Giannini Şarku’l Avsat’a konuştu: Eğitimde sorunları çözmek Lübnan hükümetinin sorumluluğunda

Birleşmiş Milletler Eğitim Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) Eğitimden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı  Stefania Giannini (AFP)
Birleşmiş Milletler Eğitim Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) Eğitimden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Stefania Giannini (AFP)
TT

Giannini Şarku’l Avsat’a konuştu: Eğitimde sorunları çözmek Lübnan hükümetinin sorumluluğunda

Birleşmiş Milletler Eğitim Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) Eğitimden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı  Stefania Giannini (AFP)
Birleşmiş Milletler Eğitim Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) Eğitimden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Stefania Giannini (AFP)

Birleşmiş Milletler Eğitim Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) Eğitimden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Stefania Giannini, UNESCO’nun geçmişte olduğu gibi bugün de Lübnan’daki eğitimi desteklemek adına yardım sağlamayı taahhüt ettiğini söyledi.
Şarku’l Avsat’a konuşan Giannini, Lübnanlıların ülkedeki eğitimin geleceği konusundaki endişelerini gidermenin hükümetin sorumluluğunda olduğunu ve uluslararası örgütün hükümetin yerine geçemeyeceğini belirterek, Lübnan'da eğitimi geliştirmek, kalitesini artırmak ve temiz enerjiye dayalı bir model de dahil olmak üzere Lübnan Eğitim Bakanlığı ile beş yıllık bir çalışma planını olduğunu açıkladı.
UNESCO, Lübnan'da 4 Ağustos 2020'de Beyrut Limanı'nda meydana gelen patlamada hasar gören 280 eğitim kurumunun, patlamanın ardından başlatılan “Beyrut” projesinin tamamlandığını duyurdu.
Giannini Beyrut’taki eğitim kurumlarına yönelik UNESCO projesinin sonuçlandırılmasına ilişkin oturum sırasında, 18 ay gibi rekor bir sürede 280 eğitim kurumunun rehabilite edildiğini söyleyerek, projenin maliyetinin 30 milyon doları aştığını kaydetti. Bunun önemli bir başarı" olduğuna değinen Giannini, gelişmeyi “umut işareti ve geleceğe yönelik bir özlem”  olarak nitelendirerek, bunun ülkenin geleceğine yapılan bir yatırım  olduğunu vurguladı.
Yetkili, Beyrut Limanı patlamasından etkilenen okulların rehabilitasyonunun, eğitim sektörünün zorluklardan mustarip olduğunu inkar etmeden “eğitim seviyesini yükseltme ve kalitesini iyileştirme sürecinin başlangıcı” olduğunu söyledi. Eğitimin kalitesinin sağlanmasının "uygulanacak bir yol" olduğunu vurgulayan Giannini, Eğitim Bakanlığı ile UNESCO arasında geliştirilen ve beş yıl sürecek bir projeye değindi.
Giannini, Lübnan Eğitim Bakanlığı'nın ülkenin bazı bölgelerinde rehabilitasyona ihtiyacı olan okulların haritasını tamamladığını belirterek, konuyu Beyrut ziyareti sırasında Eğitim Bakanı Abbas el-Halebi ile görüştüklerine işaret etti. Yetkili açıklamasında, “Projede farklı bir okul modelini tamamlamayı planlıyoruz, bunu işletmek için alternatif enerjiye ve yeşil enerjiye güveniyoruz. UNESCO, öncelik olarak gördüğümüz bu modeli, öğrenciler ve öğretmenler için güvenli okulların güvence altına alınması da dahil olmak üzere diğer önceliklerle birlikte desteklemeye kararlı. Bölgedeki bazı okulların kendileri için tehlike oluşturduğu göz önüne alındığında, bu projenin iddialı olduğunu düşünüyoruz” dedi.
Lübnan, Kovid-19 salgını ve Beyrut Limanı'ndaki patlama sonrası açığa çıkan diğer zorluklarla çok sayıda ekonomik ve finansal krizden mustarip. Bu zorluklar eğitim gerçeğine de yansıdı. Giannini, “Bu zorluklar eğitimin ihmal edilmesine neden olmamalı. Uluslararası Para Fonu (IMF) ve büyük bağışçılarla ekonomik krizlerden çıkış yolu hakkında resmi Lübnan görüşmeleri öncelikle eğitimi dikkate alıyor. Bizim açımızdan bu sektör her zaman öncelikli olarak görülüyor” dedi. Lübnan Eğitim Bakanı’nın görüşmelerde önümüzdeki yıl akademik yılın olacağına dair güvence verdiği söyleyen Yetkili, öğretmen maaşları, ülkeyi terk eden nitelikli öğretmenleri konusu, Lübnan’daki eğitim gerçeğinin karşı karşıya kaldığı önemli zorluklar ve beş yıllık sürece atıfta bulundu.
Giannini, beş yıllık projede farklı önemli konulara da odaklandıklarını kaydetti.
Lübnan’da eğitim-öğretim yılının başından bu yana, başta özel eğitim kurumları olmak üzere, akaryakıt fiyatlarındaki artış, uzun saatler süren elektrik kesintileri, ısınma sorunu, istihdam giderlerini karşılayamama ve öğretmen maaşlarına zam sorunu mevcut.  Öte yandan, ebeveynler artan okul ücretlerini ödeyemezken, ulaşım maliyetlerinden tasarruf edemez hale geldi.
Lübnanlılar, ekonomik, yaşamsal ve finansal krizler ve öğretmenlerin satın alma güçlerinin bozulması nedeniyle ülkede örgün eğitimin sona ereceğinden endişe duyuyor ve bu da onların dayanma yeteneklerini azaltıyor. Bu konuların hükümetin sorumluluğunda olduğuna dikkati çeken Giannini, hükümetin yerine geçemeyeceklerini belirterek, Lübnan liderliğinin öğrencileri, öğretmenleri, aileleri ve insanları desteklemedeki rolünün değiştirilemeyeceğini açıkladı.
Siyasi liderliğin, Lübnanlıların halk eğitiminin geleceğine ilişkin kaygılarını giderme sorumluluğunu üstlenmesi gereğini yineleyen Giannini, UNESCO'nun eğitimin bir insan hakkı olduğu konusundaki katı ilkesini de ekleyerek: "Destek sağlamak için buradayız” dedi.
Giannini, Beyrut Limanı patlamasının ardından UNESCO'nun harekete geçtiğini ve uluslararası toplumdaki ortaklarını hasar gören okulların rehabilitasyonu için destek sağlamaya çağırdığını hatırlatarak, bunun "uluslararası örgütün sorumluluk ve taahhüdüne dayandığını” aktardı. Yetkili ayrıca, “Geçmişte taahhütlerimizi başarıyla yerine getirdik ve bu yönü ilerletmek için diğer bağışçılarla katkımızı sürdürmek istiyoruz. Böylece Lübnan'ın hala bir sorundan mustarip olduğunu kimse unutmayacak. Bizim sorumluluğumuz, gidilecek doğru yol olan bu yüksek ilgi seviyesini korumak” dedi.
Beyrut Limanı patlamasının ardından UNESCO ve ortakları, 35 milyon dolar sağladı. UNESCO Genel Direktörü Audrey Azoulay, bağış toplamak ve büyük hasar gören okulların, tarihi miras binalarının, müzelerin, galerilerin ve yaratıcı endüstrinin rehabilitasyonuna destek olmak amacıyla destek çağrısında bulunmuştu.
Azoulay dün düzenlediği basın açıklamasında, “Felaketten sadece 18 ay sonra, UNESCO ekibi ve tüm ortakların bağışçıları ve çabaları sayesinde 280 hasarlı eğitim kurumunu rehabilite etme hedefimizi gerçekleştirerek sözümüzü yerine getirdiğimizi duyuruyoruz. Bu,  UNESCO'nun büyük bir krizden sonra çabalarını seferber etme ve hızlı hareket etme yeteneğinin bir kanıtı. UNESCO, üye devletlerini desteklemeye ve temel bir hak olan eğitim hakkının gerçekleşmesine katkıda bulunmaya kararlı” ifadelerini kullandı.



(Video haber) Avustralya'da Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında silahlı saldırı: En az 10 ölü

Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.
Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.
TT

(Video haber) Avustralya'da Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında silahlı saldırı: En az 10 ölü

Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.
Medyada dolaşan bir fotoğrafta saldırının failleri görülüyor.

Avustralya'nın Sidney kentinde bir plajda Yahudilerin Hanuka Bayramı kutlamaları sırasında meydana gelen silahlı saldırıda en az 10 kişi öldü, çok sayıda  kişi yaralandı. İsrail gazetesi Yedioth Ahronoth'a göre olay sırasında yaklaşık 2 bin kişi panik içinde tahliye edildi ve birçoğu sığınaklara sığındı.

Öte yandan Avustralya polisi tarafından bugün yapılan açıklamada, olay nedeniyle Bondi Plajı'ndan uzak durulması çağrısı yapıldı. Polis daha sonra, silahlı saldırının ardından iki kişinin gözaltına alındığını duyurdu.

Şarku’l Avsat’ın Fransız Haber Ajansı AFP’den aktardığı  habere göre bir görgü tanığı, ‘siyah giysili iki kişinin’ plajda ateş açtığını söyledi.

dfgthy
Avustralya medyasında yayınlanan, saldırganlardan birine ait bir fotoğraf.

Avustralya medyası tarafından yayınlanan saldırganlardan birinin fotoğrafı

Öte yandan İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog, saldırıyı ‘Yahudilere yönelik acımasız bir saldırı’ olarak nitelendirerek kınadı.

uı89o
Kurtarma ekipleri, Sidney sahilinde meydana gelen silahlı saldırının ardından yaralı bir kişiyi taşıyor (AP)

Herzog, açıklamasında şunları söyledi:

“Sidney'deki kardeşlerimiz, Bondi Plajı'nda Hanuka'nın ilk mumunu yakmaya giden Yahudilere yönelik acımasız bir saldırıda kötü niyetli teröristler tarafından saldırıya uğradı.”

Görgü tanıkları, kutlamaya katılanların saldırı mahallinden panik halinde kaçtıklarını söylerken yerel medya, silahlı saldırganların olay yerinden kaçtığını ve yetkililerin yoğun bir arama çalışması yürüttüğünü bildirdi.


Hamas: Gazze’ye ve işgal altındaki topraklara her türlü vesayeti reddediyoruz

Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
TT

Hamas: Gazze’ye ve işgal altındaki topraklara her türlü vesayeti reddediyoruz

Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)
Gazze şehrinin doğusundaki El-Tuffah mahallesinde yıkılmış bir bina (EPA)

Hamas, bugün (pazar) yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi üzerinde her türlü vesayet ve manda uygulamasını reddettiğini duyurdu. Hareket, yayımladığı bildiride, “Gazze’ye yönelik her türlü vesayet ve mandayı reddediyoruz. İşgal altındaki topraklarımızın herhangi bir karışı üzerinde de vesayeti kabul etmiyoruz; zorla yerinden etme girişimleri ve Gazze’nin yeniden mühendisliğine yönelik çabalarla uyumlu adımlara karşı uyarıyoruz” ifadelerini kullandı.

Açıklamada, “Ulusal birliğin sağlanması ve ulusal uzlaşı inşa edilmesi için seferber olunması, işgalin ve onu destekleyenlerin planlarıyla yüzleşmenin tek yoludur” denildi.

Hamas, arabuluculara ve ABD yönetimine de çağrıda bulunarak, İsrail’e baskı yapılmasını, anlaşmanın maddelerini uygulamaya zorlanmasını ve anlaşmaya yönelik süregelen ve sistematik ihlallerinin kınanmasını talep etti.

gth
Trump'ın planına göre Gazze'den çekilmenin aşamalarını gösteren harita (Beyaz Saray)

Öte yandan dün İsrailli yetkililer, ABD yönetiminin Gazze’de savaşı sona erdirmeyi hedefleyen planın ikinci aşamasını şekillendirmek üzere çalıştığını ve çok uluslu uluslararası bir gücün gelecek aydan itibaren Gazze’de göreve başlamasının planlandığını açıkladı.

Şarku’l Avsat’ın İsrail Kamu Yayın Kurumu’ndan (Kan 11) aktardığı habere göre Amerikalı yetkililer bu bilgileri son günlerde yapılan görüşmelerde İsrailli muhataplarına iletti.

ABD planına göre, barış komitesinin başkanlığını Birleşmiş Milletler’in eski Orta Doğu Özel Temsilcisi Nikolay Mladenov’un üstlenmesi, Gazze’de konuşlandırılması öngörülen uluslararası gücün komutasının ise bir ABD’li general tarafından yürütülmesi öngörülüyor.

Amerikalı yetkililere göre söz konusu gücün; güvenlik istikrarının korunması, geçiş sürecinin güvence altına alınması ve askeri operasyonların durmasının ardından Gazze’de yeni siyasi ve idari düzenlemelere zemin hazırlanması gibi görevler üstlenmesi planlanıyor.


Palmira saldırısı kapsamında Suriye Genel Güvenlik Teşkilatı’nda gözaltına alınanları sayısı 11’i geçti

Suriye güvenlik güçleri mensupları (AFP)
Suriye güvenlik güçleri mensupları (AFP)
TT

Palmira saldırısı kapsamında Suriye Genel Güvenlik Teşkilatı’nda gözaltına alınanları sayısı 11’i geçti

Suriye güvenlik güçleri mensupları (AFP)
Suriye güvenlik güçleri mensupları (AFP)

Suriye İçişleri Bakanlığına bağlı Genel Güvenlik Teşkilatı mensubu bir kişinin, Palmira’da (Tedmur) ABD-Suriye ortak devriyesini hedef alan saldırının faili olduğu açıklandı. Yetkililer, saldırının ardından aynı teşkilattan 11’den fazla personelin gözaltına alındığını ve soruşturma sürecinin başlatıldığını bildirdi.

Adının açıklanmasını istemeyen bir güvenlik kaynağı, Tedmur saldırısını gerçekleştiren kişinin yaklaşık 10 aydır Genel Güvenlik Teşkilatında görev yaptığını, farklı şehirlerde çalıştıktan sonra Tedmur’a atandığını söyledi. Kaynak, olayın hemen ardından 11’den fazla personelin gözaltına alındığını ve haklarında soruşturma başlatıldığını ifade etti.

Suriye İçişleri Bakanlığı Sözcüsü Nureddin el-Babba da saldırganın Genel Güvenlik güçlerine mensup olduğunu ve daha önce yapılan bir güvenlik değerlendirmesi doğrultusunda görevden uzaklaştırılmasının planlandığını belirtti. Babba, resmi televizyona yaptığı açıklamada, saldırganın “tekfirci veya aşırı fikirler taşıyabileceğine” dair bir değerlendirme yapıldığını ve bu doğrultuda hakkında karar alınmasının gündemde olduğunu söyledi.

Sözcü, Badiye bölgesindeki iç güvenlik komutanlığının 5 binden fazla personelden oluştuğunu ve personelin haftalık değerlendirme mekanizmasına tabi tutulduğunu, gerekli görüldüğünde idari ve güvenlik tedbirleri alındığını kaydetti.

Önceki yönetimin devrilmesinin ardından iç güvenlik ve polis teşkilatlarında yaşanan çöküş nedeniyle yeni yönetimin güvenlik açığını kapatmak amacıyla geniş çaplı gönüllü alımına gittiği hatırlatıldı.

ABD Başkanı Donald Trump, cumartesi günü yaptığı açıklamada saldırıya karşılık verileceğini belirterek, olayın Suriye makamlarının tam kontrolünde olmayan ve “son derece tehlikeli” olarak nitelendirdiği bir bölgede meydana geldiğini söyledi.

ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM), saldırıyı gerçekleştiren kişinin öldürüldüğünü, üç ABD askerinin ise yaralandığını açıkladı. CENTCOM, askeri heyetin Tedmur’da DEAŞ’a karşı yürütülen operasyonlara destek kapsamında bulunduğunu bildirdi.

Suriye yönetimi, Tedmur’da meydana gelen saldırının bir terör saldırısı olduğunu belirterek, ABD hükümeti ve halkına başsağlığı mesajı gönderdi. Açıklamada, geçici Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara’nın geçen ay Washington’a yaptığı ziyaret sırasında Suriye’nin DEAŞ’la mücadele kapsamında uluslararası koalisyona resmen dahil olduğu kaydedildi.

Suriye çölünde 2015–2016 yıllarında etkisini artıran DEAŞ, bu dönemde Tedmur’u kontrol altına alarak tarihi mirasa büyük zarar verdi ve siviller ile askerleri hedef alan infazlar yaptı. Örgüt, Rusya destekli Suriye güçleri ile ABD öncülüğündeki uluslararası koalisyonun operasyonları sonucunda bölgeden çıkarılırken, 2019’dan itibaren geniş alanlardaki varlığını kaybetti. Ancak çöl bölgelerinde faaliyet gösteren hücreleri hâlen saldırılar düzenliyor.

ABD güçleri Suriye’de ağırlıklı olarak ülkenin kuzeydoğusunda Kürtlerin kontrolündeki bölgelerde ve Ürdün sınırı yakınındaki Tanf Üssü’nde konuşlu bulunuyor. Washington, askeri varlığının temel amacının DEAŞ’la mücadele ve yerel müttefiklere destek olduğunu vurguluyor.