, İsrailli uzmanlar, o dönem Suriye'den İsrail üslerine 50 füze atılmasının, gözlemcileri şaşırtan eşi görülmemiş bir olay olduğunu kabul etmişti.
Öte yandan resmi olmayan Suriye kaynaklarına atıfta bulunan Telegram kanalı, İran ve Suriye’nin saldırıya karşılık vermek için ortak operasyon düzenlemeye karar verdiğini aktardı. Birleşmiş Milletler (BM) savaş suçları müfettişleri ise dün, ABD'yi, Suriye'deki ABD hava saldırılarının neden olduğu sivil kayıplar hakkında kapsamlı soruşturmalar yürütmeye ve herhangi bir ihlalden sorumlu olanların sorumlu tutulmasını sağlamaya çağırdı.
 BM Soruşturma Komisyonu, “ABD'ye ve tüm taraflara sivil kayıpların karıştığı olaylara ilişkin güvenilir, bağımsız ve tarafsız soruşturmalar yürütmeleri tavsiyesi" yayınladı. Komite, Washington'u ihlallerden sorumlu olanlar için hesap verebilirliği sağlamaya ve bulgularını yayınlamaya davet etti.
Geçtiğimiz Kasım ayında Pentagon, Savunma Bakanı Lloyd Austin’in, Suriye'nin Bağuz kasabasına düzenlenen ve sivil kayıplara neden olan 2019 hava saldırısının gözden geçirilmesini emrettiğini açıkladı.
New York Times, saldırının DEAŞ'a karşı mücadele sırasında 64 kadar kadın ve çocuğu öldürdüğünü ve bunun bir savaş suçu olduğunu aktardı.
Bağımsız uzmanlar, mal kıtlığı ve enflasyondan muzdarip siviller üzerindeki etkilerini azaltmak için Batı'nın Suriye'ye yönelik yaptırımlarının hafifletilmesi çağrısında bulundu.



Reisi'nin yokluğunun ardından İran

Reisi'nin ardından İran, iktidarın muhalefete "Allah ile savaştığı" temelinde bir darbe indirmesini sağlamak için Humeyni ideolojisini yoğunlaştırmaya yönelecek (AFP)
Reisi'nin ardından İran, iktidarın muhalefete "Allah ile savaştığı" temelinde bir darbe indirmesini sağlamak için Humeyni ideolojisini yoğunlaştırmaya yönelecek (AFP)
TT

Reisi'nin yokluğunun ardından İran

Reisi'nin ardından İran, iktidarın muhalefete "Allah ile savaştığı" temelinde bir darbe indirmesini sağlamak için Humeyni ideolojisini yoğunlaştırmaya yönelecek (AFP)
Reisi'nin ardından İran, iktidarın muhalefete "Allah ile savaştığı" temelinde bir darbe indirmesini sağlamak için Humeyni ideolojisini yoğunlaştırmaya yönelecek (AFP)

Velid Fares

İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin, Dışişleri Bakanı ile birlikte helikopter kazasında hayatını kaybettiğini duyuran açıklamanın mürekkebi kurumadan, ölümünden kimin sorumlu olduğuna dair anlatılar başladı. Helikopterin zorunlu inişi gerçekten teknik nedenlerden mi kaynaklanıyordu, yoksa birisi motora sabotaj mı yapmıştı?

Haberlerin çoğu, teknik bir arızanın bir felakete dönüşen bu zorunlu inişe yol açtığı sonucuna varıyor. Ancak pek çok soru hâlâ soruluyor ve bunlar arasında şunlar da var; bu helikopter nasıl düştü, Cumhurbaşkanına eşlik eden iki helikopterden ikisi de neden zorunlu iniş alanına bakmadan yolculuklarına devam ettiler? Bazıları, kötü hava koşullarına rağmen kışın bile bu koridorun sürekli uçak ve helikopterler tarafından kullanıldığını söylüyorlar. Dolayısıyla ya bu olay benzersiz ya da olayların seyrini bu yöne iten yıkıcı bir el var.

Nihai raporların sonuçları ne olursa olsun, bu durum, İran rejimi içindeki kanatlar arasındaki güç tartışması çerçevesine giriyor. Bu kanatların ilki ölen Cumhurbaşkanı’nın devlet başkanı konumundayken başını çektiği kanattır. Kaynaklara göre Reisi, başkanlığını yaptığı devlet kurumlarının daha yetkili olması için çalışıyordu. Diğer kanat ise Dini Lider'in kanadı ve yüksek Humeyni otoritesi onun elinde. Yeni cumhurbaşkanlığı seçiminin tarihi yaklaşırken kanatlar arasındaki mücadele yoğunlaşmıştı ve Hamaney'in ölümüyle yerine geçecek yeni ismin bulunması için çalışmalar yapılıyordu. Bilgiler, Humeyni Otoritesinin başındaki ismin, yerine oğlu Mücteba Hamaney'i önerdiğini söylüyor. Ancak diğer kaynaklar, Reisi'nin Veliyyi Fakih’in halefi olmaya hazırlandığını, bunun da iki kanat arasında çatışmaya yol açtığını söylüyorlar.

Anlaşmazlık konularından biri de 2014'ten bu yana Batı'dan, özellikle de ABD'den aktarılan ve on milyarlarca dolar olduğu tahmin edilen paranın kontrolü. Bu büyük meblağlar doğal olarak hükümet, bürokrasi, güvenlik kurumları, bankalar ve sahayı kontrol eden milisler arasında büyük çatışmalara yol açıyor. Cumhurbaşkanlığı ve Genel Rehberlik makamları arasındaki çatışma, bir yandan rejimin gücünü güvence altına alan bu fonlar üzerindeki kontrolün niteliği, diğer yandan da rejimin dört Arap ülkesinde ve Filistin topraklarındaki Humeynici ve müttefik milislerle olan organik bağıyla ilgili derin farklılıkların bir sonucu olabilir.

Peki, Reisi’nin sahneden ayrılmasından sonra şimdi ne olacak?

En yakın ihtimal, kurumlardaki ve devletteki destekçilerinin zayıflatılması ve yerine Rehber’i çevreleyen dar çevrenin parçası olacak, yeni bir cumhurbaşkanının getirilmesidir. Böylece cumhurbaşkanlığı makamı yakın gelecekte Dini Lider’in halefi için hazırlanmış olacak. Bu durumda, İran'daki bu dramatik değişimlerin iç, bölgesel ve uluslararası arenadaki sonuçları nelerdir?

İran içinde, yoğun halk tepkisinden ve Tahran ile diğer şehirlerde gerçekleşen kutlamalardan, Reisi'nin ölümünün, muhalefetin bir bütün olarak rejimin varlığını reddetmesi, bir otorite boşluğu veya en azından otoritenin kanatları arasında bir çekişme olduğu temelinde otoriteye karşı yeniden protesto çağrısı yapması için yeni bir kapı açabilir. Bu elbette rejimi, uluslararası kamuoyunu sahayı kesin olarak kontrol ettiğine ikna etmek için büyük bir baskıda bulunmaya itecektir.

Bölgesel düzeyde bazı hükümetler, Tahran’daki yeni hükümet ve yönetim ile ilişkilere hazırlık olarak Hamaney'in otoritesini yeniden tanıdı. Bunların arasında devletlerin içişlerine karışmama anlaşması imzalayan ülkelerin yanı sıra, durumu izleyen ve yeni rejimin istikrarlı bir yönde gelişimini görene kadar harekete geçmeyecek Arap Körfez ülkeleri de var.

Uluslararası düzeyde, bazı Avrupa hükümetlerinin, İran liderliğine Avrupa, AB ve Tahran arasındaki mevcut anlaşmalara saygı duyulacağı konusunda güvence vermek amacıyla, Dini Lider’e sempatilerini ifade etmekte hızlı davrandıklarını gördük. Bu, İran'da en yüksek ve derin Avrupa çıkarlarına sahip olanlar için normaldir ve şu ana kadar rejimi değiştirmeye çalışan tüm İran muhalefetlerinden daha güçlüdür.

ABD'ye gelince, Dışişleri Bakanlığı, İran hükümetinin koşullarındaki değişikliğe rağmen kendisi ile diplomatik ilişkiler kurmadan, İran yönetimine sakin bir dille başsağlığı diledi. Çünkü yönetim Kongre'de her iki partiden de cumhurbaşkanı kim olursa olsun bu rejimle ilişki kurmak istemeyen bir çoğunluğun bulunduğunu çok iyi biliyor. Başkanlık seçimi kampanyası sırasında muhalefetin yönetime yönelik eleştirilerini yoğunlaştırdığı ve muhalefetin ABD yönetimini, terörist olarak gördüğü bir rejimi tanımaktan sorumlu tuttuğu biliniyor.

Dolayısıyla Biden yönetimi İran rejimini diplomatik olarak tanırken, popülist Cumhuriyetçi tabandan duyduğu korku nedeni ile kendisi ile ilişki kurmama ilkesini sürdürecek. Çünkü Cumhuriyetçiler önemli eyaletlerde çoğunluğu elde etmiş gibi görünüyor, bu da seçim sonuçlarını etkileyebilir.

Bunun gelecekteki en önemli sonuçları ne olacak?

İran rejiminin, önümüzdeki Kasım ayındaki ABD seçimleri öncesi Ortadoğu'da bir tür güç gösterisine hazırlık amacıyla kendi kurumlarını etrafında toplaması, onları koruması ve geliştirmeye çalışması mantıklı. Bu da demek oluyor ki, yaz başından kasım ortasına kadar Biden yönetiminin ya da diğerlerinin seçimler nedeniyle Ortadoğu'daki herhangi büyük hareketlenmeye karşılık veremeyeceği hassas bir dönem yaşanacak. Tahran bunu anladı ve eğer isterse aynı aşamayı bölgedeki bazı hedeflerini hayata geçirmek için de kullanmaya hazırlanıyor.

Reisi'den sonra İran, iktidarın Humeyni’nin deyimi ile "Allah ile savaşan" muhalefete bir darbe indirmesini sağlamak için Humeyni ideolojisini yoğunlaştırma yoluna gidecek. Ancak İsrail-İran çatışması çerçevesindeki yeni durum, bir yanda İsrail ve bölgesel müttefikleri, diğer yanda İran rejimi arasında tansiyonu yükseltmeyi, aynı zamanda rejim içinde yeni halk ayaklanmalarının başlamasını kolaylaştıracak bir iç bölünmenin yaşanmasını ümit eden İran muhalefetinin işine yarayabilir.

Fakat ABD'nin tutumu değişmediği sürece, mevcut aşamada bu rejimi değiştirmek zor olsa da seçim tarihi yaklaştıkça değişim fırsatları doğabilir. Her halükârda, Humeyni rejiminin temel direklerinden biri ve 1980'lerdeki binlerce idamın sorumlusu olan birinin yokluğu, İran'daki kurban aileleri için umut verici bir haber, rejime reform veya değişim yönünde baskı yapmak için motive edici bir faktördür.

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan çevrilmiştir.