AB, Husileri kara listeye alıyor

Avrupa Birliği, Husilerin varlıklarını donduruyor.

Sana'da düzenlenen gösteride Husilerin silah altına aldığı çocuklar da yer aldı. (EPA)
Sana'da düzenlenen gösteride Husilerin silah altına aldığı çocuklar da yer aldı. (EPA)
TT

AB, Husileri kara listeye alıyor

Sana'da düzenlenen gösteride Husilerin silah altına aldığı çocuklar da yer aldı. (EPA)
Sana'da düzenlenen gösteride Husilerin silah altına aldığı çocuklar da yer aldı. (EPA)

Avrupa Birliği (AB), Husi milisleri kara listeye alarak varlıklarını dondurma kararı aldı. Söz konusu adım Yemen hükümeti tarafından da memnuniyetle karşılandı. Daha önce Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) ve Arap ülkeleri de benzer kararlar alarak Husileri ‘terörist’ olarak nitelemişti.
AB’nin Husileri kara listeye ekleme kararı, son dönemlerde Husiler tarafından gerçekleştirilen kadınlara yönelik cinsel şiddet ve baskı politikasını uygulamalarının, çocukların silah altına alınıp kullanılmasının, gelişigüzel mayın döşemelerinin ve Kızıldeniz'deki ticari gemilere patlayıcı cihazlar ve su altı mayınlarıyla saldırmalarının yanı sıra Yemen'de sivilleri ve sivil altyapıyı hedef alan ve insani yardımın ulaştırılmasını engelleyen saldırılar nedeniyle alındı.
AB son adımıyla milislerin varlıklarını dondurmaya ve ona fon sağlanmasını yasaklamaya karar verdi. Bu, BMGK Komitesi'nin 28 Şubat 2022 tarihinde aldığı kararın onaylanması niteliğinde.
Diğer yandan Yemen Dışişleri Bakanlığı dün, AB'nin Yemen'de barış, güvenlik ve istikrarı tehdit ettiği gerekçesiyle darbeci Husi milislerini yaptırım uygulanan gruplar arasına dahil etme kararını memnuniyetle karşıladığını bildiren bir açıklama yayınlandı.
Yapılan resmi açıklamada, AB’nin kararının Yemen'deki sivilleri ve altyapıyı hedef alan, siyasi aktivistlere karşı bir baskı ve cinsel şiddet politikası benimseyen, çocukları silah altına alıp kullanan, ayrım gözetmeksizin mayın döşeyen, insani yardım erişimini engelleyen ve Kızıldeniz'deki ticaret gemilerine insansız tekneler ve deniz mayınları kullanarak saldıran davranışlarına dikkat çekildi. Ayrıca kararın, mezhep ve ırk temelinde şiddeti kışkırtan terörist Husi milislerinin davranışları hakkında önemli gerçekleri ortaya koyduğu vurgulandı.
Açıklamada, Husi milislerinin ‘yerel, bölgesel ve uluslararası düzeyde yürüttükleri savaşı ahlaki olarak kaybettiğine’ dikkat çekildi. Üç referansa göre darbe bitene, güvenlik ve istikrar yeniden sağlanana ve Yemen'deki siyasi sürecin yeniden başlamasına kadar milisler üzerindeki baskının sürdürülmesi gerektiğini vurguladı.
Arap İçişleri Bakanları Konseyi Genel Sekreterliği birkaç gün önce, Husi grubunu terörist grup olarak sınıflandırmaya ve terör eylemlerinin failleri ve finansörlerinin Arap kara listesindeki terörist varlıklar listesine dahil etmeye karar vermişti.
Arap İçişleri Bakanları Konseyi Genel Sekreterliği tarafından yapılan açıklamada, Husi milislerin terörist olarak sınıflandırılması ve Arap kara listesine alınması kararının, milislerin 21 Eylül 2014 tarihinde başkent Sana'nın kontrolünü ele geçirmesinden bu yana Suudi Arabistan Krallığı ve Birleşik Arap Emirlikleri'ndeki (BAE) sivilleri ve altyapıyı hedef alan, sınırın ötesinde gerçekleştirilen saldırılar da dahil olmak üzere, komşu ülkelere ve uluslararası topluma yönelik ihlallerinin ardından geldiği kaydedildi. Ayrıca Yemen halkına karşı yönelik öldürme, yerinden etme, hapsetme ve işkence gibi ihlallerin bir sonucu olarak alındığı bildirildi.
Arap bildirisi, Arap İçişleri Bakanları Konseyi Genel Sekreterliği tarafından Husilerin terör eylemlerinin faillerinin ve finansörlerinin Arap kara listesine dahil edilmesinin BMGK’nın 2624 sayılı kararının yayınlanmasından birkaç gün sonra geldiğine dikkat çekildi. Kararla, Arap Parlamento Birliği'nin Husileri terör örgütü listesine alma talebinin yanı sıra milislerin tehlikesini ve ‘zehirli fikirlerinin’ yayılmasının sonuçlarını farkında olan Arap güvenlik servislerinin çabalarının ortaya konulduğu vurgulandı.



Muhammed bin Selman, Starmer ve Erdoğan ile son gelişmeleri görüştü

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman (Şarku'l Avsat)
Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman (Şarku'l Avsat)
TT

Muhammed bin Selman, Starmer ve Erdoğan ile son gelişmeleri görüştü

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman (Şarku'l Avsat)
Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman (Şarku'l Avsat)

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman bin Abdulaziz ile Birleşik Krallık Başbakanı Keir Starmer arasında dün yapılan telefon görüşmesinde, bölgedeki anlaşmazlıkların diplomatik yollarla çözülmesi gerektiği vurgulandı.

Görüşmede, bölgedeki son gelişmeler ve İsrail'in İran'a yönelik askeri operasyonlarının yansımaları ele alınırken, tüm anlaşmazlıkların diplomatik yollarla çözülmesi ve gerilimin azaltılması için her türlü çabanın sarf edilmesinin önemine değinildi.

Diğer yandan İsrail'in İran'a yönelik saldırısı bağlamında Suudi Arabistan ve Türkiye, gerilimin düşürülmesi ve itidalli davranılması için her türlü çabanın sarf edilmesi gerektiğini ve diyaloğa dönülerek tüm anlaşmazlıkların diplomatik yollarla çözülmesinin önemini vurguladı.

Şarku’l Avsat’ın Suudi Arabistan resmi haber ajansı SPA’dan aktardığına göre, Veliaht Prens Muhammed bin Selman ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan arasındaki telefon görüşmesinde, İsrail'in İran'a yönelik saldırısının ardından bölgede yaşanan gelişmeler gözden geçirildi ve söz konusu gelişmelerin krizin çözümüne yönelik mevcut diyaloğun kesintiye uğramasına yol açtığı ifade edildi.

Türk devlet televizyonu TRT, iki tarafın bölgesel ve küresel konuları ele aldığını belirtti. Erdoğan'ın, Başbakan Binyamin Netanyahu liderliğindeki İsrail'in ‘bölgenin istikrar ve güvenliğine en büyük tehdidi oluşturduğunu’ söylediği ve bu tehdidin İran'a yönelik saldırıyla bir kez daha ortaya çıktığını belirttiği aktarıldı.

Erdoğan, ABD ile İran arasında nükleer müzakereler yoluyla uzlaşma arayışlarının sürdüğü bir dönemde İsrail'in İran'a yönelik saldırısının barış çabalarını baltalamayı amaçladığını ve İsrail saldırılarının İsrail'in ‘bölgesel ve küresel güvenliği sorumsuzca tehdit ettiğini’ bir kez daha ortaya koyduğunu belirtti.

Görüşme sırasında Erdoğan, ‘bölgenin yeni bir krizi kaldıramayacağı ve yıkıcı bir savaşın bölgedeki tüm ülkelere düzensiz göç dalgaları yaratabileceği’ uyarısında bulunarak, ‘nükleer anlaşmazlığın ancak devam eden müzakereler yoluyla çözülebileceğini’ vurguladı.