Tunus Cumhurbaşkanı Said’den tekelcilere karşı savaş

Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said. (Reuters)
Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said. (Reuters)
TT

Tunus Cumhurbaşkanı Said’den tekelcilere karşı savaş

Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said. (Reuters)
Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said. (Reuters)

Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said dün yaptığı açıklama ile Ramazan Ayı’nın yaklaşmasıyla yoğun talep gören un ve şeker gibi temel gıda maddelerini stoklayan tekelcilere karşı "savaş" ilan etti.
Tunus Cumhurbaşkanlığı tarafından dün yayınlanan videoda Said, tekelcilere karşı kanun çerçevesinde amansız bir savaş yürüttüklerini vurguladı.
Said, İçişleri Bakanı Tevfik Şerafeddin ve bakanlıktaki güvenlik liderleri ile yaptığı görüşmede tekelci faaliyetlerin toplumda sosyal barış ve güvenliği baltalamaya çalıştığını kaydetti.
Tunus Cumhurbaşkanı birkaç gün önce gıda maddeleri ve dağıtım kanallarındaki tekele karşı koymak için bir başkanlık kararnamesi taslağı hazırlamak üzerinde çalıştığını açıklamıştı. Söz konusu kararnamede hapse varan cezalar yer alırken Said ayrıca siyasi partileri de tekel operasyonlarını planlamakla suçladı.
Tunus haftalardır un, yağ, şeker, ekmek ve pirinç gibi birçok temel gıda malzemesinde sıkıntı yaşıyor. Başkent Tunus'taki bazı dükkanlar müşterilere bu ürünleri sınırlı sayıda almaya çağıran yazılar asarken, onlarca vatandaş bazı fırınların ve dükkanların önünde kuyruk oluşturdu.
Diğer yandan Ticaret Bakanlığı, antrepolarda yasa dışı olarak depolanan tonlarca malzemeye el konulduğuna dair günlük olarak açıklamalarda bulunuyor. Bakanlık, bu hafta başlarında yasa dışı olarak depolanan 900 tondan fazla un, pirinç, şeker ve diğer ürünlere el konulduğunu duyurdu.
Tunuslular, özellikle Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşın patlak vermesiyle birlikte, bu iki ülkeden buğdayın yüzde 60'ı ithal edildiği ve sadece haziran ayına kadar yeterli stok olduğu fazla bir endişe duymuyorlar.
Diğer yandan, bir grup insan hakları örgütü, Geçici Yüksek Yargı Konseyi üyelerinin önündeki öncelikleri belirlemesi için mevcut otoriteye çağrıda bulundu. Yapılan açıklamada kurul üyelerinin (21 yargıç) göreve başlamalarıyla ilgili “Askıya alınan yargı dosyalarının ortaya çıkarılması için bir temel teşkil etmektedir” açıklamasında bulunuldu. Söz konusu başlıklar arasında, birçok solcu siyasi partinin Tunus'taki siyasi suikastların başlıca sorumlusu olarak gördüğü "Nahda" hareketinin gizli aygıtının dosyası da var.
Bu bağlamda, “Adil Yargı İçin Tunuslular Gözlemevi” (bağımsız bir insan hakları örgütü), Nida Tunus Partisi liderlerinden Lütfi Nakd'ın ölüm dosyasının eklenmesini önerdi. Dosyada Nahda hareketinin liderleri suçlanıyor. Özellikle 2013'te suikasta uğrayan siyasetçiler Şükrü Belayid ve Muhhammed Brahmi'nin savunma ekibi 29 Şubat 2015'ten bu yana karanlık bir oda olduğunu ortaya koydular.
Aynı kapsamda siyasi kaynaklar, Nahda Hareketi Başkan Yardımcısı Nureddin el-Buhayri'nin iki gün önce takipsizlik kararı verilen dosyasının da Geçici Yüksek Yargı Konseyi'nin dikkatine sunulacağını bildirdi.
Geçici Yüksek Yargı Konseyi'nde kararlar, konsey başkanı, adalet bakanı ve hükümet başkanı tarafından çifte gözetime tabi olacak ve yargı dosyalarının işlenmesinde bir yavaşlama gözlemlenirse Tunus cumhurbaşkanı müdahale edebilecek.
Tunus Yargıçlar Sendikası'nın seçilmiş başkanı Eymen Şatibe, ülkedeki yargı çalışmalarının geleceği hakkında şu açıklamada bulundu:
“Sendika, yargı hizmetinde aynı yaklaşımla çalışmaya ve yargıçların çıkarlarını korumaya devam edecektir. Siyasi çekişmelerden uzak, Hâkimler Temel Kanunu ve Yüksek Yargı Kurulu Temel Kanunu'nun çıkarılması için çalışacak. Sendika “tarafsızlığa ve bütüncül bir reform görüşüne bağlı kalacak ve birlik üyelerinin bir sonraki aşamada geçici Yüksek Yargı Konseyi'ne odaklanma ve geri kalan yargı dosyalarını takip etme konusunu sendika yönetim kurulu toplantısında ele alacak.  Siyasi çatışmalardan uzak, bu çeşitli dosyalar için vizyonunu belirleyecek.”



Hizbullah'a "çağrı cihazı" operasyonunun detayları ortaya çıktı

Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)
Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)
TT

Hizbullah'a "çağrı cihazı" operasyonunun detayları ortaya çıktı

Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)
Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)

Lübnan'da Hizbullah'ın çağrı cihazlarının ardından telsiz, radyo ve güneş enerjisi panellerinin patlatılmasıyla bölge topyekun savaşa doğru sürükleniyor. 

17 Eylül'de Hizbullah'ın kullandığı çağrı cihazlarında eş zamanlı patlamalar yaşanmış, ikisi çocuk 12 kişi hayatını kaybetmiş, 2 bin 800 kişi de yaralanmıştı. 

Dün de ülkedeki telsiz, radyo ve güneş enerji sistemlerinde patlama gerçekleşti. En az 20 kişinin öldüğü, 450'den fazla kişinin de yaralandığı bildiriliyor. Lübnanlı yetkililer, olaydan İsrail'i sorumlu tutarken Tel Aviv'den henüz açıklama gelmedi.

Diğer yandan saldırıyla ilgili bilgiye sahip olan fakat adlarının gizli tutulmasını isteyen kaynaklar, Amerikan gazetesi New York Times'a (NYT) operasyonun ardında İsrail'in olduğunu doğruluyor. 

Mossad'ın BAC Consulting adlı bir paravan şirket kurduğu ve çağrı cihazlarını bubi tuzağına dönüştürerek Lübnan'a soktuğu iddia ediliyor. Macaristan merkezli bu paravan şirket, kağıt üstünde Tayvanlı Gold Apollo firması adına çağrı cihazı üretiyor. Kimliklerinin açıklanmasını istemeyen İsrailli istihbaratçılar, buna ek olarak operasyonda en az iki paravan şirket daha oluşturulduğunu belirtiyor. 

Kaynaklar, AR-924 model numaralı cihazların bataryalarına patlayıcı bir madde olan pentaeritritol tetranitrat (PENT) yerleştirildiğini ve bunların 2022 yazında Lübnan'a gönderildiğini ifade ediyor.

Hizbullah, İsrail istihbaratı tarafından takip edilmemek için cep telefonlarını bırakıp çağrı cihazı kullanmaya başlamıştı. Kaynaklar, bu kararın ardından milyonlarca dolarlık yatırımla üretimin artırıldığını ve Lübnan'a bubi tuzağı haline getirilmiş binlerce cihaz sokulduğunu söylüyor.

Öte yandan ikinci dalga saldırıda telsiz ve güneş enerji panellerinin nasıl patlatıldığı henüz bilinmiyor.

NYT'nin patlayan telsizlerin görüntülerinden yola çıkarak yaptığı analizde, bunların çağrı cihazlarından daha ağır ve büyük olduğuna, bu yüzden daha fazla hasar yarattığına işaret ediliyor. 

Ayrıca telsizlerin patlamasıyla daha büyük yangınlar çıktığına, bunun da çağrı cihazlarına kıyasla telsizlere daha fazla patlayıcı yerleştirilmiş olabileceğini gösterdiğine dikkat çekiliyor.

Lübnan'ın açıkladığı rakamlara göre telsizlerin patlatılmasıyla en az 71 ev ve dükkanla 18 sivil araç ve motosiklet yandı. 

Telsizlerden bazılarında Japon firması Icom'un amblemi görülüyor. Ancak şirket, IC-V82 model numaralı telsizlerin ve bunlarda kullanılan bataryaların üretiminin neredeyse 10 yıl önce durdurulduğunu belirtiyor. Patlayıcıların bu cihazlara nasıl yerleştirildiğiyse henüz netleştirilemedi. Icom, bu telsizlerin sahte olabileceğini öne sürüyor.

Lübnan medyasındaki haberlerde, saldırıda en az iki güneş enerjisi panelinin de alev aldığı bildiriliyor. Saldırılarda çıkan küçük çaplı yangınların söndürüldüğü bildirilirken, patlamada bir kız çocuğunun yaralandığı aktarılıyor. Ancak bu panellerin infilak ettirilen diğer cihazların etkisiyle mi alev aldığı yoksa uzaktan kumandayla mı patlatıldığı belli değil. 

Amerikan düşünce kuruluşu Soufan Center'dan Clara Broekaert, CNN'e açıklamasında saldırı dalgasının Lübnan halkının psikolojisini olumsuz etkilediğini ve Hizbullah üzerinde misilleme baskısı oluşturduğuna dikkat çekerek şunları söylüyor:

Saldırılarda günlük hayatın böylesine korkunç, beklenmedik ve geniş ölçekte kesintiye uğratılması, misilleme yapılmasına yönelik ekstra bir baskı yaratacaktır diye düşünüyorum. İnsanlar yaşananların hesabının sorulduğunu görmek istiyor.

Üst üste gelen saldırıların ardından dün Hizbullah, İsrail sınırındaki el-Merc bölgesine füze fırlattı. İkisi ağır 8 İsraillinin yaralandığı bildirilirken, bu kişilerin sivil veya asker olduğuna ilişkin bilgi paylaşılmadı.

Independent Türkçe, Times of Israel, New York Time, Japan Times, CNN, France 24