İsrail Dışişleri Bakanlığı’nı Mahmud Abbas ile ilgili paylaşımı tartışma yarattı

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas. (Reuters)
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas. (Reuters)
TT

İsrail Dışişleri Bakanlığı’nı Mahmud Abbas ile ilgili paylaşımı tartışma yarattı

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas. (Reuters)
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas. (Reuters)

İsrail Dışişleri Bakanlığı’nın, Filistin Devlet Başkanlığı tarafından Bnei Brak saldırısının kınandığı paylaşımı alıntı yaparak yayınladığı Twitter mesajının muhalefetteki güçlerin baskısı sebebiyle yapıldığı bildirildi. Açıklama, Tel Aviv’deki siyasi kaynaklar tarafından yapıldı.  
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas (Ebu Mazen) çarşamba günü, Batı Şeria’dan bir Filistinli gencin Bnei Brak’ta gerçekleştirdiği silahlı saldırıdan birkaç saat sonra, Twitter üzerinden yaptığı paylaşımda olayı kınaması ile birçok kişiyi şaşırtmıştı.
İsrail medyası söz konusu kınamaya dikkat çekerken ardından da İsrail Dışişleri Bakanlığı Twitter üzerinde bir paylaşım yaptı. Paylaşımda şu ifadelere yer verildi:
“Filistin Yönetimi Başkanı Ebu Mazen, Tel Aviv’deki olayda İsrailli sivillerin öldürülmesini kınadı. Filistinli ve İsrailli sivillerin öldürülmesinin sadece, yerleşimcilerin ve diğer tarafların sorumlu olduğu kötüye gidişatın artmasına yol açtığını söyledi.”
Bu paylaşım İsrail sağınnda öfkeye neden oldu. Kaynaklar, bu kınamanın ABD yönetiminin sert baskısı altında yapıldığını savundu.
Muhalife liderlik eden Likud Partisi’nden şu açıklamada bulunuldu:
 “Abbas’ın olayı kınaması iyi bir şey. Ancak kesinlikle yeterli değil. Filistin Yönetimi’nin terörü desteklediğini ve cezaevlerindeki mahkumlara maaş verdiğini unutmamamız gerekiyor. Böyle bir durumun şiddetle kınanması gerekirdir.”
Aşırı sağcı Dini Siyonizm Listesi’nden Knesset üyesi Orit Struck da açıklamasında şunları söyledi:
“Bennett-Lapid hükümeti düşmanın hizmetinde. Lapid liderliğindeki İsrail Dışişleri Bakanlığı resmi internet sitesini, Mahkumların Maaş Yasasını çıkaran, her ay onların maaş bordrosunu imzalayan, baş terörist Ebu Mazen için bir platform haline getiriyor.”
Sağın bu hamlesi, Dışişleri Bakanı Yair Lapid üzerinde etkisini gösterdi. Lapid paylaşımın silinmesini isterken Bakanlık Sözcüsü, de “Yargıda ve davranışta bir hata oldu” dedi.
İsrail merkezli Yediot Ahronot gazetesi dün, Filistin Yönetimi’nin Bnei Brak operasyonunu kınamasının, ABD ile koordineli bir baskının ardından geldiğini bildirdi.
Gazeteye göre Tel Aviv’den siyasi kaynaklar, İsrail’in Ramazan Ayı için onayladığı Batı Şeria ve Gazze Şeridi’ndeki Filistinlilerin hayatlarını kolaylaştırmaya yönelik kararlarını iptal ile tehdit ettiğini belirtti. Söz konusu kolaylıklar arasında İsrail’deki Filistinli işçi sayısının artırılması, çocukları İsrail hapishanelerde olan Gazze Şeridi’ndeki ailelerin mahkumları ziyaret etmelerine izin verilmesi, izinlerin arttırılması ve 48 Filistinlilerinin ve diğerlerinin aile ziyaretlerinin artırılması var.
Gazete ayrıca İngilizce hazırlanan kınama metninin henüz  kamuoyuna duyurulmadan önce ABD yönetimine gönderildiğini iddia etti. Yayınlanan haberde şu ifadelere yer verildi:
“Filistin Yönetimi liderliği, kınama olmaması halinde İsrail’in kolaylıkları iptal edeceğini ayrıca Hamas’ın çatışmaları artırmaya çalıştığı Batı Şeria’daki Filistinlilere yönelik cezai tedbirler uygulayacağını anladı.”
Diğer kaynaklar, Abbas’ı söz konusu olayı kınamaya iten faktörün, İsrail hükümetindeki taraflardan alınan bilgiler olduğunu söyledi. Söz konusu bilgiler, Naftali Bennett hükümetinin Filistin Yönetimi ile ilişkilerin iyileştirilmesine izin vermeyi planladığı, Beerşeba, Hadera ve Bnei Brak’ta gerçekleştirilen son saldırıların bu planları etkilediği ve bunun sonucunda Bennett hükümetinin yeniden ‘tehlike kapısını’ açtığını içeriyordu.
İbranice yayın yapan 'Walla' haber sitesi, Bennett’ın şu anki temel çabasının gerilimin yükselmesini önlemek ve buna paralel olarak ‘polisin güçlerini, yeteneklerini ve bütçesini büyük oranda arttırarak, sokaklarda yönetim, kontrol ve güvenlik duygusunu hakim kılmak’ olduğunu bildirdi.
Walla sitesine göre söz konusu gerilim, sağ muhalefetin başta İslâmî Hareket ile bağlantılı bir hükümetin teröre son vermeyeceğine yönelik uyarıda bulunan Binyamin Netanyahu olmak üzere Knesset’i ‘tatil uykusundan uyandırmasına’ neden oldu.



Yemen'de taraflar arasında ‘ABD yıkımını ülkenin başına kim musallat etti?’ tartışması

ABD'nin Husilere yönelik saldırıları Yemen'de tartışmaya yol açtı (X platformu)
ABD'nin Husilere yönelik saldırıları Yemen'de tartışmaya yol açtı (X platformu)
TT

Yemen'de taraflar arasında ‘ABD yıkımını ülkenin başına kim musallat etti?’ tartışması

ABD'nin Husilere yönelik saldırıları Yemen'de tartışmaya yol açtı (X platformu)
ABD'nin Husilere yönelik saldırıları Yemen'de tartışmaya yol açtı (X platformu)

Tevfik eş-Şenvah

Yemen’in meşru hükümeti ve Husiler, on yılı aşkın bir süredir Yemen'in başına bela olan yıkımın sorumlusu olarak birbirlerini suçlamaya devam ediyor. Yemen Enformasyon Bakanı Muammer el-Eryani dün yaptığı açıklamada, İran destekli Husilerin 2014 yılındaki darbeden bu yana ‘Yemen'in altyapısı ve ekonomisindeki yıkımın başlıca nedeni olmakla’ suçladı.

Aynı zamanda uluslararası meşruiyete sahip Yemen hükümetinin sözcüsü olan Eryani, Husilerin kurtarılmış bölgelerdeki hayati tesislere sistematik saldırılar düzenlediğini, örneğin 30 Aralık 2020 tarihinde Aden Uluslararası Havalimanı'na İran yapımı balistik füzelerle düzenledikleri saldırıda 25 kişinin öldüğünü, 110 kişinin de yaralandığını ve havalimanının altyapısının zarar gördüğünü söyledi. Husilerin 2022 yılında da Hadramut ve Şebva'daki petrol ihracat edilen limanlara yönelik saldırılarda bulunduklarını belirten Eryani, bunlar arasında insansız hava araçları (İHA) ve balistik füzeler kullanılarak ed-Debba ve Neşime limanlarına yönelik saldırıların da olduğunu ifade etti.

Yemenli Bakan, söz konusu saldırıların Husilerin iddia ettiği gibi Yemen'i ya da Gazze'yi savunmak için değil, Yemen'i yok etmeyi, halkını yoksullaştırmayı ve bölgenin güvenliğini baltalamayı amaçlayan İran gündemini uygulama stratejisinin bir parçası olduğunu söyledi.

Husilerin Kızıldeniz'deki uluslararası gemilere yönelik saldırıları da dâhil olmak üzere çeşitli maceraperestliklerinin, ABD ve İngiltere tarafından ‘Refahın Muhafızı Operasyonu’ kapsamında geçtiğimiz yıl ocak ayında başlayan askeri saldırılarını tetiklediğini söyleyen Eryani, bu saldırıların yıkımın birincil nedeni olmadığını, daha ziyade Husilerin saldırılarına karşı bir yanıt olduğunu vurguladı.

Öte yandan Husiler, Yemen halkının çektiği acılardan başta Yemen’in meşru hükümeti olmak üzere ABD ve müttefiklerinin sorumlu olduğunu söyledi. ABD merkezli haber kanalı NBC tarafından aktarılan Husilere bağlı medya organlarının haberlerine göre Husiler, 17 Mart 2025 tarihinde 53 kişinin ölümüne ve 98 kişinin yaralanmasına neden olan ABD’nin son saldırılarını ‘suç teşkil eden saldırganlık’ olarak nitelendirdi. Kızıldeniz’deki gemilere ve askeri hedeflere yönelik saldırılarının dış müdahaleye ve Gazze'ye uygulanan kuşatmaya karşı savunma amaçlı bir yanıt olduğunu vurgulayan Husiler, Filistinlilerle dayanışma içinde olduklarını açıkladılar.

Medyada yer alan haberlere göre Husilerin Kızıldeniz’de uluslararası gemilere yönelik saldırıları ülke içindeki popülariteleri ve saflarına savaşçı çekme hızını arttırdı. Uluslararası toplumu kendileriyle etkileşime girmeye zorladılar ve Yemen'in resmi hükümeti olarak tanınmamalarına rağmen popüler bir yankı uyandırdılar. Nüfuzları zayıf olmasına rağmen İsrail'e füze atmalarının ardındaki gizli amaçlarından biri de buydu.

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan çevirdiği habere göre Yemen hükümeti, İran'ı, ‘Birleşmiş Milletler (BM) silah ambargosunu ihlal ederek Husileri İHA ve balistik füzeler gibi çeşitli silahlarla desteklemekle’ suçluyor. Buna karşın İran Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) Genel Komutanı Hüseyin Selami, İran medyasına yaptığı açıklamada, Tahran'ın Husilerin kararlarını doğrudan kontrol ettiği iddialarını reddederek Husilerin kararlarını bağımsız bir şekilde aldıklarını vurguladı. Ancak Yemen hükümeti çevreleri İran'ın desteğinin Husilerin eylemlerinin ana kaynağı olduğunda ısrar ediyor.

Yemen hükümeti, ABD'nin hava saldırıları sonucunda Husilerin kontrolündeki limanlarda meydana gelen ağır kayıpların ardından ‘Husiler Yemen'e yıkım getiriyor’ etiketiyle (hashtag) bir sosyal medya kampanyası başlattı. Kampanyanın amacının ‘Husilerin suçlarını ifşa etmek ve ülke kaynaklarına verdikleri zararın boyutlarını ortaya koymak, altyapı ile ekonomik ve sivil tesislerin tahrip edilmesinden ve bunların savaş amacıyla kullanılmasından onları tamamen sorumlu tutmak’ olduğu belirtildi.

Husiler cuma günü, ABD'nin Yemen'in batısındaki Hudeyde ilinde bir petrol ihracatı limanına gece boyunca düzenlediği saldırılarda ölenlerin sayısının 80'e yükseldiğini ve bu sayının Washington'ın bir ay önce başlattığı yoğun hava saldırılarının en ölümcülü olduğunu açıkladılar.

Bu arada saldırılar şiddetlenmeye devam ederken, ABD ile İran arasındaki müzakereler Umman’ın başkenti Maskat'ın ardından Roma'da tüm hızıyla devam ediyor. Basında yer alan haberlerde, İran’ın Dini Lideri Ali Hamaney’in Suudi Arabistan Savunma Bakanı Prens Halid bin Selman'la bölgedeki birçok karmaşık meseleyi görüşmek üzere bir araya gelmesinin ardından gerilimin azalacağına dair umutlar ifade edildi.