ABD'li silah şirketlerinin Rusya'ya düşman olan ülkelerin silahlandırılmasından gelir elde etme planı

Batı ülkeleri, Ukrayna'ya Rus ordusu karşısında mücadele edebilmesi için çok sayıda silah sağladı (Reuters)
Batı ülkeleri, Ukrayna'ya Rus ordusu karşısında mücadele edebilmesi için çok sayıda silah sağladı (Reuters)
TT

ABD'li silah şirketlerinin Rusya'ya düşman olan ülkelerin silahlandırılmasından gelir elde etme planı

Batı ülkeleri, Ukrayna'ya Rus ordusu karşısında mücadele edebilmesi için çok sayıda silah sağladı (Reuters)
Batı ülkeleri, Ukrayna'ya Rus ordusu karşısında mücadele edebilmesi için çok sayıda silah sağladı (Reuters)

ABD’li silah üreticileri, Ukrayna'ya gönderilen binlerce füze, insansız hava aracı (İHA) ve diğer silahlardan doğrudan kar elde etmezken Rusya'ya karşı savunmalarını güçlendirmek isteyen ülkelere silah tedarik ederek uzun vadede büyük kârlar elde etmeye hazırlanıyorlar. ABD, tıpkı diğer Batılı ülkeler gibi omuzdan ateşlenen Stinger uçaksavar füzeleri ve yine omuzdan ateşlenen Javelin tanksavar füzeleri stoklarını Ukrayna'ya tedarik etmek için kullandı. Bu silahların bedeli bir süre önce üreticileri Lockheed Martin ve Raytheon Technologies şirketlerine ödenmişti. Ancak ABD, silahların bir kısmını Kiev'e tahsis ettikten sonra askeri stoklarında oluşan boşluğu doldurulmak zorunda kalacak.
ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) sözcüsü, Fransız Haber Ajansı’na (AFP) yaptığı açıklamada, Pentagon'un bu amaç doğrultusunda tahsis edilen 3,5 milyar doları Mart ayı ortalarında onaylanan bütçe yasasında kullanmayı planladığını söyledi. Javelin tanksavar füzeleri,  Lockheed Martin ve Raytheon ortaklığında üretilirken Raytheon, Pentagon’un geçtiğimiz yaz 340 milyon dolarlık yeni bir parti talep edene kadar Stinger uçaksavar füzeleri üretimini durdurmuştu. AFP’ye ABD’nin ve onun müttefiklerinin ve ortaklarının stoklarındaki eksiklikleri kapatmak için seçenekler aradıklarını söyleyen Pentagon sözcüsü, “Hem ana tedarikçiler hem de yan kuruluşlar olarak sanayi sektörünün toparlanması ve üretime devam edebilmesi zaman alacaktır” dedi.
Savunma alanı uzmanları, kullanımı kolay olduğu bilinen bu füzelerden şirketlerin elde edecekleri kazancın çok büyük olmayacağını söylüyorlar. Uzmanlara göre ABD’li silah şirketleri, Ukrayna savaşından elde edecekleri gelirlerin geç gelmesini bekliyor.
Yatırım araştırmaları firması CFRA Research'den araştırmacı Colin Scarola, AFP’ye yaptığı değerlendirmede, “Mevcut hız göz önüne alındığında önümüzdeki yıl kullanılmak üzere her ay bin Stinger ve bin Javelin füzesinin Doğu Avrupa'ya gönderilmesi çok da imkansız değil. Bunun yazılım üreticilerine 1-2 milyar dolar gelir getireceğini düşünüyoruz” ifadelerini kullandı.
Ancak Raytheon ve Lockheed Martin şirketlerinin geçtiğimiz yıl açıklanan (Raytheon 64 milyar dolar ve Lockheed Martin 67 milyar dolar) gelirlerine kıyasla elde edecekleri rakam oldukça küçük. Washington’da bulunan özgürlükçü düşünce merkezi Cato Enstitüsü'nden silah satışları konusunda uzman olan Jordan Cohen’e göre Raytheon, Patriot füze sistemini Suudi Arabistan'a satarak Stinger füzeleri yapmaktan daha fazla para kazanacak gibi görünüyor. Cohen, “Çok değerli olmayan bu silahları üretmek için fazla çaba sarf etmeyeceklerdir” şeklinde konuştu.
ABD merkezli havacılık ve savunma şirketi General Dynamics (GD), Ocak ayından bu yana gelir tahminini yükseltmezken uçak üreticisi Boeing, savunma parasının nasıl harcanacağı kararının hükümetlere ait olduğunu vurguladı. Bazı silah üreticisi şirketlerin üst düzey yöneticileri, son olarak Ocak ayı sonlarında üç aylık verileri yayınlandığında dünyadaki durumun kendi lehlerine olacağını ima ettiler. Raytheon CEO'su Greg Hayes, Asya, Ortadoğu ve Doğu Avrupa'da artan gerilimin uluslararası silah satışlarının artmasına yol açacağını, ancak bunun hemen değil, 2022 ve sonrasında olacağını belirtti.
Lockheed Martin’in CEO’su James Taiclet ise ABD’nin daha fazla askeri harcamasına yol açacak ‘büyük güçler arasında yeni bir rekabet’ gözlemlediğini açıkladı.
Şikago merkezli finansal hizmetler şirketi Morningstar’ın sanayiciler ekibinde hisse senedi analisti olan Burkett Huey, ‘Ukrayna'daki savaşın, jeopolitik sistemi son 30 yıldır görülmemiş bir şekilde yeniden şekillendirdiği’ yorumunda bulundu. İnsanların, dünyanın pek de güvenli bir yer olmadığını ve bu nedenle savunma ürünlerine daha fazla yatırım yapılması gerektiğini anlamaya başladıklarını söyleyen Huey, “Bu durum, sözleşme yapanların çıkarına olacak” şeklinde konuştu.
MIT Uluslararası Çalışmalar Merkezi'nden araştırmacı Eric Higginbotham, “Batı ülkelerinin hükümetleri için - Asya'da yıllardır olduğu gibi - askeri harcamaları kısma arzusu çok daha az olacak” değerlendirmesinde bulundu.
ABD Başkanı Joe Biden, Pentagon'un bütçesinde yüzde 4'lük bir artış önerdi. Biden, ülkesinde bir yandan enflasyon oranları yükselirken en azından harcama kesintileri önerisinde bulunmadı.
Öte yandan uzun zamandır yüksek savunma bütçelerinden kaçınan Almanya, Rusya'nın Ukrayna'yı işgalinden sonra Şubat ayı sonlarında büyük bir politika değişikliğine giderek ordusunu modernize etmek için derhal 100 milyar euro tahsis edeceğini duyurdu.
Eric Higginbotham, ülkelerin, bir bakıma Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü’nün (NATO) direği olan ABD ile birlikte çalışabilirliklerini artırmaya çalışacaklarını söyledi. Almanya, Mart ayı ortalarında Lockheed Martin'den F-35 model savaş uçağı alacağını açıkladı. Ancak uçakların ücretinin tamamını üreticilere ödeyecek olan Almanya, teslimat için birkaç yıl beklemek zorunda.
Cato Enstitüsü'nden savunma politikası uzmanı Eric Gomez, Avrupa ordularının F-35 savaş uçağı tedarik etme kararının ABD’nin savunma sanayi üreticileri için iyi bir haber olduğunu, ABD ordusunun da ortak çalışma platformlarının önünü açtığı için bunu tercih ettiğini söyledi.
Gomez, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Öte yandan, Biden yönetiminin (savunma açısından) önceliğinin Çin olduğunu söylemekten çekindiği bir dönemde bu gelişme, ABD'nin Avrupa'dan uzaklaşmayı düşünmesini dahi güçleştiriyor.”



Filistinli aktivist Mahmud Halil: Trump yönetimi beni susturmaya çalıştı ama bu bana daha büyük bir platform sağladı

 Filistinli aktivist Mahmud Halil, ABD'nin New York şehrindeki evinde, 2 Temmuz 2025 (Reuters)
Filistinli aktivist Mahmud Halil, ABD'nin New York şehrindeki evinde, 2 Temmuz 2025 (Reuters)
TT

Filistinli aktivist Mahmud Halil: Trump yönetimi beni susturmaya çalıştı ama bu bana daha büyük bir platform sağladı

 Filistinli aktivist Mahmud Halil, ABD'nin New York şehrindeki evinde, 2 Temmuz 2025 (Reuters)
Filistinli aktivist Mahmud Halil, ABD'nin New York şehrindeki evinde, 2 Temmuz 2025 (Reuters)

ABD Başkanı Donald Trump'ın seçkin üniversitelerle mücadelesinin başlamasından sadece birkaç gün sonra, federal göçmenlik görevlileri mart ayında New York'taki Columbia Üniversitesi'ndeki yurdunda Filistinli öğrenci Mahmud Halil'i gözaltına aldı.

Trump yönetimi, Filistinlileri destekleyen diğer yabancı öğrencileri gözaltına alarak ve Halil'in en önde gelen aktivistlerinden biri olduğu Filistin yanlısı öğrenci protesto hareketine tanık olan Columbia, Harvard ve diğer özel eğitim kurumlarına verilen milyarlarca dolarlık araştırma hibelerini iptal ederek mücadelesini artırırken, Halil üç aydan fazla bir süre Louisiana kırsalındaki bir gözaltı merkezinde tutuldu.

Şarku’l Avsat’ın Reuters’tan aktardığına göre 30 yaşındaki Halil, “Soykırıma karşı durduğum için hiç pişman değilim… Doğru olanı savunduğum için, yani savaşa karşı çıktığım ve şiddete son verilmesi çağrısında bulunduğum için pişman değilim” ifadelerini kullandı.

Halil, hükümetin kendisini susturmaya çalıştığına ama aksine bunun kendisine daha geniş bir platform sağladığına inanıyor.

Halil serbest bırakıldıktan sonra New York'a döndüğünde havaalanında Trump'ın siyasi muhaliflerinden Temsilci Alexandria Ocasio-Cortez tarafından karşılandı. Gözaltına alındığı için doğumunu kaçırdığı eşi ve küçük oğluyla buluştuğu sırada destekçileri Filistin bayrakları salladı.

İki gün sonra Columbia Üniversitesi'nin Manhattan kampüsü yakınlarındaki katedralin merdivenlerinde düzenlenen bir mitingin yıldızı oldu ve burada üniversite yetkililerini eleştirdi.

Geçtiğimiz hafta, 2025 New York Belediye Başkanlığı seçimleri öncesinde Demokrat Parti ön seçimini kazanan Filistin yanlısı Zohran Mamdani ile birlikte coşkulu kalabalığın karşısına çıktı.

Halil şunları söyledi: “Bu durumda olmayı ben seçmedim; Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza Dairesi (ICE) seçti... Bunun elbette hayatım üzerinde büyük bir etkisi oldu. Dürüst olmak gerekirse halen yeni gerçekliğim üzerine düşünmeye çalışıyorum.”

Mayıs ayındaki mezuniyet törenine katılamayan Halil gözaltından işsiz olarak çıktı. Uluslararası bir yardım kuruluşunun siyasi danışman olarak çalışması için yaptığı teklifi geri çektiğini söyledi.

Hükümet temyiz başvurusunu kazanıp onu tekrar gözaltına alabilir. Bu nedenle Halil önceliğinin oğlu ve diş hekimi eşiyle mümkün olduğunca çok zaman geçirmek olduğunu ifade etti.

Suriye'deki bir Filistin mülteci kampında doğan Halil'in eşi Dr. Nur Abdullah ABD vatandaşı. Halil'e geçen yıl ABD'de kalıcı oturma izni verildi.

Yüksek lisans öğrencisi olarak 2022 yılında New York'a taşındı ve Columbia Üniversitesi yönetimi ile üniversitenin İsrail ordusunu destekleyen silah üreticileri ve diğer şirketlere yaptığı yatırımlara son vermesini talep ederek kampüs parkında eylem yapan protestocular arasındaki başlıca öğrenci müzakerecilerinden biri oldu.

Filistinli aktivist Mahmud Halil, ABD'nin New York şehrindeki evinde, 2 Temmuz 2025 (Reuters)Filistinli aktivist Mahmud Halil, ABD'nin New York şehrindeki evinde, 2 Temmuz 2025 (Reuters)

Halil herhangi bir suçla itham edilmedi. Ancak ABD hükümeti geniş kapsamlı bir göçmenlik yasasına dayanarak onun ve diğer bazı Filistin yanlısı uluslararası öğrencilerin ‘yasal ancak tartışmalı’ konuşmalarının ABD'nin dış politika çıkarlarına zarar verebileceği gerekçesiyle sınır dışı edilmeleri gerektiğini savundu.

Davaya bakan federal yargıç, Trump yönetiminin Halil'i sınır dışı etmek için öne sürdüğü temel gerekçenin, ifade özgürlüğü haklarının anayasaya aykırı bir şekilde ihlal edilmesi olduğuna hükmetti. Hükümet karara itiraz ediyor.

Beyaz Saray Sözcüsü Abigail Jackson sorulara cevaben şunları söyledi: “Bu ifade özgürlüğü ile ilgili değil, Hamas teröristlerini desteklemek ve kampüsleri güvensiz hale getiren ve Yahudi öğrencileri taciz eden kitlesel protestolar düzenlemek için ABD'de bulunma hakkı olmayan kişilerle ilgili.”

Columbia Üniversitesi'nin politikasına meydan okuma

Halil, antisemitizm bahanesini kınadı ve Yahudi öğrencileri protesto hareketinin ‘ayrılmaz bir parçası’ olarak tanımladı. Hükümetin, Trump'ın Amerikan karşıtı, Marksist ve ‘radikal sol’ ideolojilerin hâkim olduğunu söylediği Amerikan yüksek öğretimini yeniden şekillendirmek için ‘antisemitizmi’ bahane olarak kullandığını söyledi.

Trump yönetimi Columbia'ya ve diğer üniversitelere, çoğunlukla biyomedikal araştırmalar için verilen federal hibe parasının, hükümet kimi kabul ettikleri, işe aldıkları ve ne öğrettikleri konusunda daha fazla denetime sahip olmadıkça devam etmeyeceğini bildirdi ve ‘daha fazla entelektüel çeşitlilik’ çağrısında bulundu.

Harvard'ın aksine Columbia Üniversitesi, hükümetin hibeleri aniden iptal etmesine itiraz etmedi ve Trump yönetiminin protestolarla ilgili kuralların sıkılaştırılması yönündeki bazı taleplerini, finansmanın yeniden başlatılmasına yönelik müzakerelerin ön koşulu olarak kabul etti.

Halil, Columbia'nın eylemlerini yürek parçalayıcı olarak nitelendirdi. Halil, “Columbia, yükseköğretim kurumlarının nasıl yönetildiğine dair her ayrıntıya müdahale etmesine izin vererek kurumu Trump yönetimine teslim etti” dedi.

Columbia Üniversitesi yönetimi, müzakereler devam ederken akademik özerkliği korumanın ‘kırmızı çizgi’ olduğunu belirtti.

Columbia Üniversitesi Sözcüsü Virginia L. Abrams, üniversite yetkililerinin Halil'in nitelendirmesine ‘kesinlikle katılmadıklarını’ ifade etti.

Abrams yaptığı açıklamada, “Columbia Üniversitesi, Halil de dahil olmak üzere, öğrencilerin güçlü bir şekilde inandıkları konularda konuşma hakkını tanır... Ancak üniversitenin, kampüsteki herkesin ayrımcılık ve tacizden uzak bir kampüs topluluğuna katılabilmesini sağlamak için kurallarına ve politikalarına uyması da önemlidir” ifadelerini kullandı.

Halil, Columbia ve Trump'ın hedefindeki diğer üniversiteleri öğrencilerine kulak vermeye çağırdı.

Halil sözlerini şu ifadelerle noktaladı: “Öğrenciler, bu kampüsün insan hakları ve uluslararası hukuka nasıl uyabileceğine ve tüm öğrencileri nasıl kapsayabileceğine dair net bir plan sundular... Meselelerin neresinde dururlarsa dursunlar herkes kendini eşit hissedecek... Üniversite yönetimi öğrencileri dinlemek yerine siyasi baskıya boyun eğmeyi tercih ediyor.”