Papa, Ukrayna'daki savaşa yönelik arabuluculuk çabalarına hız verdi

Papa Francis, Ukraynalı mültecileri çarşamba günü Vatikan'da karşıladı (AFP)
Papa Francis, Ukraynalı mültecileri çarşamba günü Vatikan'da karşıladı (AFP)
TT

Papa, Ukrayna'daki savaşa yönelik arabuluculuk çabalarına hız verdi

Papa Francis, Ukraynalı mültecileri çarşamba günü Vatikan'da karşıladı (AFP)
Papa Francis, Ukraynalı mültecileri çarşamba günü Vatikan'da karşıladı (AFP)

Papa Francis ile Rus Ortodoks Kilisesi Patriği Kirill arasında Ukrayna krizini ve devam eden savaşı sonlandırıp iki taraf arasında doğrudan müzakerelerin önünü açacak anlaşmaya varmanın yollarının görüşüleceği bir toplantıya ilişkin üst düzey temaslar devam ediyor.
Vatikan’daki resmi bir kaynağın aktardığına göre bu görüşme, Roma veya Moskova'da değil, “tarafsız bir yerde” gerçekleşecek. Rusya Ortodoks Kilisesi Dış İlişkiler Başkanı Metropolit Hilarion, perşembe günü yaptığı açıklamada, Patrik Kirill ile Papa Francis arasında bir an önce bir görüşme ayarlamak için çaba sarf edildiğini söyledi.
Vatikan çevreleri bu gelişmeyi, başlangıcından bu yana Papa Francis'in çatışmada arabuluculuk yapma çabalarının karşı karşıya olduğu açmazda önemli bir atılım olarak değerlendirdi. Bunun nedeni, Rus Ortodoks Kilisesi’nin yapılan çağrılar karşısında sessiz kalması ve Papa Francis'in kendisinden defalarca talep etmesine rağmen Patrik Kirill'in şimdiye kadar askeri operasyonları kınamayı reddetmesiydi.
Vatikan kaynaklarının aktardığına göre, geçen ayın sonlarında savaşın patlak vermesinden bu yana Moskova Katolik Piskoposu Paolo Bezzi, Ortodoks Kilisesi yetkilileriyle temasa geçerek Vatikan'ın arabuluculuğunu teklif etti, ancak onlardan herhangi bir yanıt alamadı.
Papa Francis ve Patrik Kirill'in geçen ayın ortalarında Ukrayna krizinin yanı sıra başka birtakım hususları da ele aldıkları bir video görüşmesi dikkatlerden kaçmamıştı. Bu temastan sonra Papa Francis, kilisenin arabuluculuğa destek olacak koşulları ve yolları sağlamadaki rolünün önemini vurguladı ve Ukrayna Devlet Başkanı’nın davetini kabul etmeye hazır olduğunu ifade etti. Eğer şartlar izin verirse Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy’nin Kiev'i ziyaret etmesi yönündeki bu davetini kabul edeceğini söyledi.
Vatikan kaynakları Papa'nın Ukrayna'daki savaştaki gelişmeleri yakından ve derin bir endişeyle takip ettiğini aktardılar. Son birkaç gün içinde Papa Francis’in çeşitli vesilelerle gerçekleştirdiği tüm halka açık konuşmalarında savaşı ve onun sebep olduğu dehşeti en güçlü şekilde kınaması dikkat çekti. Papa bu söylemlerinde Vatikan’ın doğrudan etiketlerden kaçınan itidalli diplomasi sözlüğünde aşina olunmayan bir dil kullandı.
Papa Francis’in savaşın patlak vermesinin üçüncü gününde Saint Martha'daki konutundan özel arabasıyla ayrılarak Vatikan'daki Rus Büyükelçiliği’ne gitmesi herkesi şaşırtmıştı. Papa Francis Büyükelçi Alexander Avdeev'den Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'e askeri operasyonları derhal durdurması için acil bir talepte bulunmasını rica etmişti. Burada Papa Francis ile Putin'e yakın olduğu düşünülen Rus diplomat arasında yakın bir dostluğun olduğuna dikkat çekiliyor. Vatikan çevreleri, Putin'in ana müttefiki olarak nitelendirdikleri Patrik Kirill ile diyaloğa büyük önem veriyor ve Rusya Devlet Başkanı üzerinde güçlü bir etkiye sahip olduğunu düşünüyorlar.
Bu çerçevede İtalya Başbakanı Mario Draghi, çarşamba akşamı Rusya Devlet Başkanı Putin ile savaşın başlamasından bu yana ilk kez bir saatten fazla süren bir video görüşmesi yaptı. Draghi sözlerine, “Sayın Başkan, barış hakkında konuşmak için sizi arıyorum” diyerek başladı. İtalyan resmi kaynakları, bunu Putin'in müzakerelerde ilerleme kaydetmeye yönelik gerçek niyetinin olup olmadığına ilişkin bir test olarak nitelendirdi. Kaynaklar, Draghi'nin Putin ile yaptığı uzun görüşmenin ana sonucunun şu olduğunu bildirdiler:
“Başlangıçta Moskova ve Kiev iki farklı dil konuşuyordu. Ancak bugün her iki taraf da kabul edilebilir bir anlaşmaya varmanın yollarını ciddi olarak düşünmeye başladı.”



Trump, Netanyahu'nun kendisini Nobel Barış Ödülü’ne aday göstermesinden sonra: Hamas ateşkes istiyor

Trump, Netanyahu'nun kendisini Nobel Barış Ödülü’ne aday göstermesinden sonra: Hamas ateşkes istiyor
TT

Trump, Netanyahu'nun kendisini Nobel Barış Ödülü’ne aday göstermesinden sonra: Hamas ateşkes istiyor

Trump, Netanyahu'nun kendisini Nobel Barış Ödülü’ne aday göstermesinden sonra: Hamas ateşkes istiyor

ABD Başkanı Donald Trump pazartesi günü İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'yu Beyaz Saray'da ağırlarken İsrailli yetkililer, ABD'nin arabuluculuğunda Gazze'deki rehinelerin serbest bırakılması ve ateşkesin sağlanması için Filistin İslami Direniş Hareketi (Hamas) ile dolaylı görüşmeler yaptı.

Trump’ı Nobel Barış Ödülü'ne aday gösterdiğini açıklayan Netanyahu, Beyaz Saray'da düzenlenen toplantıda milyarder Cumhuriyetçi Başkan’a ödül komitesine gönderdiği adaylık mektubunun bir kopyasını sundu. Netanyahu, Beyaz Saray'da Trump ile yediği akşam yemeğinde, ABD Başkanı’nın ‘şu anda bir ülkeden diğerine, bir bölgeden diğerine barışı tesis ettiğini’ söyledi. Trump ise sık sık Norveç’teki Nobel Barış Ödülü Komitesi'nin Hindistan ile Pakistan ve Sırbistan ile Kosova arasındaki anlaşmazlıkları çözme çabalarını görmezden gelmesinden şikayet etti.

Hamas'ın Gazze Şeridi'nde ateşkes sağlanmasını istediğine inandığını belirten Trump, Beyaz Saray'da gazetecilerin İsrail ile Hamas arasında Gazze Şeridi’nde devam eden çatışmaların, taraflar arasında sürmekte olan ateşkes görüşmelerini engelleyip engellemeyeceği sorusuna verdiği yanıtta “Hamas görüşmek ve ateşkes istiyor” dedi.

Öte yandan Filistinlilerle barış istediğini söyleyen Netanyahu, ancak gelecekte kurulacak herhangi bir bağımsız Filistin devletinin İsrail'i yok etmek için bir platform olacağını belirterek, güvenlik konusunda egemenliğin İsrail'in elinde kalması gerektiğini savundu.

Netanyahu, şunları söyledi:

“Filistinlilerin kendilerini yönetmek için tüm yetkilere sahip olmaları gerektiğini düşünüyorum, ancak bizi tehdit edecek hiçbir yetkiye sahip olmamalılar. Bu, genel güvenlik gibi egemenlik yetkilerinin her zaman bizim elimizde kalacağı anlamına geliyor.”

İsrail Başbakanı, sözlerini şöyle sürdürdü:

“7 Ekim'den sonra insanlar Filistinlilerin bir devleti olduğunu, Gazze'de Hamas devleti olduğunu söylediler ve bakın ne yaptılar. Onlar bunu inşa etmediler. Onlar bunu sığınaklarda, terör tünellerinde inşa ettiler ve sonra halkımızı katlettiler, kadınlarımıza tecavüz ettiler, erkeklerimizin kafalarını kestiler, şehirlerimizi, kasabalarımızı ve çiftliklerimizi işgal ettiler. İkinci Dünya Savaşı ve Nazilerin işlediği Holokost’tan bu yana görmediğimiz korkunç katliamlar işlediler.”

İsrail Başbakanı, şöyle devam etti:

“Filistinli komşularımızla, bizi yok etmek istemeyenlerle barışa ulaşmak için çalışacağız ve güvenliğimizin ve egemenliğimizin her zaman bizim elimizde kalacağı bir barışa ulaşmak için çalışacağız. Şimdi insanlar, ‘Bu tam bir devlet değil, bir devlet bile değil’ diyecekler. Umurumuzda değil. Bunu bir daha asla tekrarlamayacağımıza söz verdik. Bir daha asla ve asla olmayacak.”

Diğer taraftan İran'a uygulanan sert yaptırımları uygun zamanda kaldırmak istediğini söyleyen Trump, Suriye'ye uygulanan yaptırımların kaldırılmasının Şam'ın ilerlemesine yardımcı olacağını belirtti. İran'ın da benzer bir adım atmasını umduğunu ifade eden Trump, “Uygun zamanda bu yaptırımları kaldırmak ve onlara yeniden inşa fırsatı vermek istiyorum. Çünkü İran'ın barışçıl bir şekilde yeniden inşa olmasını istiyorum, eskisi gibi ‘Amerika'ya ölüm, İsrail'e ölüm’ gibi sloganlar atmaktan çekinmemesini istiyorum” şeklinde konuştu.

Beyaz Saray'ın geçtiğimiz hafta Kiev'e bazı silah sevkiyatlarını durdurduğunu açıklamasının ardından, ABD'nin Ukrayna'ya ‘daha fazla savunma silahı’ göndereceğini duyuran Trump, “Öncelikle savunma silahları olmak üzere daha fazla silah göndermemiz gerekecek” diyerek, barışa yanaşmaması nedeniyle Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’den duyduğu ‘memnuniyetsizliğini’ bir kez daha yineledi.

Trump, 1 Ağustos'ta yürürlüğe girecek olan ABD gümrük vergilerinin kesin tarihi olup olmadığı sorulduğunda, “Kesin diyebilirim ama yüzde 100 kesin değil. Bizi arayıp farklı bir şekilde bir şeyler yapmak istediklerini söylerlerse, buna açık olacağız” dedi. Trump pazartesi günü, Japonya ve Güney Kore gibi büyük tedarikçilerden küçük ülkelere kadar ticari ortaklarına, ABD'nin yüksek gümrük vergilerinin 1 Ağustos'ta yürürlüğe gireceğini bildirmeye başladı. Bu durum, ABD Başkanı’nın bu yılın başlarında başlattığı ticaret savaşında yeni bir aşamayı temsil ediyor.

Trump ve Netanyahu, başkanın genellikle önemli ziyaretçileri kabul ettiği Oval Ofis'te resmi görüşmeler yapmak yerine özel bir akşam yemeğinde bir araya geldi. Trump'ın bu kez Netanyahu'yu resmi olmayan bir şekilde kabul etmesinin nedeni henüz belli değil. Netanyahu, dün gece Washington'a gelmesinin ardından Trump'ın Orta Doğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff ve Dışişleri Bakanı Marco Rubio ile bir araya gelerek Trump ile yapacağı görüşmelere hazırlandı.

Netanyahu, Trump'ın geçtiğimiz ocak ayında yeniden başkanlık koltuğuna oturmasından bu yana Beyaz Saray'a üçüncü kez yaptığı ziyaret Trump’ın geçtiğimiz ay İsrail'in hava saldırılarını desteklemek için İran'ın nükleer tesislerine hava saldırısı düzenlenmesi emrini vermesinin ardından bir ilki temsil ediyor. ABD Başkanı, önce İran’ın nükleer tesislerinin bombalanması emri vermiş, daha sonra 12 gün süren İsrail-İran savaşında ateşkesin sağlanmasına yardımcı olmuştu.