Hubble Uzay Teleskobu, 28 milyar ışık yılı mesafedeki yıldızı görüntüledi

Hubble Uzay Teleskobu'nun 28 milyar ışık yılı mesafedeki bir yıldızı görüntüleyerek, "bu güne kadarki en uzak yıldız keşfini" gerçekleştirdiği açıklandı.

Hubble Uzay Teleskobu  tarafından gözlemlenen yıldızlardan birinin görüntüsü (AP)
Hubble Uzay Teleskobu tarafından gözlemlenen yıldızlardan birinin görüntüsü (AP)
TT

Hubble Uzay Teleskobu, 28 milyar ışık yılı mesafedeki yıldızı görüntüledi

Hubble Uzay Teleskobu  tarafından gözlemlenen yıldızlardan birinin görüntüsü (AP)
Hubble Uzay Teleskobu tarafından gözlemlenen yıldızlardan birinin görüntüsü (AP)

Nature dergisinde yayımlanan makalede, 1990'dan beri uzay araştırmalarında kullanılan Hubble'ın 28 milyar ışık yılı mesafede görüntülemeyi başardığı yıldızın bugüne kadar "keşfedilen en uzak yıldız" olduğu tespiti paylaşıldı.
Makalenin yazarları, bir anlığına görüntülenebilen yıldızın güneşten "50 ila 500 kat daha büyük ve milyonlarca kat daha parlak" olabileceği öngörüsünde bulundu.

Gökbilimciler, "sabah yıldızı" veya "yükselen ışık" anlamında "Earendel" diye isimlendirdikleri yıldızın görüntüsünün dünyaya ulaşmasının yaklaşık 13 milyar yıl sürdüğünü ve bu keşfin evrenin ilk yıllarını araştırmalarına yardımcı olabileceğini belirtti.
Araştırma ekibi, Earendel'in iki yıldız değil de gerçekten tek bir yıldız olduğundan emin olmak için Hubble'dan sonra geliştirilen ve çok daha net görüntü elde edebilen James Webb Uzay Teleskobu'nu kullanacakları bilgisini paylaştı.
NASA'nın, Avrupa Uzay Ajansı (ESA) ve Uzay Teleskobu Bilim Enstitüsü (STScl) ile ortaklaşa geliştirdiği Hubble Uzay Teleskobu, 1990'dan bu yana dünya yörüngesinde uzay gözlemleri yapıyor.



Deepfake videoları tespit etmek giderek zorlaşıyor: Artık gerçekçi kalp atışları var

Kişilerin rızası ve bilgisi dışında üretilen deepfake görüntüler endişe yaratıyor (Reuters)
Kişilerin rızası ve bilgisi dışında üretilen deepfake görüntüler endişe yaratıyor (Reuters)
TT

Deepfake videoları tespit etmek giderek zorlaşıyor: Artık gerçekçi kalp atışları var

Kişilerin rızası ve bilgisi dışında üretilen deepfake görüntüler endişe yaratıyor (Reuters)
Kişilerin rızası ve bilgisi dışında üretilen deepfake görüntüler endişe yaratıyor (Reuters)

Deepfake videoların gelişmiş saptama yöntemlerini yanıltabildiği ve her geçen gün daha gerçekçi hale geldiği tespit edildi. 

Bir kişinin yüzünün ya da vücudunun dijital olarak değiştirilmesiyle oluşturulan deepfake videolar endişe yaratmaya devam ediyor. 

Bu videolar gerçek bir kişinin görüntüsünün yapay zeka kullanılarak değiştirilmesiyle yapılıyor. Aslında bu teknoloji, kullanıcıların yüzünü kediye dönüştüren veya yaşlandıran uygulamalar gibi zararsız amaçlarla da kullanılabiliyor.

Ancak insanların cinsel içerikli videolarını üretmek veya masum insanlara iftira atmak için de kullanılabilmesi ciddi bir sorun teşkil ediyor.

Bu videoların sahte olup olmadığını anlamak için kullanılan gelişmiş yöntemlerden biri kalp atışlarını izlemek. 

Uzaktan fotopletismografi (rPPP) adlı araç, deriden geçen ışıktaki küçük değişiklikleri tespit ederek nabzı ölçüyor. Nabız ölçen pulse oksimetreyle aynı prensiple çalışan bu araç, çevrimiçi doktor randevularının yanı sıra deepfake videoları tespit etmek için de kullanılıyor.

Ancak bulguları hakemli dergi Frontiers in Imaging'de bugün (30 Nisan) yayımlanan çalışmaya göre deepfake görüntülerde artık gerçekçi kalp atışları var.

Bilim insanları çalışmalarına videolardaki nabız hızını otomatik olarak saptayıp analiz eden bir deepfake dedektörü geliştirerek başladı. 

Ardından rPPP tabanlı bu aracın verilerini, EKG kayıtlarıyla karşılaştırarak hassasiyetini ölçtüler. Son derece iyi performans gösteren aracın EKG'yle arasında dakikada sadece iki-üç atımlık fark vardı. 

Ekip aracı deepfake videolar üzerinde test ettiğindeyse rPPP, videoya kalp atışı eklenmese bile son derece gerçekçi bir kalp atışı algıladı. 

Bilim insanları kalp atışlarının videoya kasten eklenebileceği gibi, kullanılan kaynak videodan kendiliğinden geçebileceğini de söylüyor.

Almanya'daki Humboldt Üniversitesi'nden çalışmanın ortak yazarı Peter Eisert "Kaynak video gerçek bir kişiye aitse, bu artık deepfake videoya aktarılabiliyor" diyerek ekliyor: 

Sanırım tüm deepfake dedektörlerinin kaderi bu; deepfake'ler gittikçe daha iyi hale geliyor ve iki yıl önce iyi çalışan bir dedektör bugün tamamen başarısız olmaya başlıyor.

Araştırmacılar yine de sahte videoları saptamanın başka yolları olduğunu düşünüyor. Örneğin sadece nabız hızını ölçmek yerine, yüzdeki kan akışını ayrıntılı olarak takip eden dedektörler geliştirilebilir.

Eisert, "Kalp atarken kan, damarlardan geçerek yüze akıyor ve daha sonra tüm yüz bölgesine dağılıyor. Bu harekette gerçek görüntülerde tespit edebileceğimiz küçük bir gecikme var" diyor.

Ancak bilim insanına göre nihai çözüm deepfake dedektörlerinden ziyade, bir görüntünün üzerinde oynanıp oynanmadığını anlamaya yarayan dijital işaretlere odaklanmaktan geçiyor:

Bir şeyin sahte olup olmadığını tespit etmek yerine bir şeyin değiştirilmediğini kanıtlayan teknolojiye daha fazla odaklanmadığımız sürece, deepfake'lerin saptanmalarını zorlaştıracak kadar iyi olacağını düşünüyorum.

Independent Türkçe, BBC Science Focus, TechXplore, Frontiers in Imaging