Ukrayna savaşı ve Transatlantik’te kazananlar

Ukrayna savaşı, siyasi zorluklarla karşı karşıya kalan Avrupa’daki bazı liderlere nefes alma fırsatı verdi.

Johnson ve Macron, Ukrayna savaşından siyasi kazanımlar elde etmeyi başardı. (AFP)
Johnson ve Macron, Ukrayna savaşından siyasi kazanımlar elde etmeyi başardı. (AFP)
TT

Ukrayna savaşı ve Transatlantik’te kazananlar

Johnson ve Macron, Ukrayna savaşından siyasi kazanımlar elde etmeyi başardı. (AFP)
Johnson ve Macron, Ukrayna savaşından siyasi kazanımlar elde etmeyi başardı. (AFP)

İnci Mecdi
ABD’de Demokratlar, kasım ayındaki Kongre ara seçimleri ile ilgili endişe yaşarken ülkede yakıt fiyatlarını ve enflasyonu yükselten Ukrayna savaşının ardından iktidar açısından da ters rüzgarlar esiyor. Atlantik’in diğer tarafında Ukrayna krizi, Avrupa’da kendi ülkelerinde siyasi zorluklarla karşı karşıya olan bazı liderlere nefes alma fırsatı verdi.

Johnson için can simidi
İngiltere Başbakanı Boris Johnson, koronavirüs karantina kurallarını ihlal ederek ve ‘Downing Street’te partilere ev sahipliği yaparak neden olduğu ‘parti skandalı’ yüzünden hükümetini neredeyse devirecek bir öfkeyle karşı karşıya. Ukrayna’da bir gecede patlak veren savaş, güven oyunun geri çekilmesinden sadece birkaç adım uzakta olan bir başbakan için adeta can simidi oldu. Öyle ki milletvekilleri ve muhalefet liderleri, Johnson’ı ‘hilekâr, kuralları çiğneyen, yalancı ve hükümette kalmaya uygun olmayan biri’ olmakla suçluyor.
BBC tarafından yayınlanan bir açıklamada şu ifadeler kullanıldı:
“Şu an zamanını Ukrayna Cumhurbaşkanı ile telefon görüşmeleri yaparak, Doğu Avrupa turları düzenleyerek ve birleşik bir Batı eylemine aracılık etmeye çalışarak geçiren Johnson, çok uzun zamandır kendisini siyasi bir batıktan kurtarmaya çalışıyordu. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in ‘herhangi bir direnişin tarihte görülmemiş sonuçlara yol açacağı’ uyarısı, İngiltere’de egemen bir ülke olarak Ukrayna’ya bir tehdit olarak değil, Avrupa ve genel olarak dünya barışına yönelik bir tehdit olarak kabul edildi.”
İngiltere merkezli The Guardian gazetesi de haberinde şu ifadelere yer verdi:
“Johnson, Ukrayna’daki çatışmanın patlak vermesinden birkaç saat sonra, Moskova’ya karşı bir yaptırım paketini açıklamadan önce İngiliz halkına bir konuşma yaptı. Aynı şekilde Rusya askeri operasyonunu başlattığında, 24 Şubat akşamı bir kabine toplantısında tekrar ettiği üç kelimelik yeni bir sloganı (Putin başarısız olmalı) benimsemeyi sürdürdü.”
Farklı partilerden İngiliz politikacılar, Rusya ile mücadelesinde Johnson ile dayanışmalarını dile getirdiler. Hükümet binasında kesilen kutlama pastaları, polis soruşturmaları ve sokağa çıkma yasağı ile ilgili manşetler ortadan kayboldu. Ukrayna krizi ve çevresindeki Avrupa tehdidi, Johnson’ın siyasi ortamını tamamen değiştirdi. Johnson’ın halen gitmesi gerektiğini düşünüp düşünmediği yönündeki bir soruya yanıt veren muhalefetteki İşçi Partisi lideri Sir Keir Starmer, “Bakın, şu an Başbakan açıkça yapması gereken işe odaklanmış durumda. Bu davada İngiltere gibi birleşik bir haldeyiz” dedi.
İngiliz medyasına göre Downing Street çalışanlarının değerlendirmesi ise şöyle:
“Danışmalar istifa ederken ve Muhafazakâr Parti milletvekilleri Johnson’ı devirmekle tehdit ederken bir kaos hissi oluştuğundaki ruh hali, birkaç hafta öncesine göre değişti. Şu an yeni bir yedek ekip ve yeni bir düşmanla, en azından net bir odak ve doğmuş bir strateji var.”
Gözlemciler, durumu Demir Leydi olarak bilinen eski İngiltere Başbakanı Margaret Thatcher’ın başına gelenlere benzettikleri açıklamada “Anketleri kendi lehine çevirmeyi başarmıştı. 1982’de Arjantin ile Falkland Adaları üzerindeki egemenlik hususunda savaşa girerek hükümetini güçlendirmişti” dediler.
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre İskoç Muhafazakâr Parti lideri Douglas Ross, Başbakan’ı istifaya çağıran mektubunu geri çekti. Ross “Vladimir Putin görevden azledilmedikçe, uluslararası bir kriz ortasında istifaları tartışmanın zamanı değil” ifadelerini kullandı. İskoç yetkili sözlerini şöyle sürdürdü:
“Parti Skandalı’nı tartışmanın yeri ve zamanı gelecek. Ama Keir Starmer’in dediği gibi; Avrupa’da savaş varken buna ara vermeliyiz. Hepimizin Birleşik Krallık hükümetinin yaptıklarını tam olarak desteklemesi önemlidir. Rusya’nın korkunç eylemleri ortasında hükümet ve Başbakan bizim desteğimize ihtiyaç duyuyor. İskoç Muhafazakâr Parti’nin tam desteğine sahipler.” 
Diğer yandan İngiltere Başbakanı, hükümetinin karşı karşıya olduğu tehlikelerden tamamen kurtulmuş değil. Öyle ki Rusya- Ukrayna çatışması, Avrupa ekonomisine gölge düşürürken ve eski Kıta için enerji fiyatları esas olarak Rus gazına bağlıyken bu durum, artan yaşam maliyetleri ve enflasyon anlamına geliyor. Bu olumsuzluğun ise Johnson üzerinde uzun vadeli etkileri olacak. Gözlemciler “Bu ekonomik yükler, başta Johnson gibi çok fazla halk desteğinden yoksun olan isimler olmak üzere her yerde demokratik olarak seçilmiş liderlerin karşılaştığı sorunlara ve risklere ek başlıklar getiriyor” değerlendirmesinde bulundular.

Macron’un şansı artıyor
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un 10 Nisan’da yapılması planlanan seçimlerde yeni bir dönem için aday olmaya hazırlandığı Fransa’da çok sayıda kişi, Macron’un Ukrayna’daki savaştan kazanç sağladığı görüşünde. Son anketler Fransa Cumhurbaşkanı’nın kriz sürecinde destek kazandığını gösterdi. Bir Harris anketinde, Macron’a yüzde 27, Fransız Kamuoyu Enstitüsü anketinde ise yüzde 28 oy çıktı. Anketlere göre Macron, 2017 seçimlerinde ikinci olan aşırı sağ aday Marine Le Pen’in yaklaşık yüzde 10 önünde.
Mart ayı başlarında Fransız düşünce grubu BVA, Macron’un savaşın başlamasından bu yana Rusya’yı işgalden caydırmak için gösterdiği çılgın diplomatik çabalardan güç alarak, önemli derecede ekstra puanlar kazandığını bildirdi. Ankete göre Fransa Cumhurbaşkanı’nın, cumhurbaşkanlığı seçim yarışının ilk turunu yüzde 29 ile önde götürmesi ve ardından 24 Nisan’da yapılması planlanan ikinci tur seçimleri, rakibi kim olursa olsun kazanması bekleniyor. En yakın rakibi olarak ise Le Pen olarak görülüyor. Grubun açıklamasında “Emmanuel Macron, cumhurbaşkanı, halkın ve değerlerinin koruyucusu, ordu ve ulusal diplomasinin komutanı olarak üçlü statüsünden yararlanıyor” denildi.
Macron’un muhalif kamplarından isimler ise ABD merkezli ‘Politico’ dergisine göre Fransa Cumhurbaşkanı’na saldırmak için açı bulmakta zorlanıyor. Le Pen’in kampanya müdür yardımcısı olan Jean-Philippe Tanguy, “Fransa’yı uluslararası arenada temsil etme rolünü oynarken Macron’a saldıramayız. Siyasette tiyatro gösterilerine her zaman yer vardır. Ama koşullar oldukça ciddiyken, küçük anlaşmazlıklara giremeyiz” açıklamasında bulundu.
Macron’un radikal sağdan rakipleri karşısında şansı, Rusya’nın Ukrayna’ya karşı saldırganlığının sağın Avrupa Birliği (AB) karşıtı milliyetçi söyleme dayattığı bir konuyla bağlantılı. Ukrayna krizinin bir sonucu olarak Avrupa’nın karşı karşıya olduğu tehditler ortasında Avrupa şüpheciliğinde ve kamusal tartışmalarda yenilenmiş milliyetçilikte öne çıkan Macron’un aşırı sağcı muhalifleri, daha önceki Putin yanlısı tutumlarını değiştirmek zorunda kaldı.
Geçen yıl Le Pen, Rusya’nın Kırım’ı ilhakını desteklerken ve Rus muhalefet lideri Aleksey Navalni’nin serbest bırakılması çağrılarını reddederken, Putin’i sevdiğini söylemişti. Yakın tarihli bir televizyon röportajında Le Pen, Ukrayna’daki çatışmanın Rusya Devlet Başkanı hakkındaki fikrini kısmen değiştirdiğini itiraf etti. Ulusal Birlik adayı açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
“Batı kriterleri, Rus değerleriyle aynı değil. Ama Putin’ın yaptığı şey, uluslararası hukukun açık bir ihlalidir ve hiçbir şekilde savunulamaz. Davranışına bir gerekçe sunamayız.”
Paris merkezli düşünce kuruluşu Jean Jaures’te kamuoyu uzmanı olan Antoine Prestel, AFP’ye yaptığı açıklamada, “Bu tür tutumlar, Emmanuel Macron’un güçlü alanı olan, uluslararası meselelere sıkı sıkıya odaklanmış bir kampanyada sağın güvenilirliğini zedeleyebilir” dedi. Gözlemciler ise “Macron, Fransa Cumhurbaşkanı olarak geçirdiği beş yıl sonra Fransız seçmenlerin Ukrayna’daki çatışmanın ortasında istikrarı seçeceğine inanıyor” değerlendirmesinde bulundular.
Diğer yandan başka bir kesim ise dünya meselelerinin seçmenler  üzerindeki etkisini abartmaya karşı uyardı. Güvenlik analisti ve Alman Marshall Fonu Paris ofisinin müdür yardımcısı olan Martin Cowens, AFP’ye şu açıklamada bulundu:
“Adaylar dünya meselelerini geçmişe göre daha fazla konuşmak zorunda kalacaklar. Birçoğunun bunu yaparken rahat olmadığını söyleyebilirsiniz. Ama seçmen tercihleriyle ilgili olarak pek değişiklik olacağını düşünmüyorum. İnsanlar genellikle yerel siyasete ve adayların kişiliklerine göre seçim yaparlar. Hiç kimse dış politika temelinde seçimi kazanmayacak veya kaybetmeyecek.”

Maduro önemli puanlar aldı
Güney Amerika’da, binlerce mil uzakta, Ukrayna’daki savaşın potansiyel bir kazananı var: 2019’dan beri ABD yaptırımları altında olan Venezuela ve rejimi...
ABD Başkanı Joe Biden, Ukrayna’daki savaş nedeniyle Rus petrolüne ambargo uygulamaya karar verirken ilk kez Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro ile iş birliğinin kapısını açmaya çalıştı. Washington daha önce terör, yolsuzluk ve uyuşturucu kaçakçılığı suçlamalarında bulunması sonrasında Maduro’nun yakalanması için 15 milyon dolar ödül verilmesini teklif etmişti.
Beyaz Saray, Rus gazına bir alternatif arayışına girişti. Karakas’taki boğucu ekonomik krizi şiddetlendiren Venezuela petrol sektörüne uygulanan yaptırımları, ABD’ye petrol ihracatının yeniden başlaması karşılığında askıya almayı planlıyor. Bu çerçevede ise üst düzey bir ABD heyeti, 5 Mart’ta Karakas’ta Maduro ile bir araya geldi.
ABD’nin ‘Washington’ın meşruiyetini tanımadığı’ ve ‘2019 seçimlerine hile karıştırıldığını savunduğu’ Venezuela başkanıyla yakınlaşması, Maduro’nun zaferi olarak görülüyor. ABD heyetinin ziyareti, Washington’ın Venezuela ile doğrudan ilgilenme arzusunu yansıtıyor. Bu da ülkeye meşruiyet kazandırıyor ve yaşanan gelişme, 2024’teki başkanlık seçimlerinde Maduro’nun şansını artıracak.
ABD merkezli Washington Post gazetesinin süreç hakkında bilgi sahibi dört kaynaktan aktardığına göre ABD’nin Güney Amerika ülkesinin meşru lideri olarak gördüğü muhalefet lideri Juan Guaido, Maduro ile görüşme olana kadar ABD heyetinin ziyaretinden haberdar değildi. ABD’li yetkililer, seyahatleri sırasında Guaido ile temas halindeyken kendisiyle yüz yüze bir görüşme ise gerçekleştirmedi.
Ancak ABD’nin talebi sonrasında Venezuela’nın tavrı net değil. Zira Rusya ile yakın ilişkilere sahip. Ancak ABD’li yazar Catherine Osborne duruma dair şu değerlendirmede bulundu:
“Ukrayna savaşı kesinlikle Maduro’yu içeride güçlendirecek. Küresel olarak petrol fiyatlarının hızla yükselmesi, bir yandan ekonomik kazanımlarını artıracak diğer yandan da Washington’ın yaptırımlarından kurtulma isteğini de azaltacaktır.”



Trump-Putin zirvesi: Anlaşma yok ama ilerleme kaydedildi

ABD Başkanı Donald Trump ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, 15 Ağustos 2025 Cuma akşamı Alaska'da düzenlenen zirvenin ardından düzenledikleri basın toplantısında tokalaşırken (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, 15 Ağustos 2025 Cuma akşamı Alaska'da düzenlenen zirvenin ardından düzenledikleri basın toplantısında tokalaşırken (AFP)
TT

Trump-Putin zirvesi: Anlaşma yok ama ilerleme kaydedildi

ABD Başkanı Donald Trump ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, 15 Ağustos 2025 Cuma akşamı Alaska'da düzenlenen zirvenin ardından düzenledikleri basın toplantısında tokalaşırken (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, 15 Ağustos 2025 Cuma akşamı Alaska'da düzenlenen zirvenin ardından düzenledikleri basın toplantısında tokalaşırken (AFP)

ABD Başkanı Donald Trump ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin arasında cuma akşamı gerçekleşen ve büyük ilgi gören zirvede Ukrayna'daki savaşı sona erdirecek veya ateşkes ilan ettirecek herhangi bir anlaşmayla sonuçlanmasa da iki lider de zirveyi ‘verimli’ olarak nitelendirdi. Beyaz Saray’dan yapılan açıklamada, Trump’ın zirvenin ardından Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ile uzun bir telefon görüşmesi yaptığı ve NATO liderleriyle görüştüğü belirtildi.

Alaska'da yaklaşık üç saat süren toplantının ardından basına kısa bir açıklama yapan iki lider, ayrıntılara girmeden belirli konularda ilerleme kaydettiklerini söylediler. İkili, soru almadı ve genellikle konuşkan olan Trump, gazetecilerin sorularını duymazdan geldi. ‘Barışa ulaşmak için çabalıyoruz’ yazan bir arka planın önünde duran Trump, “Bazı ilerlemeler kaydettik” dedi. ABD Başkanı, “Anlaşma sağlanana kadar anlaşma olmamıştır” diye ekledi.

Görüşmelerin, Trump'ın zirve öncesinde belirlediği hedef olan ve son 80 yılda Avrupa'nın en kanlı savaşında ateşkesin sağlanması yönünde somut adımlar atılmasını sağladığına dair herhangi bir işaret yoktu.

Ancak, Reuters'ın haberine göre 2022 yılında Rusya'nın Ukrayna'yı işgalinden bu yana Batılı liderler tarafından dışlanan Putin için, ABD Başkanı ile yüz yüze oturmak bile bir zafer sayılıyor.

frgt
ABD Başkanı Donald Trump, 15 Ağustos 2025 Cuma akşamı Alaska'daki zirvenin ardından Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile konuşurken (AFP)

Trump, zirvenin ardından Fox News'ten Sean Hannity'ye, Putin ile ilerleme kaydettikten sonra Çin'in Rusya’dan petrol satın alması nedeniyle bu ülkeye gümrük vergisi uygulamayı erteleyeceğini söyledi.

Ancak, Rusya’dan büyük miktarda petrol satın alan bir diğer ülke olan Hindistan'dan bahsetmedi. ABD, Hindistan'ın ürünlerine toplamda yüzde 50 gümrük vergisi uyguladı ve bunun yüzde 25'i Rusya'dan petrol satın aldığı için uygulanan bir ceza.

Trump, bugün yaşananlar nedeniyle Çin'e uygulanan gümrük vergileri hakkında, “Şu an bu konuyu düşünmek zorunda olmadığımı düşünüyorum” dedi. Trump, “İki veya üç hafta sonra bu konuyu düşünmek zorunda kalabilirim, ancak şu anda bu konuyu düşünmemize gerek yok” diye ekledi.

Trump, Moskova’ya yaptırım uygulayacağı tehdidinde bulunmuştu ancak Putin'in bu ayın başlarında Trump'ın ateşkes için belirlediği son tarihi görmezden gelmesine rağmen şimdiye kadar bu tehdidini gerçeğe dönüştürmedi.

Şarku’l Avsat’ın Fox News’ten aktardığı röportajda Putin ile Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy arasında bir zirve düzenlenmesini de öneren Trump, kendisinin de bu görüşmeye katılabileceğini ilave etti. Zirveyi kimin düzenleyeceği veya tarihi hakkında ise daha fazla ayrıntı vermedi.

Putin, daha önce gazetecilere yaptığı açıklamada Zelenskiy ile görüşme konusunda herhangi bir açıklama yapmadı. Ukrayna ve Avrupalı müttefiklerinin ABD-Rusya müzakerelerinin sonuçlarını yapıcı bir şekilde kabul etmelerini ve ‘ortaya çıkan ilerlemeyi engellemeye’ çalışmamalarını beklediğini söyledi.

Moskova'nın uzun vadeli barışa ulaşmak için savaşın ‘temel nedenlerinin’ ortadan kaldırılması gerektiğini bir kez daha yineleyen Putin, bunlar ortadan kalmadan ateşkesi reddetmeye devam edeceğini ima etti.

Kiev, savaşın başlamasından bu yana Rusya Devlet Başkanı Putin ile bir ABD başkanının ilk buluşması olan zirveye ilişkin henüz herhangi bir yorumda bulunmadı.

“ABD Başkanı Donald Trump: “Anlaşmaya çok yaklaştığımızı düşünüyorum... Ukrayna bunu kabul etmeli. Belki hayır diyecekler.” Hannity, Zelenskiy'ye ne tavsiye edeceğini sorduğunda Trump, “Anlaşma sağlanmalı” dedi.

Hannity'ye verdiği röportajda Putin ile toprak takası ve Ukrayna'ya güvenlik garantisi verilmesi olasılığını görüştüğünü belirten Trump, “Bence bunlar müzakere ettiğimiz ve büyük ölçüde üzerinde anlaştığımız noktalar” dedi.

Trump, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Anlaşmaya çok yaklaştığımızı düşünüyorum... Ukrayna bunu kabul etmeli. Belki hayır diyecekler.”

Hannity, Zelenskiy'ye ne tavsiye edeceğini sorduğunda Trump, “Anlaşma sağlanmalı” dedi.

Trump, “Bakın, Rusya çok büyük bir güç, onlar ise öyle değil” diye ekledi. Analistler, savaşın her iki tarafta da binlerce sivil, çoğu Ukraynalı olmak üzere bir milyondan fazla kişinin ölümüne veya yaralanmasına neden olduğunu söylüyor.

Zelenskiy, Moskova'ya resmi olarak herhangi bir toprak teslim etmeyi reddederken ABD destekli bir güvenlik garantisi almaya çalışıyor. Öte yandan Trump, Zelenskiy ve NATO liderleriyle iletişime geçerek Alaska'daki zirveyle ilgili son gelişmeleri aktardı.

Trump, cumartesi günü Washington'a geri döndü.

dfrgt

Trump ve Putin görüşmelerini sürdürürken savaş tüm şiddetiyle devam etti ve Ukrayna'nın doğu bölgelerinin çoğunda hava saldırısını haber veren sirenler çaldı. Rusya'nın Rostov ve Bryansk bölgelerinin valileri, bölgelerinin bazı kısımlarının Ukrayna tarafından insansız hava araçlarıyla (İHA) saldırıya uğradığını bildirdi.

Rusya Savunma Bakanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre Rusya Hava Savunma sistemleri gece boyunca Rusya'nın çeşitli bölgelerinde Ukrayna’ya ait 29 İHA imha edildi. İHA’lardan 10’u Rostov bölgesinde düşürüldü.

Ukrayna Hava Kuvvetleri, Sumi, Donetsk, Çernigiv ve Dnipropetrovsk bölgelerindeki cephe hatlarının gece boyunca saldırı altında kaldığını açıkladı. Açıklamada, hava savunma birimlerinin fırlatılan 85 İHA’dan 61’ini imha ettiği de belirtildi.

Yakından takip edilen zirvenin hayal kırıklığı yaratan sonu, zirvenin başlangıcındaki ihtişam ve törenlerle çelişkili bir şekilde geldi. Putin Alaska'daki hava üssüne ulaştığında Trump onu kırmızı halıda sıcak bir şekilde karşıladı. Karşılama sırasında Amerikan askeri uçakları bölgede uçuş gerçekleştirdi.

Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) Putin hakkında Ukrayna'dan yüzlerce çocuğu sürgün etmek suretiyle savaş suçu işlediği gerekçesiyle arama kararı çıkardı. Rusya bu suçlamaları reddederken Kremlin, UCM’nin arama kararının geçersiz olduğunu belirterek reddetti. Rusya ve ABD, UCM üyesi ülkeler arasında yer almıyor.

“Trump, Putin'e “Size çok teşekkür ederim, çok yakında tekrar görüşeceğiz ve belki de çok yakında tekrar görüşürüz” dedi. Putin ise İngilizce olarak gülümseyerek “Bir dahaki sefere Moskova'da” diye cevap verdi.

Alaska zirvesine davet edilmeyen Zelenskiy ve Avrupalı müttefikleri, Trump'ın savaşı dondurarak ve Rusya'nın Ukrayna topraklarının beşte birini kontrol ettiğini -gayri resmi de olsa- kabul ederek Ukrayna'yı terk etmesinden çekiniyorlar.

Trump, cuma günü görüşmeler öncesinde bu endişeleri yatıştırmaya çalışarak, olası toprak tavizleri konusunda kararı Ukrayna'ya bırakacağını söyledi.

Trump, zirvenin başarılı olmasını sağlayacak sonuçlar sorulduğunda, gazetecilere verdiği yanıtta, “Hızlı bir şekilde ateşkes görmek istiyorum. Bugün olup olmayacağını bilmiyorum ama bugün olmazsa mutlu olmayacağım. Herkes 'bugün olamayacağını' söyledi. Ama şunu söylüyorum: Öldürmelerin durmasını istiyorum” ifadelerini kullandı.

tghyu78ı
ABD Başkanı Donald Trump ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, 15 Ağustos 2025 cuma akşamı Alaska'da düzenlenen zirvenin ardından ortak basın toplantısı düzenlediler (AFP)

Zirveye ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Trump'ın Özel Temsilcisi Steve Witkoff, Putin'in Danışmanı Yuri Ushakov ve Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov da katıldı.

Trump, başkanlık kampanyası sırasında Ukrayna savaşını 24 saat içinde sona erdireceğini söylemişti, ancak perşembe günü yaptığı açıklamada, bu görevin tahmin ettiğinden daha zor olduğunu kabul etti.

Trump perşembe günü yaptığı açıklamada cuma günü zirvenin iyi geçmesi halinde, Zelenskiy'nin de katılacağı ve Putin ile görüşmesinden daha önemli olacak üçlü bir zirvenin hızla düzenleneceğini söyledi.

Cuma günü yaptığı açıklamaların sonunda Trump, Putin'e “Size çok teşekkür ederim, çok yakında tekrar görüşeceğiz ve belki de çok yakında tekrar görüşeceğiz” dedi.

Putin ise gülümseyerek ve İngilizce olarak “Bir dahaki sefere Moskova'da” diye cevap verdi. Trump, ‘bu yüzden bazı eleştirilere maruz kalabileceğini, ancak bunun gerçekleşebileceğini düşündüğünü’ söyledi.

Öte yandan Zelenskiy, cuma günkü zirve öncesinde, toplantının ‘adil bir barış’ ve kendisinin de katılacağı üçlü bir görüşmenin önünü açacağını söyledi, ancak Rusya'nın savaşı sürdürdüğünü de ekledi.

Zelenskiy, Telegram uygulamasından yaptığı paylaşımda şöyle yazdı:

“Savaşı sona erdirme zamanı geldi ve Rusya gerekli adımları atmalı. ABD’ye güveniyoruz.”