Williams, ‘anayasal zemin’ meselesi nedeniyle Libyalı temsilciler tarafından eleştiriliyor

BM Libya Destek Misyonu (UNSMIL), Tunus'ta Libya Devlet Yüksek Konseyi temsilcileri için istişare toplantısı düzenledi. (UNSMIL)
BM Libya Destek Misyonu (UNSMIL), Tunus'ta Libya Devlet Yüksek Konseyi temsilcileri için istişare toplantısı düzenledi. (UNSMIL)
TT

Williams, ‘anayasal zemin’ meselesi nedeniyle Libyalı temsilciler tarafından eleştiriliyor

BM Libya Destek Misyonu (UNSMIL), Tunus'ta Libya Devlet Yüksek Konseyi temsilcileri için istişare toplantısı düzenledi. (UNSMIL)
BM Libya Destek Misyonu (UNSMIL), Tunus'ta Libya Devlet Yüksek Konseyi temsilcileri için istişare toplantısı düzenledi. (UNSMIL)

Tunus'ta Birleşmiş Milletler Libya Destek Misyonu (UNSMIL) ve Libya Devlet Yüksek Konseyi sponsorluğunda, gelecek başkanlık ve parlamento seçimlerinin yürütüleceği yasalarla ilgili istişare toplantısı geçtiğimiz hafta düzenlenmişti. Ardından ise Temsilciler Meclisi ile BM Libya Özel Temsilcisi Stephanie Williams arasındaki ilişkinin gerilime sahne olduğu anlaşıldı.
Bazı milletvekilleri Williams'ı Libyalıların ulusal egemenliğini ve prestijini ihlal eden emirler dayatarak meclislerinin yürüttüğü çabalarını engellemek ve Libyalıların birbirine yakınlaşmasını baltalamakla suçluyor.
Libya Özel Temsilcisi Williams, Temsilciler Meclisi ve Devlet Yüksek Konseyi’ne ikisinden de 6’şar üyenin (toplamda 12) dahil olacağı, seçimler için anayasal temelin taslağını oluşturacak bir komite seçimine dayalı bir girişim sunmuştu. Merkezi Tobruk'ta bulunan parlamento temsilci sunmazken Devlet Yüksek Konseyi ise girişim ile yakınan ilgilendi.
Bir grup parlamenter, kendi deyimleriyle Williams’ın ‘tek taraflı hamlesini’ eleştirdiler. Temsilciler Meclisi üyesi Dr. Ali es-Sol, açıklamasında şunları söyledi:
“Williams, Libya'yı, tüm yetkililerin yargı yetkisini meşrulaştıran ve her türden vatandaşın haklarını garanti eden bir anayasa ile istikrara kavuşturmak istemiyor.”
Ancak UNSMIL’deki üst düzey bir yetkili, bu suçlamalara şaşırdığını dile getirdi. Şarku’l Avsat’a açıklamalarda bulunan yetkili, “UNSMIL, Libyalıların işlerine müdahil olmadı veya onlara herhangi bir şey dikte etmedi. Yalnızca aralarında bir yakınlaşma sağlamak için koordinasyon sağladı” ifadesini kullandı.
Hem Williams hem de ABD Libya Özel Temsicisi Büyükelçi Richard Norland aleyhindeki eleştirilerini sürdüren Sol şu ifadeleri kullandı:
“İkili, Libyaların birbirine yakınlaşmasını engellemek ve bu yöndeki çabaları baltalamak için hiç de hoş karşılanmayacak yönde müdahalede bulunuyor. Bu yakınlaşma, son zamanlarda tüm siyasi ve güvenlik taraflarının fikir birliğine varmasına yol açmış, en nihayetinde Temsilciler Meclisi ve Devlet Yüksek Konseyi 12’inci anayasa değişikliğini yayınlamayı kabul etmişti.”
Williams'ın adımlarına yönelik itiraz dalgası, Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı Yusuf el-Akuri’nin perşembe akşamı ABD'nin Libya Büyükelçisi Yardımcısı Leslie Ordman ile yaptığı görüşmede gönderdiği mesaj ile başladı. Akuri, Williams’ı tüm bölgelerin görüşüne kulak vermeye, ülkenin batısına ve Devlet Yüksek Konseyi’ne atıfla belli bir bölge ve kesim ile yetinmemeye çağırdı.
Akuri, Williams'ın seçimlerin anayasal temeli üzerinde anlaşmaya varmak için Temsilciler Meclisi’ne bağlı Yol Haritası Komitesi ile koordineli çalışma talebini vurguladı.
Geçen yıl Libya’da yapılması planlanan seçimlerin düzenlenememesinin ardından Temsilciler Meclisi seçim süreci için bir ‘yol haritası’ çizerek anayasa kanunu taslağını değiştirecek bir komitenin kurulması yönünde 12’inci anayasa değişikliğini ilan etmişti.
BM önerisine karşı kendi komitelerini savunan Temsilciler Meclisi üyeleri, anayasa taslağındaki bazı tartışma noktalarını değiştirip referanduma sunmakla ilgilenen Yol Haritası Komitesi’nin başarısız olduğu takdirde seçimlerin en erken tarihte yapılması konusunda anayasal bir zeminde anlaşmaya varma eğiliminde olduğunu kaydetti.
UNSMIL Koordinatörü Raisedon Zenenga, Temsilciler Meclisi ve Devlet Yüksek Konseyi’nden bazı üyeler ile mevcut siyasi durumu ve seçim sürecini harekete geçirme çabalarını tartıştı. Dün akşam Twitter hesabından yaptığı açıklamada katılımcıların ‘mevcut siyasi çıkmazdan endişe duyduklarını’ dile getiren Zenenga, seçimler için bir an önce anayasal bir zemin hazırlanması gerektiğini vurguladıklarını kaydetti.
Zenenga, BM ve Williams’ın seçimleri Libyalıların ortak süreci ve mekanizmaları aracılığıyla üzerinde anlaşmaya varılmış yasal bir çerçevede ve güvenilir bir anayasal temelde mümkün olan en kısa sürede gerçekleştirmeye odaklandığını vurguladı.
Williams geçtiğimiz hafta, söz konusu ortak komitedeki Devlet Yüksek Konseyi temsilcileriyle Tunus'ta üç gün boyunca istişare toplantıları düzenlenmişti. Ancak bu toplantıların ardından anayasal zemine ilişkin herhangi bir veri sunulmadı. Aynı şekilde UNSMIL de Williams ve meclis heyetinin görüşmelerine dair bilgi vermedi.
Toplantı sona ermeden önce yerel basında yer alan haberlere göre Libya Temsilciler Meclisi Başkan Vekili Fevzi El-Nuveyri, meclisinin Tunus’taki istişarelere katılmak üzere Devlet Yüksek Konseyi ile ortak anayasa komitesi üyelerinin belirlenmesi konusunda görüşmelerde bulunduğunu aktardı. Ancak Temsilciler Meclisi Sözcüsü Abdullah Buleyhak söz konusu bilginin güvenilir olmadığını bildirdi.
İhya Libya Bloğu Başkanı Arif en-Nayed dün ABD Büyükelçisi ile Libya'daki son gelişmeleri ve seçimlerin bir an önce yapılmasının yollarını görüştüklerini aktardı. Libya halkının ekonomi ve hizmet sektörü açısından çektiği acıları hafifletmenin yollarını ele alan ikili aynı zamanda söz konusu zorlu uluslararası koşullarda Libya’da gıda ve sağlık güvenliğini korumanın önemini tartıştılar.



Suriye İçişleri Bakanlığı Sözcüsü Şarku’l Avsat'a konuştu: Hukukun üstünlüğünün yeniden tesis edilmesi, silahların geri çekilmesini ve gücün devletin elinde toplanmasını gerektirir

 Suriye güvenlik güçlerinin bir üyesi, Bedevi aşiretler ile Suveyda'dan gelen yerel savaşçılar arasındaki çatışmaların ardından el-Mezraa bölgesinde yanan bir aracın yanından geçiyor. (AFP)
Suriye güvenlik güçlerinin bir üyesi, Bedevi aşiretler ile Suveyda'dan gelen yerel savaşçılar arasındaki çatışmaların ardından el-Mezraa bölgesinde yanan bir aracın yanından geçiyor. (AFP)
TT

Suriye İçişleri Bakanlığı Sözcüsü Şarku’l Avsat'a konuştu: Hukukun üstünlüğünün yeniden tesis edilmesi, silahların geri çekilmesini ve gücün devletin elinde toplanmasını gerektirir

 Suriye güvenlik güçlerinin bir üyesi, Bedevi aşiretler ile Suveyda'dan gelen yerel savaşçılar arasındaki çatışmaların ardından el-Mezraa bölgesinde yanan bir aracın yanından geçiyor. (AFP)
Suriye güvenlik güçlerinin bir üyesi, Bedevi aşiretler ile Suveyda'dan gelen yerel savaşçılar arasındaki çatışmaların ardından el-Mezraa bölgesinde yanan bir aracın yanından geçiyor. (AFP)

Şam hükümeti, Suveyda'da yaşananlardan, diyaloğu reddeden, siyasi ve askeri gücü ele geçirmeye çalışan, diğerlerini dışlayan ve vilayeti Suriye devletiyle yapay bir düşmanlık durumuna sokan söylemi dayatan ‘izolasyonist akımları’ sorumlu tutuyor.

Dürzi militanlar ile Bedevi aşiretler arasında pazar günü patlak veren çatışmalar, vilayette aylardır süren yaygın gerginliğin ardından kent içinde yaşanan ilk mezhepsel şiddet olayı oldu.

Suriye'nin güneyinde halen devam eden çatışmalarda 89 kişi hayatını kaybederken, Suriye Savunma Bakanlığı askeri noktalara düzenlenen silahlı saldırılarda 18 askerin yaşamını yitirdiğini açıkladı.

Suriye İçişleri Bakanlığı Sözcüsü Nureddin el-Baba, Şarku'l Avsat'a yaptığı açıklamada, ‘bu akımların temsili tekellerine almaya çalıştıklarını, kapsayıcı ulusal açıklığı engellediklerini ve kamu yararını temsil etmeyen sloganlar altında bireyler üzerinde baskı kurduklarını; oysa gerçek çözümün tüm bileşenlerle diyalog yollarının açılmasında, kurumların rollerini yerine getirmesinde, kaos ve şiddet söylemine karşı gerçek sivil sesin yükseltilmesinde yattığını’ söyledi.

Görsel kaldırıldı.Suriye İçişleri Bakanlığı Sözcüsü Nureddin el-Baba

Suveyda'daki Dürziler ile Bedevi aşiretlerinden silahlı gruplar arasındaki kanlı çatışmalar devam ederken, Suriye güçleri dün Suveyda'da konuşlanmaya başladı. İçişleri Bakanlığı çatışmayı çözmek, güvenliği sağlamak ve vilayette konuşlandırılan silahları geri çekmek için bir plan geliştirmek üzere doğrudan müdahalede bulunacağını açıklarken, Suveyda'daki bazı kesimler Şam'ın vilayet üzerindeki kontrolünü dayatmak için askeri gerginlikten faydalanmaya çalıştığı suçlamasında bulundu.

Nureddin el-Baba bu suçlamalara yanıt verirken, devletin Suveyda'ya müdahale amacının kontrol değil, vatandaşları korumak ve hukukun üstünlüğünü yeniden tesis etmek olduğunu vurguladı. El-Baba, hükümetin tüm Suriyelilere aynı mesafede durduğunu ve ‘egemenlik, meşruiyet ve hukuk kriterlerine’ göre hareket ettiğini vurgulayarak şunları söyledi: “Hukukun üstünlüğünün yeniden tesis edilmesi, silahların geri çekilmesini ve Suriye topraklarının bütünlüğünün tek garantörü olduğu için gücün sadece devletin elinde toplanmasını gerektirir.”

Kanun dışı gruplar

İçişleri Bakanlığı Sözcüsü, ‘kanun dışı gruplar’ nitelemesiyle neyin kastedildiği konusunda, Suriye devletinin herhangi bir ‘kanun dışı grubu’ nitelemesinin mezhepsel, aşiretsel veya bölgesel kimliğe dayanmadığını, ‘tamamen yasal ve ulusal bir temele dayandığını’ belirtti. Sözcü, bu nitelendirmenin bir bileşenle diğeri arasında ayrım yapmadığını, aksine devletin kamu düzenini koruma ve vatandaşların güvenliğini sağlama konusundaki kararlılığını yansıttığını vurguladı.

El-Baba, “Bu bakış açısıyla hükümet, tüm Suriye halkına aynı mesafede durur ve herkesle egemenlik, yasallık ve hukuk kriterlerine göre ilgilenir, bazılarının kamusal söylemde empoze etmeye çalıştığı hizipsel veya bölgesel mülahazalara göre değil. Devletin ifade ettiği tek önyargı, devletinin kurumları altında güvenlik ve haysiyet talep eden sivil, barışçıl vatandaşa karşı olan önyargısıdır” ifadelerini kullandı.

El-Baba ayrıca silahsızlanma sürecinin, ‘ülkenin bütünlüğüne ve toplumun güvenliğine tehdit oluşturan yasadışı silahlar’ olarak ‘hangi tarafın taşıdığına bakılmaksızın devlet kurumları çerçevesi dışındaki tüm silahları’ kapsayacağını açıkladı. Sonuç olarak devlet, ister aşiret grupları ister yerel gruplar olsun, devleti desteklediklerini iddia etseler bile mezhepsel veya siyasi karaktere sahip her türlü bağımsız silahlı varlığı kategorik olarak reddetmektedir. El-Baba, “İç barışın korunması, iç çekişmelerin önlenmesi ve hukukun üstünlüğünün yeniden tesis edilmesi, istisnasız herkesin silahlarını geri çekmesini ve Suriye topraklarının bütünlüğünün yegâne garantörü olarak gücün sadece devletin elinde toplanmasını gerektirmektedir” dedi.

Görsel kaldırıldı.Suriye'nin güneyindeki Suveyda'dan (Arşiv – Suveyda 24)

İçişleri Bakanlığı Sözcüsü, “Suveyda'daki huzursuzluk, çatışmalar ve masum kurbanların kaybı devlete göz ardı edilemeyecek bir sorumluluk yükledi. Devletin müdahalesi kontrol amaçlı değil, halkı korumak, hukuku yeniden tesis etmek ve bölge sakinlerinin yerinden edilmesine neden olan ve bölgenin dokusunu tehdit eden kaos tezahürlerini sona erdirmek içindi” ifadelerini kullandı. Suveyda'daki ‘bazı izolasyonist akımlar’ olarak adlandırdığı kişileri diyaloğu reddetmekten ve ‘Suveyda'daki siyasi ve askeri kararlara el koymaya ve diğerlerini dışlayan bir söylemi dayatmaya çalışmaktan’ sorumlu tutan el-Baba, bunun ‘vilayeti Suriye devletiyle yapay bir düşmanlık durumuna soktuğunu’ belirtti.

Dürzi ileri gelenlerinden açıklama

Hükümetin diyalog çağrısı, çatışmalara son verilmesi ve fitneye sürüklenilmemesi çağrısında bulunan Emir Ebu Yahya Hasan el-Atraş tarafından dün yayınlanan açıklamayla büyük ölçüde uyumluydu. Dürzi ileri gelenlerinden el-Atraş, herkesi tatmin edecek bir çözüme ulaşmak için devlet, şeyhler ve bölge ileri gelenleriyle iletişim yoluyla gerçek bir diyalog fırsatı ve güvenlik dayatması çağrısında bulundu.

Görsel kaldırıldı.

(facebook gönderisi)

Ancak Suveyda'daki Dürzilerin ruhani liderliği, dün yayınlanan bir bildiriye göre Suriye Genel Güvenlik Teşkilatı ve Heyetu Tahriru’ş Şam (HTŞ) da dahil olmak üzere herhangi bir tarafın bölgeye girmesine izin vermeyeceğini ilan ederek gerilimi artırdı. Dürzi liderliği bu tarafları doğrudan Dera ile sınır köylerinin bombalanmasına katılmak ve ağır silahlar ve insansız hava araçları (İHA) kullanarak, ‘tekfirci’ olarak nitelendirdiği grupları desteklemekle suçladı. Bildiride, ‘saldırıya katkıda bulunan veya güvenlik güçlerini bölgeye sokmaya çalışan herkes’ yaşananlardan sorumlu tutuldu. Bildiride ayrıca, sivillerin korunması ve akan kanın durdurulması için acil uluslararası koruma çağrısında bulunuldu.

Görsel kaldırıldı.Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera ile Suveyda vilayetinden bir heyet arasında geçtiğimiz mart ayında gerçekleşen görüşmeden (Suriye Cumhurbaşkanlığı)

Suveyda'daki bazı yerel gruplar Şam ile diyalog başlatmış ve 1 Mayıs'ta Suveyda sakinlerinin kamu güvenlik güçlerine katılmasına izin verilmesi konusunda bir anlaşmaya varılmıştı. Ancak diğer gruplar ve akımlar anlaşmaya karşı çıktı. Bu gelişme, Suriye hükümeti ile Suveyda'daki bazı dini ve sosyal otoriteler arasında olumsuz bir atmosfer oluşmasına sebep oldu.

Suveyda'daki bir sivil aktivistin Şarku’l Avsat'a yaptığı açıklamaya göre Suveyda vilayetinin batı kırsalındaki bazı köylerde çatışmalar halen devam ediyor. Aktivist, “Savunma Bakanlığı güçleri Suveyda'nın batı kırsalında ilerlemeye çalışıyor, orta ve ağır silahlar kullanılıyor ve hükümet saldıran Bedevi grupları desteklemek için müdahale etmekle suçlanıyor” dedi.

Görsel kaldırıldı.Suriye ordusu ve güvenlik güçleri dün Suriye'nin güneyindeki Suveyda'da konuşlandı. (SANA - AFP)

Aktivist, son aylarda Şam-Suveyda yolunda ve Suveyda'nın batı kırsalında, çoğu Suriye'nin kuzeyinden dönen Bedeviler ve Dera sakinlerinden oluşan Genel Güvenlik Teşkilatı ve Savunma Bakanlığı'na bağlı unsurlar tarafından tekrarlanan ihlaller yaşandığını söyledi. Aktivist, son haftalarda ihlallerin arttığını, en son bir sebze tüccarının silahlı bir grup tarafından saldırıya uğradığını ve arabasının çalındığını, ardından karşılıklı kaçırma olaylarının yaşandığını ve kaçırılanların serbest bırakılması için çatışmaların yaşandığını, ancak bu olayların patlak verdiğini belirtti.

Suriye İçişleri Bakanı Enes Hattab, X platformu üzerinden yaptığı paylaşımda, Suveyda'daki ciddi gerilimi, ilgili resmî kurumların Suveyda'da bulunmamasına bağladı. Paylaşımda, “Bu tehlikeli gerilim, kaos ve güvensizlik durumunu daha da kötüleştiren ilgili resmî kurumların yokluğunda ve yerel toplumun defalarca sükûnet çağrısında bulunmasına rağmen krizi kontrol altına alamamasından kaynaklanmaktadır; bu da kurbanların sayısının artmasına ve iç barışın doğrudan tehdit edilmesine neden olmuştur” ifadeleri yer aldı.