İran iki kötü seçenek arasında: ABD mi Rusya mı?

Ortaya çıkan yeni veriler, nükleer anlaşmaya varılmasına ilişkin olumlu havayı bozabilir

Viyana’daki müzakerelerde sona yaklaşıldı (Reuters)
Viyana’daki müzakerelerde sona yaklaşıldı (Reuters)
TT

İran iki kötü seçenek arasında: ABD mi Rusya mı?

Viyana’daki müzakerelerde sona yaklaşıldı (Reuters)
Viyana’daki müzakerelerde sona yaklaşıldı (Reuters)

Hassan Fahs
İran ve P5+1 ülkeleri (BMGK’nın 5 daimi üyesi İngiltere, ABD, Çin, Fransa, Rusya ile Almanya) arasında 2015 yılında imzalanan ve Kapsamlı Ortak Eylem Planı (KOEP) resmi adıyla bilinen nükleer anlaşmayı canlandırmaya yönelik Avusturya’nın başkenti Viyana’da yapılan müzakerelerde sona yaklaşılırken her ne kadar anlaşmanın başlıca iki tarafı olan ABD ve İran arasında sorunların çözüm aşamasına gelindiği ve yeni metnin masada hazır olduğu için anlaşmanın yeni halinin imzalanabileceğine dair iyimser bir hava hakimse de bu atmosferi bozabilecek ve son adımın atılmasını engelleyebilecek yeni veriler ortaya çıktı.
Bahsi geçen veriler arasında bazı bölge ülkelerinin attıkları adımlardan kaynaklanabilecek boyutlarla ilgili olanlar da dahil olmak üzere, diyalog ve müzakere mekanizmaları ile karşılıklı olarak ileriye sürülebilecek koşullar ile doğrudan ilgili olan ve İran rejimi için endişe kaynağı olabilecek yeni denklemler yer alıyor. İran rejimi için endişe kaynağı olmasının sebebi, bu yeni denklemlerden sadece Ortadoğu’nun değil, Tahran'ın bölgesel ve uluslararası arenada kendisine biçtiği rol çerçevesinde nüfuz edebileceği ve yayılabileceği hayati öneme sahip bir bölge olarak gördüğü Batı Asya’nın da etkilenebilecek olmasıdır.
İran'ın Dini Lideri Ali Hamaney'in Danışmanı ve İran Stratejik Dış İlişkiler Konseyi Başkanı Kemal Harazi, geçtiğimiz günlerde Katar’ın başkenti Doha’da düzenlenen Doha Forumu'nda ısrarla İran Devrim Muhafızları Ordusu’nun ‘İran’ın milli ordusu’ olması nedeniyle ABD’nin DMO'yu yabancı terör örgütleri listesinden çıkarması gerektiğini vurguladı. Ancak ABD'nin İran Özel Temsilcisi Robert Malley, ABD yönetiminin böyle bir adıma karşı yurtiçinden gelebilecek itirazların önüne geçmenin yanı sıra Washington'ın stratejik müttefikleri olarak sınıflandırılan bölge ülkelerinin, İran’ın artan yıkıcı rolü ya da en azından bu ülkelerin istikrarını bozan, tehdit eden ve korku seviyesini artıran bir tehlike olarak gördükleri bu adımı atmaktan kaçınarak memnuniyetlerinin sağlanması amacıyla açıklamak zorunda olmadığı karmaşık nedenlerden ötürü bu talebi reddettiğini belirterek bu ısrar karşısında kararlı bir tutum sergiledi.

Tahran’ın tutumundaki net gelişme
Malley’in İran’a yönelik bu tutumu, İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan'ın Tahran’ın tutumunda net bir gelişme olduğunun ve müzakerelerin tamamlanmasının yanı sıra yaptırım döngüsünden çıkarak İran'ın önünü açan bir imzanın atılmasını hızlandırmak amacıyla İran rejimi ve askeri kurumları tarafından gerekirse askeri kurumlara yönelik yaptırımların devam edebileceği gerçek ve potansiyel olarak acı verici tavizler verebileceğinin sinyallerini veren açıklamalarıyla örtüştü.
İran Dışişleri Bakanı Abdullahiyan, bu durumu DMO’nun halkı için yaptığı ‘bir fedakarlık’ olarak nitelendirdi. Bu, İran rejiminin stratejik kararının oluşturulmasında yer alan kurumlar arasında görüş ayrılığı ya da en azından bu kurumlar arasında bir rol paylaşımının olduğunu ortaya koyan bir gelişme olarak görüldü.

Ufuktaki sorun
Eğer İran rejimi ve müzakere heyeti, yaptırımları iptal etme mekanizmaları ve ABD’nin gelecekte başka yaptırımlar uygulamama ve anlaşmadan tek taraflı olarak geri çekilmeme taahhüdüne ilişkin garantiler karşılığında DMO’ya uygulanan yaptırımlar düğümünü atlatabilirse ufukta Washington’ın kaynağını veya nedenini dikkate almadığı başka bir sorun beliriyor ve bu aşamada rüzgar, İran’ın stratejik müttefiki olan Rusya’dan esmeye başlıyor. Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi ve Komisyon Başkan Yardımcısı Josep Borrell, AB Konseyi’ne yaptığı son konuşmasında, Rusya'nın imzalanacak bir anlaşmada İran’ın petrol sektörüne yönelik yaptırımların iptal edilmemesini talep ettiğini söyledi.
Borrell’in konuşmasındaki bu sürpriz, Tahran'ın Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov'un, ABD'den İran'la ticari ve ekonomik faaliyetlerin Ukrayna savaşı nedeniyle Batı tarafından ülkesine uygulanan yaptırımların dışında tutulması için yazılı garantiler talep ederek İran'ın yoluna döşediği mayınları nispeten sökmesinin ardından yaşandı. Viyana’da bir anlaşmaya varma olasılığını zayıflatan ve müzakereleri durgunlaştıran yazılı garantiler talebi, Moskova'nın müzakereler konusundaki tutumunun doğasının yanı sıra anlaşmayı yeniden canlandırma ve ABD ve uluslararası toplum tarafından uygulanan yaptırımlar çemberinden çıkma çabalarında Tahran'ın yanında olacağına dair taahhüdü hakkında temel bir soruyu akıllara getirdi. Rusya’nın bu yeni tutumu, İran’ın eski Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif’in sızdırılan ses kaydında bahsettiği, Lavrov'un 2015'te P5+1 grubuyla nükleer anlaşmanın imzalanmasına birkaç gün kala Ortadoğu'daki konumu sağlamlaştırmak için İran'a başta Suriye arenasında olmak üzere nüfuz alanlarında şantajına boyun eğdirmek ve Batı ülkeleriyle ilişkilerini canlandırmaktan ve başta enerji sektörü olmak üzere tüm düzeylerde küresel pazarlara dönmekten alıkoymak için anlaşmanın imzalanmasını engellemeye ve geciktirmeye yönelik girişimlerini yeniden gündeme getirdi.
Moskova, Suriye’ye askeri müdahalede bulunmaya karar verdiğinde bu çabalarını pratiğe dönüştürmekte gecikmeyerek, İran’ın Suriye’deki askeri faaliyetlerinden sorumlu olan Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani’yi Rusya’da ağırlama talebinde bulundu. Süleymani,  İran’ın Suriye'deki saha koşullarının ve boyutunun, Rusya’nın askeri müdahalesine ihtiyaç duymadığı bir dönemde Rusya'nın müdahale kararının Devlet Başkanı Vladimir Putin'den doğrudan kendisine iletilen kişiydi.

İran ve Ukrayna'daki savaş
Rusya ve Ukrayna arasında savaşı sona erdirmek için bir anlaşmaya varma olasılığına ilişkin ilk işaretler, İran'ın, Moskova tarafından yakında ulaşılması beklenen anlaşmayı yeniden engellenme çabalarına başlamasına ve bu çabaları, Rusya'ya yaptırım uygulayan Batılı ülkelere şantaj yapmak için bir kart olarak kullanmasına ilişkin korkularını artırabilir. Bu durum, Washington’ın müzakerelerin çökmesinden ve bunun sonucunda engellemeyi taahhüt ettiği İran’ın nükleer programındaki yukarı yönlü gidişatı durdurma konusunda geç kalmasından ve Ortadoğu'daki müttefiklerine İran’ın nükleer silah edinmesini engelleme konusunda yeniden garantiler vermek zorunda bırakmasından duyduğu endişeden uzakta, Tahran'a müzakere masasındaki konumunu zayıflatmaya ve bazı şartlarından vazgeçirmeye dair daha fazla baskı yapmaya itebilir.
İran'ın bir anlaşmaya ulaşma ihtiyacı ve bu hassas aşamada Washington ile gerginliği hafifletmenin önemi, Abu Dabi Veliaht Prensi, Mısır Cumhurbaşkanı ve İsrail Başbakanı arasında Şarm eş-Şeyh’te gerçekleşen zirve ile başlayan ardından ABD, İsrail, BAE, Fas, Bahreyn ve Mısır’ın dışişleri bakanları arasında düzenlenen Necef Zirvesi ile devam eden bir dizi görüşmeyle bölgede İsrail ve bazı Arap ülkeleri arasında siyasi, ekonomik ve güvenlik anlaşmaları yapılması çerçevesinde daha da artıyor. Tahran, İsrail ile Arap ülkeleri arasındaki bu hareketliliği, kendisine karşı bir ‘Arap-İsrail NATO'su’ oluşturma projesi ve Washington ile aralarındaki nükleer anlaşma ve uzlaşının yeniden canlandırılmasının olası sonuçlarına karşı bir başlangıç ​​adımı olarak değerlendirdi. Tahran’ın bu değerlendirmesiyle, DMO komutanları tarafından yapılan tehditkar açıklamalar artarken İran’ın çıkarları pahasına bölgesel denklemleri değiştirmeyi düşünmeleri halinde bu ülkelerin başkentlerini yok etme tehdidinde dahi bulundular.



İsrail İran'a saldırdı ... Tahran yanıt veriyor

İsrail İran'a saldırdı ... Tahran yanıt veriyor
TT

İsrail İran'a saldırdı ... Tahran yanıt veriyor

İsrail İran'a saldırdı ... Tahran yanıt veriyor

İsrail Savunma Bakanı Israel Katz  bugün (Cuma) yaptığı açıklamada, ABD Başkanı Donald Trump'ın İran'ın nükleer tesislerine yönelik yakın bir İsrail askeri saldırısı uyarısında bulunmasından kısa bir süre sonra İsrail ordusunun İran'a karşı “önleyici bir saldırı” başlattığını duyurdu.

Buna karşılık İran silahlı kuvvetleri İsrail'e karşılık vermede “sınır tanımayacaklarını” vurguladı.

Silahlı Kuvvetler Genelkurmay Başkanlığı'ndan yapılan açıklamada şöyle denildi: “Kudüs'ü işgal eden rejim tüm kırmızı çizgileri aştığına göre ... Bu suça karşılık vermenin sınırı olmayacaktır.”

Şu ana kadar yaşanan gelişmelerden bazıları...

  • Yükselen Aslan Operasyonu: Cuma günü şafak vakti İsrail, Natanz'daki Ahmedi Ruşen uranyum zenginleştirme kompleksi de dahil olmak üzere İran'daki çok sayıda nükleer ve askeri tesisin yanı sıra birçoğu suikasta kurban giden üst düzey askeri komutanların evlerine “kesin ve önleyici” saldırılar düzenledi.
  • Hedef alınan İranlı liderler: Devrim Muhafızları Komutanı Hüseyin Selami, Silahlı Kuvvetler Genelkurmay Başkanı Muhammed Bakıri ve Ortak Operasyonlar Dairesi Komutanı General Gulam Ali Raşid öldürüldü.
  • Nükleer bilim adamlarına yönelik suikastlar: Saldırılarda başta Muhammed Mehdi Tahrani ve Feridun Abbasi olmak üzere altı nükleer bilim adamı öldürüldü.
  • İran'ın tepkisi: Tahran Tel Aviv'e doğru çok sayıda füze ile karşılık verdi.

*İran Devrim Muhafızları: Füze saldırımızda ülkemizi vurmak için kullanılan İsrail askeri merkezlerini ve hava üslerini hedef aldık.

*Washington'un İran füzelerine karşı İsrail'e yardım ettiğini söyleyen ABD'li bir yetkili: “ABD'nin İsrail'i hedef alan füzelerin düşürülmesine yardımcı olduğunu teyit ediyorum” dedi.

*İsrail medyasında yer alan haberlere göre acil servisler İran'ın füze saldırısında ikisi ağır olmak üzere 40 kişinin yaralandı.

*CNN'e konuşan İsrailli yetkili şu ifadeleri kullandı: "Bakanlar Kurulu şu anda İran'ın füze saldırısına verilecek yanıtı görüşmek üzere toplanıyor."

*İsrail Savunma Bakanlığı İran'a ait onlarca hava savunma sistemi hedefinin imha edildiğini duyurdu.

*İsrail ordusu , gerekli olduğu sürece operasyonlara devam etmeye hazır olduğunu açıkladı.

*İsrail ordusu, Hemedan ve Tebriz de dahil olmak üzere İran Hava Kuvvetleri'ne ait askeri üslere saldırdığını ve imha ettiğini açıkladı.

*Trump, Washington'un bölgesel güvenlik ve istikrarın korunması amacıyla krizin çözümüne yönelik çabalara katılmaya hazır olduğunu teyit etti.

*Suudi Arabistan Nükleer Düzenleme Kurumu: Krallığın çevresi herhangi bir radyolojik sonuca karşı güvenlidir.

*Katar Emiri Trump ile telefonda görüşerek gerilimin azaltılması ve diplomatik çözümlere ulaşılması gerektiğini vurguladı.

*İran hava sahası Cumartesi gününe kadar kapalı kalacak.

*İran Televizyonu: Hava savunma sistemleri ilk kez iki İsrail F-35 savaş uçağını düşürdü.

*İran'a yönelik daha fazla saldırıda bulunma sözü veren Netanyahu yaptığı konuşmada şu ifadeleri kullandı: “Son 24 saat içinde üst düzey askeri komutanları, önde gelen nükleer bilim adamlarını, rejimin en önemli uranyum zenginleştirme tesislerini ve balistik füze cephaneliğinin büyük bir bölümünü ortadan kaldırdık. Daha fazlası gelecek... Rejim kendisine ne yapıldığını ya da ne yapılacağını bilmiyor. Hiç bu kadar savunmasız olmamıştı."

*İsrail ordusu: İran İsrail'e en az 100 roket fırlattı, bunların çoğu engellendi ya da hedefe ulaşmadı

*ABD Enerji Bakanı: Ortadoğu'daki mevcut durumun küresel enerji kaynakları üzerindeki olası etkilerini izlemek üzere Ulusal Güvenlik Konseyi ile yakın işbirliği içerisinde çalışıyoruz.

*İran , Fordo ve İsfahan tesislerinde sınırlı hasar olduğunu doğruladı.

*UAEA Genel Direktörü Rafael Grossi Güvenlik Konseyi'ni bilgilendirdi:

*Nükleer tesislerin güvenliğini teyit etmek üzere İranlı yetkililerle temas halindeyiz.

*İran, Natanz uranyum zenginleştirme tesisinin İsrail saldırılarının ilk dalgası sırasında hedef alındığını doğruladı.

*İranlı yetkililer bize Fordo ve İsfahan'daki iki nükleer tesisin saldırıya uğradığını bildirdi.

*İran'ın yüzde 60'a kadar zenginleştirilmiş uranyum ürettiği bir yer üstü tesisi imha edildi.

*Natanz'daki yeraltı zenginleştirme tesislerine yönelik bir saldırı olduğuna dair herhangi bir belirti yok ancak güç kaynağına yönelik saldırı santrifüjlere zarar vermiş olabilir.

*Sebepleri ya da koşulları ne olursa olsun nükleer tesisler asla saldırıya uğramamalıdır.

*İsrail Savunma Bakan, "İran, İsrail'deki sivil yerleşim yerlerine roket atarak kırmızı çizgileri aşmıştır. İran rejimi ağır bir bedel ödeyecektir" dedi.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı, "İran rejimi her zamankinden daha zayıftır ve bu İran halkının rejime karşı durması için bir fırsattır. Netanyahu'dan İran halkına: Ben ve İsrail halkı sizinle birlikteyiz. İran'ın balistik füze cephaneliğinin büyük bir bölümünü imha ettik. İsrail, İran'a karşı tarihin en büyük askeri operasyonlarından birini başlattı. İranlıları baskıcı ve şeytani rejime karşı birleşmeye çağırıyorum."

*Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve ABD Başkanı Ortadoğu'da güvenlik, barış ve istikrarın sağlanması için birlikte çalışmaya devam etmenin önemine vurgu yaptılar.

*Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve ABD Başkanı itidal, gerilimi azaltma ve tüm anlaşmazlıkların diplomatik yollarla çözülmesinin önemini ele aldı.

*Suudi Arabistan Veliaht Prensi, İranlı hacıların tüm ihtiyaçlarının karşılanması ve anavatanlarına ve ailelerine güvenli bir şekilde dönmeleri için koşullar hazır olana kadar kendilerine tüm hizmetlerin sağlanması talimatı verdi.

*İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, İsrail'in askeri ve nükleer tesislere yönelik büyük saldırısının ardından ülkesinin itidal çağrılarını reddettiğini vurguladı.

*İsrail itfaiyesi İran'dan atılan roketin ardından binada mahsur kalanları kurtardı.

*İsrail itfaiyesi İran'ın füze saldırısının yol açtığı büyük olaylara müdahale ettiğini duyurdu

*İran devlet televizyonu: İsrail'e dördüncü roket dalgası fırlatıldı

*İsrail ordu sözcüsü İran medyasında yer alan bir savaş uçağının düşürüldüğü ve pilotun yakalandığı haberlerini yalanladı